Dreyfus’ün hükümlülüğü ile birlikte geleceği çok parlak bir subayın meslekte kalması ve yükselmesi acı bir biçimde bitmiş görünmekteydi.
Karar, Dreyfus’ün ailesini de yıkmıştı, kuşkusuz.
Ama bütün bunların hepsi ‘şimdilik’ti. Hiçbiri kesin gelecek değildi.
Nitekim Dreyfus’ün Fransa’dan ayrılmasıyla birlikte kardeşi Mathieu, gerçek suçluları bulmak için harekete geçecektir. Geçer de.
Kendisinin yardımına ilk koşan kişi, Dreyfus ailesinin dostu, 1894’te yayımlanan ‘Yahudilik Karşıtlığı’ (L’antisémitisme) kitabının yazarı, Bernard Lazare’dır.
Bu girişimler başlangıçta duraksamalarla, suskunluklarla ve direnişlerle karşılanır. Başkentin Yahudi çevreleri Yahudilik karşıtlığını kışkırtacağı kaygısıyla yardımdan kaçınır. Para sahipleri, böyle bir davaya sahip çıkmazlar. Basın sessizdir.
Ancak Mathieu Dreyfus, Lazare ve aile bu konuda kararlıdırlar.
Mathieu, çeşitli çevrelerle görüşür.
Lazare, Dreyfus’ün yazgısını değiştirme konusunda Yahudi atalarının inatçılığına sahiptir. Pierre Miquel’in anlatımıyla o, Davanın Musa’sı kesilecektir.
Ünlü Ozan Charles Péguy (1873-1914), daha sonraları Lazare hakkında şöyle diyecektir: ‘O hiçbir zaman kendi soyunun ve kendi halkının başkanı olmadı. Ama kendisini soyu ve halkı karşısında her zaman sorumlu gördü. Sürekli gergindi. Bükülmüş omuzlarında 5000 yıllık bütün bir soyun, bütün bir halkın, hatta bütün dünyanın yükü vardı. Yüreği soyunun ateşiyle, halkının ateşiyle kavrulmuştu. Peygamberimsi dudaklarında ateşli bir yüreğin, kızgın bir kafanın ve bir korun yansımaları fark ediliyordu.’
Davanın yenilenmesinin bu öncüsü, ilkin Joseph Reinach’ın desteğini kazanır. Reinach, Dreyfus’çü Baron Jacques’ın yeğeni ve damadıdır. Bu kazanım, o ana dek ihtiyatlı bir suskunluk içinde bulunan Yahudi çevrelerini etkiler.
Öte yandan Mathieu Dreyfus de, Üçüncü Cumhuriyetin altıncı Cumhurbaşkanı (15 Ocak 1895-16 Şubat 1899) Félix François Faure’un (1841-1899) sırdaşı Hekim Gibert’den duruşma sırasında yargıçlara verilen gizli dosyanın var oluğunu öğrenir.
Bu dosyanın varlığı, hiç kuşkusuz yargılamanın yenilenmesi açısından çok önemli, umut verici bir dayanak ve gelişmedir.
Ne var ki, Genel Kurmay Başkanlığı, kanıt açısından General Boisdeffre’in deyişiyle ‘dava dosyasını beslemeyi’ sürdürmektedir.
Bu sırada İstatistik ve Haber Alma Dairesinde bir değişiklik olur. Albay Sandherr’in yerine Savaş Okulunun eski öğrencisi Yarbay Picquart gelir. Ancak, Picquart da bu dairenin kıdemlilerinin, özellikle Dreyfus Davasının karanlık kahramanları olan Binbaşı Henry ile yüzbaşılar Lauth, Junck ve Valdant’ın etkisi altındadır.
Bu araştırmada çok önemli birkaç nokta, Davanın alınyazısını belirler.
Birincisi, bu görev değişikliği Dreyfus Davasında çok önemli bir olaydır.
İkincisi, Albay Sandherr, yerine geçen Yarbay Picquart’a görevini bırakırken şu sözleri söyler: ‘General Boisdeffre bir türlü Dreyfus Davasıyla uğraşmaktan vazgeçmiyor. Eğer kanıt isteniyorsa Binbaşı Henry’ye başvurulmasının ve duruşma sonrası yargıçlara gizlice verilen dosyanın getirtilmesinin yeterli olduğunu söylüyor.’
Üçüncüsü, bu önemli itiraf, çekilen Cumhurbaşkanı Casimir Périer’nin yerine geçen Félix François Faure’un söylediği ve Savaş Mahkemesi yargıçlarından üçünün ağzından kaçırdıkları kimi sözlerle de doğrulanır.
Dördüncüsü, bu gizli dosyanın varlığı Dreyfus’ün avukatı Demange tarafından da duyulur.
Bunun üzerine durumdan kuşkulanan Picquart, General Boisdeffre ile görüşerek Davayı yeni baştan ele almaya karar verir.
Ancak Picquart, kolayca anlaşılacağı üzere, kıskanç ve güvenilmez Henry’nin düşmanlığıyla karşılaşır. Paléologue bu kötü düşünceli ve çalımlı adamın durumunu sezinler ve dikkatli olması için Picqart’ı uyarır.
Bununla birlikte 1 Mart 1896’da Henry kendisine, ünlü ‘bordro’nun alıcısı Askeri Ataşe Schwartzkoppen’e postayla gelmiş ve onun bürosunda bulunmuş yırtık bir deste káğıt verir. Bu arada Lauth, aynı büroda Schwartzkoppen tarafından Esterhazy adında bir binbaşıya yazılmış, ancak postaya verilmemiş bir mektup bulur. Zarfın üzerinde pul vardır, ancak damga yoktur.
Daha sonraları bu mektubun, Alman Büyükelçiliğinin káğıt sepetinde bulunduğu sanısını uyandırmak amacıyla önce yırtıldığı, sonra parçalarının birbirine yapıştırıldığı, hatta atılan posta kutusundan çalındığı ileri sürülecektir.
Ancak ne denirse densin ‘minik mavi’ diye adlandırılan ve ‘C…t’ diye imzalanan mektubun içeriği önemlidir: ‘Her şeyden önce askıdaki sorun konusunda geçen gün bana verdiğiniz açıklamadan daha çok bilgi bekliyorum. Sonuç olarak, R… Tecimeviyle ilişkilerimi sürdürüp sürdürmeyeceğime karar verebilmem için bana yazılı bir açıklama yollamanızı rica ediyorum.’
Picquart, elbette bu ‘minik mavi’yi inceler, onun kimden kaynaklandığını araştırır. Çünkü bir subayın ihanet ettiği, Askeri Ataşeye bilgiler verdiği apaçık ortadadır. Mektubun ‘Bienfaisance Sokağı, 27, Paris’ adresine yollandığı saptanır. Bu adreste Binbaşı Esterhazy oturmaktadır.
Hemen bilgi toplamaya başlar, Picquart.
Esterhazy, Paris’teki 74. piyade alayı subaylarındandır. Macar kökenli soylulardan biridir. 1869’da askerlik mesleğine Papalık askeri birliğinde başlamış, aynı yıl Fransız Yabancılar Birliğine yabancı devlet uyruğu olarak girmiş, daha sonra Fransız yurttaşı olmuş, Loire savaşına katılmış, en sonunda General Robillard’ın kurmayları arasında yer almayı başarmıştır. Yüzbaşılığa yükselmiş, ancak kimi olumsuz davranışları yüzünden rütbesi indirilmiştir. 1880’de yeniden yüzbaşı, 1892’de binbaşı olmuştur. 1874’te İstatistik ve Haber Alma Dairesinde çevirmen olarak çalıştığı sırada gizli dosyayı duruşma bittiğinde görüşme öncesi Dreyfus Davasının yargıçlarına veren Henry ile yakın ilişkiler kurmuştur.
Picquart, onun kişiliğini tanımak için de araştırmalara girişir.
74. Piyade Alayında görev yapan Esterhazy’nin sınıf arkadaşı Binbaşı Curé’ye başvurur.
Derlenen bilgiler şaşırtıcıdır: Esterhazy, karanlık biridir. Borsada oynar. Borç içinde kıvranmaktadır. ‘Douai Sokağı, 49, Paris’ adresinde Marguerite Pays adında bir kapatması vardır. Topçuluk ve atışlar üzerine gizli bilgiler toplamaktadır. Bu yüzden kendini atış okullarına çağırtır. Kimi zaman yol parasını bile kendisi öder. Bu ilgisini yeni bir tüfek bulduğu ve bunu geliştirmeye çalıştığı iddiasıyla açıklar. Evinde çalıştırdığı erlere askeri belgeleri kopya ettirir. Komutanından Chálons Atış Okulundaki ders kitaplarını, Yüzbaşı Daguenet’den kimi gizli belgeleri almıştır. Bu belgeleri de uzun baskılar sonucu geri vermiştir.
*DEVAMI SONRAKİ YAZIMIZDA ***