Evliliğin İrade Sakatlığı Nedeniyle İptali

Evlenme bir aile hukuku sözleşmesidir. Aile hukukuna özgü bu sözleşmenin kurulması sırasında eşlerin iradelerinin sakatlanmamış ve özgürce ortaya koyulmuş olması büyük önem taşır. Konumuz bakımından eşlerden birinin iradesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda tahdidi olarak sayılan yanılma, aldatma veya korkutma hallerinden biri ile sakatlanmışsa o halde evlilik nisbi butlanla malul olacaktır. Burada önemli bir hususu vurgulamak gerekir ki, söz konusu geçersizlik durumunun evlilik sözleşmesinin iptaline yol açabilmesi için zamansal açıdan en geç evlilik sözleşmesinin kurulduğu ana kadar gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Uygulamaya ilişkin en önemli söylenecek husus, irade sakatlığı hallerinin kapsamının yapılacak farklı yorumlarla genişletilmemesi gerektiğidir. Bu bağlamda eşlerin iradelerinin sakat olup olmadığı hususu mahkeme tarafından titizlikle incelenmelidir. Zira aile, toplumun yapı taşını oluşturduğundan evlilik birliğinin eğer sürdürülebilirliği mümkün ise bunun sağlanması önem arz etmektedir. Çalışmamızda evliliğin sakatlığına yol açan üç irade sakatlığı halini Yargıtay kararlarını, Türk hukukundaki doktriner görüşleri ve kısaca karşılaştırmalı hukuk mevzuatını da nazara alarak değerlendirecek; problemli gördüğümüz hususların nasıl çözülebileceğine ilişkin görüşlerimizi aktarmaya çalışacağız.

Av. Mert Kerem AKSOY- İstanbul Barosu /  Türk – Alman Üniversitesi Tez Dönemi Yüksek Lisans Öğrencisi 

İSTANBUL BAROSU DERGİSİ 2025-1 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.

💖 “Adalet yalnızca mahkemelerde değil, kalplerin hükmünde de aranmalıdır.”

İçerik Başlıkları

1.GİRİŞ

İrade sakatlığı, esas itibariyle üç farklı sebeple ortaya çıkar: yanılma, aldatma ve korkutma. Evlilik bakımından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 149, 150 ve 151. maddelerinde söz konusu sakatlık hallerine ayrıca özel olarak yer verilmiştir. TMK m. 149/b. 1’de evlenmenin niteliğinde ve eşin şahsında yanılma halleri yer almıştır. Eşin niteliğinde yanılma haline ise TMK m. 149/b. 2’de yer verilmiştir. Önemle belirtmekte fayda var ki eşin niteliğinde düşülen her yanılma evliliğin iptaline cevaz vermemekte, yanılmanın subjektif ve objektif açıdan esaslı olması halinde iptal mümkün olabilmektedir.2 İkinci irade sakatlığı olan aldatma bakımından ise her türlü aldatma iptal sebebi olarak kabul edilmemektedir.

TMK m. 150/b. 1’e göre, aldatmanın eşin namus ve onuru ile ilgili olması gerekmektedir. Aldatma, bizzat eş tarafından veya onun bilgisi dâhilinde üçüncü bir kişi tarafından gerçekleştirilebilir. TMK m. 150/b. 2’de ise eş veya altsoy için ağır tehlike oluşturan bir hastalığın gizlenmesi de aldatma olarak kabul edilmiştir. Nihayet evliliğin iptalini mümkün kılan son irade sakatlığı hali ise korkutma halidir. TMK m. 151 uyarınca, eş, kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmişse bu takdirde evliliğin iptali söz konusu olabilmektedir.

Malvarlığı yönünden korkutma ise TMK m. 151 hükmünün kapsam alanında değildir. Çalışmamızın konusu ile ilgili çokça Yargıtay kararı olmasından ötürü bu kararlara yer verilerek bazı özellik arz eden kararlar irdelenecektir. Nihayet doktrindeki görüşlere ve kısaca karşılaştırmalı hukuk mevzuatına da yer verilerek kurum daha detaylı olarak ortaya koyulmaya çalışılacaktır.

————————————

2     FEYZİOĞLU, Feyzi Necmeddin, Aile Hukuku, İstanbul,1986, s. 123.


SAYFA : 2

2.EVLİLİĞİN KURULMASI VE HUKUKİ NİTELİĞİ

Evlenme bir aile hukuku sözleşmesidir.3 Evlilik, evlendirme memuru önünde tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla kurulur. TMK m. 142’de evlendirme memurunun evleneceklerden her birine diğer kişiyle evlenmek isteyip istemediklerini sorması ve tarafların olumlu sözlü cevaplarıyla evliliğin kurulacağı hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin devamında ise evlendirme memurunun evliliğin tarafların karşılıklı rızasıyla ve kanuna uygun olarak gerçekleştiğini bildirmesi gerektiği açıklanmıştır.

3.EVLİLİĞİN İRADE SAKATLIĞI NEDENİYLE İPTALİ  KURUMU VE HUKUKİ NİTELİĞİ

Borçlar Hukuku bakımından irade sakatlıkları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 30 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak irade sakatlığı nedeniyle evliliğin iptalinin gündeme gelebilmesi için TMK m. 149,150 ve 151. Maddelerinde yer alan sebeplerden biri ile evliliğin malul olması gerekliliği aranmıştır. Yani TBK 30 vd. maddelerinin evliliğe kıyas yoluyla uygulanması mümkün değildir; zira TBK ile TMK’nın bu konuya ilişkin hükümleri arasın- da genel hüküm ve özel hüküm ayrımı söz konusudur.4  Bu konuyla ilgili olarak İsviçre Federal Mahkemesi 1922 tarihli bir kararında, evlilik hukukunun toplumsal yönünü vurgulamış ve Borçlar Kanunu’na ilişkin düzenlemelerin evlilik açısından uygulanamayacağına hükmetmiştir.5

Evliliğin irade sakatlığı nedeniyle iptaline ilişkin madde metninde yazılan sebepler numerus clausus ilkesine tabi biçimde sayılmıştır. Her biri birer nisbi butlan hali teşkil eden bu sebeplerden

———————–

3      Yargıtay İBK. 3/3,  14.06.1965, RG: T.15.07.1965 S. 12049. ; HATEMİ, Hüseyin / OĞUZTÜRK, Kalkan, Aile Hukuku, İstanbul, 2018 s. 30.; TEKİNAY, Selahattin Sulhi, Türk Aile Hukuku, İstanbul, 1990, s. 65.; Evliliğin hukuki niteliğine ilişkin diğer görüşler olan şart tasarruf ve kurum evlilik teorisi için bkz. KÖTELİ, Mustafa Argun, Evliliğin Hukuki Niteliği ve Evlilik Dışı Beraberlikler, İstanbul, 1991, s. 41-48.

4     ÖZTAN, Bilge, Aile Hukuku, Ankara, 2015, s. 602.

5     Karar metni için bkz. BGE 48 II 182.


SAYFA : 3

birinin mevcudiyeti halinde evlilik kendiliğinden hükümsüz olmayacak, nisbi butlanla malul olacaktır. Nisbi butlanla malul evlilik, TMK m. 156 uyarınca hâkim evliliğin iptaline hükmedene kadar geçerli bir evliliğin tüm hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır.6

4.TÜRLERİ

4.1. Yanılma (Hata)

4.1.1. Genel Olarak

Yanılma, belirli bir hususta bilgi sahibi olmamaktan kaynaklanır.7 Yanılma, beyan yanılması ve saik yanılması olarak iki şekilde ortaya çıkmaktadır.8 TMK m. 149/b. 1’de evliliğin niteliğinde yanılma ve eşin şahsında yanılma olmak üzere iki farklı türe yer verilmiştir. Diğer bir yanılma hali olan eşin niteliğinde yanılma ise TMK m. 149/b. 2 uyarınca saik yanılması sınıflandırması altında konumlanmaktadır.9 Önemle belirtmek gerekir ki eşin zamansal açıdan evlenme anı itibariyle TMK m. 149 kapsamında yer alan yanılma türlerinden biri ile yanılmış olması gerekmektedir. Evlen-dikten sonra oluşan yanılma halleri nisbi butlana yol açmaz; koşulların gerçekleşmesi halinde boşanma nedeni olabilir.10

Alman Medeni Kanunu’nda ise eşin şahsında ve eşin niteliğinde yanılma halleri mevzuatta olmayıp yanılma halinin sadece bir durum ile sınırlandırıldığı görülmektedir. O durum ise eşin evlenme işlemi yaptığını anlamaması durumudur.11  Bunun dışındaki sebepler Alman Medeni Kanunu’na göre evlilik bakımından yanılma için gerekçe oluşturmamaktadır.

—————————-

6     DURAL, Mustafa /  ÖĞÜZ, Tufan /  GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk Özel Hukuku: Aile Hukuku, İstanbul, 2020, s. 87.

7     EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2017, s. 395.

8      Turan BAŞARA, Gamze /  BAŞARA, İzzet, Borçlar Kanunu Tasarısında İrade Sakatlık- ları, Prof. Dr. Fırat Öztan’a Armağan, Cilt: 1, 2010, 335-351, s.337.

9     ÖZTAN, age, s. 605.

10   İKİZLER, Metin, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, Ankara, 2018, s.203.

11    Alman hukukunda § 1314 Abs. 2 Nr. 2 BGB’de bu husus bir iptal sebebi olarak yer almaktadır. Ancak yanılan eş, daha sonradan bu durumu öğrenir ve evliliği devam ettirmek isterse evliliği tasdiklemiş sayılmaktadır. (§ 1315 Abs. 1 Nr 4 BGB), https://www.gesetze-im-internet.de  (Çevrimiçi:04.01.2024)


SAYFA : 4

Mehaz İsviçre Medeni Kanunu’nda ise 2000 yılında yürürlüğe giren değişiklik ile evlenilen kişinin niteliğindeki yanılma butlan sebebi olarak belirtilmemiş olup, evlenmede yanılma yalnızca evlenmenin niteliğinde ve kişide yanılma durumları ile sınırlandırılmıştır.12

4.1.2. Evliliğin Niteliğinde Yanılma

Nitelikte yanılma bir beyan yanılmasıdır.13 TMK 149/b. 1 hükmü, TBK m. 31/b. 1’de düzenlenen sözleşmenin niteliğinde yanılmanın Aile hukukundaki yansıması olarak değerlendirilebilir. Bu yanılma hali, evlendiğinin farkında olmama ya da başka bir hukuki işlem için irade açıklaması yapılırken yanılarak evlenme yönünde irade açıklaması yapılması şeklinde ortaya çıkabilir. Doktrinde yabancı birinin şahit olarak evliliğe katıldığını düşünürken hataen evlenmesi,14 kişinin bir piyeste rol aldığını düşünürken evlenme- si,15 İngiliz bir kadının Hindistan’da din değiştirmek isterken yapılan merasimde bir Hintli ile hiç farkında olmayarak evlenmesi,16 kişinin evliliğin yapıldığı yerde konuşulan dili iyi bilmemesinden kaynaklı olarak hayır yanıtı yerine evet yanıtında bulunması17 gibi hallerde bu tür bir yanılmanın meydana geldiği kabul edilmektedir. Her ne kadar kanunda bu kurum düzenlenmişse de TMK’da evliliğe ilişkin sıkı şekil şartları olduğundan pratik yaşam açısından bu tür bir yanılmayla karşılaşılması muhtemel görülmemektedir.18

Nitelikte yanılma kurumu zihni kayıt ile karıştırılabilmektedir. Zihni kayıtta kişi içinden o işlemi yapma arzusunda olmamasına karşın irade ettiği işlemi yapmakta ve o yönde beyanda bulunmaktadır.19 Örneğin kişinin sevmediği ve aslında evlenmek istemediği bir kişiyle sırf evleneceği kişinin çok zengin olması nedeniyle

——————————-

12   ZGB. Art. 107/2, https://www.fedlex.admin.ch  (Çevrimiçi:04.01.2024)

13   ÖZTAN, age, s. 604.

14   ÖZTAN, age, s. 604.

15   DURAL /  GÜMÜŞ /  ÖĞÜZ, age, s. 88.

16   TEKİNAY, age, s.136.

17   GÖNENSAY, Ahmet Samim, Medeni Hukuk C. II: Aile Hukuku, İstanbul, 1937, s. 57.

18    KILIÇOĞLU, Ahmet, Aile Hukuku, Ankara, 2016 s. 89. ; FEYZİOĞLU, age, s.121. ; İKİZLER, age, s.193. ; TEKİNAY, age, s. 136.

19   İKİZLER, age, s.193.


SAYFA : 5

evlenmesinde zihni kayıt vardır ve evlilik hukuken geçerli olarak meydana gelmiştir.20

4.1.3. Eşin Şahsında Yanılma

Şahısta yanılma durumunda kişinin kimliğine ilişkin bir beyan yanılması söz konusudur.21 Örneğin koca, iki kardeşten küçüğü ile evlenmek istediği halde yüzünü bir tül duvakla örten büyüğü ile evlenmişse eşin kimliğinde yanılma hali söz konusudur.22 Edebiyatımızda görücü usulü ile evlilik temasını işleyen Şinasi’nin “Şair Evlenmesi” adlı oyunundaki senaryo eşin şahsında yanılma için iyi bir örnektir.

Doktrinde bir görüş, TMK 149/b. 1 hükmünü geniş bir şekilde yorumlayarak yalnızca eşin fiziksel kimliğine değil, sosyal kimliğine ilişkin yanılmaların da evliliğin iptaline neden olabileceğini kabul etmektedir.23 Konuya ilişkin verilen örnek ise kişinin bir doktorla evlendiğini düşünürken aslında bir hasta bakıcıyla evlenmesidir.24

Biz bu görüşe katılmıyoruz. Zira bu durumda söz konusu olan, kişinin nitelikleriyle ilgili bir durum olduğundan sosyal kimliğe ilişkin yanılmanın, koşulları varsa eşin niteliğinde yanılma kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.25

Evliliğin niteliğinde yanılma bahsinde de değindiğimiz üzere; evlenme merasiminin gerçekleşebilmesi için TMK m. 136’da yer aldığı üzere eşlerin her birinin başvurusu ve TMK m. 137 çerçevesinde bu başvurunun incelenmesi zorunluluğu olduğundan, eşin şahsında yanılmanın da pratik hayatta vukuu bulabilmesi neredeyse hiç mümkün görünmemektedir.

TMK m. 149 hükmüyle kanun koyucu tarafından evliliğin niteli- ğinde ve eşin şahsında yanılma olmak üzere iki tür beyan yanılması kabul edilmişse de uygulamada bu tür yanılma hallerine neredeyse hiç rastlanılmadığı söylenebilir.

——————————————-

20   İKİZLER, age, s.193.

21   ÖZER, Mustafa Tolga, Medeni Hukukta Hata Kavramı, İstanbul, 2019, s. 331.

22   AKINTÜRK, Turgut /  ATEŞ, Derya, Aile Hukuku, İstanbul, 2020 s. 217.

23   TEKİNAY, age, s.137.

24   TEKİNAY, age, s. 137.

25   ÖZTAN, age, s. 605.


SAYFA : 6

4.1.4. Eşin Niteliğinde Yanılma

Bu tür yanılma saik yanılmasıdır.26 Ancak kanun koyucu her türlü saik yanılmasını evliliğin iptali için yeterli görmemiştir. TMK m. 149/b. 2 lafzı uyarınca, eşlerden biri diğer eşte bulunmayan ve birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez hale getiren önemli bir nitelik hakkında yanılarak evlenmişse evliliğin iptalini talep edebilmektedir. Niteliğin, eş tarafından mazur görülebilir düzeyde değil, evlilik birliğini sürdürmeye engel teşkil edecek surette çekilmez bir nitelik olması bu madde açısından önem arz etmektedir. Nitelikte yanılmanın varlığı değerlendirilirken, yanılmanın hem subjektif hem de objektif açıdan esaslı olup olmadığının hâkim tarafından titizlikle değerlendirilmesi gerekmektedir.27

4.1.4.1. Unsurları

4.1.4.1.1. Subjektif Unsur:

Subjektif unsurun varlığının kabul edilebilmesi için eşin gerçek durumu bilseydi bu evliliği yapmayacağı anlaşılmalıdır.28  Diğer bir ifadelendirmeyle yanılan eş açısından diğer eşteki söz konusu nitelik olmazsa olmaz bir öneme sahip olmalıdır.

Subjektif unsur mahkeme tarafından analiz edilirken eşin doğup büyüdüğü çevre, hayat görüşü ve hassasiyetleri gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Eşin davranışlarından yanılmaya düşülen niteliğin önemsiz olduğu anlaşılıyorsa bu durumda evliliğin iptali söz konusu olmayacaktır.29 Eşlerden birinde olan nitelik, diğer eş tarafından önemli nitelik olarak görülmüş olsa bile eğer evlenme öncesi biliniyorsa o takdirde evliliğin iptali mümkün olmayacaktır.30

——————————————-

26   ÖZTAN, age, s. 605.

27   FEYZİOĞLU, age, s. 123. ; İKİZLER, age, s.196.

28   AKINTÜRK /  ATEŞ, age, s. 218.

29   ÖZER, age, s. 333.

30   ÖZER, age, s. 333.


SAYFA : 7

4.1.4.1.2. Objektif Unsur:

Objektif unsurun varlığı, eş tarafından önemli görülen nitelikteki yanılmanın toplumdaki normal, dürüst, orta zekalı insanların değerlendirmesine göre de önemli görülmesi anlamına gelmektedir.31

Yani nitelikte yanılma sebebiyle evliliğin iptalinin mümkün olabilmesi için, eşteki niteliğin sadece diğer eş tarafından önemli görülmesi yeterli görülmemiştir. Böylece eşinin beklediğinden asabi çıkması, temizliğe düşkün olması, doğal sarışın olmaması gibi birçok neden nisbi butlan yoluyla evliliğin sona erdirilmesi talebine gerekçe gösterilemeyecektir.32 Eğer zaten objektif unsur aranmasaydı iptalin kapsamı son derece genişlemiş olurdu.

4.1.5. Yargıtay Kararlarında ve Doktrinde Yer Alan Nitelikte Yanılma Görünüşleri

4.1.5.1. Sağlık ve Cinsel Nedenler

Eşin taşıdığı bir hastalığa ilişkin yanılmaya düşülmesi sonucu evliliğin iptalinin söz konusu olabilmesi için eşteki hastalığın ağır ve tedavisinin mümkün olmaması gerekmektedir.

Yargıtay, sedef hastalığının nitelikte yanılma nedeniyle evliliğin iptaline yol açmayacağı yönünde karar vermiştir.33

Türk hukukunda infertilite34 halinin yanılma nedeni olarak kabul edileceği yönünde görüşler bulunmaktadır.35

Yargıtay ise bir kararında kısır olan erkeğin cinsel iktidarının mevcut olması halinde bu durumun yanılma sebebiyle evliliğin ip- talini mümkün kılmayacağını ifade etmiştir.36

——————————————–

31   AKINTÜRK /  ATEŞ, age, s. 219.

32   VELİDEDEOĞLU, Hıfzı Veldet, Türk Medeni Kanunu: Aile Hukuku, İstanbul, 1965, s. 289.

33   Yargıtay 2. HD, E. 2006/5711, K. 2006/12979, T. 03.10.2006, https://www.lexpera.com (Çevrimiçi: 21.01.2024)

34   Halk arasında bilinen ismiyle kısırlık.

35   VELİDEDEOĞLU, age, s. 291. ; TEKİNAY, age, s. 138.

36    Yargıtay 2. HD, E. 1986/10355, K. 1986/11484, T. 29.12.1986, https://www.e-uyar. com (Çevrimiçi: 21.01.2024) ; ÖZTAN, age, s. 607. ; TEKİNAY, age, s. 138.


SAYFA : 8

Yargıtay, başka bir kararında davalı kadının evlilik öncesi prematüre over yetmezliği37 rahatsızlığını eşinden gizlemesi ve bu du- rumla, eşini sağlığı konusunda yanıltmasını ve aldatmasını güven sarsıcı bir eylem olarak değerlendirmiştir. Yüksek Mahkeme bu durumun TMK’nın 149/b. 2 ve 150. maddelerinde yer alan nisbi butlan sebeplerini oluşturabileceğine karar vermiştir.38 Eşin niteliğinde yanılma hükmü açısından kararı incelediğimizde, gerçekten de eşlerden biri subjektif açıdan çocuk sahibi olmayı evliliğinde önceliklendirmiş olabilir ancak objektif açıdan söz konusu sonuca ulaşılması kanaatimizce güçtür. Çünkü eşinin diğer niteliklerini göz ardı ederek salt çocuk sahibi olma maksatlı evliliğin kabulü evlilik kurumuna zarar vereceği gibi toplumdaki normal bir insan bakımından kabul görmeyeceği aşikardır.

Objektif unsurun varlığını kabul etsek bile, bu durumda eşleri birbirine bağlayan ve evlilik kurumunu ayakta tutan tek unsur çocuk edinme isteği olacaktır. Bu tür bir evliliğin sağlam temeller üzerine oturmayacağı ortadadır. Objektif unsurun varlığının ka- bulü, aile kurumunun sonlanmaya elverişliliğini de artıracaktır. Zira evlilik, sadece neslin devamlılığı gayesiyle değil; her durum ve şartta dayanışma içerisinde bir birlikteliğe vücut vermelidir. Ek olarak tıp biliminin gelişmiş imkanları sayesinde örneğin tüp bebek tedavisi gibi yöntemlerle infertilite durumunda çocuk sahibi olunabilmesi mümkün olabilmektedir. Ancak eğer eşlerden biri evlilik birliğini yalnızca diğer eşin üreme yeteneğinin yoksunluğuna dayandırarak sürdürmek istemiyorsa evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin genel boşanma sebebine dayanarak boşanma davası açabilmesi mümkündür.

Yargıtay, çift cinsiyetli (hermafrodit hastası) olmanın kanunen evlenmenin feshine yol açacağına karar vermiştir.39

—————————————

37   Halk arasındaki tabirle erken menopoz durumudur.

38    Yargıtay 2. HD, E. 2012/8975, K. 2012/28580, T. 28.11.2012 , https://www.lexpera.com (Çevrimiçi: 21.01.2024)

39    Yargıtay 2. HD, E. 1985/89, K. 1985/376, T. 21.01.1985 ; ŞENER, Esat, İçtihatlı Açık- lamalı Türk Medeni Kanunu, Ankara, 1998, s. 576.


SAYFA : 9

Cinsel sapıklıkların eşin niteliğinde yanılma sebebiyle evliliğin iptalini mümkün kılacağı kabul edilmektedir.40

Doktrinde ağız ve vücut kokusunun, çekilmezlik koşulunu sağ- laması halinde evliliğin nisbi butlan sebebiyle iptaline sebep olabileceği kabul edilmektedir.41 Yargıtay da konuya ilişkin tedavisi imkânsız ağız ve vücut kokusunun evlenmeden önce mevcut olması şartıyla evliliğin feshi sebebi olacağına hükmetmiştir.42

Yargıtay, kocanın sara hastası olduğu ve bunu gizlediği dava konusu olayda nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptaline hükmetmiştir.43

Yargıtay, eşinin erkek vücudunu andıran görünümü ve cinsel organındaki anormal durum nedeniyle evliliğin iptalinin talep edildiği davada, kocada bu durum sebebiyle meydana gelen soğukluk ve haklı kaçınma duygularının evlenmenin feshini gerektireceği, davacı kocayı hayatı boyunca arzusu dışında birisiyle beraber yaşamaya zorlamanın haksızlık olacağı yönünde hüküm tesis etmiştir.44

Cinsel iktidarsızlıkla ilgili bir kararda ise evliliğin yalnızca sos- yal amacı değil, aynı zamanda neslin devamını sağlama ve cinsel istekleri tatmin etme amacı da taşıdığı vurgulanmıştır. Kararda, kocanın cinsel organı normal olsa da psikolojik nedenlerle evliliğin üzerinden dört aydan fazla süre geçmesine rağmen eşiyle cinsel ilişkiye girmemesi, onun karşı cinsle ilişki kurma yeteneğinden yoksun olduğunu göstereceği ve bu durumun evliliğin iptaline hükmetmeyi gerektireceği belirtilmiştir.45

Yargıtay’ın başka bir kararında, eşin bakire olduğu düşünülme- sine rağmen gerçekte böyle olmadığının öğrenilmesi durumunda,

—————————————

40   DURAL /  ÖĞÜZ /  GÜMÜŞ, age, s. 89.

41   FEYZİOĞLU, age, s. 126. ; İKİZLER, age, s. 199.

42   Yargıtay 2. HD, E. 1973/6307, K. 1973/6606, T. 16.11.1973, https://www.e-uyar.com

(Çevrimiçi: 10.02.2024) ; FEYZİOĞLU, age, s. 126.

43    YHGK, E. 1950/2-152, K. 1950/40, T. 12.07.1950,  https://www.legalbank.net (Çevrimi- çi: 10.02.2024) ; AKINTÜRK/ATEŞ, age, s. 219.

44   Yargıtay 2. HD, E. 1981/2375, K. 1981/3728, T. 14.05.1981, https://www.e-uyar.com

(Çevrimiçi: 10.02.2024) ; FEYZİOĞLU, age, s. 125.

45   Yargıtay 2. HD, E. 1985/4060, K. 1985/4201, T. 02.05.1985, https://www.e-uyar.com (Çevrimiçi: 10.02.2024)


SAYFA : 10

kadında bulunması gereken bir niteliğin eksik olduğu belirtilerek bu durumun nitelikte yanılmaya yol açacağına karar verilmiştir.46

Doktrinde bir görüş, bakireliğin Türk toplumu açısından objektif esaslı olduğu görüşündedir.47

Kanaatimizce, bakireliğe ilişkin yanılmanın eşlerin doğup büyüdüğü ve yaşadığı çevrenin göz önünde bulundurulması suretiyle, iptale yol açıp açmayacağını değerlendirilmesi daha hakkaniyetli olacaktır.48

4.1.5.2. Diğer Nedenler

Kadın veya erkeğin fuhşu, şeref veya haysiyetle bağdaşmayan bir sanatla uğraşması durumları eşin niteliğinde yanılma kapsamında değerlendirilerek iptal sebebi olarak kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay da bu konuda benzer bir hüküm tesis etmiştir.49

Doktrinde, eşin din, mezhep ve uyruğuna ilişkin yanılmanın nisbi butlan sebebi olarak kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin tartışma söz konusudur.

Alman hukukunda baskın görüşe göre, eşin din, mezhep yahut etnik köken gibi hususlarda yanılmış olması nisbi butlan nedeni olarak kabul edilmemelidir.50

————————————————–

46   Yargıtay 2. HD, E. 2006/14649, K. 2007/2504, T. 22.02.2007, https://www.lexpera.com (Çevrimiçi: 10.02.2024)

47   HATEMİ /  OĞUZTÜRK, age, s. 77.

48   GÖKTÜRK, Hüseyin Avni, Aile Hukuku, Ankara, 1943, s.33. ; ÖZER, age, s. 340.

49    Yargıtay tarafından şu şekilde izah olunmuştur: “…743 Sayılı Medeni Kanun’un 116/3. maddesi; karı veya kocasında bulunmaması, onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir hale koyacak derecede ehemmiyetli bir vasfı hakkında hataya düşerek evlen- miş ise evlenmenin feshinin istenebileceğini hükme bağlanmıştır. Taraflar 19.1.2001 de evlenmiş dava ise 5.2.2001 de açılmıştır. Toplanan delillerden davalının evlenmeden önce üçüncü kişilerle çok kez evlilik dışı ilişkiye girdiği, sokakta birlikte bulundukları sırada bu halin 3. kişilerin hoş karşılanmayacak davranışların yol açtığı davalının bu amaçla Gürcistan’dan geldiği anlaşılmaktadır. Davalının ahlaki yapısı önemli vasıf olup, davacı için onunla birlikte yaşamayı çekilmez hale sokar. Davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde isteğin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” Yargıtay 2. HD, E. 2002/3393, K. 2002/6257, T. 10.05.2002, https://www.legalbank.net (Çevrimiçi:03.02.2024)

50    MERONİ, Rudolf, Dogmatik und Practische Bedeutung des schweizerischen Eheungültigkeitsrecht, Zürich, 1984, s. 41.


SAYFA : 11

Türk hukukunda bir görüş, uyrukluk, din gibi sosyal hususlardaki yanılmaların eşin niteliğinde yanılma kapsamına gireceği yönündedir.51 Aynı doğrultuda izahı farklı bir görüşe göre ise kişinin mesleği nasıl niteliğini oluşturuyorsa dini ya da ırkı da onun niteliğidir, bu hususlardaki yanılmanın somut olaya göre önemli olarak değerlendirilebiliyorsa bir yanılma sebebi olarak kabul edilmesi gerekir.52

Kanaatimizce uyruk, din ve mezhepte yanılmaların nitelikte yanılma sebebiyle evliliğin iptaline imkân vermemesi gerekmektedir. Kişinin tasarruf alanı dışında olan, doğum ile hasbelkader tezahür eden uyruğunun, onun niteliği olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Din veya mezhep ise kişinin niteliklerine etkisi olabilme potansiyeli olan ama tek başlarına birer nitelik olmayan kavramlardır. Örneğin, dürüst olma niteliğini ele alırsak, bir kişi kendi dininin yasağına uyarak yalan söylememeyi şiar edinmiş olabilir. Bu durum, o kişinin dürüst bir kişi olduğunu gösterir. Ancak aynı dine mensup olup sürekli yalan söyleyen bir kişi de şüphesiz olabilir. Yani kişinin salt dini yahut da mezhebi o kişiyi nitelememektedir.

Konuya Anayasa Hukuku perspektifinden bakıldığında ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 24. maddesinde herkesin  dini inanç hürriyetine sahip  olduğu yer almaktadır. TMK m. 341/b. 3 gereğince de “Ergin dinini seçmekte  özgürdür.” İlkesel olarak özgürlük sahasında olan bir seçimin sonucuna, eş seçimini sınırlayıcı bir külfet getirmek; var olan özgürlüğü kısıtlayıcı mahiyette olacaktır. Eğer eşler açısından gerçekten evlilik birliği din, mezhep yahut uyruk farklılıklarının tesiriyle temelden sarsıldıysa boşanma davası ile evliliğin sonlandırılabilmesi mümkündür.

———————————

51   FEYZİOĞLU, age, s. 123.

52    ÇELİK, Nazlı Hilal, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, İstanbul, 2021(Evlenmenin Hükümsüzlüğü), s. 180.


SAYFA : 12

4.2. Aldatma (Hile)

4.2.1. Genel Olarak

Bir kişiyi sözleşme yapmaya ikna etmek için onda yanlış bir kanaat uyandırmaya veya yanlış bir kanaatin düzelmesini engellemeye aldatma denir.53 TMK m.150 de aldatmaya ilişkin olarak tahdidi sayılan iki farklı durum öngörülmüştür. İlk fıkrada, eşin namus ve onuru hakkında doğrudan onun tarafından veya onun bilgisi al- tında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olması hali yer almıştır. İkinci fıkrada ise eşin veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalığın kendisinden gizlenmesi haline yer verilmiştir. Bu iki durum dışında bir konuda aldatma sebebi ihdas edilmesi söz konusu değildir.54

Aldatmanın bir iptal sebebi olarak kabul edilmesi için aldatma ile evlilik arasında bir illiyet bağının bulunması; bir başka deyişle, aldatılan kişi eğer aldatılmamış olsaydı bu evliliğe olumlu rıza açıklamayacak olması gerekir.55

Zamansal olarak ise aldatmanın evlenme sözleşmesinden önce ve en geç evlenme sözleşmesinin kuruluşu sırasına değin gerçekleşmiş olması gerekmektedir.56

Alman Medeni Kanunu’nda da aldatma bir iptal sebebi olarak yer almaktadır. Madde metninde aldatma kavramının namus ve onur yönünden sınırlayıcı ifadeler içermediği görülmektedir. Maddede “eşin evliliğe girmesini engelleyecek koşullara ilişkin olarak aldatılma” hali yer almıştır. Düzenlemeye göre, karşı taraf aldatması ya da üçüncü kişi aldatması mümkündür. Ancak üçüncü kişi aldatmasının iptal sebebi olabilmesi için, diğer eşin bu durumu biliyor olması gerekir. Konu bakımından ise mali durum haricindeki her olay aldatmanın konusuna girebilir.57

————————————————

53   EREN, age, s. 413.

54   DURAL /  ÖĞÜZ /  GÜMÜŞ, age, s. 90.

55   FEYZİOĞLU, age, s. 139.

56   İKİZLER, age, s. 208. ; MERONİ, age, s. 45-46.

57   BGB  §1314  Abs.  2  Nr  3  BGB,  https://www.gesetze-im-internet.de   (Çevrimiçi: 11.03.2024)


SAYFA : 13

İsviçre Medeni Kanunu’nda 2000 yılında yürürlüğe giren değişiklikle, eşin namus ve onuru hakkındaki aldatma ile sağlık açısından ağır tehlike sınırlamaları kaldırılmıştır. Yeni düzenlemeyle “eşin önemli bir kişisel niteliğinde aldatılmış olması” şeklindeki kapsayıcı ifade madde metninde yer almıştır.58 İsviçre Medeni Kanunu’nda evlilikte üçüncü kişinin aldatmasına ilişkin ayrı bir hüküm bulunmamaktadır.

4.2.2. Yanılma ve Aldatma Kurumları Arasındaki İlişki

Aldatma, yanılmadan farklı olarak eşin iradesi ile beyanı arasındaki uyumsuzluğun dışsal bir etki ile oluşmasıdır. Yanılma durumunda eş kendi özensizliği ya da kusuru sonucu iradesi ile beyanı arasında çelişkiye düşerken aldatma durumunda ise eş diğer eş ya da üçüncü bir kişi tarafından yanıltılmaktadır.59

Aldatma halinde söz konusu yanılmanın esaslı yanılma olup olmadığı araştırılmamaktadır.60 Yanılma halinde ise yanılmanın evliliğin iptaline sebep olabilmesi için esaslı bir yanılma olması gerekmektedir. Eğer kanunda sayılmayan bir aldatma sebebi vuku bulmuş ve aldatılan eş bu sebepten ötürü yanılarak evlenmişse, o takdirde evliliğin iptali için koşulların varlığı halinde yanılma hü- kümlerinin uygulanması mümkün olabilecektir.

Yanılarak evlenen eş açısından yanılma hükmüne gidilmesi, subjektif unsurun yanında objektif unsurun aranması bakımından aldatma kurumuyla karşılaştırıldığında daha ağır şartlara tabidir. Aldatmada ise kanun koyucu tarafından aldatma çeşitlerinin sınırlandırılmış olması, adeta objektif esaslılık ölçütü görevi üstlenmiş ve madde metninde yer verilen iki durum dışındaki nedenler evlen- menin iptalini gerektirecek derecede etkili görülmemiştir.61

—————————————–

58   ZGB. Art 107/3, https://www.fedlex.admin.ch  (Çevrimiçi: 12.03.2024)

59   KILIÇOĞLU, age, s. 89.

60    SAYMEN, Ferit Hakkı /  ELBİR, Halid Kemal, Türk Medeni Hukuku C. 3: Aile Hukuku, İstanbul, 1960, s. 218.

61   İKİZLER, age, s. 204.


SAYFA : 14

4.2.3. Eşin Namus ve Onuru Hakkında Aldatma

Doktrinde namus ve onur kavramları iyi şöhret, lekesiz bir geçmiş ve yaşayış tarzı olarak anlaşılmaktadır.62  Doktrinde namus ve onur kavramlarının somutlaşması için, boşanma nedenlerinden TMK m. 163’te yer alan haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle ilişki kurularak izahatta bulunulmaktadır.63  Biz de bu yaklaşımın isabetli olacağı kanaatindeyiz. Namus ve onur kavramlarını somut olarak anlamlandırmada anılan maddeden faydalanılabilecektir.

Doktrinde eşin yaşadığı çevrede yalancı ve dolandırıcı olarak tanınması fakat bu durumu gizleyerek aksi bir şekilde kendini yansıtması,64 iffetsiz yaşam sürme veya ağır cürümlerden mahkûmiyet olması65 gibi durumlar da örnek kabilinden verilmektedir.

Aldatma, aktif bir davranış neticesinde meydana gelir ve susma aldatma kapsamında değerlendirilmez.66  Ancak eşler açısından aydınlatma yükümlülüğü doğarsa eşin karşı tarafı aydınlatmaması aldatma olarak kabul edilmektedir.

Borçlar hukuku açısından da tarafların bildikleri her şeyi karşı tarafa aktarma yükümlülükleri yoktur.67 Ancak bir konuda karşı tarafın yanlış bir kanaate sahip olma potansiyeli varsa ve bu noktada açıklama yapılması gerekiyorsa susmak pasif bir aldatma olarak kabul edilmektedir.68 Doktrinde aydınlatma yükümlülüğünün dayanağı kanun, sözleşme yahut da dürüstlük kuralı olarak ifade edilmektedir.69 Bu bağlamda yer alan aydınlatma yükümlülüğünün dayanağının dürüstlük kuralı olduğu görülmektedir.

Doktrinde aydınlatma yükümlülüğünün doğması için diğer eşin mutlaka soru sormasının beklenmemesi gerektiğini savunan bir

——————————————-

62   GENÇCAN, Ömer Uğur, Aile Hukuku, Ankara, 2011., s. 413.

63   İKİZLER, age, s. 205. ; MERONİ, age, s. 45.

64   FEYZİOĞLU, age, s. 128.

65   ÖZTAN, age, s. 344.

66   GENÇCAN, age, s. 415.

67   EREN, age, s. 416.

68   ÇELİK, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, s. 190.

69   KURŞAT, Zekeriya, Borçlar Hukuku Alanında Hile Kavramı, İstanbul, 2003, s. 51.


SAYFA : 15

görüş bulunmaktadır. Bu görüşe göre, genel olarak evlilik konusunda önem teşkil edebilecek konularda susma, aldatma teşkil etmelidir.70 Ancak kanaatimizce, neyin önem taşıyıp neyin taşımayacağı her evlilikte değişkenlik gösterdiğinden ve bu kapsam son derece belirsiz olduğundan, eşe böyle bir yükümlülük yüklemek oldukça ağırdır. Ayrıca bu görüşün benimsenmesi durumunda, evliliğin iptali kurumunun kapsamı da genişletilmiş olacaktır. Dolayısıyla eşlerden birinin açıklama yapmaması yalnızca karşı tarafın namus ve onur kavramları çerçevesindeki hassasiyetlerinin ve kırmızı çizgilerinin öğrenilmesi halinde aldatma teşkil etmelidir. Bu minvalde, genel olarak önem taşıyan konularda açıklama yapmamanın aldatma sayılması mümkün değildir.

Örneğin nişanlılardan biri, hırsız olan bir kimse ile asla evlenmeyeceğini aslında hırsız olan diğer nişanlıya söylerse artık karşı taraf için aydınlatma yükümlülüğü doğacaktır.71  Örnekteki gibi pasif bir aldatma ile gerçek gizlenmiş ve nişanlılık evlilik ile son bulmuşsa evliliğin iptali yoluna TMK m. 150/b. 1 uyarınca gidilmesi mümkün olacaktır.

Doktrinde susma yoluyla gerçekleşen aldatmaya verilen diğer bir örnek ise bir başkasından gebe olan kadının bunu gizlemesidir.72

Eşinin din hususundaki hassasiyetini öğrenen bir kişinin kendi dinini saklamasının onurlu bir davranış olarak görülüp görülmemesi gerektiği ve bunun gibi davranışların aldatma teşkil edip etmeyeceği doktrinde tartışmaya yol açmıştır. Bir görüşe göre, doğrudan namus ve onurla ilgili olmayan bir konuda aldatma, kandırmaya devam etme, kişinin namus ve onurunu lekeler ve aldatma olarak kabul edilmelidir.73

Diğer bir görüş, yalan söyleme ve bu yalanı sürdürmenin doğrudan namus ve onura dair bir aldatma olarak kabul edilmesinin iptalin kapsamını genişleteceğini ve böyle bir yorumdan kaçınılma-

—————————————-

70   ÇELİK, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, s. 191.

71   DURAL /  ÖĞÜZ /  GÜMÜŞ, age, s. 91.

72   İKİZLER, age, s. 207.

73   SCHWARZ, Andreas Bertalan, Aile Hukuku, (Bülent Davran Çev.), İstanbul, 1946, s. 115.


SAYFA : 16

sı gerektiğini savunmaktadır.74  Bu görüşe göre, evliliğin iptali için yalnızca kanunun öngördüğü şekilde doğrudan namus ve onurla ilgili bir aldatma bulunmalıdır. Biz de bu görüşe katılıyoruz. Ancak eklemek gerekir ki, kanun metninde namus ve onur kavramlarının sınırlarının net bir şekilde çizilmemesi, bu kavramların farklı yorumlanmasına ve dolayısıyla sınırları belirli olmayan bir uygulamaya yol açabilmektedir. Sınırları belirlemek adına, kanun koyucunun bu kavramlardan ne anladığının hiç değilse örnek gösterici bir sayımla maddede yer almasının somut olaylar bakımından daha isabetli olacağı kanaatindeyiz. Mevcut durumda ise bu kavramların dar bir yorumla ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Doktrinde, müstakbel eşini evlenmeye razı etmek için iyi bir işinin olduğu ve kendisinin çok zengin olduğu yönünde davranışlarda bulunan eşin, gerçekte işsiz olup yalnızca zengin bir aileye damat olma gayreti içinde olan birisi olduğunun öğrenildiği bir örnekte, onurda aldatmanın varlığı kabul edilmekte ve evliliğin iptali mümkün görülmektedir.75 Ancak çok zengin olan bir kişinin kendisiyle bu sebeple evlenmeye karar vermemesi için bu zenginliğini belli etmeyip, orta halli olarak tanıtması onursuz bir davranış olarak kabul edilmemektedir.76

4.2.4. Kendisinin veya Altsoyunun Sağlığı için Ağır Tehlike Oluşturan Bir Hastalığın Gizlenmesi Hali

TMK m. 136’da evlenme başvurusu için gerekli belgeler arasın- da eşlerin evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık raporunun evlendirme memurluğuna ibrazı düzenlenmiştir. Bu gereklilik, kanun koyucunun eşlerin sağlıklı olmasını evlilik açısından bir ön şart olarak değerlendirdiğini göstermektedir. Evliliğe engel teşkil eden hastalıklar Türk Medeni Kanunu’nda değil, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu77’nun (UHK) 123. ve 124.

————————————-

74   MERONİ, age, s. 45-46.

75   DURAL /  ÖĞÜZ /  GÜMÜŞ, age, s. 91. ; SCHWARZ, age, s. 115.

76   DURAL /  ÖĞÜZ /  GÜMÜŞ, age, s. 91.

77   RG, T.24.04.1930, S. 1489.


SAYFA : 17

maddelerinde yer almaktadır. UHK kapsamında değerlendirilen bir hastalığın mevcudiyeti halinde sağlık kurulu eşe rapor vermeyecektir. Anılan maddelerde yer alan hastalıklar da TMK m. 150/b. 2‘de nitelenen tanıma uyan hastalıklardır. Önemle belirtilmelidir ki, eşlerden birinin evlenmeye engel derecede akıl hastası olması bu kapsamda değil, TMK m. 145/b. 3 kapsamında evliliğin mutlak butlanla maluliyetine yol açan bir sebep olarak kanunda düzenlenmiştir.

UHK’nın 123. maddesi, “Frengi, belsoğukluğu ve yumuşak şankr ve cüzzama ve  bir marazı akliye müptela olanların evlenmesi memnudur. Bu  hastalıklar usulü dairesinde tedavi edilip, sirayet tehlikesi geçtiğine veya şifa bulduğuna dair  tabip raporu ibraz olunmadıkça musapların nikahları aktolunmaz.” şeklindedir.

UHK’nın kabul tarihi 1930’dur. Kanunun eski olması hasebiyle günümüzde tehlike arz eden birtakım bulaşıcı hastalıklar maddede haliyle yer almamış, kanunun ilgili maddesi herhangi bir revizyona da tabi tutulmamıştır. Anılan madde amaçsal olarak yorumlandığında kanun koyucunun kamu sağlığını korumayı ve evlilik sonucunda dünyaya gelecek bireylerin sağlıklı doğmasını ve sağlıklı kalmalarını hedeflediği açıktır. Hangi tür hastalıkların eş veya altsoy bakımından tehlike arz edeceği ise tıp biliminin sınırlarında bir konudur.

Kanaatimizce, tıp biliminin verileri ışığında güncel olarak bulaşıcı hastalıkların mevzuatta yer alması ve güncel durum nazarında düzenlemeye tabi tutulması, uygulamada oluşacak yavaşlığın önüne geçecektir. Mevzuatta yer almasa da AIDS hastalığına sebep olan HIV virüsü gibi ağır tehlike oluşturan bulaşıcı hastalıkların da evlenme yasağına tabi olması ve nihayetinde eğer bu durum eşten gizlenmişse evliliğin aldatma yoluyla iptalinin gündeme geleceğine ilişkin şüphe yoktur.

Verem hastalığının ise nikahı 6 ay tehir edeceği, UHK m. 124’te düzenlenmiştir.

Sağlık açısından ağır tehlikeye konu hastalığın eşlerden birin- de olması gerekmektedir. Ancak madde lafzında altsoy için tehlike arz etmesi de düzenlendiğinden, eşin yakın hısımlarında bulunup da nesilden nesle aktarılan hastalıklar varsa bunların gizlenmesi de aldatmaya yol açacaktır.78 Eşte hastalık oluşmamakla birlikte genetik olarak sadece taşıyıcı konumunda olduğu hallerde, hastalığın altsoyda ortaya çıkma ihtimali yüksekse nisbi butlan hakkını tanımak gerekir.79

Kanun metninde tehlikeli bir hastalığın eşten gizlenmesi, esasın- da kanun koyucu tarafından pasif davranış şeklindeki susmanın aldatma mahiyetinde kabul edildiğini göstermektedir. Namus ve onur hakkındaki aldatmada yer alan eşin aydınlatma yükümlülüğünün temelinde dürüstlük kuralı varken, bu durumda yer alan aydınlatma yükümlülüğünün bizatihi kanundan kaynaklandığı görülmektedir.

4.2.5. Aldatmanın Üçüncü Kişi Tarafından Gerçekleştirilmesi

Borçlar hukukunda üçüncü kişinin aldatması TBK m. 36/f. 2’de düzenlenmiştir. Bu madde çerçevesinde üçüncü kişinin aldatma- sı sonucu sözleşme akdeden taraf, karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması halinde sözleşmeyle bağlı olmayacaktır. Hükmün aile hukukundaki yansıması ise TMK m. 150/b.1’de yer almaktadır. Anılan hüküm uyarınca, evlenilen eşin bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olma hali düzenlenmiş olup, üçüncü kişinin aldatmaya yol açan hareketi de açıkça nisbi butlanın kapsam alanında yer almıştır. Burada özellik arz eden husus, üçüncü kişinin aldatmasının hakkında aldatıcı ifa- deler kullanılan eş tarafından bilinmesi gerekliliğidir.

Eğer üçüncü kişinin aldatmasını hakkında aldatıcı ifadeler kullanılan eş, evlenmeden önce bilmiyor ve bilmesi de mümkün değilse o takdirde nisbi butlan yoluyla evliliğin iptali mümkün olmayacaktır. Ancak koşulları varsa boşanma söz konusu olabilecektir. TBK m. 36/f. 2’de üçüncü kişinin aldatmasına dair yer alan hüküm

———————————————

78   VELİDEDEOĞLU, age, s. 295.

79   ÇELİK, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, s. 199.


SAYFA : 18

ile TMK m. 150/b. 1 yer alan üçüncü kişinin namus ve onura ilişkin aldatmasına ilişkin hükmün uyum içerisinde olduğu görülmektedir.

Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalığın üçüncü kişi tarafından gizlenerek aldatmanın gerçekleştirilmesi durumunda TMK m. 150/b. 2’nin lafzı uyarınca ister üçüncü kişinin aldatması olsun ister eşin kendi aldatması olsun eşin bilip bilmediğine veya bilebilecek durumda olup olmadığına bakılmaksızın nisbi butlan sebebi olarak kanunda yer verildiği görülmektedir.

4.2.6. Yargıtay Kararları ve Doktrinde Yer Alan Aldatma Görünüşleri

Yargıtay, şizofreni hastası olan bir eşin bu durumu diğer eşten gizleyerek evliliğin gerçekleşmesine neden olduğu bir davada, hastalığın doğasının evliliğe engel teşkil ettiğini ve hem erkek hem de altsoy açısından ciddi bir tehlike oluşturduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle aldatmanın varlığına hükmetmiştir.80

Yanılma bahsinde yer verdiğimiz eşin üreme yeteneğinden yoksunluğuna ilişkin Yargıtay kararında, TMK m. 150 kapsamında aldatma hükmünün de söz konusu olabileceğine yer verildiğinden söz konusu karara tekrar değinmeyi yerinde buluyoruz.

Yargıtay, davalı kadının evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığından söz etmeyerek davacı eşin güvenini sarstığı ve ilk derece mahkemesince boşanma kararı verildiği dava konusu olayda, davalı kadının evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığını eşinden gizlemesi, eşini sağlığı konusunda yanıltması ve aldatması, davacının bu sebeple güveninin sarsılmış olması nispi butlan sebeplerini oluşturabileceğine karar vermiştir.81

———————————————

80   Yargıtay 2. HD, E. 2017/5989, K. 2018/12811, T. 12.11.2018 https://www.lexpera.com (Çevrimiçi: 20.03.2024)

81    Yargıtay 2. HD, E. 2012/8975, K. 2012/28580, T. 28.11.2012 Karşı Oy ise şu şekilde- dir: “Mahkeme, davalıda saptanan “prematüre over yetmezliğini” boşanma sebebi kabul etmemiş, davalının bu hastalığını gizlemiş olmasını güven sarsıcı davranış olarak görmüş, bu sebeple boşanma kararı vermiştir. Gerçekten de davalının evlilik öncesi var olan ve tıbben tedavi olanağı bulunmayan bu rahatsızlığını gizlemesi kocanın ka- rısına olan güven duygusunu derin biçimde zedeler. Böylesine önemli bir konuda ko- canın kendisini kandırılmış hissetmesi, evlilik birliğini temelinden sarsar ve boşanma sebebi oluşturur. Bu bakımdan mahkemece ulaşılan sonuç doğrudur. Kararın onan- ması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğa katılmıyoruz.”, https://www.lexpera.com (Çevrimiçi: 21.03.2024)


SAYFA : 19

Bu noktada gerçekten de eşin, üreme yeteneği olmayışını gizlemesinin onurlu bir davranış olmadığı ve iptalin mümkün olabileceği düşünülebilir. Ancak bu durum maddede yer alan namus ve onur kavramlarından onur kavramının geniş yorumlanması sonucunda elde edilebilmektedir. Bu yaklaşımımız bizi, yalan söyleme ve bu yalanı sürdürmenin doğrudan namus ve onura dair bir aldat- ma olarak kabul edilmesinin, iptalin kapsamını genişleteceğini ve böyle bir yorumdan kaçınılması gerektiğini savunan görüş ile paralel bir sonuca ulaştırmaktadır.82  Benzer şekilde namus ve onur kavramıyla bağlantısı olmayan bir konuyu (dava konusu olayda infertiliteyi) gizlemenin, bizatihi kendisi onursuz görülerek evliliğin iptali söz konusu olursa, sınırları belirsiz bir iptal uygulamasının önü açılacaktır. Dolayısıyla kanaatimizce maddenin bu hali göz önüne alındığında, eşin infertil oluşuyla ilgili müstakbel eşini bilgilendirmemesi, namus ve onur aldatması sebebiyle iptale gerekçe oluşturmamalıdır. Ek olarak belirtilmelidir ki, TMK m. 150/b. 2 nazarında söz konusu infertilite durumu davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır bir tehlike oluşturmamaktadır.

Doktrinde bir görüşe göre, infertil olan eşin bu durumu bilmesi ve diğer eşin evlenmeden önce evlilikte çocuğun onun için vazgeçilmez bir unsur olduğunu diğer eşe belirtmesi durumunda, eşin aldatma sonucu yanıldığını ve bu durumun önemli nitelikte bir ya- nılma olduğunun kabul edilmesi ve iptal hakkının tanınması gerekmektedir.83 Kanaatimizce bu durumda eşin niteliğinde yanılma hükmüne gitmek mümkün görünmemektedir. Zira verilen örnekte, eşin subjektif açıdan olmazsa olmaz gördüğü unsur: eşinin infertil olmaması ve bunun sonucu çocuk sahibi olabilmesidir. Yani, diğer

——————————————–

82   MERONİ, age, s. 45-46.

83   FEYZİOĞLU, age, s. 124. ; ÇELİK, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, s. 183.


SAYFA : 20

eşin bu konuda bilgi sahibi olup olmaması fark etmeksizin tartışılması gereken nitelik infertilitedir. İnfertilitenin, nitelikte yanılmada aranan objektif unsuru karşılamaması nedeniyle, iptal sebebi olamayacağına ilişkin görüşümüz burada da geçerlidir. Ek olarak yinelemek gerekir ki, tıbbın gelişmiş imkanları sayesinde infertilite halinde de çocuk sahibi olunabilmesi mümkündür.

Son olarak Umumi Hıfzıssıhha Kanunu kapsamında yer alan bir tür zührevi hastalık olan frengi84 ve kemik veremi85 dolayısıyla evliliğin iptalinin söz konusu olabileceğine ilişkin eski tarihli kararlar da mevcuttur.

4.3. Korkutma (İkrah)

4.3.1. Genel Olarak

Korkutma, işlemin bir tarafının iradesi ile beyanı arasında dış- tan gelen bir etki sonucu uyumsuzluk yaratılmasıdır.86  Korkutmanın, evliliğin iptali sebebi olarak kabul edilebilmesi için evlenmenin yapılması ile korkutma arasında illiyet bağının bulunması, başka bir deyişle evlenme için açıklanan irade beyanının korkutma sebebi ile sakatlanmış olması gerekir.87

Korkutma durumunda kişi manevi bir baskı altında kalarak evlenmeye razı olmaktadır. Borçlar hukukunda korkutma, TBK m. 38/f. 1’de, “korkutulan içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarının birinin kişilik haklarına ya  da  malvarlığına yönelik  ağır ve yakın bir  tehlike doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutmanın gerçekleşmiş sayılacağı” şeklinde düzenlenmiştir. TMK m. 151’de de benzer düzenleme yer almakta olup, kişinin kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya

—————————————————–

84   Yargıtay 2. HD, E. 1942/1836, K. 1942/343, T. 30.01.1942, AKINTÜRK, Turgut, Aile Hukuku, Ankara, 1975, s. 180.

85   Yargıtay 2. HD, E. 1962/692, K. 1962/1544, T. 13.03.1962 ; FEYZİOĞLU, age, s. 130.

86   KILIÇOĞLU, age, s. 92.

87    Yargıtay 2 HD, E. 1968/4328, K. 1968/4943, T. 09.09.1968 ; YAZICI, Hilmi /  ATASOY, Hasan, Şahıs, Aile ve Miras Hukuku ile ilgili Yargıtay Tatbikatı 1952-1970, Ankara, 1970, s.183.


SAYFA : 21

namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmesi halinde evlenmenin iptalini dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Her iki düzenleme benzer içeriğe sahip olsa da aradaki fark; TBK kapsamında malvarlığına yönelik korkutmanın iradeyi sakatlayan bir etmen olarak kabul edilmesine karşın, evlilik açısından bunun kabul edilmemiş olmasıdır. Örneğin “benimle evlenmezsen seni işten atarım yahut da evini yakarım” şeklindeki beyanlar sonucu korkarak evlenen kişi, evliliğin iptalini dava edemeyecektir.88  Doktrinde mevzuattaki bu eksiklik eleştirilmektedir. Eşin, iktisaden mahvolmak veya evlenmek arasında bir tercih yapmaya zorlanması ve bu baskı altında evlenmeyi seçmek zorunda kalmasının evliliğin hükümsüzlüğü dışında tutulması tatmin edici bulunmamaktadır.89

Her ne kadar evliliğin irade sakatlığı nedeniyle iptali kurumunun sınırlı bir uygulama alanı olması gerektiğini düşünsek de anılan görüşe katılıyoruz. Kanaatimizce de malvarlığına yönelik tehdidin evliliğin iptali için geçerli bir sebep olarak kanunda düzenlenmesi gerekmektedir. Eşin iradesi, malvarlığına yönelik tehdidin sonucu evlilik tercihinde bulunmak zorunda bırakılmışsa bu takdirde serbest iradenin tezahüründen söz etmek mümkün değildir.

Alman Medeni Kanunu’nda da korkutma bir evliliğin iptali sebebi olarak düzenlenmiştir.90

İsviçre hukukunda korkutma, Alman ve Türk hukuklarından daha geniş yer bulmuştur. 15 Haziran 2012 tarihli ve 1 Temmuz 2013’te yürürlüğe giren “Zorla Evliliklere Karşı Tedbirler Hakkın- da Federal Kanun” (Bundesgesetz über Massnahmen gegen Zwan- gsheiraten) ile İsviçre Medeni Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu düzenlemeyle zorla evlenme, İsviçre Medeni Kanunu’nda süreli butlan sebeplerinden çıkarılarak süresiz geçersizlik sebebi olarak kabul edilmiştir.91

———————————————-

88   GİRGİN, Yasin, Evlilik Birliğinin Sona Ermesi, Ankara, 2013, s. 48.

89   TEKİNAY, age, s. 145. ; HATEMİ /  OĞUZTÜRK, age, s. 79.

90   BGB. § 1314 Abs. 2 Nr. 4, https://www.gesetze-im-internet.de (Çevrimiçi: 02.04.2024)

91   ZGB. Art 105/5 hükmünde  zorla evlenme hali, evliliğin mutlak butlan sebebi olarak yer almıştır. 1 Temmuz 2013 de yürürlüğe giren ve 15 Haziran 2012 tarihli “Zorla Evlilik- lere Karşı Tedbirler Hakkında Federal Kanun” (Bundesgesetz über Massnahmen gegen Zwangsheiraten) birlikte bu sebep İsviçre Medeni Kanun’una eklenmiştir. https://www. fedlex.admin.ch/eli/fga/2011/292/de (Çevrimiçi: 02.04.2024)


SAYFA : 22

4.3.2. Koşulları

4.3.2.1.  Korkutmanın Hayat, Sağlık veya Namus ve Onura Yönelik Olması

Kişilik haklarını oluşturan değerlerden hayata veya sağlığa yönelik olanlar, esas itibariyle bedensel bütünlüğe yapılacak her türlü tehditleri; örneğin, ölüm, yaralama veya zor kullanma tehditlerini kapsar. Namus ve onura ilişkin olarak TMK m. 150/b. 1 kapsa- mında detaylı olarak ele aldığımız hususlar burada da geçerlidir. Örneğin, bir kimsenin müstehcen görüntülerini çeken kişinin, karşı tarafın kendisiyle evlenmemesi durumunda bu görüntüleri internette yayınlayacağını söyleyerek onu evlenmeye zorlaması namus ve onur değerleri kapsamında değerlendirilecektir.92

4.3.2.2. Eşin Kendisinin veya Yakınlarının Hayat, Sağlık, Namus ve Onuruna Yönelik Olması

Korkutulan, eşlerden biri olabileceği gibi yakınları da olabilir ve evliliğin iptali mümkün olabilir. Örneğin, bir kişi anne veya babasının öldürüleceği ya da sakat bırakılacağı tehdidiyle evlenmeye razı olursa bu kişi evliliğin nisbi butlan sebebiyle iptalini dava edebilecektir.

Burada “eşin yakınları” kavramı izaha muhtaçtır. Yakın öyle kişiler olmalıdır ki; eş, onların hayatına, sağlığına, namus ve onuruna halel gelmemesi için evlilik gibi ciddi bir sözleşmeyi kurma iradesi göstermektedir.93

Kanaatimizce, yakın kavramı geniş yorumlanmalı; içerisine elbette anne, baba, kardeş, çocuklar; yani kişinin yakın hısımları girebileceği gibi herhangi bir kan bağı bulunmayan nişanlı veya yakın arkadaşlar da girmelidir.

Doktrinde yakın kavramı ile güçlü manevi bağa sahip olunan, ki

————————————————

92   YILDIRIM, Abdulkerim, Türk Aile Hukuku, Ankara, 2018, s. 47.

93    ÇELİK, Nazlı Hilal, Türk Medeni Hukukunda Yakın Kavramı, Hukuk ve Adalet Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 24, 2018, 283-316, s. 288.


SAYFA : 23

şisel samimiyetin bulunduğu, sevinç ve üzüntüyü birlikte paylaşan kişilerin kastedildiği belirtilmektedir.94 Bizce de yerinde olan bu tanıma göre, kişinin çok uzak ama samimi olduğu bir hısmı veya iş arkadaşı da bu bağlamda değerlendirilebilir.

4.3.2.3.Pek  Yakın ve Ağır Bir Tehlike  Halinin Söz Konusu Olması

Kanun koyucu tarafından tehlikenin pek yakın ve ağır olması şartıyla iptale yol açabilmesi mümkün görülmüştür. Yani salt subjektif açıdan değil, objektif açıdan da tehlikenin ağır olması gerekmektedir.95

Örneğin, bir kimsenin kendisi ile evlenmezse onu çarşı ortasında tokatlayacağı veya döveceği tehdidi onura yönelik olsa bile ağır tehlike olarak kabul edilemez.96 Benzer şekilde, kendisi ile evlenmezse doğacak ilk çocuğunu öldüreceği tehdidi de yakın tehlike olarak kabul edilemeyecektir. Kişi, evlenmeyi kabul yerine bu tehlikeyi başka hukuksal yollarla önleme olanağına sahip ise korkutmadan söz edilemeyecektir.97

4.3.3. Korkutmanın Üçüncü Kişi Tarafından Gerçekleştirilmesi

Korkutmanın, diğer eş veya üçüncü bir kişi tarafından yapılması mümkündür. Korkutmanın bir iptal sebebi olarak kabul edilmesi için diğer eş ya da üçüncü kişinin korkutmayı gerçekleştirmesi arasında fark yoktur.98 Bu durumda diğer eşin bilgisinin olup olmaması önem taşımamaktadır.

—————————————–

94   GÖNENSAY, age, s. 62.

95   VELİDEDEOĞLU, age, s. 297.

96   ERDEM, Mehmet, Aile Hukuku, Ankara, 2019, s. 92.

97   KILIÇOĞLU, age, s. 94.

98   FEYZİOĞLU, age, s. 144.


SAYFA : 24

4.3.4. Yargıtay Kararlarında ve Doktrinde Yer Alan Korkutma Görünüşleri

Yargıtay bir kararında davacının annesi tarafından “evlenmediği takdirde sütünün helal edilmeyeceği” şeklinde yapılan tehdidin korkutma sayılmayacağına karar vermiştir.99

Korkutmanın subjektif olarak o kişi üzerinde korku yaratıp yaratmadığına dair bir değerlendirme yapılarak sonuca varılması önem arz etmektedir. Bu noktada elverişlilik de dikkate alınmalıdır. Herkesin olaylar karşısındaki tepkisi içinde bulunduğu koşullara, geçmişine ve hayat tecrübelerine göre değişkenlik gösterebilir. Bu sebeple korkutmanın subjektif olarak korku yaratmaya elverişli olup olmadığının analiz edilmesi yerinde olacaktır.

Yargıtay, iptal davası açan kadının karakolda verdiği ifadede evliliğe rıza gösterdiğini, evliliğin herkesin girip çıkabileceği bir yerde gerçekleştiğini ve çevreden yardım istenebileceği halde bunun talep edilmediğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtmiştir.100 Yargıtay’ın bu kararıyla, korkutma eylemi ile evlilik arasında illiyet bağı olması gerektiğini vurguladığı görülmektedir.

Yargıtay, bir kararında ana ve babanın baskısını evliliğin iptali sebebi olarak kabul etmiştir.101

Yargıtay başka bir kararında, “1 yıl arkadaşlık sonucunda gerçekleşen evlenme korkutmanın yokluğuna karinedir” şeklinde hüküm tesis etmiştir.102 Kuşkusuz uzun süren arkadaşlığa rağmen evlenilme iradesi gösterilmemiş olabilir. Kanaatimizce, bu şekilde veya buna benzer süreye bağlı bir karine oluşturmak yerinde değil- dir. Sırf belirli bir süre eşler arasında arkadaşlık devam etti diye korkutmanın olmadığının kabulü, eğer gerçekten bir korkutma ol-

———————————

99   Yargıtay 2. HD, E.1961/5496, K.1961/6746, T. 02.11.1961, https://www.kazanci.com (Çevrimiçi: 13.04.2024)

100 Yargıtay 2. HD, E.2012/11502, K.2012/16250, T. 14.06.2012, https://www.legalbank. net (Çevrimiçi: 03.02.2024)

101 Yargıtay 2. HD, E.1950/1527, K.1950/1482, T. 21.03.1950, AKINTÜRK, age, s. 182.

102 Yargıtay 2. HD, E. 2009/3247, K.2009/8314, T. 30.04.2009, https://www.legalbank.net (Çevrimiçi: 03.02.2024)


SAYFA : 25

muşsa korkutan eşe savunması açısından ispat kolaylığı sağlayacaktır.

Yargıtay, nikahın evlendirme memuru tarafından davet üzerine davalının kardeşinin evinde yapılmış olmasının tek başına evlenmenin baskı altında yapıldığını göstermeyeceğine hükmetmiştir.103

5.EVLİLİĞİN İRADE SAKATLIĞI NEDENİYLE İPTALİNDE İSPAT VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE

Evliliğin irade sakatlığı sebebiyle iptalinde dava hakkı yalnızca iradesi sakatlanan eşe aittir. Şahsa sıkı sıkıya bağlı olan bu hakkını kullanan davacı eş iddiasını ispat etmek zorundadır.104

TMK m. 152’de yer aldığı üzere, yanılma ve aldatma sebepleri bakımından öğrenilme tarihi esas alınırken; korkutmanın varlığı halinde ise korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı tarih dikkate alınarak altı aylık ve her halükârda evlenmenin üzerinden beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmesiyle dava hakkı ortadan kalkacaktır.

Alman Medeni Kanunu’na göre ise yanılma ve aldatmaya ilişkin iptal başvurusu, durumun öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık süreye; korkutma ise korkunun etkisinin ortadan kalkmasından itibaren üç yıllık süreye tabidir.105

Mehaz İsviçre Medeni Kanunu’nda iptal davası, iptal sebebinin öğrenilmesinden itibaren altı ay içinde ve her halde evliliğin gerçekleşmesinden itibaren beş yıl içinde açılmalıdır.106 Ancak İsviçre’de zorla evlilik süresiz butlan sebebi olarak kanunda yer aldığından bu süreler sadece yanılma ve aldatma açısından muteberdir.

Kanaatimizce, İsviçre hukukunda yer aldığı şekilde korkutma kapsamındaki evliliklerin süreye tabi olmaksızın iptaline Türk hukukunda da yer verilmesi gerekmektedir.107  Zira eşin iradesi korkutma halinde, yanılma ve aldatma hallerinden daha güçlü bir sakatlığa uğramakta; hatta iradesi başka bir irade tarafından ortadan kaldırılmaktadır. Bu bağlamda, eşin ortada sakatlanan bir iradesinin bile olduğunu söylemek son derece güçtür. Tüm bu nedenlerden, korkutma yoluyla gerçekleşen evliliklerin mutlak butlan sebebi olarak kanunda yer alması gerektiği kanaatindeyiz. Zira korkutma sonucu gerçekleşen evliliklerde, evlilik süresince de korkutmanın devam etmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle de korkutulan eşten hak düşürücü süreye tabi iptal davasını açmasını beklemek hakkaniyete uygun olmayacaktır.108

———————————————-

103 Yargıtay 2. HD, E.2011/2995, K.2011/3882, T. 07.03.2011, https://www.lexpera.com (Çevrimiçi: 02.01.2024)

104 KÖSEOĞLU, Bilal /  KOCAAĞA, Köksal, Aile Hukuku ve Uygulaması, Bursa, 2011, s. 15.

105 BGB. §1317 Abs. 1 https://www.gesetze-im-internet.de (Çevrimiçi: 13.04.2024)

106 ZGB. Art. 108, https://www.fedlex.admin.ch (Çevrimiçi: 13.04.2024)

107 CEYLAN, Ebru, Türk ve İsviçre Hukukunda Evliliğin Şartları ile İlgili Değerlendirmeler, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 1, 2021, 7-45, s.39.

108 CEYLAN, age, s. 41.


SAYFA : 26

6.SONUÇ

Genel olarak evliliğin irade sakatlığı sebebiyle iptali kurumunu incelediğimiz bu çalışmamızda birtakım sonuçlara varmış bulunuyoruz. Türk Medeni Kanunu’nda tahdidi olarak yer alan irade sakatlığı sebebiyle evliliğin iptali kurumunun amacı, evlilik kurulmadan önce eşlerin sakatlanmamış bir irade ile kararını vermemiş ya da verememiş olmaları diğer bir deyişle karar mekanizmasının sağlıklı işlememiş olmasıdır. Çalışmamızda yer verdiğimiz üzere; uygulamada irade sakatlığı hallerinin kapsamı, farklı yorumlarla genişletilmemelidir. Mevzuat açısından; TMK m. 150/b. 1’de yer alan namus ve onur hakkında aldatma durumunda, kavramların sınırlarının belirsiz olması yorum yoluyla farklı sonuçlara ulaşılabilmesinin önünü açmaktadır. Namus ve onur kavramlarının tahdidi olmasa bile örnek gösterici bir sayımla madde metninde kaleme alınması kanaatimizce isabetli olacaktır. Aksinin kabulü halinde; örneğin herhangi bir konu ile ilgili evliliğin kurulması aşaması öncesindeki yalan ve/veya subjektif  önem arz eden bir konunun gizlenmesi, onursuz telakki edilerek evliliğin iptali söz konusu olabilecektir. Bu durum, aile hukukunun başat uygulama prensiplerinden olan evlilik ayakta kalabiliyorsa mümkün mertebe ayakta tutulmaya çalışılması, diğer bir deyişle toplumun yapı taşı olan ailenin devamlılığının sağlanması anlayışıyla ters düşecek uygulamalara yol açabilecektir.

Eşin kendisinin veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalığın gizlenmesi şeklinde cereyan edebilecek aldatma halinde ise tıp biliminin verileri ışığında ağır tehlike oluşturabilecek hastalıklara mevzuatta nazari olarak yer verilmelidir. Her ne kadar anılan hastalıklar 1930 kabul tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda yer almışsa da hâkimin yargılama esnasında hangi hastalığın ağır tehlike oluşturup oluşturmayacağına ilişkin bilirkişi raporu talep ederek karar vereceği göz önünde bulundurulduğunda, yargılama faaliyetinin hızlanması için mevzuatın revizyona tabi tutulması gerekliliği ortadadır.

Korkutma bahsinde ise eşin iradesi yanılma ve aldatmadan daha güçlü bir sakatlığa uğramakta, iradesi başka bir irade tarafından yok sayılmaktadır. Bu bağlamda, korkutularak evlenmek zorunda kalan eşin kendi iradesiyle karar verdiğini söylemek son derece güçtür. Kanaatimizce, korkutma yoluyla evlilik kurumu kanunda mutlak butlan sebebi olarak yer almalıdır. Son olarak, irade sakatlığı nedeniyle iptal kurumunun kapsamının genişletilmemesine ilişkin görüşümüzü koruyarak kurumun amacı göz önünde bulun durulduğunda TMK m. 151’in TBK’da yer alan korkutmadan farklı olarak malvarlığına yönelik korkutmaya yer vermeyişi hakkaniyete aykırı sonuçlara sebebiyet verebilecek niteliktedir. Zira kişi, malvarlığına yönelik tehdit halinde de serbest iradesi ile karar verememektedir.


SAYFA : 27

KAYNAKÇA

  • AKINTÜRK, Turgut, Aile Hukuku, Ankara, 1975.
  • AKINTÜRK, Turgut /  ATEŞ, Derya, Aile Hukuku, İstanbul, 2020.
  • TURAN BAŞARA, Gamze /  BAŞARA, İzzet, Borçlar Kanunu Tasarısında İrade Sakatlıkları, Prof. Dr. Fırat Öztan’a Armağan, Cilt: 1, 2010, s. 335-351.
  • CEYLAN, Ebru, Türk ve İsviçre Hukukunda Evliliğin Şartları ile İlgili Değerlendirmeler, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 20, S. 1, 2021, s. 7-45.
  • ÇELİK, Nazlı Hilal, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, İstanbul, 2021.
  • ÇELİK, Nazlı Hilal, Türk Medeni Hukukunda Yakın Kavramı, Hukuk ve Adalet Dergisi, Cilt:10, Sayı: 24, 2018, s. 283-316.
  • DURAL, Mustafa / ÖĞÜZ, Tufan / GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk Özel Hukuku: Aile Hukuku, İstanbul, 2020.
  • ERDEM, Mehmet, Aile Hukuku, Ankara, 2019.
  • EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2017.
  • FEYZİOĞLU, Feyzi Necmeddin, Aile Hukuku, İstanbul, 1986.
  • GENÇCAN, Ömer Uğur, Aile Hukuku, Ankara, 2011.
  • GİRGİN, Yasin, Evlilik Birliğinin Sona Ermesi, Ankara, 2013.
  • GÖKTÜRK, Hüseyin Avni, Aile Hukuku, Ankara, 1943.
  • GÖNENSAY, Ahmet Samim, Aile Hukuku, Medeni Hukuk, İstanbul, 1937.
  • HATEMİ, Hüseyin /  OĞUZTÜRK, Kalkan, Aile Hukuku, İstanbul, 2018.
  • İKİZLER, Metin, Evlenmenin Hükümsüzlüğü, Ankara, 2018.
  • KILIÇOĞLU, Ahmet, Aile Hukuku, Ankara, 2016.
  • KÖSEOĞLU, Bilal /   KOCAAĞA Köksal, Aile Hukuku ve Uygulaması, Bursa, 2011.
  • KÖTELİ, Mustafa Argun, Evliliğin Hukuki Niteliği ve Evlilik Dışı Beraberlikler, İstanbul, 1991.
  • KURŞAT, Zekeriya, Borçlar Hukuku Alanında Hile Kavramı, İstanbul, 2003.
  • MERONİ, Rudolf, Dogmatik und Practische Bedeutung des schweizerischen Eheungültigkeitsrecht, Zürich, 1984.
  • ÖZER, Mustafa Tolga, Medeni Hukukta Hata Kavramı, İstanbul, 2019.
  • ÖZTAN, Bilge, Aile Hukuku, Ankara, 2015.
  • SAYMEN, Ferit Hakkı / ELBİR, Halid Kemal, Türk Medeni Hukuku Aile Huku- ku, İstanbul, 1960.
  • SCHWARZ, Andreas Bertalan, Aile Hukuku, (Bülent Davran, Çev.), İstanbul,1946,
  • TEKİNAY, Selahaddin Sulhi, Türk Aile Hukuku, İstanbul, 1990.
  • VELİDEDEOĞLU, Hıfzı Veldet, Türk Medeni Kanunu Cilt II Aile Hukuku, İstanbul, 1965.
  • YAZICI, Hilmi / ATASOY, Hasan, Şahıs, Aile ve Miras Hukuku ile ilgili Yargıtay Tatbikatı 1952-1970, Ankara, 1970.
  • YILDIRIM, Abdulkerim, Türk Aile Hukuku, Ankara, 2018.
  • ŞENER, Esat, İçtihatlı Açıklamalı Türk Medeni Kanunu, Ankara, 1998.

🔹🔹🔹🔹🔹 “Boşanma son değil, yeni bir adaletin başlangıcıdır.”🔹🔹🔹🔹🔹

🖼️ Hukuk, aşkın yaralarını sarmaz ama haklarını korur.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

🔗 Bu Hafta İlgi Görenler

Arabuluculuk Anlaşma Tutanağı – Cebri İcraya Elverişlilik

Arabuluculuk anlaşma belgesinde; alacağın şarta bağlanması, eda hükmü içermemesi...

Eşit İşlem İhlali, Tek Başına Sendikal Tazminat İçin Yeterli Değildir.

ÖZET: Uyuşmazlık; sendikanın davacı adına dava açma yetkisi bulunup...

Eşin Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Taşınmazı Danışıklı Olarak Devretmesi – Muvazaa – Dava Arkadaşlığı

📌 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI 📌 🔍 DAVANIN TEMELİ Eser...

HMK Madde 8 – Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki

Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki MADDE...

Suça İştirak Ve Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlarda...

📃 Hukukumuz iştirak noktasında ikilik sistemini benimsemiş ve suç...

Avukatların Üzerlerinin Aranması

Avukatların aranması hakkında başta 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda,...

Neden Hukuk Teorisi?: Alman Hukuk Teorisinin Dünü...

Bir disiplin olarak hukuk teorisinin neyi konu edindiğine ilişkin...

Eşin Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Taşınmazı Danışıklı...

📌 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI 📌 🔍 DAVANIN TEMELİ Eser...

Trafik Kazalarının Neden Olduğu Sürekli İş Görmezlik...

Güncel Anayasa Mahkemesi kararlarında sürekli iş görmezlik tazminat hesaplamalarına...

Teminat Mektuplarında Sahtelik İddialarının Değerlendirilmesi

Teminat mektupları, pozitif düzenlemeye konu olmadığı için, sözleşmelerin kuruluşunda,...

Blokzinciri Uyuşmazlık Çözüm Yöntemlerinin Uygulanacak Hukuk Kurallarına...

Bir ülkeyle yersel bağlantısı bulunmayan (delocalized) ve merkezsiz/merkeziyetsiz (decentralized)...

Haklı Sebeple Fesih İçın İhtarda Bulunmak, İhbar...

Sürekli borç ilişkilerinin haklı sebeple feshi, Türk Borçlar Kanunu’nun...

Siteden

0
Would love your thoughts, please comment.x