Bu çalışma, hukuk öğrencilerine ceza muhakemesi sürecini gerçek bir dava hikâyesi üzerinden öğretmeyi amaçlayan uygulamalı bir analiz örneğidir. Uyuşmazlığın her aşaması, teorik bilgilerle pratik deneyimi bir araya getirecek şekilde yapılandırılmıştır.
İçerik Başlıkları
- ⚖️ BİR DAVANIN ANATOMİSİ
- Gerçek Bir Dava Hikâyesi Üzerinden Hukuki Süreç Analizi
- 🧭 Olayın Arka Planı
- 🕵️ Tanıklar ve Deliller
- 📌 Hukuki Problem Tespiti
- Bölüm 2: Soruşturma ve İddianame Süreci
- 🕵️ Soruşturma Süreci
- 🔍 Savcılığın Delil Toplama Faaliyetleri
- 🧾 İddianame Düzenlenmesi
- Bölüm 3: Yargılama Süreci ve Mahkeme Aşaması
- 🏛️ Duruşmaların Başlangıcı
- 👨⚖️ 1. Duruşma
- 👨💼 Mehmet D.’nin Müdafi Savunması
- 👨⚕️ Ali Yıldız’ın Beyanı (Müşteki)
- 🗣️ Tanıklar
- 🧬 Bilirkişi ve Teknik Delil Talepleri
- ⚖️ Mahkemenin Arayışı: “Her Şüphe Sanık Lehinedir”
- Bölüm 4: Adli Tıp Raporu, Son Duruşmalar ve Hüküm
- 🧬 Adli Tıp Kurumu Raporu
- ⚖️ Son Duruşmalar
- 🧑⚖️ Mahkemenin Kararı
- ⚖️ Hüküm
- 📌 Genel Hukuki Değerlendirme
⚖️ BİR DAVANIN ANATOMİSİ
Gerçek Bir Dava Hikâyesi Üzerinden Hukuki Süreç Analizi
Bölüm 1: Olayın Özeti ve Hukuki Problem Tespiti
🧭 Olayın Arka Planı
2014 yılında, Türkiye’nin İç Anadolu bölgesinde küçük bir ilçede geçen bu olayda, bir öğretmen olan Ali Yıldız, sabah saatlerinde evinin önünde kimliği belirsiz bir kişi tarafından saldırıya uğrar. Saldırı sonucunda sol bacağından bıçaklanan Ali Yıldız, hastaneye kaldırılır. Hayati tehlikesi bulunmamakla birlikte, 3 aylık iş göremezlik raporu alır.
Olayın ardından açılan soruşturma neticesinde, saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen kişi olarak Mehmet D. gözaltına alınır. Mehmet D., Ali Yıldız’ın öğrencisinin velisidir ve aralarında daha önce okul toplantılarında yaşanmış bir tartışma geçmişi vardır.
🕵️ Tanıklar ve Deliller
-
Görgü tanığı olarak komşular, sabahın erken saatlerinde olay yerine yakın bir sokakta Mehmet D.’yi gördüklerini ifade eder.
-
Olay yerinde bir bıçak bulunur, üzerinde kısmen parmak izi mevcuttur ama net değildir.
-
Ali Yıldız, saldırganı yüzünü net olarak göremediğini ama vücut yapısı ve ses tonundan saldırganın Mehmet D. olduğunu düşündüğünü belirtir.
📌 Hukuki Problem Tespiti
Bu olayda öncelikle ceza hukuku açısından şu sorular karşımıza çıkar:
-
Sanığın kimliği kesin olarak tespit edilebilmiş midir?
-
Elde edilen deliller mahkûmiyet için yeterli midir?
-
Tanık beyanlarının güvenilirliği ne düzeydedir?
-
Sanığın cezai sorumluluğu var mıdır, eylemin kast unsuru oluşmuş mudur?
Ceza hukuku açısından bu olayda en temel normlar:
-
TCK m. 86 (Kasten Yaralama)
-
TCK m. 87 (Nitelikli Haller)
-
CMK m. 217 (Delillerin değerlendirilmesi)
Bölüm 2: Soruşturma ve İddianame Süreci
🕵️ Soruşturma Süreci
Olayın gerçekleşmesinden hemen sonra Ali Yıldız’ın beyanı doğrultusunda polis ekipleri araştırma başlatır. Mehmet D., olay günü Ali Yıldız’ın mahallesinde görülmüş ve geçmişte yaşadıkları tartışmalar da dikkate alınarak “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağrılmıştır.
Mehmet D.’nin İfadesi:
-
Olay günü sabah saatlerinde işyerine gitmek üzere evinden çıktığını, Ali Yıldız’ın evinin bulunduğu sokaktan geçmediğini,
-
Ali Yıldız’la geçmişte sorunları olduğunu kabul etmekle birlikte, saldırıyı kendisinin gerçekleştirmediğini,
-
Evinde yapılan aramalarda bıçak benzeri herhangi bir suç aletine rastlanmadığını beyan eder.
🔍 Savcılığın Delil Toplama Faaliyetleri
-
Olay Yeri İncelemesi:
Bıçak bulunur. Parmak izi tespiti yapılır. Ancak bıçak üzerindeki izler kısmi ve yetersizdir. -
Tanık İfadeleri:
-
Üç farklı mahalle sakini, Mehmet D.’nin sabah saatlerinde olay yerinde olduğunu söyler. Ancak net olarak saldırı anını gören kimse yoktur.
-
Bir komşu, “iki kişinin tartışma sesini duyduğunu” ama kimin kime saldırdığını bilmediğini belirtir.
-
-
Güvenlik Kameraları:
Olayın olduğu sokakta kamera yoktur. Yakın çevredeki kamera görüntülerinde Mehmet D.’nin sokaktan geçtiği doğrulanır ama saldırı ânına dair görüntü bulunmaz.
🧾 İddianame Düzenlenmesi
Toplanan deliller ışığında Cumhuriyet savcısı, “kasten yaralama” suçundan TCK m.86/1 uyarınca kamu davası açar.
Suçlamalar:
-
Kasten bıçakla yaralama (TCK 86/1 ve 86/3-b)
-
Potansiyel olarak nitelikli halden değerlendirme (silah kullanımı)
Savcılığın Gerekçesi:
-
Şüphelinin olay mahallinde görülmesi,
-
Mağdur ile geçmişte yaşadığı gerginlik,
-
Mağdurun ses ve fiziki yapıdan şüpheliyi tanıması
Savcılık, delillerin kuvvetli şüpheyi karşıladığını ve kamu davası açılması için yeterli bulunduğunu belirterek dosyayı mahkemeye sevk eder.
Bölüm 3: Yargılama Süreci ve Mahkeme Aşaması
🏛️ Duruşmaların Başlangıcı
Dava Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanır. Sanık Mehmet D. tutuksuz yargılanmaktadır. İlk duruşmaya hem sanık hem müşteki Ali Yıldız katılır.
👨⚖️ 1. Duruşma
Mahkeme Başkanı’nın Tutumu:
Tarafsız ve düzenli bir şekilde yargılamayı yürütme kararlılığı vardır. İlk duruşmada taraflara usulen tebligatlar yapılır ve savunmalar alınır.
👨💼 Mehmet D.’nin Müdafi Savunması
Avukatı, CMK 217 kapsamında “hiçbir şüphenin sanık aleyhine yorumlanamayacağını” vurgulayarak şu savunmaları sunar:
-
Olay yeri kamera görüntüsü yoktur.
-
Deliller şüpheli niteliktedir, kesin değildir.
-
Tanık beyanları sadece “görülme”ye dairdir, saldırıya dair somut tespit yoktur.
-
Parmak izleri net değil, DNA tespiti yapılmamış.
Müvekkilinin suçsuz olduğunu, sadece geçmişte yaşanan tartışmaların savcılıkça öne çıkarıldığını belirtir.
👨⚕️ Ali Yıldız’ın Beyanı (Müşteki)
-
Saldırı sırasında yüzü net görmediğini,
-
Ama ses tonundan ve fiziksel yapısından Mehmet D. olduğunu düşündüğünü ifade eder.
-
Saldırı anında “nefret dolu bir ses tonu” duyduğunu ve bu sesi daha önce Mehmet D.’den işittiğini savunur.
🗣️ Tanıklar
Mahkemede dinlenen üç tanık:
-
Mehmet D.’yi olay sabahı sokakta gördüklerini yineledi.
-
Ancak saldırıyı görmediklerini, yalnızca hareketlilik duyduklarını ifade ettiler.
-
Bir tanık, “Ali Bey ‘beni Mehmet bıçakladı’ diye bağırdı” dese de bu anın net olup olmadığı tartışmalıdır.
🧬 Bilirkişi ve Teknik Delil Talepleri
Sanık müdafii, bıçak üzerindeki izlerin yeniden kriminal analizden geçirilmesini, hatta dışkı/ter gibi biyolojik örneklerin varlığına dair detaylı inceleme yapılmasını talep eder.
Mahkeme bu talebi kabul ederek Adli Tıp Kurumu’ndan ek rapor ister.
⚖️ Mahkemenin Arayışı: “Her Şüphe Sanık Lehinedir”
Hakim, somut ve kesin delil olmadan mahkûmiyet kararı vermek istememektedir.
Bu aşamada dava “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi etrafında şekillenmeye başlar.
Bölüm 4: Adli Tıp Raporu, Son Duruşmalar ve Hüküm
🧬 Adli Tıp Kurumu Raporu
Mahkemenin talebi üzerine gönderilen suç aleti (bıçak), Adli Tıp Kurumu tarafından detaylı şekilde incelenir.
Raporun Özeti:
-
Bıçak üzerinde tespit edilen parmak izleri net değil, sınıflandırmaya uygun veri yok.
-
DNA örneği çıkarılamayacak kadar az miktarda biyolojik materyal mevcut.
-
Saldırı anında faille mağdur arasında fiziksel temas olup olmadığı net değil.
Bu rapor, somut olarak Mehmet D.’nin suçu işlediğini ortaya koymaz.
⚖️ Son Duruşmalar
Dördüncü duruşmada mahkeme, tüm delillerin toplandığını ilan eder ve taraflara son sözlerini sorar.
Sanık Mehmet D.:
“Ben kimseye saldırmadım. Suçsuzum. Geçmişte tartışmamız oldu ama bu bana iftira. Beraatimi istiyorum.”
Müdafii Avukatı:
-
“Dosyada mahkûmiyet için gereken kesinlik yoktur.”
-
“Tanık beyanları zayıf, teknik deliller yetersiz.”
-
“Müvekkilimin suçu işlediğine dair yalnızca kanaat var; bu, ceza için yeterli değildir.”
Mağdur Ali Yıldız:
“Beni onun bıçakladığına inanıyorum. Ama adaletin kararına da saygım var.”
🧑⚖️ Mahkemenin Kararı
Gerekçeli Karar:
-
“Deliller sanığın suçu işlediğini kanıtlamaya yeterli değildir.”
-
“Tanık ifadeleri dolaylıdır, mağdurun beyanı ise kanaat düzeyindedir.”
-
“Suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmadığından CMK 223/2-e uyarınca BERAAT kararı verilmiştir.”
⚖️ Hüküm
Sanık Mehmet D. hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereği beraat kararı verilmiştir.
📌 Genel Hukuki Değerlendirme
Bu dava, Türkiye’de sıkça karşılaşılan ve şu ilkeleri net biçimde ortaya koyan bir örnek niteliğindedir:
-
Delil Yetersizliği = Beraat:
Ceza hukukunun temel ilkesi olan “in dubio pro reo” (şüpheden sanık yararlanır) burada açıkça uygulanmıştır. -
Tanık ve Mağdur İfadesi Tek Başına Yetmez:
Özellikle görgüye dayanmayan ifadeler kanaat değeri taşır, mahkûmiyet için yeterli değildir. -
Adli Tıp Raporlarının Etkisi:
Teknik ve bilimsel raporlar, hukuki kanaati doğrudan etkileyebilir. Ancak net sonuçlar vermiyorsa yargı yine delil ilkelerine döner.