Cumartesi, Nisan 27, 2024
Ana SayfaEğitimDers NotlarıDeniz Sigorta Hukuku Ders Notu

Deniz Sigorta Hukuku Ders Notu

- Advertisement -

Dersin İçeriği : Deniz sigortası kavramı, menfaat, gemi veya yükün denizcilik rizikolarını salimen geçirmesine ilişkin para ile ölçülebilir menfaat, deniz sigortalarının sınıflandırılması ve türleri, tekne sigortası, yük sigortası, mali sorumluluk sigortası.

Dersin Amacı : Öğrencilerin Deniz sigortası kavramı, menfaat, gemi veya yükün denizcilik rizikolarını salimen geçirmesine ilişkin para ile ölçülebilir menfaat, deniz sigortalarının sınıflandırılması ve türleri, tekne sigortası, yük sigortası, mali sorumluluk sigortasına ilişkin farkındalığını artırmak.

Önerilen Kaynaklar :

Rayegan Kender – Ergon Çetingil, Deniz Ticareti Hukuku (Takip Hukuku ve Deniz Sigortaları ile Birlikte) Temel Bilgiler, İstanbul 2010.Rayegan Kender, Türkiye de Hususi Sigorta Hukuku, İstanbul 2017.Didem Algantürk Light, Deniz Sigorta Hukukunda Kulüp Sigortaları, Ankara 2006. Serdar Acar, Kulüp Sigortası (Protectıon & Indemnıty), Ankara 2008.                                                                                       

Kaynak: Ankara Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı Açık Ders Malzemeleri

DSH I. HAFTA

GENEL OLARAK

Sigorta Hukuku, sigorta ilişkisini ve sigortacılıkla uğraşan müesseselerin çalışmalarını düzenleyen hukuk kurallarının bütününü bir sistem içinde inceleyen hukuk dalıdır. Sigorta, kişilerin hayatta bazı şartlar altında karşılaşacakları zarar ve masrafa neden olan olayların ekonomik sonuçlarından kendilerini korumak için önceden tedbir alma ihtiyaçlarından doğmuştur.

SİGORTANIN TARİHİ

Bugünkü anlamda sabit primli sigortanın tarihsel gelişimi, aynı zamanda deniz sigortalarının da tarihsel gelişimidir. Zira sabit primli sigorta, ilk kez 14. yüzyılda denizcilik rizikolarına karşı sigortalar şeklinde İtalya’da ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Deniz sigortaları, 17. yüzyıl sonlarından itibaren gelişen ve yaygınlaşan kara sigortalarına da örnek teşkil etmiştir.

Deniz ticareti alanında bilinen ilk tehlike birlikteliği, Rodos Kuralları ile düzenlenmiştir. Günümüz müşterek avarya kurumunun kaynağı olan Rodos Kuralları ile geminin ve yükün deniz tehlikesinden kurtarılması amacıyla denize mal atılmasından ileri gelen zararların gemi ve yük mâliki arasında paylaşılacağı kabul edilmiştir.

Deniz ticaretinin risklerine karşı teminat gereksinimi, dolaylı olarak deniz ödüncü sözleşmesi ile karşılanmıştır. Deniz ödüncü sözleşmesi gereğince geminin sözleşme konusu yolculuğu tamamlayamaması (batması) halinde ödünç alanın ödüncü ve kararlaştırılan faizi ödeme borcu sona erdiğinden, denizcilik rizikoları (bu rizikolara maruz bulunmayan) ödünç veren tarafından üstlenilmiş oluyordu.

Papa IX. Gregor döneminde yürürlüğe konan 1230 tarihli Kanunla tefecilik ve tefeci faizinin yasaklanması, deniz ödüncü sözleşmesi ve faizinin de bu yasak kapsamına dâhil edilmesi sonucu, deniz ödüncü uygulaması ortadan kalkmış; teminat gereksinimi satış veya faizsiz ödünç sözleşmesi şeklinde akdedilen sözleşmeler ya da taşıma sözleşmeleri ile karşılanmıştır. Bu sözleşmelere taşıyanın, satıcının ya da ödünç verenin denizcilik rizikolarını üstlendiğine dair ek şart konmak suretiyle denizcilik rizikolarına karşı teminat sağlanmıştır.

Sigortanın tam olarak ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı konusunda farklı görüşler ileri sürülmüş olmakla birlikte, 14. yüzyıl sonlarında görülen ve denizcilik rizikolarının sebebiyet verebileceği zararlara karşı teminat elde etmek amacıyla akdedilen sözleşmelerin, şekil ve içerik itibariyle sigorta sözleşmesi olduğu tartışmasızdır.

İlk kez 16. yüzyılın ikinci yarısında sigortalının sigorta tazminatını talep edebilmesi için bir menfaatinin bulunduğunu ispat etmesi gerektiğinden söz edilmiş; daha sonra sigortalanabilir menfaat, sigortayı bahisten ayıran temel unsur ve sigorta sözleşmesinin geçerlilik şartı olarak kabul edilmiştir.

Deniz sigortaları, 15. ve 16. yüzyıllarda İtalyan tüccarlar vasıtasıyla İspanya, Fransa, Portekiz, Hollanda, İngiltere ve kuzey Almanya’ya yayılmış; kısa bir süre sonra da deniz sigortaları hakkında ayrıntılı düzenlemeler getirilmeye başlanmıştır. İlk yasal düzenlemelerde ağırlıklı olarak mevcut ticari teamüller esas alınmıştır. Dolayısıyla deniz sigortalarının temel ilkeleri esas itibarıyla uygulama tarafından belirlenmiştir. İngiltere’de deniz sigortalarına ilişkin ilk kanun 1601 tarihlidir. Almanya’da deniz sigortaları hakkında ilk düzenleme 1731 tarihli Hamburg Sigorta ve Avarya Kanunu ile getirilmiştir.

17.yüzyılın ikinci yarısında sigortacılığın gelişmesine yol açan iki önemli olay olmuştur. İlki sigortacılıkta istatistik metot[1] ve tekniğinin uygulanmaya başlaması, ikincisi ise 2.9.1666 tarihinde Londra’da meydana gelen ve dört gün sürerek 13.000 evle 100 kilisenin kül olmasına yol açan büyük yangındır.

1688 yılında İngiltere’de Lloyd’s’un temellerinin atılmasıyla sigortacılıkta yeni bir dönem başlamıştır. Edward Lloyd isimli bir şahsın işlettiği Londra’daki bir kahvehane, gemi sahipleri, iş adamları ve tüccarların deniz ticaretine ilişkin bilgi alışverişinde bulundukları mekân olmuştur.

TÜRKİYE’DE DENİZ SİGORTA HUKUKU

Türkiye’de sigortacılık 19. yüzyıl sonlarında başlamıştır. 1870 yılındaki Beyoğlu yangınında meydana gelen hasar ve zarar, sigorta düşüncesinin yerleşmesine ve ilk sigorta şirketlerinin kurulmasına neden olmuştur. 1864 tarihli Ticaret-i Bahriye Kanunu’nun 11. faslında yer alan hükümlerle ilk kez deniz sigortaları düzenlenmiştir. Bu hükümler uzun süre kara sigortalarına da uygulanmıştır. Sonradan 1906’da Ticaret-i Bahriye Kanunu’nun üçüncü eki olarak yayımlanan 25 maddeden ibaret bir kanunla kara sigortalarına dair hükümler ihdas edilmiştir.

Gerek kara, gerekse deniz sigortalarına dair hükümler sigortacılığın büyük ölçüde yabancı şirketlerin elinde olması sebebiyle pek uygulama alanı bulamamıştır. Kapitülasyonlardan faydalanan yabancı şirketler her türlü denetimden uzak ve keyfi şekilde çalışmaya devam etmişlerdir. Bu yabancı sigorta şirketlerini kontrol etmek amacıyla 1914 yılında bir Kanun çıkartılmıştır.

İlk olarak 26 Mayıs 1926 tarihli ve 865 sayılı Ticaret Kanunu’nda düzenlenen sigorta hukukuna ilişkin hükümler, yerini daha sonra 1956 tarihli ve 6762 sayılı TTK’nun 5. Kitabı almıştır. 

01.01.1957’de yürürlüğe giren 6762 sayılı TTK’nun 5. Kitabı “Sigorta Hukuku” başlığını taşımakta idi. 03.06.2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu da sigorta şirketlerinin ve sigortacılığın denetimini sağlamaktadır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 6. Kitabı, Sigorta Hukukunu düzenlemektedir.


[1]      Büyük Sayılar Kanunu: Eldeki riziko sayısı arttıkça,  hasar oranının, o olaya ilişkin genel hasar olasılığı yüzdesine daha çok yaklaşacağını öngören istatistik prensibidir. Sigorta şirketi için büyük sayılar kanunu, daha çok sayıda örnek incelenirse daha gerçekçi tahmin yürütme şansının olması anlamına gelmektedir. Tahminin yapıldığı birimler ne kadar büyürse, gerçek deneyimin doğru olasılık tahminine o kadar yaklaşmasını bekleriz. Bu teoriye göre, sigorta şirketleri tarafından teminat verilen rizikoların sayısı arttıkça gerçekleşecek sonuçların beklenen değere yaklaşması ihtimalinin artması beklenmektedir.

DSH II. HAFTA

6102 TTK SİGORTA HUKUKU KİTABI (6. KİTAP)

6762 sayılı TTK’daki sigortaya ilişkin hükümler, 1926 – 1929 tarihli eski Ticaret Kanunu’ndan gelmekteydi ve bunlar da uluslararası uygulama ve öğretinin bir hayli gerisinde kalmıştı. 6762 sayılı ETTK’nun gerekçesinde Kanundaki hükümlerin yetersiz olduğu kabul edilerek “çok yakında bir sigorta kodu yapılacağı, bu sebeple sigorta hakkındaki mevcut düzenlemenin sadece bazı rötuşlara tabi tutulmasıyla yetinildiği” belirtilmiştir. Ayrıca, bu hükümlerin pek çoğunun emredici hükümlerle düzenlenmiş olması, sigorta alanında ağırlığı olan sözleşme hukukunun gelişmesini engellemiş, Türkiye’de sigorta endüstrisini olumsuz yönde etkilemiştir.

6102 sayılı TTK’nun sigorta hukuku kitabının kabulünde, dikkate alınan ana kaynak çeşitli tarihlerde değişikliğe uğramış bulunan Alman Sigorta Sözleşmeleri Kanunu’dur. Bu Kanun, köklü değişikliklerle modern bir kanun niteliğini kazandığı, ticaret hukukumuza özellikle taşıma ve deniz hukukumuza esin veren ve kaynaklık etmiş bulunan bir devletin hukuku olduğu için tercih edilmiştir. İkinci kaynak ise bazı ülkelerin, özellikle Almanya ve İngiltere’nin uyguladıkları genel işlem şartlarıdır. Özellikle İngiliz genel işlem şartlarının dünyadaki etkisi büyüktür. Günümüzde sigortayla ilgili düzenlemeler, önderliğini İngiltere’nin yaptığı Anglo-Sakson uygulamaları ile Almanya gibi Anglo-Sakson Hukukuna göre biraz daha tutucu olan yaklaşımdan etkilenmektedir. Dolayısıyla TTK’nun “Sigorta Hukuku” kitabının hazırlanmasında sözleşme hukukunun gelişimine açık olması temel düşüncesi bağlamında İngiliz Hukukunun liberal yaklaşımıyla Alman Sigorta Sözleşmeleri Kanunu’nun menfaatler dengesini gözeten bazı düzenlemeleri benimsenmiştir.

6762 sayılı ETTK’da tüm sigortalar için ortak hüküm niteliğinde olması gereken genel hükümler Kanunda bir hayli dar biçimde ele alınmış idi. Umumi hükümler, sadece 6 maddeye özgülenmişti ve çok yetersizdi. Buna karşılık primlerin ödenme yeri, şekli gibi genel nitelikli bazı konular ise sadece mal sigortaları açısından, üçüncü kişi lehine yapılmış sigortalarda, tazminat ile prim takası gibi yine genel nitelik taşıması gereken bazı hükümler ise sadece deniz rizikolarına karşı sigortalarda düzenlenmiş idi.     

TTK, genel hükümlere 52 madde ayırmış ve sigorta sözleşmesini tüm türleri kapsayacak şekilde temel kavramları sıralayarak sözleşmenin kurulmasından başlayarak hükümlerini belirleyerek ve tarafların borçlarını ayrıntılı bir şekilde göstererek düzenlemiştir. TTK’da, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak yangın, tarım veya hırsızlık gibi özel sigorta türleri ayrıca düzenlenmemiş, bunun yerine her sigorta türüne uygun genel nitelikte hükümler öngörülmüştür. Bunun sebebi, sigortanın dinamik niteliği sebebiyle değişen ihtiyaçların gerisinde kalmaması gereken bir hukuk dalı olduğu anlayışıdır. 

TTK, kara ve deniz sigortaları arasındaki farklılığa son vermiştir. Kaynakları değişik olan deniz ve kara sigortalarında, farklı sistemlerin bir araya getirilmiş olması 6762 sayılı TTK’nda anlaşılması zor bazı farklılıkların doğmasına sebep olmuştur. Çoğu kez 6762 sayılı TTK’da aynı nitelikteki hükümler, deniz rizikolarına karşı sigortalarla mal sigortalarında farklı düzenlemeler getirmiş, aynı nitelikteki hükümlerin birinde emredici, diğerinde yedek hukuk kurallarına bağlanmıştır. Diğer yandan, deniz rizikolarına karşı sigortalar, uluslararası kurallar çerçevesinde yürütüldüğünden ETTK’nun konuya ilişkin hükümlerinin bir kısmı esasen ölü hüküm hâline gelmiştir. Bu sebeplerle, deniz sigortalarına ilişkin hükümler ETTK’ndan çıkartılmıştır. Dolayısıyla, TTK’nun ilgili bütün hükümleri, denizcilik rizikolarına da uygulanabilecektir.

GENEL OLARAK DENİZ SİGORTALARI

20. yüzyıldan itibaren deniz ve denizciliğin tehlikeleri daha fazla artmaya başlamıştır. Özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren gemi yapım tekniğinde hızlı gelişmelere şahit olunmuştur. Denizcilik tehlikelerine karşı daha dayanaklı, çok karmaşık ve teknik donanımlara sahip gemiler inşa edilmeye başlanmış, gemilerin tonajı, sayısı ve türleri hızla artmıştır. Gemilerin değeri, işletme masraflarının artmasına paralel olarak deniz ticareti alanına ayrılan sermaye de büyüme başlamıştır. Diğer yandan, çatma, karaya oturma, batma gibi deniz kazaları sonucu meydana gelen can ve mal kaybı ile çevre kirliliği, ürkütücü boyutlara ulaşmıştır.

Günümüzde denizde seyrüsefer hâlâ son derece riskli olma özelliğini muhafaza etmektedir. Çok büyük ekonomik değere sahip olan gemiler ve içindeki yükler, sadece seyrüsüfer halinde değil, fakat seyrüsefer öncesi ve sonrasında da büyük tehlikelerle karşı karşı kalmaktadır. geminin maruz kalacağı risklere karşı yapılan tekne sigortası, yükün maruz kalacağı riskler için yapılan yük sigortası ile donatanların deniz ticareti faaliyetleri dolayısıyla üçüncü şahıslara verecekleri zararlar için yapılan sorumluluk sigortaları, başta donatanlar olmak üzere yük sahipleri ve diğer ilgililer için hayati önem taşımaktadır.

Sigorta sözleşmeleri, tarihsel gelişimin etkisiyle rizikonun türüne göre kara ve deniz sigortaları olarak iki grubu ayrılmaktadır.

Deniz sigortaları; sadece gemi veya yükün denizcilik rizikolarını salimen geçirmesine ilişkin para ile ölçülebilir menfaatlerin teminat altına alındığı sigortalar değildir. Deniz sigortası sözleşmesi; sigortacının sigorta ettirenin denizde seyrüseferden (marine adventure) kaynaklanan zararlarını, sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde tazmin etmeyi taahhüt ettiği bir sözleşmedir.

DENİZ SİGORTALARININ KONUSU

Deniz sigortasının konusu; gemi, yük ya da navlun değil, gemi veya yükün denizcilik rizikolarını salimen geçirmesine ilişkin para ile ölçülebilir menfaattir.

İngiliz hukukunda ise hukuken meşru her denizde seyrüseferin sigortalanabileceği (MIA 3/I), özellikle sigortalabilir mal (insurable property) olarak ifade edilen gemi, yük ve diğer hareket edebilir şeylerin deniz tehlikesine maruz kalması; navlun alacağı ve kazancı, yolcu taşıma ücretleri, komisyon veya diğer bir para ile ölçülebilir menfaat ya da herhangi bir avans, ödünç veya masrafa ilişkin teminatın tehlike altında olması; sigortalanabilir malın (insurable property) maliki veya diğer ilgililerinin denizcilik tehlikeleri (maritime perils) yüzünden sorumlu tutulabilecek olması durumunda denizde seyrüseferin mevcut olduğu hüküm altına alınmaktadır.

İngiliz hukukunda, denizde seyrüseferle ilgili her şahsın sigortalanabilir bir menfaati bulunduğu, bir deniz yolculuğu ya da (bu yolculuk dolayısıyla riske maruz olan) sigortalanabilir mal ile hukuki veya diğer bir ilişkisi olan ve rizikonun salimen geçirilmesinden yarar elde etmesi ya da rizikonun salimen geçirilmemesi durumunda zarara uğraması veya üçüncü bir şahıs tarafından sorumlu tutulması söz konusu olan kişilerin deniz yolculuğu ile ilgili olduğu kabul edilmektedir.    

Türk hukuku bakımından da İngiliz Hukuku’na paralel olarak denizde seyrüseferle ilgili her şahsın sigortalanabilir bir menfaatinin bulunduğu kabul edilmelidir.

DENİZ SİGORTALARININ SINIFLANDIRILMASI VE TÜRLERİ

Sigorta sözleşmeleri, gereksinimin karşılanması kıstasına göre zarar sigortası ve meblağ sigortası olarak iki gruba ayrılmaktadır. Zarar sigortalarında sigortacı, teminat kapsamındaki bir rizikonun gerçekleşmesi sonucu sigorta ettirenin (veya sigortalının) uğradığı zararı tazmin etmeyi üstlenmektedir.

Deniz sigortalarında sigortacı, denizde seyrüseferle ilgili olarak bir kimsenin maruz kalacağı parayla ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan bir tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi durumunda bunu tazmin etmeyi taahhüt ettiğinden, söz konusu kıstasa göre deniz sigortaları, zarar sigortası grubu içinde yer almaktadır. Dolayısıyla, zarar sigortalarının temel ilkeleri, deniz sigortaları hakkında da geçerlidir.

Deniz sigortaları üçe ayrılmaktadır:

1 – Tekne Sigortası (Hull Insurance)

2 – Yük Sigortası (Cargo Insurance)

3 – Mali Sorumluluk Sigortası (Liability Insurance)

DSH III. HAFTA

I – TEKNE SİGORTASI

KAVRAM

Tekne sigortası, geminin zıya veya hasara uğraması ya da malikin hâkimiyet alanından çıkması sonucu gemi malikinin malvarlığında meydana gelecek azalmanın teminat altına alındığı bir deniz sigortası türüdür.

Geminin denizcilik rizikolarını salimen geçirmesine ilişkin sigortalanabilir menfaat, malik menfaatinden ibaret değildir. Sigorta ettirilebilir bu menfaatler; gemi dışında, özellikle navlun ve yolcu taşıma ücretinden doğan alacaklara, müşterek ve hususi avarya paralarıyla ödetilmeleri için gemi, navlun, yolcu taşıma ücretinin karşılık teşkil ettiği alacakları da kapsar.

TEKNE SİGORTASININ NİTELİĞİ

Tekne sigortası ile, teminat kapsamındaki bir rizikonun gerçekleşmesi sonucu geminin zıya veya hasara uğraması ya da malikin hakimiyet alanından çıkması sebebiyle gemi malikinin malvarlığının aktifinde meydana gelecek azalmaya karşı teminat verilmektedir. Dolayısıyla, tekne sigortası, gereksinimin karşılanması ölçütüne göre yapılan ayrımda aktif zarar sigortaları (mal sigortaları)[1] grubunda yer almaktadır.

TEKNE SİGORTASININ KANUNİ VE AKDİ TEMELİ

1 – Türk Hukukunda

Türk sigortacılık uygulamasında tekne sigortası sözleşmeleri, TTK ve Tekne Poliçesi Genel Şartlarına tabi olarak akdedilmekte, İngiliz tekne klozları özel şart olarak eklenmektedir.

a – Kanuni Temel

TTK’nun “Sigorta Hukuku” başlıklı 6. Kitabında ETTK’nun aksine kara sigortaları – deniz sigortaları ayrımı kaldırıldığından tekne sigortalarına Sigorta Hukuku Kitabının Genel Hükümleri ile İkinci Kısım Birinci Bölüm (Zarar Sigortaları) hükümleri uygulanacaktır. Özellikle mal sigortalarına dair hükümler ile tekne sigortasının diğer menfaatleri de kapsaması durumunda sorumluluk sigortalarına ilişkin hükümler uygulanmak durumundadır. Ancak, TTK’nda hüküm bulunmayan hâllerde sigorta sözleşmesi hakkında TBK hükümleri uygulanır (TTK m. 1451).

b – Akdi Temel

03.06.2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11(1) maddesine göre sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Hazine Müsteşarlığınca onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir. Bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir.

Sigorta genel şartları, benzer rizikolara maruz kişilere mümkün olduğunca eşit kapsam ve koşullarla teminat sağlanması ve bu şekilde bir sigorta dalında üstlenilen risklerin belirlenip yönetilmesini mümkün kılmak amacıyla oluşturulan genel ve soyut sözleşme düzenidir. Bu amaca yönelik olarak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesi hükmüne uygun olarak tekne sigortası sözleşmeleri de 01.08.1996 tarihinden itibaren yürürlükte olan “Tekne Poliçesi Genel Şartları”na (Gemi veya Diğer Deniz ve Göl Araçları İçin)   tabi olarak akdedilmektedir. Dolayısıyla tekne sigortasının akdi temeli, Tekne Poliçesi Genel Şartları’dır (TPGŞ). Bu genel şartlar, 1963 yılından beri kullanılmakta olan “Türk Tekne Poliçesi Umumi Şartları”nın yerini almıştır.

TPGŞ ile, gemi ve diğer deniz ve göl araçlarına ilişkin sadece malik menfaati değil, sigorta ettirilebilir tüm menfaatler teminat altına alınabileceği gibi, teminat altına alınacak menfaatin TTK anlamında gemi niteliğini haiz olmayan bir deniz ya da göl acına ilişkin olabilir.

TPGŞ’nda bütün tekne sigortası sözleşmeleri için geçerli olabilecek genel ilkelerin belirtilmesiyle yetinilmiştir. Bu düzenleme biçimi, genel şartların niteliğine uygun olduğu gibi kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla sözleşme koşullarının sözleşen taraflarca serbestçe belirlenmesini mümkün kıldığından isabetlidir.

2 – İngiliz Hukukunda

a – Kanuni Temel 

İngiliz Hukukunda deniz sigortaları, 01.01.1907 tarihinde yürürlüğe giren 21.12.1906 tarihli “An Act to Codify the Law relating to Marine Insurance” ile düzenlenmiştir. Kısaca “Marine Insurance Act, 1906” (Deniz Sigorta Kanunu: MIA) olarak anılan bu Kanun, 200 yılı aşkın bir süreçte yargı kararları ile belirlenen ilkelerin derlenmesi suretiyle hazırlanmıştır.

MIA’in 1779 tarihli “Lloyd’s S. G. Policy” (Lloyd’s Gemi ve Eşya Poliçesi) olarak isimlendirilen örnek poliçe formu ile bu poliçedeki kayıtların nasıl yorumlanacağına ilişkin kurallar içeren “Rules for construction of Policy” (Poliçe Yorum Kuralları) içeren bir eki bulunmaktadır. Sigorta poliçesinin Lloyd’s S. G. Policy poliçe formunda düzenlenmesi gerekir (MIA m. 30). Lloyd’s S. G. Policy, sigorta şartları ihtiva etmekte ve söz konusu poliçede akla gelebilecek (artık bir anlam ifade etmeyen bazı tehlikeler de dâhil) pek çok deniz tehlikeleri sistematik olmayan biçimde sayılmaktadır. Söz konusu poliçe formunda yer alan kayıt ve terimler, MIA’nın bir hükmü veya poliçeden aksi anlaşılmadıkça, Poliçe Yorum Kurallarında belirtildiği şekilde yorumlanır.

b – Akdi Temel   

Londra Sigortacılar Enstitüsü (Institute of London Underwriters) tarafından zaman üzerine tekne sigortasına ilişkin önemli şartlar, 01.10.1983 tarihli “Institue Time Clauses Hulls” ve sefer üzerine tekne sigortası şartları ise “Institute Voyage Clauses Hulls” başlığı altında düzenlenerek uygulamaya konulmuştur.

1983 tarihli Enstitü Tekne Klozlarının yetersiz hâe gelmesi üzerine 01.11.1995 tarihinde Enstitü Zaman Üzerine Tekne Klozu (Institute Time Clauses Hulls) kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. Ancak, 1995 Enstitü Tekne Klozları uygulamada yeterli kabul görmemiştir. Bunun üzerine bu klozlarda bazı değişiklikler yapılarak 01.11.2002 tarihli Uluslararası Tekne Klozları (International Hull Clauses) hazırlanarak uygulamaya sunulmuştur. Uluslararası Tekne Klozları, diğer klozların kullanılmasına engel değildir.

TEKNE SİGORTASININ TÜRLERİ

Tekne sigortası, bir veya birden fazla yolculuk için (yolculuk üzerine tekne sigortası) ya da belirli bir zaman için (zaman üzerine tekne sigortası) akdedilebilir. Zaman üzerine tekne sigortası sözleşmeleri, genellikle bir yıllık bir süre için akdedilmektedir.

TEKNE SİGORTASININ KURULMASI

Sigorta sözleşmesi yapılırken tarafların ehliyeti bakımından Borçlar Hukuku esaslarına uyulmalıdır. Sözleşme, TTK’nda herhangi bir şekle bağlı tutulmamıştır. Sigorta poliçesi veya geçici sigorta ilmühaberi, geçerlik şartı olmayıp ispat belgesidir. Poliçe verilmediği hallerde sözleşmenin ispatı genel hükümlere tabidir. (TTK m. 1424/3)

TEKNE SİGORTASI SÖZLEŞME ŞARTLARININ BELİRLENMESİ

Sözleşme şartlarının belirlenmesinde TPGŞ ve özel şartlar, önem arz etmektedir.

TPGŞ; sigortanın konusu, teminat kapsamı, tarafların hak ve yükümlülükleri gibi sözleşmenin esaslı unsurlarını genel ve soyut olarak düzenleyen, tekne sigortası sözleşmelerinin akdinde kullanılmak üzere önceden belirlenmiş sözleşme koşullarıdır. Bu koşullar, genel işlem şartı niteliğindedir.

Sigortacılık Kanununun 11(1) maddesine göre sigorta genel şartları, bu genel şartları kullanmak durumunda olan sigortacı tarafından değil, denetim makamı olan Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulmaktadır.

Müsteşarlığın tasdikine tabi olan sigorta genel şartları, sigorta sözleşmesinin esaslı unsurları ile tarafların hak ve borçlarını, sigorta nevilerine göre tespit etmekte ve göstermektedir. Bunlar, basılı olarak sigorta poliçelerine eklenir ve böylece TPGŞ da sözleşmenin içeriğine dâhil olmuş olur.

Özel şartlar ise sigorta genel şartları ile belirlenen genel ve soyut sözleşme düzenini somut sigorta ilişkisi bakımından tamamlamak, açıklamak ya da değiştirmek üzere sözleşen taraflarca sözleşme içeriğine dâhil edilirler. Enstitü Tekne Klozları gibi önceden hazırlanmış sözleşme koşulları, bir sigorta sözleşmesinin taraflarınca sözleşme hükmü olarak kabul edildiği takdirde artık o sözleşme bakımından (genel şarlar dışındaki sözleşme koşulu olması sebebiyle) özel şart olarak adlandırılır.

Tekne sigortası sözleşmelerinde TPGŞ’nın özel şartlarla tamamlanması gerekmektedir (TPGŞ m. A/3, C.2). Uygulamada İngiliz tekne şartlarından biri ya da bu klozlardan birinin bir veya birkaç hükmü özel şart olarak sözleşmeye dâhil edilmektedir.

Tekne sigortalarında özel şart olarak sözleşmeye eklenecek Enstitü Tekne Klozları şunlardır:

  • 01.10.1983 tarihli Enstitü Zaman Tekne Klozu (Institute Time Clauses Hulls – Geniş Kapsamlı)
  • 01.11.1995 tarihli Enstitü Zaman Tekne Klozu (Institute Time Clauses Hulls – Geniş Kapsamlı)
  • 01.11.2002 tarihli Uluslararası Tekne Klozları (International Hull Clauses – Geniş Kapsamlı )
  • 01.10.1983 tarihli Enstitü Zaman Tekne Tam Zıya, Müşterek Avarya ve ¾ Çatma Sorumluluk Klozu – Kurtarma, Kurtama Masrafları Dava ve Emek dâhil (Institue Time Clauses – Hulls Total Loss, General Average and 3/4 Collision Liability – Including Salvage, Salvage Charges and Sue and Labour – Dar Kapsamlı)
  • 01.11.1995 tarihli Enstitü Zaman Tekne Klozu – Sınırlı Rizikolar Klozu (Institute Time Clauses Hulls – Restricted Perils Clauses – Dar Kapsamlı)
  • 01.11.1995 tarihli Enstitü Tekne Zaman Savaş ve Grev Klozu (Institute War and Strikes Clauses Hulls – Time – Dar Kapsamlı)
  • 20.07.1987 tarihli Enstitü Tekne Zaman Liman Rizikoları Klozu (Institute Time Clauses Hulls – Port Risks – Dar Kapsamlı)
  • 01.11.1985 tarihli Enstitü Yat Klozu (Institute Yacht Clauses – Dar Kapsamlı)

01.06.1988 tarihli Enstitü Gemi Yapımcısının Riskleri Klozu (Institute Clauses for Builder’s Risks – Dar Kapsamlı


[1]      Mal sigortaları, sigorta konusu malın hırsızlık, yangın gibi belirli bir tehlike veya herhangi bir tehlikenin gerçekleşmesi sonucu zıya veya hasara uğramasının rizikonun gerçekleşmesi olarak kararlaştırıldığı sigortalardır.

DSH IV. HAFTA

SÖZLEŞMENİN BELGELENMESİ

Tekne sigortası sözleşmesi, tekne sigortası poliçesiyle belgelenir. TTK m. 1424(1)’e göre sigortacı, sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren 24 saat, diğer hâllerde 15 gün içinde, yetkililerce imzalanmış bir poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür. Sigortacı, poliçesinin geç verilmesinden doğan zararlardan sorumludur. Aynı maddenin 3. fıkrasına göre de poliçenin verilmediği hâllerde sözleşmenin ispatı genel hükümlere tabidir.    

Sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir; rahat ve kolay okunacak biçimde düzenlenir (TTK m. 1425/1)

SÖZLEMENİN YORUMU

Sözleşmelerin yorumlanmasına ilişkin genel kurallar, sigorta sözleşmeleri için de geçerlidir. Bununla birlikte, tehlike birlikteliğine dâhil olan tüm sigortalıların eşit işleme tabi tutulması gereği sebebiyle sigorta genel şartları kanun hükümleri gibi objektif olarak yorumlanmalıdır.

Açık olmayan sözleşme hükmünün bu hükmü kabul ettiren taraf aleyhine yorumlanması ilkesi, tekne sigortası sözleşmesine eklenen özel şartlar bakımından da geçerlidir. Ancak, sigorta genel şartları ve bu kapsamda TPGŞ, sigortacının kullanmak zorunda olduğu, denetim makamı tarafından hazırlanmış ve onaylanmış sözleşme koşullarıdır. Dolayısıyla açık olmayan bir genel şart hükmünün bu şartı kabul ettiren taraf olarak sigortacı aleyhine yorumlanması gerekir.

SÖZLEŞMENİN TÜRKİYE’DE YAPILMASI ZORUNLULUĞU

SK m. 15/1’e göre Türkiye’de yerleşik kişiler, Türkiye’deki sigortalanabilir menfaatlerini, Türkiye’de faaliyette bulunan sigorta şirketlerine ve Türkiye’de yaptırmak zorundadırlar. Türk sigortacılığının geliştirilmesi amacıyla getirilen bu düzenlemeye aykırı hareket edenler hakkında adli para cezasına hükmolunacağı kabul edilmiştir (SK m.35/15).

Yurt dışında yaptırılabilecek sigortalar ise aynı maddenin 2. fıkrasında aşağıdaki şekilde gösterilmiştir:

(a) İhracat ve ithalat konusu mallar için nakliyat sigortası

(b) Uçak, gemi, helikopter için dış kredi ile satın alındıklarında, münhasıran dış kredi miktarı ile sınırlı olarak ve dış borç ödeninceye kadar; yurt dışından finansal kiralama yolu ile getirilmelerinde ise finansal kiralama sözleşmesi süresi ile sınırlı olarak yaptırılacak tekne sigortaları

(c) Gemilerin işletilmesinden doğan sorumluluk sigortası

(d) Hayat sigortaları

(d) Kişilerin Türkiye haricinde bulunacakları süre için bu süre ile sınırlı olmak kaydıyla veya geçici olarak yurt dışında kaldıkları sırada yaptırabilecekleri ferdî kaza, hastalık, sağlık ve motorlu taşıt sigortaları.

Bakanlar Kurulu yurt dışında yaptırılabilecek sigortaların kapsamını genişletmeye yetkilidir (SK m.15/3).    

SÖZLEŞMENİN TARAFLARI VE DİĞER İLGİLİLER

1 – Sigortacı 

Bütün sigorta sözleşmelerinde prim karşılığında sigorta teminatı sağlama taahhüdünde bulunan taraf, sigortacıdır. Türkiye’de faaliyet gösterecek sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş olması şarttır (SK m. 3). Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, faaliyete geçebilmek için faaliyet göstermek istedikleri her bir sigorta branşında Hazine Müsteşarlığından ruhsat almak zorundadır (SK m. 5/1).

2 – Sigorta Ettiren  

Sigorta sözleşmelerinde sigortacı ile sözleşme akdeden veya adına ve hesabına sigorta sözleşmesi akdedilen taraf, sigorta ettirendir. Tekne sigortası ile teminat altına alınan menfaat sigorta ettirene ait ise kendi hesabına sigorta söz konusudur ve bu sözleşmeden doğan haklar ve borçlar sigorta ettirene aittir.

 3 – Sigortalı

Zarar sigortalarında sigortalı kendisi tarafından veya kendi adına ve hesabına (onu temsilen) akdedilmeyen sözleşme ile menfaati teminat altına alınan şahıstır. Tekne sigortası sözleşmesi ile adı belirtilen üçüncü bir şahsın menfaati sigorta ettirilmişse ve bu sözleşmenin üçüncü şahsı temsilen akdedildiği anlaşılamıyorsa bu takdirde sözleşme başkası hesabına sigorta şeklinde akdedilmiş sayılır. Nitekim “Başkası lehine sigorta” başlıklı TTK m. 1454’de şu hüküm yer almaktadır:

(1) Sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir.

(2) Üçüncü kişinin adının belirtildiği durumlarda, tereddüt hâlinde, sigorta ettirenin, üçüncü kişinin temsilcisi olarak değil, kendi adına fakat üçüncü kişi lehine hareket ettiği kabul edilir.

(3) Sözleşmede, sigortanın kimin menfaati için yaptırıldığı açık da bırakılabilir. “Kimin olacaksa onun lehine” yapılan böyle bir sigortanın, üçüncü kişi lehine yaptırıldığı anlaşılırsa, ikinci fıkra hükmü uygulanır.

Bir deniz sigortası sözleşmesinin kimin hesabına yapıldığı belirlenmeyebilir. Sözleşmenin sigorta ettirenin kendi hesabına mı, yoksa başkası hesabına mı yapıldığı belirlenmemişse, bu durumda “kimin olacaksa onun hesabına” yapılmış bir sigorta söz konusudur.

Tekne sigortasının kimin olacaksa onun hesabına sigorta şeklinde yapılması teorik olarak mümkün ise de yük sigortasının aksine, tekne sigortasının kimin olacaksa onun hesabına sigorta şeklinde akdedilmesi, sık karşılanacak bir durum değildir. Zira, tekne sigortasında sigorta konusu menfaatin kime ait olduğu, yani gemi malikinin şahsı, üstlenilecek rizikonun tayini açısından sigortacı için son derece önemlidir.

4 – İpotekli Alacaklı

TTK m. 1022/1 gereğince, gemi ipoteğinin kapsamına giren hususlarla ilgili olarak malikin menfaatinin, malik veya onun lehine bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş olması hâlinde, ipotek, sigorta tazminatını da kapsar. Buna göre tekne sigortası sözleşmesinin tarafı ya da sigortalı konumunda olmayan ipotekli alacaklı, kanun hükmü gereği sigorta tazminatı üzerinde hak sahibi olmaktadır.

TEKNE SİGORTASININ KONUSU (SİGORTALANAN MENFAAT)

A – Malik Menfaati

1 – Genel Olarak

Tekne sigortası, esas itibarıyla gemiye ilişkin malik menfaatinin teminat altına alındığı bir mal sigortasıdır. Malik menfaati, gemi malikinin gemiyi muhafazadaki, diğer bir deyimle geminin zıya veya hasara uğramaması ve gemi üzerindeki hakimiyetinin devamındaki menfaatini ifade eder. Navlun, yolcu taşıma ücretine ilişkin menfaatler gibi gemiden yararlanma hakkına dayanan menfaatler, malik menfaati kapsamında değildir.

Sadece deniz gemileri değil, iç su gemileri de tekne sigortasının konusu olabilir. Ayrıca TPGŞ m. A/1’de gemi veya diğer deniz ve göl araçları ya da bunlara ilişkin diğer sigorta ettirilebilir menfaatlerin maruz kalabileceği rizikoların tekne poliçesiyle güvence altına alınabileceği belirtilmektedir. Bu maddede aynen aşağıdaki hükümlere yer verilmiştir;

2 – Menfaat Değeri

Sigorta değeri, sigorta olunan menfaatin tam değeridir (TTK m. 1460/1).

Sigortacının sorumluluğu, sigorta bedeli ile sınırlıdır. Sigorta bedeli, rizikonun gerçekleştiği andaki sigortalı menfaatin değerini aşsa bile sigortacı uğranılan zarardan fazlasını ödemez (TTK m. 1461/1).

Sigorta bedeli, sigorta değerinden az olduğu takdirde, sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının zarara uğraması hâlinde sigortacı, aksine sözleşme yoksa, sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre tazminat öder (TTK m. 1462). (Eksik Sigorta)

Sigorta bedeli, sigorta olunan menfaatin değerinin üstünde ise aşan kısım geçersizdir. Bu sebeple, sigorta bedeli ile sigorta priminin onu karşılayan kısmı indirilir ve tahsil edilmiş fazla prim geri verilir (TTK m. 1463/1). (Aşkın Sigorta)

Yukarıda belirtilen prensipler, tekne sigortası bakımından da geçerlidir. Türk/Alman hukukunda olduğu gibi, İngiliz hukukunda da geminin hangi andaki değerinin sigorta (menfaat) değeri olarak esas alınacağına ilişkin poliçede yazılı taraf anlaşmaları geçerlidir. Poliçede bir hüküm yoksa geminin rizikonun başladığı andaki değeri sigorta değeridir. TPGŞ m. A/4’e göre de taraflar başka bir esas kararlaştırmamışlarsa, gemi veya diğer deniz ve göl araçlarının sigorta değeri, rizikonun başladığı andaki değeridir. 

3 – Gemi İpoteğinin Malik Menfaatine Etkisi

İpotekli alacaklı, geminin zıya veya hasara uğraması ya da kaybolması hâlinde kısmen veya tamamen teminattan yoksun kalır. Dolayısıyla gemi maliki dışında ipotekli alacaklı da ipotek konusu geminin denizcilik rizikolarını salimen geçirmesinde para ile ölçülebilir bir menfaate sahiptir. İpotekli alacaklı, ipotekle temin edilen alacak miktarı ile sınırlı olarak bu menfaatini sigorta ettirebilir. Diğer yandan TTK m. 1022/1’e göre gemi ipoteğinin kapsamına giren hususlarla ilgili olarak malikin menfaatinin, malik veya onun lehine bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş olması hâlinde, ipotek, sigorta tazminatını da kapsamaktadır.

B – Diğer Menfaatler

Bu menfaatler TPGŞ’na özel olarak eklenen İngiliz Tekne Klozları ile taraflarca ayrıca kararlaştırılmasına gerek olmaksızın tekne sigortası kapsamında sigortalanmaktadır. Aşağıda malik menfaati dışında tarafların ayrıca anlaşmaları gerekmeksizin tekne sigortası kapsamında sigortalanan diğer menfaatler gösterilmektedir:

1 – Çatma Zararlarından Sorumluluk

Çatma, sigortalı geminin gemi adamlarının tek taraflı veya müşterek kusuru sonucu meydana gelmişse bu geminin donatanı (veya gemi işletme müteahhidi) çarpılan gemi ve bu gemide bulunan malların zıya veya hasarı yüzünden üçüncü şahısların uğradığı zararları tazmin etmek zorundadır.

Çatma rizikosu bakımından hem sigortalı geminin zıya veya hasara uğraması sonucu aktifin azalması, hem de çarpılan gemi ve bu gemide bulunan malların zıya veya hasara uğraması yüzünden üçüncü şahısların zararını tazmin yükümlülüğü dolayısıyla pasifin artmasına karşı iki yönlü himaye sağlanmaktadır.

2 – Müşterek Avarya Garame Payı

Müşterek avarya garame payı ve müşterek avaryadan[1] sayılan zararların karşılanmasına ilişkin menfaat, deniz sigortası sözleşmesi ile sigorta ettirilebilir.

3 – Kurtarma Ücreti

İngiliz Tekne Klozlarında kurtarma ücret ve masraflarının sigorta teminatı içinde olduğu kabul edilmiştir.

4 – Geçici Olarak Gemiden Uzaklaştırılan Parçalar

Gemiden geçici olarak uzaklaştırılan parçalar (bütünleyici parça veya eklentiler), denizcilik rizikolarına maruz olmamakla birlikte sözleşmeyle uzaklaştırma süresince teminat kapsamına alınabilirler (Uluslararası Tekne Klozları 2002 m. 4).

5 – Mülkiyeti Gemi Malikine Ait Olmayan Parçanın Zıya veya Hasara Uğramasından Sorumluluk Uluslararası Tekne Klozları 2002 m. 3 ile bu husus düzenlenmiştir. Bu parçalar, kullanım amacıyla gemiye monte edilmiş parçalardır.


[1]        TTK m. 1272/1’e göre ortak bir deniz sergüzeştine (macerasına) atılmış olan gemiyi, yükü, diğer eşyayı ve navlunu birlikte tehdit eden bir tehlikeden onları korumak amacıyla ve makul bir hareket tarzı oluşturacak şekilde, bile bile olağanüstü bir fedakârlık yapılması veya olağanüstü bir gidere katlanılması hâlinde “müşterek avarya hareketi” var sayılır ve bu hareketin doğrudan doğruya sonucu olan zarar ve giderler müşterek avarya olarak kabul edilir.

Müşterek avaryadan sayılacak bir giderin yapılmaması için göze alınan her fazla gider de, başka ilgililer bu fazla giderlerden faydalansalar bile, önlenmiş olan giderin tutarına kadar, müşterek avarya garamesine girer (m. 1272/2).

Müşterek avarya garamesine giren zarar ve giderler gemi, yük, navlun ve diğer eşya arasında bu Bölüm hükümlerine göre paylaşılır.

DSH V. HAFTA

TEKNE SİGORTASINDA MENFAAT EKSİKLİĞİ

TTK’nun “Sigorta menfaatinin yokluğu” başlıklı 1408. maddesine göre sigorta sözleşmesinin yapılması anında, sigortalanan menfaat mevcut değilse, sigorta sözleşmesi geçersizdir. Sözleşmenin yapıldığı anda var olan menfaat, sözleşmenin süresi içinde ortadan kalkarsa, sözleşme o anda geçersiz olur.

Aynı maddenin 2. fıkrası, TTK m. 1470 hükmünü saklı tutmaktadır. TTK m. 1470’e göre sigorta edilen menfaatin sahibinin değişmesi hâlinde, aksine sözleşme yoksa, sigorta ilişkisi sona erer.

Bu hükümler, tekne sigortası için de geçerlidir. Tekne sigortası sözleşmesine özel şart olarak eklenen İngiliz Tekne Klozlarında da benzer hüküm vardır. Bu klozlarda, aksi yazılı olarak kararlaştırılmış olmadıkça, gemi mülkiyetinin iradi olarak değiştiği anda sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği, ancak istenirse geminin yüklü olarak yükleme limanından sefere başladığı hallerde son boşaltma limanına varıncaya kadar, gemi yüksüz olarak açık denizde seyrettiği hallerde varma limanına ulaşıncaya kadar sona erme anının ertelenebileceği hüküm altına alınmıştır.

SİGORTA HİMAYESİNİN KAPSAMI

A – Sigorta Himayesi Kapsamındaki Rizikolar

1 – Genel Olarak

Tekne sigortasıyla taahhüt edilen sigorta himayesinin rizikolar bakımından kapsamı sözleşmeyle belirlenmektedir. Ancak, SK m. 11/4 gereği, sigorta sözleşmelerinde kapsam dâiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış risklerin açıkça belirtilmesi gereklidir. Aksi takdirde belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılır.

TPGŞ’nda sigorta teminatının rizikolar bakımından kapsamı hakkında bir düzenleme getirilmemiş; teminata dâhil ve istisna edilen rizokaların özel şartlarla belirleneceği öngörülmüştür (TPGŞ m. A.3). Uygulamada bu rizikolar, TPGŞ’na eklenen İngiliz Tekne Şartları’yla belirlenmektedir. İngiliz Tekne Şartları’nda geminin hangi rizikolara karşı teminat altına alındığı sayılmaktadır.

2 – Rizikolar

a – Deniz, Irmak, Göl ve Diğer Seyredilebilir Suların Tehlikeleri

b – Yangın ve Patlama

c – Gemideki Kişilerden Başka Kişiler Tarafından Zor Kullanılarak Yapılan Hırsızlık 

d – Denize Mal Atılması

e – Korsanlık

f – Kara Taşıtları, Havuz veya Liman Donanım veya Tesisleri ile Temas

g – Deprem, Yanardağ Püskürmesi veya Yıldırım

h – Yükleme, Boşaltma veya Aktarma İşlemleri Sırasında Meydana Gelen Kazalar

ı – Uydu, Hava Aracı, Helikopter veya Bunlara Benzer Nesnelerle veya Bunlardan Düşen Şeylerle Temas

i – Kazan Patlaması, Şaft Kırılması, Tekne veya Makinedeki Gizli Ayıp

j – Onarım Yapanların veya Çartererlerin Kusuru

k – Gemi Adamlarının Barataryası

l – Kirletme Tehlikesi

B – Teminat Kapsamındaki Rizikoların Zaman İtibarıyla Belirlenmesi

1 – Yolculuk Üzerine Tekne Sigortalarında

Geminin bir yolculuk için sigorta ettirilmiş olması durumunda sigortacı bakımından riziko, yükün veya safranın alınmasına başlandığı yahut ne yük, ne de safra alınmayacaksa geminin kalktığı andan itibaren başlar ve varma limanında yükün veya safranın boşaltılmasının bittiği anda biter.

2 – Zaman Üzerine Tekne Sigortalarında

TPGŞ m. A.6’ya göre aksi kararlaştırılmış olmadıkça sigorta, poliçede belirtilen tarihte saat:12’de başlayacak ve yine poliçede belirtilen tarihte saat: 12’de sona erecektir. Her iki hâlde de geminin bulunduğu yerin saati esas alınır. Zaman üzerine tekne sigortalarında sözleşmeyle kararlaştırılan sürenin sona erdiği anda sigorta himayesi de sona erer.

C – Teminat Kapsamında Olmayan Rizikolar

SİGORTA HİMAYESİNİN ZARAR BAKIMINDAN KAPSAMI

A – MALİK MENFAATİ BAKIMINDAN

1 – Zıya

a – Tam Zıya

Gemi yok olmuş veya bir daha elde etmek ihtimali olmaksızın sigortalının elinden çıkmış, özellikle kurtarılamayacak şekilde batmış veya asli vasıfları kaybolmuş veya ganimet olduğuna karar verilmişse, tam zıya vardır.

b – Hükmî Tam Zıya

MIA m. 60 ve İngiliz Tekne Klozlarına göre; poliçede aksine bir kayıt bulunmadıkça gerçek tam zıyaın kaçınılmaz olduğu veya gerçek tam zıyaın ancak sigorta konusu şeyin değerini aşan bir masrafın yapılmasıyla önlenebileceği hâllerde hükmi tam zıya (constructive total loss) söz konusudur.

2 – Hasar

Geminin hasarlanması durumunda İngiliz Tekne Klozlarına göre sigorta tazminatının eski – yeni farkı indirilmeksizin ödeneceği kararlaştırılmaktadır.

B – DİĞER MENFAATLER BAKIMINDAN

1 – Çatma Zararlarından Sorumluluk

Genellikle tekne sigortası ile teminat altına alınan çatma zararlarını tazmin yükümlülüğünün kapsamı, çarpılan gemiye ve bu gemide bulunan mallara verilen zararlar (mal zararları) ile sınırlıdır. Can zararları tazmin yükümlülüğü teminat kapsamı içinde değildir.

TPGŞ’nda çatma zararlarından sorumluluk teminatının kapsam ve koşulları belirlenmemiş, fakat kararlaştırılması durumunda tekne sigortasının sorumluluk tazminatı ve bunlarla ilgili masrafları karşılayabileceği kabul edilmiştir.

2 – Müşterek Avarya Garame Payı

İngiliz Tekne Şartları’nın “müşterek avarya ve kurtarma” başlıklı hükümlerine göre yle belirlenmektedir. Bu özel şart hükümleriyle gemiye düşen müşterek avarya garame payının, eksik sigorta (menfaat değeri altında) oranında azaltılmış olarak teminat kapsamında olduğu öngörülmüştür.

3 – Kurtarma Ücreti

Kurtarma ücreti, müşterek avaryadan sayıldığı takdirde kurtarma ücretinin gemiye düşen kısmı, sigorta teminatının kapsamındadır.

4 – Koruma Önlemleri Masrafları ve Diğer Zorunlu Masraflar

İngiliz Tekne Şartları’na göre sigortalı, onun adamları ve temsilcileri herhangi bir zarar veya kaza hâlinde, bu şartlara tabi olarak akdedilmiş tekne sigortası sözleşmesi gereğince tazmin edilecek bir zararı önlemek veya azaltmak amacıyla makul önlemler almakla yükümlüdür. Bu tür önlemler için yapılmış masraflara sigortacı katılır. Ancak koruma önlemleri masraflarının tamamı değil, belirli oranı teminat kapsamındadır.

ZARAR İLE RİZİKO ARASINDAKİ NEDENSELLİK BAĞI Sigortacının sözleşme gereğince sigortalının uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olabilmesi için zarar verici olayın teminat kapsamındaki bir riziko olması ve bu olay (riziko) ile zarar arasında nedensellik bağının kurulabilmesi zorunludur. Deniz sigortalarında nedensellik bağı sorununun çözümü için İngiliz Hukukunda uygulanan kural; “etkin sebep teorisi” (causa proxima) olarak isimlendirilmektedir. Etkin sebep teorisi, birbirini takip ederek veya etkileyerek gerçekleşen ve somut olayda meydana gelmiş olan zararı meydana getirmeye elverişli rizikolardan sadece birinin zararın etkin sebebi olarak kabul edilmesi esasına dayanır.

DSH VI. HAFTA

SİGORTA ETTİRENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

A – Primi Ödeme Borcu

1 – Genel Olarak

Bütün sigorta sözleşmelerinde olduğu gibi tekne sigortasında da prim sigortacının sigorta himayesi sağlama ediminin karşılığıdır. SK m. 12/1’e göre sigorta tarifeleri, sigortacılık esasına ve genel kabul görmüş aktüeryal tekniklere uygun olarak sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirlenir.

TPGŞ m. C.2’ye göre sigorta priminin tamamı veya taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksitin poliçenin tesliminde ve kalan taksitlerin de poliçede belirtilen tarihlerde nakden ödenmesi gerekir.

2 – Prim Ödenmemesinin Sonuçları

Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksidin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda sigorta primi, poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin yapıldığı anda ödenir (TTK m. 1431/1). Anlaşılacağı üzere, sigorta primi ödenmediğinde sigorta ettiren mütemerrit olur (TTK m. 1434/1).

TPGŞ m. C.2’ye göre ise sigorta priminin tamamı veya taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksit, poliçenin tesliminde ve kalan taksitler de poliçede belirtilen tarihlerde nakden ödenir.

B – Beyan Yükümlülüğü

Sigortası sözleşmesi yapılırken, sigorta sözleşmesi süresince ve rizikonun gerçekleşmesinden sonraki beyan yükümlülüğüne ilişkin TTK m. 1435 ilâ 1446 hükümleri, tekne sigortası sözleşmeleri için de geçerlidir.

1 – Sözleşme Öncesi Beyan Yükümlülüğü

“İyiniyet yükümlülüğü” başlıklı TPGŞ m. C.I’de aşağıdaki şu hüküm yer almaktadır:

Taraflar, sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında ve devamı boyunca iyiniyetle hareket etmekle yükümlüdür. Sigorta ettiren veya sigortalı yahut bunların sözleşmeyi yapmakla görevlendirdiği kişiler, sözleşmenin esasına ilişkin kendilerince bilinen her hususu, sözleşme yapılmadan önce sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde iyiniyete aykırı hareket edilmiş sayılır. Sigorta ettiren veya sigortalı yahut bunların sözleşmeyi yapmakla görevlendirdikleri kişiler, işlerinin olağan süreci içinde, kendilerince bilinmesi gerekli her hususu biliyor sayılırlar. Rizikonun değerlendirilmesi açısından taşıdıkları önem dolayısıyla, sözleşmeyi yapıp yapmama veya sigorta priminin ya da şartların belirlenmesinde, basiretli bir sigortacının vereceği karara etken olabilecek her husus sözleşmenin esası ile ilgili husus sayılır ve Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanır.    

2 – Sözleşme Süresince Rizikoyu Değiştirmeme ve Ağırlaştırmama Yükümlülüğü

TPGŞ’nda herhangi bir hüküm olmadığından konuya ilişkin TTK m. 1444 – 1445 hükümleri uygulanır. İngiliz Tekne Şartları’nda ise rizikoyu değiştirmeme ve ağırlaştırmama görevi kapsamında olan bazı yükümlülüklerin yer aldığı görülmektedir.

3 – Rizikonun Gerçekleşmesinden Sonra Bildirim Yükümlülüğü

Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirmek zorundadır. Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminata bir artışa sebep olmuşsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır (TTK m. 1446/1-2).

“Hasar Bildirimi ve Hasara İlişkin Belgeler” başlıklı TPGŞ m. B.2’de de benzer nitelikte hükümlere yer verilmiştir

4 – Koruma Önlemleri Alma Yükümlülüğü 

TTK m. 1448 hükümleri uygulanır. Bu hükme paralel olarak “Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Tarafların Yetki ve Yükümlülükleri” başlıklı TPGŞ m. B.1’de ilgili hükümler yer almaktadır.

5 – Bilgi Verme ve Araştırma Yapılmasına İzin Verme Yükümlülüğü

6 – İngiliz Tekne Şartlarında Yer Alan Özel Bazı Yükümlülükler

a – Seyrüsefer

İngiliz Tekne Şartlarında yer alan “seyrüsefer klozu”nda (navigation provision) yer alan yükümlülükler, Türk hukukunda rizikonun ağırlaştırılmaması ve değiştirilmemesi görevi olarak nitelendirilebilecek yükümlülüklerdir.

b – Taahhüdün İhlali  

Taahhüdün ihlali klozuna göre sigortalı geminin taşıyacağı yük, işletme biçimi, sefer sahası, çekme ve çekilme, kurtarma hizmeti veya sefere başlama tarihine ilişkin taahhütlere uyulmalıdır. Bu taahhütlere uyulmadığı ve sigortacıya bu durumlar bildirilerek ek primde anlaşma sağlanamadığı takdirde sigorta himayesi sona erer.

c – Sınıflama (Classification)

Enstitü Tekne Zaman Klozu 95 m. 4’e göre teminatın başlangıcında ve teminat süresince sigortalı, donatan ve gemi idarecileri, geminin sigortacının onayladığı bir sınıflandırma kuruluşunun geminin denize elverişliliği veya denize elverişli koşullarda tutulmasıyla ilgili herhangi bir öneri, istem veya sınırlamasını sınıflama kuruluşu tarafından belirlenen tarihlerde yerine getirmekle yükümlüdür.

d – Sona Erme (Termination) 1983 Enstitü Tekne Zaman Klozu m. 4 ve 1995 Enstitü Tekne Zaman Klozu 5’e göre aksi yazılı olarak kararlaştırılmadıkça, geminin sınıflandırma kurulunun değişmesi veya kuruluştaki sınıfının değişmesi, askıya alınması, kesintiye uğraması, geri alınması ya da sona ermesi, sınıflandırma kuruluşu ekspertizi süresini uzatmadıkça belirli aralıklarla yapılan ekspertizlerden herhangi birinin süresinin geçmesi hâllerinden biri gerçekleştiği anda sözleşme kendiliğinden sona erer.

DSH VII. HAFTA

SİGORTACININ YÜKÜMLÜLÜKÜLERİ

A – Poliçe Düzenleyerek Verme Yükümlülüğü

Sigortacının poliçe verme yükümlülüğüne ilişkin TTK m. 1424 hükmü, tekne sigortaları bakımından da geçerlidir.

B – Sigorta Himayesi Sağlama Borcu

Sigorta ettirenin prim borcuna karşılık sigortacının sigorta himayesi sağlama borcu bulunmaktadır. Sigortacı, kanun veya sözleşme ile aksi öngörülmedikçe primin ödendiği andan itibaren tehlike taşıma edimini ifa eder.

C – Sır Saklama Yükümlülüğü

TTK’nda sigortacının sır saklama yükümlülüğüne dair bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, diğer sigorta türlerine ilişkin genel şartlarda olduğu gibi TPGŞ’nda ticari ve mesleki sırların saklı tutulması başlığı altında m. C.4’de konu düzenlenmiştir.

HALEFİYET

Halefiyete dair TTK m. 1472 hükmü, tekne sigortaları bakımından da geçerlidir. TPGŞ m. B.3’de de sigortacının, ödemiş olduğu tazminat tutarı ile sınırlı olmak kaydıyla, sigortalının üçüncü kişilere karşı olan tazminat talebi haklarına sahip olacağı belirtilmiştir.

ZAMANAŞIMI

TTK m. 1420/1’e göre sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482. madde hükmü saklı kalmak üzere (sorumluluk sigortalarında olay tarihinden itibaren on yıl), sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Buna karşılık TPGŞ m. 6’da sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin, hasar tarihinden itibaren iki yılda zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir. Bu hüküm, zamanaşımını hem hasar (riziko) tarihinden itibaren başlattığı, hem de TTK m. 1420/1 hükmüne aykırı olarak iki yılla sınırlandırdığı için geçersizdir. Zira, TTK m. 1420 hükmü, emredici niteliktedir.

DSH VIII. HAFTA

SİGORTACININ SORUMLULUĞUNUN ZAMAN YÖNÜNDEN SINIRLANDIRILMASI

Sigortacının edimini ifası bakımından önem taşıyan süre, maddi süredir. Deniz sigortalarında denizcilik rizikosu kavramının belirlenmesinde önemle rol oynayan zaman unsuru, esas itibarıyla maddi süreyi ifade etmektedir.

A – Münferit Sigorta Sözleşmesi

Sigortacı ile sigorta ettiren yalnızca tek bir taşıma için yüklerin sigorta edilmesi üzerine anlaşmışlarsa münferit sigorta sözleşmesi söz konusudur. Aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin ödenmesiyle başlar; kara ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda sigortacı, sözleşmenin yapılmasıyla sorumlu olur (TTK m. 1421).

B – Abonman Sigorta Sözleşmesi

Yük sigortası, sigortacı ile sigorta ettiren arasında münferit bir sözleşmeye değil de abonman sözleşmesine binaen akdedilmiş olabilir. Abonman sigorta sözleşmesi, zarar sigortası sözleşmesinin bir türüdür. Burada sigorta edilen menfaatler, sözleşmenin akdi sırasında sadece nevi ile tayin edilir ve ancak bunlar somut hâle geldikten sonra sigortacıya bildirilir. Sözleşmenin kurulduğu sırada genellikle sigorta menfaati mevcut değildir. Abonman sigorta sözleşmesiyle, geleceğe ilişkin bir menfaat sigorta ettirilmektedir. Belirli bir zaman dilimi içinde yapılacak münferit sigorta sözleşmesinin konusunu oluşturacak menfaat ve sözleşmenin içeriği önceden tespit edilmektedir.

C – Enstitü Yük Klozlarına Göre Sigortacının Sorumluluğunun Zaman Yönünden Sınırlandırılması

EYK 1982’nin üçünde de “depodan depoya taşımacılık” (warehouse to warehouse), sigorta himayesinin başlaması, devamı ve sona ermesinde etkilidir.

1 – Sigorta Himayesinin Başlaması

Himaye, sigorta edilen yüklerin poliçede sevkiyatın başlama yeri olarak belirlenen yerdeki ardiye veya herhangi bir depolama yerinden ayrılmasıyla başlamaktadır.

2 – Sigorta Himayesinin Devam Etmesi

Yüklerin sevkiyat için bulunduğu yerden ayrılmasıyla başlayan himaye, yolculuğun mutat seyri içinde devam etmektedir. Yolculuğun olağan akışı sona erdiğinde himaye de sona ermektedir.

a – Gecikme

Sigortalının kontrolü dışında meydana gelen gecikmelerde sigorta himayesi devam eder.

b – Sapma  

Sapma, poliçede belirlenen varma yerine ulaşmak için izlenmesi gereken mutat rotadan ayrılınmasıdır. Haksız nitelikteki sapmalar, yolculuğun mutat seyrinin dışında kaldığından sigorta himayesini ortadan kaldırır.

c – Yolculuğun Değişmesi  

EYK’na göre bazı hâllerde yolculuk değişmesine rağmen sigorta himayesi devam etmektedir.

d – Zorunlu Boşaltma – Yeniden Yükleme

Zorunlu boşaltma ve yeniden yükleme durumunda sigorta himayesi devam etmektedir (EYK m. 8/3).

3 – Sigorta Himayesinin Sona Ermesi

Sigorta himayesi kural olarak boşaltma limanında boşaltma faaliyetlerinin tamamlanmasıyla sona ermektedir. Yani, yüklerin varma limanı veya yerindeki depo veya istif yerinde gönderilene teslimiyle sigorta himayesi sona erer.

SİGORTACININ SORUMLU OLMADIĞI RİZİKOLAR

A – Türk Hukukunda

1 – Genel Olarak Yükün Niteliğinden Kaynaklanan Zararlar

Bazı yüklerin özelliği sebebiyle gerçekleşme olasılığı son derece yüksek olan bu grup zararlar, ENSGŞ m. 4 – 6’da himaye dışı bırakılmıştır.

a – İçten Bozulma

b – Kendiliğinden Eksilme

c – Paslanma ve Küflenme

d – Olağan Akma

e – Olağan Kırılma

f – Kendiliğinden Kızışma – Isınma

g – Yetersiz Ambalaj

h – Ambar Buğusu

ı – Fare ve Sıçanların Yol Açtığı Zararlar

2 – Diğer Genel İstisnalar

a – Sigorta Ettirenin (Sigortalının) Kusuruyla Zarara Yol Açması

Sigortalının kasten veya ihmali ile yol açtığı zararlardan sigortacı sorumlu değildir (ENSGŞ m. 5/2).

b – Rizikonun Hukuka Aykırı Olması

Hukuka aykırı özellik taşıyan rizikoların sonuçları, sigortacı tarafından üstlenilmez.

c – Sigorta Edilen Yüklerin Tehlikeli veya Tutuşabilen Maddelerle Bir Arada Yükleme veya Depo Edilmesi   

Sigorta konusu olan yüklerin sigortalının bilgisi altında barut, fulmikoton, kibrit, ham petrol vb. gibi kolaylıkla tutuşabilen ve patlaması mümkün olan maddeler ile kireç, tahrip edici mayiler ya da zehirli veyahut fena kokulu maddelerle bir arada yüklenmesi veya depo edilmesi sonucu zarara uğraması durumunda sigortacı sorumlu olmaz.

d – Gecikme Zararları

Sebebi ne olursa olsun gecikmeden kaynaklanan zararlardan sigortacı sorumlu değildir (ENSGŞ m. 5/4).

3 – Politik ve Sosyal Rizikolar

a – Savaş ve Benzeri Rizikolar

b – Kamu Makamlarının Tasarrufları    

c – Sosyal Rizikolar (Grev ve Lokavt)

d – Yağma, Deniz Haydutluğu, Korsanlık

B – İngiliz Hukukunda Himaye Dışı Bırakılan Riskler

1 – Genel İstisna Düzenlemeleri

Genel istisna düzenlemeleri, MIA ve İngiliz Enstitü Yük Klozlarında yer almakta olup Türk Hukukuna (ENSGŞ) paralellik arz etmektedir.

a – Sigortalının bilinçli olarak yol açtığı zararlar (wilful misconduct)  

b – Olağan sızıntı, olağan ağırlık ve hacim kaybı, olağan yıpranma

c – Elverişsiz ambalajdan kaynaklanan zararlar

d – Sigorta edilen yükün özellikleri

e – Gecikme

f – İflas (ödemelerin tatil edilmesi) veya finansal güçlükten kaynaklanan zarar ve masraflar

g – Yükün kasten zarara uğratılması veya tahrip edilmesi (B ve C Klozlarında)

h – Nükleer silahların kullanılmasından veya radyoaktif maddelerden doğan zarar ve masraflar

2 – Denize Elverişsizlik ve Uygunsuzluk İstisna Klozu

Geminin (taşımayı yapan diğer araçların) denize elverişli olmaması sebebiyle, gerçekleştirilen yolculukta yük zararı meydana gelmesi durumunda sigortacının sorumluluğu söz konusu olmaz.   

3 – Savaş ve Benzeri Riskler

Savaş ve benzeri riskler, aşağıda gösterilmiştir:

a – Savaş

b – Savaştan kalma (başıboş) mayın, torpido, bomba veya diğer savaş silahları

c – İç savaş, devrim, ayaklanma

d – Savaş, iç savaş, devrim, ayaklanma veya isyandan kaynaklanan iç huzursuzluklar

e – Savaşan bir güç tarafından veya ona karşı gerçekleştirilen düşmanca bir fiil

f – Müsadere, el koyma, tutuklama, engelleme, alıkoyma ile bunların sonuçları veya bunlara teşebbüs

4 – Grev ve Lokavt İstisnası

DSH IX. HAFTA

SİGORTA ETTİRENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ (GÖREVLERİ)

Tarafların edimleri arasındaki dengenin sağlanması ve devamına yönelik olarak sigorta ettirenin bazı görevleri bulunmaktadır. Bu görevlerin yerine getirilmesi, sigortacının himaye borcunun sınırlandırılmasında etkili olmaktadır. Bunlar, akit öncesi ihbar göreviyle sigorta edilen rizikoyu ağırlaştırmama görevdir. Riziko meydana geldikten sonraki safhaya ilişkin olarak öngörülen görevlerin yerine getirilmesindeki amaç ise sigortacının derhal duruma müdahale ederek zararın tespiti ve büyümesine engel olunması için gerekli tedbirlerin alınmasıdır.

NEDENSELLİK BAĞI

Tekne sigortalarında geçerli olan nedensellik bağına ilişkin açıklamalar yük sigortası bakımından da aynen geçerlidir.

RİZİKONUN GERÇEKLEŞMESİ

Rizikonun gerçekleşmesi, sözleşmede belirtilen olguların meydana gelmesidir. Rizikonun meydana gelmesi, sigortacıdan tazminat talep etme hakkının doğması, rizikonun gerçekleştiğinin ihbar görevinin yerine getirilmesi ve buna bağlı olarak zamanaşımının işlemeye başlaması gibi sonuçlar doğurmaktadır.

Yük taşıma sigortalarında zarar iki şekilde ortaya çıkmaktadır:

  • Zarar, bir malın hasarlanması veya zayi olması şeklinde ortaya çıkabilir. Yükün gemide çıkan bir yangın sonucunda tahrip olması gibi.
  • Zarar, sigorta kapsamında yer alan eşyanın tahribe uğramaksızın sigorta ettirenin bu eşya ile arasındaki değer ilişkisinin olumsuz şekilde ortadan kalkması biçiminde doğabilir. Sigorta ettirilen yükün gemi adamları tarafından çalışmasında olduğu gibi.

B – SİGORTALININ YAPTIĞI MASRAFLARI TALEP ETMESİ

1 – Türk Hukukunda

Yükünü bir yerden diğer bir yere taşıttıran sigorta ettiren, yükün taşınmasıyla ilgili olarak çok çeşitli masraflar yapmaktadır. Bu masrafların tazminata konu olabilmesi, talep edilebilmesi için yükün taşınması sırasında yapılmış olmaları ve “olağan” sayılabilecek masraf kategorisi içinde yer almaması gerekir.

Türk hukukunda sigorta ettirenin bu şekilde gerçekleştirmiş olduğu masrafların ödenmesi, koruma tedbirleri çerçevesinde mümkündür. Sigorta ettiren, sigorta ettirilen şeyleri kurtarmak ve daha büyük bir zarara sebep olmamak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

2 – İngiliz Hukukunda

1982 öncesi düzenlemelerde giderlere ilişkin olarak “Sue and Labour” (dava ve say – emek klozu) klozuna yer verilmişti. Bu kloza göre yolculuk sırasında yüklerin hasarlanması veya zayi olmalarını engellemeye yönelik olarak sigortalı tarafından alınan makul tedbirlerden doğan giderlerin sigortacı tarafından ödenmesi öngörülmekte idi. EYK 1982 düzenlemelerinde ise bu kloza yer verilmemiş, ancak önceki kloza paralel şekilde “sigortalının görevleri” başlığını taşıyan m. 16 sevk edilmiştir.

C – MÜŞTEREK AVARYADAN KAYNAKLANAN ZARAR VE

GİDERLERLERİN TALEP EDİLMESİ

1 – Türk Hukukunda

Sigortacının sorumluluğunun tayininde sigorta sözleşmesinin kapsamı rol oynamaktadır. Bütün müşterek avarya hâllerinden her halükârda sigortacının sorumlu tutulması mümkün değildir. Kapsam dışı kalan bir sebepten kaynaklanan müşterek avaryadan sigortacı sorumlu tutulamaz.

2 – İngiliz Hukukunda

Sigortacı, aksi kararlaştırılmadığı sürece müşterek avarya gideri veya fedakâlığından sorumludur. Sigortacının sorumluluğu için sigorta edilmiş bir riskin gerçekleşmesi gerekir. Navlun sözleşmesinde uygulanacak hukuk seçilmişse müşterek avarya paylaşımı bu çerçevede gerçekleştirilir.

D – KURTARMADAN KAYNAKLANAN ZARAR VE GİDERLERİN TALEP

EDİLMESİ

1 – Türk Hukukunda

Kurtarma dolayısıyla ortaya çıkan zarar ve giderlerden sigortacının sorumlu tutulması mümkündür.

2 – İngiliz Hukukunda

İngiliz hukukunda sigorta himayesinin kapsamında yer alan bir tehlikeyle karşılaşılması sebebiyle doğacak bir zararı önlemek amacıyla sarf edilen kurtarma giderleri, sigorta himayesine dâhildir (MIA m. 65/1, EYK A, B, C m.2).

DSH X. HAFTA

E – SİGORTACININ ÇATMADAN DOĞAN SORUMLULUĞU

1 – Türk Hukukunda

ENSGŞ m. 1 gereği yükün taşınmakta olduğu geminin bir çatma vakasıyla karşı karşıya kalması sonucu yükün zarar görmesi durumunda sigortacının sorumluluğu ortaya çıkmaktadır.

2 – İngiliz Hukukunda

Yük sigortası alanında sigortalının herhangi bir kanuni sorumluluğunun himaye kapsamında olması mutad olmamakla birlikte EYK A, B, C m. 3 bu bakımdan bir istisna oluşturmaktadır.

Sigortalının çatmaya ilişkin sorumluluğu, sigorta sözleşmesi uyarınca ortaya çıkan diğer zararların tazmin edilmesine paralel biçimde sigortacı tarafından korunmaktadır. Ancak bunun için navlun sözleşmesinde “both to blame” klozunun yer alması gerekir.

 III – KULÜP SİGORTASI / PROTECTION & INDEMNITY (SORUMLULUK SİGORTASI)

KAVRAM

Kulüp sigortası, bir tür sorumluluk sigortasıdır. Menşei İngiliz Hukukunda “Protection and Indemnity Insurance” (Koruma ve Tazmin Sigortası) olarak kullanılmaktadır. Kulüp sigortasının kendisine özgü kuralları ve tüzükleri bulunmaktadır.

Uygulamada en yaygın sorumluluk sigortası, karşılıklı (değişir primli) sigorta şirketi şeklinde faaliyet gösteren ve “Protection and Indemnity Club” olarak isimlendirilen şirketler tarafından yapılan P&I sigortasıdır.

Kulüp sigortası, üye donatanın tekne sigortası kapsamına girmeyen üçüncü şahıslara karşı doğan sorumluluk ve masraflarını, karşılıklı sigorta ilkeleri gereğince sigortaladığı bir deniz sigorta sözleşmesi türüdür.

ULUSLARARASI GRUP VE HAVUZ (POOL) SİSTEMİ

Uluslararası Grup, kulüp sigortası teminatını sağlayan kulüplerden oluşan bir birliktir. Uluslararası Grup’un Londra’da bir sekretaryası bulunmaktadır. Yılda en az dört defa toplanılır. Bir kulübün Uluslararası Grup’a aday üye veya üye olabilmesi için kuruluş tarihinden itibaren en az beş yıl geçmesi ve mali durumunun kendi ülkesinde düzenli ve itibarlı bir konumda olması gerekir.

Uluslararası Grubun temel amacı, her bir kulübün taşıdığı riski grup üyeleri arasında paylaştırmaktır. Buna dair şartlar, havuz (pool) sözleşmesi isimli sözleşmede düzenlenir.

Uluslararası Grup, sadece koruma ve tazmin teminatı kapsamındaki rizikoları teminat altına alır. Deniz ticaretinin diğer rizikoları hakkında havuz sözleşmesi yoktur. Örneğin; navlun, sürastarya ve savunma teminatı altındaki rizkolar, havuz sözleşmesi kapsamında değildir.  

KULÜP SİGORTASININ TARAFLARI

A – KULÜP

Kulüp sigortası sözleşmesinde sigorta teminatını sağlama edimini yerine getiren, donatanların kendi ortak çıkarları amacıyla bir araya gelerek oluşturdukları ve kulüp adını verdikleri birliklerdir. Her kulübün bir genel kurulu ve yönetim kurulu vardır.

B – ÜYE

Kulüp sigortası sözleşmesinde ödediği prim karşılığında gemisinin tekne sigortası poliçesi kapsamına girmeyen üçüncü şahıslara karşı sorumluluklarını ve masraflarını teminat altına aldıran donatana üye denilmektedir. Donatan, gemisini kulübe kaydettirmek suretiyle kulübün bir üyesi olarak kabul edilir.

C – ZARAR GÖREN ÜÇÜNCÜ KİŞİ

Sigortacı, ilke olarak sadece sözleşmesinin diğer tarafı olan sigortalısına karşı sorumludur. Zarar gören üçüncü şahıs, uğradığı zararın tazmini için sigortacıdan herhangi bir talepte bulunamayacağı gibi sigortalının aczi sebebiyle mahkeme ilamında hükmedilen meblağı ödeyemeyecek durumda bulunması halinde dahi sigortacıdan herhangi bir talepte bulunamaz. Sigortalının aczi durumunda sigorta tazminatını talep hakkı sigortalının malvarlığına dâhil olur ve zarar gören üçüncü kişi, diğer alacaklılar gibi aciz prosedüründe onlarla birlikte sıraya girer.

Ancak haksız surette aciz haline düşün sigortalıya ve sigortacıya karşı zararının tazmini için bir talepte bulunma imkânına sahip olmayan zarar gören üçüncü şahsın durumu, İngiliz Hukukunda 1930 Üçüncü Kişiler Kanunu (Sigortacılara Karşı Haklar) (1930 Third Parties Act) isimli bir kanunla düzenlenmektedir. Bu kanun ile zarar gören üçüncü şahsa haksız olarak aciz haline düşen sigortalının sigortacısına doğrudan doğruya zararının tazmini için başvurma imkanı verilmekte, böylece kanuni halefiyet sistemi getirilmektedir. Bu suretle sigortalının sigortacısına karşı olan haklarının zarar gören üçüncü şahsa devriyle birlikte, sigortacının zarar gören üçüncü şahsa karşı sorumluluğu kabul edilmektedir.

DSH XI. HAFTA

KULÜP TEMİNATI

Kulüpler, genellikle farklı özelliklerde sigorta teminatı sağlayan ve klas adı verilen sınıflara ayrılmaktadır.

Bu teminatların başlıcaları; protection (koruma), indemnity (tazmin), freight – demurage and defence (navlun), sürastarya – müdafaa, strike (grev) ve war (savaş) klasları altında toplanmaktadır.

Gemi maliki, aynı kulüp içinde farklı klaslara gemisini kayıt ettirme imkanına sahiptir. Üye, bu beş ayrı klasın tümü için sigorta teminatı talep etmek zorunda olmayıp bunlardan bir veya birkaçını sigorta teminatı dışında bırakabilir. Üyenin prim borcu buna göre belirlenir.

TEMİNAT KAPSAMINA GİREN RİZİKOLAR

Kulüp sigortasında “Koruma ve Tazmin” teminatı bir tek kulüp şeklinde ve ayrıntısız yürütülür. “Navlun, Sürastarya, Müdafaa – Freight, Demurage ve Defence” ve “Strike – Grev”, “War – Savaş” teminatları altında toplanan rizikolar ise ayrı kulüpler tarafından veya aynı kulüp içerisinde üyeden ilave özel prim tahsilatı ile teminat altına alınır.  

A – KORUMA VE TAZMİN TEMİNATI

1 – Koruma (Protection) Teminatı   

Koruma teminatı altındaki rizikolar, üyenin gemi maliki sıfatıyla üçüncü şahıslara karşı doğan mali mesuliyetinin korunması için gerekli teminatı sağlar. Bu rizikolar, şunlardır:

a – Kulübe Kayıtlı Geminin Gemi Adamlarının veya Bir Üçüncü Kişinin Yaralanması veya Hastalığı veya Ölümünden Doğan Zarar ve Masraflar

b – Kayıtlı Geminin Gemi Adamlarının veya Bir Üçüncü Kişinin Yaralanması veya Hastalığı veya Ölümü Nedeniyle Kanun veya Sözleşme Gereğince Doğan Sorumluluğu

c – Kayıtlı Gemi Adamlarının Ülkelerine İade Masrafları

d – Kayıtlı Geminin Gemi Adamlarının İkame Masrafları

e – Kayıtlı Geminin Gemi Adamlarının Kişisel Eşyasının Kaybı veya Hasarı

f – Liman ve Sapma Masrafları

g – Denizde Can Kurtarma Masrafları

h – Çatmadan Doğan Sorumluluk

ı – Sabit veya Yüzer Cisimlere Çarpmadan Doğan Sorumluluk  

i – Çekmeden Doğan Sorumluluklar          

j – Sözleşmeden Doğan Sorumluluklar ve Tazminatlar    

k – Enkazın Kaldırılması

l – Karantina Masrafları

2 – Tazmin (Indemnity) Teminatı

Bu kapsamdaki rizikolar, bir geminin denizde kazanç elde etmek amacıyla bir ticari araç olarak kullanılmasından doğan sorumlulukları teminat altına almaktadır.

a – Yükün Taşınmasından Doğan Sorumluluklar  

b – Çatma Hâlinde Yüke Gelen Zarardan Doğan Sorumluluk

c – Yükün Müşterek Avarya Payı veya Kurtarma Masrafları

d – Kulübe Kayıtlı Geminin Müşterek Avarya Payı

e – Deniz Yoluyla Petrol Taşınmasından Doğan Sorumluluklar

  • 1992 Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu İle İlgili Uluslararası Sözleşme
  • 1989 Kurtarma Sözleşmesi
  • Tovalop ve Cristal

Uluslararası Tanker Sahipleri Kirlenme Birliği (International Tanker Owners Pollution Federation Lt. : Tovalop)

Deniz Kirlenmesinden Doğan Tanker Sorumluluğuna İlişkin İlave Sözleşme (Contract Regarding a Supplement to Tanker Liability for Oil Pollution: Cristal)    

Kulüp sigortası, Tovalop ve Cristal üyesi tanker maliklerinin bu sözleşmeler gereğince doğan sorumluluklarını belirli şartlar altında teminat kapsamına almaktadır.

  • 1996 Tehlikeli ve Zararlı Maddelerin Deniz Yoluyla Taşınmasından Kaynaklanan Zararın Tazmini ve Sorumluluğu Hakkında Uluslararası Sözleşme
  • 2001 Gemi Yakıtlarından Kaynaklanan Petrol Kirliliği Zararının Hukuki Sorumluluğu Hakkında Uluslararası Sözleşme
  • 2002 Yolcuların ve Bagajlarının Deniz Yolu ile Taşınmasına İlişkin Atina Sözleşmesi
  • 2007 Enkaz Kaldırmaya Dair Uluslararası Sözleşme

f – Cezalar

g – Omnibus Kuralı

Omnibus kuralı; kulübe kayıtlı geminin işletme veya yönetimine ilişkin rizikoların gerçekleşmesi sonucunda meydana gelen hasarın, sorumlulukların, masrafların ve harcamaların kulüp yönetim kurulunun nihai takdir yetkisine bağlı kalınarak ödeneceğini öngören bir kuraldır.

B – Navlun, Sürastarya ve Savunma (Freight, Demurrage, Defence) Teminatı

Bu kapsamdaki rizikolar, üyelerin hukuki menfaatlerinin korunması amacıyla teminat altına alınmaktadır. Özellikle üyenin kayıtlı gemisinin devletler arası limanlarda çalışması sırasında karşılaşabileceği hukuki sorunlar teminat altına alınır.

C – Grev (Strike) Teminatı

Grev teminatı, doğrudan alıkonma, dolaylı alıkonma ve gemi adamları grevlerine bağlı olarak ortaya çıkan sorumlulukları teminat altına alır. Bu hâller dolayısıyla ortaya çıkan işletme giderleri teminat altına alınmaktadır.

D – Savaş Rizikoları Teminatı

Uluslararası korumu ve himaye birlikleri tarafından 1987 poliçe yılından itibaren geçerli olmak üzere savaş rizikoları özel bir teminat kapsamına alınmıştır. Bu özel teminat, sigortacılar tarafından ayrı bir reasürans programı ile desteklenmiştir.

TEMİNAT DIŞINDA BIRAKILAN RİZİKOLAR

1 – Kulübe kayıtlı gemiyle patlayıcı, zehirli, nükleer veya radyoaktif emtia artıklarının taşınmasından doğan sorumluluklar.

2 – Kulüp kurallarında açıkça belirtilmiş olmadıkça hiçbir suretle kulübe kayıtlı geminin bizzat kendinin veya teçhizatının uğrayacağı zararları teminat altına alınmaz.

3 – Geminin kanuni olmayan nitelikteki işlerde kullanılması, kaçakçılık yapması veya men edilen bir emtiayı taşıması durumunda sigorta teminatı hükümsüz olur.  

4 – Çifte sigortanın varlığı halinde üye kulüpten mükerrer tazminat talebinde bulunamaz.

5 – Ödenmeyen kira veya yakıt bedeli veya yükle ilgili taahhütlerden doğan kiracı usulsüzlükleri kulüp teminatı kapsamında değildir.

DSH XII. HAFTA

KULÜP SİGORTASININ ÖZELLİKLERİ

1 – Özel Sigorta

Kulüp sigortasını işleten İngiliz menşeli şirketler, özel hukuk tüzel kişileridir.

2 – Karşılıklı Sigorta

Kulüp sigortasıyla donatanlar, tekne sigortası poliçesine girmeyen sorumluluklarını güvence altına almak amacıyla ortak çıkarlarının sağlanması için kâr amacı olmaksızın bir araya gelirler. Kulüp sigortası, karşılıklı yardımlaşma esasına dayanır.

3 – Değişik Primli Sigorta

Üyenin ödeyeceği prim, getirdiği riske göre belirlenir.

4 – Mali Mesuliyet Sigortası (Hukuki Sorumluluk)

Kulüp sigortası, kulüp tarafından üyenin ödediği prim karşılığında tekne sigortası kapsamına girmeyen üçüncü şahıslara karşı doğan sorumluluk ve giderlerine karşı sigorta teminatı sağlayan bir sigorta sözleşmesidir.

5 – Kulüp Sigortası Bir İhtiyari Sigortadır

Kulüp sigortası, üyenin bir kanun hükmü gereğince sözleşme yapmaya zorunlu olmadığı bir sigorta türüdür.

6 – Kendi Hesabına Sigorta

Kulüp sigortası, genellikle sigorta ettirenin kendi nam ve hesabına sigortadır.

KULÜP SİGORTASI SÖZLEŞMESİNİN KURULMASI

Kulüp sigortası sözleşmesi, bütün diğer sözleşmeler gibi sözleşme hukukunun temel ilkeleri uyarınca kulübün ve üyenin sözleşmenin esaslı unsurları üzerinde anlaşmalarını sağlayan karşılıklı irade açıklamaları ile kurulur. İlk öneri donatanın kulübe üyeliği için bir başvuruda bulunmasıyla başlar. Üyelik başvuru formu (application of membership) kulübe sunulur. Bu formda donatan ve gemisine ilişkin gerekli bilgiler yer alır.

Kulüp başvuruyu kabul ettiğinde sözleşme kurulmuş olur. Ancak kulübün başvuruyu kabul zorunluluğu yoktur. Başvurusu kabul edilen üyeye bir giriş sertifikası verilir. Sertifika, bir nevi sigorta poliçesi hükmündedir.   

TARAFLARIN HAK VE BORÇLARI

A – ÜYENİN HAKLARI VE BORÇLARI

1 – Üyenin Hakları

a – Oy Kullanma Hakkı 

b – Sigorta Sözleşmesini Devretme Hakkı

c – Prim İadesini Talep Hakkı    

2 – Üyenin Borçları ve Mükellefiyetleri

a – Prim Ödeme Borcu  

b – İhbar Mükellefiyeti

B – KULÜBÜN HAK, BORÇ VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ

1 – KULÜBÜN HAKLARI

a – Yatırımda Bulunma

Poliçe yılının sona ermesiyle muallak hasarların ve tahmin edilen taleplerin karşılanması için belli bir meblağ ayrıldıktan sonra geri kalan miktar, kulüp yönetim kurulunun yetkisiyle yatırımlara yönlendirilir.

b – Reasürans Yetkisi

Yöneticilerin kararı üzerine külüler üzerlerine almış oldukları rizikonun tamamını veya bir kısmını bir başka sigortacıya reasüre edebilir. Kulüp ile üye arasında bir reasürans sözleşmesi yapılır.

c – Poliçe Yılını Kapama

Kulüpler, karşılıklı sigorta ilkeleri gereğince her üyenin tahmini hasar kayıtlarını, hacmini ve sayısını aynı anda inceleyerek poliçe yılını aynı dönem için kapatır.

d – Takdir Yetkisi Kullanma

Takdir yetkisi; kulübe giriş, üyeliğin kabulü veya reddi, tazminatların ödenmesi ve miktarları, kulüp teminatı sağlanıp sağlanmaması, muafiyet miktarları, prim oranları, yatırımların yönlendirilmesi, omnibüs teminatı kapsamındaki taleplere ilişkindir.

2 – KULÜBÜN BORÇ VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ

a – Giriş Sertifikasını Düzenleme Yetkisi

Kulübe üyeliği kabul edilen donatanın gemisi, birliğin resmi kayıtlarına kaydedilir ve kulüp tarafından üyeye verilmek üzere bir giriş sertifikası hazırlanır.

b – Sigorta Teminatını Sağlama Yükümlülüğü

Sigorta teminatı sağlama borcu, kulübün kulüp sigorta sözleşmesinden doğan başlıca edimini teşkil eder.

c – Teminat Mektubu Verme Yükümlülüğü

Kulübe kayıtlı bir geminin haciz veya haciz tehlikesi içinde bulunması durumunda geminin bir an önce hareket edebilmesini sağlamak amacıyla kulüp garantilerinin veya banka garantilerinin hızlı ve etkin bir şekilde verilmesi, kulüplerin en önemli görevlerinden biridir.

d – Sigorta Teminatının Yenilenmesi Sırasında Değerlendirme

Kulüpler, yenileme döneminde üyelerden her birine uygulanan tarifeyi, üyenin gelecek yıldaki taleplerini değerlendirerek düzenlerler.

e – Teknik ve Hukuki Konularda Önerilerde Bulunma  

Kulüpler, tecrübeleri sayesinde üyelerine teknik ve hukuki bir çok konu hakkında bilgi verir.

f – Sigorta Tazminatını Ödeme Borcu ve Halefiyet

Kulüp sigortası teminatına dâhil olan bir rizikonun gerçekleşmesi hâlinde meydana gelen zararın kulüp tarafından ödenebilmesi için şu şartlar gerekir:

  • Riziko, kulübe kayıtlı olunan devrede gerçekleşmelidir.
  • Riziko, sigorta teminatına dâhil olmalıdır.
  • Riziko, kayıtlı geminin donatanı ile ilgili olmalıdır.
  • Rizikonun gerçekleşmesi ile meydana gelen zararın kayıtlı geminin donatanının bir fiilinden ileri gelmiş olması gerekir.
  • Üyenin ilk önce ödeme kuralı gereğince ödemede bulunması gerekir.

İHTİLAFLARIN ÇÖZÜMÜ

Bir kulüp sigortası sözleşmesi tahtında, üye ile kulüp arasında kulüp kuralları ile ilgili veya bunlar uyarınca yapılmış bir yönetmelikten veya bunlarla ilgili olarak, ya da kulübün veya üyenin hak ve yükümlülükleri konusunda bir anlaşmazlığın veya ihtilafın ortaya çıkması durumunda ve görüşmeler sonucunda anlaşmazlık veya ihtilaf çözülememişse, bu anlaşmazlık veya ihtilaf, kulüp kuralları gereğince iki usulde incelenir:

  • Taraflardan birinin öncelikle kulüp yönetim kuruluna yazılı olarak başvurması usulü:

Yönetim kuruluna başvurulmadan doğrudan tahkim yoluyla uyuşmazlığın çözümlenmesi:

DSH XIII. HAFTA

ZARAR GÖREN ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN DOĞRUDAN DOĞRUYA DAVA HAKKI

A – Genel Olarak

Sorumluluk sigortasının gelişmesiyle doğrudan dava hakkı (direct action) kavramı ortaya çıkmıştır. Doğrudan dava hakkı, sigorta tazminatının zarar gören üçüncü kişiye ödenmesini sağlamak amacıyla, zarar gören üçüncü kişiye borçlunun sigortacısına, doğrudan doğruya başvurma yetkisini verir.

B – 1930 Tarihli Üçüncü Şahıslar Kanunu (Third Parties Act)

Zarar gören üçüncü şahsın sigortalının iflas durumunda korunması amacıyla İngiliz Hukukunda 1930 tarihli Third Parties Act (Üçüncü Kişiler Kanunu) kabul edilmiştir.

Bu kanun, sigortalının aczi veya iflası gibi belirli durumlar içinde olması hâlinde zarar gören üçüncü şahısların haklarının sigortalıya karşı teminat altına alınmasını amaçlamaktadır.

KULÜP SİGORTASININ SONA ERMESİ

A – Genel Olarak

Sigorta sözleşmesi gereğince kayıtlı geminin muayyen sigorta senesi veya muayyen sigorta süresi için sigortanın devamı kararlaştırılmışsa bu sürenin sona ermesiyle sigorta teminatı ve üyelik sona erer. B – Diğer Hâller

1 – Üyenin Sebebiyet Verdiği Sona Erme Hâlleri

  • Gerçek kişi üyenin ölmesi, iflası, haciz kararı alınması, konkordato ilanı, ticari işlerini yürütemeyecek şekilde akil bir rahatsızlığa duçar olması.
  • Tüzel kişi üyenin tasfiye edilmesi veya donatan/işleteninin değişmesi.
  • Üyenin yapılan ihtara rağmen muaccel prim borçlarını ödememesi.

2 – Kayıtlı Geminin Sebep Olduğu Sona Erme Hâlleri

  • Kulübün onayı olmaksızın kayıtlı geminin tamamının veya bir kısım hissesinin bir başkasına satılması veya devredilmesi.
  • Kulübe kayıtlı gemi üzerinde ipotek tesis edilmesi veya yetkili kişilerce gemiye düşecek her türlü ödeme yükümlülüğünün zamanında yerine getirileceğinin garanti edilmemesi.
  • Geminin tamamen zayi olması veya tekne sigortacıları tarafından anlaşmalı olarak geminin tam zayi olduğunun kabul edilmesi.
  • Geminin son haber alındığı tarihten itibaren Lloyd’s List’de kayıp gemi olarak ilan edildiğinden itibaren 10 gün içinde haber alınmaması.
  • Geminin kulüp yönetim kurulunun kabul ettiği bir klas kurumuna kayıtlı olmaması.

KULÜP SİGORTASINDA ZAMANAŞIMI Kulüp kuralları gereğince üyenin kulüpten tazmin talebi hasarın meydana geldiği veya üyenin sorumlu olduğu kişinin zararını tazmin ettiği tarihten itibaren 12 ay içinde zamanaşımına uğrar.

Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler