Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan Ve Sinan Cemgil Tarafından Kaçırılıp Üç Gün Sonra Serbest Bırakılan Dört Amerikalı Askerin Savcılık İfadelerinden Bazı Bölümler

Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil ve Yusuf Aslan tarafından kaçırılan ve üç gün sonra serbest bırakılan Amerikalılar: Richard Carazki, James M. Gholson, Jimmie J. Sexton ve Larry J. Heavner’in tercüman Erbay Gönen aracılığı ile Ankara savcı yardımcısı İrfan Akça tarafından 9.3.971 gününde alınan ifadelerinden bazı bölümler.

İFADE TUTANAĞI

Tercüman: Erbay Gönen, Mehmet Hilmi oğlu, 1936 doğumlu, Isparta nüfusunda kayıtlı olup Ankara’da 75. sokak 25/6 Bahçelievler’de oturur, Tuslog’da tercüman olduğunu söyledi. Yemini yaptırıldı.

Müşteki: Richard Caraszi, John oğlu, Mildret’den 6.6.1950 doğumlu, Stamford Conn nüfusunda kayıtlı olup 72 Clinton Ave. de Amerika’da oturur, Ankara’da bekâr er yatakhanesi, Bestekâr sokakta oturur olduğunu söyledi.

Mete Ertekin cezaevinden getirilerek huzura alındı, gösterildi.

Soruldu: Bana gösterilen bu şahsı tanıyamadım dedi.

Emniyet Müdürlüğü’nde bulunan muhtelif olaylarla ilgili olarak, muhtelif şahıslarla çekilmiş fotoğraflar gösterildi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Sinan Cemgil’e ait fotoğrafları teşhis etti. Kendisini kaçıran şahısların bunlar olduğunu söyledi. Kendilerini kaçıran şahısların beş kişi olduğunu bildirdi. Müfrezeden çıktığımızda yol üzerinde barikat vardı. Orada arabamız durduruldu. Ben arabanın arka koltuğunda oturuyordum. Ön pencereden yolun benim soluma düşen tarafında şarampol içinde iki kişinin mevzi almış şekilde saklanmış olduğunu gördüm. Arabanın arkasına da bir kişi geldi. Elinde otomatik silah vardı. Beşinci şahsı fark ettiğimiz zaman bu şahıs arabanın sağ tarafında bulunuyordu. Şoförü arabadan çıkardılar.

Bize silahlı olup olmadığımızı sordular. Silahsız olduğumuzu söyledik. Kendileri arabanın ön koltuğuna bindiler. Deniz Gezmiş olarak teşhis ettiğim şahıs şoförün yanına oturdu. Silahını bize çevirdi. Silahı otomatik silahtı. El bombasının kemerinde bağlı olduğunu binaya girdiğimde fark ettim. Bir tanesi de sağ taraftan arabaya girdi. Elinde 38’lik toplu tabanca vardı. Markasının Colt olduğunu zannediyorum. Barikatı kendi arabamızla geçtikten sonra tekrar durdular ve bizi 150 metre uzaklıktaki duran öbür arabaya naklettiler. Nakil de birer birer oldu. Arabaya bizi doldurduktan sonra Türkçe bilip bilmediğimizi sordular. Biz de bilmediğimizi söyledik. Ondan sonra bize arabada sakin ve sessiz olmamızı tembih ettiler. Tembihattan sonra araba ile hareket ettik. Kenara çekildik. Hava Kuvvetleri arabasının önümüze geçmesini işaret ettiler ve araba geçti. Orada asfaltı geçerek Dikmen yoluna çıktık. Dikmen yoluna girdikten sonra tekrar yola sapıldı. Oradan geri çıkıldı. Öndeki araba hafif olarak bize çarptı. Buradan da hareket ettikten birkaç dakika sonra gözlerimizi kapatıp başlarımızı eğmemizi söylediler. Biz de bunu yaptık. Gene Deniz arabanın önünde ortada, silahını bize tutmuş vaziyette biz de gözlerimiz kapalı başımız eğik olarak yola devam ettik.

Bu seyir esnasında arabanın sarsılmasından bir şose yolu üzerinde olduğumuzu tahmin ettik. Binaya geldik. Arabadan birer birer yine gözlerimiz kapalı başımız eğik olarak çıkarıldık. Binaya kapıdan girdik. Antreden geçtik. Holden geçtik. Bir odaya aldılar. Bu esnada saatime baktım. Hemen hemen 01.00 olmuştu. Ben tahmin ettiğime göre ikinci olarak arabadan indim. Assb. Çvş. Sexton birinci olarak araba dan indi. Arabadan bir kişi bizi indirip götürdü. Diğerlerini de bu kişi birer birer getirdi. Bu kadar bir zaman aradan geçti. Daireye girdikten sonra hepimizi holde bulunan iki kapılı dolaba soktular ve kapılarını kapattılar. Aradan çok kısa bir zaman geçti. Dolabın kapakları açıldı. Teşhis ettiğim Deniz Gezmiş elinde silahla karşımızda duruyordu. Herhangi bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını sordu. Bu sırada bize battaniye ile yastık verdiler. Battaniyenin bir tanesi portakal renginde, holde bulunan battaniyelerden birisi koyu kahverengi, dolaptakilerden bir tanesi de normal kahverengi bir tarafında beyaz şeritler vardı. Dördüncüsü de kahverengi idi. Onu dolabın tabanına serdik. İlk götürüldüğümüz gece Sexton’la ben dolabın içinde kaldık. Öteki arkadaşlarımız holde kaldılar. Perşembe sabahı saat 8’di. Işıkları söndürdüler. Herkes ayakta idi. Kahvaltı olarak çayla ekmek ikram ettiler. İlk günü aramızda fazla konuşma geçmedi. Oldukça sessiz ve sakin gündü. Bir iki sual soruldu, şimdi bunları hatırlamıyorum. Günde üç öğün yemek ikram ettiler. Hatta arada doymazsanız daha da verelim dediler. Sık sık çay ikram ettiler. Ve konserve et de verdiler. Bize hiçbir kötü muamelede bulunmadılar. Zaten sessiz, sedasız sakin olarak oturduğumuz takdirde bir şey yapmayacaklarını söylemişlerdi.

Gene yemekler esnasında ançuez ikram edildi. Ve zaman zaman da kendilerine herhangi bir güçlük çıkarmadığımız müddetçe bize kötü muamele etmeyeceklerini tekrarladılar.

Gündüzleri holün iki tarafında birer silahlı nöbetçimiz vardı. İlk iki gün silahlarını devamlı olarak bize çevirmiş vaziyette durdular. Müteakkip günler nöbetçilerimiz yeknesak hareket etmediler. Zaman zaman silahlarını kılıflarından dahi çıkarmadılar. Bizi görebilecekleri yerde oturup gazetelerini okudular. Başımızda nöbet bekleyenlerden birini tarif edebileceğim. O da 1.70-1.75 boyunda siyah saçlı ve düzgün kesilmiş siyah bıyıklı, saçı yana doğru taranmış,

ince yapılı, 26 yaşlarında esmer tenli yuvarlak ve güzel görünüşlü, çok güzel İngilizce konuşan, hiç heyecanlanmayan, konuşmalarını rahatlıkla yapan bir kimse idi. Deniz Gezmiş ile Sinan Cemgil gayet güzel İngilizce konuşuyorlardı. Yusuf Aslan’ın ise İngilizcesi zayıftı.

Deniz Gezmiş Türkçe olarak bize bir şeyler söyledi. Demin tarif ettiğim şahıs da İngilizce olarak bize güçlük çıkarmazsanız size herhangi bir zararımız olmayacaktır dedi. Gözlerimizi kapamamız ve başlarımızı eğmemiz söyleninceye kadar bizim resmî arabanın bizimle olduğunu gördüm. Ondan sonra fark edemedim. Yalnız tahminime göre bizimle beraber bizim resmî arabamız binaya kadar gelmedi. Deniz Gezmiş başımızda yalnız nöbet tuttuğu sıralarda konuşmaları daha ziyade Amerika’nın Vietnam’da bulunuşunun sebepsiz olduğu, Amerikan vatandaşlarının ve askerlerinin öldüğü merkezinde idi. Deniz Gezmiş kendi şahsî hayatından bize bahsederken 21 yaşma kadar silahın ne olduğunu bilmediğini, kendisinin Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde hukuk tahsili yaptığını söyledi. Bundan iki sene önce 6. filo gösterisi yaptıkları esnada hükümet kuvvetlerinin Üniversite’ye girerek birkaç talebenin ölümüne yol açtığını, bundan sonra bu işlere karıştığını ve okuldan kovulduğunu anlattı. Ve hatta bu konuşma esnasında CIA ve FBI ajanlarından herhangi birisiyle karşılaştığı takdirde öldürmekten zerre kadar çekinmeyeceğini söyledi. Amerikalıların şimdiye kadar hiçbir Türkü öldürmediklerinden biz de hiçbir Amerikalıyı öldürmek istemiyoruz dedi. Jimmy Finley’i tanıyıp tanımadığımızı sordu. Ben de tanıdığımı söyledim. Biz serbest bıraktıktan sonra hiçbir görüşmem olup olmadığını sordu. Ben görüşmediğimizi söyledim. Kendi aramızda alçak sesle konuştuğumuz sıralarda nöbetçilerimiz sinirlilik hali gösterdiler. Ve hatta bu arada şayet emniyet kuvvetleri tarafından yerimiz bulunur da teslim olmamız talep edilirse sizi de tereddütsüz öldürürüz dedi. Bizi arabadan teker teker indirip götürdükleri ve ilk defada Çvş. Sexton götürülmüş olması sebebiyle diğer arkadaşlarımın bilhassa çavuşun binaya nereden girdiğini görmedim. Yalnız ben kapıdan girdim. Evde bulunan tükenmez ve kurşun kalemle İngilizce olarak yazılmış bulunan mektuplar, arkadaşlarına ait mektuplar gösterildi. Bunları arkadaşlarının yazdığını söyledi. Binayı terk etmemiz de şöyle oldu.

Kendileri acele olarak eşyalarını silahlarını topladılar. Benim duyduğum seslerden çıkarabildiğim kadarıyla bunlardan bir tanesi kapıdan diğerleri pencereden çıktılar. Çünkü sonradan biz de çıkmak için teşebbüste bulunduğumuzda pencerenin açık olduğunu gördük. Binayı terk edişlerinden sonra 5 dakika kadar bekledik. Ondan sonra Çvş. Sexton oturma odasına baktı. Oradalar mı diye. 

Sonra ben ve arkadaşlarım yatak odasına baktık. Orada da kimseyi göremeyince binadan çıkmaya karar verdik. Herhangi bir evrak ve silah bırakıp bırakmadıklarına dikkat ettiler. Böyle bir şey yoktu. Biz de binayı pencereden terk ettik. Onlar binayı 8.3.1971 günü 23.01’de terk ettiler. Biz de 23.07’de pencereden ayrıldık. Ben bu saatleri saatime baktığım için söyleyebiliyorum. Binadan ayrıldıktan 15 dakika sonra da kışlaya dönmüştük dedi. Okunan ifadesinin doğruluğunu imzasıyla tasdik etti. 9.3.1971.

C. Savcı Yardımcısı                            Zabıt Kâtibi
İrfan Akça                                        Duran Dinç

Tercüman                                          Müşteki
Erbay Gönen                                      Richard Caraszi

İFADE TUTANAĞI

Tercüman: Erbay Gönen, Mehmet Hilmioğlu, 1936 doğumlu, Isparta nüfusunda kayıtlı olup Ankara’da 75. sokak 25/6 Bahçelievler’de oturur, Tuslog’da tercüman olduğunu söyledi. Yemini yaptırıldı.

Müşteki: James M. Gholson, Medredith oğlu, Mary’den 1948 doğumlu olup District of Colombia nüfusunda kayıtlı olup Amerika 14. East OAK Street Alexandria Va. da oturur. Ankara’da Bestekâr Sokak’ta bekârlar yatakhanesinde yatar, kalkar.

Mete Ertekin cezaevinden getirilerek huzura alındı, gösterildi. Soruldu:

Bana gösterilen bu şahsı tanımadım dedi.

Emniyet müdürlüğünde bulunan muhtelif olaylarla ilgili olarak muhtelif şahıslara ait fotoğraflar getirtilerek gösterildi.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Sinan Cemgil’e ait fotoğrafları teşhis ettiğini söyledi.

Bunlardan Hüseyin İnan’ı kısa bir süre gördüğünü ve bu süre içerisinde de teşhis ettiğini bildirdi.

Kendisine bulundukları evde bulunan el yazısı mektuplar gösterildi. Bu mektuplar arasında benim yazdığım mektup yoktur. Bunlar arkadaşlarıma aittir. Ben de yazmıştım, fakat bu onların içerisinde yoktur dedi.

4.3.1971 günü saat 00.15’te arabamıza binerek müfrezeden ayrıldık. Yolumuzun kesilmiş olduğunu gördük durduk. Etrafımız silahlı insanlarla sarıldı. Bunlar 5 kişiydiler. Ben şoför’ün yanında ön tarafta oturuyordum. Deniz Gezmiş benim tarafımdaki kapıyı açtı. Beni ortaya iterek kendisi geçti. Yusuf arabanın direksiyonuna geçti arabayı çalıştırdı. Ondan sonra araba istop etti. Bizi öbür arabaya götürdüler. En son olarak ben götürüldüm. Sinan Cemgil kolumdan sıkı sıkıya yapışarak beni götürdü. Arabayı terk etmeden üzerimizde silah ve telsiz gibi şeyler bulunup bulunmadığını sormuşlardı, yok dedik. Bizi arabada hepimizi arka sıraya oturttular. Deniz Gezmişle Sinan Cemgil İngilizce konuşuyorlardı. İngilizceleri oldukça iyiydi. Yusuf Aslan’ın İngilizce konuştuğunu duymadım. Karayoluna çıktık. Oradan eski Dikmen yoluna girdik. Arabayı Yusuf kullanıyordu, berbat bir şoförlüğü vardı. Bizim resmi araba bir müddet önden gitti. Yanlış yerlere sapıp çıktı. Ondan sonra biz arabayı geçtik, biz önden gitmeye başladık. Ondan sonra bir binaya geldik. Gene gözlerim kapalı olarak Sinan tarafından binaya bir pencereden sokulduğumu fark ettim. Dolaba koydular. Bu evde vaktimizi dolapta ben holde geçirdik yemek verdiler, iyi muamele yaptılar. Hole giriş kapısında teşhis ettiğim Hüseyin İnan’ı bir an için gördüm. Bu görmem cuma günü yahut cumartesi günü olabilir. Zaman mefhumunu kaybettim. Heyecanlı bir şekilde eşya ve silahlarını topladılar. Ara sıra pencereden dışarıya baktılar. Bütün ışıkları söndürdüler ve binayı terk ettiler. Saatim olmadığı için kaçırılma zamanını tayin edemedim. 3-4 dakika kadar evde bekledik. 3-4 dakika geçtikten sonra kalktık. Daireye baktık. Kimse olup olmadığını anladık. Hepimiz binayı terk ettik. Ben kapıya tanımak için bir Z işareti yaptım. Kapı içeriye açılıyordu. Kapının kasasına bu işareti yaptım. Binada bulunduğumuz sırada fidye istediklerini söylemişlerdi. Terk esnasında fidyeyi alıp almadıkları hususunda bir şey söylemedi dedi. Okunan ifadesinin doğruluğunu tasdik etti. 9.3.1971

C. Savcı Yardımcısı                           Zabıt Kâtibi
İrfan Akça                                       Duran Dinç

Tercüman                                        Müşteki
Erbay Gönen                                    James M. Gholson

İFADE TUTANAĞI

Tercüman: Erbay Gönen, Mehmet Hilmioğlu, 1936 doğumlu, Isparta nüfusunda kayıtlı olup Ankara’da 75. sokak 25/6 Bahçelievler’de oturur, Tuslog’da tercüman olduğunu söyledi. Yemini yaptırıldı.

Müşteki: Jimmie J. Sexton, Hamey J. Sexton oğlu, Bertha’dan 1945 doğumlu San Angelo, Texas nüfusunda kayıtlı olup Amerika 119 N. Florence St. San Angelo, Texas 7 6901’de oturur.

Ankara’da Reşit Galip Caddesi 66/9 Gaziosmanpaşa’da oturur.günü geceleyin 00.15’te 18. müfrezedeki vazifemizden ayrılarak şehri gezmek üzere yola çıkmıştık. Diğerleri erdir. Yanlış söyledim, çavuş olan yalnız benim. Müfreze nizamiye- sinden itibaren 2 mil yol aldıktan sonra 5 silahlı şahıs tarafından yola barikat kurulmak suretiyle durdurulduk. Arabamız durduktan sonra kapıyı açtılar. Şoförü dışarı çıkarttılar. Kendileri ön sırayı işgal ederek bizi arka sıralara oturttular ve sessiz, sakin olarak kılımıza dahi zarar gelmeyeceğini, taşkın hareketlerde bulunursak öldürülebileceğimizi ihtar ettiler. Beşinde de tabanca vardı.

Bunlardan 4 tanesi 9 mm. çapında otomatik tabanca idi. Bir tanesi 38 çapında toplu tabanca idi. Onun cinsini tayin edemiyorum. Bu biraz daha büyüktü. Ayrıca iki tane el bombası gördüm. Kemerlerine bağlı idi. Bu el bombalarını bir kişide gördüm. Bu el bombasını taşıyan şahıs tahminen 1.80-1.90 boylarında, sakallı, bıyıklı, esmer 25 yaşlarında bir kimse idi. Hatta 25 yaşında olduğunu kendisi söyledi. Bu tarif ettiğim şahıs stene benzeyen makineli tabancayı taşıyordu. Ayrıca bunda 9 mm.lik tabanca da vardı. Diğer makineli tabancayı taşıyan şahsı karanlık olduğu için tam olarak teşhis edemedim. Onun için kesin bir şey söyleyemeyeceğim. Beni ve Heavner ismindeki er arkadaşımı arabadan indirerek takriben 120 m. kadar ileride park edilmiş bulunan Chevrolet arabaya bindirdiler. Arabanın içi ve döşemeleri kırmızı idi. Arabaya biz yerleştirildikten sonra diğer iki arkadaşım Caraszi ile Gholson’u da getirerek kendi arabalarının arka koltuğuna oturttular. Ondan sonra arabanın şoförü direksiyona geçti. Kendisine muhtelif olaylar dolayısıyla çekilen çeşitli kimselere ait fotoğraflar gösterildi. Bunlardan Sinan Cemgil, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan’a ait fotoğrafları gösterdi. Kendilerini kaçıran şahısların bunlar olduğunu söyledi. Arabanın şoförünün bunlar arasında olmadığını bildirdi. Deniz Gezmiş şoförün yanma oturdu ve silahı bize doğrulttu. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu elinde siyasî tutuklu olarak tutuldunuz dedi. Bu sözleri söyledikten sonra sessiz, sedasız oturup sizlere söylenenleri harfiyen yerine getireceksiniz dedi. Resimden teşhis ettiğim Deniz Gezmiş ile Sinan Cemgil iyi İngilizce konuşuyorlardı. Yine resimden teşhis ettiğim Yusuf Aslan’ın ise İngilizcesi zayıftı.

Diğerlerinin İngilizce konuştuklarını duymadım. Bizim durdurularak aktarılma yapıldığımız yerden tekrar hareket ederek Konya yolunun karşı tarafına geçtik ve Dikmen yoluna girdik. Yolun ilk kısmı şose idi. Ondan sonra asfalt bir yola çıktık. Bunu takiben gözlerimizi kapatmamızı, başlarımızı aşağıya eğerek etrafa bakmamamızı söylediler. Biz de söylediklerini yaptık. Yol üzerinde bir süre seyir ettik. Bu seyir esnasında yanlış yerlere sapıp geri çıktık. Hatta bu girip çıkmaların birisi esnasında bizim önümüzden giden Hava Kuvvetleri’ne ait araba ile bizim bulunduğumuz araba çarpıştı. Bu çarpışma çok hafif oldu. Bizim arabamız yani Hava Kuvvetleri’ne ait araba daima önden gidiyordu. Bizim nakledildiğimiz araba da bu arabayı takip ediyordu. Bu hafif çarpışma olayından sonra geri geri gelerek eski sapmış olduğumuz yola çıktık. Yine başlarımız öne eğik, gözlerimiz kapalı olarak 6 dakika seyir ettik. Bu 6 dakikanın sonunda durduk. Arabadan indirdiler. Yine gözlerimiz kapalı, başımız öne eğikti. Kaldırımdan yürüdük ve bir apartman dairesine penceresinden girdik. Girdiğimiz pencere yan pencere idi. Binanın içine girdikten sonra holden geçtik ve dördümüzü de holde bulunan gardıroplara soktular. Yanlış anlaşıldı, soktukları gardırop bir tane idi. Hepimizi yani dördümüzü gardıroba soktular. Ceketlerimizi ve üzerimizde bulunan bütün evraklarımızı aldılar. Evraklarımızı ve ceketlerimizi aldıktan sonra Gholson ve Heavner’i hole çıkardılar. Hepimize battaniye verdiler. Battaniyeler yün battaniye idi. Renkleri de koyu kahverengi idi. Bir tanesi kırmızı idi. Üçü koyu kahverengi idi. Bize orada sessiz ve sükûn içinde durmamızı tembih ettiler. Ve bizi Amerikan Büyükelçiliği’ne satacaklarını söylediler. Bu götürüldüğümüz yerde 5 gün kaldık. Zaman zaman holdekileri dolaba, dolaptakileri hole nakletmek suretiyle istirahatimizi temin ettiler. Bu ikametimiz esnasında ekmek, çay, peynir, sosis, portakal ve muz ikram ettiler. Çoğu zaman iki kişi tarafından gözaltında bulunduruluyorduk.

Muhafızımızın bazen tek kaldığı oluyordu. Bizden sadece evrak istediler ve bunları aldılar. Paramızı almadılar. Bu 5 günlük ikametimiz esnasındaki konuşmalarımız daha ziyade Vietnam harbinin haklı olup olmadığı, üniversite tahsili yapıp yapmadığımız gibi mevzularda oldu. Gene bu 5 günlük ikametimiz esnasında dışarıdan Ankara’ya dair haberler getirdiler. Bunlar istenen para, neşredilen beyannameye dair haberlerdi. Hatta bir defa Amerikan Büyükelçiliği ve Türk makamlarıyla temas etmeye çalıştıklarını söylediler ve bu arada bizim her birimize Amerikan Elçiliği’ne ve Türk makamlarına hitaben mektuplar yazdırdılar. Daha evvel Jimmy R. Finley’i kaçıranların da kendileri olduğunu söylediler. 8.3.1971 günü gece saat onbire çeyrek kala bizim ceketlerimiz de dahil olmak üzere ve bunların üç tanesi Hava Kuvvetleri Parkasıdır. Kendi eşyaları ve silahlarıyla birlikte yanlarına alarak bizi evde bırakıp gittiler. Saat 11’e kadar biz bu yerde bekledik. Ondan sonra da binadan çıkıp Amerikan Askeri Kışlasına (yatakhane) döndük. Bulunduğumuz yeri terk ederlerken bize bir şey söylemediler. Hemen evi terk etmeyişimizin sebebi çıkar çıkmaz bizi öldürecekleri zehabına kapıldık. Bu sebeple çıkmadık. Yakınımızda bir polis karakolu olduğunu bilmediğimiz için oraya gidip haber vermeyi düşünemedik. Götürüldüğümüz binada bir kısa dalga alıcı cihaz, bir transistorlu radyo bununla ajansları dinliyorlardı. Binada daktilo sesi işitmedim.

Beyanname yazdıklarını da görmedim. Kaldığımız binada 2 tane yatak vardı. Kendilerine ait eşyalardan bir kısmını da almadan gittiler. Almadıkları eşyalar, elbise, bavul, valiz gibi şeyler ve ayrıca kâğıtlardı. Silahlarını götürdüler. Ayrılırlarken araba sesi duymadım. Bazı zamanlarda hem zil çalınıyordu, hem kapı vuruluyordu. Duyduğum seslerden bir kişinin içeri girdiğini tahmin ettim. Bir defasında da bir adamla bir kadın geldi. Kadının uzun siyah saçları vardı. Koyu renkli cilde sahipti. Gözlüğü yoktu. Boyunu tahmin edemiyorum. Kapıdaki aralıktan kendisini görüyordum. Bu kadın 23-24 yaşlarında idi. Bu kadının yanındaki adam, sakallı, bıyıklı, koyu renk saçlı, gözlüksüz, esmer tenli 1.70-1.75 boyunda idi. Bu adam teşhis ettiğim kimselerden değildi. Teşhis edemediğim kimselerden olabilir. Bu kadınla adamı görsem tanıyabilirim. Binadaki yatak olarak söylediğim yataklar divan şeklinde yataklardı. Beni kaçıran sanıklardan bir tanesinin üzerindeki elbise askerî ceketti. Diğerleri sivil giyinmişlerdi. Resimlerden teşhis edemediğim şahısla alış verişlerini yapıyorlardı. Bu şahıs da gayet güzel İngilizce konuşuyordu. Bu şahıs koyu renk saçlı, koyu tenli, sadece bıyıklı, 1.70 civarında boyu olan bir şahıstı. Paris’te basılan İngilizce bir gazete getirdiler. Bu gazeteyi bize verdiler. Bu gazeteyi okuduk. Buradaki bir makalede ilk defa bizim için fidye istenmiş olduğunu öğrendik ve bu fidyenin de ödenmemiş olduğunu öğrendik. Bunun üzerine sizi 36 saat önce öldürmemiz lazımdı dediler. Niçin öldürmediklerini söylemediler. Fakat pazarlığa devam edeceklerini bildirdiler. Fidye alamadıklarına dair hiçbir şey söylemediler. Kendi aralarında böyle bir konuşma duymadım. Oldukça acele bir şekilde eşyalarını toplayıp süratle binayı terk ettiler. Binanın terk edilişi böyle oldu. Bizim takip ettiğimiz bizim yani Amerikalılara ait arabayı çarpışma anına kadar gördüm. Ondan sonra bu arabanın bizden ne zaman ayrıldığını fark etmedim. Çünkü gözlerimiz kapalı ve başlarımız öne eğikti. Bunların tahminime göre hepsinde bot vardı. Deniz Gezmiş’in giydiği botlar kahverengi idi. Ötekilerin farkında değilim. Fotoğraflardan teşhis ettiğim kimseleri şahsen görsem tanırım. Fotoğraftan teşhis ettiğim kimseyi iyi tanıdım. Bu teşhisim kesindir. Hiçbir şüphem yoktur. Götürüldüğümüz apartman Amaç apartmanıydı. Bu apartmanın götürüldüğümüz yer birinci katı idi, yani zemin kattı. Mete Ertekin cezaevinden getirildi, gösterildi. Bana gösterilen bu şahsı tanımıyorum. Bunu görmedim dedi, okunan ifadesinin doğruluğunu imzası ile tasdik etti. 9.3.1971

C. Savcı Yardımcısı                          Zabıt Kâtibi
İrfan Akça                                       Duran Dinç

Tercüman                                        Müşteki
Erbay Gönen                                    Jimmie J. Sexton

Müşteki, Jimmi J. Sexton huzura alındı, soruldu:

Olca Altınay’a ait fotoğraf kendisine gösterildi. Bir ara bulunduğumuz binaya bir adamla gelen ve ifademde anlattığım kadın budıır. Resminden kesin olarak teşhis ettim dedi. Okundu, imzası alındı. 9.3.1971

İFADE TUTANAĞI

Tercüman: Erbay Gönen, Mehmet Hilmioğlu, 1936 doğumlu, Isparta nüfusunda kayıtlı olup Ankara’da 75. sokak 25/6 Bahçelievler’de oturur, Tuslog’da tercüman olduğunu söyledi. Yemini yaptırıldı.

Müşteki: Larry J. Heavner, Elkins west Virginia nüfusunda kayıtlı olup 1950 doğumlu, Harry oğlu, Orphe’den olma, Maysville west Virginia Amerika’da oturur, Ankara’da bekâr er yatakhanesi, Bestekâr sokakta oturur.

Soruldu.

Mete Ertekin cezaevinden getirilerek huzura alındı, gösterildi, soruldu: Bana gösterilen bu şahsı tanıyamadım dedi. Emniyet Müdürlüğü’nde bulunan muhtelif olaylarla ilgili olarak muhtelif şahıslara ait çekilmiş fotoğraflar gösterildi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Sinan Cemgil’e ait fotoğrafları teşhis ettim. Götürüldükleri evde bulunan İngilizce el yazısı ile yazılmış mektuplar gösterildi. Bunlardan 4.3.1971 tarihli ve 5 numaralı yazının kendisine ait olduğunu söyledi ve bunu eşine göndermek üzere yazdığını her nasılsa gönderilmemiş olduğunu söyledi. İşten ayrıldık. Şehre dönmek üzere 4.3.1971 günü 00.15’te şehre dönmek üzere arabamızla hareket ettim. Ana yola çıkmadan yolda kurulmuş barikatla durdurulduk. Etrafımıza silahlı 5 kişi geldi. 4 tane otomatik tabanca, bir makineli tabanca vardı. Birincisi de makineli tabanca idi. Binaya girdikten sonra resminden teşhis ettiğim Deniz Gezmiş’in belinde asılı bir tane el bombası gördüm. Bizim arabadan onların arabasına birer birer götürüldük. Ben üçüncü olarak götürüldüm. Hepimiz arka kanepeye oturduk. Onlar da üç kişi ön tarafa oturdular. Onlardan biri Deniz Gezmiş idi. Çünkü elinde makineli tabancayı bize çevirmişti. Arabaya hepimiz doldurulduktan sonra binaya götürüldük. Bizim yani resmî arabamız bizim arabanın önünde gittikten sonra bizim bindiğimiz araba onun önüne geçti. Nerede ayrıldığımızı bilmiyorum. Gözlerimiz kapalı, başlarımız öne eğik şekilde binaya geldik. Ben üçüncü idim. Pencereden içeriye aldılar. Bizi birer birer aldılar. Bizi arabadan indiren bir kişi idi. Gözümüz kapalı ve başımız eğik olduğu için bunun kim olduğunu bilemiyorum. Eve girişimizde karanlıktı. Evde bizi getirenlerden başka kimselerin bulunduğunu görmedim. Dördümüzü de holdeki dolaba soktular. 5 dakika kadar dolabın içinde bekledikten sonra benimle Gholson’u hole çıkardılar. Ertesi güne kadar ben holde kaldım, sonra yer değiştim. Binaya gelip gidenler oluyordu. Bunların içerisinde bir kadın sesi duydum. Çvş. Sexton’a haber verdim.

Çavuş kalktı baktı, normal bir kadın dedi. Ben kadını görmedim. Hiçbirisini görmedim. Fotoğraflardan teşhis edemediğim dördüncü şahıs 1.70-1.75 boyunda, muntazam kesilmiş bıyıklı, ince bıyıklı, koyu renk kısa saçlı, esmer tenli, ince yapılı, 25-26 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim iyi İngilizce konuşan bir şahıstı. Beşinci şahsın da eşkalini söyleyemeyeceğim. Çünkü korkudan gözümü tabancadan ayıramadım. Bizim bulunduğumuz kısımda perdeler devamlı kapalı idi. Geceleyin uyuyabilmemiz için ışığı söndürüyorlardı. O zaman da tuvaletin ışığını yakıyorlardı. Bize fena muamele yapmadılar. 8.3.1971 günü saat gece 11.00 sularında hareketlerinde bir heyecan vardı. Silahlarını ve eşyalarını toparlayıp ayrıldılar. Ayrılmadan önce binaya kimse gelmedi. Daha doğrusu fark etmedim. Biz de 5 dakika kadar sonra odalarda kimse olmadığını kontrol ettikten sonra evden çıktık, pencereden çıktık. Kısa bir mesafe gittikten sonra taksiye binip birliğimize iltihak ettik. Yanlış anlaşıldı, yatakhanemize gittik. Bizlerin serbest bırakılması için üç şartları olduğunu söylediler. Beyannamelerin radyoda neşredilmesi, fidye, yakalanan arkadaşlarının serbest bırakılması şeklinde olduğunu bildirdiler. Bir ara beyannamelerinin bir kısmının radyoda okunduğunu söylediler. Başka bir şey söylemediler. Yani para alınıp alınmadığı hakkında bir şey söylemediler dedi. Okunan ifadesinin doğruluğunu imzasıyla tasdik etti. 9.3.1971

C. Savcı Yardımcısı                     Zabıt Kâtibi
İrfan Akça                                  Duran Dinç

Tercüman                                  Müşteki
Erbay Gönen                              Larry J. Heavner

Bu Hafta İlgi Görenler

22.7.1971 Tarihli, 1.Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde Başlayan 1. THKO Davası 4. Duruşma (1 ve 2 Nolu Oturum) Zaptı

1. SIKIYÖNETİM ASKERÎ MAHKEMESİ 971/96-13 Duruşma: 4. 22.7.971 Duruşmanın tehir edildiği belli gün...

20.7.1971 Tarihli, 1.Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde Başlayan 1. THKO Davası 3. Duruşma (1 ve 2 Nolu Oturum) Zaptı

1. SIKIYÖNETİM ASKERÎ MAHKEMESİ 971/96-13 Duruşma: III. 20.7.971 Duruşmanın tehir edildiği belli gün...

16.7.1971 Tarihli, 1.Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde Başlayan 1. THKO Davası 1. Duruşma Zaptı

1. SIKIYÖNETİM ASKERÎ MAHKEMESİ 971/96-13 Duruşma: I. 16.7.971 ve Hak. Yzb. Baki TUĞ...

1. THKO Davasında Avukatların Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’ne Sundukları Soruşturmanın Genişletilmesi Talebi

ANKARA SIKIYÖNETİM KOMUTANLIĞI 1 NO.LU ASKERİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA Dosya No. 971/13 Özeti:...

22.7.1971 Tarihli, 1.Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde Başlayan 1....

1. SIKIYÖNETİM ASKERÎ MAHKEMESİ 971/96-13 Duruşma: 4. 22.7.971 Duruşmanın tehir edildiği belli gün...

20.7.1971 Tarihli, 1.Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde Başlayan 1....

1. SIKIYÖNETİM ASKERÎ MAHKEMESİ 971/96-13 Duruşma: III. 20.7.971 Duruşmanın tehir edildiği belli gün...

17.7.1971 Tarihli, 1.Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde Başlayan 1....

1. SIKIYÖNETİM ASKERÎ MAHKEMESİ 971/96-13 Duruşma: II. 17.7.971 ve Hak. Yzb. Baki TUĞ...

16.7.1971 Tarihli, 1.Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde Başlayan 1....

1. SIKIYÖNETİM ASKERÎ MAHKEMESİ 971/96-13 Duruşma: I. 16.7.971 ve Hak. Yzb. Baki TUĞ...

1. THKO Davasında Avukatların Ankara 1 Nolu...

ANKARA SIKIYÖNETİM KOMUTANLIĞI 1 NO.LU ASKERİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA Dosya No. 971/13 Özeti:...

İrfan Uçar Hakkında Avukatları Halit Çelenk Ve...

Ankara: 2.9.1971 1 NUMARALI SIKIYÖNETİM MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA ANKARA Dosya No. 971/96 evr. 971/13...

İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı’nın 26 Numaralı Bildirisi

Bu dava mahkemede devam ederken, savunmalar yapılırken henüz mahkemece...

Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’nın 49 Numaralı Bildirisi

6 Temmuz 1971 tarihinde yayınlanan 36 numaralı bildiri ile,...

Siteden