İnanç Sözleşmelerinden Doğan Tapu İptal ve Tescil Davaları

İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir mal veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren sözleşmelerdir.

a. Araştırılması Gereken Hususlar ve Deliller

Bu davalarda;

·         Tapu kaydı,

·         Yazılı delil,

·         Yazılı delil başlangıcı,

·         Yemin,

Belli başlı deliller olarak sıralanabilir.

İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir mal veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren sözleşmelerdir.

İnanç sözleşmesi, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.

Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar ve yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesi mümkündür.

b. Uygulamada Sıkça Hataya Düşülen ve Bozma Nedeni Yapılan Konular

Uygulamada mahkemelerce en sık yapılan hata yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge bulunmadığı ve karşı tarafın tanık dinlenmesine muvafakati olmadığı halde taraf tanıklarının dinlenmesi, gereksiz yere davanın uzatılması, masraf ve meşakkate yol açılmasıdır. Birkaç oturumda bitecek bir dava bazen tanıkların dinlenmesi için yazılan talimatlarla uzun süre ertelenmektedir. Bu durumun en önemli sebebi inanç sözleşmesinin muvazaalı işlemlerle birbirine karıştırılmasıdır. İspat şekli somut olarak sınırlandırılmış ve belirginleştirilmiş inanç sözleşmesine göre muvazaalı işlemlerde sözleşmenin tarafı olmayan kişiler için sınırsız ispat imkânı tanınmıştır. Bu sebeple mahkemelerce hukuki vasıflandırmanın doğru yapılamaması veya sözleşmenin doğru tanımlanamaması yargılamayı birçok gereksiz sürecin içine çekmektedir. Ayrıca tıpkı satış vaadi sözleşmelerinde belirtildiği gibi inanç sözleşmelerinde de keşif yapılması mutlak bir zorunluluk değildir.

Bu davalarda uygulamada sıkça karşılaşılan bir hata da davacının yemin deliline dayandığı halde yemin hakkı hatırlatılmaksızın davanın sonuçlandırılmasıdır.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

🔗 Bu Hafta İlgi Görenler

Arabuluculuk Anlaşma Tutanağı – Cebri İcraya Elverişlilik

Arabuluculuk anlaşma belgesinde; alacağın şarta bağlanması, eda hükmü içermemesi...

Anayasa Mahkemesi: OHAL Kapsamında Görevden Çıkarılanların Tazminat Hakkı Tanındı

Anayasa Mahkemesi, 7089 sayılı Olağanüstü Hal (OHAL) Kapsamında Bazı...

Anayasa Mahkemesi’nden Önemli Karar: İş Sözleşmelerinde Hukuk Seçimi İptal Edildi

Anayasa Mahkemesi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul...

TOKİ veya Müteahhit ile Daire Alıcıları Arasındaki...

TOKİ veya müteahhitlerden daire satın alan kişilerle bu kurumlar...

Haksız Fiil Sonucu Şahıs Varlığı Zararları

İnsanların medeni topluluklar kurması, sivil hayatın gelişmesi hukuk kurallarının...

Kadastro ve Kadastro Hukukuna İlişkin Rehber

I. KADASTRO NEDİR? Kadastro, taşınmaz malların (arsa, arazi, bina vb.)...

Acele Kamulaştırma – Kamu Yararı – Dava...

ÖZET: Acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırma usulü arasındaki temel...

Okuryazar Olan Ve Bedensel Engeli Bulunmayanların İmza...

Bilindiği üzere, borçlar hukukumuzda yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde...

Ölüm Ve Beden Zararlarına İlişkin Tazminat Taleplerinde...

Ölüm ve beden zararına yol açabilen objektif hukuka veya...

Adi Ortaklıkta Taraflarca Kararlaştırılan İradi Şekil Şartına...

Adî ortaklık sözleşmesinin geçerliliği herhangi bir şekil şartına bağlı...

Kat Maliklerinin Yapı Maliki Sıfatıyla Hukuki Sorumluluğu

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesinde ağırlaştırılmış bir...

Siteden

0
Would love your thoughts, please comment.x