Pazar, Kasım 10, 2024

Hukuksal Problem Çözümünde İzlenecek Yol ve Dikkate Alınacak Noktalar

- Advertisement -

1. Problemi düşünmek ve çözüm yollarını tasarlayabilmek için, her şeyden önce, uyuşmazlığa yol açan olayı ve sorulan noktaları iyice kavramak gerekir. Bunun için de, problemin metnini ve ilgili mevzuat hükümlerini, sadece bir kez okumak yeterli olmayıp, olay ve uyuşmazlık tümüyle aydınlanıncaya ve zihinde belirinceye kadar, birçok kez dikkatlice okumak zorunludur. Problemin metninde kullanılan her kelimenin (sözcüğün) bir önemi ve çözüm yoluna etkisi vardır. Bu nedenle, her sözcük teker teker üzerinde durularak okunmalı ve her birinin hukuksal anlamı ve kapsamı belirlenmelidir. Özellikle teknik terimlere dikkat edilmeli ve bunlar hukuk terminolojisine göre anlamlandırılmalıdır.

2. Problem ile ilgili olarak verilen mevzuat hükümleri de, aynı biçimde titizlikle okunmakla birlikte, her maddenin çözüm biçimlerinde şu ya da bu yolda etkili bir hükmü içerdiği esas olarak kabul edilmelidir. Başka bir deyişle, olaya eklenen mevzuat metinlerinden hiçbiri nedensiz ve yersiz olarak verilmiş sayılmamalıdır. Ancak, problemin sadece soru kağıdında yer alan mevzuat hükümleriyle çözümlenebileceği sanılmamalıdır. Çünkü bu metinler daha çok öğrencinin bilmediği ya da bilemeyeceği tahmin edilen özel ve ayrık hükümlerdir. Bu nitelikte olmayan ve dolayısıyla öğrencinin bilmesi gereken ve aslında bildiği varsayılan ve kabul edilen mevzuatın genel hükümleri ile hukukun genel ilkelerine başvurmadıkça problemin çözümlenmesine doğal olarak olanak yoktur.

3. Görüleceği üzere problem metninde biri olayı açıklayan, öbürü de soruları formüle eden iki ayrı bölüm vardır. Bu iki bölümün içerik ve nitelikleri farklı olduğundan, her biri başka başka görüşle okunup ayrı ayrı değerlendirilmelidir Şöyle ki: Metnin olay bölümünde ifade edilen ”maddi vakıalar” ile tarafların sav (iddia) ve savunmalarının uygun bulunduğu (gerçek olduğu, sizi yanıltmak için verilmediği ) kabul edilmelidir. Çünkü bu unsurlar (öğeler) problemin verilerini oluştururlar ve bunların gerçekliği reddolunursa, problemin çözüm yollarını sabit bir temele oturtmak olasılığı kalmaz; daha doğrusu, problemi ortaya koymak olanaklı olmaz. Bu nedenle, problemin ”veri” Ierini aynen ve olduğu gibi almak ve incelemelerle, araştırmalarda hareket noktası olarak kabul etmek gerekir. Ancak, bu demek değildir ki, tarafların (yanların) sav ve savunmaları da kesinlikle hukukça doğru ve yerindedir ve başvurulmak istenen yol kesinlikle isabetlidir. Metnin sorular bölümüne gelince, burada problemin çözümü için ne gibi noktaların aydınlatılması ya da yan problemlerin çözülmesi gerektiği ifade edilir.  Bu bölümde daha çok teknik sözcükler kullanılacağı için, özellikle dikkatli davranmak gerekir. Sorular kimi zaman şaşırtıcı biçimde, çok kez olumlu ve olumsuz olasılıkları ya da sadece birini göz önünde tutarcasına sorulur. Onun için soruların yöneltiliş tarzına çok bağlanmadan gerçek problemin neden oluştuğunu, olay ve tartışmanın genel görünüşünden edinilen izlenimin yardımıyla, ayırmak ve saptamak zorunludur. Şu durumda soruların bölümünün okunması daha çok çalışma ve çaba harcamayı gerektirmektedir.

4. Probleme konu olan olay ya da uyuşmazlık, gazete haberi gibiymişçesine ilgisizlikle değil, tüm zihinsel beceriler metin üzerinde yoğunlaştırılarak merakla ele alınmalı, düşünülmelidir. Metnin okunması sırasında kafalar henüz diri ve bellekler taze olduğundan, zihinlerde belirecek bir çözüm yolu ya da akla gelecek bir hukuk kuralı, kanun maddesi ve tarih derhal bir kenara not edilmelidir. Çünkü bu gibi esinler, daha çok problemin ilk okunuşu sırasında zihinsel yorgunluklar başlamadan ortaya çıkabilir ve düşünerek bulunmayabilir. Ancak böyle bir ya da birkaç buluş üzerine, problemin çözümlenebileceğine inanarak hemen kaleme sarılıp yanıtlar yazılmaya başlanmamalıdır. Gerçekten birdenbire akla gelen düşünce ve öğeler her zaman isabetli olmayacağı gibi, her halde kısmi ve bir yere özgü kalmağa mahkumdur. Oysa, bir problem, ancak genel görünüşü ile kavrandıktan sonra sağlam ve kesin bir çözüme bağlanabilir. Bu nedenle, problemin tümü üzerinde bir düşünce ve kanıya varılmadıkça, yan noktalar ve sorunlar hakkında hatıra gelecek çözüm tarzlarına; güvenerek, soruların cevaplandırılmasına geçilmemelidir.

5. Metnin okunması bitip, yapılan inceleme ve karşılaştırmalarla olay ve uyuşmazlık iyice kavrandıktan sonra, problemin ilgili bulunduğu ya da dokunduğu dersin konusu ve noktalar ile etütler, makaleler, içtihat notları ve kararlar araştırılmalı ve zihinden geçirilmelidir. Tüm bunlar zihinde hep birden ve karışık olarak gerçekleştiğinden, sözü edilen eleman ve ilkeleri çözüm yollarına etki derecelerine göre sıraya koymak ve hatırda tutmak gerekir. Böylece, problemi inceleyebilme ve tartışabilmek için gerekli olan tüm gereç hazırlanmış olur. Problemin tüm olarak bağlanacağı çözüm yollarını araştırıp kararlaştırmak gerekir.

Gerçekten her problemin, birçok şıkları bulunmasına karşın, aslında bunları bir ya da iki esasa indirgemek, yani temel noktalarını tayin etmek ve saptamak olanaklıdır. Bu kilit taşları, kimi zaman problemin şıklarından bir ya da ikisine karşılık gelmekle birlikte, mutlaka hepsine egemen olur ve ancak hiçbirini bağımsız ve soyut biçimde kapsamayabilir. Onun için, öncelikle problemin ruhunu ve ağırlık noktasını oluşturan bu eksen sorunu, bir hukuk kurumuna ya da ilkesine bağlamak gerekir. Problemin yan noktaları ve şıkları, doğrudan doğruya ya da dolayısıyla, bu esas problemle ilgili olduğundan, genel çözüm yolu bulunduktan sonra bunlar kendiliğinden aydınlanır ve kolayca cevaplandırılabilir. Bu nedenle problemin sorular bölümündeki şıklarını tek tek ve birbirinden bağımsız düşünmek ve karşılamak doğru değildir. Gerçekten, bunlar birbirine sıkı sıkıya bağlı bulunduğundan, ayrı ayrı tasarlanacak çözüm yolları çelişki oluşturabilir. Bir problemin çözümünde en tehlikeli ve zararlı sonuç ise, bir diğerini bozan (biri ötekine zıt) açıklamalar yapılmasıdır. Böyle bir durumu önlemek için yanıtları, gerekirse, soruların sırasını izlemeden vermek ya da bir giriş bölümünde problemin temelini ortaya koyup, çözümledikten sonra şıkları karşılamak daha doğru ve uygundur.

Problemin konusunu oluşturan olayın öğeleri kesinlikle biliniyor, sorular da belirli ve sınırlı noktalara özgülenmiş bulunuyor ise, yanıtların bu çerçeve içinde kalınarak verilmesi doğal ve zorunludur. Ancak, durum her zaman böyle olmayabilir ve olay hakkında danışma yolu ile görüş istenmesi durumunda, öneri ve izlenmesi olanaklı birçok yollar bulunabileceğinden, çeşitli olasılıkları göz önünde tutmak ve incelemek gerekir. Aslında, hukuksal bir problemin çözümünde başarı nedenlerinden biri de, bir çok olasılıklar düşünebilmek ve bunlar arasında olay ve uyuşmazlığa en uygun olanı ya da olanlarını seçip ayırmaktır. Sorular bölümündeki ifade tarzı ile bağlı kalmayarak daha başka durumlar ve yollar bulunabileceği akla getirilmeli ve bunlar haklı nedenleri gösterilmek yoluyla ret ya da kabul edilmelidir, Çeşitli olasılıkların göz önünde tutulması konusunda çok hayale dalmamalı ve sadece olay ile yakından ilgili olabilecek durumlara yer verilmelidir. Aksi takdirde, her türlü gerçekten uzak, tümüyle hayali ve uydurma durumlar ve yollar tasarlanmış olur ki, bunlar, olumsuz etki ve sonuçlar doğmasına neden olurlar. Bu durumda gerçeğe uygun ve ölçülü olasılıkların göz önünde tutulması olanaklı olay ve uyuşmazlıklarda, bunları da incelemek ve tartışmak gerekir. Olayın eksen sorunu ya da çeşitli olasılıklara göre sorunları ortaya konulup temel çözüm yolu tasarlandıktan sonra, bunun ışığı altında problemin şıkları üzerinde de ayrı ayrı düşünmek ve yanıtlarını zihinde hazırlamak gerekir. Bu çalışma yerine getirilirken problemin mevzuat metinleri bölümünden ve yukarıda belirtilen bilgilerden yararlanma ve yardım isteme doğal ve zorunludur. Problemin yan noktalarına birer çözüm tarzı tasarlanmakla, artık düşünme aşamasının bitip kaleme alma işine başlanabileceği sanılır. Oysa, soruların yanıtları genel çözüm yollarıyla birlikte başka öğelerin içinden çıkarıldığına göre, bir kez de bu sonuçlardan hareketle temel problemin isabetle ortaya konulmuş ve çözümlenmiş olup olmadığını kontrol etmek uygundur. Bunun için de, problemin önce tümden geliş yoluyla yapılan yargılamanın ve incelemenin aksine, tüme varış yoluyla yeniden düşünülüp inşa edilmelidir. İşte bu sentez çalışması sırasında aksayan ve açık kalan bir yön saptanırsa, varılan çözüm yolunun isabetinden şüphe edilmelidir. Böylece, hangi noktada ve nasıl hataya düşülmüş olduğu ortaya çıkar ve sonunda düzeltme olanaklı olur. Tasarlanan yanıtlar, bu biçimde kontrol edilmedikçe, kaleme alınmamalı ve herhalde kendi aralarında uyumlaştırılmalı ve ilkeye uygunlukları sağlanmalıdır.

6. Her sorunun yanıtı, kural olarak zamanında ve yerinde verilmekle birlikte, tekrarından kaçınmak için gereğinde şıklar arasında atıflar (göndermeler) yapılmalıdır. Bunu sağlamak amacı ile, yan sorunları ait olduğu soru içinde tümüyle çözümlemek ve öbür noktalar ele alınırken bir gönderme ile yetinmek uygun olur. Eğer öne gelen bir sorunun yanıtlandırılması, sonraki bir noktanın aydınlatılmasına bağımlı ise, önce bunu tartışmak ve saptamak gerekir. Böylece yanıtlarda bir uyum ve denge elde edilmiş olur. Problem, özünde, bir metin sorusu olmadığından ders ya da kitap bilgilerinin aynen aktarımı istenilmeyip, bu bilgilerin, çözüm yollarının araştırılmasında, gerekçelerin yazımında kullanılması olanaklı ve gereklidir. Bu nedenle, somut olay ile ilgili olmayan ve ilgisi kurulamayan genel bilgilerin yanıt yerine yazılması hiçbir şey ifade etmez. Verilecek yanıtlar, doğrudan doğruya problemin esasına ya da şıklarına dokunmalı ve soyut, genel ve gereksiz açıklamalardan kaçınılmalıdır. İleri sürülecek her düşünce ve öneri, kabul olunacak her çözüm yolu mutlaka bir gerekçeye dayandırılmalıdır. Çünkü, gerekçesiz ileri sürülecek bir görüş hukuksal değerden yoksun, soyut bir açıklamadan ibaret kalır. Bu türden gerekçesiz yanıtlar bir değer taşımaz. Problemin sorular bölüm, konunun genel görünüşü içindir. Plan oluşturmakla birlikte, her şık başka bir soruna dokunduğundan, olanak bulundukça, bunların da kendi içinde bir alt plan ve ayrıma bağlı tutularak yanıtlandırılması önerilebilir. Gerçekten, bu yolla, hem düşüncelerde daha çok açıklık olur, hem de sınav kağıdında biçim düzgünlüğü sağlanmış olur. Özellikle, çeşitli olasılıkların söz konusu olduğu bir problemde, her noktanın bunlara göre ayrı ayrı karşılanması bir zorunluluktur. Bir sorunun ya da şıkkın yanıtı verilirken, her şeyden önce kabul edilen çözüm yolu gösterilmek ve giderek bunu kanıtlamak amacıyla önce o noktaya ve soruna uygulanması olanaklı olan kanun hükmünü, hukuk kuralını ya da ilkesini ifade etmek; sonra olay ve uyuşmazlığın bu nokta ile ilgili bölümünü ya da yanını belirtip, sözü edilen esaslarla karşılaştırmak ve sonuçta, bu karşılaştırma ve tartışmadan çıkacak sonucu saptamak gerekir. Böylece, hem sağlam bir yargılama yürütülmüş olur; hem de, çözüm yolları mantıksal bir sıra içinde sunulmuş ve açıklanmış olunur.

7 .Yanıtlar, teknik (hukuksal) bir dille çok açık ve kısa yazılmalıdır.

A.Hukuk biliminde dilin çok önemli bir işlevi vardır. Çünkü hukukta kullanılan sözcükler, genel yazı ve konuşma dilindekilere kimi zaman benzemekle birlikte, özel anlam ve kapsama sahiptirler. Bu nedenle, her sözcük ve terim yerli yerinde kullanılmalı ve hukuk terminolojisine uyulmalıdır.

B. Öte yandan, düşünce ve görüşler açık ve sade olarak ifade olunmalı ve anlaşılmaz biçimdeki tümcelerden (cümlelerden) kaçınılmalıdır. Bunun için de olanaklı olduğu kadar, kısa ve tam  tümceler yapmalıdır.

C. Sonuçta, ayrıntılara girmeden, amaç kısaca açıklanmalıdır. Sayfa doldurmak çabasıyla çok bilgi yazmak hiçbir yarar sağlamayacağı gibi, çoğu kez hatalı yollara saptırır ve yanlış izlenimler doğurur. Şu durumda, gerekçe için gerekli bilgi ve öğelerden başka hiçbir şey eklenmemelidir.

(Bu metin, Prof. Dr. Lütfi Duran’ın hazırlamış olduğu özgün metinden, sadeleştirilerek, değişikler yapılarak yeniden düzenlenmiştir) – İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu Hafta İlgi Görenler

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi – 2024-2025 Yılı

Resmî Gazete'de 03.10.2024 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Barolar...

Genel Kamu Hukuku – İnsan Hakları Pratik Çalışması – 15.5.2009 – AÜHF

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Genel Kamu Hukuku dersi, “İnsan...

Okuryazar Olan Ve Bedensel Engeli Bulunmayanların İmza Yerine Parmak İzi, İşaret Ya Da Mühür Kullandıkları Sözleşmelerin Geçerliliği

Bilindiği üzere, borçlar hukukumuzda yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde...

5651 Sayılı Kanun Dışında Düzenlenen Erişimin Engellenme Usulleri

Günümüz dünyasında teknolojinin hızla gelişmesi ve bilgisayarların çeşitli yöntemlerle...

5651 Sayılı Kanun Dışında Düzenlenen Erişimin Engellenme...

Günümüz dünyasında teknolojinin hızla gelişmesi ve bilgisayarların çeşitli yöntemlerle...

İşçinin İş Sözleşmesini Mobbing Nedeniyle Fesih Hakkı

Son yıllarda işçi ve işveren arasındaki çalışma barışını tehdit...

Okuryazar Olan Ve Bedensel Engeli Bulunmayanların İmza...

Bilindiği üzere, borçlar hukukumuzda yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde...

Osmanlı Ceza Muhakemesi Hukukunda Şüpheli Ve Sanığın...

Kişinin kendini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya ya da...

Ölüm Ve Beden Zararlarına İlişkin Tazminat Taleplerinde...

Ölüm ve beden zararına yol açabilen objektif hukuka veya...

Türkiye’de Torba Yasa Kavramının Etik Analizi

Torba yasa tabiri birbirinden çok farklı konularda çok sayıda...

Neden İdareler Arabuluculukta Anlaşamıyor?

Ülkemizde alternatif çözüm yöntemlerinin hukuk alanında daha çok kullanılmaya...

Bankacılık Zimmet Suçu

Ekonomik düzen bakımından, bankaların gerçekleştirdikleri iş ve işlemler ile...

Siteden