FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
2017/2018 GÜZ YARIYILI
“GENEL KAMU HUKUKU” DERSİ VİZE MAZERET SINAVI
Adı: Soyadı: Numara:
23.11.2018
Açıklamalar
¨Yanınızda veya sıranızda kitap, not vs. bulundurmayınız ♦Cep telefonları sınav salonu dışında tutulmalıdır ¨Kurşun kalem kullanmayınız ¨Birbirinizden kalem vb. şeyler istemeyiniz ¨Cevap kağıdında yazılar okunaklı olmalı ve yazım kurallarına uyulmalıdır; okunamayan kısımlar değerlendirme dışı bırakılacaktır ¨İstenilen sorudan başlanabilir ♦Sınav süresi 75 Dakikadır.
Başarılar Dilerim. Dr. Aslan DELİCE
SORULAR
1- Aquino’lu Thomas’ta “direnme hakkını” açıklayınız.
2- Aristoteles’a göre yönetimlerin “genel ve özel değişme” nedenlerini yazınız.
3- Ortaçağ Avrupa’sında devlet iktidarı parçalanmış ve halk hem yatay hem de dikey olarak bölünmüş çok sayıda iktidar merkezine bağlanmıştır. Bu odaklardan biri olan Feodal Beyi –senyörleri- konum, yetki, mülkiyet v.b. açıdan anlatınız.
4- Platon’un ideal toplumu anlattığı Devlet isimli kitabında küçük bir azınlığın yönetimini meşrulaştırmak için ileri sürdüğü “biyolojik” ya da “organizmacı” görüş nedir? Açıklayınız.
CEVAP ANAHATARI
1- Aquino’luya göre bir yönetim üstün yasalara aykırı davranarak tiranlığa dönüştüğünde direnme hakkı doğar. Hükümetlerin ilahi yasalara aykırı davranıp davranmadığını dolayısıyla meşruiyetlerini yitirip yitirmediğini belirleme yetkisi ise kiliseye aittir. Bu da kiliseyi devletten daha üst bir konuma taşır. Burada bilinmesi gereken husus gayrı meşru iktidara karşı direnme hakkının halkın isyan etme hakkı olduğu anlamına gelmemesidir. Bu konuda harekete geçerek karara verecek olan kurum halk değil kilisedir. Kilise gibi otoriteler harekete geçmediğinde kişilere pasif direnişten başka bir seçenek tanınmamıştır. Bu nedenle Aquino’luda direnme hakkı kilise-prens mücadelesinde kiliseye destek olmanın ötesinde bir anlama sahip değildir.
2- Yönetimlerin “genel değişme nedeni”, yönetimin dayandığı eşitlik ya da eşitsizlik ilkesinde aşırıya gidilmesidir. Her yönetim biçiminde yurttaşlar arasında bazı bakımlardan eşitlik, bazı bakımlardan da eşitsizlik vardır. “Daha küçükler eşit olmak eşitler daha büyük olmak için ayaklanır” diyen Aritoteles’ya göre demokraside siyasal haklar bakımından yurttaşlar arsında eşitlik vardır. Eşitlik ilkesi iktsadi alana da uygulanmak istendiğinde zenginlerin servetlerine elkonularak fakirlere dağıtılacaktır. Böyle bir durumda zenginler rejimi değiştirmek için fırsat kollayacak ve demokrasiyi yıkmaya çalışacaklardır. Aristokraside ise insanlar arasında siyasal haklar, iktisadi durum, şan şöhret gibi yönlerden eşitsizlik vardır. Eşitsizliğin derecesinin artırılıp fakir yurttaşların serf veya köle statüsüne indirilmesine dönük siyaset isyana yol açarak aristokrasinin yıkımını getirecektir. Yönetimlerin değişmesinin özel nedenleri arasında toplumun bir kesiminin nüfus olarak aşırı çoğalması, iktidarın suiistimali, aşırı baskı gibi durumlar sayılabilir.
3- Ortaçağda büyük tarım malikanelerine benzeyen feodal beyliklerin üzerinde kralların yetkilerinin simgesl hale gelmesiyle siyasal iktidarın mekanı değişmiş olur. Feodal beyler, iktidarın simgesine dönüşmüş şatosuyla, askeri birliğiyle, kendi mahkemesiyle toprakları üzerinde yaşayanlar için çoğu devlet yetkisini bizzat kullanan kişiye dönüşmüştür. Feodal zincir içerisinde en alt halkada, toprağın kullanım hakkını elinde tutan feodal beyler yer alır. Fiilen en çok yetkiyi kullanan kişidir. Bir tür intifa hakkı olan feodal toprak sahipliği senyöre o toprak üzerinde yaşayan kişileri yönetme hakkı vermektedir. Senyör, toprağın kullanım hakkını daha büyük bir feodal beyden, oda bir üstte yer alan beyden sözleşme yoluyla almıştır. Zincirin en üstünde teorik olarak tüm toprakların sahibi olan kral yer alır. Buna rağmen kralın en alt basamakta yer alan senyör ile ona bağlı serf ve köylüler üzerinde önemli bir iktidarları yoktur.
4- Biyoljik ya da organizmacı teoriye göre insan ve toplum aynı yasalara göre açıklanabilir. Biyolojik yasalar gereği insanı oluşturan çok sayıda organ hepbirlikte vücudu yönetmez. Beyin diğer tüm organları yönetir. Toplum da çeşitli kesim/sınıflar tarafından değil beyin takımını oluşturan bilge azınlık tarafından yönetilecektir. Pythagoras biyolojik bir organizma olan insan ile toplumsal bir organizma olan toplumun birbirine denk üç kesimden oluştuğunu varsayar. Buna göre insan akıl, ruh ve duygulardan oluşur. Ama herbir insanda bunların oranları farklıdır. Aklın baskın olduğu kişiler bilge, ruhun baskın olduğu kişiler cesur asker, arzuların baskın olduğu kişiler de üretici olur. Bu üç farklı kesimden oluşan toplumun, tıpkı insanda olduğu gibi beyin tarafından yani bilge insanlarca yönetilmesi gerektiği açıktır. Biyolojik organizmalarla toplumların farklı yasalara tabi olduğu gerçeğini gözden kaçıran bu kuram 2500 yıl sonra Avrupada canlanacak ve faşist ve ırkçı Nazi rejimine yol açacaktır.