Aşağıda, sizinle paylaştığımız son dönem Yargıtay kararı, hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliği ve usulsüz tebligat halinde şikayet süreleri konularında yapılan bir yorum değişikliğini vurgulamakta.
Özetle:
- Kredi sözleşmesi veya ipotek akit tablosunda belirtilen adrese noter aracılığıyla hesap kat ihtarı gönderilmeli.
- Tebliğ usulsüzse, İcra ve İflas Kanunu (İİK) 16/2’ye göre süreli şikayet konusu olabilir; hiç gönderilmemişse süresiz şikayete tabidir.
- Yeni görüşe göre, İİK 150/ı maddesinde öngörülen tebligat ilamlı takipte takip şartı olduğundan, usulsüz tebligat yok hükmündedir ve süresiz şikayete tabidir.
Bu nedenle, İlk Derece Mahkemesi’nin takibin iptali yönündeki kararı doğru olup, Bölge Adliye Mahkemesi’nin de istinaf başvurusunu reddetmesi gerekir.
Bu karar, borçlu ve ipotekli taşınmaz maliki açısından usulsüz tebligata karşı daha güçlü bir hukuki koruma sağladığını gösteriyor.
ÖZET:
Dairemizde, asıl borçlu ve/veya ipotekli taşınmaz malikine icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekmekle birlikte İİK’nın 16/2. maddesi gereğince kat ihtarı tebliğ işlemi usulsüz ise süreli; hiç gönderilmemiş veya tebligat yapılmamış ise süresiz şikayete tabi olduğu yönünde uygulama yapılmakta iken İİK 150/ı maddesinde yapılması belirtilen tebligat ilamlı takipte takip şartı kabul edilip, usulsüz yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu şikayetinin İİK 16/2. kapsamında süresiz olarak incelenmesi kanaatine varılarak görüş değişikliğine gidilmiştir. O halde İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile takibin iptali yönünde verilen karar yerinde olmakla, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekir.
T.C.
YARGITAY
ONİKİNCİ HUKUK DAİRESİ
Esas : 2024/5856
Karar : 2024/10688
Tarih : 17.12.2024
- İLAMLI İPOTEK TAKİBİNDE HESAP KAT İHTARNAMESİNİN USULSÜZ TEBLİĞ EDİLMESİ
- DAİRENİN GÖRÜŞ DEĞİŞİKLİĞİ
2004 s. İİK 16, 68, 149, 150/ı
4721 s. MK 887
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte borçlu icra mahkemesine yaptığı başvuruda; sair şikayet nedenlerinin yanı sıra hesap kat ihtarnamesi tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığını ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini istediği, İlk Derece Mahkemesince; hesap kat ihtarının tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, alacaklının istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; taleple bağlı kalınması gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, şikayetin kısmen kabulüne icra emrinin iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği , borçlunun temyiz başvurusunda takibin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
İİK’nın 150/ı maddesinde; “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayri nakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayri nakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149 uncu madde uyarınca işlem yapar” düzenlemesine yer verilmiştir.
İİK’nın 68/b maddesinde ise; “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden on beş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır” düzenlemesi yer almaktadır.
İpotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişiye, İİK’nın 150/ı maddesi gereğince hesap özeti gönderilmesi zorunluluğu bulunmamakta ise de; ipotek veren üçüncü kişi hakkında takip yapılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenilmesi, yani muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, söz konusu düzenleme gereğince, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki, İİK’nın 150/ı maddesinin son cümlesi; “Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması, Türk Medeni Kanununun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer” hükmünü içermektedir.
Anılan bu maddeler, uygun ihtar tebliğ edildiğinde veya tebliğ edilmiş sayıldığında takip dayanağı ipotek akit tablosu limit ipoteği içerse de, ipotekli takibin ilamlı takip olarak yapılabileceğini, bir başka anlatımla ihtarın maddelerde yazılan koşullarda yapılmış olmasının takibin ilamlı yolla yapılmasının şartı olduğunu göstermektedir. Tebligatların yasal düzenlemeye uygun olmaması nedeniyle İİK 150/ı koşullarını taşımaması halinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılamayacağı sonucunu doğuran şikayette dayanak belgenin ilam niteliği kazanmadığı iddia edilmekte olup bu hali ile şikayet ilamlı icra takibinde ilama aykırılık şikayetidir. O halde, icra mahkemesince İİK’nın 16/2. maddesine göre süresiz olarak incelenmelidir (HGK 21.06.2000 tarih 2000/12-1002 sayılı karar).
Somut olayda, alacaklı banka tarafından, İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2022/12113 Esas sayılı dosyasında kredi alacağına ve limit ipoteğine dayalı olarak şikayetçi/kredi borçlusu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığı, borçluya çıkarılan kat ihtarı tebliğinin usulsüz olduğu, şikayetçi/borçluya muacceliyet ihbarı gönderilmeden takibin başlatıldığı anlaşılmıştır. Kat ihtarı tebliğinin usulsüz olduğu ilk derece mahkemesi ve Bölge Mahkemesinin kabulünde olduğu üzere, yapılan bu tebligat Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca usulüne uygun görülmemiştir.
Borçlunun dava dilekçesinde ve temyiz dilekçesinde açıkça kat ihtarının usulüne uygun tebliğinin takip şartı olduğundan takibin iptalini istediği anlaşılmıştır .
Dairemizde, asıl borçlu ve/veya ipotekli taşınmaz malikine icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekmekle birlikte İİK’nın 16/2. maddesi gereğince kat ihtarı tebliğ işlemi usulsüz ise süreli; hiç gönderilmemiş veya tebligat yapılmamış ise süresiz şikayete tabi olduğu yönünde uygulama yapılmakta iken İİK 150/ı maddesinde yapılması belirtilen tebligat ilamlı takipte takip şartı kabul edilip, usulsüz yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu şikayetinin İİK 16/2. kapsamında süresiz olarak incelenmesi kanaatine varılarak görüş değişikliğine gidilmiştir.
O halde İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile takibin iptali yönünde verilen karar yerinde olmakla, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 07.06.2024 tarihli, 2023/2579 E. – 2024/1865 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Kaynak: Corpus