Site icon Ankahukuk Sitesi

2926 Sayılı Yasaya Tâbi Tarım Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti Davaları

2926 sayılı Kanun kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin tespit davaları, çiftçilik veya tarımsal faaliyette bulunan kişilerin sigortalı sayılıp sayılmadıklarının belirlenmesine yönelik hukuki süreçlerdir. Bu davalar, ilgili kişilerin prim ödeme yükümlülükleri, sigortalılık başlangıç ve bitiş tarihleri gibi hususların tespitine yönelik açılmakta olup, çoğunlukla sosyal güvenlik haklarının korunması amacıyla yürütülmektedir.


a.  Genel Olarak

Bu tür sigortalılık sürelerinin tespitine ilişkin davaların yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin b bendinin 4 numaralı alt bendi, 6, 7 ve 9. maddeleri, anılan Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihi öncesi süre yönünden ise aynı Kanun’un geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2, 3, 5, 6, 9, 10 ve 36. maddeleri olacaktır.

Tarım Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin geçmişe yönelik tespitine ilişkin olarak kanunlarda tespite imkân veren bir düzenleme bulunmamaktadır.

2926 sayılı Tarım Bağ-Kur Kanunu’nda, tarımsal faaliyetin varlığı, sigortalı olmak için yeterli görülmüştür. İlgilinin tarımsal faaliyetinin bulunduğu ilin, kanun kapsamına alındığı tarihten başlayarak yasada belirtilen sürede sigortalı olarak tescil için kuruma başvurmamış olunması durumunda, 2926 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre sigortalılık, kurum tarafından tescil edildiği tarihi takip eden aybaşı veya tescil için yazılı başvuruyu takip eden aybaşından başlayacaktır. Prim ödenmesi, ürün tesliminde prim kesintisinin yapılmış olması da tescil iradesi olarak esas alınmalıdır.

Belirtmek gerekirse 2926 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması koşulu 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesine bağlıdır. Bu bakımdan davacının dava edilen süreler itibariyle tarımsal faaliyetinin süregeldiği kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, özellikle de tarım Bağ-Kur sigortalılığına karine sayılan ve Kanun’un 10. maddesinde öngörülen kayıtlardan; ziraat odası kaydı, tarım kredi kooperatifi ile Ziraat Bankası kayıtları gibi kayıtların başlangıçları, bitmişse bitiş tarihleri araştırılmalıdır.

Mülga 2926 sayılı Kanun gereğince, sigortalılık, tarımsal faaliyetin sona ermesi, başka bir sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında zorunlu sigortalılığın başlaması, malûllük-yaşlılık aylığı bağlanması veya ölüm ile sona erer.

5510 sayılı Kanun’un 7. maddesine göre sigortalılık süresi, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlar. Anılan kanunun 9. maddesinin b bendinin 5 numaralı alt bendi gereğince de tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten itibaren sigortalılık sona erer.

Ürün tesliminde bulunanlardan %1 oranında Bağ-Kur primi kesileceğine ilişkin düzenlemeler ve 2926 sayılı Kanun’un 36. maddesi gözetildiğinde, bu durumdakiler için prim kesintisinin yapıldığı ayı takip eden aybaşından itibaren sigortalı olduğunun kabulü, sonraki süreler yönünden, tarımsal faaliyetin prim kesintisi, tarımsal kuruluş kayıtları, tapu kayıtları, doğrudan gelir desteği vs. araştırılması gerekir. Özel şirket veya tüccara ürün teslimi durumunda, kesilen primin kuruma intikal etmiş olması lüzumludur.

Yargıtay 10 ve 21. Hukuk Daireleri açısından, sigortalının kadın veya erkek olması arasında farklı bir uygulama bulunmamaktadır. Kanun koyucu da, 6270 sayılı Kanun’un 13. maddesi değişikliği ile 5510 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesine eklenen fıkrada, aile reisliği şartından vazgeçip sigortalılar arasında başlangıcından itibaren kadın veya erkek ayrımına son vermiştir.

b.  Zorunlu Sigortalılık Şartları Bulunmayıp Prim Ödenen Süreler Yönünden Sigortalılık Durumu

Yukarıda belirtilen ve zorunlu sigortalı olmayı gerektiren kayıtların hiç birinin bulunmadığı hallerde zorunlu sigortalılıktan söz edilemez. 2926 sayılı Kanun’da, ürün teslimindeki prim kesintilerinin varlığı durumu dışında 506 sayılı Kanun’un 79. maddesine paralel geçmişe yönelik sigortalılık tesciline imkân veren yasal düzenleme bulunmadığından anılan sigortalılık niteliğine sahip olunmadığı döneme ait prim borçlarının daha sonraki tarihlerde kurumca hatalı olarak geriye dönük tahsil edilmesi, tarımsal faaliyetin bulunmadığı süreye yönelik olarak ilgiliye zorunlu sigortalılık hakkı kazandırmaz. Ancak ödemelerin icra takibi sonucu gerçekleştiği veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yatırıldığı hallerde, Medeni Kanun’un 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları çerçevesinde, kurumun geçmişe yönelik prim borçlarını tahsil edip uzun süre nemalandırmasından sonra, anılan döneme yönelik sigortalılığın iptalinin iyiniyetle bağdaşmayacağı gözetilerek geçmişe yönelik prim ödemelerinin kapsadığı sürenin isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak kabulü gerekir. Belirtilen şartları taşımayan ve zorunlu sigortalılık dönemine yönelik olmayan prim ödemelerinin varlığı halinde, davacının ödediği primlerin, her bir primin ödendiği tarihten itibaren karşıladığı süre kadar 2926 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gerekir.

Mahkemeler, önlerine gelen bu tür uyuşmazlıklarda, öncelikle uyuşmazlık konusu süreyi kesin olarak belirlemelidir. Buna ilişkin olarak veya sonrasında;

Sorulup varsa prim borcu ödetilmelidir.

c.  Dava Açıldıktan Sonra Araştırılması Gereken Hususlar

Bu davalarda araştırılması ve dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

Bu tespitlerden sonra;    

d.  Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitine ilişkin davalarda sıklıkla yapılan hatalar

Bu davalarda sıklıkla yapılan ve yargılamayı uzatan hatalar;

Olarak sayılabilir.

Ayrıca hükmün temyiz süresinin; kararın tefhiminden, kararın ilgilinin gıyabında açıklanmış olması durumunda tebliğinden itibaren 8 gün olduğu gözetilmeli, hükmün tefhiminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 321/2. maddesine uygun yapılmamış olması durumunda, Yargıtay tarafından dosyanın geri çevrilmesine neden olunmaması için, gerekçeli kararın ilgilisine usulünce tebliği sağlanmalıdır.

Temyiz dilekçesinin, temyiz süresi geçirildikten sonra verildiğinin anlaşılması durumunda, ek karar ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmeli; kararın veya ek kararın süresinde temyiz edilmesi durumunda dosya incelenmek üzere Yargıtay 10 veya 21. Hukuk Dairelerine gönderilmelidir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı Yasa’da, 506 Sayılı Yasa’nın 79. maddesindeki gibi geçmiş Tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Anılan yasanın 5. maddesinde, 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin, kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Yasanın 10. maddesindeki kayıtlar kurum tarafından yapılacak olan tescil işlemleri için uygulama alanı bulmaktadır.

Yargıtay’ın yerleşmiş kararları; kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.

 

Kaynak: Adalet Bakanlığı – Hukuku Rehberi

Exit mobile version