Cuma, Mart 29, 2024
Ana SayfaHukuk Havuzuİcra İflas Hukukuİcra Takibinin Zamanaşımı Nedeniyle Geri Bırakılması – Zamanaşımını Kesen İşlemler – İstihkak...

İcra Takibinin Zamanaşımı Nedeniyle Geri Bırakılması – Zamanaşımını Kesen İşlemler – İstihkak Davası

Bu İçeriğimizin Başlıkları

- Advertisement -

Zaman aşımını kesen işlemler, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi ve alacağın iflas masasına bildirilmesidir. İstihkak davası açılması yasada belirtilen nitelikte zamanaşımını kesen işlem niteliğinde bulunmadığından istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Esas No:2013/475 – Karar No:2013/1693

Taraflar arasındaki “icra takibinin zamanaşımı nedeniyle geri bırakılması” talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda; Hatay İcra Hukuk Mahkemesi’nce talebin reddine dair verilen 19.02.2009 gün ve 2008/163 E.-2009/90 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar (borçlular) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 19.10.2009 gün ve 2009/11049 E-2009/19501 K. sayılı ilamı ile; 

(…TTK. 730.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 662.maddesi gereğince zaman aşımını kesen işlemler, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi ve alacağın iflas masasına bildirilmesidir. İstihkak davası açılması yasada belirtilen nitelikte zamanaşımını kesen işlem niteliğinde bulunmadığından istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru değildir…) 

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Talep, icra takibinin zamanaşımı nedeniyle geri bırakılması istemine ilişkindir.

İcranın geri bırakılması talebinde bulunan borçlular vekili, alacaklı tarafından müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, takibe konu çekin zamanaşımına uğramış olduğunu, icra dosyasında zamanaşımını kesen bir işlemin bulunmadığını, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede TTK nun 726/1.maddesi uyarınca altı aylık zamanaşımı süresinin geçtiğini ileri sürerek, icra takibinin zamanaşımı nedeniyle geri bırakılmasını talep etmiştir.

Alacaklı vekili, takip dosyasında üçüncü kişi elindeki malların haczedildiğini, haciz esnasında üçüncü kişi tarafından yapılmış olan istihkak iddiası sebebi ile İcra Mahkemesine dava açılmasının gerektiğini, Hatay İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2006/147 E. Sayılı dosyasında açmış oldukları istihkak iddiasının reddi davasının halen derdest olduğunu, İİK’nun 99.maddesi uyarınca icra dosyasındaki mevcut hacizler ve istihkak davası devam ettiği için zamanaşımı süresinin kesileceğini savunarak talebin reddini istemiştir.

Mahkemece, istihkak iddiasının reddi için açılan davanın derdest olmasının zamanaşımı süresini keseceği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.

Borçlular vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize borçlular vekili getirmiştir. 

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haczedilen menkul mallar için üçüncü kişi tarafından ileri sürülen istihkak iddiasının reddi için 2004 Sayılı İİK’nun 99.maddesi uyarınca dava açılmasının 6762 Sayılı TTK’nun 726.maddesinde öngörülen zamanaşımı süresini kesip kesmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 726.maddesi; “Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.

Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar” düzenlemesini içermekte olup, 6102 Sayılı TTK’nun 814.maddesinde de aynı yönde düzenleme yer almaktadır (31/1/2012 tarihli ve 6273 sayılı Kanun’un 8 inci maddesiyle, birinci ve ikinci fıkralarda yer alan “altı ay” ibareleri “üç yıl” şeklinde değiştirilmiştir).

Bu itibarla, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte alacak, altı ay (6273 sayılı Yasa’dan sonraki dönemde üç yıl) geçmesi ile zamanaşımına uğrar.

Açıklanan bu zamanaşımı süresinin kambiyo senetlerine özgü icra takibinde def’i olarak ileri sürülmesine gelince; 

İcra aşamasında zamanaşımına ilişkin defi iki şekilde ileri sürülmektedir; birincisi takibin kesinleşmesinden önceki devrede gerçekleşen zamanaşımı defi, diğeri ise, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı defidir. 

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte takibin kesinleşmesinden önceki zamanaşımı def’inin, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 168/5.maddesi uyarınca beş günlük şikâyet süresinde ileri sürülmesi gereklidir. 

Takipten sonraki zamanaşımı def’i (icranın geri bırakılması talebi) ise, İİK’nun 170/b maddesi yollaması ile aynı kanunun 71 ve 33/a maddesi uyarınca süresiz olarak ileri sürebilir. İİK’nun 33.maddesine 18/02/1965 gün ve 538 Sayılı Kanunun 18 m. ile eklenen 33/a maddesinin ilk fıkrası “İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir…” hükmünü içermektedir.

Bir kambiyo senedine ilişkin olarak icra takibi başlatıldıktan sonra, zamanaşımı süresinin hangi hallerde kesileceği ise, 6762 Sayılı TTK’nun 662.maddesinde düzenlenmiş olup, yasa hükmü aynen “Müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir” şeklindedir.

Zamanaşımı süresinin kesilmesine ilişkin 662.maddede sayılan bu sebepler tahdidi mahiyette sebeplerdir. Bir başka anlatımla ticari senetlerde zamanaşımı yalnız alacaklının TTK’nun 662.maddesinde sayılan fiilleri ile kesilir. 

Sürenin kesilebilmesi için de açılan bu davanın bir eda davası olması şarttır. İhtiyati haciz, ihtiyati tedbir, ödeme yasağı, adli yardım talebi, delil tespiti vs… işlemler zamanaşımı süresini kesmeyecektir (Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1997, s.890)

Bu aşamada belirtilmelidir ki; İİK’nun 663.maddesi hükmü uyarınca, müruruzamanı kesen muamele her kim hakkında vaki olmuşsa, ancak ona karşı hüküm ifade edecek ve süre kesilince, müddeti aynı olan yeni bir müruruzaman işlemeye başlayacaktır.

Uyuşmazlığın çözümü için açıklanması gereken bir diğer yasa hükmü de İİK’nun 99.maddesidir. 

Anılan bu yasa hükmü; “Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır. Alacaklı tarafından süresinde açılan dava sonuçlanıncaya kadar, haczedilen malın satışı yapılamaz. Haczin, üçüncü kişinin yokluğunda yapılması ve üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır” şeklindedir.

Bu hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere, haczedilen mala ilişkin olarak üçüncü kişi tarafından hak iddia edilmesi durumunda, istihkak iddiasının reddi için yedi günlük süresinde dava açılması durumunda, bu dava sonuçlanıncaya kadar haczedilen malın satışı yapılamayacaktır. 

Hukuk Genel kurulundaki görüşleler esnasında bırkısım üyelerce, İİK’nun 99.maddesindeki düzenleme uyarınca, ‘istihkak iddiasının reddi’ davasının sonucuna kadar haczedilen malın satışının yapılamayacak olması nedeniyle bu süreçte takibin kendiliğinden ‘yasal olarak’ durduğunun kabulünün gerektiği, alacaklının, alacağına ulaşmak için bu davayı açmak zorunda olması nedeniyle icra takibinin bu davanın derdest olduğu dönemde zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği ileri sürülmüş ise de, Kurul çoğunluğunca, İİK’nun 662 maddesinde sayılan ve yukarıda açıklanan hallerin sınırlı sayıda olduğu, istihkak iddiasının reddi davasının bu tür bir eda davası olmadığı, alacağın kendisine yönelik değil, haczedilen malın mülkiyetinin kime ait olduğunun tespitine yönelik bir dava olduğu ve alacaklının, borçlunun diğer malvarlığına yönelmesi önünde bir engelin bulunmadığı gerekçeleriyle azınlık görüşü kabul edilmemiştir.

Konuya ilişkin yasal düzenleme bu şekilde açıklandıktan sonra somut olay değerlendirildiğinde; 

I-Borçlulardan N.. M.. yönünden yapılan incelemede; 

Hatay 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/64 D.İş sayılı dosyasında alacaklı … Demir Çelik Ltd. Şti tarafından borçlular N. M.. (ciranta) ve … Hafriyat Ltd. Şti. (keşideci) aleyhine, 03.04.2005 keşide tarihli, 15.000,00 TL bedelli çeke dayalı olarak ihtiyati haciz talep edilmiş ve mahkemece 07.04.2006 tarihinde ihtiyati haciz kararı verilmiştir. 07.04.2006 tarihinde ihtiyati haciz kararı ibraz edilerek Hatay 2.İcra Müdürlüğü’nün 2006/2881 Esas sayılı dosyasında haciz işlemi yapılması talep edilmiştir. Bu talep üzerine iki borçlunun da adreslerinde ayrı ayrı haciz işlemi yapılmış olup, borçlu/keşideci şirket olan … Hafriyat Ltd. Şti.’nin işyerinde 10.04.2006 tarihinde haciz işlemi yapılmış ve hacizli menkul mallar yediemine bırakılmıştır.

Borçlulardan N. M.. adresinde haciz işlemi 14.06.2006 tarihinde yapılmıştır. Haczedilen menkullerin kendisine ait olduğunu söyleyen üçüncü kişi E. M..’e (borçlunun boşandığı eski eşi) hacizli mallar, yediemin olarak bırakılmış ve akabinde 19.04.2006 tarihinde istihkak iddiasının reddi davası açılmıştır. Bu tarih ile dava tarihi olan 27.03.2008 arasında icra dosyasındaki son işlem, alacaklı vekili tarafından 13.07.2006 tarihinde yapılmış olup, somut olaya tatbiki gereken altı aylık zamanaşımı süresi dolmuştur.

Bu itibarla, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere “istihkak iddiasının reddi” davası, TTK’nun 726.maddesinde takibe konu çek için öngörülen zamanaşımı süresini kesen ve aynı Kanun’un 662.maddesinde düzenlenen nitelikte bir dava olmadığı için, somut olayda zamanaşımı süresinin dolduğuna Genel Kurul çoğunluğunca karar verilmiştir. 

II-Borçlulardan Hazallar Hafriyat Ltd. Şti. (keşideci) yönünden yapılan inceleme gelince; 

6762 Sayılı TTK’nun 663.maddesi uyarınca, zamanaşımını kesen muamele her kim hakkında vaki olmuşsa ancak ona karşı hüküm ifade edeceğinden ve somut olayda iki ayrı haciz işlemi sonucunda sadece borçlulardan N. M..’in ikamet adresinde haczedilen menkul mallar yönünden istihkak iddiasında bulunularak sadece bu mallar ile sınırlı şekilde istihkak iddiasının reddi için dava açılmış olması ve borçlulardan …Hafriyat Ltd. Şti aleyhine zamanaşımı süresini kesen hiçbir işlemin icra dosyasında yapılmaması nedeniyle bu borçlu hakkındaki takibinin zamanaşımı nedeniyle geri bırakılmasının gerektiğine oybirliğiyle karar verilmiştir.

Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. 

S O N U Ç : Davacılar (borçlular) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29.maddesi ile eklenen Geçici 7.madde atfıyla aynı Kanun’un 366/III.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.12.2013 gününde yapılan görüşmede (I)’nolu bent yönünden oyçokluğu, (II)’nolu bent yönünden ise oybirliği ile karar verildi. 

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler