Yapay zekalı cihaza varolma, öğrenme, kendini geliştirme, temsilen hukuki işlem yapabilme gibi yeni haklar tanınmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki: yapay zekalı cihaz, algoritmik olarak insan ile eşdeğer olsa dahi, doğal/ biyolojik olarak insana eşdeğer değildir. Yapay zekanın yaratıcısı insandır. Dolayısıyla yapay zekanın temel yapıtaşı olan algoritma ve kodların oluşturulması sırasında benimsenecek en önemli amaç “insanlığa hizmet etmek” olmalıdır. Bu da yapay zekalı cihazlara tanınacak hukuki süjeyi, Roma hukukundaki “köle” ya da “aile ferdi”ne benzetmektedir. Zira insan, kendisine ait yapay zekalı cihaz üzerinde ona zarar vermemek kaydıyla dilediği gibi hukuki tasarrufta bulunabilmelidir. Yapay zekalı cihazın insan ile eşdeğer tutulması halinde ise insanın kendi yarattığı yapay zeka üzerindeki hakimiyeti meşru olmaktan çıkacaktır.
Av. Arda ALTINOK
Bu Makale, İstanbul Barosu Dergisi, 2019/3 Sayısında yayınlanmıştır.
İçindekiler
1. Giriş ve Tanım
Chatbot, konuşma/yazışma temeline dayalı, çoğunlukla yapay zeka ve makine öğrenmesine sahip arayüz veya micro-uygulamalardır. Başka bir tanımlama yapmak gerekirse chatbotlar, kendisi ile konuşan/yazışan kişiden gelen verileri yazılımındaki algoritma/kod vasıtasıyla işleyen, işlediği veriden karşı veri üreten ve günün sonunda konuşan/ yazan kişiye bu karşı veriyi “cevap” olarak sunabilen yazılımlardır. 15 U.S. Code md. 7006- Definitions’ta “electronic agent” tanımlanmıştır. [ (3)Electronic agent: “The term “electronic agent” means a computer program or an electronic or other automated means used independently to initiate an action or respond to electronic records or performances in whole or in part without review or action by an individual at the time of the action or response.” ] Elektronik Temsilci tanımlamasına baktığımızda aslında bunun bir chatbot tanımı olduğu görülmektedir. Tanıma göre, “elektronic agent, kendi başına bir fiili başlatan veya elektronik kayıtlara veya edimlere cevap vermede kısmen veya tamamen bir insanın gözetimi veya katkısı olmaksızın kullanılan bilgisayar programı veya elektronik ya da başka otomatikleştirilmiş araçlardır.” [ Armağan Ebru Bozkurt Yüksel, Robot Hukuku, TAAD, Y.7, Sa.29, Ocak, 2017, s.87, d.n.8. ]
Chatbotlar; web sitesi, SMS, Facebook Messenger, Skype ve Slack gibi uygulama arayüzleri üzerinde çalışmaktadır. Facebook’un chatbot hizmeti verenlere Messenger altyapısını kullandırması üzerine Messenger üzerinden çalışan chatbotlar üretilmiş, chatbotlar yaygınlaşmıştır. [ Örn. https://chatfuel.com/bot/hukukkusunet Hukuk Kuşu chatbotu. (Hukuk Kuşu, tam anlamıyla chatbot değilse de zamanla gelişeceği düşünülmektedir) veya https://growthbot.org/ GrowthBot chatbotu ya da Türkiye İş Bankası’na ait www.isbank.com.tr web sitesinde sağ alt köşede bulunan chatbot. ]
Aslında chatbotların tarihi Alan Turing’e kadar uzanmaktadır. Turing Testi bilindiği üzere bir gönüllü sorgulayıcının, biri yapay zekalı makine biri de insan olmak üzere 2 farklı yazışma gerçekleştirmesi akabinde hangisinin insan hangisinin makine olduğunun tahmin edilmesidir. Şayet gönüllü sorgulayıcı, 2 farklı yazışmadan hangisinin insan olduğunu tutarlı bir şekilde tespit edemezse, yapay zekalı cihaz Turing Testi’ni geçmiş olur.[ http://www.aljazeera.com.tr/haber/yapay-zeka-turing-testini-gecti (Erişim: 10/01/2019) ] Chatbotların yapay zeka ve makine öğrenmesine sahip olması sebebiyle gün geçtikçe insana daha fazla benzeyeceği, kullanıcıların/müşterilerin chatbot ile insanı ayırt edemeyeceği aşikardır.
Günümüzde chatbotların özellikle müşteri ilişkileri yönetiminde (CRM) yoğunlukla kullanıldığı görülmektedir. E-ticaret sektöründe sipariş takibi, satışa arz edilen ürünlere ilişkin tüketici soruları, satış sonrası destek hizmetleri, kargo takibi, sipariş iptali ve benzeri tüketici sorularına chatbot vasıtasıyla yanıt verilmektedir. Böylece şirketler, müşteri ilişkileri departmanı için yaptıkları personel giderlerinden tasarruf edebilecek, müşteri ilişkilerinde sıklıkla kullanılan call-center ve e-posta trafiği minimalize edebilecektir. Yine GSM şirketleri, müşteri hizmetleri hatlarında chatbotlar kullanmaktadır. Bunun dışında chatbotlar, pazarlama faaliyetlerinde de sıklıkla kullanılabilmektedir. Pazarlama açısından bakıldığında, yukarıda belirttiğimiz üzere yapay zekaya sahip chatbotlar tüketiciye “insansı” gelecek hatta belki de tüketici chatbotla yazışmasına/konuşmasına rağmen onu gerçek bir insan zannedecektir. Normal şartlarda 200-250 müşteri temsilcisi ile -potansiyel- müşterisine ulaşan bir marka, chatbot vasıtasıyla belki de eşzamanlı olarak tüm –potansiyel- müşterileri ile iletişim kurabilecektir. Böylece şüphesiz ki müşteriler, satıcı/sağlayıcıyı kendilerine karşı daha samimi ve yakın hissedecektir. Bunun satışlara yansıması ise yadsınamaz bir gerçektir. [ https://www.hepsipay.com/blog/musteri-hizmetlerinde-chatbot/ (Erişim: 10/01/2019) ] Bununla birlikte bazı hizmetler direkt olarak chatbot vasıtasıyla da verilebilmektedir.[ Kahve falı uygulamaları, DoNotPay isimli avukat chatbot (http://www.bbc.com/turkce/ haberler-dunya-39218045 ), Hukuk Deposu chatbotu vs. ] İşte özellikle hizmetin direkt olarak chatbot vasıtasıyla verildiği durumlarda, chatbotun sorulan soruları anlama, sorulara anlamlı cevap verebilme, kullandığı dile yetkinlik, imla ve yazım kurallarına uygunluk ve kibarlık gibi noktalar önem arz etmektedir.[ http://ahi.av.tr/e-ticaret-sitelerinde-chatbotlarin-hukuki-durumu/ (Erişim: 10/01/2019) ] Zira burada tüketici hizmeti chatbottan alacağını çoğu kez bilmesine rağmen hizmet sunan teşebbüs ile chatbotu birbirine özdeşleştirmektedir. Dolayısıyla ortaya “itibar” sorunu çıkmaktadır. Chatbot ne kadar insansı olursa olsun, insanda bulunması gereken ve tüketici nezdinde olumlu etki yaratan davranışların chatbotta da olması gerekmektedir.
Chatbotun bir başka avantajı ise otomatik olarak veri toplamaya imkan sağlamasıdır. Bu da şüphesiz ki satıcının/ sağlayıcının elindeki büyük veriyi (big data) genişletecektir. Zira “insan”dan teşekkül bir müşteri hizmetleri ekibinin müşteriler ile görüşmesi sırasında edindikleri verileri işleme süreci ile bir chatbotun görüşme sırasında edindiği verileri işleme süreci birbirinden oldukça farklıdır. Her şeyden önce chatbot, veriyi otomatik ve hatasız olarak işleme kabiliyetini haizdir. İnsandan teşekkül müşteri hizmetleri ekibi ise veriyi ya konuşma/yazışma sırasında işleyecek ya da konuşma/yazışma kayıtları üzerinden “sonradan” bir veri işleme süreci gerçekleştirilecektir. Kaldı ki chatbotların sahip olduğu yapay zekanın gelişebilmesi için chatbotun yeni ve farklı verilerle beslenmesi gerekmektedir. [ https://heyturkish.com/chatbotlar-e-ticaretin-gelismesine-nasil-yardimci-oluyor/ (Erişim: 10/01/2019) ]
Yapay zekalı asistanlar ise “kişiye özel chatbot” olarak tanımlanabilmektedir. Apple’ın Siri’si, Microsoft’un Cortana’sı, Google’ın Google Assistant’ı, Facebook’un M’i, Amazon’un Alexa’sı, ve Alibaba’nın FashionAI’ı yapay zekalı asistanlara örnek olarak gösterilebilir. Bu asistanlar, kullanıcısına özel birer chatbot olup, kullanıcısına hemen her konuda yardımcı olmaktadır. [ Örneğin Alibaba’nın FashionAI’ı, kullanıcının giydiği bir kıyafetle kombin yaratacak çeşitli kıyafetler önermektedir. Yapay zeka algoritması sayesinde FashionAI, kullanıcının zevklerini ve tercihlerini anımsayıp, öğrenebilmekte ve kullanıcıya zevkleri doğrultusunda yeni kıyafetler önerebilmektedir. ] Ülkemizde de İş Bankası’nın henüz piyasaya sunulmamış finans asistanı üzerinde çalışmaları bulunmaktadır.[ https://www.dijifi.org/2017/10/turkiye-is-bankasndan-yapay-zeka-odakl.html (Erişim: 10/01/2019) ]
2. Olası Hukuki İhtilaflar
Chatbotun karşısındaki kullanıcıyı hatalı yönlendirmesi sonucu kullanıcının zarara uğraması, chatbotun kontrol dışı davranışlar sergileyerek markanın itibarını zedelemesi, chatbotun kötü niyetli kişiler tarafından hacklenmesi chatbotlar bakımından uygulamada yaşanabilecek en önemli ihtilafların başında gelmektedir. Örneğin tüketici satış sonrası destek kapsamında satıcının chatbotuna “ürünümün garanti süresi ne kadar?”, “ürünüm arızalandı, yetkili servis noktaları nerede?” şeklinde sorular yöneltebilecektir. Bu sorulara karşı chatbotun vereceği olumsuz bir yanıt, satıcıyı tüketici hukuku anlamında zarara uğratabilecektir. Veya ürün kurulumu sırasında chatbot ile görüşme yapan tüketicinin chatbot tarafından yanlış yönlendirilmesi tüketicinin ürünü hatalı kurmasına sebep olabilecektir. Bu gibi durumlarda chatbot sahibi satıcı/sağlayıcı ile tüketici arasında hukuki bir ihtilaf olacağı kaçınılmaz olmakla birlikte, diğer taraftan chatbot sahibi satıcı/sağlayıcı ile chatbot üreticisi ve yazılımcısı arasında da hukuki ihtilaf doğması kuvvetle muhtemeldir. Bununla birlikte chatbota karşı suç teşkil eden bir eylem gerçekleştirilmesi de mümkündür. Sözgelimi chatbota hukuka aykırı erişim gerçekleştirilebilir, chatbot araç olarak kullanılarak üçüncü kişilere hakaret, tehdit ve sair eylemlerde bulunulabilir.
Yapay zekalı asistanların daha kişiye özel olması sebebiyle kişisel bilgi yönetimi, hayat düzenleyici, iş ve takvim akışı ve organizasyonu, finansal yönetim gibi süreçlerde rol almaktadır. [ Etem Deniz/Elton Hoxha, Akıllı Kişisel Asistan (AKA), s 3 v.d. Çevrimiçi: https://www. cmpe.boun.edu.tr/~deniz/publications/ab09.pdf (Erişim: 10/01/2019) ] Yapay zekalı asistanların kullanıcısıyla daha sıkı ilişkide olması sebebiyle kullanıcısına ait biyolojik veriler dahil birçok kişisel veriyi barındırması; yapay zekalı asistanı kişisel verilerin gizliliği noktasında tehlikeli kılmaktadır. Her şeyden önce yapay zeka algoritmasının gelişerek makine öğrenmesinin sağlanabilmesi için yapay zekalı cihaza veri girişi yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla yapay zekalı cihazın kendisini geliştirebilmesi için kendisine sunulan verileri depolaması gerekmektedir. Ancak veri ihlalinin ve hukuka aykırı veri işlenmesinin önüne geçebilmek adına yapay zekalı asistan üreticileri tarafından bir takım teknik tedbirler alınabilmektedir. [ Örneğin Apple tarafından IOS10 güncellemesi ile birlikte Siri’lerin topladıkları veriler bakımından Differential Privacy adında teknik bir yöntem kullanılmaktadır. Differential Privacy, Apple henüz kullanıcı verisine ulaşmadan/veriyi analiz etmeden önce kullanıcının verisine rastgele veriler ekliyor ve bu sayede Apple hiçbir zaman kullanıcının gerçek verisine erişemiyor. Başka bir ifadeyle Differential Privacy ile kullanıcı verisi Apple sunucularına gitmeden önce otomatik olarak anonim hale getiriliyor. Differential Privacy politikası için bkz. https://images.apple.com/privacy/docs/Differential_Privacy_ Overview.pdf (Erişim: 10/01/2019) ]
3. Hukuki ve Cezai Sorumluluk
Hukuki sorumluluk günümüz düzenlemeleri çerçevesinde “kusursuz sorumluluk” ilkelerine dayandırılabilmektedir. Yine yapay zekalı cihaz üreticisi ve yazılımcısına da kusur sorumluluğu çerçevesinde sorumluluk yükletilebilmektedir. Ancak kusursuz sorumlulukta bilindiği üzere kurtuluş beyyinesi bulunmaktadır. Bunun chatbot, yapay zekalı asistan ve benzeri yapay zeka ürünlerinde de uygulanması, farklı kurtuluş beyyinelerinin düzenlenmesi gerekmektedir. Bu noktada uluslar arası genel geçer nitelikte “yapay zeka üretim ve bakım standartları”nın oluşturulması kusursuz sorumluluk esaslarını belirlemede kolaylaştırıcı bir etken olacaktır.
Örneğin, chatbotun hakaret etmesi ya da tüketicileri yanlış yönlendirmesi sonucu üçüncü kişilerin/tüketicilerin uğradığı maddi ve manevi zararlar bakımından sorumluluk, kusursuz sorumluluk/tehlike sorumluluğu temeline dayandırılabilecektir. [ Her ne kadar Roma’da klasik dönem hukukunda “kusursuz/beklenmeyen halden sorumluluk (custodia)” benimsenmişse de ilerleyen zamanlarda Iustinianus hukukunda sorumluluk tümüyle kusur üzerine konumlandırılmıştır. Ancak 19. yy’da Sanayi Devrimi doğrultusunda gelişen endüstrileşme sonucu “tehlike sorumluluğu” yani kusursuz sorumluluk arayışına geri dönülmüştür. Çalışmamız açısından 1861 tarihli Münih İstinaf Mahkemesi’nin lokomotifler hakkında vermiş olduğu karar kayda değerdir. İstinaf Mahkemesi’ne göre lokomotif işletilmesi kusurlu bir davranıştır. Ancak endüstrileşme ve teknolojinin gelişimi “lokomotif kullanımı”nı zorunlu kıldığından artık hukuk düzeni bu kullanımı “kusurlu” kabul etmek yerine “kusursuz sorumluluk” hükümleri ihdas etmiştir.(bkz. Bülent Tahiroğlu, Kusursuz Sorumluluk ve Modern Hukuklara Etkisi, s. 166 v.d. Çevrimiçi: http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/376 (Erişim: 10/01/2019) Esasen yapay zeka evrimini, 19. yy Sanayi Devrimi’ne benzetebiliriz. Münih İstinaf Mahkemesi gözünden bakarak “yapay zeka kullanımı kusurlu bir davranıştır” demek yerine, “yapay zeka kullanımının gereklilik olduğu ve fakat teknik yapısı itibariyle tehlike arz edebileceği” tespit edilerek yapay zeka kullanımına özgü tehlike veya yeni bir isimle kusursuz sorumluluk düzenlemelerinin ihdas edilmesi gerekmektedir. ] Yine chatbot üreticisi ve yazılımcısı da kusur sorumluluğu ilkesi kapsamında sorumlu tutulabilecektir. Yapay zekalı asistanlar bakımından ise veri ihlali söz konusu olabilecek ya da asiste edilen kişiye yönelik haksız fiiller vuku bulabilecektir.
Yapay zekaya kişi ile eşdeğer nitelikte bir hukuki süje tanınmadıkça kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanması tazminat hukuku açısından yeterli olacaktır. Diğer taraftan ise sözleşmesel sorumluluk işletilecektir. Şayet yapay zekaya kişi ile eşdeğer nitelikte bir hukuki süje tanınır ve bu doğrultuda yapay zekaya hak ve fiil ehliyeti bahşedilirse, artık yapay zekanın kusura dayalı sorumluluğu söz konusu olacaktır. Yapay zekanın evrimi sürecinde etik ve hukuk otoritelerinin nasıl bir yaklaşım sergileyeceğine göre sorumluluk esasları(kusur sorumluluğu mu kusursuz sorumluluk mu) değişkenlik gösterecektir. Bunu şu aşamada öngörmemiz mümkün olmadığından, kesin hukuki çözümler öngörmek yerine, güncel gelişmelere paralel güncel hukuki çözümler önermenin daha yerinde olacağını düşünüyoruz.
Cezai sorumluluk açısından ise kanımızca burada chatbot ve yapay zekalı asistanın yapay zeka seviyesi önem arz etmektedir. Zira bir chatbot ya da yapay zekalı asistan sadece sınırlı algoritmalarla kodlanmış, sınırlı sorulara sınırlı seçenekler arasından yanıt verebileceği ya da diyalog kurabileceği gibi, makine öğrenmesine sahip de olabilecektir. İkinci durumda chatbot ya da yapay zekalı asistan kendi algoritmasını öğrenen, kendi kodunu yazarak geliştirebilen, yeni sorular sorabilen ve yeni cevaplar verebilen bir yapay zekaya sahip olacağından kanımızca cezai sorumluluk açısından yeni düzenlemeler yapılması zorunlu olacaktır. Ancak hukuki sorumluluk noktasında belirttiğimiz üzere, yapay zekanın evrimi tamamlanmadıkça kesin hukuki çözümler öngörmek mümkün değildir. Zira günümüzde yapay zekalı cihazlara hukuki kişilik tanınması yönünde bir eğilim olsa da bu “kişilik”in hak ve sorumluluklarının ne olacağı belli değildir. Kanımızca uzunca bir süre de belli olmayacaktır.
Bu nedenle günümüz düzenlemeleri kapsamında bir chatbot veya yapay zekalı asistan tarafından bir suç işlenmesi halinde suçta ve cezada şahsilik ilkesi uygulanacaktır. Bu bağlamda hangi suçun “işlendiği” ve bu suçun taksirle işlenip işlenemeyeceği de önem arz edecektir. Örnekler üzerinden gitmek daha doğru olacaktır: örneğin bir chatbot veya yapay zekalı asistan tarafından üçüncü kişilere yönelik hakaret, tehdit, nefret söylemi veya üçüncü kişileri dolandırmak gibi suç teşkil eden eylemlerde bulunulabilir. Bu suçlar taksirle işlenemeyeceğinden chatbot veya yapay zekalı asistan üreticisinin-yazılımcısının chatbot veya yapay zekalı asistanın o suçu işlemek için kodlanıp kodlanmadığı noktasında kastı araştırılmalıdır. Bununla birlikte, chatbot veya yapay zekalı asistanı yönlendiren kişilerin de tespit edilerek suçun faili olarak cezalandırılabilmesi mümkündür. Örneğin bir chatbot veya yapay zekalı asistana “sana benim dışımda soru soran herkese küfür et” komutunu veren kişi, şüphesiz ki bu suç bakımından fail olacaktır. Ayrıca burada, bilişim sistemi aracılığıyla işlenen hakaret suçu söz konusu olacaktır. Yine bir chatbot veya yapay zekalı asistanın üçüncü kişileri dolandırması, üçüncü kişilerden kredi kartı bilgilerini temin etmesi de mümkün olabilir. Bu halde de bilişim sistemi aracılığıyla dolandırıcılık suçu oluşur ve failin tespiti noktasında chatbot veya yapay zekalı asistan üreticisi-yazılımcısı ile chatbot veya yapay zekalı asistanı yönlendiren-kullanan kişi suçun şüphelisi olabilecektir. Diğer taraftan da bir chatbot veya yapay zekalı asistana yönelik suç teşkil edebilecek eylemlerin üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilmesi de mümkündür. En bilineni, bilişim sistemine hukuka aykırı erişim ve verileri bozma suçlarının düzenlendiği TCK 243 ve TCK 244’te düzenlenen suçlar söz konusu olabilir. Bunun dışında, bir chatbot veya yapay zekalı asistana yönelik sövme niteliğindeki eylemin suç teşkil edip etmeyeceğini ise, yukarıda belirttiğimiz üzere “yapay zekalı cihaza nasıl bir hukuki süje tanınacağı” sorusuna cevap verildikten sonra karar verilebilecektir.
4. Öngörü ve Sonuç
Hukuki bir öngörü olarak: doktrinde de ifade edildiği gibi [ Murat Volkan Dülger, Bir Hukuk-Kurgu Denemesi: Yapay Zekalı Varlığın Hukuki Sorumluluğu(Olabilir Mi?), Güncel Hukuk Dergisi, H+ Dergisi, Sa.3, s.10; Bozkurt Yüksel, a.g.e., s.93; Ryan Calo, Robots and Privacy, Robot Ethics, The Ethical and Social Implications of Robotics, MIT Press, 2012, s.41 ] makine öğrenmesine sahip yapay zekalı cihazın [ “cihaz” ibaresi kasıtlı olarak kullanılmaktadır. Zira yapay zekalı bir cihazın “robot” olarak nitelendirilebilmesi için doktrinde: algılama/hissetme, hareket, enerji ve zeka unsurlarına sahip olması gerektiği vurgulanmıştır. Halbuki yapay zekaya sahip bir cihaz salt bir yazılım ve plastik bir kutudan ibaret olabilir. Bu durumda o plastik kutunun “hareket” imkanı bulunmadığından robot olarak nitelendirilmesi mümkün olmayacaktır. (bkz. Bozkurt Yüksel, a.g.e., s.88 v.d.) ] insan ile eşya arasında yeni bir hukuki süje olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Hukukumuzda bilişim ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda ortaya çıkan yeni hukuki uyuşmazlıkları kadim Roma hukukundan miras kalan düzenlemelerle çözmek gibi bir eğilim söz konusudur. Örneğin günümüzde hala hayvanlar Medeni Kanun uyarınca “eşya” olarak kabul edilmektedir. Bu, binlerce yıllık Roma hukukundan kalan bir gelenektir. Halbuki artık hayvanların (ve hatta bitkilerin de) Medeni Hukuk ve Anayasa hukuku kapsamında “eşya” olmaktan çıkartılıp, belli haklara sahip eşya-kişi arası bir süjeye oturtulması gerekmektedir. [ Nitekim hayvanlara yapılan işkenceler de artık “mala zarar verme” suçundan başka, daha ağır yaptırımları olan bir suç olarak tanımlanmalıdır. Bu nitelikte yeni bir suç tanımı yapabilmek için ise en sağlam hukuki temel, bir takım hakları olan “hayvan ve bitki” süjesinin oluşturulmasıdır. ] İşte yapay zekalı cihazlar açısından da eşya-kişi arası bir süjeye oturtulması kanımızca da yerinde olacaktır. Bu süje; felsefe, sosyoloji, antropoloji, robotik bilimi, nörobilim ve hukuk gibi birçok disiplinin konsensüsü sonucu belirlenmelidir. Ancak kanımızca bu süje kesinlikle insan ile eşdeğer hak ve yetkilere sahip bir süje olmamalıdır. Zira yapay zekanın üretim amacı “insanlığın iyiliği ve gelişimi için, insanlığa zarar vermeden, kendi varlığını koruyarak hizmet etmek”tir. Eşdeğer olmamakla birlikte bu itibarla yapay zekalı cihazlar, Roma hukukundaki “köle” ya da “aile ferdi” statüsüne benzetilebilir.
Her ne kadar 21. yy’da “köle” kelimesinin kullanılması rahatsız edici olsa da, düzenlenecek yeni süjenin hakları ve sorumlulukları açısından köle benzeri bir düzenleme yapılması zorunludur. Bu noktada kesinlikle “yapay zekalı cihaza zarar verme” eyleminin de ciddi bir cezai müeyyidesi olmalıdır. Bu zarar, fiziksel olabileceği gibi, insan onuruna zarar verecek her nitelikteki eylemi de kapsamalıdır. İnsan hakları ile bir taraftan mağdur bireyin şerefi korunurken diğer taraftan da fail bireyin onuru korunmaktadır. İnsan, kendisi gibi görünen veya kendisi gibi düşünen ancak özünde insan olmayan bir varlığa karşı olumsuz davranışlarda bulunamamalıdır. Her şeyden önce biyolojik olarak olmasa dahi algoritmik olarak o cihaz “insan”a eşdeğerdir. İnsan nasıl ki kendi türünden ya da kendi türünden daha aşağıda olan bir başka türe fiziksel ya da psikolojik olarak zarar verdiğinde kendi onurunu zedeliyorsa, kendi türünden olmayan ancak algoritmik olarak kendi türüne eşdeğer bir cihaza zarar verdiğinde de kendi onurunu zedelemiş olacaktır.
Yapılacak düzenlemede yapay zekalı cihaza varolma, öğrenme, kendini geliştirme, temsilen hukuki işlem yapabilme gibi yeni haklar tanınmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki: yapay zekalı cihaz, algoritmik olarak insan ile eşdeğer olsa dahi, doğal/ biyolojik olarak insana eşdeğer değildir. Yapay zekanın yaratıcısı insandır. Dolayısıyla yapay zekanın temel yapıtaşı olan algoritma ve kodların oluşturulması sırasında benimsenecek en önemli amaç “insanlığa hizmet etmek” olmalıdır. Bu da yapay zekalı cihazlara tanınacak hukuki süjeyi, Roma hukukundaki “köle” ya da “aile ferdi”ne benzetmektedir. Zira insan, kendisine ait yapay zekalı cihaz üzerinde ona zarar vermemek kaydıyla dilediği gibi hukuki tasarrufta bulunabilmelidir. Yapay zekalı cihazın insan ile eşdeğer tutulması halinde ise insanın kendi yarattığı yapay zeka üzerindeki hakimiyeti meşru olmaktan çıkacaktır.
Hukuki sorumluluk açısından baktığımızda: Roma hukukunda pater familias’ın aile ferdinin ya da dominus’un kölesinin işlediği haksız fiillerinden kusursuz olarak sorumlu tutulmasına benzer bir sorumluluk rejimi benimsenebilir. [ Roma hukukunda aile ferdinin(filius familia) ya da kölenin(servus) işlediği haksız fiiller için açılan actio noxalis, aile reisi pater familias’a ya da köle sahibi dominus’a yöneltilmektedir. Davada pater familias ya da dominus seçimlik hak olarak ya zararı tazmin eder ya da fail olan köle ya da aile ferdini karşı tarafa teslim ederdi. ] Bunun için “yapay zekalı cihaz işletenlerin kusursuz sorumluluğu” düzenlemesi yapılması kanımızca yeterlidir.
Cezai sorumluluk açısından ise kanımızca yapay zekalı cihazlara daha ağır bir yaptırım getirilmeli, işlediği suçlar bakımından yapay zekalı cihazın varoluşuna son verilmeli ya da -sözgelimi- ıslah güncellemesine tabi tutulmalıdır. Şayet teknik olarak yapılacak bir müdahale sonucu yapay zekalı cihazın aynı eylemi bir kez daha gerçekleştirmeyeceği kesin olarak öngörülebiliyorsa yapay zekalı cihazın varoluşuna son vermek yerine ıslah güncellemesi yapmak ekonomik açıdan daha olumlu olacaktır. Tabii ki insanlar açısından dolaylı faillik, azmettirme ve yardım etme [ Azmettirme ve yardım etme gibi şeriklik kurallarını uygulayabilmemizin sebebi, yapay zekalı cihaza hukuki bir “kişilik” tanınmış olmasıdır. Zira bir kişinin azmettirebilmesi için, ortada bir “fail”in bulunması gerekmektedir. Bu fail, yapay zekalı cihazdır. Böylece dolaylı olarak yapay zekalı cihazın insan gibi iradi ya da gayri iradi hareket edebileceğini kabul etmiş oluyoruz ] gibi klasik ceza hukuku kavramları her zaman uygulanabilecektir. Örneğin suç sonrası yapay zekanın “kayıt defteri”nde yapılacak bir incelemede “suçu neden işlemeye karar verdiği” sorusuna cevap bulunabiliyorsa, artık suçun azmettirenine ya da dolaylı failine ulaşılması da mümkün olabilecektir. Sözgelimi, siyahi bireylere yönelik nefret söyleminde bulunan yapay zekalı bir robota, geçmiş dönemde siyahi bireylere yönelik ırkçılık ve nefret söylemi içerikli birçok kitap okutan sahibi, ceza hukuku anlamında azmettiren ya da daha doğru bir teknik tanımla “dolaylı fail” olarak kabul edilebilecektir.
Öngörülerimiz bunlar olmakla birlikte, yapay zeka evrimi paralelinde yapılacak felsefi, etik, sosyolojik, antropolojik, robotik, nörolojik ve hukuki tartışmalar tüm öngörülerimizi farklı bir yere götürebilecektir. Yapay zekanın evrim sürecinde tüm bu tartışma ve öngörülere ihtiyaç vardır.