2009 yılında yazdığım bir yazıda “Hukuk bilimi, yapay zekalı bilgisayarlara hazırlık yapmalımı?” sorusunu tartışmıştım. Bilgisayar ve robotların düşünce gücü ile çalışması, zihinde kayıtlı görüntülerin aktarılması, beyine giden kan miktarlarının analiz edilerek modelleme yapılması ve veritabanı çalışmaları devam ederek yapay zeka konusunda ciddi ilerlemelerin olduğunu, yakın gelecekte ise hukuk biliminin “robot hukuku” adıyla yeni bir bilim dalını tartışacağını savunmuştum.
Aradan geçen 7 yılda yapay zekalı bilgisayarlar ve getirdikleri yenilikler bilim kurgu filmlerindeki gibi hayal edilen boyutlarda olmasa da akıllı ceptelefon uygulamaları, programlanan robotlar,kurgusal zekalı uygulamalar ve akıllı cihazlar yaşamımızı hızla kolaylaştırmaktadır. Bardağın diğer tarafında ise hukuk camiasının daha önce hiç karşılaşmadığı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Buna bağlı olarak yeni kanun maddeleri ile yaşanan gelişmelere ilişkin regülasyonlar yapılmaktadır. Kişisel veriler, mahremiyet, özel hayatın gizliliği gibi hususlar teknolojik ve kültürel gelişmeler ilebirlikte farklı bir boyuta ulaşmıştır. Yakın gelecekte, Mahkemelerde, cep telefonundaki akıllı kişisel asistan uygulamasına hakaret eden, yapay zekalı robotuna aşık olan, robotunun şiddetine maruz kalan kişilerin davaları görülecektir.
Ülkemizde 2009 yılından günümüze kadar gelen süreçte, dijital kavramların yeni çıkartılan tüm Kanun maddelerinde yerini aldığını görmekteyiz. Aynı zamanda uygulamada da fiziki ortamdan tamamen dijital ortama geçiş için zemin hazırlandığı ve çok yakın gelecekte, tüm yargılama faaliyetlerinin dijital ortamda gerçekleşmesi hedeflenmektedir.
Süreç bu denli hızlı ilerlerken, tartışılması gereken bir diğer konu yapay zekalı robotların yaygınlaşması sonrasında, duygularından ve siyasi görüşünden tamamen arınmış, ulusal ve uluslararası literatür eksiksiz hafızasına yüklenmiş, tüm dünya dillerini bilen matematiksel olarak sıfır hatalı geliştirilmiş Robot Hakimlerin hukuk sistemine dahil olup olmayacaklarıdır. Öğretide bir kısım görüş Hukuk biliminin matematik bilimi ile paralel olduğunu, insan zaaflarından, önyargılarından, duygularından, bilinçli ve bilinçsiz hatalarından, seçimlerinden arındırılması gerektiğini, bu sebeple öncelikle Hakim yardımcısı sonrasında ise Hakim olarak davalara bakarak daha hızlı, objektif ve güvenilir kararlara imza atılabileceğini belirtilmektedir.
Ancak bu görüşün aksine, bizimde katıldığımız görüşe göre birçok olayın Hakimin vicdani kanaatine göre çözümlendiği, insan duygularının önemli olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Çünkü;Hukuk komplike, bir başka deyişle karmaşık bir bilimdir. Tıpkı Tıp biliminde olduğu gibi, Örneğin; “x” İnsanına “y” hastalığından dolayı penisilin ihtiva eden bir ilaç verilerek iyileştirilebilir. Fakat “p” insanına yine “y” hastalığından dolayı penisilin ihtiva eden bir ilacın verilmesi ölümüne sebep olabilecektir. Hukuk biliminde her olayın kendi somut şartlarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple; dava konusu benzer olaylarda farklı Mahkeme kararlarının bulunduğunu görmekteyiz. Bunun asıl sebebi, her dava içerisindeki somut delillerve olaylar ayrı ayrı değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak; yapay zekalı robotların yaygınlaşmasıile birlikte robot Hakimlerin kürsüdeki yerini alacağı şüphesizdir. Burada en önemli sorunlardan biri güven olgusudur. Robot Hakimlerin gelmesi ile yargıya olan güvenin artması düşünülebilir. Açıkçası teknik hukuk bakımından sıfır hata ile çalışan bir Hakime kim güvenmez. Ne dersiniz bir davanız olsa ve seçme şansınız bulunsa hangisine güvenirdiniz?
Av. Fehmi Ünsal Özmestik
Adli Bilişim Dergisi, Nisan 2016