Site icon Ankahukuk Sitesi

Anayasa Hukuku Ders Notu – 2004

BÖLÜM I

ANAYASA HUKUKUNA GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR

  1. 1.               ANAYASANIN TANIMI:

            Anayasa, devletin temel yapısını,örgütlenişini ve işleyişini düzenleyen kuralları gösterir. Anayasa terimi ilk kez 1787 tarihli ABD Anayasasında kullanılmıştır.

            Anayasa kavramı maddi (geniş) ve biçimsel  (dar) olmak üzere iki açıdan tanımlanmaktadır.Maddi açıdan yapılan tanımlamada içerik dikkate alınır.Biçimsel açıdan yapılan tanımlamada ise, işlemin yada faaliyetin yapılışı, ortaya çıkış usulleri ve işlemi yapan organ göz önünde  bulundururlar.Anayasal kanunlara ilişkin tüm kurallar yani devletin şeklini,hükümet biçimini, devlet organlarının yetkilerini, bireylerin haklarını  düzenleyen kuralların tümü maddi anlamda anayasayı oluştururlar.

            Anayasanın biçimsel anlamı aynı zamanda yazılı olması demektir.Biçimsel anlamda anayasa, ülkede yürürlükte bulunan tüm yasaların dayanağı olan,yürürlükten kaldırılan ve onlara üstün olan, devletin temel organlarını,bu organların kuruluş ve işleyişlerini gösteren, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini güvenceye alan bir kanundur.

            Anayasa hukukunun inceleme konuları şu şekildedir:

  1. Devletin oluşumu ve temel yapısı
  2. Devletin üstün organları (yasama, yürütme, yargı)
  3. Devletin üstün organları arası ilişkiler
  4. Vatandaşların devlet yönetimine katılımı
  5. Devlet karşısında fertlerin temel hak ve hürriyetleri ile bunların korunması

            Maddi anlamda anayasa deyimi, hem belirsiz hem de genişletilebilir bir deyimdir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası biçimsel bir anayasadır.İlk Anayasa 1876’da çıkarılan Kanun-i Esasi’dir.1921 ve 1924 yıllarında çıkarılanlara da Teşkilatı Esasiye Kanunu adı verilmiştir.1945 yılında anayasa adını almış, 1961 ve 1982 Anayasalarında, anayasa deyimi kullanılmıştır.

3.         ANAYASANIN KATILIĞINI SAĞLAYAN KURALLAR: 

4.         ANAYASALARIN YAPILMASI:

5.         ANAYASALARIN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN SAĞLANMASI:

6.         DEVLETİN DOĞUŞU İLE İLGİLİ TEORİLER:

7.         DEVLET TANIMLAMALARI:

8.         DEVLET UNSURLARI:

      8.1. Devletin Doğuşunu Hazırlayan Maddi Unsurlar

      8.2. Devletin Fiili Ve Hukuki Varlığını Sağlayan Unsurlar

9.   DEVLET BİÇİMLERİ:  

      9.1.  Tekli Devletler

9.2. Karma Devletler

10.       KONFEDERASYON:

            Konfederasyon bağımsız devletler tarafından, egemenliklerini koruma koşulu ile ortak çıkarlarını korumak için bir anlaşma ile kurulan ve üyelerine diledikleri zaman topluluktan çıkma hakkını tanıyan, kazıma bir devlet biçimidir.

11.       FEDERASYON:

            Ortak bir anayasa altında birleşmiş devletlerin oluşturduğu devlete, federal devlet denir. Federal devletlerin ve federal devletin birer anayasası vardır.Federal devletin ülkesi ve nüfusu, federal devletlerin ülkesi ve nüfusundan oluşur.Federal devlet içinde yaşayanların iki tür vatandaşlığı vardır.Bunlar, hem bir federal devletin, hem de federal devletlerin vatandaşlarıdır.Devlet egemenliğinin içte kullanılması, federal devletlerle federal devlet arasında bölüşülmüştür.Dış egemenliğin kullanılması ise federal devlete aittir. Federal devletler gibi, federal devletin de yasama, yürütme ve yargı organları vardır. Federal devletin organlarına federal devletlerin katılma biçimi, federal anayasa ile belirlenmiştir. Federal devletin genel olarak yasama organı iki meclistir. Bu meclislerden biri federal devlet halkını, nüfus esasına göre, diğeri de federal devletleri, kural olarak, eşitlik esasına göre temsil eder. Federal devlet, federal devletlerin üstünde hem federal hem de federal devletlerin her birinin tüzel kişiliği vardır.

            Federal devletler:ABD, Kanada, Almanya, İsviçre, Rusya, Hindistan, Pakistan, Avusturya, Venezüella, Arjantin, Belçika, Malezya, Güney Afrika Birliği, Nijerya, Uganda, Zaire.

12.       ÇOĞULCU DEMOKRASİ[8]NİN TEMEL İLKELERİ: 

13.       ÇOĞULCU DEMOKRASİLERDE GELİŞMELER:

14.  ÇOĞULCU DEMOKRASİDEKİ ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞININ ÖZELLİKLERİ:

            1)   Çoğulcu demokrasinin özgürlük anlayışı bireycidir.

            2)   Çoğulcu demokraside, siyasal iktidarın sınırı kişinin hak ve özgürlükleridir.

            3)   Çoğulcu demokraside vatandaş, birbiri ile rekabette olan, çeşitli siyasal partilerden istediğini benimseme hakkına sahiptir.

            4)   Çoğulcu demokraside, siyasal özgürlüğe, ekonomik özgürlükten daha çok önem verilmiştir.

            5)   Çoğulcu demokrasilerde temel hak ve özgürlükler alanındaki gelişmeler çok yönlü olmuştur.

15.       ÖZGÜRLÜKLERİN SINIRLANDIRILMASINDA UYULMASI GEREKEN                                                                                                     KURALLAR:

  1. Sınırlama esas değil istisna olmalıdır.
  2. Sınırlama mutlaka yasa ile yapılmalıdır.
  3. Sınırlama belli ölçüler içinde kalmalı, özgürlüğün temeline dokunulmamalıdır.
  4. Sınırlamada mutlaka kamunun çıkarı bulunmalıdır.
  5. Bir özgürlüğün ortadan kaldırılması gerekiyorsa, yurttaşın uğradığı zarar en adil biçimde tazmin edilmelidir.
  1. 16.          HALK EGEMENLİĞİNİN ÖZELLİKLERİ:
  2. Egemenlik halkın idaresidir.
  3. Egemenlik bölünebilir ama devredilemez.
  4. Egemenlik doğrudan kullanılabilir.
  5. Seçmenler bir görevi değil bir hakkı yerine getirirler.
  1. 17.          ULUS EGEMENLİĞİNİN ÖZELLİKLERİ:
  2. Egemenlik, ulusun iradesidir.
  3. Egemenlik, bölünemez ve devredilemez.
  4. Egemenlik, temsilciler eliyle kullanılır.
  5. Seçmenler hakkı değil görevi yerine getirirler..
  1. 18.          EGEMENLİĞİN KULLANILMASINA GÖRE YÖNETİM BİÇİMLERİ:

Yurttaşlar pasif çerçevede tutulur ve yalnızca seçme rolünü oynar.

Dayandığı sebepler:

  1. Hukuki Sebep: Milli egemenlik anlayışında egemenlik, tek tek yurttaşlara değil, fakat asli olarak bütün bir millete aittir.
  2. Maddi sebepler: Nüfus sayısının hayli yüksek olduğu toplumlarda, doğrudan hükümetin uygulanma imkansızlığı karşısında kanun halk tarafından değil, halkın seçtiği parlamento tarafından yapılmaktadır.

Yurttaşlar yönetimle ilgili kararların alınmasına bizzat katılmaksızın, yalnızca bu kararların alınmasını etkilerler.

  1. Hukuki Sebep: Seçmenler egemenliğin asli sahibi ise, bunun mantıki sonucu olarak, temsilcileri kendi görüşleri ve çıkarları doğrultularında etkilemeleri kaçınılmazdır.

Yurttaşlar istisnai olarak yönetenlerin yerine karar alırlar.

Kamusal faaliyetler doğrudan halk tarafından gerçekleştirilir ve yönetilenler adeta özdeş olur.

19.       İSTİŞARİ REFERANDUM[9]:

            Ticari referandumda, parlamento, halkın görüşü ile hukuken bağlı değildir.Bu bir tür halkın eğilimini saptama, bir nabız yoklaması niteliğindedir. İstişari referandum sonucu beliren eğilime rağmen, son sözü söyleme yetkisi parlamentoya aittir. İstişari referandum, teorik olarak, klasik temsili rejim ile bağdaşamaz.Çünkü temsilcinin serbestine bir tür müdahale oluşturmaktadır.Her ne kadar İstişari referandum sonucu ile parlamento hukuken bağlı değilse de, beliren yaygın seçmen eğilimine karşı, temsilcilerin tersine bir tutum almaları kolay değildir. İstişari referandum, yarı temsili hükümet sisteminde, halkın temsilcileri etkileme aracı olarak önemli rol oynar.

20.       POLİTİK GREV:

            Yönetilenlerin, hükümet politikasının değiştirilmesi amacına yönelik bir eylemidir. Politikasal grevler, devlet organlarını uyarmak ve hükümet politikacısını etkileyerek, geleceğe yönelik bazı kararların alınması, yada alınmış karalardan vazgeçirmek için başvurulan bir eylem biçimidir. Bu tür grevlerde işçilerin, işverenlerle olan ilişkilerinde ekonomik ve sosyal durumlarını düzeltmek gibi amaçları yoktur.Politik grev işverene karşı değil, doğrudan yasama meclisi, yada hükümet üzerinde etki yapmak amacı ile kullanılır.Örneğin, silahlanma yarışına son verilmesi, çevre kirliliğinin giderilmesi, ölüm cezasının kaldırılması, konut sorununun çözülmesi amacı ile girişilen eylemler gibi.Bu bakımdan politik grevin iki unsuru vardır.Birincisi, devlete karşı yönelmiş olması, ikincisi de toplu iş uyuşmazlığı dışında olması, yani işveren-işçi arasındaki uyuşmazlıktan doğmasıdır. (1982 Anayasasında siyasi amaçlı grev yasaklanmıştır. m. 54/7)

            İstişari yada danışma niteliğindeki referandum, aslında yarı temsili hükümet sisteminde uygulanan bir usul olup, hukuken yasama organının bağlamaz.Buna karşılık tasdik yada onay referandumu, yarı doğrudan hükümet sisteminde uygulanan bir usul olup, halkın yasama meclisince oluşturulan bir kanunu ‘evet’ yada ‘hayır’ biçiminde oylamasıdır.

            Bir anayasa metninin kabul edilmesi yada değiştirilmesi sırasında uygulanan referandumdur.

            Bir kanun metninin kabul edilmesi yada reddedilmesi sırasında uygulanan referandumdur.

            Milletlerarası referandum, diplomatik bir antlaşma yada sözleşmenin halk tarafından oylanması olup, buna aynı zamanda plebisit, kamu hukukunda zaman zaman eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.Her ikisi de halk oylamasına dayandığı için bunları birbirinden kesinlikle ayıracak hukuki bir kriter bulmak hayli güçtür.Klasik anlayışa göre, referandum kurumlara ilişkin bir halk oylaması olmasına karşılık, plebisit belli bir kişisel politikanın oylanmasıdır.Klasik görüşün, plebisiti yalnızca sübjektif anlamı ile referandumdan ayırt ettiği bu bakımdan da doğru bir kriter ortaya koyamadığı belirtilir.Başka bir kriter de halk oylaması sırasında hükümetin tutumuna bakılarak ortaya koyuyor:Hükümetin, halk oylaması sırasında tarafsız kalması durumunda, referandumdan söz edilir.Hükümetin karşı propagandayı yasakladığı yada hükümet karşı propagandaya izin vermekte, ancak kendi otoritesinin ağırlığını da kabulden yana koymaktaysa, bu durumlarda plebilistten söz edilmektedir.

            Kurucu iktidar tarafından hazırlanan anayasa tasarısının yürürlüğe girebilmesi, anayasa metninde öngörülmüşse yada hangi kanun tasarılarının halk oylamasına sunulacağı anayasada belirtilmişse, bu durumda otomatik yada mecburi referandum söz konusudur.Örneğin, T.C. Anayasası’nda (m. 177), anayasanın yürürlüğe girebilmesi mecburi halk oylamasına bağlıydı.Ayrıca, 1982 Anayasası’nın 175. maddesinin 4. fıkrası uyarınca TBMM’nin beşte üçü ile yada üçte ikisinden az oyla kabul edilen anayasa değişiklikleri,cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderilmediği takdirde, cumhur başkanınca halk oylamasına sunulması mecburidir.

            Anayasa değişiklerinin yada kanun tasarılarının bazı koşulların gerçekleşmesinden sonra, parlamento tarafından, devlet başkanınca yada seçmenlerin isteği ile, halk oylamasına sunulmasına ihtiyari referandum denin.Örneğin, Türkiye’de 1982 Anayasası’nın 175. maddesi 3. ve 5. fıkralarına göre, TBMM’de üçte iki çoğunlukla kabul edilen anayasa değişiklerinin halk oyuna sunulması ihtiyaridir.Şöyle ki, cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek üzere geri gönderdiği anayasa değişikliklerini, TBMM tekrar üçte iki çoğunlukla aynen kabul ederse, bu durumda cumhurbaşkanı ya bunları yayınlamak, yada referanduma sunmak yollarından birini seçebilir.

            Halkın vetosu, çoğu kez sanıldığı gibi, bir kanunun yürürlüğe girmesine engel olma rolü olmayıp, aslında referandum yapılması konusunda halkın girişimi yani halkın referandum isteğidir.Halkın vetosu yolunun işleyebilmesinin iki özelliği vardır.Birincisi, parlamentonun daha önce kabul etmiş olduğu ama, henüz yürürlüğe gireceği belirli süre içinde, belki bir sayıdaki seçmenler imzaladıkları dilekçe ile, söz konusu kanun hakkında referandum isteğinde bulunmalıdırlar.Halkın vetosu, teknik anlamda, henüz yürürlüğe girmemiş bir kanun hakkında, seçmenlerin referandum isteğidir.

            Yarı doğrudan hükümet sisteminin gerçekleşme yollarından biri de halkın kanun teklif edebilmesidir.Halkın kanun teklifi tasarılı veya tasarısız olarak iki biçimde kullanılmaktadır.Tasarılı teklifte, belli sayıdaki seçmenler, maddeler halindeki kanun metnini parlamentoya bir dilekçe ile sunmaktadırlar.Tasarısız teklif ise, yalnızca belli bir konunun yasama meclisi tarafından kanınla düzenlenmesine ve hazırlanacak tasarının halk oylamasına sunulmasına ilişkin bir istektir.

            Hukukun yürürlük kaynakları arasında, yazılı olmayan kaynak olarak teamüllerden yada örf ve adetten söz edilir.Özel hukukta kullanılan örf ve adete karşılık anayasa hukukunda, anayasal teamül ve uygulamalardan söz edilir.

            Anayasa hukukunda, teamülün oluşabilmesi için şu koşulların varlığı gereklidir.

  1. Bir olay yada anayasanın bir hükümü karşısında, ilgililerin davranış yada yorumunun, aynı tür olaylarda sürekli olarak ‘tekrarlanması’ gerekir.
  2.  Bu davranış yada yorumun ‘sürekli’ olması gerekir.
  3. Bu davranış yada yorumun gerekçelerinde ‘açıklık’ olmalıdır.
  4. İlgili anayasal organlarda ve kamuoyunda bu konuda bir temel uzlaşmasının varlığı gerekir.Teamülün hukuki gücü ilgililerin buna uyulması gerektiğine ilişkin bir ‘kenzote, inanca sahip olmalarına’ bağlıdır.

            Bir iç hukuk belgesi olan anayasaların hazırlanmasında, uluslar arası sözleşme ve zıtlaşmaların öngördüğü düzenlemeler aynı zamanda kaynak olma özelliklerini taşıyorlar.Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan bu yana, uluslar arası sözleşmelerin üye devletlerin iç hukuk düzenlerine etkisi giderek artmaktadır.

            Evrensel planda, Birleşmiş Milletler Antlaşması (26 Haziran 1945) ve bu örgütün İnsan Hakları Komisyonu’na hazırlanıp Genel Kurul’da kabul edilen ‘İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (10 Aralık 1948)’ , bölgesel planda, Avrupa Konseyi (15 Mart 1949-Londra) ve Konsey tarafından hazırlanan ‘İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair (4 Kasım 1950)’ sözleşme ve buna Ek Protokol (20 Mart 1952-Paris), halen Türk hukukunun yürürlük kaynaklar arasında yer almaktadır.

Türkiye’de itiraz yolu ile denetim söz konusudur.

            Asli kurucu iktidar, hukuk dışı, sınırsız, sahibi hukuken belirlenemeyen, hukuk boşluğu ortamında beliren, monokratik veya demokratik biçimleri olan, yeni bir anayasa yapma iktidarıdır.Asli kurucu iktidarın konusu; yeni bir anayasa yapmaktır.Devrim, hükümetten beri, savaş gibi hallerde ortaya çıkar.Sahibi; fiilen en olanlardır.Hukuk dışıdır, sınırsızdır ve biçimi önceden belirlenemez.

            Tali kurucu iktidar, bir anayasayı yine o anayasada öngörülmüş usullerle değiştirme iktidarıdır.Teorik olarak, tali kurucu iktidar yoluyla, anayasanın varsa değiştirilemeyecek maddeleri hariç bütün maddeleri değiştirebilir.Ancak bu teorik olarak mümkün olmasına rağmen, uygulamada genellikle tali kurucu iktidar yoluyla anayasanın bir veya birkaç maddesi veya 20-30 maddesi değiştirilir.Tali kurucu iktidarın konusu, mevcut anayasada değişiklik yapmaktır. Normal dönemlerde ortaya çıkar. Sahibi anayasanın yetki verdiği organlardır. Hukukidir, sınırlıdır ve biçimleri anayasa tarafından belirlenen usullerdir.

            Türkiye’de ilk kez 1961 Anayasası kurucu meclis tarafından hazırlanmıştır.İkincisi ise 1982 Anayasası’dır.1924 Anayasası 2. Meclis tarafından hazırlanmıştır.1921 Anayasası’nın hazırlandığı dönemin içinde bulunduğu durum gereği 1921 Anayasası kurucu meclis anayasası sayılabilmektedir. 1961 ve 1982 Anayasa’ları hazırlandıktan sonra halk oyuna sunulduğu için kurucu referandum niteliği de taşımaktadır.

a.   Yürütme organında birleşme

ÖRNEK:İsviçre.

 Örnek:İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya, Belçika, Hollanda, İsveç, Norveç, Danimarka.

 Örnek:ABD (Güney Amerika Ülkeleri ve Güney Afrika Cumhuriyeti bu sistemin kötü    uygulandığı ülkelerdir).

  1. Meclislerin gündemi hükümet tarafından düzenlenir.
  1. Milletvekillerinin seçimi iki turlu, dar bölge ve çoğunluk sistemine göre yapılır. Senatolar bu kurul tarafından seçilir.(Belediye meclislerinin temsilcilerinin oluşturduğu bir kurul).

Örnek:Fransa, Portekiz, Finlandiya, İrlanda, İzlanda, Avusturya.

BÖLÜM II

1982 ANAYASASININ ÖZELLİKLERİ

  1. 1.               1982 ANAYASASININ TEMEL ÖZELLİKLERİ
  2. 1982 Anayasası 1961 Anayasasına oranla daha kazüistik bir yöntemle hazırlanmıştır. 1982 Anayasası daha uzun ve ayrıntılıdır.
  3. 1961 ve 1982 Anayasaları çerçeve anayasa anlayışı yerine, birçok muhtemel durumları düzenlemek isteyen kazüistik bir yönteme yer vermişlerdir.
  4. 1982 Anayasası daha katı niteliktedir.                     
  5. 1982 Anayasasında hiçbir şekilde değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif edilemeyecek hükümlerin kapsamı genişletilmiştir.
  6. Anayasa değişikliği sürecine 1961 Anayasası’nda mevcut olmayan onay safhası eklenmiştir.
  7. Cumhurbaşkanınca geri gönderilen Anayasa değişikliği hakkındaki kanunun TBMM’nce tekrar aynen kabul edilebilmesi altı yıllık bir süre için üye tamsayısının dörtte üçü çoğulluğunun oyu şartına bağlanmıştır (Geçici 9. madde).
  8. 1982 Anayasası bir geçiş dönemi öngörmüştür.
  9. 1982 Anayasası otorite-hürriyet dengesinde otoritenin ağırlığını arttırmıştır. Fakat 20001 Anayasa değişikleri sonrasında hürriyetler lehine genişleme olmuştur.
  10. 1982 Anayasası devlet yapısı içinde yürütme organını güçlendirmiştir.
  11. 1982 Anayasası siyasal karar alma mekanizmalarındaki tıkanıkları giderici hükümler getirmiştir. Bunlar:
  12. Cumhurbaşkanına Anayasa’da belirtilen durumlarda TBMM seçimleri yenileme yetkisi verilmiştir.
  13. Cumhurbaşkanı seçimindeki uzamalar ve tıkanıklar kaldırılmıştır.
  14. Meclis Başkanlığı seçimleri kolaylaştırmıştır.
  15. 1982 Anayasası, Anayasa Mahkemesi’ne yasama organı tarafından üye seçilmesi usulüne son vermiştir.
  16. 1982 Anayasası’nda siyasal partilerin Meclis grubu kurmaları güçleştirilmiştir.
  17. İki meclis sisteminden vazgeçilmiştir.

Parlamenter sisteme işlerlik kazandırma, gereksiz tıkanma ve bunalımları önleme amacını güden bu tür kurum ve kurallar, Dünya Anayasa Hukuku literatüründe “rasyonelleştirilmiş parlamentarizm” olarak adlandırılmaktadır.

1876 Anayasası : 119 madde

1921 Anayasası : 23 madde + 1 madde(madde-i münferide)

1924 Anayasası : 105 madde

1961 Anayasası : 157 madde 22 geçici madde

1982 Anayasası : 176 madde 17 geçici madde

            En fazla madde değişikliği 1982 Anayasası’nda olmuştur. 6 defa da 50 madde değişmiştir (Üçü geçici madde. Ayrıca başlangıç hükmünde değişiklik olmuştur).

1961 Anayasası’nda 5 defa da 43 madde değişmiştir(Ayrıca başlangıç hükmünde değişiklik yapılmıştır).

            En fazla değişiklik 1924 Anayasası’nda yapılmıştır. Bu anayasa döneminde 9 defa da değişiklik olmuştur (Bunlardan ikisi 1960 ihtilal dönemine aittir).

En az değişiklik ise 1921 Anayasası’nda olmuş

            1982 Anayasası’nda altı defa olmak üzere (1999’da iki defa) 50 madde de(ayrıca başlangıç hükmünde değişiklik olmuştur) değişiklik yapılmıştır.

      1) 17.5.1987                        4) 18.6.1999

      2)  8.7.1993                         5) 23.7.1999

      3) 23.7.1995                        6) 3.10.2001

            Anayasa başlangıç ve 7 kısımdan oluşmaktadır. Başlangıçta Anayasa metninden sayılan ama madde başlıkları anayasa metninden sayılmaz.

      Başlangıç

      Birinci kısım        (Genel esaslar)

      İkinci kısım          (Temel Haklar ve Ödevler)

      Üçüncü kısım       (Cumhuriyetin Temel Organları)

      Dördüncü kısım   (Mali ve Ekonomik Hükümler)

      Beşinci kısım       (Çeşitli hükümler)

      Altıncı kısım        (Geçici hükümler)

      Yedinci kısım       (Son hükümler)

            1982 Anayasası’nda, birinci kısım genel esaslar ve çeşitli hükümlerde(İnkılap Kanunlarının Korunması) hiçbir zaman değişiklik yapılmamıştır.

BÖLÜM III

DEVLET SİSTEMİ – TEMEL HAK VE ÖDEVLER

  1. 1.                ANAYASANIN TEMEL İLKELERİ
  1. 10.             TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERE GETİRİLEN GENEL SINIRLAMA HALLERİ (T.H.Ö.’İN SINIRLANDIRILMASININ AMAÇLARI)
  2. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütünlüğünün korunması.
  3. Milli egemenliğin korunması.
  4. Cumhuriyetin korunması.
  5. Milli güvenliğin korunması.
  6. Kamu düzenin korunması.
  7. Kamu güvenliğinin korunması.
  8. Kamu yararının korunması.
  9. Genel ahlâkın korunması.
  10. Genel sağlığın korunması.
  11. Başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması.

NOT: “Genel asayişin korunması” hali 2001 Anayasa değişikliği ile Anayasa’dan çıkartılmıştır.

  1. 11.             TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERE GETİRİLEN ÖZEL SINIRLAMA HALLERİ

Yerleşme ve seyahat özgürlüğüne sınırlama getirebilir.

  1. Suç işlenmesini önlemek.
  2. Sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak.
  3. Sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek.
  4. Kamu mallarını korumak.
  1. Suç  soruşturma ve kovuşturması sebebi.
  2. Suç işlenmesini önlemek.
  1. Vatandaşlık ödevi.
  2. Ceza soruşturması veya kovuşturması.
  1. Suçların önlenmesi.
  2. Suçluların cezalandırılması.
  3. Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması.
  4. Başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun özgürlüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine  getirilmesi.
  1. Suçun işlenmesini önlemek.
  2. Suçun devamını önlemek.
  3. Yakalamanın gerektirdiği hallerde, gecikmede sakınca bulunması.

NOT: Düşünce hürriyeti ve düşüncelerini saklama hürriyeti ile ilgili özel ve genel kısıtlama getirilemez.

  1. 12.             TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN SIRALANIŞI
  1. 13.             TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLANMASI

Sınırlama Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmalı, T.H.H.’in özüne dokunulamaz.

  1.  1982 Anayasası:
  2. Anayasanın sözüne ve ruhuna
  3. Demokratik toplum düzenin gereklerine
  4. Laik Cumhuriyetin gereklerine
  5. Ölçülük ilkesine aykırı olamaz.
  6. T.H.H.’in özüne dokunulmaz.

Ayrıca 1961 Anayasası’nda kanunla sınırlama yapabilecek genel ve özel sebepler sayılmışken 1982 Anayasası’nın “ilgili maddesinde sayma yoluna getirmeden sadece ilgili maddelerde belirtilen sebeplere bağlı olarak” ibaresi ile yetinilmiştir.

  1. 14.             TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN KÖTÜYE KULLANILMAMASI

Temel Hak ve Hürriyetlerin kötüye kullanılmaması kuralı, 1961 Anayasa’sına, 1971 Anayasa değişikliği ile girmiş 1982’de de yer almıştır. “Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlet’e veya kişilere, Anayasa’yla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasa’da belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz” ifadesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden Anayasa’ya alınmıştır.

  1. 15.             T.H.H. DE SINIRLAMA YAPILMASININ ŞARTLARINDAN BİRİ OLAN DEMOKRATİK TOPLUM DÜZENİNİN GEREKLERİNE UYGUNLUK PRENSİBİNİN GETİRİLİŞ NEDENLERİ
  1. 16.             TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLILIĞI

Her temel hak, normatif yapısı gereği belli bir nesnel alanda geçerlidir. Nesnel sınırlar söz konusu olduğunda, temel hakların nasıl sınırlanacağı değil, bir temel hakkın geçerlilik muhtevasının nereye kadar uzandığının tespit edilmesi gerekir.

Temel hakların koruduğu alana dışarıdan getirilmiş sınırlar değildir. Bunlar, hakkın kendinde mevcut sınırlardır. Temel hak burada sınırlanmamakta, zaten sınırlı bir şekilde doğmaktadır.

  1. 17.             SINIRLAMA DÜZENLEME

Sınırlama, belli bir temel hak ve hürriyetlerin Anayasa tarafından öngörülmüş veya belirlenmiş bulunan norm alanına kanun yoluyla dışarıdan yapılan ve bu alan içinde kişiyle tanınan imkânları daraltan bir müdahaledir.

Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması ile düzenlenmesi birbirinden farklı kavramlardır. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması kanunla yapılacağına göre, her sınırlandırma bir düzenlemedir. Ancak her düzenleme bir sınırlandırma değildir. Düzenleme sınırlamadan daha geniş ve farklı bir kavramdır.

Negatif statü hakları[12] alanında düzenleme kavramı ile sınırlandırma kavramı özdeştir. Yani bir negatif statü hakkının düzenlemesi onur aynı zamanda sınırlandırılması anlamına gelir.

  1. 18.             OLAĞAN DÖNEMLERDE TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLANDIRILMASININ ŞARTLARI
  2. Sınırlama kanunla yapılmalıdır.
  3. Sınırlama genel veya özel sebeplere dayanmalıdır.
  4. Sınırlama anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmalıdır.
  5. Demokratik toplum düzenin gereklenme uygun olmalıdır.
  6. Sınırlama öngörüldüğü amaç dışında kullanılmamalıdır.
  7. Ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır.
  8. T.H.H.’in özüne dokunulmamalıdır.
  9. Laik Cumhuriyet’in gereklerine uygun olmalıdır.
  1. 19.             OLAĞANÜSTÜ DÖNEMLERDE TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLANDIRILMASI
  2. Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerden biri mevcut olmalıdır.
  3. Milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklerin ihlal edilmemesi kaydı.
  4. Ölçülük ilkesine uyulması şartı (elverişlilik, gereklilik, oranlılık).
  5. Çekirdek alana dokunma yasağı.

Durumun gerektirdiği ölçüde durdurulabilir.

Bu tespitler milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükleri ihlal edemez.

Savaş, seferberlik ve sıkıyönetim durumları ile olağanüstü hallerde bile, hiçbir şekilde durdurulamayacak ve ihlal edilemeyecek bazı temel hak ve hürriyetler vardır.

Bunlar için Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. Bu kuralların istisnaları:

1961 ve 1982 Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. 1961’de buna ek olarak yabancı babadan, Türk anneden olan çocuğun vatandaşlığı kanunla düzenlenen hükmü vardır. 1924 Anayasası’nda “Her Türk” tabiri vardır.

23.       YABANCILARIN DURUMU

  1. 1924’TE T.H.H.’den söz ederken “her Türk” deyimi kullanılmıştır. 1961 ve 1982 Anayasalarında herkes deyimi kullanılmıştır.     
  2. T.H.H. yabancılar için uluslararası hukuka uygun olarak yasa ile sınırlandırılır.
  3. Yabancıların T.H.H.’den yararlanmaları uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak   karşılıklılık koşuluna dayanarak kısıtlanabilir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre  sözleşmenin sağladığı haklardan, sözleşmeye taraf olan ülkelerde yaşayan herkes karşılıklı ve  uyrukluk koşulu aranmadan yararlanabilirler.
  4. Avrupa Konseyi ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşı, yaşadıkları devlet aleyhine, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na başvurarak, haklarını arayabilirler. 28 Ocak 1987’den itibaren Türkiye’ye karşıda komisyona başvurabilme yolu açıldı (Türk vatandaşları ve Türkiye’de bulunan yabancılar).

24.       SUÇ VE CEZALARA İLİŞKİN ANAYASAL İLKELER

  1. Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunu suç saymadığı bir fiilden dolayı    cezalandırılamaz.
  2. kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
  3. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konur.
  4. Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda değil göstermeye zorlanamaz.
  5. Ceza sorumluluğu şahsidir.
  6. Genel müsadere cezası verilemez.
  7. Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz (1982).
  8. İdare kişi hürriyetlerinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz (1982).
  9. Vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez (1982).
  10. Savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez (1982).
  11. Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez (1982).
  12. Kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz (1982).

25.       YASA ÖNÜNDE EŞİTLİK

            İlk defa 1924 Anayasası’nda kanun önünde eşitlikle ilgili hükümler yer almıştır. 1982 Anayasasında da kenar başlık olarak yer almıştır. 1982 Anayasası 1961’e göre daha ayrıntılı düzenlenmiştir.

  1. 1982 Anayasasına göre devlet organları da yasa önünde eşitlik ilkesine uyar.
  2. 1961 Anayasasında şu hüküm yer alır : Dil, din, renk, ırk, siyasi düşünce ayrımı yapılamaz. Kişiye, zümreye, sınıfa imtiyaz tanınamaz. 1982’de bu hükmün yanı sıra “benzer nedenlerle de ayrım yapılamaz” hükmü konulmuştur.
  3. Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez.
  4. Sanığa ispat hakkı verilmiştir.
  5. Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal eden herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. Kamu görevlilerinin kişilere haksız işlemleri sonucu verdikleri zararları da devletten tazmin edebilirler.

26.       1982 ANAYASASI BAŞLANGIÇ BÖLÜMÜNÜN İLKELERİ

  1. 12 Eylül 1980 hareketinin meşruluğu (1995’te Anayasadan çıkarılmıştır).
    1. Atatürk inkılap ve ilkelerine bağlılık
    1. Atatürk Milliyetçiliği
    1. Çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma amacı
    1. Milli egemenlik
    1. Anayasanın ve hukukun üstünlüğü
    1. Hürriyetçi demokrasi
    1. Kuvvetler ayrılığı
    1. Türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmezliği
    1. Laiklik
    1. Her Türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığının bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu.

27.       CUMHURİYETİN VE DEVLETİN NİTELİKLERİ

  1. 1924: Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir.
  2. 1961: Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
  3. 1982: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
  4. “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” maddesi ilk defa 1961 Anayasası’nda yer almıştır.
  5. Bayrağın şekli ve milli marş ile ilgili madde ilk olarak 1982 Anayasası’nda yer almıştır.
  6. 1961 Anayasası’nda değiştirilemeyecek hüküm olarak devlet şeklinin değişmezliği yer almıştır.
  7. 1982 Anayasası’nda üç maddenin değiştirilemeyeceği hükmü getirilmiştir. (Devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı, başkenti).
  8. 1924: Milliyetçi Devlet

1961: Türk Milliyetçiliği

1982: Atatürk Milliyetçiliği

28.       YÜRÜTME

29.       YARGI YETKİSİ

30.       ANAYASANIN ÜSTÜNLÜĞÜ VE BAĞLAYICILIĞI

  1. 1924: Bu konuda hüküm yok
  2. 1961: Kanunlar Anayasa’ya aykırı olamaz. Anaysa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
  3. 1982: Kararlar Anayasa’ya aykırı olamaz. Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.

1982 Anayasası’nda 1961’den farklı olarak “diğer kuruluş” ibaresi yer almıştır.

31.       SEÇMEN OLABİLMENİN KOŞULLARI

  1. Vatandaşlık
  2. Seçmenlik yaşı
  3. Seçmen kütüğüne yazılı olmak
  4. Kısıtlı olmamak
  5. Kanun hizmetlerinden yasaklı olmamak

32.       SEÇİM GÜNÜ OY KULLANAMAYACAK OLANLAR

  1. Silah altında bulunan erler, onbaşılar, kıta çavuşları
  2. Askeri öğrenciler
  3. Ceza infaz konumlarında hükümlü olarak bulunanlar (Taksirli suçlardan hüküm giyenler oy kullanabilirler. Ayrıca tutuklular oy kullanabilirler).

33.       SEÇİM SİSTEMİMİZDE OY HAKKINA İLİŞKİN İLKELER

34.       YÜRÜRLÜKTEKİ TÜRK SEÇİM SİSTEMİ

            Tek dereceli, listeli, nisbi (basit) çoğunluklu tek barajlı D’handt yöntemi % 10 ülke barajı söz konusudur. Temsilciliklerin liste içi dağılımında değişmez liste yöntemi geçerlidir.

            İl genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri için yapılan seçimlerde onda birlik baraj uygulamalı nisbi temsil sistemi (onda bir barajlı D’handt yöntemi geçerlidir).

35.       SİYASAL PARTİLER

  1. Anayasa’ya göre siyasal yaşam çok partilidir. Siyasal partiler demokratik yaşamın vazgeçilmez öğeleridir (Madde: 68). Siyasal partiler önceden izin almadan kurulurlar. 1982 Anayasası 1961’e göre siyasal partilere daha çok ve ağır kısıtlamalar getirmiştir.
  1. Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamazlar.
  1. Siyasal partiler ticari etkinlikte bulunamazlar. Siyasal partilere Devlet yeterli düzeyde ve hakça mali yardımda bulunur. Siyasal partilerin mali denetimi, sayıştayın yardımı ile Anayasa Mahkemesi’nce yapılır.
  1. Siyasal partiler kadın kolu, gençlik kolu gibi yan kuruluşlar kurabilirler.

36.       SİYASİ PARTİLERE ÜYE OLAMAYACAKLAR

37.       SİYASİ PARTİLERE BELLİ ŞARTLARDA ÜYE OLABİLECEKLER

            Siyasi partilerin merkez organlarında görev alabilmek şartıyla yükseköğretim elemanları.

38.       SİYASİ HAKLAR VE ÖDEVLERLE İLGİLİ HÜKÜMLER (1961 Anayasasında bulunmayıp ilk defa 1982 Anayasasında yer alan hükümler)

  1. Siyasi faaliyette bulunma hakkı.
  2. Halk oylamasına katılma hakkı.
  3. Seçimlerin yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağı.
  4. Yurt dışında bulunan vatandaşların oy kullanabilmesi.
  5. Yüksek Seçim Kurulu.

39.       ÖNCEDEN İZİN ALMAYA GEREK DUYULMAYAN DURUMLAR (ANAYASAYA GÖRE)

40.       SADECE TÜRK VATANDAŞLARININ YARARLANABİLECEĞİ HAKLAR VE ÖDEVLER

  1. Hizmete girme hakkı
  2. Vatan hizmeti hak ve ödevi
  3. Dilekçe hakkı (Aynı zamanda karşıtlılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar)
  4. Parti üyesi olmak, parti kurmak ve partilere girmek
  5. Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı
  6. Sporun geliştirilmesi
  7. Mal bildirimi (kamu hizmetine girerken)
  8. Gençliğin korunması

41.       KUVVETLER AYRILIĞI

  1. Yasama, yürütme ve yargı ilk defa 1924 Anayasasında yer almıştır. Fakat 1924 Anayasasında yasama yetkisi ve yürütme erkinin Büyük Millet Meclisi’nde belirlendiği ve orada toplandığı belirtilmiştir. Meclis yasama yetkisini kendi kullanır. Yürütme yetkisini kendi seçtiği cumhurbaşkanı ve onun tayin edeceği Bakanlar Kurulu eliyle kullanır. Meclis, hükümeti her zaman denetleyebilir ve düşürebilir.

42.       EGEMENLİK VE KULLANILMASI

  1. 1924: Millet adına egemenlik hakkını yalnız TBMM kullanır.
  2. 1961: Millet egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır.
  3. 1982: Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.
  4. Egemenliğin kullanılışı bakımından 1924 Anayasası ile 1961 ve 1982 Anayasaları arasında fark vardır. 1924 Anayasasına göre, millet adına egemenlik hakkını yalnız TBMM kullanabildiği halde, 1961 Anayasasına göre, yetkili organlar eliyle kullanır. Bu görüş 1982 Anayasasınca da aynen benimsenmiştir.
  5. 1961 Anayasası yarı doğrudan demokrasi yoluna herhangi bir biçimde yer vermediği halde 1982 Anayasası sınırlı da olsa halk oylamasına başvurma olanağını getirmiştir. Halk oylamasına katılmak, siyasal bir haktır.
  6. 1924 Anayasası, Meclisin salt üstünlüğüne dayanan bir demokratik devlet anlayışına sahip olduğu halde, 1982 Anayasası, 1961 Anayasası gibi, demokrasinin gerçekleşmesini, bir ölçüde Meclisin kısıtlanmasında görmüştür.
  7. 1982 Anayasası, 1924 Anayasasındaki sistemi benimseyerek, TBMM’ni bütünü ile seçimden çıkan, hukuk açısından temsil niteliği tam olan bir organ durumuna getirmiştir. 1961 Anayasası döneminde, sayıları azda olsa, TBMM’ de seçimle gelmemiş üyelere de yer verilmiştir.

43.       LAİK DEVLET

44.       İNKILAP KANUNLARININ KORUNMASI HAKKINDA KANUN (1982 Any. m. 174)

45.       İNKILAP KANUNLARININ KORUNMAS HAKKINA KANUNUN ÖZELLİKLERİ

  1. Diğer yasalar gibi def’i yolu ile Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülemez.
  2. Anayasa Mahkemesi iptaline karar veremez.
  3. Genellikle laiklikle ilgilidir.
  4. 1961 ve 1982 Anayasalarında yer almıştır.

46.       DEMOKRATİK DEVLET

  1. Cumhuriyetçilik
  2. Milli egemenlik
  3. Genel ve eşit oy
  4. Çok partili siyasal yaşam

47.       ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ

            Atatürk Milliyetçiliği, Türk Milliyetçiliği ile eş anlamda kullanılmıştır. Atatürk Milliyetçiliği ırkçılığı reddeden, insancıl, barışçıl, birleştirici, bütünleştirici bir milliyetçiliktir.

            Atatürk’ün tarifine göre millet;

1924 Anayasasında 1937’deki değişiklik Milliyetçilik ilkesi Anayasa’da yer almıştır.

1961’de Milli Devlet deyimi kullanılmıştır.

BÖLÜM IV

YASAMA

1.         YASAMA FONKSİYONUNUN NİTELİĞİ

1961 Anayasası gibi 1982 Anayasası da yasama yetkisinin TBMM’ne ait olduğunu ve bu yetkinin devredilemeyeceğini belirtmiş, fakat yasama yetkisinin ne olduğunu tanımlamamıştır.

Gerek 1961 gerek 1982 Anayasalarına göre, maddi anlamda kanunların yanında şekli anlamda kanunlar da vardır. Bunlar kural işlem olmayan, bir objektif hukuk kuralı koymayan kanunlardır. Bütçe ve kesin hesap kanunları (şart-işlem), para basılmasına karar vermek (şart-işlem), genel ve özel af ilan etmek (şart-işlem), kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek (subjektif işlem).

Yasalar ya da yasalarla eş değerdeki pozitif hukuk metinleri nesnel, soyut, genel ve sürekli nitelikteki hukuk kurallarını içeren, etkileri yönünden de objektif hukuk alanında yeni bir durum yaratan ya da var olan bir durumu düzenleyen veya ortadan kaldıran kural işlemlerdir.

Yasama yetkisi:

  1. Geneldir.
  2. İlkeldir (asli).
  3. Devredilmezdir.

Yasama yetkisinin genelliği, kanunla düzenleme alanının konu itibariyle sınırlandırılmamış olduğunu, Anayasaya aykırı olmamak şartıyla her konunun kanunla düzenlenebileceğini ifade eder. Yasama yetkisinin genelliği, aynı zamanda, yasama organının bir konuyu dilediği ölçüde ayrıntılı olarak düzenleyebileceği anlamına da gelir.

Yasama yetkisinin ilkelliği (asliliği) yasama organının bir konuyu doğrudan doğruya, yani araya herhangi başka bir işlem girmeksizin düzenleyebilmesidir.

Yasama yetkisinin devredilmezliğinin tek istisnası; TBMM’nin Bakanlar Kurulu’na KHK çıkarma yetkisini vermesidir.

2.         YASAMA İŞLEMLERİ

3.         YASAMANIN ÜSTÜNLÜĞÜ

1921 Anayasası ile meclis hükümeti sistemi benimsenerek, meclisin üstünlüğü anlayışına anayasal bir temel kazandırılmıştır. 1924 Anayasası bu anlayışı büyük ölçüde korumuştur. 1961 Anayasası ile meclisin üstünlüğü anlayışından biraz uzaklaşıldığı görülür. 1961 Anayasası TBMM’ni egemenliği kullanan tek organ olmaktan çıkarmış, ulusal egemenliği kullanan organlardan biri durumuna getirmiştir. 1982 Anayasası da aynı anlayışı benimsemiştir. Fakat 1961’e göre yürütmeyi biraz daha güçlendirmiştir.

4.         MECLİS ÜYELERİNİN SEÇİLEBİLME KOŞULLARI

  1. Türk vatandaşı olmak
  2. Otuz yaşını doldurmuş olmak
  3. En az ilkokulu bitirmiş olmak
  4. Kısıtlı olmamak
  5. Askerlik hizmetini yapmış olmak
  6. Kamu hizmetinden yasaklı olmamak
  7. Taksirli suçlar dışında toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır cezasına hüküm giymemiş olmak.
  8. Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmi ihale veya alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik veya anarşik eylemlere katılma ve bu eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymemiş olmak (Affa uğramış bile olsalar milletvekili seçilemezler).
  9. Hakim ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, YÖK üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve silahlı kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler.

Milletvekili seçilme yeterliliği konusunda Anayasa ile getirilen koşullar, 1961 Anayasasına göre daha ağırlaştırılmıştır. Bunlar:

Bu konuda 1924 Anayasası da 1961’e çok yakındır.

5.         TBMM’NİN SEÇİM DÖNEMİ

TBMM’nin seçimleri beş yılda bir yapılmıştır. Meclis, bu süre dolmadan seçimin yenilenmesine karar verebileceği gibi, Anayasa’da belirtilen şartlar altında Cumhurbaşka-nı’nca verilecek karara göre de seçimler yenilenir. Süresi biten milletvekili yeniden seçilebi-lir. Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni meclisin seçilmesine kadar sürer. Her seçim döneminin son toplantı yolunun 3 Temmuz günü, seçimin başlama tarihidir. Ekim ayının ikinci Pazar günü oy verilir. TBMM süre dolmadan Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar verebilir. Bu genelde 1924 Anayasasından beri süre gelmektedir. Ancak 1924 Anayasası Meclis seçiminin yenilenmesi kararını Cumhurbaşkanı’na bırakmamıştır. Bu uygulama 1961 ve 1982 Anayasalarında mevcuttur.

6.         TBMM SEÇİMLERİNİN CUMHURBAŞKANI’NCA YENİLENMESİ

1961 Anayasasına göre Cumhurbaşkanı’nın Meclis seçiminin yenilenmesine karar verebilmesi için şu şartlar gereklidir:

            1982 Anayasasına göre Cumhurbaşkanı’nın meclis seçiminin yenilenmesine karar verebilmesi için gerçekleşmesi gereken koşullar şunlardır:

            Meclis, yenileme kararı verirse bu kararla birlikte seçimin yapılacağı tarihi de belirler. Cumhurbaşkanı’nın yenilenme kararı alması durumunda yenileme kararını izleyen 90 günden sonraki ilk Pazar günü oy verme günüdür.

7.         TBMM SEÇİMLERİNİN GERİYE BIRAKILMASI VE ARA SEÇİMLER

  1. Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, TBMM seçimlerinin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.
  2. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.
  3. TBMM üyelerinden boşalma olması halinde, ara seçime gidilir.
  4. Ara seçim her seçim döneminde bir defa yapılır.
  5. Ara seçim, genel seçimden otuz ay geçmedikçe yapılmaz.
  6. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu hallerde, ara seçimlerin üç ay içinde yapılmasına karar verilir (28 milletvekili).
  7. Genel seçimlere bir yıl kala, ara seçim yapılamaz.

8.         SEÇİMLERİN GENEL YÖNETİM VE DENETİMİ

            Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, vilayet ve itirazları, inceleme ve kesin karara bağlama ve TBMM üyelerinin seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulu’nundur. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.

            Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halkoyuna sunulması işlemlerinin genel yönetim ve denetimi de milletvekili seçimlerinde uygulanan hükümlere göre olur.

9.         MİLLETVEKİLLERİNİN HUKUKSAL DURUMU

            Anayasa 1924 ve 1961 Anayasaları gibi emirle bağlı vekillik değil temsil kuramını getirmiştir. Milletvekillerinin andı 1982 Anayasası 1961’e göre daha geniş; “Anayasaya sadakat” deyimi kullanılmıştır.

10.       MİLLETVEKİLLİĞİ İLE BAĞDAŞMAYAN İŞLER

  1. TBMM üyeleri, yürütme organının teklif, izha, atama veya onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemez.
    1. Milletvekilleri devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin doğrudan ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve ortaklıklarda görev alamazlar.
    1. Herhangi bir taahhüt işini doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler, temsilcilik ve hakemlik yapamazlar.

11.       MİLLETVEKİLLERİNİN GÖREV ALAMAYACAĞI KURUMLAR

  1. Özel gelir kaynakları ve özel imkanları kanunla sağlanmış kamu yararına çalışan dernekler.
  2. Devletten yardım sağlayan ve vergi muafiyeti olan vakıflar.
  3. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları.
  4. Sendikalar ve bunların üst kuruluşları ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıklar.

            EK: 1924 Anayasası, milletvekillerinin hükümet amacıyla yapamayacağını belirtmiştir.

            1982 Anayasası 1961 Anayasasına ek olarak şu işler sayılmamıştır:

– Devletten yardım sağlayan ve veya muafiyeti olan vakıflar,

– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,

– Sendikalar.

12.       MİLLETVEKİLLERİNİN MECLİS KARARI İLE YAPABİLECEKLERİ İŞLER

  1. Süresi altı ayı geçmemek üzere Bakanlar Kurulu’nca verilecek geçici işler.
  2. Yabancı bir devlet veya uluslararası bir kuruluş tarafından verilen idari ve siyasi ücretli herhangi bir iş veya görev.

13.       YASAMA AYRILACAĞI

  1. Yasama sorumsuzluğu.
  2. Yasama dokunulmazlığı (İlk defa 1924 Anayasasında yer aldı).

14.       YASAMA SORUMSUZLUĞU

            Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, bunları dışarıda da tekrarlamaktan sorumlu değillerdir. Milletvckilliği sona erse de devam eder (salt nitelik). 1924 ve 1961 Anayasalarından farklı olarak 1982 Anayasasında Başkanlık Divanı’nın bu konuda getireceği yasaklama istisna olacaktır. Sözle ilenen suçlar (hakaret, sövme) sorumluluğa dahil, dayak silah çekme dışındadır.

15.       YASAMA DOKUNULMAZLIĞI

  1. Seçimden önce veya sonra suç işlediği öne sürülen milletvekili Meclis kararı olmadıkça tutuklanamaz, yargılanamaz. Bu hüküm salt nitelik taşımaz. Anayasa da suçların niteliği belirtilmemiştir.
  2. Siyasi parti gruplarınca yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.
  3. Yasama dokunulmazlığı geçicidir.
  4. Yasama dokunulmazlığı milletvekillerini sadece ceza kovuşturmasına karşı korur. Hukuk davalarına karşı korumaz.
  5. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak, yasama dokunulmazlığının istisnaları vardır.
  6. 1982 Anayasasının 1924 ve 1961 Anayasalarından farkı soruşturması seçimden önce başlamış olmak koşulu ile Anayasanın 14. Maddesinin kapsamına giren suçlar yasama dokunulmazlığı dışındadır (Ağır cezalık suçüstü halleri ve Anayasanın 14 . maddesindeki durumlar).
  7. Yasama dokunulmazlığı, yasama sorumsuzluğundan farklı olarak, kaldırılabilir niteliktedir.
  8. Anayasa’ya göre, hangi suçlarda dokunulmazlığın kaldırılacağı, Meclisin takdirine bırakılmıştır.
  9. Yasama dokunulmazlığı, milletvekilleri hakkında, suç işlediklerinden bahisleri Meclisin kararı olmadan cezai takibata maruz kalmamalarıdır.
  10. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça;
    1. Tutulamaz.
    1. Sorguya çekilemez.
    1. Tutuklanamaz.
    1. Yargılanamaz.

             Ama hakkında savcı tarafından soruşturma açılıp, delil toplanabilir.

  1. 16.            YASAMA DOKUNULMAZLIĞININ KALDIRILMASI USULÜ                                  

            Bir milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemi savcılıklar veya mahkemeler tarafından Adalet Bakanlığı’na ulaştırılmıştır. Bakanlık durumu, gerekçeli bir tezkere ile Başbakanlık kararıyla Meclis Başkanlığı’na bildirir. Bir milletvekilinin dokunul-mazlığının kaldırılması hakkındaki istemler Başkanlıkça, Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyona havale edilir. Karma komisyon başkanı, dokunulmaz-lık dosyalarını incelemek üzere ad çekme suretiyle beş üyeli bir hazırlık komisyonu teşkil e-der. Hazırlık komisyonu yapacağı incelemeden sonra en geç bir ay içinde raporunu verir. Bu rapor Karma Komisyon dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine karar verir.

             Ertelemeye karar vermişse, Komisyon raporu Genel Kurulda okunur. On gün zarfında bu rapora yazılı olarak itiraz gelmezse kesinleşir.

            Karma komisyon raporu dokunulmazlığın kaldırılması yolunda ise veya erteleme kararına itiraz gelmişse, Genel Kurulda görüşülür. Dokunulmazlığının kaldırılmasını üyenin bizzat istemesi yeterli değildir. Bu nedenle, üye dokunulmazlığının kaldırılmasını istese bile, dokunulmazlığını Genel Kurul kaldırmayabilir.

17.       DOKUNULMAZLIĞIN KALDIRILMASININ SONUÇLARI

            1) Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında, adli kovuşturmanın tüm aşamaları uygulanabilir.

            2) Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında verilen ve seçilmeye engel nitelikte olmayan mahkumiyet kararının yerine getirilmesi, milletvekilliğinin sona ermesine kadar geriye bırakılır.

            3) Milletvekilliği sona eren bir kimsenin yeniden seçilmesi durumunda, herhangi bir işlem yapmaya gerek kalmadan ceza hükmünün yerine getirilmesinin ertelenmesine devam olunur.

            4) Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilinin, seçilmeye engel bir suçtan dolayı hüküm giymesi durumunda ise, milletvekilliği düşer.

            5) Yasama dokunulmazlığının kaldırılması, milletvekilliğinin sona ermesi anlamına gelmez. Milletvekili yasama çalışmalarına devam edebilir.

            6) Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleri, hangi fiilden yargılanacaksa ancak onunla sınırlı olarak hakkında kovuşturma yapılabilir. Savcı ve mahkeme dokunulmazlığı kaldırılan fille bağlıdır. Fiilin nitelendirilmesi yargı yerinin takdiri içindedir.

            7) Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili, kovuşturma sonucu beraat ederse başka bir işleme gerek kalmadan yeniden dokunulmazlığına kavuşur.

18.       DOKUNULMAZLIĞI KALDIRMA KARARININ DENETİMİ

            Genel Kurul, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar vermişse, yedi gün içinde dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili veya bir diğer milletvekili dokunulmazlığın kaldırılması kararının, Anayasaya, karma veya içtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa Mahkemesi, iptal işlemini onbeş gün içerisinde kesin karara bağlar.

19.       TBMM’NİN GÖREV VE YETKİLERİ

  1. Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak,
    1. Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek.
    1. Bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek,
    1. Bütçe ve kesin hesap kanunun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek
    1. Para basılmasına karar vermek
    1. Savaş ilanına karar vermek
    1. Milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak
    1. TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek
    1. Kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek
    1. Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek.

            Yukarıdaki maddeler Anayasa’da TBMM’nin genel olarak sayılan görev ve yetkileridir.

            EK:     1924 Anayasasında yer alıpta diğer Anayasalarda olmayan hükümler şunlardır:

            1982 Anayasası da 1961’den farklı olarak TBMM’nin görevlerini sayarken Bakanlar Kurulu ve bakanları denetlemek hükmünü dahil etmiştir.

20.       KANUN KOYMAK

            Öneri: Kanun önermeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir. Bakanlar Kurulunca yapılan kanun önerisine “kanun tasarısı”, milletvekilleri tarafından yapılan kanun önerisine ise “kanun teklifi” denmektedir.

            Burada söz konusu olana biçimsel anlamda, maddi anlamda kanundur. Kanun adı altında çıkan her metin maddi olmayabilir. Yani genel, nesnel kişilik dışı hukuk kuralları içermeyebilir. (Bütçe yasası, belli bir kişinin affı için çıkarılan yasalar gibi).

            Kanun tasarı ve teklifleri gerekçeli olarak Meclis Başkanlığına verilir. Tasarıların yasallaşması daha olasılıklıdır. Önce komisyonlarda görüşülür; sonra Genel Kurulda. Bir tasarının yasallaşması için belli bir süre öngörülmemiştir.

            Geri Alma: Verilen kanun teklif ve tasarıları gündeme alınmadan önce Genel Kurul’a bilgi verilmek şartıyla geri alınabilirler. Ancak, tasarı veya teklifler gündeme alınmamışlarsa, geri alınabilmeleri için Genel Kurulun karar vermesi gerekir.

            Reddedilen Kanun Tasarı Ve Teklifler: TBMM tarafından reddedilmiş olan kanun tasarı ve tekliflerinin, aynı yasama dönemi içinde yeniden verilebilmeleri için bir tam yılın geçmesi gerekir.

            Kadük Olma:[14] Ancak Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri bu tasarı ve teklifleri yenileyebilirler.

            Değişiklik Önergeleri: Kanunlarda ve İçtüzükte aksine hüküm yoksa, kanun tasarı veya teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya bir maddenin komisyona iadesi, bir maddenin değiştirilmesi, metne ek veya geçici madde eklenmesi hakkında milletvekilleri, komisyon veya hükümet değişiklik önergeleri verebilir. Bu esaslar çerçevesinde milletvekilleri tarafından maddelerin her fıkrası için dörtten fazla önerge verilemez. Değişiklik önergeleri kanun tasarı ve tekliflerinin basılıp dağıtılmasından itibaren Başkanlığa verilebilir. Bu aşamada bir milletvekili dahi değişiklik önergesi vermeye yetkilidir. Ancak tasarı veya teklifin Genel Kurulda görüşülmesine başlandıktan sonra değişiklik önergesi verebilmek için en az beş milletvekilinin imzası gerekir.

            Kanunun Oylanması: Kanun tasarı ve teklifleri hakkında yapılan görüşmeler tamamlandıktan sonra oylamaya geçilir. Oylama kural olarak işaret yoluyla olur. Ancak yirmi üye açık oylama istemişse, oylama açık yapılır.

            Kabul Yeter Sayısı: TBMM’de toplantı yeter sayısı Meclis üye tamsayısının 1/3’üdür. (184 milletvekili), Toplantı yeter sayısı varsa, bir kanun tasarı veya teklifinin kabul edilebilmesi için toplantıya katılanların salt çoğunluğunun, yani yarısından bir fazlasının kabul oyu gerekir. Ancak bu kabul yeter sayısı, hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından yani 139 milletvekilinden az olamaz.

            Kanunun Yayınlanması: Kabul edilen kanunlar 15 gün içinde Cumhurbaşkanınca yayımlanır. Ancak o zaman bağlayıcılık kazanır ve yasallaşma işlemi tamamlanır.

            Cumhurbaşkanı kanunu görüşülmek üzere tekrar meclise gönderir. Değişmeden tekrar Cumhurbaşkanına gelirse yayımlanmak zorundadır. Kanunda değişiklik yapılırsa Cumhurbaşkanı yeni haliyle kanunu tekrar Meclis’e gönderir.

            Kanunun Yürürlüğe Girmesi: Kanunun yürürlüğe girmesi genellikle son maddelerinde belirtilir. Bu da şu biçimlerde olmaktadır.

  1. Kanunların yayımlandıkları tarihten başlayarak yürürlüğe girebilmeleri için bu konuda açık bir kural olması gerekir. Kanunların sondan bir önceki yürürlüğe giriş maddesinde kullanılan formül “bu kanun yayını tarihinde yürürlüğe girer” biçimdedir.
    1. Kanunun yürürlüğe gireceği günü, kanun koyucu kesin bir tarih saptayarak belirtebilir.
    1. Resmi Gazete’de yayımlanan kanun metninde, yürürlük tarihi belirtilmemişse, kanun yayınlanmayı izleyen günün başlangıcından hesaplamak üzere, kırkbeşinci günün sonunda yürürlüğe girer. Resmi gazetenin bir sayısına sığmayan kanunların yayımlanması, Resmi Gazete’nin dört sayısında tamamlanır ve yürürlük tarihinin hesaplanması da dördüncü günü izleyen günden başlar.
    1. Kanunların yürürlüğe girebilmeleri için Resmi Gazete’de yayımlanmalarına ek olarak ayrıca yerel ilan koşuluna da bağlanabilir. Ceza, vergi ve askerliğe ilişkin kanunlar gibi.

            Kanunların Yürürlükten Kaldırılması: Kanun koyucu, bir kanun için yürürlük süresi saptamışsa, sürenin tamamlanması ile kanun kendiliğinden yürürlükten kalkar, buna süreli kanun denir.

            Yürürlükteki bir kanunu, kanun koyucu, başka bir kanunla yürürlükten kaldırabilir. Bu ya açık ilga[15]ya da üstü kapalı ilga[16] olabilir.

            Kanunun Geçerliliği (Muteberliği): Anayasa ile üstü kapalı ilga, kanunun yürürlüğü ile ilgili, oysa Anayasaya aykırılık kanunun geçerliliği ile ilgili bir konudur. Kanunun hukuki değerini etkileyecek nitelikteki eksiklikler onun sakat doğmasına yol açar. Bu sakatlığın sonuçları farklı olabilir. Bu hükümsüzlük ve etkisizliktir. Hükümsüzlük kanunun varlığı için gerekli unsurlarından birinin olmaması, ya da kanunun hukuk aleminde varlık kazanmasına engel olacak nitelikteki sakatlıklar yok sayılması sonucunu doğurabilir.

            Etkisizlik:Resmi Gazete’de yayınlanan bir kanun şekil ve esas yönlerinden Anayasaya aykırılıklar taşısa da iptal edilmediği takdirde geçerli sayılır. Fakat, kanunun varlığı onun etkisizliğinin saptanmasına engel değildir. Bu da Anayasa Mahkemesinin kararı ile olabilir. Kanunun Anayasaya aykırılığı şekil ve esas bakımlarından olabilir. Her iki aykırılığın Anayasa Mahkemesince saptanıp iptal kararı verilmesi, kanunu etkisiz duruma getirir.

            Kanun Teklifi: 1924 – 1961 – 1982 Anayasalarında Bakanlar Kurulu ve TBMM üyelerine aittir.

            Kanun Yayımlanması Ve Yürürlüğe Girmesi:

            1961: Cumhurbaşkanı 10 gün içinde yayımlar.

            1982: Cumhurbaşkanı 15 gün içinde yayımlar Yayımladıktan 45 gün sonra da yürürlüğe girer.

21)       ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

  1. Meclis üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazılı olarak, değişiklik önerisinin yapılması
    1. Değişiklik önerisinin meclis üye tamsayısının en az beşte üçü çoğunluğunun gizli oyu ile kabul edilmesi gerekir.
    1. Cumhurbaşkanı ilgili yasamayı tekrar Meclis’e gönderebilir.
    1. Meclis üye tamsayısının üçte ikisinden az oyla kabul edilen Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı tarafından Meclis’e gönderilmediği takdirde Anayasa, halk oyuna sunulur.
    1. Meclisçe üçte iki oyla kabul gören Anayasa değişikliği yasanın halk oyuna sunulması Cumhurbaşkanının takdirine bırakılmıştır. Ama üçte ikiden az oyla kabul edilmişse halk oylaması zorunludur.

            Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi TBMM’nindir.

            TBMM tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.

            Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, TBMM’nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

            Onaylanması için kanunla uygun bulunması gerekmeyen andlaşmalar kendi içinde iki gruba ayrılır.

1.         –  Türk kanunlarında değişiklik getirmemek,

2.         – Türk kanunlarında değişiklik getirmemek,

            Değerlendirmeyi Dışişleri Bakanlığı yapar ve duruma göre ya uygun bulma kanun tasarısı hazırlar ya da Bakanlar Kurulunun onayı için kararname tasarısı hazırlar.

            Ayrıca bu tür andlaşmalar dahi yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.

1924: Meclisin bir yasası ile onaylanır.

1961: Cumhurbaşkanı onaylar.

1982: Cumhurbaşkanı onaylar.

            Genel afla hem suç hem ceza, özel afla ceza azaltılabilir veya değiştirilebilir. Bir veya birden çok kişi için genel ya da özel af çıkarılabilir.

            Genel ve özel af için TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı gerekir. Anayasaya göre ormanla ilgili suçlar genel ve özel af kapsamının dışındadır. Bunun dışında bütün suçlar için genel ve özel af çıkarılabilir.

            Meclis ölüm cezasını onaylamazsa kişi, şartlı salıverme koşullarını da yerine getirmiyorsa ömür boyu hapishanede kalır.

            Meclis, çalışmalarını Anayasaya ve kendi yaptığı iç tüzüğe göre yürütür. Meclis içtüzüğü, Meclisin çalışma düzenini gösteren kurallardan oluşur. Meclis içtüzüğünü, Anayasaya uygun olmak koşulu ile serbestçe yapar. Anayasaya göre, içtüzük kuralları, siyasal parti gruplarının Meclisin tüm etkinliklerine, üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak biçimde düzenlenir. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesinin de kendi çıkardığı bir içtüzüğü vardır.

            Meclis içtüzüğünün konusu, yasama meclislerinin çalışmalarını düzenlemektir. Bu nedenle içtüzüklere, meclis çalışmalarıyla ilgili olmayan kurallar konulamaz.

            Milletvekilleri, içtüzüğe değişiklik yapılması önerisinde bulunabilirler. Bu öneriler, Anayasa Komisyonunda incelendikten sonra, komisyon raporu esas olmak üzere, genel kurulda görüşülür ve sonuçlandırılır.

            1982 Anayasasına göre düşen TBMM, kendi içtüzüğü kullanmıştır. Yeni içtüzük 1.6.1996’da yürürlüğe girmiştir.

            İçtüzük Meclis kararı olarak Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe girer. İçtüzüğün Anayasaya uygunluğunun denetimini Anayasa Mahkemesi yapar. Meclis içtüzüğü de yasalar gibi Resmi Gazetede yayımlanmalarından itibaren altmış gün içinde, Anayasa Mahkemesinde iptal davasına konu olabilir.

            İçtüzük, biçimsel bakımdan, Parlamento kararı biçimindedir. TBMM Genel Kurulu tarafından kabul edilirler. Bunlar Cumhurbaşkanı tarafından yayınlanmaya tabi olmadan TBMM tarafından karar başlığı altında Resmi Gazete yayımlanır.

            Yasama meclislerinin kendi içtüzüklerini bizzat yapmalarını, onların diğer devlet organları özellikle yürütme organı karşısındaki bağımsızlıklarının bir göstergesidir. Buna yasama meclislerinin yöntemsel bağımsızlığı denir. Anayasada açık bir hüküm olmasa bile meclislerin kendi içtüzüklerini yapma yetkisine sahip oldukları kabul edilmektedir. Bu yasama meclislerinin özerkliği ilkesinin bir sonucudur.

            1924: Belirtilmemiş

            1961: En az 10 milletvekili  

            1982: En az 20 milletvekili

            TBMM’nin bütün kira, tenis, eklenti ve arazisinde kolluk ve yönetim hizmetleri    Meclis Başkanlığı eliyle düzenlenir ve yürütülür. Emniyet ve diğer kolluk hizmetleri için yeteri kadar kuvvet ilgili makamlara Meclis Başkanlığına tahsis edilir.

            Siyasal parti gruplarının, Meclis çalışmalarına katılmalarında uyum sağlama ve Meclis çalışmalarını kolaylaştırma amacı ile içtüzükle, Danışma Kurulu kurulmuştur. İçtüzüğe göre, Danışma kurulu, Meclis Başkanının başkanlığında, siyasal parti grup başkanları veya vekillerinden birisi veya onların yazılı olarak görevlendirdiği birer millet vekilinden kurulur. Gerektiğinde bir hükümet temsilcisi veya Meclis Başkan vekilleri de Danışma Kuruluna çağrılabilir. Danışma kurulunun kararları bağlayıcı nitelikte değildir. Meclis çalışmaları kolaylaştırıcı niteliktedir.

            Mecliste çoğu işler, Genel Kurul’da görüşülüp karara bağlanmadan önce, Meclisin çeşitli komisyonlarında görüşülür. Bu komisyonlar şunlardır:

  1. Anayasa Komisyonu
  2. Adalet Komisyonu
  3. İçişleri Komisyonu
  4. Dışişleri Komisyonu
  5. Milli Savunma Komisyonu
  6. Çevre Komisyonu
  7. Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
  8. Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
  9. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
  10. Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
  11. Sanayi, Ticaret, Enerji Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
  12. İnsan Hakları İnceleme Komisyonu
  13. Plan ve Bütçe Komisyonu (Anayasada adı geçen tek komisyon)
  14. Dilekçe Komisyonu
  15. KİT Komisyonu
  16. TBMM Hesapları İnceleme Komisyonu

            Komisyonlarda siyasal partiler güçleri oranında temsil edilirler. Komisyonlar, yasama dönemi başında ilk kez iki yıl, ikinci kez de üç yıl için seçilirler. Komisyonların her birinin üye sayısı Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca işaret oyuyla belirlenir.

            Komisyon toplantılarına Başbakan ya da bir bakan ya da bunları temsil etmek üzere yüksek dereceli bir kamu görevlisi katılabilir. Komisyonlar gerekli gördüklerinde, görüş olmak üzere, uzman da çağırabilirler. Komisyon çalışmaları tüm milletvekillerine açıktır.

            Komisyonlar kendilerine gönderilen yasa tasarı ve tekliflerini olduğu gibi ya da değiştirerek, kabul edebilecekleri gibi ret de edebilirler. Komisyonlar, karara bağladıkları işler için birer rapor düzenlerler. Bu rapor, Meclis Genel Kurulda görüşülmek üzere, Meclis Başkanlığına verilir. Genel Kuruldaki görüşmelerde komisyon temsilcisi de bulunur (Komisyonlardan ilk olarak bahseden Anayasa 1961 Anayasasıdır).

            Yasama Dönemi: Yasama dönemi iki milletvekili genel seçimi arasındaki süre olup bu süre, Anayasa uyarınca uzatılmadığı veya seçimler yenilenmediği takdirde beş yıldır. Yasama dönemi, kural olarak beş seneden ibarettir. Ağustos 2002 Tarihi itibariyle devam eden yasama dönemi 21. yasama dönemidir.

            Yasama Yılı: Yasama yılı 1 Ekimde başlayıp 30 Eylülde sona erer. Anayasaya göre TBMM her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır.

            Birleşim: Birleşim, Genel Kurulun belli bir gününde açılan toplantısıdır.

            Oturum: Oturum, bir birleşmenin ara ile bölünen kısımlarından her biridir.

            1924: En fazla 6 oy

            1961: En fazla 5 oy

            1982: En fazla 3 oy

            Genel Kurul’da görüşmeler açıktır ve tutanak dergisinde tam olarak yayımlanır. TBMM Genel Kurulunda görüşmeler bir gündeme göre yapılır.

            TBMM İçtüzük hükümlerine göre kapalı oturumla yapılabilir, bu oturumlardaki görüşmelerin yayımı TBMM kararına bağlıdır. Meclisteki açık görüşmelerin, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça, her türlü vasıta ile yayımı serbesttir.

            İçtüzükte belirtilen gündem şu şekilde düzenlenir:

  1. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
  2. Özel gündemde yer alacak konular
  3. Seçimler
  4. Oylama yapılacak işler
  5. Meclis soruşturması raporları
  6. Genel görüşme ve meclis araştırmasına ilişkin görüşmeler
  7. Sözlü sorular
  8. Yasa tasarısı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen işler

            Genellikle yapılan budur. İşaretle oylama, üyelerin el kaldırmasıyla olur. Tereddüt halinde, oylama üyelerin ayağa kalkmasıyla yapılır. Beş üye oylamaya ayağa kalkarak itiraz ederse, salonda olumlu ve olumsuz oy verenler ikiye bölünerek sayılır.

            Açık oylama, üzerinde milletvekillerinin ad ve soyadlarıyla seçim çevrelerinin yazılı olduğu oy pusulalarının kutuya atılması veya elektronik oylama mekanizmasının çalıştırılması ya da ad cetvelinin okunması üzerine adı okunan milletvekillerinin ayağa kalkarak “kabul”, “çekimser” ya da “ret” kelimelerinin birini yüksek sesle söylemesi ve böylece açıkladığı oyunun katip üyelerce kaydedilmesi suretiyle olur.

            Pusula ile yapılır. Üç renkten biri ad yazılmadan sandığa atılır(Beyaz-kabul, yeşil-çekimser, kırmızı-ret).

         Gizli oylama gerekmeyen bir konuda gizli oylama yapılabilmesi için yirmi    milletvekilinin bir önerge ile gizli oylama yapılmasını istemesi ve bu istemin Genel Kurulca kabulü lazımdır.

1921: 2 yıl

1924: 4 yıl

1961: 4 yıl

1982: 5 yıl

1924: Belirtilmemiş

1961: 450

1982: 550

1924: 22

1961: Belirtilmemiş

1982: 18

1924: Kasım başı

1961: Kasımın ilk günü

1982: Ekim ayının ilk günü

            Önce ilgili komisyonlarda görüşülür ve hazırlanır, Genel Kurulda oylanır. Resmi Gazete’de yayımlanmakla yürürlüğe girer. Fakat Meclis İçtüzüğüne göre hangi kararların Resmi Gazetede yayımlanacağı Başkanlık Divanının hazırlayacağı bir yönetmelik belirlenir.

            1982 Anayasasında, yasama meclisine yargı organlarına üye seçme yetkisi tanınmamıştır. Sadece yüksek mahkeme gibi görev yapan Sayıştay başkanı ve üyelerini seçer.

bir önerge ile açılmasını isteyebilir.

            EK: Anayasa hükümetin kurulmasını kolaylatırmış ama düşürülmesini zorlaştırmıştır. Hükümet kurulurken toplantıya katılanların salt çoğunluğunun oyu gerekir (Ama bu sayı Meclis üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz = karar yeter sayısı). Hükümet düşürülürken Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gerekir.

BÖLÜM V

YÜRÜTME

  1. 1.               CUMHURBAŞKANININ NİTELİKLERİ
  2. Cumhurbaşkanı, TBMM’nce seçilir.
  3. Cumhurbaşkanı, TBMM üyeleri arasından ya da Meclis üye tamsayısının en az beşte birinin önerisiyle dışarıdan aday gösterilmek suretiyle seçilir.
  4. Cumhurbaşkanı adayı kırk yaşını doldurmamış olmalıdır.
  5. Cumhurbaşkanı adayı yükseköğretim yapmış olmalıdır.
  6. Cumhurbaşkanı seçilen, yedi yıllığına ve yalnız bir defaya mahsus olmak üzere seçilir.
  7. Türk vatandaşı olmak zorundadır.
  8. Cumhurbaşkanı seçilenin milletvekilliği ve partisiyle ilişkisi sona erer.

1924: Meclis seçim dönemi kadar

1961: 7 sene

1982: 7 sene

1924 Anayasasında “vallahi”, 1961 Anayasasında 1928 Anayasa değişikliğindeki gibi “namusum üzerine söz veririm” 1982 Anayasasında “namusum ve şerefim üzerine and içerim” şeklinde yemin metni sona eriyor.

NOT: Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlerden dolayı Anayasa Mahkemesi dahil hiçbir yargı merciine başvurulamaz.

  1. 10.            CUMHURBAŞKANININ BAKANLAR KURULU İLE BİRLİKTE YAPACAĞI İŞLER
  2. Genel Kurmay Başkanını atamak
  3. Milletlerarası andlaşmaları onaylamak
  4. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek
  5. Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini göndermek
  6. Yabancı devletlerden ülkemize gelen temsilcileri kabul etmek
  7. Kararnameleri imzalamak
  8. Olağanüstü durumlarda kanun hükmünde kararname çıkarmak
  1. 11.            CUMHURBAŞKANININ ÜÇLÜ KARARNAME İLE YAPACAĞI İŞLER

Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak

  1. 12.            CUMHURBAŞKANININ BAŞBAKANIN TEKLİFİ İLE YAPACAĞI İŞLER

Bakanları atamak ve görevlerine son vermek

  1. 13.            CUMHURBAŞKANININ TEMSİL VE GÖZETME İLE İLGİLİ GÖREV VE YETKİLERİ
  2. Devletin ve ulusun birliğini temsil eder,
  3. Yabancı devletlere temsilci gönderir, yabancı devletlerden gelen temsilcileri kabul eder,
  4. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının işleyişini gözetir.
  1. 14.            CUMHURBAŞKANININ DİĞER GÖREV VE YETKİLERİ
  2. Anayasa dışında başka yasalarla da görev verme yoluna gidilmiştir. (Örneğin, TRT Kurumu Kanununa göre yönetim kurulu üyelerinin bir bölümünün atanması ya da gösterilen adaylar arasından seçilmesi görevini Cumhurbaşkanına vermiştir).
  3. Cumhurbaşkanı bu yetkiyi kullanırken başbakan ile ilgili bakanların imzalamalarına gerek yoktur.
  4. Askeri Yargıtay üyelerini gösterilen adaylar arasından Cumhurbaşkanınca seçilir. Ama Devlet Denetleme Kurulu üyeleri doğrudan doğruya seçilir ve atanır.
  5. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Bunu yalnız Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin kuruluşu, teşkilat ve çalışma esasları, personel atama işlemlerini düzenlemek için kullanır.
  6. Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz.
  1. 15.            CUMHURBAŞKANININ SORUMLULUĞU VE SORUMSUZLUĞU
  2. Cumhurbaşkanının hemen her kararını başbakan ve ilgili bakanlar imzalar. Bu kararlardan başbakan ve bakanlar sorumludur.
  3. Cezaların indirilmesi, ortadan kaldırılması başbakan ve ilgili bakan imzasını gerektirir (Adalet bakanı)
  4. Devlet Denetleme Kurulu üyelerini seçmek, Başbakanı atamak, yasaları tekrar Meclise göndermek tek başına yaptığı işlerdir.
  5. Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlerde, bu işlerin dayanağını oluşturan yönetsel ön işlerde bir sakatlık yapılmış ise, bu sakatlık Cumhurbaşkanının işlerini de etkiler.
  6. Cumhurbaşkanının, kararnameleri siyasal yerindelik açısından denetlenmesi ya da reddetmesi uygun değildir. Sadece Anayasaya aykırı olanları imzalamama Anayasal görevidir.
  7. Cumhurbaşkanının görevi ile ilgili işlem ve eylemlerinden dolayı siyasal sorumluluğu olmadığı gibi, ceza sorumluluğu da yoktur (Yalnız vatana ihanet halinde vardır).
  8. Vatana ihanetten suçlanabilmesi Meclis üye tamsayısının en az üçte birinin önerisi üzerine, üye tamsayısının dörtte üçünün vereceği kararla olur.
  9. Cumhurbaşkanı Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi yargılar.
  10. Cumhurbaşkanı Yüce Divan’a giderse görevinden ayrılması uygun olur, ama bu bir kural değildir.
  11. Cumhurbaşkanı görevi ile ilgili olmayan adi suçlardan dolayı herkes gibi sorumludur. Meclisçe dokunulmazlığı kaldırılır ve genel mahkemelerde yargılanır.
  12. Anayasa dışardan bakan olanında milletvekili dokunulmazlığından yararlanabileceğini belirtmiş ama Cumhurbaşkanının bu dokunulmazlığından söz etmemiştir.

Cumhurbaşkanı görevi dolayısıyla yaptığı eylem ve işlemlerden sorumlu değildir.

  1. 16.            CUMHURBAŞKANININ YANSIZLIĞI
  2. Cumhurbaşkanının yansızlığı sorumsuzluğunun sonucudur.
  3. Cumhurbaşkanının varsa partisiyle ilişkisi kesilir.
  4. Bir kimse iki kez Cumhurbaşkanı seçilemez.
  5. Cumhurbaşkanı yansız kalacağına and içer.
  6. Cumhurbaşkanının görev süresi, Meclis görev süresinden uzun tutulmuştur.
  7. Cumhurbaşkanının en az Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğu ile seçilir.
  1. 17.            CUMHURBAŞKANLIĞINA VEKALET
  2. Cumhurbaşkanı hastalık ve yurt dışına çıkma gibi nedenlerle geçici olarak görevinden ayrılırsa dönene kadar Meclis Başkanı vekillik eder.
  3. Cumhurbaşkanının ölüm, çekilme ya da başka bir nedenle Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması durumunda yenisi seçilene kadar Meclis Başkanı vekillik eder. Meclis Başkanı bu durumda Cumhurbaşkanının tüm yetkilerini kullanır.
    1. Her üç Anayasa’da Meclis Başkanının vekaletinden söz edilmiştir.
  1. 18.            CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ
  2. Cumhurbaşkanlığı Genel sekreterliğinin kurulması, teşkilat ve çalışma esasları, personel atama işlemleri, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir.
  3. İlk olarak 1982 Anayasasında yer almıştır.
  4. Sıkıyönetim ve olağanüstü hal KHK’leri gibi kanundan değil Anayasadan kaynaklanır.
  5. Yürütmenin asli düzenleme yetkisine dayanır.
  6. Yargı denetiminin dışındadır.
  1. 19.            CUMHURBAŞKANLIĞI DOKUNULMAZLIĞI

1924: Milletvekili gibi dokunulmazlığı vardır.

1961 ve 1982: Dokunulmazlığından bahsetmemiş, görevi ile ilgili eylem ve işlemlerinden sorumlu değildir denmiştir.

1924: Belirtilmemiştir.

1961: 2/3

1982: 2/3

1924: Bütçe yasası-Anayasa değişikliği hakkında kanun

1961: Bütçe yasası-Anayasa değişikliği hakkında kanun

1982: Bütçe yasası

1924 Anayasasında af yetkisi, veto yetkisi vardır. Başkomutanlığı temsil eder. Vatan hainliği ile suçlanabilir. Çıkaracağı bütün kararlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzası vardır.

Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur.

1924: 10 gün

1961: 10 gün

1982: 15 gün

1924: Bir kimse Meclis üyesi olduğu sürece birden fazla defa seçilebilir.

1961: İki kez üst üste seçilemez.

1982: İki kez seçilemez.

1924 Anayasa döneminde yoktur.

1961 ve 1982 Anayasalarında yer almıştır.

1924: Başbakan bakanlıklar kurar. 1946’da değişti. Bakanlıkların kuruluşu özel kanuna bağlıdır.

1961: Kanuna uygun olarak bakanlık kurulu

1982: Bakanlıkların kurulması kanunla olur.

1961 ve 1982 Anayasalarında mevcut şekliyle aşağıdaki hallerde geçici Bakanlar Kurulu oluşturulur.

  1. Meclisin normal 5 yıllık süresini tamamlaması.
  2. Erken seçim durumu.
  3. Cumhurbaşkanına seçimlerin yenilenmesine karar vermesi.

1. halde Adalet,İçişleri ve Ulaştırma Bakanları seçim tarihinden önce çekilirler. Seçimden üç gün önce Başbakanca bağımsızlar arasından atama yapılır.

2. halde yine Adalet,İçişleri ve Ulaştırma Bakanları çekilir. Erken seçim kararından itibaren beş gün içinde Başbakan bağımsızlardan ya da dışardan bu bakanlıklara atama yapar.

3. halde ise tüm Bakanlar Kurulu çekilir. Cumhurbaşkanı bir başbakan atar. Başbakan geçici bakanlar kurulunu oluşturur. Bu durumda oluşturulan geçici bakanlar kuruluna, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları TBMM’deki veya Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından, oranlarına göre üye alınır. Siyasi parti gruplarından alınacak üye sayısını TBMM Başkanı tespit ederek Başbakana bildirir. Teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen partililer yerine, TBMM içinden veya dışardan bağımsızlar atanır.

            – Geçici Bakanlar Kurulu, yenilenme kararının Resmi Gazete’de ilanından itibaren beş gün içinde kurulur.

            – Geçici Bakanlar Kurulu için güvenoyuna başvurulamaz.

            – Geçici Bakanlar Kurulu seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife yapar.

1924:

a) Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Meclis üyeleri arasından tayin olunur.

1961:

a)   Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Meclis üyeleri arasından atanır.

b)   Bakanları, Başbakan seçer, Cumhurbaşkanı atar.

c)   Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir.

1982:

a)   Başbakan Cumhurbaşkanınca, TBMM üyeleri arasından atanır.

b) Başbakan bakanları seçer, Cumhurbaşkanı atar. Bakanları, Cumhurbaşkanı Başbakanın önerisi üzerine görevden alınır.

c)   Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir.

d)   Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.

e)   Her bakan Başbakana karşı sorumludur.

Bakan veya Başbakan yerine bir bakan vekalet eder. Bu vekaletin en fazla 15 gün süreceği belirtilmiştir.

Siyasal sorumluluk Meclise karşıdır. Bakanların siyasal sorumluluğu gensoru ve güvenoyu iledir. Bir bakan yalnız başına gensoru ile düşer ama tek başına güvenoyu isteyemez.

Görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanır. Önce Meclis soruşturması yapılır. Davada savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı ya da vekili yapar. Meclis soruşturması Başbakan veya bakanlar hakkında yapılır. Bakanlar Kurulu hakkında Meclis soruşturması açılamaz, Yüce Divan’a gönderilemez. Diğer suçlardan dolayı milletvekilleri gibi dokunulmazlığı kaldırılıp yargılanır. Yüce Divan’a gönderilen bakan düşer (ceza sorumluluğu)

Hukuksal sorumlulukta ise uğranılan zararın para olarak karşılanması söz konusudur. Görev icabı da olsa hukuksal sorumluluk nedeni ile yargılanması Yüce Divan’ın görevi dışıdır. Bakanlar hakkında Devlete verdikleri zarardan dolayı ancak genel kurallara göre tazminat davası açılabilir.

Milletvekilliğinin sona ermesi çekilme gibidir. Yeni Bakanlar Kurulu oluşuncaya kadar göreve devam edemez.

Başbakan ölürse Cumhurbaşkanı bir bakanı vekaleten görevlendirir. Yeni Bakanlar Kurulu oluşuncaya kadar göreve devam eder.

Bakan olma şartları milletvekili olma şartlarından ibarettir.

Bakanlar Kurulunun kolektif sorumluluğunu gerçekleştirmenin yöntemi, güven oylaması usulüdür.

Üç tür güven oylaması vardır:

  1. Bakanlar Kurulunun göreve başlamasında güvenoyu
    1. Görev sırasında güvenoyu
    1. Gensoru sonucu güven oylaması

BÖLÜM VI

YARGI

  1. 1.               MAHKEMELERİN BAĞIMSIZLIĞI
  2. Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.
  3. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
  4. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunamaz.
  5. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

Hakimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılmaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kalınamaz.

Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.

Hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür.

Hakimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler.Hakim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma yapılması ve yapılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.

Hakimler ve savcılar altmış beş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler; Askeri hakimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir.

Hakimler ve savcılar, kanunda belirtilenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar.

Hakimler ve savcılar idari görevleri bakımından Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.

Hakim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar, hakimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler. Bunlar, hakimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilir, hakimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar.

Hakimler ve savcılar Yüksek Kurulunun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabii üyesidir.

Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi, yargılama usulleri kanunla düzenlenir.

Coğrafi teminat ve savcılık sınıfına atanmama teminatı yoktur.

1924: Kanun ve usullere göre bağımsız mahkemeler

1961: Bağımsız Mahkemeler

1982: Bağımsız Mahkemeler

Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasa da belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan doğruya Devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleridir.

DGM’de bir başkan iki asil ve bir yedek üye ile Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur. Başkan, üye ve savcılar Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atanırlar (dört yıl için).

DGM kararlarının temyiz mercii Yargıtaydır.

İlk kuruluşu 1961 olup şu anki teşkilatlanması 1984’te çıkarılan ilgili kanuna göre düzenlenmiştir.

DGM’lerin yargı çevresine giren bölgelerde sıkıyönetim ilan edilmesi halinde bu bölgelerde sınırlı olmak üzere kanunla belirlenen esaslara göre DGM, sıkıyönetim askeri mahkemesine dönüştürülebilir.

Hakim ve savcıların görevlerini, kanun, tüzük yönetmeliklere ve genelgelere uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme, görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma, Adalet Bakanlığının izni ile adalet müfettişleri tarafından yapılır. Adalet Bakanı soruşturma ve inceleme işlemlerini, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hakim veya savcı eliyle de yaptırabilir.

  1. 10.            ANAYASA MAHKEMESİ

Anayasa Mahkemesi onbir asil ve dört yedek üyeden kurulur.

Üyelerini Cumhurbaşkanı seçer:

Yargıtay: İki asıl iki yedek üye

Danıştay: İki asıl bir yedek üye

Askeri Yargıtay: 1 asıl üye

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi: 1 asıl üye

Sayıştay: 1 asıl üye

(YÖK üyesi olmayan) Yüksek öğretim kurumu öğretim görevlisi: 1 asıl üye

                                   Üst kademe yöneticisi ile Avukatlar: 3 asıl 1 yedek üye

Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri ve avukatların Anayasa Mahkemesine asıl ve yedek üye seçilebilmeleri için, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş veya öğrenim kurumlarında en az onbeş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az onbeş yıl fiilen çalışmış veya en az onbeş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır.

Anayasa Mahkemesi asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve bir başkanvekili seçer. Süresi bitenler yeniden seçilebilir.

Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar.

Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hakimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer.

Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.

Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.

Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar.

Yüce Divan kararları kesindir.

Anayasa Mahkemesi Başkan ve on üye ile toplanır, salt çoğunluk ile karar verilir. Anayasa değişikliklerinde iptale karar verebilmesi, parti ve siyasi davalarında kapatılmaya karar verilebilmesi için beşte üç oy çokluğuyla şarttır.

Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır.

Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri kanunla, mahkemenin çalışma esasları ve üyeleri arasındaki işbölümü kendi yapacağı içtüzükle düzenlenir.

Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işlemi dosya üzerinde inceler. Ancak, gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir ve siyasi partilerin temelli kapatılması veya kapatılmamasına ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasi partinin genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.

Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.

Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.

Kanun, kanun hükmünde kararname veya TBMM iç tüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.

İptal kararının yürürlüğü girişinin ertelendiği durumlarda, TBMM iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.

İptal kararları geriye yürümez.

Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.

  1. 11.            ANAYASA MAHKEMESİNDE İPTAL DAVASI

Biçim yönünden iptal davasında, Anayasa 1961 Anayasasından farklı bir düzenlemeye gitmiş, hem biçim yönünden iptal nedenlerini kısıtlamış, hem dava açma süresini kısaltmış hem de iptal davası açabilecek makamların sayısını azaltmıştır. Biçim yönünden Anayasaya aykırılıkla ilgili özellikler, şu şekildedir.

  1. Biçim yönünden yasaların Anayasaya aykırılığı, yalnız iptal davasına konu olabilir; itiraz yolu ile, biçim yönünden Anayasaya aykırılık savında bulunulamaz.
  1. Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaların, öz yönünden Anayasaya aykırılığı ileri sürülerek, iptalleri için dava açılamaz.
  2. Bunun dışındaki kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Meclis içtüzüğünün tümü, ya da bir bölümü, öz yönünden iptal davasına konu olabilir.
  3. Yasaların öz yönünden denetimi, içeriğinin Anayasaya uygun olup olmadığı ile ilgilidir.
  4. Öze ilişkin iptal davaları açmaya, Cumhurbaşkanı, milletvekillerinin beşte biri, iktidar ve ana muhalefet partisi Meclis grupları yetkilidir.
  5. Öze ilişkin iptal davalarında dava açma süresi, dava konusu metnin Resmi Gazetede yayımından başlamak üzere altmış gündür (1961 Anayasasında bu süre 90 gündür).
  1. İtiraz yoluna başvurabilmek için, usulüne uygun olarak açılmış bir davanın olması gerekir.
  2. Bakılmakta olan davaya uygulanacak yasa, ya mahkemece Anayasaya aykırı bulunmalı, ya da davanın taraflarından birinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılığı, Anayasa Mahkemesine götürülmelidir.
  3. İtiraz yoluna ilk derece mahkemesi başvurabileceği gibi, temyiz yeride başvurabilir.
  4. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere, beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse, mahkeme, mevcut mevzuata göre davayı yürütür.
  5. Esas hakkındaki mahkeme kararı kesinleşene kadar, Anayasa Mahkemesinin kararı gelirse, Mahkeme bu karara uymak zorundadır.
  6. Eğer Anayasa Mahkemesi, işin esasına girerek Anayasaya aykırılık savını reddederse, bu red kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe, aynı yasa kuralının Anayasaya aykırılığı savı ile, Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
  1. 12.            ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİMİ YAPABİLECEKLER

Kanun: (İstisnası İnkılap kanunları ve Milli Güvenlik Konseyi  döneminde çıkarılan kanunlar)

Kanun Hükmünde Kararname: (Milli Güvenlik Konseyi döneminde çıkarılan KHK’ler ile olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan KHK’ler istisnadır)

TBMM İçtüzüğü: (Parlamento kararı olmasına rağmen taşıdığı siyasi önem dolayısıyla)

Anayasa değişiklikleri: (Sadece şekil yönünden)

  1. 13.            ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİMİ YAPILAMAYACAKLAR
  2. Milletlerarası andlaşmalar
  3. Parlamento kararları: (Üç istisnası vardır: 1. TBMM içtüzüğü 2. Yasama Dokunulmazlığının kaldırılmasına 3. TBMM üyeliğinin düşmesine ilişkin kararlar).
  4. İnkılap kanunları
  5. Olağanüstü hal ve sıkıyönetim dönemlerinde çıkarılan KHK’ler
  6. Milli Güvenlik konseyi döneminde çıkarılan kanunlar
  1. 14.            ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİMİNİN SONUUCU VE ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARLARININ NİTELİĞİ

Kararların Kesinliği Ve Bağlayıcılığı: Anayasa’ya göre Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. Kararların kesinliği, o karara karşı kanun yollarına (temyiz, karar düzeltmesi) baş vurulamama demektir. Ayrıca kararların kesinliği kesin hüküm anlamını da taşır.

Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilen norm, ortadan kalkar.

Kararların Etkisi Ve Niteliği: Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı, dava konusu olan normu ortadan kaldırdığı için bu karar herkes için hüküm ve sonuç doğurur. 1982 Anayasası 1961 Anayasasının aksine, Anayasa Mahkemesine olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı karar verme yetkisini tanımamıştır. İnter Partes karar yöntemi, 1982 Anayasasında yer almamıştır.

1982 Anayasası, Anayasa Mahkemesi kararlarının niteliğine ilişkin olarak, 1961 Anayasasında bulunmayan bir hüküm getirmiştir. Buna göre, Anayasa Mahkemesi bir kanun veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yani bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.

Kararın Yürürlüğe Girmesi: 1982 Anayasasına göre kanun, KHK, TBMM İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca karşılaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.

İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda TBMM iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar (61 anayasasında bu kurala yer verilmemiştir).

Kararın Geriye Yürümezliği: (1961 ve 1982) İptal kararları geriye yürümez.

Anayasa Hükümlerinin Doğrudan Doğruya Uygulanması: Anayasa aykırılığı tespit etmesi halinde Anayasa Mahkemesinin normal olarak uygulayacağı müeyyide kanunun  veya denetim konusu olan diğer bir normun iptaline karar vermektir. 1982 Anayasası 1961 Anayasasının aksine, Anayasa Mahkemesine olayla sınırlı karar verme yetkisi de tanınmamış olduğuna göre, Anayasaya aykırılık halinde Anayasa Mahkemesinin iptalden başka bir karar verebilmesi mümkün görünmemektedir. Ancak bazı durumlarda Anayasa Mahkemesinin iptal kararı verebilmesi, çeşitli nedenlerle mümkün olmayabilir.

Anayasa Mahkemesi, son yıllardaki bazı kararlarında anayasanın, kendisinden önceki kanuna aykırı hükümlerini zımnen yürürlükten kaldırabileceği görüşünü benimsememiştir.

Anayasaya Uygunluk Denetiminde Usul: Anayasa Mahkemesi, Başkan ve on üye ile toplanır, salt çoğunluk ile karar verir. Anayasa değişikliklerinde iptale karar verebilmesi için oy çokluğu şarttır. Şekil bozukluğuna dayalı iptal kararları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır.

Anayasa Mahkemesinin kurulması ve yargılama usulleri kanunla, mahkemenin çalışma esasları ve üyeleri arasındaki işbölümü kendi yapacağı içtüzükle düzenlenir. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler. Ancak, gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir.

Anayasa Mahkemesi; kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM içtüzüğünün Anayasaya aykırılığı hususunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmaya mecbur değildir. Anayasa Mahkemesi, taleple bağlı kalmak kaydıyla başka gerekçe ile de Anayasaya aykırılık kararı verebilir. Ancak başvuru, kanunun, KHK’nin veya TBMM içtüzüğünün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu belirli madde veya hükümlerin iptali kanunun, KHK’nin veya içtüzüğünün bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanmaması sonucu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, keyfiyetli gerekçesinde belirtmek şartıyla, kanunun, KHK’nin veya içtüzüğün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir.

Anayasa Mahkemesinin müzakereleri gizlidir. Kararlar salt çoğunlukla verilir. Anayasa değişikliklerinde iptale karar verilebilmesi için beşte üç oy çokluğu şarttır. Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarıyla idare makamları ve bütün gerçek ve tüzel kişiler ve kuruluşlar, Anayasa Mahkemesinin istediği bilgi, evrak ve belgeleri tayin edilen süre içinde vermekle yükümlüdürler. Açıklanmasında devletin yüksek menfaatlerine zarar vermesi umulan ve sır halinde saklanması gereken bilgilerin verilmesinden evrak ve belgelerin gönderilmesinde ilgili makam kaçırabilir.

Anayasa Yargısı Ve Yürütmenin Durdurulması: Anayasa Yargısında, özellikle iptal davaları dolayısıyla, geçici bir tedbir niteliğinde olarak, Anayasaya aykırılığı iddia edilen kanunun yürürlüğünün durdurulmasına karar verilip verilmeyeceği tartışmalıdır.

Türkiye’de gerek 1961, gerek 1982 Anayasalarında bu konuda hüküm yoktur.

Anayasa Mahkemesi 1993 yılında verdiği bir kararda, kanunların veya denetimine tabi diğer normların yürürlüğünü durdurma yetkisini kendisinde görmüştür.

  1. 15.            ANAYASA MAHKEMESİNİN GÖREVLERİ
  2. Kanunların, KHK’lerin, TBMM içtüzüğünün belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla açılan iptal davalarına bakmak.
  3. Anayasa değişikliklerini açılan dava üzerine sadece şekil bakımından denetlemek.
  4. Görülmekte olan davada uygulanacak kanun ya da KHK hükümlerinin Anayasaya aykırılığının taraflarca ileri sürülmesi veya mahkemece bu nitelikte görülmesi halinde açılan itiraz davalarını karara bağlamak ,
  5. Yüce divan sıfatıyla, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başkan ve üyelerini, başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcısı vekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılamak,
  6. Siyasi partilerin kapatılması hakkındaki davalara bakmak,
  7. Milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ve üyeliklerinin düşmesine ilişkin TBMM kararlarının iptali istemlerini karara bağlamak.
  8. Kendi üyeleri arasından Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanını seçmek.
  1. 16.            YÜCE DİVAN
  2. 1924 Anayasasında Bakanları Danıştay ve Yargıtay Başkanları ve üyeleri ve Cumhuriyet Başsavcısını görevlerinden doğacak işlerden dolayı yargılamak üzere yüce Divan kurulur hükmü yer almıştır.
  1. 17.            YÜCE DİVAN’DA YARGILANABİLECEKLER
  2. Bakanlar
  3. Danıştay başkan ve üyeleri
  4. Yargıtay başkan ve üyeleri
  5. Cumhuriyet Başsavcısı
  1. Cumhurbaşkanı
  2. Bakanlar Kurulu Üyeleri
  3. Yargıtay başkan ve üyeleri
  4. Danıştay başkan ve üyeleri
  5. Sayıştay başkan ve üyeleri
  6. Askeri Yargıtay başkan ve üyeleri
  7. Yüksek Hakimler Kurulu başkan ve üyeleri
  8. Baş kanun sözcüsü
  9. Cumhuriyet Başsavcısı
  10. Askeri Yargıtay Başsavcısı
  11. Kendi üyelerini
  1. Cumhurbaşkanı
  2. Bakanlar Kurulu üyeleri
  3. Anayasa Mahkemesi başkan ve üyeleri
  4. Danıştay başkan ve üyeleri
  5. Yargıtay başkan ve üyeleri
  6. AYİM. başkan ve üyeleri
  7. Yüksek mahkeme başsavcıları
  8. Cumhuriyet Başsavcısı vekili
  9. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri
  10. Sayıştay başkan ve üyeleri
  11. Askeri Yargıtay başkan ve üyeleri
  1. 18.            ANAYASAYA GÖRE ANAYASA METNİNİN KENDİSİ DIŞINDA ANAYASALLIK BLOKUNA DAHİL NORMLAR
  2. Milletlerarası hukuk kuralları
  3. Hukukun genel ilkeleri
  4. Atatürk ilke ve inkılapları
  1. 19.            ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİMİNİN KAPSAMI
  2. Sebep unsuru bakımından
  3. Amaç unsuru bakımından
  4. Konu unsuru bakımından

Somutlaştırma, yorumlamadan ayrı bir süreci anlatır. Soyut genel kuralların yorumlanarak, somut öznel olaya özgülenmesi ya da uygulanması somutlaştırmadır. Yargıç, yorumlama sonucunda bulduğu seçenekler arasında en doğru olduğuna inandığı ve yeğlediğini somut olaya uygular (somutlaştırma). Yorumlama, somutlaştırmanın ön işlemidir. Yorumlama ile somutlaştırma arasındaki ayrılık niteliklerinden çok, derecelerindedir. 

Anayasa Mahkemesi, başlangıçta yürütmeyi ya da yürürlüğü durdurma yetkisinin bulunmadığı yönünde kararlar vermişse de, son yıllarda, bu konuda yasal ya da anayasal bir kural bulunmamasına karşın yürürlüğün durdurulması kararları vermekte kendini yetkili görmektedir. Bu konuda anayasal ya da yasal düzenleme bulunmadığından bu tür kararların verilebilme koşulları mahkemenin kendi kararlarıyla belirlenmektedir. Bu kararlara itirazın olanaklı olup olmadığı; kararın süresi, kaldırılması, resen verilip verilemeyeceği gibi hususlar henüz belirsiz durumdadır.

Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalar da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Yargıtay başkanı kendi üyeleri arasından salt çoğunlukla seçilir.

Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.

Danıştay, davaları görmek, Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, idari uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.

Danıştay Başkanı, Başsavcı, Başkanvekilleri ve daire başkanları, kendi üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.

Tahkim, hukukumuzda özel hukuk alanını ilgilendiren, bir başka deyişle, adli yargının görev alanına giren uyuşmazlıkların çözümünde başvurulabilecek bir yol olarak kabul ediliyordu. Anayasa da değişiklik yapılmış buna göre; Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.

Uyuşmazlık Mahkemesi adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir.Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.

Kurulun Başkanı, Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabii üyesidir. Kurulun üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulunun, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından, her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler. Kurul seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir başkanvekili seçer.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, adli ve idari Yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar. Adalet Bakanlığının bir mahkemenin veya bir hakimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.

Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.

Kurulun görevleri yerine getirmesi, seçim ve çalışma usulleriyle itirazların Kurul bünyesinde incelenmesi esasları kanunla düzenlenir.

Adalet Bakanlığının merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hakim ve savcıların muvafakatlarını alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.

Adalet Bakanı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilk toplantısında onaya sunulmak üzere gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hizmetin aksamaması için hakim ve savcıları geçici yetki ile görevlendirebilir.

Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.

Sayıştayın kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi işleminde bulunabilirler. Bu kararla dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamaz.

Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay kararları esas alınır.

Silahlı Kuvvetler elinde bulunan Devlet mallarının TBMM adına denetlenmesi usulleri, Milli Savunma hizmetlerinin gerektirdiği gizlilik esaslarına uygun olarak kanunla düzenlenir.

İdari Görevleri: TBMM adına inceleme ve denetleme yapmak

Yargısal Görevleri: Sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak. Sorumluları tazmine mahkum etmek.

Devlet Güvenlik Mahkemesi

Bazı idari işlemlerin yasa koyucu tarafından yargı denetiminin dışında tutulmasıdır. Yargı yolu kapatılmış bütün kararlar yasama kısıntısı değildir. Sadece idari kararlarda yargı yolunun kapatılması yasama kısıntısıdır.

Devletin yüksek siyasetine ilişkin olmaları, bazı idari işlemlerin siyasal nitelikte olmaları gibi nedenlerle hukuk kurallarına tabi olmadıkları gerekçesiyle mahkemelerin o olaya bakmayı reddetmesidir.

Hükümetin, nitelik ve yapısı öne sürülerek yargı denetimi dışında tutulan işlemleri.

SONUÇ

Anayasa, devletin temel yapısını,örgütlenişini ve işleyişini düzenleyen kuralları gösterir. Anayasa terimi ilk kez 1787 tarihli ABD Anayasasında kullanılmıştır.

            Anayasa kavramı maddi (geniş) ve biçimsel  (dar) olmak üzere iki açıdan tanımlanmaktadır.Maddi açıdan yapılan tanımlamada içerik dikkate alınır.Biçimsel açıdan yapılan tanımlamada ise, işlemin yada faaliyetin yapılışı, ortaya çıkış usulleri ve işlemi yapan organ göz önünde  bulundururlar.Anayasal kanunlara ilişkin tüm kurallar yani devletin şeklini,hükümet biçimini, devlet organlarının yetkilerini, bireylerin haklarını  düzenleyen kuralların tümü maddi anlamda anayasayı oluştururlar.

            Anayasanın biçimsel anlamı aynı zamanda yazılı olması demektir.Biçimsel anlamda anayasa, ülkede yürürlükte bulunan tüm yasaların dayanağı olan,yürürlükten kaldırılan ve onlara üstün olan, devletin temel organlarını,bu organların kuruluş ve işleyişlerini gösteren, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini güvenceye alan bir kanundur. Günümüze kadar anayasamızda bir çok değişiklik yapılmıştır.Bu değişiklikler insanlarımızın aleyhine olmuştur.Devletimiz Laik bir Türkiye ve Avrupa’nın gerisinde kalmamış bir Türkiye için bu değişiklikleri devam ettirecektir.

KAYNAKÇA

  1. T.C. Anayasası, Kartal Yayınevi, Ankara, 2002
  2. GÖZÜBÜYÜK A. Şeref, Açıklamalı Anayasa Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 1995
  3. GİRİTLİ İsmet, SARMAŞIK Jale, Anayasa Hukuku,
  4.  ÖZBUDUN Ergun, Türk Anayasa Hukuku,
  5.  EROĞLU Cem, Anatüzeye Giriş
  6. SABUNCU Yavuz, Anayasaya Giriş
  7. TEZİÇ Erdoğan, Anayasa Hukuku
  8. ALİEFENDİOĞLU Yılmaz, Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi
  9. TUNÇ Hasan, Anayasa Hukukuna Giriş
  10. GÖZLER Kemal, Türk Anayasa hukuku Dersleri
  11. GÖZLER Kemal, Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukuki Rejimi
  12. TANÖR Bülent, İki Anayasa
  13. ERDOĞAN Mustafa, Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset
  14. DELİVELİ Ömür, Anayasa Hukuku
  15. DELİVELİ Ömür,  Kamu Yönetimi Sözlüğü

[1] DELİVELİ, Anayasa Hukuku, 2. Baskı, Muğla, Adalet Yayınevi, 2002, s2

[2] DELİVELİ,a.g.e, s2

[3] DELİVELİa.g.e,  S2

[4] DELİVELİ, a.g.e, S2

[5] DELİVELİ, a.g.e, s14

[6] DELİVELİ, a.g.e, s14

[7] DELİVELİ, a.g.e, s15

[8]. DELİVELİ, Kamu Yönetimi, Muğla, Adalet Yayınevi, 2002, S28

[9] DELİVELİ, a.g.e, S87

[10]. DELİVELİ, a.g.e., S11

[11]. DELİVELİ, a.g.e, S99-S100

[12] DELİVELİ, a.g.e, s42

[13] DELİVELİ, a.g.e., s164

[14] DELİVELİ, a.g.e., s91

[15] DELİVELİ, a.g.e.,s.1

[16]. DELİVELİ,a.g.e., s.168

[17] DELİVELİ,a.g.e., s103

[18] DELİVELİ, a.g.e., S121

Exit mobile version