İş hukuku, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen, çalışma hayatına yön veren önemli bir hukuk dalıdır. Bu alanda ortaya çıkan uyuşmazlıklar, hem bireysel hem de toplu iş hukuku kapsamında değerlendirilmekte ve çeşitli davalara konu olmaktadır. Sigortalılık sürelerinin tespitinden iş kazalarına, rücu davalarından toplu iş uyuşmazlıklarına kadar geniş bir yelpazede ele alınan bu davalar, hem işçilerin hem de işverenlerin haklarını korumayı amaçlamaktadır. Aşağıda, iş hukukundan kaynaklanan başlıca dava türlerini ve bu davalara ilişkin sitemizde yayınlanmış detaylı bilgilere ulaşabileceğiniz linkleri bulabilirsiniz.
İçerik Başlıkları
- 1. Sigortalılık Süresinin Tespiti Davaları
- 2. Esnaf Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti Davaları
- 3. 2926 Sayılı Yasaya Tabi Tarım Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti Davaları
- 4. İş Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları
- 5. Rücu Tazminat Davaları
- 6. İş Davalarında Uygulamaya Yönelik Açıklamalar
- 7. Toplu İş Hukuku Uyuşmazlıklarından Kaynaklanan Davalar
1. Sigortalılık Süresinin Tespiti Davaları
Sigortalılık süresinin tespiti davaları, çalışanların sosyal güvenlik haklarını korumak amacıyla açılan davalardır. Bu davalar, sigortalılık sürelerinin doğru şekilde belirlenmesi, eksik sürelerin tamamlanması veya yanlış kayıtların düzeltilmesi gibi konuları kapsar. Davalar, genellikle iş mahkemelerinde görülür ve çalışmaların geçtiği yer veya davalılardan birinin ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Davaların açılmasında, çalışma sürelerinin belirlenmesi, işe giriş bildirgeleri, prim ödeme kayıtları ve tanık beyanları gibi deliller önemli rol oynar. Ayrıca, hak düşürücü süre (5 yıl) içinde dava açılması gerekmektedir. Bu süre, çalışmanın sona erdiği yılın sonundan itibaren başlar.
Sigortalılık süresinin tespiti davalarında, işveren ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) genellikle davalı olarak yer alır. Davacı, sigortalının kendisi, yasal temsilcisi veya mirasçıları olabilir. Mahkemeler, çalışma sürelerini belirlerken resmi belgeleri ve tanık beyanlarını dikkate alır. Özellikle işe giriş bildirgeleri ve prim bordroları, sigortalılık süresinin tespitinde kilit delillerdir.
Bu davalarda, hüküm verilirken tespit edilen sürelerin açıkça belirtilmesi, prim ödeme gün sayısının hesaplanması ve hak düşürücü süreye uyulması gibi hususlara dikkat edilmelidir. Ayrıca, Yargıtay kararları bu davalarda önemli bir yol gösterici rol oynamaktadır.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
2. Esnaf Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti Davaları
Esnaf Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin tespiti davaları, bağımsız çalışanların (esnaf, sanatkâr ve diğer bağımsız çalışanlar) sosyal güvenlik haklarını korumak amacıyla açılan davalardır. Bu davalar, sigortalılık sürelerinin doğru şekilde belirlenmesi, eksik sürelerin tamamlanması veya yanlış kayıtların düzeltilmesi gibi konuları kapsar. Davaların yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile mülga 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’dur.
Genel Bilgiler
- Yasal Dayanak: 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi ve geçici hükümleri ile 1479 sayılı Kanun’un 24 ve 25. maddeleri.
- Sigortalılık Şartları: Bağımsız çalışanlar, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gelir vergisi mükellefi olanlar, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına üye olanlar sigortalı sayılır.
- Geçmişe Yönelik Tespit: Kanunlarda geçmişe yönelik sigortalılık sürelerinin tespitine ilişkin özel bir düzenleme bulunmamakla birlikte, vergi kayıtlarına dayalı olarak borçlanma yoluyla sigortalılık süresi elde edilebilir.
1479 Sayılı Kanun Dönemi
1479 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde (01.04.1972 – 01.10.2008), sigortalılık şartları sık sık değişikliğe uğramıştır. Özellikle 20.04.1982 tarihinde yapılan değişiklikle, sigortalı olabilmek için vergi kaydı zorunluluğu getirilmiştir. Bu tarihten önce sigortalı olarak tescil edilenlerin kazanılmış hakları korunmuştur.
- 20.04.1982 Öncesi: Vergi kaydı olmadan da sigortalılık mümkündü. Ancak bu döneme ilişkin sigortalılık sürelerinin tespiti için borçlanma yoluyla başvuru yapılması gerekmektedir.
- 20.04.1982 – 04.10.2000: Vergi kaydı zorunluluğu getirildi. Bu dönemde sigortalılık sürelerinin tespiti için vergi kayıtları ve esnaf sicil kayıtları dikkate alınır.
- 04.10.2000 – 01.10.2008: Bu dönemde sigortalılık niteliği taşıyan ancak kayıt ve tescil yaptırmayanlar, 5510 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi uyarınca borçlanma hakkına sahiptir.
5510 Sayılı Kanun Dönemi
5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonra, sigortalılık şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu dönemde sigortalılık, vergi mükellefiyetinin başladığı tarihten itibaren başlar. Geçmişe yönelik sigortalılık sürelerinin tespiti için borçlanma hakkı, 01.10.2008 tarihinden itibaren 6 ay içinde başvuru yapılması şartıyla tanınmıştır.
Sigortalılık Sürelerinin Durdurulması
5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların sigortalılıkları durdurulabilir. Bu durumda, prim borcuna ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez. Ancak primler ödendikten sonra sigortalılık yeniden geçerli hale gelir.
Aylık Bağlanmasında Gözetilmeyen Süreler
Aylık bağlanırken gözetilmeyen Esnaf Bağ-Kur sigortalılık süreleri, sonradan aylığın iptali için gerekçe oluşturmaz. Yargıtay kararlarına göre, bu tür sürelerin kısmen veya tamamen göz ardı edilmesi, aylığın iptalini gerektirmez.
Zorunlu Sigortalılık Şartları Bulunmayan Durumlar
Zorunlu sigortalılık şartlarını taşımayan ancak prim ödemesi yapılan süreler, isteğe bağlı sigortalılık olarak değerlendirilir. Bu durumda, ödenen primler karşılığında sigortalılık süresi tanınır.
Davalarda Yapılacak İşlemler
- Sigortalının özlük dosyaları, vergi ve esnaf sicil kayıtları incelenmeli.
- Prim ödeme kayıtları, borçlanma belgeleri ve teftiş raporları getirtilmeli.
- Sigortalılık sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihleri net olarak belirlenmeli.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
3. 2926 Sayılı Yasaya Tabi Tarım Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti Davaları
Tarım Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin tespiti davaları, tarım sektöründe kendi adına ve hesabına çalışanların sosyal güvenlik haklarını korumak amacıyla açılan davalardır. Bu davalar, sigortalılık sürelerinin doğru şekilde belirlenmesi, eksik sürelerin tamamlanması veya yanlış kayıtların düzeltilmesi gibi konuları kapsar. Davaların yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu’dur.
Genel Bilgiler
- Yasal Dayanak: 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi ve geçici hükümleri ile 2926 sayılı Kanun’un 2, 3, 5, 6, 9, 10 ve 36. maddeleri.
- Sigortalılık Şartları: Tarımsal faaliyet yürüten ve kendi adına ve hesabına çalışanlar, tarım Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılır. Tarımsal faaliyetin varlığı, sigortalılık için yeterli görülmüştür.
- Geçmişe Yönelik Tespit: Kanunlarda geçmişe yönelik sigortalılık sürelerinin tespitine ilişkin özel bir düzenleme bulunmamakla birlikte, ürün tesliminde yapılan prim kesintileri veya borçlanma yoluyla sigortalılık süresi elde edilebilir.
2926 Sayılı Kanun Dönemi
2926 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde (1983 – 2008), tarım Bağ-Kur sigortalılığı, tarımsal faaliyetin devam etmesi koşuluna bağlıdır. Sigortalılık, tarımsal faaliyetin başladığı tarihten itibaren başlar ve faaliyetin sona ermesi, başka bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olunması veya yaşlılık/malûllük aylığı bağlanması gibi durumlarda sona erer.
- Prim Kesintisi: Ürün tesliminde %1 oranında Bağ-Kur primi kesilir. Bu kesintiler, sigortalılık süresinin tespitinde önemli bir delildir.
- Kayıt ve Tescil: Tarımsal faaliyetin başladığı tarihten itibaren bir yıl içinde kuruma başvurulması halinde, sigortalılık başlangıcı bu tarihe kadar geriye götürülebilir. Başvuru yapılmazsa, sigortalılık başlangıcı başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren başlar.
5510 Sayılı Kanun Dönemi
5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonra, tarım Bağ-Kur sigortalılığı, tarımsal faaliyetin bildirildiği tarihten itibaren başlar. Geçmişe yönelik sigortalılık sürelerinin tespiti için borçlanma hakkı tanınmıştır.
Zorunlu Sigortalılık Şartları Bulunmayan Durumlar
Zorunlu sigortalılık şartlarını taşımayan ancak prim ödemesi yapılan süreler, isteğe bağlı sigortalılık olarak değerlendirilir. Bu durumda, ödenen primler karşılığında sigortalılık süresi tanınır. Ancak, zorunlu sigortalılık şartları taşımayan süreler için dava yoluyla sigortalılık tespiti mümkün değildir.
Davalarda Yapılacak İşlemler
- Delillerin Toplanması: Sigortalının özlük dosyaları, ziraat odası kayıtları, tarım kredi kooperatifi kayıtları, ürün teslim belgeleri ve prim kesintisi kayıtları incelenmeli.
- Tarımsal Faaliyetin Tespiti: Davacının tarımsal faaliyetinin sürekliliği, ekim yapılan arazi miktarı, beslenen hayvan sayısı gibi detaylar araştırılmalı.
- Prim Kesintileri: Ürün tesliminde yapılan prim kesintilerinin kuruma intikal edip etmediği kontrol edilmeli.
- Diğer Sosyal Güvenlik Kurumları: Davacının başka bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olup olmadığı araştırılmalı.
Sık Yapılan Hatalar
- Yetersiz Araştırma: Sigortalılık şartları yönünden yeterli araştırma yapılmaması.
- Hükümde Eksiklik: Sigortalılık sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihlerinin açıkça belirtilmemesi.
- Prim Borcu: Prim borcunun bulunup bulunmadığının araştırılmaması.
- Harcın Yüklenmesi: Kurumun harçtan muaf olduğu gözetilmeden harcın davacıya yüklenmesi.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
4. İş Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları
İş kazası sonucu oluşan zararların tazmini amacıyla açılan bu davalar, hem maddi hem de manevi tazminat taleplerini kapsar. Davaların temel amacı, iş kazası nedeniyle uğranan zararların giderilmesi ve mağdurun haklarının korunmasıdır. Bu tür davalarda, iş kazasının niteliği, kusur oranları, zararın boyutu ve tazminatın hesaplanması gibi birçok faktör dikkate alınır.
Araştırılması Gereken Hususlar
- İş Kazasının Niteliği: Öncelikle olayın iş kazası sayılıp sayılmadığı araştırılmalıdır. İş kazası, işyerinde veya işin yürütümü sırasında meydana gelen ve sigortalının bedensel veya ruhsal zarara uğramasına neden olan olaydır. İş kazası sayılmaması durumunda, davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) aleyhine dava açması için süre tanınmalıdır.
- Maluliyet (Sürekli İş Göremezlik Oranı): Sigortalının sürekli iş göremezlik oranı, tazminatın miktarını doğrudan etkiler. Bu oran, Yüksek Sağlık Kurulu veya Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmelidir. Maluliyet oranının değişip değişmediği de araştırılmalıdır.
- Kusur Oranları: İşverenin ve sigortalının kusur oranları belirlenmelidir. İşveren, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini alıp almadığı, sigortalı ise bu önlemlere uyup uymadığı yönünden değerlendirilir. Kusur oranları, tazminatın hesaplanmasında önemli bir rol oynar.
- Gerçek Ücret: Tazminat hesaplanırken, sigortalının gerçek ücreti esas alınmalıdır. Ücret konusunda ihtilaf varsa, işçinin yaptığı işin niteliği ve meslek kuruluşlarından alınan bilgilerle gerçek ücret belirlenmelidir.
- Manevi Tazminat: Manevi tazminat, zarara uğrayan kişinin ruhsal ve sinirsel bütünlüğünün ihlali durumunda talep edilebilir. Manevi tazminatın miktarı, somut olayın özelliklerine göre belirlenir. Zarara uğrayanın yakınları da manevi tazminat talep edebilir.
- İbranameler: İşveren tarafından ödenen meblağların ibraname niteliğinde olup olmadığı araştırılmalıdır. Ödenen miktar ile tazmin edilecek zarar arasında açık oransızlık varsa, bu ödemeler kısmi ifa olarak kabul edilir.
- Destekten Yoksun Kalma: İş kazası sonucu ölüm durumunda, ölenin yakınları destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Bu tazminat, ölenin gelirinin peşin sermaye değeri üzerinden hesaplanır.
- Yabancı Uyruklular: Yabancı uyruklu işçilerin sigortalılık durumları, Türk uyruklu işçilerle aynı şartlara tabidir. Türk soylu yabancılar, Türk uyruklu işçilerle aynı haklara sahiptir.
- Asgari Ücretin Üzerinde Kazanç İddiası: Asgari ücretin üzerinde bir kazanç iddiası varsa, bu iddianın yazılı delillerle ispatlanması gerekir. İşverenin ikrarı, davalı kurum yönünden bağlayıcı değildir.
- Sigortalılık Sürelerinin Çakışması: Aynı süre için birden fazla sigortalılık durumu varsa, hangi sigortalılığa üstünlük tanınacağı belirlenmelidir. 5510 sayılı Kanun’un 53. maddesi, çakışan sigortalılık durumlarını düzenler.
Sık Yapılan Hatalar
- Yetersiz Araştırma: İş kazasının niteliği, maluliyet oranı ve kusur oranları yönünden yeterli araştırma yapılmaması.
- Hükümde Eksiklik: Tazminatın hesaplanmasında gerçek ücretin dikkate alınmaması veya manevi tazminatın yetersiz belirlenmesi.
- İbranamelerin Değerlendirilmemesi: İşveren tarafından ödenen meblağların ibraname niteliğinde olup olmadığının araştırılmaması.
- Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Ölenin yakınlarına bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin hesaplanmaması.
Yargıtay Kararları
Yargıtay, iş kazası davalarında kusursuz sorumluluk ilkesini benimsemiştir. İşveren, iş kazası sonucu oluşan zarardan, kusuru olmasa bile sorumludur. Ancak, zarar ile eylem arasındaki illiyet bağının kesilmemesi gerekmektedir. Ayrıca, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesi uyarınca, sosyal güvenlik ödemeleri tazminattan indirilemez.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
5. Rücu Tazminat Davaları
-
Davanın Açılacağı Yer:
- Rücuan tazminat davaları, iş kazasının meydana geldiği veya davalılardan birinin ikametgahının bulunduğu iş mahkemesinde açılır.
- İş mahkemesi bulunmayan yerlerde ise, asliye hukuk mahkemeleri iş mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.
-
Sigortalılık Türlerine Göre Rücuan Tazminat Davaları:
- Rücuan tazminat davaları, sigortalılık türleri ve bunları düzenleyen kanunlara göre incelenir.
- 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanun, iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin sorumlulukları farklı şekillerde düzenler.
-
Kanunların Geriye Yürümezlik İlkesi:
- Kanunlar, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanır. Geçmişe etkili olmaz.
- 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi, yürürlük tarihi öncesinde meydana gelen iş kazaları için uygulanmaz. Bu durumlarda, 506 sayılı Kanun hükümleri geçerlidir.
-
506 Sayılı Kanun Kapsamında Rücuan Tazminat Davaları:
- Kurum Zararından Kusura Dayalı Sorumluluk: İşveren, iş kazasında kusuru oranında sorumludur. Kusur raporları, iş güvenliği mevzuatına uygun olarak hazırlanır.
- Kurum Zararından Kusursuz Sorumluluk: İşveren, işe giriş bildirgesini zamanında vermemişse, kusuru olmasa bile sorumlu tutulabilir.
- İlk Peşin Değerli Gelirin Belirlenmesi: Sürekli iş göremezlik gelirlerinin ilk peşin değeri, iş göremezlik oranına göre hesaplanır.
- İşveren Vekili ve Sorumluluğu: İşveren vekili, işverenin sorumluluklarına tabidir, ancak kendi kusuru olmadıkça işverenin kusurundan sorumlu tutulamaz.
- İş Kazasından Kaynaklanmayan Sigorta Yardımlarından Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu: Üçüncü kişilerin kusurlu davranışları sonucu oluşan zararlar için rücu davaları açılabilir.
-
5510 Sayılı Kanun Kapsamında Rücuan Tazminat Davaları:
- Kurum Zararından Kusura Dayalı Sorumluluk: İşveren, iş kazasında kusuru oranında sorumludur. Kusur incelemesi yapılarak sorumluluk belirlenir.
- Kurum Zararından Kusursuz Sorumluluk: İşveren, işe giriş bildirgesini zamanında vermemişse, kusuru olmasa bile sorumlu tutulabilir.
-
Uzun Vadeli Sigorta Kollarından Bağlanan Aylıklarda Rücuan Tazminat Davaları:
- Uzun vadeli sigorta kollarından bağlanan aylıklar için rücu davaları açılamaz. Ancak, 5510 sayılı Kanun’un 39. maddesi kapsamında, üçüncü kişilerin kasıtlı fiilleri sonucu oluşan zararlar için rücu davaları açılabilir.
-
Genel Sağlık Sigortalısına İş Kazası Nedeniyle Yapılan Sağlık Yardımlarından Sorumluluk:
- İşveren, iş kazası sonucu yapılan sağlık yardımlarından sorumludur. Kusur incelemesi yapılarak sorumluluk belirlenir.
- İşveren, üçüncü kişilerin kusurlu davranışları sonucu oluşan zararlardan da sorumlu tutulabilir.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
6. İş Davalarında Uygulamaya Yönelik Açıklamalar
-
Genel Olarak:
- Yargıtay bozma kararlarının çoğu, ilk derece mahkemelerinin eksik inceleme yapması ve gerekli delilleri tam olarak toplamaması nedeniyle verilmektedir.
- İş mahkemesi hâkimi, öncelikle taraf teşkilini usulüne uygun şekilde sağlamalı, dava ve cevap dilekçelerini dikkatlice inceleyerek uyuşmazlık konularını netleştirmelidir.
- Tarafların sunduğu belgeler değerlendirilerek, davacı işçiye alacak talepleri ve belgelerdeki imzalar hakkında açık sorular yöneltilmeli, belirsizlikler giderildikten sonra deliller toplanmalıdır.
-
Alacak/Tazminat Davaları:
-
Araştırılması Gereken Hususlar:
- İş sözleşmesinin yazılı şekilde sona erdirilmesi durumunda, fesih bildirimi ve tebliğine ilişkin belgeler.
- İş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma (ikâle) ile feshedildiği durumlarda, buna ilişkin belgeler.
- Davacı işçiye ait SGK hizmet döküm cetveli, giriş ve çıkış bildirimleri.
- Davacının uyuşmazlık dönemine ilişkin bordroları ve banka hesap ekstreleri.
- Feshe ilişkin tutanaklar, disiplin cezaları, ihtarnameler ve işyeri soruşturma kayıtları.
- İbraname, sendikaya üyelik kayıtları ve toplu iş sözleşmesi örnekleri.
-
Dikkat Edilmesi Gereken Konular:
- Tanık beyanlarının, dava konusu alacak kalemleri açısından ayrıntılı olarak alınması.
- Tanıkların, davacıyı tanıma sebepleri, işyerinde çalışma durumları ve davacının ücreti gibi konularda bilgilerinin sorulması.
- Bilirkişi incelemesi gerektiren durumlarda, bilirkişi raporu düzenletilmesi.
-
Araştırılması Gereken Hususlar:
-
İşe İade Davaları:
- İş sözleşmesinin feshine ilişkin yazılı fesih bildirimi ve tebliğ belgeleri.
- İş sözleşmesinin belirli veya belirsiz nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi için yazılı iş sözleşmesi.
- Davacı işçiye ait SGK hizmet cetveli ve giriş-çıkış bildirimleri.
- Fesih tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısının belirlenmesi için prim bordroları.
- Feshe ilişkin tutanaklar, disiplin cezaları ve işyeri soruşturma kayıtları.
- Sendikal nedenle fesih iddialarında, davacının sendikaya üyeliği ve işyerindeki sendikal durumun netleştirilmesi.
-
İtirazın İptali Davaları:
- İcra takip dosyası, takip talebi ve tebliğ belgeleri.
- Borçlunun takibe itiraz dilekçesi.
-
Menfi Tespit ve İstirdat Davaları:
- İcra takibi varsa, takip dosyası, takip talebi ve tebliğ belgeleri.
- Borçlunun takibe itiraz dilekçesi.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
7. Toplu İş Hukuku Uyuşmazlıklarından Kaynaklanan Davalar
-
İş Kolu Tespitine İtiraz Davaları:
- Bilirkişi raporları doğrudan hükme esas alınmamalı, tarafların itirazları dikkate alınarak ek rapor düzenlenmelidir.
- Bakanlık prosedür dosyaları getirtilmeli ve çok sayıda işyeri varsa keşif yapılarak fiilen yapılan iş net olarak belirlenmelidir.
-
Yetki Tespitine İtiraz Davaları:
- Mahkeme, öncelikle iş kolu ve işletme ayrımını netleştirmelidir.
- İşyeri ve işletme kavramları tam olarak değerlendirilerek, mahkemenin kendi yetkisini belirlemesi gerekmektedir.
-
Toplu İş Sözleşmesi Yorum Davaları:
- Toplu iş sözleşmesi metni tek başına yeterli değildir. Sürece ilişkin tüm belgeler (tutanaklar, protokoller vb.) dosyaya eklenmeli ve incelenmelidir.
-
Genel Kurul İptal Davaları:
- Disiplin kurulu soruşturmaları ve ilgili tüm belgeler dosyaya eklenmeli, genel kurul sürecine ilişkin eksiksiz bir inceleme yapılmalıdır.
-
Aidat Alacağı Davaları:
- Sendikanın işverenden talep ettiği aidat alacaklarının miktarı ve dönemi net olarak belirlenmeli.
- İlgili banka hesap bilgileri ve temerrüt durumu dosyaya eklenerek, tebliğ işlemleri eksiksiz yapılmalıdır.
-
Sendikal Faaliyetlerin Durdurulması Davaları:
- Sendikalar Kanunu’nun 6. maddesi ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak, tüm belgeler getirtilmeli.
- Belgelerin usule uygunluğu mahkemece denetlenmeli, örneğin kurucuların mal bildirimleri incelenerek değerlendirilmelidir.
Detaylı bilgi için tıklayınız.