Cuma, Mart 29, 2024
Ana SayfaHukuk HavuzuBorçlar HukukuKira Borcunda İspat Yükü

Kira Borcunda İspat Yükü

Bu İçeriğimizin Başlıkları

- Advertisement -

Kira borcuna itiraz eden borçlu kira ilişkisine itiraz etmemiş alacaklı görünen kişiye borcunun olmadığını beyan ederek takibe itiraz etmiştir. Bu durumda kira borcunun ödendiğini ispatlama yükümlülüğü borçluya düşer.

T.C. YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2019/3817 – K. 2019/6604 – T. 27.6.2019

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İscehisar İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

ÖZET : Kira borcuna itiraz eden borçlu kira ilişkisine itiraz etmemiş alacaklı görünen kişiye borcunun olmadığını beyan ederek takibe itiraz etmiştir. Bu durumda kira borcunun ödendiğini ispatlama yükümlülüğü borçluya düşer.

KARAR : Davacı alacaklı 08.01.2013 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak, 19.06.2017 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile aylık 13.500,00 TL’den 08.07.2015 – 20.07.2016 tarihleri arasındaki 12 aylık kira alacağı 162.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 20.07.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu vekili 26.07.2017 tarihli itiraz dilekçesinde; müvekkilinin alacaklıya herhangi bir borcunun bulunmadığını bildirerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, alacaklının alacağının 2597 parselde bulunan demirbaşların kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesine dayandığı, takibin dayanağı olan kira sözleşmesindeki imzanın davalı tarafça inkar edilmese de, karşılıklı edimler içeren kira sözleşmesinin İİK’nin 68. maddesinde sayılan kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren belge niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, takip dayanağı olan ve taraflar arasında düzenlenen bila tarihli “protokoldür” başlıklı demirbaş eşyalara ilişkin kira sözleşmesinin taraflar arasında karşılıklı edimleri içeren sözleşme olup, bu haliyle sözleşme İİK’nin 68/1. maddesinde yer alan ve alacaklıya genel haciz yolu ile takip yapma imkanı tanıyan borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadığı, borç da kabul edilmediğine göre, iki tarafa edimler yükleyen sözleşme kapsamında alacaklının alacaklı olup olmadığı ve varsa alacak miktarının ne olduğunun genel mahkemelerde yapılacak yargılama sonucunda belli olacağı, ilk derece mahkemesince itirazın kaldırılması talebinin reddine dair karar yerinde bulunduğundan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.

Taraflar arasında 08.01.2013 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur.

İİK 269/2 maddesinde, “ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini 62.madde hükümleri dâhilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak red etmez ise akdi kabul etmiş sayılır” hükmüne yer verilmiştir. Olayımızda; davacı alacaklı takip talebi ile 08.01.2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanmış olup, davalı borçlu itiraz dilekçesinde, alacaklıya herhangi bir borcunun bulunmadığını bildirerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Davalı borçlu takibe itirazında açıkça ve ayrıca kira ilişkisine ve borç miktarına karşı çıkmamış, alacaklı görünen şahsa herhangi bir borcu olmadığını ileri sürerek takibe ve borca itiraz etmiştir. Borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK’nin 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davalı borçlu kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK’nin 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak durumundadır. Buna göre, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 27.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler