Perşembe, Mart 28, 2024
Ana SayfaHukuk HavuzuGayrimenkul HukukuPaylaşma ( Ortaklığın Giderilmesi ) Kararlarının İçeriği ve İnfazı Hakkında Değerlendirmeler

Paylaşma ( Ortaklığın Giderilmesi ) Kararlarının İçeriği ve İnfazı Hakkında Değerlendirmeler

- Advertisement -

Ortaklığın giderilmesi yolunda verilen paylaşma kararları; aynen bölüşme ya da satış yoluyla paraya çevirerek, paraların bölüştürülmesi suretiyle olmak üzere bir ayrıma tabi tutulmalıdır.Ortaklığın giderilmesi yolunda verilen paylaşma kararları; aynen bölüşme ya da satış yoluyla paraya çevirerek, paraların bölüştürülmesi suretiyle olmak üzere bir ayrıma tabi tutulmalıdır.

Uygulamada daha çok, taşınmazlar “aynen bölüştürme” kararları verilmekte, kararlarda rastlanan aksaklıkların yanısıra, kararların infaz edilmesi sırasında da duraksamalar yaşanabilmektedir.

Özellikle taşınmazlarda sorun çıkabilen bazı konuları burada ele almakta yarar. görüyoruz.

Aynen Paylaşmada Özellikler

Aynen paylaşma konusunda hakim; proje tertibi ve sınırları tespitle, paydaşlar adına (gerekirse kur`a ile) paylarını teslim edecektir.

Paylaşmanın “nihai karardan” önce arazi üzerinde “fiilen” hakim tarafından gerçekleştirilmesi asıldır.

Ortak maldan, ortaklara, paylarına göre bölünmüş mal verilmesi, aynen paylaşmanın özünü oluşturmaktadır.

Gerek kararda, gerek infaz sırasında; ortaklara verilecek payların (bölünmüş malın); ortaklar arasında yeni uyuşmazlıklara yol açmayacak şekilde bir rejime bağlanması zorunludur.

Bu yolda öncelikle, ortak malın parçalara ayrılabilir ve ayrılmış parçaların fiziki-hukuki ve ekonomik açılardan sorunsuz ve bağımsız kullanılabilir olması esasına özen gösterilecektir. Bu nedenle;

Kanundan ya da malın niteliğinden gelen kısıtlayıcı kuralları her davada göz önünde tutmak zorunludur.

Çeşitli kanunlarda, öncelikle gözetilmesi gereken kısıtlayıcı hükümlere işaret edilmiştir.

Belediye ve Mücavir Alan İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliği hükümleri burada önem arzetmektedir(1).

Buna göre; (Belediye sınırları içinde olmaktan ayrı) belediye imar planı uyarınca oluşturulmuş ve imar planının kesinleşmiş olduğu alanlarda bulunan imar parselleri(2), imar planı uyarınca aynen taksim olunamaz.

Bu nedenle, yargılama sırasında, belediye imar durumu incelemesi önem ve öncelik taşır.

Belediye sınırlarında olmakla birlikte; belediye imar planı dışında kalan alanlarda ise, adı geçen yönetmelik hükümleri (md. 62) uyarınca; aynen taksim olanakları araştırılmış olacaktır.

Buna göre;

Mücavir alan olarak tanımlanan (İmar K. md. 5/12) bu tür alanlarda; halen Belediye ve Mücavir Alan İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliği hükümleri geçerli olup; en az 5.000 m2 ve yola cephesi 25 mt.`yi aşan alanların “aynen bölünebilmesi” (diğer koşullar da mevcutsa) olanaklıdır.

Mücavir alan sınırları ve kapsamları, belediye meclislerince belirlenir (Adı geçen Yön. md. 4.).

Yukarıda anılan her iki alanın da dışında kalan taşınmazlar, aynen taksim olanakları bakımından Bayındırlık Bakanlığı`na bağlı İl İmar Müdürlükleri nezdinde (yetkili mercii İl İdare Kuruludur) araştırılmış olmalıdır. Yerleşim birimi olarak köy ve mezraları kapsayan bu alanlarda; aynen bölünebilme ile ilgili koşullar, adı geçen yönetmelik hükümlerine göre (en az 10 mt. yola cepheli ve en az 20 mt. derinlik içeren parçalar gözetilecek) araştırılacaktır.

Anılan merciin “aynen bölünebilirlik” hakkında görüşü alındıktan sonra; öngörülecek taksim projesi onaylanmış olmalıdır ki; aynen taksime karar verilebilsin.

Taksim projeleri; çapa da bağlanmış olabilir ki; infaz ve tescilde karışıklığa meydan verilmesin.

Taksim projesi bir yandan anılan yönetmelik hükümlerine, öte yandan paydaşların arzularına ve davadaki iddialarına göre; muhdesatlar, irtifak hakları ve istimlak gibi hususlar ayrıntılı ele alınarak hazırlanmalıdır.

Öte yandan; aynen bölünecek taşınmaz üzerinde ekonomik bütünlüğe zarar verilmemesi ve (özellikle köy alanları içinde tarım arazilerinde önem taşıyor) bu yüzden, ehil bilirkişilerden rapor alınması gereklidir.

Burada; MK. 640 md.`den itibaren (mirasın paylaşılması) miras mallarda paylaşım esasları (bilhassa MK. 659 vd.) önem taşımaktadır.

Budan ayrı; genel kural niteliğindeki MK. 699 md.`nin (paylı mülkiyette paylaşma esasları) ayrı önem taşımaktadır.

Aynen Paylaşmada Denkleştirme Esasları

Miras malların taksimine yönelik hisse oluşturulması ve hisselerin dağıtımında; her mirasçıya ayrı “sepetler” hazırlanması ve “sepetlerin” eşit ekonomik değerde olmasına özen gösterilecektir. Bu arada “sepetlerin” içinde aynı cins mal bulunması zorunlu değildir. Örneğin; buzdolabı, TV ve 3 adet büyükbaş hayvandan ibaret bir sepet (hisse) mirasçının birine, 1 traktör mirasçının diğerine, 3 dönüm tarla da diğer mirasçıya “sepet” (hisse) yapılarak dağıtım yapılabilir.

Aynen paylaştırma uyarınca oluşturulacak paylar ise; adı üstünde; aynı cins malların payları oranında paydaşlara dağıtımını içerir. Gerek elbirliği, gerek paylı mülkiyet hükümlerine göre olsun; hukuki, ekonomik ve paydaş sayısınca malın aynen paylaşılması koşulları varsa; aynen paylaşım kararı verilecektir.

“Aynen taksim” sırasında büyük parçaların, bölünme sonrası ayrılacak parçaları tamamen birbirine eşit ve parasal kıymette olmayabilir. Sulanabilen, sulanamayan, artezyenli ya da muhdesatlı bölümler arasında “ivaz ilavesi”(3) ile eşitlik sağlanacaktır. Burada “ivaz”ın para olması şart olmayıp; para da olabilir. Aynı arazinin sulanabilen bölümündeki 5 dekar, sulanamayan bölümündeki 10 dekarla denkleştirilebilir. Matematiksel eşitsizliğe rağmen, ekonomik dengenin ve eşitliğin sağlanması “ivaz ilavesi”nin özüdür.

Paylar ve bölünecek parçalar üzerinde oluşturulacak ekonomik denklik; uzman ve ehil bilirkişiler eliyle yapılacak hesaplara dayandırılacaktır.

İvaz ilavesinin bir önemi de şudur; ivaz ilavesi suretiyle, mahkemece “aynen taksim” oluşturulabilecek halde ise; paydaşların “aynen taksime muvafakatleri” aranmaz(4).

Sonuç olarak; aynen paylaşmada öncelikle denkleştirme (pay oranlarına göre ekonomik denkliğin -gereksiz ivaz ilavesi suretiyle- sağlanması) yapılacaktır.

İkinci olarak; oluşturulmuş payların hangisinin kime verileceği sorunu ile karşılaşacağız.

Hemen belirtelim ki; denkleştirmeye karşı koymayan paydaşların kendilerine ait olacak paylarını da rızaya dayalı belirlemeleri olanaklıdır.

Ancak; denkleştirilmiş paylar üzerinde sahiplenme konusunda herhangi bir paydaşın itirazı halinde MK. md. 650 hükmü uyarınca “kur`a” yoluna gidilebilir.

Ne var ki, MK. md. 650(5) özü ve ruhu; payların oluşturulmasında hakime yol gösterici ve hakime takdir hakkı tanıyan bir içerikte düzenlenmiştir.

Bu madde elbirliği/miras hükümlerine göre kaleme alınmış olmakla birlikte; paylı mülkiyet türüne de uygulanabilir mi?

Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte, “hakimin takdir hakkını iyi kullanmak” “kur`a çekmeden” de paylaştırma yapabilmesi olanaklıdır.

Yargıtay; kur`a çekmeyi zorunlu gören kararlar vermiştir. Payların ferdileştirilmesi (sahiplerinin belirlenmesi) sırasında, hakimin takdir hakkına dayalı (kur`a dışı) bir uygulama içinde olması; -paydaşların itirazına da uğramazsa- kabul edilmelidir.
Kur`a uygulamasına karşı çıkacak bir paydaşın itirazı da; (herhangi bir çıkarı söz konusuysa) dikkate alınmalıdır.

Kur`a çekilmesini zorunluluk kabul ettiğimiz durumlarda, kur`a sonucu oluşacak bir ferdileştirmede; bir paydaşın daha çok zarar görebileceği ekstra durumlar olabilir(6).

Denkleştirme yapılırken paydaşların rızaları belirleyici olacağı gibi, kur`a çekilip-çekilmeyeceği konusunda da paydaşların rızasına önem verilmelidir.

Öte yandan; denkleştirme sırasında; her bölümün bağımsız kullanılabilirliği, muhdesatların değeri, tapu tesciline engel hal olmaması gibi ilkeler göz önünde tutulmalıdır.

Davada aynen taksimi tüm paydaşlar istediği halde, aynen taksim olanakları oluşmamış olursa davanın reddine(7) karar verilmelidir.

Mahkeme kararında; oluşturulan hisseler ve hisse sahipleri, tescile konu olacak bağımsız bölümlerin teknik krokisi ve ebatlar ile koordinatların açık-seçik belirgin olduğu, bilirkişi raporlarına dayalı olarak açıklanmış olmalıdır (HUMK. 389).

Doğaldır ki; aynen taksim için hazırlanacak bölümlerin ekonomik denkliği; veraset belgesindeki miras payları esas alınarak sağlanacaktır.

Diğer deyişle; veraset belgesindeki ya da tapuda belirli paydaşlık (ortaklık) oranı aynen taksimde esas alınacaktır. Hissedar sayısınca eşit taksim değil, hissedar payları uyarınca aynen taksim söz konusu olacaktır.

Aynen taksim kararı, kısmen satış kararı ile birlikte kurulamaz.

Tefhim olunan kısa karar, mutlaka, detayları ile, taksimin hükümlerini icra tarzını içermelidir.

Taşınmazda bazı bölümler paydaşlar arasında ortak bırakılarak aynen taksim kararı verilemez.

Bazı paydaşların rızası ile payları oranında adlarına ortak mülkiyet tesisi olanaklı olup, bunun için; ortaklık isteyen paydaşların payları bir araya getirilerek (tek hisseye dönüştürülerek) ortaklık payı belirtilmek suretiyle hüküm kurulabilir.
Duruşmayı takip etmemiş ortakların payları ortak mülkiyet olarak kurulamaz.
Dava sırasında paydaşın vefatı halinde, mirasçılarına dahi aynen taksim uyarınca işlem yapılmalı, rızaları dışında ortaklık kurulmamalıdır.

İmar mevzuatı uyarınca toplulaştırma engeli yok ise; tüm paydaşların rızası ile; bitişik taşınmazlar birleştirilerek (hamurlaştırılarak) oluşturulan yeni parselde aynen taksim olanaklıdır(8). Mahkeme kendiliğinden böyle bir yol izleyemez(9).

İvaz ilavesi yoluyla aynen taksim kararlarında; ivazın ödenmesi, payın tescilinden önce sağlanmış olmalıdır. İvaz alacaklısı ivazı almadan tescil sağlanmış olursa; ivazın, icra takibine konu edilmesi olanaklıdır.

Aynen taksim kararları kesinleşmeden infaz ve icra edilemez (HUMK. md. 443/4).

Vefat halinde mirasçılara temyiz şansı tanınmalıdır. HUMK. md. 8 kapsamında; ortaklığın giderilmesi kararları; bozmadan sonra karar düzeltilmesine konu edilemez.

Son olarak ortaklığın giderilmesi kararlarının satış memuru marifetiyle infaz ve takibi sırasında satış memurunun işlemlerine karşı itiraz ve şikayetler, Sulh Hukuk Mahkemesi`nce (İcra Mahkemesi sıfatıyla) incelenecektir. Kıymet takdirine itiraz, usulsüz tebligat uyarınca şikayet, ilan şekline itirazlar vd. konular bu kapsamdadır.

Kararların İnfazı

Karar lehdarı, mirasçısı, temsilcisi, davayı takip eden (ilamda yazılı) avukat, karar lehdarının alacaklısının talebi üzerine; icra müdürlüğü veya mahkemenin yetkili kıldığı şahıs tarafından istenebilir. Mahkeme kararının tescili için talepçi olmak zorunluluk olmayıp, daha çok tescil için muhtemel beyan (harç için değer beyanı, vb.) ve işlemlerin noksansız tamamlanmasına yöneliktir.

İlamda yazılı (davayı takip eden) avukatın, ayrıca infaz için vekaleti gerekmez (T.K.G.M. 23.10.11996 gün, 4590 sayılı yazısı) (Bknz: MK. 705 – MK. 1013).
Başkaca özellik arzeden konulara da değinmek gerekirse;

– Kararlar kesinleşmedikçe paylaşmanın infazı yapılamaz.

– Birden çok bağımsız taşınmazın ihalesi sırasında ayrı ihale saatleri öngörülerek satış yapılmalıdır.

– Vekille temsil edilen davalarda vekil, ihaleye girerek işlemleri neticelendirmeye (vekaletinin kapsaması halinde) yetkilidir (HUMK. md. 62).

– MK. md. 648 uyarınca; “Kayyım eliyle yürütülecek davalarda” kayyım; bütün paylaşma işlemlerinde yetkili görülmelidir (Ancak, mahkemeden verilmiş kayyım atama kararı kapsamı buna elverişli olmalıdır.

– Mülkiyet ihale ile geçer (İİK. 134) (Ancak; ihalenin kesinleşmesi sonrasında) tescil için ilgili dairelere “tezkere ile yazılarak, tescil sağlanacaktır. Menkul mallarda teslim şarttır.

– Uygulamada, satış sırasında farklılıklar gözlenmekle birlikte; satış memurunun İİK. 114-125-126 md.`leri kapsamında “ilan”ı gazete ile yapmak zorunluluğu olmayıp; taşınmazın değeri, pay oranları, arttırmaya katılımın sağlanması gibi konularda, ilgililerin yararları uyarınca işlem yapılacaktır (İİK. 114/II).

– Satış hazırlıkları kapsamında arttırmanın tebliğ edileceği ilgililerden maksat; taşınmazın paydaşları, haciz koydurmuş alacaklılar, ipotek alacaklıları, ipotekli borç senedi ve irad senedi alacaklıları, irtifak ve intifa hakkı sahipleri, kira aktini tapuya tescil ettirmiş kiracılar, taşınmaz üzerinde şuf`a, iştira ve vefa hakkı olanlar, borca karşılık kendi taşınmazını ipotek eden 3. kişiler, tapu kaydına tedbir koyduran kişilerdir (Uyar, T; – İhale).

– Paraların bölüşülmesi; arttırma ve satışın (ihale) kesinleşmesinden sonra yapılır.

– İhalenin kesinleşmesinden sonra; işgal ya da kullanma varsa, satış memuru, İİK. md. 135 uyarınca tahliye emri gönderir.

Satış kararlarının infaz aşamasında, infaz edilme kabiliyetini yitirdiği durumlar varsa; satış istemleri reddolunmalıdır (Taşınır malın kaybolması, taşınmazların erozyonu, vd.).

Böyle durumlarda satış memurunun; -bedel tahsili ve dağıtımı gibi- yetkisini aşan yöntemlere başvurma hakkı yoktur.

Satış kararlarının infazı sırasında, satıştan feragat mümkün olup; aynı kararın tekrar satış talebine konu edilmesi olanaklıdır(10). Yeter ki zamanaşımı işlememiş olsun.

Satış (10 yıllık ilam zamanaşımı süresi ile ilgili itiraz olmadıkça) her zaman istenebilir. Bu konuda, ortaklığın giderilmesine konu kararın infaz edilmekte olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, İİK. md. 106(11) hükümleri konumuz dışındadır.

Karar veren mahkemenin yetki çevresi dışında bulunan malların satışı, bulundukları yerdeki satış memurluğuna (satış memuru) yoksa icra müdürlüğüne) yazılacak talimatla sağlanacaktır.

Esas itibarıyla, ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin yetki kuralları; kararın infazı aşamasında hükümsüzdür. Zira; paylaşma kararı; İİK. md. 34 uyarınca; ilamların icrası niteliğinde olup; her yerde satış ve infaz talebi mümkündür (Karş. HUMK. 11, 13, 570, 571) (Bknz: İİK. 360).

Satış talebi ve infaz konusunda yetki itirazını satış memuru inceleyemez. Tüm paydaşların, satış ve infaz için yetki sözleşmesi yapmaları olanaklı olup; böyle bir yetki sözleşmesine dayanan itiraz dikkate alınır.

Yetki itirazı, İİK. md. 50 uyarınca; Sulh Hukuk Hakimince incelenir.

Satışa hazırlık, ihale ve paraların paylaştırılması konularında İİK. hükümleriyle bağlı olan satış memurluğu işlemlerine, İcra Mahkemesi sıfatıyla Sulh Hukuk Hakimi nezdinde itiraz ve şikayet olanaklıdır.

Satış memurluğu, satış ve ihalenin kesinleşmesinden sonra (İİK. 134/3) satış bedelinin paylaşımını esas alan liste düzenleyecektir. Oluşturulacak listede, “giderler” bölümünde (payların ödenmesinden önceki safhada) sırasıyla; karar harçları, avukatlık ücretleri, vergi borç ve cezaları, satış giderleri, satıcıya düşen tapu harçları, veraset intikal vergisi, KDV (alıcı taraftan ödememişse)(12) gözetilerek; bu miktarların paylara göre paydaşlara dağıtımı suretiyle satış bedelinden her paydaşa düşecek “net pay” bulunur.

Tapu harcı iki taraf için ayrı ayrı hesaplanır. Satıcı durumuna düşenin tapu harcı, ihale bedelinden ödenir. Alıcı tarafından ödenecek tapu harcı ise; ihale bedeli dışında, alıcı tarafından, tescilden önce ödenmiş olmalıdır. Alıcının, paydaşlardan biri olması halinde; tüm ihale bedeli üzerinden değil, payı dışında yeni edineceği (satın aldığı) miktar ve oran gözetilecektir.

İhale bedeli, masraflar, harçlar ile ilgili satış memurluğunun hesap tablosu açık ve anlaşılır olmalıdır. Bu kapsamda; tedbir ve haciz ve konulmuş satış bedeli payları; paraya çevrilerek tasfiyesi öngörülmüş intifa hakları özel önem taşımaktadır.
İcra borcu nedeniyle satış bedeli üzerine vaki hacizlerde satış memuru;

borçluyu/paydaş payını, ilgili icra dosyasına ödenmek üzere ayrı sütunda gösterir.
Böyle durumlarda; borçlu/paydaşın, bedeli haricen tahsil etmesine fırsat ve olanak tanınamaz. İhale sırasında alıcıya böyle bir duruma karşı ihtarat yapılmalı ve ihale tutanağına geçirilmelidir(13).

Harici ödeme savında olacak alıcının itirazı dinlenmeyip, payın ayrıca satış memurluğuna ödenmesi bildirilmelidir. Eksik ödeme ihalenin feshini gerekli kılar. Zira; icra alacaklısı, usulü dairesindeki haczine rağmen mağdur edilemez(14).
Satış bedellerinden paydaşlara ödenecek net tutarlar, ortaklığın giderilmesi paralarının yatırılacağı bankalara yatırılır. Bu bankalar, bakanlığın özel talimatları ile de belirlenmiş olabilir. Paydaşa ödenmemiş ve bankada bulunan para, Devlet güvencesi altındadır.

Av. Şakir BALCI
Yargı Dünyası, 2011
http://www.yargidunyasi.com.tr/

dipnotlar

(1) Yeni ismiyle “Plansız Alanlar Yönetmeliği”, 02.11.1985 T, RG. 18916.

(2) İmar parselleri aynen bölüşmeye tabi olamaz. İmar planı uygulamalarında itiraz ve ihtilaflar İdare Mahkemesi kararlarının sonuçlanması ile kesinlik kazanacağından “bekletici mesele”dir.

(3) İvaz; ödün, karşılık, edim.

(4) ZİYA GÖKÇE, a.g.e., YHGK. 12.10.1955 T., 6/67-62 EK.

(5) MK. Madde 650.- Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar.

Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hakim, yerel adetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur. Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kur`a çekilir.

(6) İçinde artezyen bulunan bir bölüm, kur`a sonucu bir paydaşa isabet etmişken, aynı paydaşın paylaşma dışı bitişik arazisi olması ve orada yeterli suyu/artezyeni olduğunu; bu nedenle bağımsız maliki olduğu tarlasına bitişik bölümü isteyebilme, kur`aya da karşı koyma hakkı olmalıdır.

(7) 6. HD. 12.11.1970 T., 4424-4261 EK.

(8) ZİYA GÖKÇE, a.g.e., sh. 414.

(9) HGK. 05.10.1960 T., 6/32-45 EK.

(10) Feragat üzerine herhangi bir paydaş kaldığı yerden satış ve devamı işlemleri yürütebilir. Feragatı tüm paydaşlar benimserse; daha sonraki işlemler yapılmaz.

(11) İİK. Madde 106 – (Değişik: 3890 – 03.07.1940) Alacaklı, haczolunan mal menkul ise hacizden nihayet bir sene ve gayrimenkul ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir. Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı menkul hükmündedir.

(12) KDV kural olarak satıcıya ait olup, yatırılan ihale bedeli içinde varsayılır. Dağıtımda, satıcı durumundaki kişiye ödenecek bedelden ödenir.

(13) Yazarın önerisi.

(14) Burada HUMK. 572. md.`yi bir kez daha anımsamakta yarar vardır.

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler