HMK Madde 7 – Davalının Birden Fazla Olması Hâlinde Yetki

Davalının birden fazla olması hâlinde yetki

MADDE 7- (1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.

(2) Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı
ayırarak yetkisizlik kararı verir.


HMK m.7 Açıklama

🟦 Kanun Hükmü

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 7. maddesi, birden fazla davalının bulunduğu durumlarda yetkili mahkemenin belirlenmesine ilişkin esasları düzenler:

  1. HMK m. 7/1: Davalı birden fazla ise, dava, davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak kanunda, dava sebebine göre tüm davalılar hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, dava yalnızca bu ortak yetkili mahkemede açılır.

  2. HMK m. 7/2: Eğer dava, sadece bir davalıyı kendi yerleşim yeri dışına çıkarmak amacıyla açılmışsa ve bu durum delillerle ortaya konulursa, itiraz üzerine mahkeme o davalı açısından davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.


🟦 Ortak Yetkili Mahkeme Nedir?

Ortak yetkili mahkeme, bir davada birden fazla davalının bulunması hâlinde, dava sebebine göre kanunun açıkça belirlediği mahkemedir. Örneğin:

  • Haksız fiil durumlarında, haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi,

  • Sözleşmeden doğan bazı davalarda sözleşmenin ifa yeri mahkemesi bu kapsamdadır.


🟦 Ortak Yetkili Mahkeme “Kesin Yetkili” midir?

Bu soruya ilişkin doktrinde iki görüş mevcuttur:

✔️ Görüş 1: Kesin Yetkilidir

  • Kanun metnindeki “bakılır” ifadesi emredici olarak yorumlanır.

  • HMK’nın gerekçesinde, bu tür davalarda yalnızca ortak yetkili mahkemede dava açılabileceği ifade edilmiştir.

  • Bu yorumda, ortak yetkili mahkeme dışında başka bir yerde dava açılması mümkün değildir.

✔️  Görüş 2: Kesin Yetkili Değildir

  • Kanun lafzında “kesin yetki” ifadesi yer almamaktadır.

  • HMK sistematiğinde, kesin yetki öngörülen diğer maddelerde bu açıkça belirtilmiştir (örneğin, taşınmaz davaları için m. 12).

  • Ortak yetkili mahkemeyi “kesin yetkili” olarak görmek, tabii hâkim ilkesine (Anayasa m. 37) aykırılık oluşturabilir.

  • Ayrıca, böyle bir yorum, yetki sözleşmesi yapma özgürlüğünü kısıtlar ve davacının seçimlik hakkını sınırlar.


🟦 HMK m. 7/2 ve Kötüye Kullanımın Önlenmesi

  • Bu düzenleme, davacının yetki seçme hakkını kötüye kullanmasını engellemeye yöneliktir.

  • Davalı, sadece kendi yerleşim yeri dışına çekilmek amacıyla davaya eklendiğini ileri sürebilir.

  • Bu durumda mahkeme, deliller ışığında o davalı yönünden davayı ayırabilir ve yetkisizlik kararı verebilir.

  • Bu kural yalnızca ihtiyari dava arkadaşlığı için geçerlidir; mecburi dava arkadaşlığında uygulanmaz.


🟦 Anayasal ve Pratik Sonuçlar

  • Birden fazla mahkemenin aynı anda “kesin yetkili” sayılması, bizce belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini zedeler.

  • Uygulamada, davacılar açısından hak kayıplarına ve yargılamaların uzamasına neden olabilir.

  • Bu nedenle ortak yetki kuralının kesin yetki doğurduğunun kabulü, hem uygulama hem de anayasal ilkeler açısından sorunlu bulunmuştur.


Sonuç

  • HMK m. 7, birden fazla davalının olduğu durumlarda davacıya esnek bir yetki seçimi imkânı tanır.

  • Ancak kanunda açıkça özel bir mahkeme öngörülmüşse, bu mahkeme önceliklidir.

  • Yine de, bu özel yetkinin kesin yetki doğurmadığı yönündeki görüş, hem doktrinsel hem anayasal olarak daha güçlüdür.

  • Davacının yetki seçimini kötüye kullanması durumunda, HMK m. 7/2 devreye girerek usulsüzlükleri engeller.


HMK m.7 Gerekçesi

1086 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmü ayrı bir madde halinde düzenlenmiş; birden fazla davalı varsa, davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği esası burada da kabul edilmiştir. Ancak, birden fazla davalı hakkında dava açılmak istendiğinde, dava sebebine göre davalıların tümü hakkında, kanunda ortak yetkili bir mahkeme belirtilmişse, davanın, davalılardan birinin yerleşim yerinde değil, ortak yetkili mahkemede açılması gerekmektedir. Ayrıca, “…davaya, ancak o yer mahkemesinde bakılır” denilerek, ortak yetkili mahkemenin yetkisi, kesin yetki haline getirilmiştir.

İkinci fıkrada, 1086 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi hükmü, açıklık getirilmek amacıyla tekrar düzenlenmiş, kapsamda bir değişiklik yapılmamıştır.

Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanununun 168 inci maddesinde ayrıca düzenlendiğinden, tekrardan kaçınmak amacıyla, 1086 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne burada yer verilmemiştir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Tasarının 10, 11, 12 ve 13 üncü maddeleri, teselsül nedeniyle 11, 12, 13 ve 14 üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.

TBMM GENEL KURULU

TBMM Genel Kurulunda 5., 6., 7., 8., 9. ve 10. maddeler tasarı metninden çıkartılmış ve diğer maddeler buna göre teselsül ettirilmiştir.


HMK m. 7 – Yargıtay Kararları

 T.C. YARGITAY 12.HUKUK DAİRESİ

Esas : 2021/4849 Karar : 2021/10662 Tarih: 25.11.2021
BONOYA DAYALI TAKİP
KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUSU HACİZ YOLU İLE TAKİP
YETKİLİ MAHKEME
YETKİ İTİRAZI
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu …’ın temyiz isteminin incelenmesinde;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,

Borçlu …’ın temyiz isteminin incelenmesinde;

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlunun; Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğundan bahisle İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunarak, süresi içerisinde icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, İstanbul Anadolu İcra Dairesi’nin diğer borçlu yönünden de yetkili olduğu gerekçesiyle davacının şikayetinin reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır.

İİK’nun 50. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken HMK’nun 7/1. maddesinin birinci cümlesine göre; borçlu birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapılabilir. Bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçlulardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin şikayet tarihi itibariyle kesinleşmiş olması gereklidir.

İİK.nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK.nun 447/2. maddesi atfıyla HMK.nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Ayrıca, takip dayanağı akdin yapıldığı icra dairesi de yetkilidir.

Buna göre, bonoya dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6. md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde (6102 Sayılı TTK’nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yeri olarak tanzim yeri kabul edilir) (HMK. 10. md.) ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca bononun tanzim edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.

Somut olayda, alacaklı tarafından, borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, itiraz tarihi itibariyle yetki itirazında bulunmayan takip borçlusu … yönünden icra takibinin yapıldığı İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkisinin kesinleşmediği, itiraz eden borçlu …’a ödeme emrinin 23.07.2019 tarihinde Bağcılar/İstanbul adresinde tebliğ edildiği, süresinde borçlunun yetki itirazında bulunduğu, itirazında yetkili icra dairesi olarak gösterdiği Bakırköy İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece borçlu … yönünden yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu Sevda Dalkılıçlar’ın temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 20. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarih ve 2020/960 E. – 2021/632 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 14.11.2019 tarih ve 2019/852 E. – 2019/1019 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.11.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

⚖ T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Esas: 2021/4849 – Karar: 2021/10662  – Tarih: 25.11.2021
BONOYA DAYALI TAKİP
KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUSU HACİZ YOLU İLE TAKİP
YETKİLİ MAHKEME
YETKİ İTİRAZI

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu …’ın temyiz isteminin incelenmesinde;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,

Borçlu …’ın temyiz isteminin incelenmesinde;

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlunun; Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğundan bahisle İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunarak, süresi içerisinde icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, İstanbul Anadolu İcra Dairesi’nin diğer borçlu yönünden de yetkili olduğu gerekçesiyle davacının şikayetinin reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır.

İİK’nun 50. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken HMK’nun 7/1. maddesinin birinci cümlesine göre; borçlu birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapılabilir. Bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçlulardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin şikayet tarihi itibariyle kesinleşmiş olması gereklidir.

İİK.nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK.nun 447/2. maddesi atfıyla HMK.nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Ayrıca, takip dayanağı akdin yapıldığı icra dairesi de yetkilidir.

Buna göre, bonoya dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6. md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde (6102 Sayılı TTK’nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yeri olarak tanzim yeri kabul edilir) (HMK. 10. md.) ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca bononun tanzim edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.

Somut olayda, alacaklı tarafından, borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, itiraz tarihi itibariyle yetki itirazında bulunmayan takip borçlusu … yönünden icra takibinin yapıldığı İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkisinin kesinleşmediği, itiraz eden borçlu …’a ödeme emrinin 23.07.2019 tarihinde Bağcılar/İstanbul adresinde tebliğ edildiği, süresinde borçlunun yetki itirazında bulunduğu, itirazında yetkili icra dairesi olarak gösterdiği Bakırköy İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece borçlu … yönünden yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu Sevda Dalkılıçlar’ın temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 20. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarih ve 2020/960 E. – 2021/632 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 14.11.2019 tarih ve 2019/852 E. – 2019/1019 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.11.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ

Esas: 2017/4663 – Karar : 2019/2683 – Tarih: 11.03.2019
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI
YETKİ İTİRAZI
ZORUNLU DAVA ARKADAŞLIĞI
ZORUNLU DAVA ARKADAŞLARI USUL İŞLEMLERİNİ BİRLİKTE YAPMAK ZORUNDADIRLAR
YETKİ İTİRAZININ DAVALILARCA BİRLİKTE İLERİ SÜRÜLMESİ YASA GEREĞİDİR
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … ve dava dışı borçlular hakkında icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazlarını düşük bedelle diğer davalı …’ya sattığını belirterek, tasarrufların iptalini talep etmiştir.

Davalı …, dava konusu taşınmazları bedellerini ödeyerek satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı borçlu … vekili, süresinden sonra verdiği cevap dilekçesi ile tasarrufun iptali davasında davacı durumunda bulunan bankanın tacir olup, alacağının ticari bir alacak olması nedeniyle davaya bakmakla yükümlü olan mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu belirterek, dosyanın görevli ve yetkili Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, yetki itirazının kabulü ile yetki yönünden dava dilekçesinin reddine, genel yetki kuralları çerçevesinde davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğuna ve dosyanın davalının yerleşim yeri Mahkemesi olan … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun İptali istemine ilişkindir.

İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK’nun 6.maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Yasanın 7/1. maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK’nun 12. maddesinin uygulanma imkanı yoktur. İİK’nun 282 maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorundadırlar. Yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. HMK.’nın 60. Madde vereği sadece davalı borçlu tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz.
Somut olayda, davalı …’a dava dilekçesi Tebligat K. 21. madde uyarınca 03.01.2013 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 01.02.2013 tarihli cevap dilekçesi ile süresinden sonra yetki itirazında bulunulmuş, yine diğer davalı … tarafından süresinde verilen cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunulmamıştır. Bu halde, davalı borçlu vekili tarafından yetki itirazının süresinde yapılmadığı yine davalı üçüncü kişi …’nın da yetki itirazı olmadığı yetki itirazının zorunlu dava dava arkadaşları tarafından birlikte yapılması gerektiği gözetildiğinde davalı borçlunun yetki itirazının reddine karar verilerek davanın esasının incelenmesi, taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 11/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ

Esas: 2018/3083 Karar: 2018/5292 Tarih: 04.07.2018
DAVALININ BİRDEN FAZLA OLMASI HALİNDE YETKİ
HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN DAVA
YETKİ KURALI

Davacı Orman Genel Müdürlüğüne … … Orman İşletme Müdürlüğü vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğerleri aleyhine 14/10/2014 gününde verilen dilekçe ile kurum zararından kaynaklanan alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 01/07/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, kurum zararından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili; … Orman İşlemte Müdürlüğünün …, …, …, … ve … depolarındaki stok açıkları ile … Orman İşletme Şefliğinin 2011 ve 2012 yıllarındaki üretim faaliyetlerindeki usulsüzlüklerle ilgili olarak inceleme yapıldığını, yapılan inceleme sonucunda gerekli iş ve işlemlerin mevzuata uyun yapılmadığının müfettişlerce tespit edildiğini, …, … ve … depolarında tespit edilen stok açıkları nedeniyle hakediş sahiplerine fazladan ödeme yapıldığını, … deposunda gerçeğe aykırı yükleme ve taşıma raporu tanzim edildiğini, … Orman İşletme Şefliği’nin 2011 ve 2012 yıllarında orman emvali üretim bölmelerinde mevzuata aykırı işlem sonucu gerçeğe aykırı orman emvali istif raporu düzenlenerek hakediş sahiplerine haksız kazanç sağlandığını ve idarenin zararına sebebiyet verildiğini belirterek oluşan kurum zararının davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalılar; yetki itirazında bulunarak davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.

Mahkemece; davalıların yerleşim yerinin … İli … İlçesi olduğu, davalıların cevap dilekçelerinde süresinde yetki itirazında bulundukları, HMK m.6 gereği yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu gerekçesi ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1390 esas sayılı dosyası ile kurum zararı nedeniyle tazminat davası açıldığı, yetki itirazında bulunulması üzerine davalılar hakkındaki davanın tefrik edilerek … Hukuk Mahkemesinin 2015/389 sayılı esasına kaydedildiği ve davalılar hakkında mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan ve davalılardan … tarafından ibraz edilen davaya cevap dilekçesinde açıkça yetki itirazı bulunmamaktadır. Ayrıca dava dilekçesi davalılardan …’a dava dilekçesi 13/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, adı geçen davalı tarafından cevap dilekçesi, yasal cevap süresi geçtikten sonra 15/12/2014 tarihinde verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki itirazının ileri sürülmesini düzenleyen 19. maddesinin 2. fıkrası “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” şeklinde; aynı maddenin 4. fıkrası ise “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan yasa hükmü dikkate alındığında davalılardan … ve … tarafından yetki itirazı usulüne uygun ileri sürülmediğinden davanın açıldığı … Mahkemeleri yetkili hale gelmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “davalının birden fazla olması halinde yetki” başlıklı 7. maddesinde “(1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır” düzenlemesi yer almaktadır. Ayrıca aynı kanunun 16. maddesinde de haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemelerinin de yetkili olduğu belirtilmiştir.

Davanın birden fazla davalıya karşı açılması ve davanın özünde haksız fiilden kaynaklanması dikkate alındığında; iş bu davada yetkili mahkeme, davalılar için ortak yetkili olan, aynı zamanda zarara uğrayan kurumun bulunduğu yer olan … Mahkemeleri’dir. Açıklanan nedenlerle tüm davalılar yönünden yetki itirazının reddine karar verilerek davanın esasının incelenmesi gerekirken anılan kanun hükümlerine aykırı olarak yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA. 04/07/2018 ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Esas: 2016/25803 Karar: 2017/15835 Tarih : 19.12.2017
BORÇLUNUN BİRDEN FAZLA OLMASI HALİNDE YETKİ

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlular hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine muteriz borçlular vekilinin 29.01.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda; sair itirazlarının yanı sıra, takipte Ödemiş İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğundan bahisle İzmir İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itirazda bulunduğu, mahkemece, yetki itirazı ve diğer itirazların reddine karar verildiği görülmektedir.

İİK’nun 50. ve HMK’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre; “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir”, HMK’nun 7. maddesinde ise; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir….” hükümleri yer almaktadır.

Anılan hükümler çerçevesinde birden fazla borçlu varsa, bunlardan birinin ikametgahında takip başlatılabilir ve bu durumda diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak anılan hüküm, borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması hali içindir.

Somut olayda, borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurduğu 29.01.2016 tarihinde borçlulardan …’a yapılmış bir ödeme emri tebligatı olmadığı gibi, bilakis adı geçen borçluya ödeme emri tebliğ edilememiştir. Bu durumda, mahkemece, ikametgahının…olduğu kabul edilen dava dışı borçlu … hakkındaki takibin kesinleştiğinden söz edilemez. Borçluların icra mahkemesine başvurduğu tarihte, ikametgahı … olan bir borçlu hakkında kesinleşmiş bir takip bulunmadığına göre, HMK’nun 7. maddesi gereğince; alacaklının, muteriz borçlular yönünden İzmir İcra Dairelerinde icra takibi yapma olanağı bulunmamaktadır.

O halde, mahkemece, borçluların İzmir İcra Dairesi’nin yetkisizliğine yönelik itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu konudaki istemlerinin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçluların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

🔗 Bu Hafta İlgi Görenler

Arabuluculuk Anlaşma Tutanağı – Cebri İcraya Elverişlilik

Arabuluculuk anlaşma belgesinde; alacağın şarta bağlanması, eda hükmü içermemesi...

Eşit İşlem İhlali, Tek Başına Sendikal Tazminat İçin Yeterli Değildir.

ÖZET: Uyuşmazlık; sendikanın davacı adına dava açma yetkisi bulunup...

HMK Madde 8 – Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki

Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki MADDE...

Eşin Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Taşınmazı Danışıklı Olarak Devretmesi – Muvazaa – Dava Arkadaşlığı

📌 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI 📌 🔍 DAVANIN TEMELİ Eser...

KOSGEB İnsan Kaynakları Yönetmeliği Resmi Gazete’de Yayımlandı

17 Nisan 2025 – Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme...

Anayasa Mahkemesi, Kamu İhale Kanunundaki İtirazen Şikâyet...

Anayasa Mahkemesi, 25 Aralık 2024 tarihli ve E.2024/85 sayılı...

Cenevre Protokolü: Kimyasal ve Biyolojik Silahların Yasaklanmasının...

Savaş tarihi, insanlık dışı silahların yıkıcı etkileriyle doludur. Özellikle I....

Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesi

Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesi, 9 Nisan 1985...

Çocuklara Karşı Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması...

Bu sözleşme, Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı (HCCH) tarafından düzenlenmiş olup, 23...

HMK Madde 8 – Bir yerde geçici...

Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki MADDE...

HMK Madde 6 – Genel Yetkili Mahkeme

Genel yetkili mahkeme MADDE 6- (1) Genel yetkili mahkeme, davalı...

Kamulaştırma Kanunu’ndaki İdare Mahkemesinde Açılacak İptal Ve...

Anayasa Mahkemesi 25/12/2024 tarihinde E.2024/101 numaralı dosyada, 2942 sayılı...

Siteden

0
Would love your thoughts, please comment.x