Cuma, Nisan 19, 2024
Ana SayfaEğitimSınav Sorularıİdare Hukuku Final Sınavı Soru ve Cevapları – 2018-2019 – AÜHF

İdare Hukuku Final Sınavı Soru ve Cevapları – 2018-2019 – AÜHF

Bu İçeriğimizin Başlıkları

- Advertisement -

2018-2019 Akademik Yılı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2/B sınıfı Final Sınavı soru ve cevapları

ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

İDARE HUKUKU FİNAL SINAVI (2/B)

17.06.2019

Adı ve Soyadı:

Öğrenci Numarası:

Sınav Yönergesi: 1) Sınav süresi 100 dakikadır. 2) Yalnızca Anayasa metni kullanılabilir. 3) Soruların gerekçeli olarak yanıtlanması zorunlu olup; gerekçesiz yanıtlar değerlendirmeye alınmayacaktır. 4) Yanıtlar, soru kâğıdı üzerinde, her bir sorunun altında ayrılmış olan boşluklara yazılacak; ek yanıt kâğıdı verilmeyecektir. 5) Her sorunun puan değeri eşittir.

Başarılar dilerim.

Prof. Dr. Ali ULUSOY

OLAY I

(X) Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda Kalite Kontrolü ve Analizi Programı öğrencisi olan (A), 01.07.2013 tarihinde mezun olduktan sonra, gıda güvenliğinin ve kalitesinin temini için gıda işyerlerinin asgari teknik ve hijyenik şartları ile gıda ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin Türk gıda mevzuatına uygunluğunun denetim ve kontrolü işini ifa etmekle yükümlü “gıda denetmeni” olarak ve Devlet Memurları Kanununa göre açılan kadrolara atanmak üzere, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 01.09.2013 tarihinde açılan sınava başvurmuştur. Bakanlık, ilgili yönetmelikte yapılan ve Resmi Gazetede 01.03.2013 tarihinde yayımlanan değişiklik uyarınca gıda denetmeni olabilmek için aranan en az iki yıl yükseköğrenim görmüş olma koşulunun dört yıl biçiminde değiştirildiği ve iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu (A)’nın bu koşulu sağlamadığı gerekçesiyle söz konusu başvuruyu reddetmiştir. (A), ret işlemi ile birlikte bu işleme dayanak olan yönetmelik değişikliğinin iptali istemiyle dava açmıştır.

  1. Bakanlık tarafından yürütülen gıda kontrolü ne tür bir faaliyettir? Açıklayınız.

Bakanlık tarafından yürütülen faaliyet, kolluk (koruyucu kamu hizmeti) faaliyetidir. (3 puan)

İdarenin kolluk faaliyetinin amacı kamu düzeninin korunmasıdır. Kamu düzeninin modern anlamda, genel güvenlik (kamu güvenliği), genel sağlık (kamu sağlığı) ve toplumsal huzur (dirlik ve esenlik) olmak üzere üç unsurdan oluştuğu kabul edilmektedir. (3 puan)

Bakanlık, genel sağlığın korunması amacıyla önleyici nitelikte idari kolluk faaliyeti icra etmektedir. Genel kolluk – özel kolluk ayrımında söz konusu denetim ve kontrol, genel kolluk faaliyeti kapsamında değerlendirilmektedir. (4 puan)

  • Bakanlığın gıda kontrol faaliyetini özel denetim şirketlerine devretmesi mümkün müdür? Tartışınız.

İdari kamu hizmetlerinin çekirdeğini oluşturan ulusal güvenlik, iç güvenlik (genel idari kolluk ve adli kolluk), istihbarat ve adalet hizmetlerinin özel kişilere devri hem yerindelik açısından hem de hukuki açıdan tartışmalıdır. Anayasanın 128. maddesi uyarınca “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.” Bu bağlamda kolluk yetkisinin devri ilke olarak mümkün değildir. İdarenin sahip olduğu genel denetim ve yaptırım uygulama yetkisi özel kişilere devredilemez. Ancak yaptırım uygulama ve asli denetim yetkisi idarede kalmak kaydıyla faaliyetin teknik kısmı özel kişilere devredilebilir. (10 puan)

Alternatif cevap: Anayasanın 47. maddesine 1999 yılında yapılan değişikle eklenen 4. fıkra uyarınca “Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzelkişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir.” Bu hüküm uyarınca kanunla öngörülmek suretiyle denetim faaliyetinin özel şirketlere devredilmesi mümkündür. (5 puan)

  • (A), üniversiteye başlarken iki yıllık yüksekokul mezunlarının gıda denetmeni olarak atanabilmelerinin mümkün olduğunu, bu düzenlemeye güvenerek iş bulma ümidiyle bu bölüme kaydolduğunu, dolayısıyla yapılan yönetmelik değişikliğinin ve sınava başvurusunun reddinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmektedir. (A)’nın iddiasının ilgili olduğu idare hukuku prensibini açıklayınız ve (A)’nın bu savında haklı olup olmadığını değerlendiriniz. İlgili yönetmelik değişikliği 01.08.2013 tarihinde yapılsa ve ilan edilse idi, vereceğiniz yanıt değişir miydi? Niçin?
[Not: Bu soruda (A)’nın iddiasında haklılığıyla ilgili, olarak alternatif değerlendirmelerin ikisine de tam puan verilmiştir.]

Yönetmelik değişikliğinin 01.03.2013 tarihinde, yani (A) henüz mezun olmadan önce yapılması ihtimalinde konu haklı beklenti çerçevesinde tartışılmalıdır. Haklı beklenti, kişilerin geleceğe yönelik olarak belli bir hukuki statü elde edilmesi ve bu hukuki statü uyarınca belli haklar kazanılması hususunda yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun ve iyi niyetli olarak içinde oldukları beklentilerinin makul bir gelecek süre için hukuk düzeni tarafından da kabul edilmesini ifade eden bir kavramdır. Yürürlükteki hukuk kurallarına uygun olarak idare ile bir hukuki bağlantı içine girilmiş olması ve bunun sonucunda gelecekte bir statü kazanımının ve bu statü gereğince belli ve somut bir hak doğmasının umulması, iyiniyetli biçimde beklenti içine girilen hakkın kamu düzenini ciddi biçimde sarsıcı etki doğurmaması ve beklentinin makul bir gelecek süre için geçerli olması koşulları mevcuttur. Olayda mezuniyet tarihi ile yönetmelik değişikliği arasındaki sürenin azlığı dikkate alındığında (A)’nın haklı beklentisi olduğundan söz edilebileceği gibi gıda denetimi faaliyetinin kamu düzeni ile yakın ilişkisi ve adaptasyon ilkesi kapsamında hizmet kalitesinin artırılması doğrultusunda koşulların gerçekleşmediği de kabul edilebilir. (5 puan)

Yönetmelik değişikliğinin 01.08.2013 tarihinde, yani (A) mezun olduktan sonra yapılması ihtimalinde konu kazanılmış hak çerçevesinde tartışılmalıdır. Zira (A)’nın mezun olup sınava girme hakkını kazandığından söz etmek mümkündür. Kazanılmış hakkın kabul edilebilmesi için hak doğurucu işlem, yapıldığı tarihteki hukuk kurallarına uygun bireysel bir idari işlem olmalı, hak sahibinin o işlem oluşurken hilesi olmamalı, hak kişi yönünden kesinleşmiş olmalı, muhtemel yani beklenen hak niteliğinde olmamalı ve oluşan hak kamu düzenini ihlal etmemeli ve kamu menfaatine ağır biçimde aykırılık taşımamalıdır. Olayda kamu düzeni koşulu tartışmalı olup, gıda denetimi faaliyetinin kamu düzeni ile yakın ilişkisi ve hizmet kalitesinin artırılması doğrultusunda koşulların gerçekleşmediği kabul edilebilir. (5 puan)

  • Bir an için (A)’nın sınav başvurusunun kabul edildiğini ve sınavı kazanarak gıda denetmeni kadrosuna 01.11.2013 tarihinde atandığını ve (A)’nın atamasının atanmadaki öğrenim şartını taşımadığı gerekçesiyle idarece 01.03.2014 tarihinde iptal edildiğini varsayalım. Söz konusu iptal kararı hukuka uygun olur muydu? Neden?

Soruda geçen iptal kararı teknik anlamda idari işlemin geri alınmasıdır. Geri alma, hukuka aykırı bir idari işlemin geçerliliğine, idare tarafından geçmişe ve geleceğe etki olarak son verilmesidir. (4 puan)

Kural olarak yükümlendirici işlemler her zaman geri alınabilirken yararlandırıcı işlemler bakımından süre sınırlaması söz konusudur. Danıştay içtihadına göre, kamu görevlileri hakkında idarece yapılan hatalı terfi ve intibaklar nedeniyle yapılan fazla ödemeler genel dava açma süresi olan 60 gün içinde; bu istisna dışındaki idari işlemler ise “makul” sayılabilecek bir süre içinde geri alınabilir. Makul sürenin, somut olaya göre değerlendirmesi gerekmekle birlikte; bir yıllık sürenin makul görülmesi yönünde genel bir eğilim bulunduğu söylenebilir. Fransız Danıştay’ı ve doktrinimiz tarafından genel olarak kabul gören yaklaşım ise, idari işlemlerin idari yargıda genel dava açma süresi içinde (60 gün) geri alınmasıdır. Bununla birlikte hukuka aykırı işlemin yapılmasında ilgilinin kusuru varsa, örneğin ilgili idareyi yanıltmışsa ya da işlemdeki hukuka aykırılık çok ağır ve barizse geri almada süre sınırlaması olmadığı kabul edilmektedir. (4 puan)

Somut olayda 60 günlük genel dava açma süresi aşılmış ancak bir yıllık süre henüz geçmemiştir. Buna ek olarak yönetmelikle öngörülen bir kurala açıkça aykırı olarak atama işlemi tesis edildiğinden bu işlemin geri alınmasında süre sınırlaması yoktur ve bu açıdan işlem hukuka uygundur. (2 puan)

  •  (A)’nın talebinin, yönetmeliğin gıda kontrol görevlisi olabileceklerin niteliklerini düzenleyen maddesinde “ziraat, gıda, kimya, su ürünleri mühendisleri, veteriner hekimler, kimyagerler, biyologlar”ın sayıldığı ve fakat gıda bilimine ilişkin bölümlerden söz edilmediği gerekçesiyle reddedildiğini varsayalım. Bu durumda (A)’nın söz konusu yönetmelik hükmüyle ilgili başvurabileceği bir yol var mıdır? Danıştay içtihadı çerçevesinde tartışınız.

İdarece yapılan bir düzenlemenin eksik olması ve bu bağlamda düzenleme ile tanınan hakların söz konusu düzenlemede bazı kişi, grup veya kategorilerin kapsam dışında bırakılması veya kapsama alınmaması nedeniyle bu kişi, grup veya kategorinin bu haklardan yararlanmasının mümkün olmaması halinde (6 puan), Danıştay içtihadı uyarınca ortada “eksik düzenleme” (4 puan) vardır ve bu tür “eksik düzenlemeler” idari yargıda iptal davasına konu edilebilir.

[Not: Eksik düzenlemenin tanımı tam yapılmamış ya da hiç yapılmamışsa aşağıdaki bilgileri yazanlara da belirtilen artı puanlar verilmiştir.]

Somut olayda (A) kendi mezun olduğu gıda bölümüne yer verilmemesinin eşitlik ilkesine aykırı olması sebebiyle söz konusu düzenlemenin iptalini istemelidir. (+3 puan)

Düzenlemenin tamamının iptali halinde hak sahibi olan 3. kişilerin mağdur olacaktır, bu nedenle İYUK m.10 çerçevesinde yazılı başvuru yapılıp mevcut düzenlemede revizyon talep edilmesi ve oluşacak ret yanıtına karşı iptal davası açılması gerekmektedir. (+ 2 puan)

  • Gıda denetimi konusunda muhtelif kanunlarla belediyeler, Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı görevlendirilmiştir. Bu idari makamların gıda denetimine ilişkin düzenleyici işlemleri arasında çıkabilecek uyuşmazlıklar nasıl çözümlenmelidir? Açıklayınız.

İdarelerin düzenleyici işlemleri aynı düzeyde değilse, bu işlemler arasındaki uyuşmazlıkta normlar hiyerarşisinde daha üstte yer alan norm uygulanmalıdır. (3 puan)

Bu idarelerin işlemleri aynı düzeyde idari işlemler ise o zaman farklı kriterlere bakmak gerekecektir. Farklı bakanlıkların yönetmelikleri arasında idari yönden hiyerarşi bulunmadığından, “düzenleme konusunun hangi bakanlığın görev alanıyla daha yakından ilişkili olduğu” (2 puan), aynı derecede ilişki söz konusu ise de “birlikte düzenleme”(2 puan) ölçütüne göre hareket etmek gerekir. Buna göre, bir hususta iki ayrı (veya daha fazla) bakanlık yönetmeliğinde de düzenleme varsa ve bu iki ayrı yönetmelik hükmü birbiri ile çelişiyorsa, o husus hangi bakanlığın görev alanı ile daha yakından ilişkili ise o bakanlığın yönetmelik hükmüne öncelik verilecektir. Eğer o husus her iki (veya daha fazla) bakanlığın görev alanını da eşit ve yakın biçimde ilgilendiriyorsa, bu durumda bu iki bakanlığın o düzenlemeyi birlikte yapması gerekir.

Bakanlıkların yönetmelikleri ile kamu tüzel kişilerinin yönetmelikleri arasında da kural olarak aynı ölçüt geçerlidir. Zira teknik olarak bakanlıklar ile kamu tüzelkişileri arasında idari yönden hiyerarşi ilişkisi bulunmamaktadır. Aynı durum bir bakanlık ile o bakanlığın vesayet denetimine tabi olan bir kamu tüzel kişisi için de geçerlidir. Zira idari vesayet denetimi istisnai ve sınırlı bir denetim yetkisi olup, hiyerarşik bir üstünlüğü ifade etmez. (1 puan)

Bu açıklamalar doğrultusunda belediyeler, Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığının gıda denetimine ilişkin düzenleyici işlemleri arasında çıkacak uyuşmazlıkta görev alanı düzenleme konusuyla daha yakından olanın işlemine öncelik verilecek, düzenleme konusunun aynı derecede görev kapsamlarına girmesi durumunda ise işlemi birlikte çıkarmaları gerekecektir. (2 puan)

[Kanunla idari vesayet ilişkisinin olduğu varsayımında bulunmadan Bakanlıkların düzenleyici işlemleri belediyenin düzenleyici işlemlerinden üstündür ifadesini yazanlara aynı düzeyde idari işlemlerin değerlendirilmesine ilişkin 7 puanlık kısımdan puan verilmemiştir.]
  • Bir an için anılan Yönetmelik değişikliği ile, bahsi geçen kadroya ve göreve atanmak için “35 yaşını doldurmamış olmak” koşulu getirildiğini ve 39 yaşında olan (A)’nın başvurusunun bu nedenle reddedildiğini kabul edelim. Söz konusu Yönetmelik değişikliği ve başvuru ret kararı hukuka uygun olur muydu? Neden?

Özel yasal hükümlerle memuriyete girişte maksimum yaş sınırı öngörülebilir. Ancak maksimum yaş sınırının kanun yerine idari düzenlemelerle (CBK ve yönetmeliklerle) öngörülmesi yasallık ilkesiyle bağdaşmayacaktır (3 puan). Zira doğrudan Anayasa (m.70) ile tanınmış bir temel hakkın (memur olabilme hakkı) sınırlanabilmesi (1 puan) yine Anayasa (md. 13) uyarınca ancak kanunla olabileceği gibi (1 puan), Anayasa m.128/2 hükmüne göre de, “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” (3 puan).

Somut olayda yasal bir dayanak olmaksızın yönetmelikle üst yaş sınırı öngörülmesi Anayasa’nın 13, 128/2 ve 70. maddelerine aykırıdır. Anayasaya aykırı yönetmeliğe dayanılarak tesis edilen başvuru ret kararı da konu ve sebep unsuru yönünden hukuka aykırıdır. (2 puan)

[Yukarıda sayılan bilgilerde eksiklik bulunması halinde aşağıdaki bilgileri yazanlara da belirtilen artı puanlar verilmiştir.]

Kaldı ki Devlet Memurları Kanununun bu yaş hususunu düzenlediği hükmünde (m.40), memuriyete girişte azami yaş sınırının yönetmeliklerle öngörülebileceğine dair özel bir yetki de tanınmamıştır. Zira, Kanun, genel öğrenim şartı dışında spesifik alanlar için özel ilave öğrenim şartı belirlenmesine yönelik olarak yönetmeliğe özel yetki tanımış olmasına karşın (md 41), benzer özel yetkinin azami yaş sınırı için tanınmamış olması da, yasama organının bu hususta yönetmelikle özel düzenleme yetkisi tanıma iradesinin bulunmadığını göstermektedir. (+2 puan)

Danıştay bazı kararlarında isabetli biçimde, memuriyete girişte yönetmeliklerle azami yaş sınırı konulmasını yasallık ilkesine aykırı bularak iptal etmesine karşın; başka bazı kararlarında hatalı biçimde hukuka aykırı bulmamaktadır. (+1 puan)

OLAY II

B, 12.10.2017 tarihinde şahsi aracını Ankara Sıhhıye’deki köprünün altına park etmiştir. Bir anda çok yoğun biçimde yağmur yağması nedeniyle köprünün altında biriken sel suları, aracı tamamıyla kaplamış ve bir süre sürüklemiş ve aracın içini de kaplayan sel suları nedeniyle araçta 10 bin TL hasar oluşmuştur. B, gördüğü bu zararını ilgili idareden talep etmek istemektedir.

NOT: B’nin aracını park ettiği yerde “park yapılmaz” levhası bulunmaktadır. B’nin aracının bu hasarı karşılayacak sigortası bulunmadığı varsayılacaktır.

  1. B, buradaki zararını kimden/kimlerden (hangi idareden/idarelerden) talep etmeyi düşünebilir? Bu idarenin/idarelerin T.C. İdari Teşkilatı içindeki konumu nedir? Bu olay kapsamında söz konusu olabilecek/en başta akla gelecek idari faaliyet hangisidir? Açıklayınız.

B’nin aracı Ankara Sıhhiye’de yaşanan sel dolayısıyla hasar görmüştür. Aracın hasar görmesinde su ve kanalizasyon hizmetlerinde yaşanan aksama etkili olmuştur. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7’nci maddesine göre büyükşehir belediyesi kurulu olan illerde su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve ildeki ana yolların yapım ve bakımı gibi kentsel alt yapı hizmetlerini yürütmek görevi büyükşehir belediyesine verilmiştir. Bu sebeple sel suları nedeniyle aracı hasar gören B, zararını Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden talep edecektir (2 puan).

T.C. İdari Teşkilatı, idari karar alma mekanizmalarında serbestliğe (idari özerkliğe) sahip olup olmama açısından merkezi hükümete göre konumlanma esasına dayanmaktadır. T.C. İdari Teşkilatı, Genel İdare (Merkezi İdare) ve Özerk İdareler başlıkları altında sınıflandırılmaktadır. Merkezi hükümetin yakın yörüngesi dışında kalan ve göreceli de olsa karar alma süreçlerinde kayda değer biçimde asgari bir serbestliğe (idari özerkliğe) sahip olan Özerk İdareler; Yerel İdareler, Akademik İdareler, Bağımsız İdari Otoriteler ve Atipik Özerk İdarelerden oluşur. Ankara Büyükşehir Belediyesi, Özerk İdareler kapsamında olan Yerel İdareler içinde bulunmaktadır (3 puan).

Olay kapsamında en başta akla gelecek idari faaliyet, kamu hizmetidir. Kamu hizmeti, kamuya yararlı olması ve özel ticari faaliyet olarak gereği gibi yürütülmesinin mümkün ya da arzulanır olmaması nedeniyle, yasama organı tarafından özel ticari faaliyetlere göre farklı ve spesifik bir hukuki rejime tabi tutulmuş ve sorumluluğu son tahlilde bir idari makam tarafından üstlenilen faaliyettir. Kamu hizmetleri; hizmetin amacına ve niteliğine, coğrafi esasa, rekabet yönünden, işletmecisine göre ve hukuki referansına göre sınıflandırılmaktadır. Olayda söz konusu olan su ve kanalizasyon hizmetleri, ildeki ana yolların yapım ve bakımı gibi kentsel alt yapı hizmetleri, büyükşehir belediyesi tarafından yürütülen yerel (mahalli) kamu hizmetidir (5 puan).

  • B, burada talep edeceği zararını hangi idare hukuku kavramına dayandırabilir? Bu iddiasında haklı olur mu? Zararını talep etmesi hukuken haklı mıdır? Açıklayınız.

B’nin burada talep edeceği zararını, hizmet kusuruna dayandırmalıdır. Herhangi bir faaliyette bulunurken idarenin bireylere maddi ve manevi zarar vermesi halinde, idarenin mali sorumluluğu gündeme gelir. İdare kendi eylem ve işlemlerinde doğan zararı ödemekle yükümlüdür (Anayasa m. 125). İdarenin sorumluluğu, kusur sorumluluğu ve kusursuz sorumluluk olmak üzere ikiye ayrılmakta ve idarenin kusura dayanan sorumluluğu için hizmet kusuru kavramı kullanılmaktadır. Hizmet kusuru, idarenin bir faaliyeti yürütürken, organizasyonunun gereği gibi olmaması nedeniyle, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi ya da hiç işlememesinden dolayı oluşan kusuru ifade etmektedir. Hizmet kusuru için zarar gören kişinin, idarenin bütünsel bir organizma olarak, o faaliyetin yürütülmesinde gerekli özeni ve dikkati göstermediğini veya iyi organize olamadığını ya da hatalı tercihler yaptığını ortaya koyabilmesi yeterlidir. Tek tek kamu görevlilerinin somut kusurlarının ortaya konmasına gerek yoktur. İdarenin sorumluluğuna gidilebilmesi için ön koşul; ortada bir zarar bulunması ve zararın idarenin bir faaliyetinden doğmuş olması, yani zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması ve idarenin hizmet kusurunun bulunmasıdır (kusursuz sorumluluk halleri mevcut değilse). Somut olayda çok yoğun yağmur yağması dolayısıyla biriken sel suları, B’nin aracına zarar vermiştir. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmesi gereken su ve kanalizasyon hizmetleri olması gerektiği gibi yürütülmemiş, sel suları birikmiş ve B’nin aracına 10 bin TL’lik hasar vermiştir. Olayda Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet kusuru bulunmaktadır (5 puan).

İdarenin sorumluluğunu ortadan kaldıran veya azaltan nedenler, kural olarak mücbir sebep, beklenmeyen hal, zarar görenin kusuru ve üçüncü kişinin kusurudur. Bu durumlar idarenin sorumluluğunu bütünüyle ortadan kaldırabileceği gibi, azaltabilir de. Söz konusu nedenler, zarar ile idarenin fiili arasındaki nedensellik bağını kesmektedir. Olayda zarar görenin kusuru bulunmaktadır. Zira B’nin aracını park ettiği yerde park yasağı bulunmaktadır. Park yasağına rağmen aracını oraya park etmesi, B’nin yani zarar görenin kusurudur ve idarenin sorumluluğunu kaldırmaktadır. Dolayısıyla iddiasında haklı değildir (5 puan).

  • B, 3 günlüğüne şehir dışına çıkacağından aracını evinin özel otoparkına park etseydi; ancak döndüğünde otoparkın bulunduğu sokağın ilgili idarece genişletilmesi çalışmaları nedeniyle trafiğe kapatılması yüzünden aracını 1 ay süreyle otoparktan çıkaramamasından dolayı kullanamadığı için 3 bin TL zarar görseydi, bir üst soruya nasıl yanıt verirdiniz? İki farklı olasılığa göre yanıtlayınız.

Burada 2 farklı olasılık bulunmaktadır. Olasılıklardan ilki idarenin sokağın genişletilmesi çalışmalarını ve trafiğe kapatılmasını duyurmaması, diğeri ise genişletme çalışmalarının duyurulmasıdır. Sokağın genişletilmesi çalışmaları nedeniyle trafiğe kapatılmasının ilgili yerde yaşayan insanlara duyurulmaması olasılığında idarenin hizmet kusuru bulunmaktadır. İdare söz konusu sokak genişletme hizmetinin organizasyonunu gereği gibi yapmamış ve B’ye ve ilgili yerde yaşayanlara bu durumu duyurmamıştır. İdarenin hizmet kusuru söz konusudur. Genişletme çalışmaları nedeniyle sokağın trafiğe kapatılması yüzünden, bu durumdan bilgisi olmayan B aracını otoparktan çıkaramamış ve 3 bin TL zarar görmüştür. İdarenin hizmet kusuruna dayanarak zararını talep edebilecektir (5 puan).

İkinci olasılık olan yol genişletme çalışmalarının B’ye duyurulması durumunda ise idarenin hizmet kusuru bulunmamaktadır. Bu olasılıkta idarenin kusursuz sorumluluğuna dayanarak B zararını talep edecektir. Bu bağlamda idarenin kusurlu bulunması gerekmemektedir. Kural olarak zarar ile idarenin fiili arasında nedensellik bağı bulunması yeterlidir. İdarenin kusursuz sorumluluk halleri; tehlike ilkesi, sosyal risk ilkesi ve kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinden oluşmaktadır. Kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca kusursuz sorumlulukta idarenin kamuya yararlı bir faaliyeti esnasında, idarenin kusuru olmasa bile, bu faaliyetin doğası gereği bazı özel kişilerin istisnai, geçici ve arızi biçimde zarar görmesi halinde, kişilerin bu zararı idarece tazmin edilmek zorundadır. Burada tüm toplum tarafından görülecek bir yarar nedeniyle, toplumdaki bazı kişilerin gördüğü istisnai zarara sadece zarar gören kişilerin değil, tüm toplumun katlanmasının daha adil ve hakkaniyetli olduğu düşünülmektedir. Belediyenin tüm toplumun yararına olan yol genişletme çalışmasında trafiğin kapatılması dolayısıyla B aracını 1 ay süreyle otoparktan çıkaramamasından dolayı 3 bin TL zarar görmüştür. B’nin söz konusu istisnai, geçici ve arızi zararının kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca tazmin edilmesi gerekmektedir (5 puan).

Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler