Bir adi senedin ispat gücü kazanmasında; senetteki borçlu imzasının inkar edilmesi ve bilirkişi incelemesinde de kesin bir sonuç elde edilemediği takdirde; taraflar dışındaki diğer senet imzacıları varsa bunların tanıklığına başvurulmalı …
ÖZÜ : bir adi senedin ispat gücü kazanmasında; senetteki borçlu imzasının inkar edilmesi ve bilirkişi incelemesinde de kesin bir sonuç elde edilemediği takdirde; taraflar dışındaki diğer senet imzacıları varsa bunların tanıklığına başvurulmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği … hakkında Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 11.05.2016 tarihli kararı
8. Hukuk Dairesi 2014/23305 E. , 2016/8645 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
… ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen … gün ve … sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin 26.09.1978 tarihli satış senedi ile kök muris …’dan intikal eden … Köyü … parsel sayılı taşınmazlarda davalılar murisi …’un hisselerini satın aldığını açıklayarak, dava konusu parsellerde …’un hisselerinin iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davalılar murisinin okuma yazma bilmediğini, senetteki imzayı kabul etmediklerini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; mirasçılar arasında yazılı devirin geçerli olduğu, imzanın …’a ait olduğunun eksik imza nedeni ile tespit edilemediği, tanık beyanları ile davacının davasını ispatladığı gerekçeleriyle, davanın kabulüne, … Köyü 1-20 parsellerde … adına kayıtlı 3388/121176 hissenin veraset ilamınına göre davalılar murisi … hissesine karşılık gelen 5765.760/42.577.920 oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine hüküm; davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından; dava konusu … parsel sayılı taşınmazların 18.10.1976 tarihinde, … ve … parsel sayılı taşınmazların ise 09.03.1970 tarihinde hükmen ve elbirliği hükümlerine göre, … mirasçıları …, …, …, …, …, …, …, … adına tescil edildikleri, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı ilami ile, 1-20 parsellerde … olan kayıt malikinin … (…) olarak tashihine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, kök muris …’un 1945 yılında, davacının babası …’un 1976 yılında vefat ettikleri görülmüştür. Davacı, 26.9.1978 tarihinde … … ile aralarında adi yazılı olarak düzenlenen “gayrimenkul satış devir teslim ve borç senedi” başlıklı belgeye dayanmaktadır. Dayanak belgede, satıcı … …; … Köyü hudutlarında bulunan ve babası Hasan’ın vefatı ile kendisine isabet eden hissesini köy altı ırmak başındaki tarla hariç olmak üzere tamamını alıcı …’a sattığını, satış bedeli olan elli bin liradan 20.000 peşin, kalan 30.000 lira için iki ayrı bono aldığını, tarlaları alıcısına teslim ettiğini açıklanmış, senedi alıcı ve satıcı dışında iki şahit ve köy muhtarı ile iki azanın imzaladığı anlaşılmıştır. … … mirasçılarının senet üzerindeki … …’a ait imzayı inkar etmeleri ./.
üzerine; Mahkemece inkar edilen imzanın …’nin el ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesine başvurulmuş, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nca tanzim edilen 12.03.2014 tarihli raporda, inceleme konusu belgede sağlıklı inceleme yapılabilmesi için … … (…)’un tanzim tarihine yakın başka amaçlarla atmış olduğu samimi imzaları içeren belgelerin; noterler, bankalar, muhtarlıklar, belediyeler, seçim kurulları, tapu ve vergi daireleri, nüfus müdürlükleri, evlendirme daireleri, dernekler ve vakıflar gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan temin edilerek gönderilmesinin gerekli olduğu bildirilmiştir. Mahkemece; bahsi geçen rapor gereğinin yerine getirilmeden keşifte dinlenen tanık beyanlarına göre, hüküm kurulduğu belirlenmiştir. Her ne kadar, dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderilmeden, evvel bir kısım kurumlara yazılar yazılarak imza örneği sorulmuş ise de; taraflara muris …’nin imzasını taşıyan belgelerin bulunabileceği yerleri bildirmeleri için süre ve imkan tanınması, yukarıda Adli tıp Kurumu Başkanlığı’nca tanzim edilen raporda bahsedilen kurumlardan araştırma yapılması, imzasını taşıyan belgelerde getirtilerek dosyaya eklenmesi, tüm bunlar temin edildikten sonra dosyanın tomarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek dosya üzerinde yapılacak inceleme sonucu imzanın …’ye ait olup olmadığı yönünden de Adli Tıp Kurumu’nun ilgili biriminden rapor istenmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı, bir adi senedin ispat gücü kazanmasında; senetteki borçlu imzasının inkar edilmesi ve bilirkişi incelemesinde de kesin bir sonuç elde edilemediği takdirde; taraflar dışındaki diğer senet imzacıları varsa bunların tanıklığına başvurulmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gereklidir. Mahkemece, davacı tarafın tanık bildirdiği şahıslar dinlenmiş ise de, senette imzaları bulunan … ile muhtar ve azalar yöntemine uygun bir biçimde çağrılarak tanık olarak dinlenmemiş, dinlenen tanık beyanlarının da dava konusu senedi muris …’nin imzaladığı sonucuna ulaşmak açısından yeterli kanaat oluşturmadığı belirlenmiştir. O halde Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda işlem yapılarak imzanın …’ye ait olup olmadığı yönünden de Adli Tıp Kurumu’nun ilgili biriminden rapor istenmesi, bilirkişi incelemesinde de kesin bir sonuç elde edilemediği takdirde; senet imzacıları varsa bunların tanıklığına başvurulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme sonucu karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul, yasaya uygun bulunmayan hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 3.557,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 11.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.