Genel Kamu Hukuku Vize – Soru ve Cevapları – Sınav Kritiği – Marmara Üni. Hukuk F. – 14 Ocak 2019

SORU METNİ

MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

GENEL KAMU HUKUKU

YILLIK ÖĞRENCİLER İÇİN VİZE SINAVI

CEVAP ANAHTARI

2. EĞİTİM- ÇİFT
(14 Ocak 2019)

1. Padova’lı Marsilius ve Ockham’lı William’ın Orta Çağ düşüncesi içindeki farklılıklarını belirttikten sonra, “dünyevi iktidar-ruhani iktidar” ilişkisini nasıl ele aldıklarını açıklayınız.

Cevap: Padova’lı Marsilius Aristoteles’in ve İbn-i Rüşd’ün fikirlerinden etkilenmiştir. “Barışın
Savunucusu” (Defensor Pacis) adlı eserinde siyasal iktidarın halktan geldiğini ve halkın bu
iktidarı kimseye devretmediğini söylemiştir. Ortaçağ düşüncesinde siyasal erkin meşruiyeti, iktidarın kaynağı ve kullanımı dine dayandırılmaktadır. Padovalı Marsilius siyasal iktidarın kaynağının ve kullanımının halkta olduğunu söyleyerek Ortaçağ düşüncesinden bir sapma oluşturmakta ve laik düşünceye kapı aralamaktadır. İnsanın ihtiyaçlarını ancak toplum içinde karşılayabilmesi nedeniyle toplumsal hayatın zorunlu olduğunu söylemiştir. Akıl insanlara ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla devleti kurmanın zorunlu olduğunu söyler. Devlet ise toplulukların en gelişmişidir ve doğal bir varlıktır. Padova’ lı Marsilius devleti çok sayıda parçanın birleşmesinden oluşan bir organizmaya benzetmektedir. Padova’ lı Marsilius yasanın da kökenin beşerî olduğunu söylemiştir. Pozitivist bir yasa anlayışına sahip olan Padova’ lı Marsilius’ a göre yasa soyut bir adalet düşüncesine bağlı değildir tam tersine adalet yasanın uygulanmasından ortaya çıkar. Bu düşünce ise Orta Çağ’ın Tanrı kaynaklı doğal hukuk geleneğinden bir sapma oluşturmaktadır.

Orta çağ’ da kilise bütün iktidarların Tanrıdan geldiğini ileri sürmekte ve böylece dünyevi iktidarın Tanrının temsilcisi olan kiliseye tabi olması gerektiğini söylemektedir. Padova’lı Marsilius ise toplumun varlığını sürdürmesini barışa bağlamakta ve kilisenin uygulamalarıyla  barışa engel olduğunu savunmaktadır. Kilisenin dünyevi iktidar üzerinde hak talep etmesi siyasal düzeni bozmaktadır. Din adamları sadece ruhların kurtuluşu ile ilgilenmelidir. Ancak ruhani gücün papalığa ait olduğunu kabul etmez. Ruhani güç kiliseyi teşkil edenlere yani ruhani cemaate aittir. Ruhani gücü ise bu cemaatin seçtiği temsilcilerden oluşan “concile” kullanmalıdır. Padovalı Marsilius ruhbanlığa kimlerin önerileceğine de beşeri yargının karar vermesini söylemiştir. Böylece düşünür Ortaçağın dünyevi iktidarın kiliseye tabi olması gerektiği düşüncesinin aksine devlet boyunduruğunda kilise düşüncesini savunmaktadır.

Ockham’lı William papaya karşı Fransiskenlerin yanında yer almıştır. Düşünür akıl ile inancı birbirinden ayırmıştır. Çünkü ona göre insan aklı kutsal değerleri anlayamayacak kadar sınırlıdır. Bilgi ancak deney ile elde edilebilir. Dolayısıyla insan aklı Tanrı aklının bir benzeri olamayacağından akıl yolu ile Tanrı anlaşılamaz. Bununla birlikte Tanrı insana akıl vererek yeryüzü işlerinin akıl ile yürütülmesini istemiştir. Bu yolla Ockham’lı William pozitif hukukun kaynağına insanı koymuştur. Orta çağ’ da ise hem siyasal iktidarın hem de hukukun kaynağına din konulmaktadır. Papaların siyasi taleplerinin çatışmalara yol açtığını ileri sürerek kilisenin dünyevi alandan ayrılmasını ve otoritesinin sınırlandırılmasını savunmuştur.

Düşünür ideal yönetim biçimi olarak monarşiyi savunmuş ancak tıpkı dinsel iktidar gibi dünyevi iktidarın da sınırlandırılmasını istemiştir. İktidarın kaynağının papalık olduğunu söyleyenlere karşı çıkmış, iktidarın kaynağının beşerî olduğunu söylemiştir. Sonuç olarak düşünür kilisenin dünyevi iktidarın kiliseye tabi olması gerektiğini ileri süren Orta çağ düşüncesinden farklı olarak dünyevi iktidarı ve ruhani iktidarı iki ayrı kuvvete bağlamış ancak her iki kuvvete de mutlak yetki tanımamıştır.

On ikinci yüzyılda Avrupa’da ticaretin canlanmaya başlaması ve kent yaşamının öne çıkmaya başlaması papa ile kral arasındaki iktidar çatışmasının ve düşünürlerin laikleşme yönünde savlar ileri sürmesinin ardındaki en önemli etkendir.

2.Aristoteles’ e göre devletin doğuş amacı nedir ve “Polis” in öğeleri nelerdir?

Cevap: Aristoteles’ e göre devlet; insanların basit ve gerekli ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturdukları bir topluluk değildir. Ona göre insan; sosyal ve siyasal bir hayvandır ve bu açıdan insanın tek başına yaşaması mümkün değildir. Ona göre devlet; Platon’un düşüncesinde olduğu gibi sadece gereksinimlerin karşılanması için oluşturulmuş bir yapı değildir. Her madde kendi formunda belirtilen ereksel nedene bağlı olarak gelişip olgunlaştığına göre insanlar da kendi ereksel nedenine göre yaşamalıdır. İnsanların ereksel amacı iyi olmaktır. Ona göre iyilik kendi kendine yetebilmektir. İnsanlar iyi olanı seçtiklerinde mutlu ve erdemli olurlar. İnsan bu erdeme ancak siyasal ve toplumsal bir düzen içinde ulaşır. Bu düzen ancak adalet ve hukuk ile sağlanabilir. Dolayısıyla yasaların geçerli olmadığı bir düzende adaletin ve ahlakın bulunması imkansızdır. Devletin işlevi sadece insanları düşmanlarına karşı korumak değildir. Devlet ve toplum insana yaşamaya değer bir hayat sunmadığı sürece hiçbir şey ifade etmez. Öyleyse devlet denen siyasal toplum; yalnızca bir arada yaşamak için değil, erdemli eylemlerde bulunabilmek içindir.

Devleti oluşturan öğelerin en küçüğü birey, bireylerin içinde yer aldığı en küçük birim ailedir. Aile insanların günlük yaşamdaki ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli bir birimdir ancak bunun ötesindeki gereksinimlerini karşılayamaz. İşte bu amaçla insanlar, bir araya gelerek önce aileyi; sonra köyler ve kasabaları meydana getirmişlerdir. Aile bireyden daha çok kendi kendine yeter, devlet de aileden; insanların kurdukları topluluğun kendi kendine yeterli olduğu ana erişilince, o zaman bir şehir veya devlet meydana getirmiştir. Aristoteles’ in düşüncesinde polis; kendi kendine yetebilen ideal toplumdur yani otarşiktir. Bu bağlamda aile polisin temelidir. Aristoteles’in ailesi günümüz çekirdek aile yapısından farklıdır. Bir ailede aile reisinden başka dört unsur vardır: kadın, çocuklar, köleler ve mallar. Aile içinde eşitsizlik söz konusudur.

Baba- anne arasında, baba- çocuk arasında ve baba- köle arasında olmak üzere ailede 3 çeşit hükmetme- boyun eğme ilişkisi saptayıp toplumun yönetenler- yönetilenler olarak ayrılmasının doğal olduğu yargısına ulaşır. Aile reisi kadının kocası, çocukların babası, esirlerin ve malların sahibidir. Ancak buna rağmen aile ve devlet arasında da önemli farklar vardır. Ailede devamlı olarak otorite aile reisine aittir. Halbuki devlette yurttaşlar hür ve eşittir. Devlette, her yurttaş iktidarın mevkiine geçerek otoriteye sahip olabilir ancak bu otoriteyi ortak yararı gözetmek için kullanmak zorundadır.

Aristoteles’ e göre Polis’ in öğeleri; halk, yurttaş ve ülkedir. “Bir devletin meydana gelmesi için bulunması gereken ilk öğe insandır. Daha sonra ülkedir.” der. Aristoteles’ in düşüncesinde halk ve yurttaş bambaşka anlamlarda kullanılır. Yurttaş Site’nin temelini oluşturur. Yurttaşlık ise doğuştan ya da sonradan kazanılır. Devleti oluşturan bütün insanların yani halkın tamamı yurttaş değildir ve yurttaş olma salahiyetine sahip değildir. “Yurttaşı bütün ötekilerden etkinlikle ayıran Yargı’ya ve Yetki’ye katılması, yani yasal, siyasal ve yönetsel görevler almasıdır.” Buna göre; yurttaş, kamu hizmetlerinin ve kanunların uygulanması bakımından görüş belirtebilecek yetkinliğe sahip olmalıdır. “Doğrudan demokrasi” olarak adlandırılan yönetim tarzının hüküm sürdüğü Atina polisinden esinlenen Aristoteles elbette bu demokrasinin yurttaşından söz eder. Böyle bir yurttaşın, yöneticilerini seçme gibi bir hakka sahip olmanın ötesinde, bizzat yasaların yapılması sürecine katılması, yasama organında yer alması gerekir. Aristoteles, yargı görevini üstlenmenin yeterli olmayacağını, özellikle yasama işlevinin yerine getirilmesinde rol almanın yurttaşlık sıfatı için zorunlu olduğunu vurgular.

Demek ki, yönetimde yer almak, yurttaşlık için “özsel”dir. Çünkü Aristoteles’e göre, yurttaş polis için bir araç değildir, polisin bir parçasıdır. Yurttaş bir anne ve babadan doğmuş olmak, yasal bir statüye sahip olmak, dava açabilmek, bütün bunlar yurttaşlık için yeterli değildir; polisin kaderinde belirleyici bir yer edinmek, bir jüri üyesi ve bir meclis üyesi olmak, bu iki asgari koşulu gerçekleştirmek gerekir. Bu bağlamda; Aristoteles’in siyasi iktidar kavramını yurttaş kavramı ile formüle ettiğini söyleyebiliriz. Burada halk; yurttaşlar dışında kalan ve maddi ve manevi ihtiyaçları karşılayan kişiler grubudur. Siyasal ve yönetsel işlere katılamazlar.

Ülke ise; yüz ölçümü, nüfusu, büyüklüğü, coğrafik konumu ile tümüyle Site’nin yurttaşlarının mutluluğuna, gelecekteki amaçlarına uygun olmalıdır. Yönetenle yönetilenlerin birbirini tanıyacak kadar yakın olması ise ülke için bir başka kriterdir.

3.Monarşi savunusu J. Bodin’ in mutlak egemenliği ve sınırlarını nasıl açıkladığını yazınız.

Cevap: Bodin modern egemenliği kavramsallaştırıp, niteliklerini ortaya koyarak kamu hukuku ve siyaset bilimi açısından egemenlik kavramını bir teori haline getirmiştir. Bodin’ e göre; egemenlik, siyasi topluluğu kaynaştıran, birleştiren güçtür. Egemenlik olmazsa siyasi topluluk parçalanır. Bodin’ e göre egemenlik iç ilişkilerde tüm siyasal gücün kullanılması anlamını taşırken ayrıca bağımsızlık anlamındadır.

Bodin’ in düşüncesini oluşturan egemenlik kavramının temel özellikleri; mutlak, sürekli ve bölünmez olmasıdır. Bodin egemen erki kullanan kişi ve kurumlar ile egemenliği birbirinden ayırır. Egemenliği kullanan kişi ve kurumlar geçici; egemenliğin kendisi ile süreklidir.

Egemenliğin sürekli olduğunu belirtmesi Bodin’ in modern egemenlik düşüncesine önemli bir katkısıdır. Bodin egemenliğin bölünmezliğini savunur. Ona göre egemenlik; bölünmeden bir kurum veya kişi tarafından kullanılabilir. Bu bağlamda; Bodin karma yönetim düşüncesine karşıdır.

Egemenliğin mutlak olması ise egemenliğin yasayla sınırlanamaz olması demektir. Yasanın kaynağı egemendir ve egemen kendisinin koyduğu yasalarla bağlı değildir. Bodin; egemenliğin mutlak olmasının sınırsız olması anlamına gelmediğini ileri sürmüştür. Bu durum Bodin’ in siyasal teorisi içinde çelişkiye düşmek olarak yorumlasa da amaç kralın tiranlığa kaymasını önlemektir. Egemenliğin sınırlamalarından ilki; Tanrısal ve doğal yasalardır. Egemenliğin biçimi ne olursa olsun kral; adaletin ve Tanrı yasaların buyruklarına aykırı davranamaz. Egemenlik yetkisini kullananlar doğal hukukla bağlıdır.

Bodin’ in egemenlik anlayışında ikinci sınırlama ise mülkiyet hakkıdır. Bu sınırlama Bodin’ in devlet tanımından çıkarılmaktadır. Şöyle ki; Bodin’ e göre devlet, “çeşitli ailelerin ele geçirdikleri çeşitli varlıklarla birlikte egemen bir kudret tarafından hukuka uygun olarak yönetilmesidir.” Burada kast edilen aile; mülkiyet hakkına sahip ailedir. Aile devletin temeli olduğuna göre egemenliğin mülkiyet hakkı ile sınırlanması beklenir. Ona göre, bir doğal hak olan mülkiyetin dokunulmazlığı doğal hukukla güvenlik altına alınmıştır. Egemen mülkiyete ailenin rızası olmadan dokunamaz. Dolayısıyla vergilendirmek de ailelerin onayını gerektirir. Bunların yanı sıra egemeni kayıtlayan bir başka husus ise uluslararası antlaşmalardır. Bu antlaşmalar uyruklarına ve diğer ülkelere karşı siyasal yükümlülükleri kapsar.

📌 Kaynak: İstanbul Hukuk Fakültesi İMECE grubu

📊 SINAV ANALİZİ & STRATEJİ REHBERİ
(Padova’lı Marsilius, Ockham’lı William, Aristoteles, Bodin)


🔍 Soruların Zorluk Derecesi ve Odak Noktaları

Soru Zorluk Kritik Kavramlar Tuzaklar
1 Orta Laiklik, halk egemenliği, kilise-devlet çatışması İki düşünürün kiliseye bakışındaki nüans farkları (Marsilius’un radikal ayrılıkçılığı vs. Ockham’ın sınırlı otorite talebi)
2 Zor Zoon politikon, erdem, yurttaşlık, otarşi Yurttaş-halk ayrımı ve kölelerin siyaset dışı kalmasının günümüzle çelişkisi
3 Orta-Kolay Mutlak egemenlik, mülkiyet hakkı, doğal hukuk Bodin’in “mutlak ama sınırlı” egemenlik paradoksu

🎯 Sınavın Genel Karakteri

  • Teorik ağırlıklı: Kavramların derinlemesine analizi bekleniyor.
  • Karşılaştırmalı sorular (Soru 1) öne çıkıyor.
  • Metinlerdeki çelişkiler (Bodin’in sınırları) sorgulanabilir.
  • Örnek verme (Aristoteles’in Polis’i günümüz devletiyle kıyaslama) artı puan getirir.

⚠️ Dikkat Edilmesi Gerekenler

  1. Padova-Ockham Farkı:

    • Marsilius “ruhani güç cemaate ait” derken, Ockham “kilise siyaseti etkilememeli” diyor.
    • Altını çiz! Marsilius daha radikal, Ockham dengeli.
  2. Aristoteles’te Yurttaş Tanımı:

    • Sadece erkek, özgür, mülk sahibi Atinalılar yurttaş sayılır. Köleler ve kadınlar dışlanır.
    • Doğrudan demokrasi vurgusu yap (meclis katılımı şart!).
  3. Bodin’in Çelişkisi:

    • Egemenlik mutlak ama Tanrı yasaları/mülkiyet ile sınırlı.
    • Açıkla: Bu sınırlar tiranlığı önlemek için.

💡 Çalışma Stratejisi

  • Kavram Haritaları oluştur:

    • Marsilius → Halk egemenliği → Kilisenin dışlanması
    • Bodin → Egemenlik → Mülkiyet hakkı sınırı
  • Örneklerle pekiştir:

    • Aristoteles’in Polis’i ↔ Modern anayasal devlet
    • Bodin’in vergi rızası ↔ Günümüzde parlamentonun vergi onayı

🚀 Sınav Günü İpuçları

  • Soru 1: “Marsilius ve Ockham, Orta Çağ’ın dini iktidar anlayışını nasıl kırdı?” diye anahtar soru belirle.
  • Soru 2“İnsan neden polis olmadan erdemli olamaz?” sorusuna 3 maddeyle yanıt ver.
  • Soru 3: Bodin’i “Mutlakiyetçi ama anayasalcı” diye özetle.

📌 Final Notu

  • Zor soru: Aristoteles’in yurttaş tanımı (ezber gerektirir).
  • En kolay: Bodin’in egemenlik sınırları (örneklerle desteklenebilir).
  • Zaman yönetimi: Soru 2’ye fazla takılmadan, Bodin’den full puan almayı hedefle.

Başarılar! 🌟 Unutma: Karşılaştırmalar ve özgün yorumlar seni öne çıkarır!

Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

🔗 Bu Hafta İlgi Görenler

Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek Dava Savunması – 11.04.2025

11 Nisan'da Silivri Cezaevi'nde görülen dava, Türkiye siyasi tarihinde...

Arabuluculuk Anlaşma Tutanağı – Cebri İcraya Elverişlilik

Arabuluculuk anlaşma belgesinde; alacağın şarta bağlanması, eda hükmü içermemesi...

Eşit İşlem İhlali, Tek Başına Sendikal Tazminat İçin Yeterli Değildir.

ÖZET: Uyuşmazlık; sendikanın davacı adına dava açma yetkisi bulunup...

HMK Madde 8 – Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki

Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalarda yetki MADDE...

Eşin Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Taşınmazı Danışıklı Olarak Devretmesi – Muvazaa – Dava Arkadaşlığı

📌 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI 📌 🔍 DAVANIN TEMELİ Eser...

Borçlar Hukuku Genel Bütünleme Sınavı Soruları...

SINAV METNİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER...

Borçlar Hukuku Genel Final Sınavı Soruları –...

SINAV METNİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER...

Ceza Hukuku Genel Final Sınav Soruları –...

📢 MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ DUYURUSU 📢 ⚖️ CEZA HUKUKU...

Ceza Hukuku Genel Bütünleme – Marmara Ün....

📚 MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 📚 ⚖️ CEZA HUKUKU BÜTÜNLEME...

Ceza Muhakemesi Hukuku Af Sınavı Vize Sınavı...

SINAV METNİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER (10.01.2011,...

Genel Kamu Hukuku Bütünleme Sınavı – Sınav...

SINAV METNİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ÇİFT NUMARALI YILLIK MÜFREDATA BAĞLI...

İdare Hukuku Final Sınavı Soru ve Cevapları...

📖 SINAV METNİ 📖 OLAY I A Büyükşehir Belediye Meclisi, S...

Milletlerarası Hukuk Final Sınavı – Sınav Kritiği...

📜 SINAV METNİ 📜 MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 2018-2019 ÖĞRETİM YILI ...

Siteden

0
Would love your thoughts, please comment.x