Yakalanan kişinin soruşturmanın tamamlanması için gözaltı süresi ile sınırlı olarak hakim önüne çıkarılıncaya veya serbest bırakılıncaya kadar gözaltına alınabilir. Yakalama gözaltı anlamına gelmez. Yakalanan kişi Cumhuriyet Savcısının emri ile gözaltına alınabilir. Gözaltına alma yetkisi Cumhuriyet Savcısındadır.
İçindekiler
Gözaltına alma ne demektir?
Ceza Muhakemesi Kanunu yakalama ile gözaltına alma işlemlerini birbirinden tamamen ayırmıştır. CMK 91/1 gereği gözaltına alma, Cumhuriyet savcılığınca verilen bir kararla olmaktadır.
Yakalama esas itibariyle fiili bir durum olmasına ve kural olarak kolluk tarafından (istisnaen herkes tarafından) yapılır. Ancak, yakalamanın sonucunda şüpheli gözaltına alınır ise, Cumhuriyet savcısının emriyle işlemlerinin tamamlanması amacıyla, yetkili hakim önüne çıkarılmasına veya serbest bırakılmasına kadar, sağlığına zarar vermeyecek şekilde özgürlüğü geçici olarak kısıtlanır (Yakalama Yönetmeliği 4/5).
Nezarethanelerin fiziki durumunu Yakalama Yönetmeliğinin 25 ve 26 ıncı maddelerinde belirtilmiştir.
Gözaltı kararı hangi hallerde verilebilir?
Cumhuriyet savcısının gözaltı kararı (CMK 91/2).
Bu iki koşula bağlanmıştır:
a) Gözaltına alma tedbirinin soruşturma yönünden zorunlu olması.
Burada gözaltına alınmada bir orantılılık aranmalıdır, yani kişinin örneğin sadece ifadesinin alınmasının yeterli olması halinde gözaltına alınmaması gerekir.
b) Kişinin “bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı (CMK “2014-6526” 91/2).
Somut delillere dayanan ve ilk bakışta herkesi inandırabilecek şüphenin bulunmadığı hallerde yakalama yapılamayacağı gibi, Cumhuriyet savcısı gözaltına alma kararı da veremez.
Bu deliller olmadan gözaltı kararı verilmesi hukuka aykırılık olur. Nitekim AİHM, yakalama emri dışında ilgiliye karşı oluşan şüphelerin dayanağını oluşturan bir delil bulunmamasına rağmen yakalanan kişi dolayısıyla Türkiye’yi mahkum etmiştir.
Vali tarafından belirlenen kolluk amirinin gözaltı kararı (CMK 91/4).
2015-6638 sayılı kanun ile kabul edilen “polisin toplumsal olaylardaki suçüstü gözaltısı” şöyle kaleme alınmıştır:
CMK 91/4: Suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmidört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek top- lumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırksekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması halinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhal ve her halde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talima- tı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmaz- sa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırksekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alman kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.
a) Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar.
b) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde
85).
2) Kasten yaralama (madde 86, 87).
3) Cinsel saldın (madde 102).
4) Çocukların cinsel istismarı (madde 103).
5) Hırsızlık (madde 141,142).
6) Yağma (madde 148,149).
7) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde
188).
8) Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma
(madde 195).
9) Fuhuş (madde 227).
10) Kötü muamele (madde 232).
c) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun-
da yer alan suçlar.
d) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürü- yüşleri Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlar.
e) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa dayanı-
larak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme.
2015-6638 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, gözaltı tedbirini düzenleyen CMK 91’e 4 numara ile yeni bir fıkra eklendi ve diğer fıkra numaraları da buna göre teselsül ettirildi. Bu yeni fıkra ile Kanuna yeni bir katalog daha eklendi ve burada sayılan kasten öldürme, fuhuş, yağma, cinsel saldırı, hırsızlık gibi suçların işlenmesi durumunda, suçüstü hali ile sınırlı kalmak kaydıyla mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda ise kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilmesi imkanı yaratıldı. Ayrıca gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması halinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhal ve her halde en geç belirtilen sürelerin sonunda C. savcısına yapılan işlemler hakkında bilgi verileceği ve onun talimatı doğrultusunda hareket edileceği belirtilmiştir. Eğer kişi serbest bırakılmazsa önceki fıkralara göre işlem yapılacağı; ancak kişinin en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda ise dört gün içinde hâkim önüne çıkarılacağı ifade edilmiştir. Ve bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alman kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanacağı belirtilmiştir.
CMK 91’e eklenen 4. fıkra ile “mülki amirce belirlenecek kolluk amirlerine” gözaltına alma kararı verme yetkisi verilmektedir. Bu yetkinin suçüstü hali ile sınırlı olduğu ve listede sayılan belli suçlarda uygulanabilen bir yetki olduğu görülmektedir.
“Mülki amirce belirlenecek kolluk amiri” hukukumuza ilk defa giren bir kavramdır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi Alman Mahkemeler Teşkilatı Kanunu’nun 52. maddesinde yer alan savcı yardımcısı kolluk kavramına benzer bir kurum yaratıldığı görülmektedir. Böyle bir makamın yürütme tarafından belirlenmesi hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Suçüstü hallerinde yakalanan kişiler hakkında C. savcısına hemen bilgi verilerek emri doğrultusunda işlem yapılacağı CMK 90/5’te düzenlenmiş, 91. maddede de 2014-6526 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile gözaltı kararı verilebilmesi için, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olması ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı koşulu aranmıştır (CMK 91/2).
Aynı maddede gözaltı kararı vermek açısından, suçüstü halleri ve belli suçlarla sınırlı da olsa C. savcısının görev ve yetkilerinin yürütmeye devredilmesi, Ceza Muhakemesi Hukuku açısından, kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlayan böyle bir tedbirde yürütmenin yetkilendirilmesi Anayasa’nın 19 ve AİHS’nin 5. maddesine aykırıdır.
Maddedeki düzenlemenin amacının toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlarda çok sayıda kişinin yakalandığı durumlarda C. savcısının devre dışı bırakılarak yürütmenin belirlediği kolluk amiri tarafından gözaltı kararı verilmesi ile kolaylık sağlanması olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, özellikle bu gibi toplu olaylarda savcının hukuk garantisi teşkil eden denetimi ortadan kaldırılmış bulunmaktadır. 91. maddeye eklenen yeni 4. fıkrada suçüstü hallerinde, henüz suç işlememiş olan kişilerin de yakalanmasına olanak sağlayacak bir yaklaşım gözlemlenmektedir. Zira CMK 90/1 suçüstü halinde herkese yakalama yetkisi vermekte, bu madde ile de bu yetkinin genişletilmesi ortaya çıkmaktadır. Liste halinde sayılan suçlarda genel kuralın istisnası olarak kolluğa adeta suç işlememiş fakat işleme ihtimali olan kişileri de yakalama ve mülki amirlerce belirlenen kolluk amiri tarafından da gözaltına alınması uygulaması yerleşmesi tehlikesini içermektedir. Bu düzenleme yasada hiçbir zaman yer almaması gereken bir hükümdür.
Gözaltı süreleri
Genel Suçlarda
Gözaltı süresi soruşturmanın tamamlandığı anda sona erer. Burada gözaltı sırasında yapılan işlemlerin sürelerinin tek tek toplanarak hesaplama yapılmalıdır (örneğin, doktora getirme 1 saat, arama 5 saat gibi).
Kişi gözaltına alındıktan sonra arka arkaya işlemler yapılmadan, yasal sürenin dolması beklenmişse, bu durum kişinin özgürlük hakkının kısıtlanması anlamına gelir. AİHM kararları da bu yoldadır. Kanunda öngörülen sürelerin dolması beklenmez. Süre, yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç (bu süre de 12 saati geçemez) yakalama anından itibaren 24 saati geçemez.
Toplu suçlarda
Delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle Cumhuriyet savcısı “her defasında” “gerekçesini de” göstererek gözaltı süresini ayrı ayrı kararlarla ve “yazılı emir” vererek üç gün süre ile uzatabilir (CMK 91/3).
Burada özellikle süre uzatımına ilişkin her emir, gözaltına alınana derhal tebliğ edilecek olma zorunluluğu (CMK 91/3) gözden kaçırılmamalıdır.
Müdafi olarak açıkça bu kurala uyulmadığını saptadığınız takdirde (ki bu şüpheliyle yapılan görüşmede ve özellikle evrakı incelemeden anlaşılacaktır), derhal itiraz ediniz.
Terörle Mücadele Kanunu’na 7145 Sayılı Kanun ile Eklenen Geçici 19. Madde
25.7.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7145 sayılı Kanunun 13 maddesi ile , Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen Geçici 19. madde düzenlemesi :
Bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 yıl süreyle TCK’nin “Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları” ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar veya örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından; gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 48 saati, toplu olarak işlenen suçlarda ise 4 günü geçemeyecek.
Delillerin toplanmasındaki güçlük veya dosyanın kapsamlı olması nedeniyle gözaltı süresi en fazla 2 defa uzatılabilecek. Gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin karar, cumhuriyet savcısının istemi üzerine yakalanan kişi dinlenilmek suretiyle hakim tarafından verilecek.
Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında bu işlem, cumhuriyet savcısı veya cumhuriyet savcısının yazılı emri üzerine kolluk güçleri tarafından yapılabilecek.
Yakalama veya gözaltı süresinin uzatılması işlemlerine karşı “başvuru” nedir?
CMK 91/4 bunu düzenlemiştir. Yakalama ve gözaltı sü- resinin uzatılması işlemlerine karşı yakalanan kişinin, müdafiinin hemen serbest bırakılmayı sağlamak için, sulh ceza hakimi’ne başvurma hakkı vardır.
Bu hak, müdafiinin yanında şüpheliye, birinci derecede kan hısımları (anne-baba), ikinci derecede kan hısımları (kardeşler) ve kanuni temsilciler için de söz konusudur.
Bu başvuruyu incelemekle yükümlü hakim, incelemeyi evrak üzerinden yaparak derhal ve nihayet 24 saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır.
İnceleme sonucu, yakalamanın veya gözaltına alma ya da gözaltı süresini uzatmanın yerinde, hukuka uygun olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalanın derhal soruşturma evrakı ile birlikte Cumhuriyet savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.
Bu karar bir “hakimlik kararı” olduğu için ve “itiraz yolunun kapalı olduğuna dair yasada açık bir kural da bulunmadığından tüm hakimlik kararlarına olduğu gibi CMK 260’ daki “olağan kanun yollarından itiraz” yolu açıktır.
Burada CMK 261’deki “avukatın başvurma hakkı” kullanılmasında önemli bir ayırım gözden kaçırmamak gereklidir. Müdafiliğini üstlenilen kişinin “zorunlu müdafilik” hallerinden CMK 150/2 uyarınca atanan bir müdafiinin iradesi şüphelinin veya sanığın iradesinden ÜSTÜN kabul edilmiştir. Bunun dışındaki hallerde şüphelinin iradesi kuşkusuz geçerlidir.
Müdafi gerekçeden yoksun ve kanuna uygun olmayan, orantılılık ilkesine uymayan bir uzatmaya itiraz etme hakkını mutlaka kullanmalıdır.
Bu itirazı maalesef birçok müdafiin yapmadığı üzülerek gözlenmektedir. Ancak bunu yapmayan müdafiler hukuki yardımdaki özen görevini yerine getirmemiş olmaktadırlar ki bunun olası aleyhe sonuçları da söz konusu olabilir.
Gözaltına alınan kişinin durumunun bildirilmesi.
CMK 95/1’e göre “şüpheli veya sanık“, “yakalandığında” veya “gözaltı süresi uzatıldığında” Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir.
CMK 95/2 ye göre de bu kişi yabancı uyruklu ise yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, durumu uyrukluğunda olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir. Burada uygulamada yabancı uyruklu kişiye seçimlik bir hak tanınmıştır. Yazılı olarak karşı çıkmaması halinde bu bildirim yapılabilecektir. Bunun için de yabancı uyruklu kişiye bu hakkı çok iyi anlatılarak daha doğrusu öğretilerek kullanıp kullanılmayacağını saptamak gerekir.
Kolluk yakalama anından Cumhuriyet savcısına götürünceye kadar, sadece kanuni YAKINLARINA haber vermek zorundadır (PVSK 13).
Şüpheli yakalamanın “kendi belirlediği bir kişiye haber verilmesini“ istiyorsa, o zaman kolluk bunu kendiliğinden değil, ancak Cumhuriyet savcısının emri ile yapabilir.
CMK 95/1 ve Yakalama Yönetmeliği 8 inci maddeye göre ise, Cumhuriyet savcısının yakalanan kişinin gözaltına alınmasına karar vermesi ile birlikte, ”bir yakınına veya belirlediği bir kişiye haber verin”, diye kolluğa emir vermesi halinde, kolluk bunlara durumu bildirebilecektir.
Yönetmeliğin 8 inci maddesine göre kolluk bu bildirimi;
-Yakalanan veya gözaltına alınan kişiyle birlikte birisi varsa bu kişi vasıtasıyla,
-Suçun işlendiği veya yakalandığı yerde ikamet ediyorsa ve haber vereceği yakınının telefonunu biliyorsa ya da kolluk vasıtasıyla sair suretle tespit edilebiliyorsa, telefon ile,
-Haber vereceği yakınının telefon numarasını bilmiyorsa ilgili yer kolluğu vasıtasıyla,
-Konutu suç yeri dışında ise telefonla veya kişinin adresinin bulunduğu yerle ilişki kurulmak suretiyle yapar.
Yabancılara yakalandıklarını konsolosluklarına bildirme hakkından vazgeçmeleri mümkünken, Türk yurttaşlarının böyle bir vazgeçme hakları yoktur.
Gözaltı işlemleri
Gözaltına alınan kişi hakkında, nezarethanede hangi işlemler yapılır?
Gözaltına alma kararı ve nezarethaneye kabul.
Bir kişinin nezarethaneye kabul edilebilmesi için, Cumhu- riyet savcısının gözaltı kararı vermesi gerekir (CMK 91).
Yakalanıp Cumhuriyet savcısının kararı ile gözaltına alı- nana uygulanacak kayıtlamalar, tutuklularınkine kıyasla, yakalamanın gayesi ile haklı görüleceklerden ibarettir.
Nezarethane defterine kayıt
İster yakalanmış olsun, ister kendiliğinden gelip de, son- radan gözaltına alınan kişiler hakkında, en kısa zamanda nezaret tutanağı düzenlenir.
Yönetmeliğin 12 inci maddesine göre denetime tabi olan bu defterde şu bilgiler yer alır:
a) Kimlik ve adres bilgileri.
b) Gözaltına alınmasına esas bilgiler.
İsnat edilen suç, gözaltına alınma nedeni, suç yeri ve tari- hi, mimin emri ile yakalandığı ve nezarete alındığı, haber verilen Cumhuriyet savcısının adı ve soyadı, Cumhuriyet savcısına haber verildiği tarih ve saat, bilgi toplama işlem kısmı kaydı,
c) Giriş işlemleri.
Yakalamanın yeri, tarihi ve saati, giriş tarihi ve saati, giriş- te alınan hekim raporunun verildiği makam, tarihi ve öze- ti, üst aramasında teslim alınan malzemeler, teslim eden ve teslim alanın imzası, giriş işlemini yapan görevlinin adı v soyadı, rütbesi ve imzası,
ç) Şüpheli ile ilgili işlemler.
Haber verilen yakını veya belirlediği kişi, adresi ve telefon numarası, diplomatik temsilciliğin ad ve telefon numarası(yabancı uyruklu kişi için), haber veren personelin adı, soyadı ve sicil numarası.
Şayet soruşturma konusu Terörle Mücadele Kapsamına giren bir suça ilişkin ise, kolluk tarafından düzenlenen tutanakları ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır.
d) Çıkış işlemleri belirtilir.
Gözaltı işlemlerinin denetimi nasıl olur ?
Bu konuda CMK 92 ye göre, Cumhuriyet Başsavcıları veya görevlendirecekleri Cumhuriyet savcıları, adli görevlerinin gereği olarak, gözaltına alınan kişinin bulundurulacakları nezarethaneleri, varsa ifade alma odalarını, bu kişilerin durumlarını, gözaltına alınma neden ve sü- relerini, gözaltına alınma ile ilgili tüm kayıt ve işlemleri denetler; sonucunu Nezarethaneye Alınanlar Defterine kaydederler.
Denetim insan hakları açısından önemlidir. Soruşturma işlemlerinin başı Cumhuriyet savcısı olduğu için, kanuna aykırılıklardan kollukla birlikte doğrudan sorumlu tutulacaktır.
Şüphelinin durumundan şikayet etmesi halinde, müdafiin de şüphelinin gözaltında bulunduğu bu yeri “görme hakkı” vardır. Ve bunu da yapmalıdır. Çünkü şüphelinin olası bir şikayetinin doğru olup olmadığının hukuki bir yardımda bulunan kişi olarak gözlemesi en doğal gerektir.
Uygulamada İnsan Hakları İl ve İlçe Kurulları da bu denetimi yapabilmektedirler.
Bu içerik, Türkiye Barolar Birliği CMK El Kitabı adlı basılı yayından faydalanılarak hazırlanmış ve güncelleştirilmiş olarak siteye aktarılmıştır.