Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 04.07.2023 tarihli kararı ile, “hüküm tarafların yüzüne karşı gerekçeleri ile birlikte açıklanmışsa istinaf süresinin tefhim tarihinden itibaren, gerekçeleri ile açıklanmayıp sadece kısa kararın açıklandığı kararlar yönünden ise; istinaf süresinin tebliğden itibaren başlayacağına” hükmetti.
Yargıtay’ın bu kararı, ceza yargılamasında, gerekçesi açıklanmamış olsa dahi kanun yoluna başvurunun tefhim ile başlayacağına ilişkin görüş ve yaklaşımdan vazgeçildiğine ilişkin ilk karar olma özelliğini taşımakta.
İlk olması nedeniyle önem arz etmekte olan bu kararın tam metnini aşağıda paylaşıyoruz.
T.C.
YARGITAY
SEKİZİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas : 2023/1410
Karar : 2023/5677
Tarih : 04.07.2023
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İçindekiler
I. HUKUKİ SÜREÇ
… Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı; “CMK’nun 273/1. maddesinde düzenlenen istinaf başvuru süresinin hükmün tefhim edildiği tarihten mi başlayacağı yoksa tebliğ edildiği tarihten mi başlayacağı hususunda yargısal makamlarca farklı kararlar verilmesi üzerine, hak arama özgürlüğünün … bir şekilde kullanılabilmesi için bu konudaki farklı yargısal kararların hangisinin uygulanacağının belirlenmesini sağlamak amacıyla başvuruda bulunma zorunluluğu hasıl olmuştur” denilmek suretiyle 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35/3, 40/6. maddeleri gereğince … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından benzer konularda verilmiş olan hükümler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
2. … Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 07.04.2023 tarihli ve 2023/1 sayılı kararı ile: “Hem Kurulumuz görev alanındaki bir kısım Ceza Daireleri, hem de diğer yer Bölge Adliye Mahkemeleri bir kısım Ceza Dairelerinin kararları arasında, istinaf süresinin tefhimle mi yoksa tebliğle mi başlayacağı hususunda kesin mahiyette farklı kararların bulunduğu, bu haliyle uyuşmazlık bulunduğu anlaşıldığından farklılığın ortadan kaldırılması ve uygulamada birlik sağlanması için uyuşmazlığın giderilmesinin istenmesine” karar vermiştir.
II. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ CEZA DAİRESİ KARARLARI:
1. … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 22.12.2022 tarihli ve 2022/171 D. … sayılı kararı ile; “Anayasa Mahkemesinin 14/09/2022 tarih ve 2019/12803 başvuru numaralı kararı karşısında, sanığa ya da müdafiine kısa karar tefhim edilse bile gerekçeli karar tebliğ olunduktan sonra istinaf süresinin başladığının, aksi durumun Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma … kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekeceği, … bu kamu davasında ilk derece mahkemesince gerekçeli kararın sanık müdafiine tebliğ edilmediği, dolayısıyla bu açıdan başvurunun süresinde olduğunu kabul etmekte hukuki ve vicdani zorunluluk bulunduğu” şeklindeki gerekçelerle … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin ….12.2022 tarih ve 2022/3130 Esas, 2022/2689 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verildiği,
2. … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 08.03.2022 tarihli ve 2023/6 D…. sayılı kararı ile: ”ilk derece mahkemesi kararının sanığa 20/12/2022 tarihinde yüzüne karşı verildiği, usulüne uygun olarak tefhim olunduğu, buna göre istinaf süresinin 27/12/2022 tarihinde dolduğu, sanığın 28/12/2022 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurduğu, dolayısıyla sanığın 7 günlük süreden sonra istinaf kanun yoluna başvurduğu, istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesince verilen kararın CMK’nun 273/1 maddesindeki düzenlemeye uygun olduğu” belirtilerek … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 02.02.2023 tarih, 2023/54 Esas ve 2023/121 Karar sayılı kararına yönelik itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
III. UYUŞMAZLIK HAKKINDA YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ GÖRÜŞÜ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.05.2023 tarihli ve UG-2022/52883 sayılı Tebliğnamesinde; 696 sayılı KHK’nın 92 nci maddesinin ikinci fıkrası ile değişik 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi uyarınca; … Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 07.04.2023 tarih ve 2023/1 sayılı kararına istinaden, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 08.02.2023 tarih ve 2023/1 sayılı kararı ile … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 22.12.2022 tarih ve 2022/171 sayılı kararı arasındaki uyuşmazlığın, “istinaf kanun yolu başvuru süresinin hükmün açıklanmasından (tefhimden) itibaren başlayacağına dair … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin kararı yönünde giderilmesi” talep edilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
… Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi arasındaki uyuşmazlık; istinaf kanun yolu başvuru süresinin tefhimle mi yoksa gerekçeli kararın tebliğinden sonra mı başlayacağına ilişkindir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi, ilk derece mahkemesi kararı sanığa ya da müdafiine tefhim edilmiş olsa bile istinaf başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ edilmesi ile başlayacağı gerektiği görüşündedir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise, istinaf başvuru süresinin ilk derece mahkemesi kararının sanığa tefhim olunduğu tarihten başlayacağı gerektiği görüşünde, olup her iki daire arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
B. İlgili Hukuk
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ncı maddesine göre;
Adil yargılanma …
(1) Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve … güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde, veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basma ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir.
(2) Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak … oluncaya kadar suçsuz sayılır.
(3) Her sanık, en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak;
c) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek;
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek;
e) Duruşmada kullanılan dili anlamadığı veya konuşmadığı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak.
… Cumhuriyeti Anayasası’nın 13 üncü maddesine göre;
Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması
”Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
… Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesine göre;
Hak arama hürriyeti
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
… Cumhuriyeti Anayasası’nın 90 ıncı maddesine göre;
Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma … Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, … Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki … içinde … Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.
Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari andlaşmaların … Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.
… kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
… Cumhuriyeti Anayasası’nın 141 inci maddesine göre;
Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması
Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir.
Küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.
Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34 üncü maddesine göre;
(1) Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230 uncu madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.
(2) Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 35 inci maddesine göre;
(1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
(2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.
(3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 230 uncu maddesine göre;
Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar
(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada … sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu … görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta … sürülen istemleri de dikkate alarak, … Ceza Kanunu’nun 61 ve 62 nci maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232 nci maddesine göre;
Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar
(1) Hükmün başına, “… Milleti adına” verildiği yazılır.
(2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı, Yazılır.
(3) Hükmün gerekçesi ve varsa karşı oy gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
(5) (Değişik: 24/11/2016-6763/31 md.) Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan hâkim ölür veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur.
(6) Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 273 üncü maddesine göre;
(1) İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Hüküm, istinaf yoluna başvurma … olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
Anayasa Mahkemesinin 14.09.2022 tarihli … … ve …. … Başvurusu hakkındaki kararı ile;
“40. Başvuruya konu olayda derece mahkemelerinin kısa kararında gerekçeye yer verilmeyip sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği anlaşılmıştır. Nitekim kısa kararlarda da (bkz. § 10) karara ilişkin ayrıntıların gerekçeli kararda gösterileceği ifade edilmiştir.
41. Somut olayda istinaf başvuru süresinin yukarıda yer verilen Kanun hükmüne göre tefhim veya tebliğden itibaren on gün olduğuna ilişkin duraksama bulunmamaktadır. Duraksama sürenin hangi durumda tefhimden hangi durumda tebliğden başlatılacağı hususundan kaynaklanmaktadır. Anayasa Mahkemesinin Nihal Uslukol kararında da belirtildiği üzere gerek ilgili Kanun hükmü ve gerekse buna ilişkin Yargıtay içtihadına göre gerekçesi açıklanmamış bir hüküm tefhim edilmiş bir hüküm sayılmamakta ve dolayısıyla gerekçeli karar tebliğ ya da tefhim edilmeden kanun yoluna başvurma süresi başlamamaktadır. Nitekim başvuruya konu kararlarda da tefhimde İcra Mahkemelerinin gerekçesi açıklanmadığı için hükme karşı başvurucular tarafından tebliğinden itibaren on gün içinde kanun yoluna başvurulmuştur.
42. Yukarıda belirtilen tespitler ışığında somut olay değerlendirildiğinde başvurucuların kısa kararla birlikte kararın gerekçesini öğrenemediği, dolayısıyla karar gerekçesini bilmeyen başvuruculardan kısa kararın tefhiminden itibaren istinaf kanun yoluna başvurmalarını beklemenin başvuruculara ağır bir külfet yüklediği anlaşılmıştır. Bu durumda kanun yolu mercilerinin somut olayın koşullarında istinaf süresini, İcra Mahkemeleri tarafından karar gerekçesi açıklanmadan tefhim tarihinden itibaren başlatmasına ilişkin yorumlarının öngörülemez nitelikte olduğu, başvurucuların katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
43. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma … kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Başvurucu olan tarafların kısa kararla birlikte kararın gerekçesini öğrenemediğinden istinaf isteklerinin süreden reddine karar verilmesi nedeniyle mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.”
Değerlendirme
Hüküm, bir muhakemenin sonucunda verilen ve uyuşmazlığı çözen bir karar olup kararın gerekçesi ile birlikte taraflara usulüne uygun tefhim veya tebliğ edilmek zorundadır. İstinaf kanun yolu başvuru süresinin yukarıda yer verilen Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 273 üncü maddesine göre 7 gün olduğu belirlenmiş olup hüküm yüze karşı verilmiş ise tefhim tarihinden, yokluğunda verilmiş ise tebliğ tarihinden itibaren istinaf kanun yolu süresi başlamakta olup bu konuda Yargıtay içtihatlarında bir farklılık bulunmamaktadır.
Kanun hükmü açık olmakla birlikte; mahkemelerce tefhim edilen kararlar arasında farklılıklar bulunmaktadır. Çoğu mahkeme kararında, kararın ana hatları ile gerekçelerinin yazılmadığı sadece hüküm fıkrasının yer aldığı uygulamadan bilinmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 230 uncu ve 232 nci maddelerine göre hazırlanan hükmün aynı Yasanın 231 inci maddesinin birinci fıkrası gereği duruşma tutanağına geçirildikten sonra gerekçesinin ana çizgileriyle taraflara anlatılması zorunludur.
Anayasa Mahkemesinin yukarıya alınan kararında da ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, tefhim olunan ve duruşma tutanağına geçirilen kararda, kararın gerekçeleri yer almış ise istinaf süresinin tefhim tarihinden başlayacağı, aksi halde sürenin gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren başlayacağı açıktır.
Uygulamada birçok mahkemenin tefhim edilen kararlarında, kararın gerekçelerine yer verilmediği ve gerekçelerin yazılacak kararda yer alacağının belirtildiği görülmektedir. Tarafların gerekçesi açıklanmayan kararın gerekçelerini bilmesi beklenemeyeceğinden istinaf süresinin bu tarihten başlatılması adil yargılanma … ve mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucunu doğurur.
V. KARAR
1. 5237 sayılı Kanun’un 273 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca hüküm tarafların yüzüne karşı gerekçeleri ile birlikte açıklanmışsa istinaf süresinin tefhim tarihinden itibaren, gerekçeleri ile açıklanmayıp sadece kısa kararın açıklandığı kararlar yönünden ise; istinaf süresinin tebliğden itibaren başlayacağının kabulü ile; 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi uyarınca kısmen … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin görüşü doğrultusunda … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi arasındaki UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİNE,
2. Dosyanın talepte bulunan … Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
3. Karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemelerinin ceza dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Olumlu bir karar. Umarım diğer daireler de aynı görüşü benimser.
Zira; CEZA YARGILAMASINDA DA HUKUK YARGILAMASINDA OLDUĞU GİBİ, GEREKÇESİ DAHA SONRA AÇIKLANACAK KARARLARA KARŞI KANUN YOLUNA BAŞVURU SÜRESİ , TEFHİM İLE DEĞİL, GEREKÇELİ KARARIN TEBLİĞİNDEN İTİBAREN BAŞLAMALIDIR!
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 273. maddesi’ne göre İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır. İstinaf süresinin belirtilen Kanun hükmüne göre tefhimden itibaren başlayarak 7 gün içinde başlayacağı konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak aynı kanunun 231/(1). maddesine göre ise, hüküm fıkrasının okunarak gerekçesinin ana çizgileri ile anlatılmasının gerektiği vurgulanmıştır. Türk Ceza yargılamasındaki bahsi geçen bu temel usul kuralları dikkate alındığında, kanun yollarının etkin bir şekilde ve süresinde kullanılabilması için, hükmün gerekçesinin, son duruşmada ana çizgileri ile birlikte anlatılması zorunluluğu bulunmaktadır. Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda hükmün tüm unsurları yer alsa dahi kararın gerekçesinin ana çizgileri ile anlatılmaması halinde istinaf kanun yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlaması gerekmektedir. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesine göre “Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.” Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda hükmün tüm unsurları yer alsa dahi kararın gerekçesinin tefhim edilmemesi halinde istinaf kanun yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlaması gerekmektedir. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün 5271 Sayılı CMK’nın 273/1 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde açıklandığı kabul edilmelidir. İstinaf istemi ve süresini düzenleyen 5271 Sayılı CMK’nın 273/1. maddesinde yer alan ve istinaf süresinin başlangıcına esas alan “hükmün açıklanması” kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur. Gerek 25.10.2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 14/09/2022 tarihli Anayasa Mahkemesi kararında gerekse 23.10.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan, 25.09.2019 tarihli Anayasa Mahkemesi kararında ; her ne kadar kanuni yola başvuru süresinin tefhim ile başladığı durumlarda, tefhim edilen hükmün gerekçesi ve kanunda belirtilmiş olan tüm unsurları içermesi gerekse de gerekçesinin gerekçeli karar ile birlikte açıklanmak üzere tefhim edilen gerekçesiz kararlara karşı tefhimden itibaren kanuni yola başvuru süresinin başlatılmasının Anayasa’nın 36. Maddesinde belirtilmiş olan Adil Yargılama Hakkı kapsamındaki “Mahkemeye Erişim Hakkının ” ihlali niteliğinde sayılmıştır. Yukarıda adı geçen Anayasa Mahkemesi kararları, her ne kadar hukuk yargılamasına ilişkin olsa da; Kararlara dayanak oluşturulan 6100 S. HMK’nun 321. Maddesinin 5271 S. CMK’nun 231. Maddesi ile paralel bir düzenleme olduğu açıktır. 6100 S. HMK m. 321/(2) : (2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. 5271 S. CMK m.231/(1): (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır. Ayrıca; Yine bahsi geçen Anayasa Mahkemesi karar içeriklerine bakıldığında konuya hukuk yargılamasından ziyade hukukun evrensel ilkeleri doğrultusunda yaklaşıldığı ve bu yönde tespitlerde bulunulduğu açıktır.
Süre tutum dilekçesi verme saçmalığı tarih olacak yakında desenize.