“İmar”, bir bölgenin yaşam koşullarının uygun olmasını sağlamak, yerleşim yerini geliştirip güzelleştirmek anlamına gelmektedir. İmar planları ise, bu amaçları sağlamaya yönelik olarak taşınmazların kullanım biçimlerini ve amaçlarını ortaya koyan belgelerdir. Bir yönüyle “kamu yararı” amacı taşıyan bu planlar, aynı zamanda bireysel çıkarlara da hizmet etmektedir. Çatışan bu çıkarlar arasındaki dengenin sağlanması, imar planlarına karşı dava açma süresi kavramı ile giderilmeye çalışılmaktadır. Dava açma süreleri, aynı zamanda Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan ve kişilere yargı mercilerine başvurma imkânı sunan “hak arama özgürlüğü” ile de ilintilidir. Düzenleyici işlem olduğu kabul edilen imar planlarına karşı açılacak olan dava açma sürelerinin başlangıcı genel hüküm niteliğindeki İYUK m.7/4 ve de özel ilân ve itiraz süreleri getiren 3194 sayılı İmar Kanunu m. 8 ile öngörülen kurallar uyarınca belirlenir. Bu süreler, temel hak ve özgürlükler lehine yorumlanarak, “İmar Planlarının İptali İstemiyle Açılacak Davaların Süresi” adı altında incelenmiştir.
Buna ilişkin sınırlar belirlenirken Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları esas alınmıştır.
Elif Merve GÜLEÇ – elifmerveg@gmail.com
MAKALENİN TAMAMINI BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ!