FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
2018/2019 GÜZ YARIYILI
“GENEL KAMU HUKUKU” DERSİ BÜTÜNLEME SINAVI
Adı: Soyadı: Numara:
25.01.2019
Açıklamalar
¨Yanınızda veya sıranızda kitap, not vs. bulundurmayınız ♦Cep telefonları sınav salonu dışında tutulmalıdır ¨Kurşun kalem kullanmayınız ¨Birbirinizden kalem vb. şeyler istemeyiniz ¨Cevap kağıdında yazılar okunaklı olmalı ve yazım kurallarına uyulmalıdır; okunamayan kısımlar değerlendirme dışı bırakılacaktır ¨İstenilen sorudan başlanabilir ♦Sınav süresi 100 Dakikadır.
Başarılar Dilerim. Dr. Aslan DELİCE
SORULAR
1- Jean Bodin’e göre “Devlet, ailelerin ve onların ortak varlıklarının egemen güç tarafından adaletle yönetimidir.”
Bodin’in Roma tipi ataerkil aileyi devletin temel birimi olarak kabul etmesinin önemli iki sonucunu açılayınız.
2- Hobbes’a göre “Egemenin hangi gerekçeyle olursa olsun bir uyruğa yapabileceği hiçbir şey adaletsizlik veya haksızlık olarak adlandırılamaz.” Bu cümleyi okuyan bir hukukçu doğal olarak devletin dilediği her şeyi yapabileceğini ve Hobbes’ta devlete hiçbir sınır çekilmediğini düşünecektir. Ama kitabı iyi okuyan bir kısım öğrenci devletin bir kuruluş amacı olduğunu bunun da devlete bir sınır çekmesi gerektiğini söyleyecektir.
Hobbes’ta Leviathan/devletin kuruluş amacı nedir? Uyruklar, bu amaçla bağlantılı olarak nasıl bir hakka sahiptir?
3- John Locke’da özel mülkiyet nasıl bir haktır? Bu hakkın kökeninde bulunan temel unsuru açıklayınız.
4- İlk dönem Stoa düşünürlerinin akıl-doğa, akıl-eşitlik ilişkisini nasıl kurduklarını açıklayınız?
5- Padova’lı Marsilius’ta “iyi yönetim” ve “kötü yönetim/tiranlık” ölçütlerini açıklayınız.
CEVAP ANAHTARI
1- Bodin’in Roma tipi ataerkil aileyi devletin temel birimi kabul etmesinin önemli iki sonucu vardır. İlk olarak aile üzerinden özel mülkiyet dokunulmaz kılınmaktadır. Roma’da aile; karı, koca, çocuklar, köleler ve malvarlığından oluşur. Ailenin, üyelerinin maddi ihtiyaçlarını karşılayacak bir malvarlığını yönetmesi bir doğa yasası olarak görülmekte ve bu malvarlığı devletin yetki alanının dışında kabul edilmektedir. Özel mülkiyet hakkına sahip ailenin devletten önce varolan doğal bir birim olarak görülmesi ve devletin kurucu birimi olarak kabul edilmesi nedeniyle egemen sıfatına haiz olasa bile devlet, özel mülkiyete dokunamaz. Devletin vergi alarak özel mülkiyette bir azalmaya yol açması da ancak vergi verenlerin temsilcilerinin rızasıyla mümkündür. İkincisi aile reisleri özgür insanlardır; Bu durum devletin zorbalık veya tiranlık olarak adlandırılacak bir rejime sahip olamayacağını gösterir. Çünkü tiranlık ancak köleler, serfler veya kullar üzerinde olabilir. Bodin rejim olrak monarşiyi savunmakla birlikte aileyi devletin temeli olarak kabul etmekle monarşik iktidarın bazı sınırlarmalara tabi olduğunu söylemiş olmaktadır.
2- Bireyler devleti genel savaş durumuna son vererek barışı tesis etmek ve hayatlarını güvence altına almak için kurmuşlardır. Devlet bu görevini yapamadığında veya bizzat bireyin hayatını tehdit ettiğinde bireyin itaat yükümlüğüğü sona erer. Hobbes bu durumu bireyin devlete karşı ileri sürebileceği hukuken korunan bir hak olarak görmez. Ama hayatta kalmak için devletin buyruklarına karşı çıkanların ayıplanmayacağı, ahlaken suçlanamayacağı veya haksız bir şey yapmakla itham edilemeyeceği anlamında düşünmüştür. Çünkü hayatta kalmak için verilen mücadele içgüye yaslanır ve hem tabii halde hem de devlet kurulduktan sonra varolmaya devam eder.
Devlet kişiyi öldürmeye kalktığında uyruğun itaat yükümlülüğü sona erer. Zira bu durumda doğa durumuna dönülmüş olur. Tabii halde ise kişi hayatını korumak için gücü yettiğinde her şeyi yapabilir. Kişinin kendini koruma hakkı devredilebilir bir hak olmadığından bu hak devlete geçmiş değildir.
3- J. Locke göre devlet kurulmadan önce varolan, devletin karışamayacağı ve insan kişiliğinden ayrılması mümkün olmayan bazı doğal haklarımız vardır. Yönetim Üzerine İki İnceleme adlı kitabında öne çıkardığı en önemli doğal hak, özel mülkiyettir. Tabii halde varolduğu için özel mülkiyet, devlet özel mülkü ortadan kaldıracak şekilde hareket edemez. Zira özel mülk, kişinin rızası olmaksızn dokunulamayacak üstün bir haktır. İnsanlar doğa durumundan çıkarak devleti geniş anlamındaki özel mülkü yani canlarını, mallarını, özgürlüklerini korumak için kurmuşlardır.
Yeryüzünü tüm insanların ortak malvarlığı olarak gören Locke, bu ortak malvarlığı üzerinde meşru biçimde özel mülkün emek sayesinde elde edileceğini belirtir. İnsan üzerinde emek harcadığı nesneyi istediği gibi kullanım hakkına sahip olur. Emek harcayarak elde edilen ürün adeta kişiliğin bir devamı olarak görülür.
4- Stoacılık mutluluğu amaçlayan bir felsefedir: İnsan doğaya uygun davranırsa mutlu olur, doğaya uygun davranmak ise akla uygun davranmak demektir. Çünkü evren, akıl (logos) tarafından düzenlenmiştir. İnsan aklı evrensel aklın bir parçası olduğundan akla göre hareket edilerek evrensel düzene katılmak mümkündür. Böylece evrenle uyum içinde yaşanabilir. Akla uygun davranan herkes eşittir. Kişinin yoksul veya zengin özgür veya köle, yurttaş ya da yabancı olması farketmez, herkes akla uygun davranabilir. Aristokrat filozofların iddia ettiğinin aksine Stoacılara göre erdem ve bilgelik doğuştan kazanılan bir özellik değildir. En cahil insan bile erdemli olabilir yeter ki akıl yolundan sapmasın. Bu düşüncelerle Stoacılar her türlü sınıfsal ve ırksal ayrımı reddetmekte o dönemde yaygın bir ayrımcılık örneği olan halkların uygar ve barbar olarak nitelendirilmesine karşı çıkmaktadır.
5- Marsilius için iyi yönetim ölçütü yönetimin, kamu yararını gerçekleştirmeye yönelmiş olmanın yanısıra halkın rızasına uygun, halk iradesine dayalı olmasıdır. Bir monarşi ya da aristokraside halk iradesine dayalı yönetim nasıl gerçekleşecektir? Marsilius’a göre tüm iyi yönetim biçimlerinde yasama yetkisi halkta olmalıdır. Monarşi yönetiminde hükümdarı halk seçecektir. Ama hükümdarın görevi de yasa yapmak değil yasayı uygulamaktır. Toplum yetkisini kötüye kullanan hükümdarı görevden alabilir. Bir devlette hükümdar, yasama yetkisine sahipse veya bu yetkiyi sonradan ele geçirmiş ise ya da toplum hükümdarı bizatihi belirleyemiyorsa bu yönetimler, Aristoteles’in kötü yönetimler arasında gösterdiği tiranlıktır.