Davaya konu olan olayda, özel bir televizyon kanalında yayımlanan iki ayrı program nedeniyle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından idari para cezası uygulanmıştır. RTÜK, bu programlarda kişi ve kuruluşlara yönelik küçük düşürücü ve iftira niteliğinde ifadeler kullanıldığını ileri sürmüştür. Yayıncı kuruluş ise cezaya gerekçe yapılan ifadelerin ağır eleştiri kapsamında olduğunu, canlı yayında müdahale imkânının sınırlı olduğunu ve kararın ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi, davayı duruşma açmadan reddetmiş; Bölge İdare Mahkemesi de istinaf istemini esastan inceleyerek bu kararı hukuka uygun bulmuştur. Ancak Danıştay, iptal davası niteliğindeki bu tür yargılamalarda duruşma yapılmasının 2577 sayılı Kanun’un açık emri olduğunu vurgulamıştır. Duruşma yapılmadan verilen kararın usule aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda karar, yalnızca usule ilişkin gerekçelerle bozulmuş; davanın esası hakkında değerlendirme yapılmamıştır. Karar, idari yargılama hukukunda duruşma hakkının ihlalinin, tek başına bozma nedeni teşkil edebileceğini göstermektedir. Aynı zamanda ifade özgürlüğüne ilişkin tartışmalarda, yargılamanın şekli güvencelerinin içerik kadar belirleyici olabileceğini ortaya koymaktadır.
İçerik Başlıkları
📌 Danıştay 13. Dairesi – 2023/1715 E- 2025/195 K. , 14.01.2025 Tarihli Kararın Özeti
1. Dava Konusu:
… Yayıncılık A.Ş.’ne ait bir televizyon kanalında yayınlanan iki ayrı program nedeniyle, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından 6112 sayılı Kanun’un 8/1-ç maddesi uyarınca 43.652 TL idari para cezası uygulanmıştır. Gerekçe, yayınlarda kişi ve kurumları küçük düşürücü, aşağılayıcı ve iftira niteliğindeki ifadelere yer verilmesi olarak gösterilmiştir.
2. Davacı Yayıncının İddiaları:
Davacı, program içeriklerinin bağlamından koparıldığını, ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kamuoyuna yönelik ağır eleştiri sınırları içinde değerlendirme yapıldığını savunmuştur. Ayrıca canlı yayına anlık müdahale imkânının sınırlı olduğunu, cezalandırmanın ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini öne sürmüştür.
3. İlk Derece ve Bölge İdare Mahkemesi Kararları:
İlk derece mahkemesi, davayı duruşma yapmaksızın reddetmiştir. Bölge İdare Mahkemesi ise, ilk derece kararını usul ve esas yönünden hukuka uygun bulmuş, istinaf başvurusunu da reddetmiştir.
4. Usul Hatası (Duruşma Hakkı):
Danıştay, 2577 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca iptal davalarında değer sınırı olmaksızın duruşma yapılabileceğini, davacının bu yöndeki açık talebine rağmen duruşma yapılmadan karar verilmesinin usul hükümlerine açıkça aykırı olduğunu tespit etmiştir.
5. Danıştay’ın Kararı:
Adil yargılanma hakkı, yargılamanın açıklığı ve sözlü yargılama ilkeleri kapsamında, duruşma yapılmadan verilen kararın hukuka uygun olmadığı kanaatine varılmış; bu nedenle Bölge İdare Mahkemesi kararı yalnızca usul yönünden bozulmuştur.
6. Kararın Hukuki Önemi:
Bu karar, idari yargılamada duruşma hakkının yalnızca şekli değil, güvenceli ve etkin bir usul hakkı olduğunu ortaya koymakta; ifade özgürlüğü ile kamu düzeninin dengelenmesinde, usul güvencelerinin de belirleyici olduğuna dikkat çekmektedir.
🧾 Karar Metni
T.C.
DANIŞTAY ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas : 2023/1715
Karar : 2025/195
Tarih : 14.01.2025
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Yayıncılık A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi …… İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “… TV” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında … ve … tarihlerinde saat …’da yayınlanan “…” adlı programda 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer verilen ”(…) kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” şeklindeki yayın ilkesinin ihlal edildiğinden bahisle 43.652,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve… sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince duruşma yapılmaksızın verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, programda yer alan ifadelerin bağlamından koparılarak Üst Kurul tarafından idari para cezası verilmesine karar verildiği, 24/06/2021 tarihli programda PKK terör örgütünün eylem stratejinin mevcut siyasi iktidarın ortaya koyduğu söylemlere hizmet eder niteliğe sahip olduğu, bu vesileyle siyasi iktidarın oy potansiyelini arttırdığının anlatılmaya çalışıldığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile terör örgütünün birlikte çalıştığının iddia edilmediği, 28/06/2021 tarihli programda ise “LGBT İstanbul Onur Yürüyüşü” esnasında yaşanan olayların değerlendirildiği, emniyet mensupları ve emniyet teşkilatını küçük düşüren ve iftira niteliğinde ifadelere yer verilmediği, program sunucuları tarafından yapılan değerlendirmelerin ağır eleştiri kapsamında olduğu, canlı yayınlanan programa müdahale edilmesinin mümkün olmadığı, yayında kullanılan ifadelerin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında olduğu, dava konusu Üst Kurul kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, davaya konu ifadelerin eleştiri sınırını aştığı, ifade özgürlüğünün başka özgürlüklerin kullanılmasını kısıtlayacağı ve zarar görmesine yol açabileceği durumlarda sınırlandırılabileceği, dava konusu programda yer alan ifadelerin herhangi bir bilgi ve belgeye dayalı olmadığı, kişi ve kuruluşlara yönelik suçlayıcı nitelikte ifadeler olduğu, yayın canlı yayın olsa bile yayın ilkelerini ihlal etmemesi gerektiği, canlı yayınlarda yer alabilecek uygunsuz ve hassas durumlara müdahale edilebilmesi için teknolojik imkanların bulunduğu, yayıncı kuruluşun kamusal sorumluluk ilkesine aykırı bir tutum izlediği, dava konusu Üst Kurul kararında kanunla öngörülmüş yayın ilkesinin uygulandığı, meşru bir sebebe dayandığı ve demokratik toplum düzeninde gerekli olduğu, dava konusu Üst Kurul kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri de Anayasa’nın 141. maddesinde düzenlenen “yargılamanın açık ve duruşmalı” yapılması ilkesidir. Yargılamanın açıklığı ilkesinin amacı, yargısal mekanizmanın işleyişini kamu denetimine açarak yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfiliği önlemektir. Bu yönüyle, hukuk devletini gerçekleştirmenin en önemli araçlarından biridir.
Adil yargılanma hakkının düzenlendiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesindeki “aleni yargılamanın” varlığı, zorunlu olarak “sözlü yargılama” hakkını da içerir. Bununla birlikte, bu hak mutlak olmayıp 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda idari yargılamanın özellikleri gözetilerek öngörülen duruşmaya ilişkin kurallar çerçevesinde değerlendirme yapılmalıdır.
2577 sayılı Kanun’un 17. maddesinin birinci fıkrasında, “Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
İdare Mahkemesince, dava dilekçesinde istemde bulunulmasına rağmen duruşma yapılmaksızın karar verilmiş ise de 2577 sayılı Kanun’un 17. maddesinde iptal davaları bakımından duruşma yapılması için belirli bir miktar sınırının öngörülmediği, bakılan uyuşmazlığın da bir iptal davası olduğu gözetildiğinde, taraflardan birinin istemi halinde duruşma yapıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda Mahkemece davacının duruşma istemi göz önünde bulundurulmadan karar verilmesi, 2577 sayılı Kanun’un 17. maddesinin açık ve emredici kuralına aykırı olduğundan, duruşma yapılmaksızın verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
Davacının temyiz isteminin kabulüne;
Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 14/01/2025 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verild