Cumartesi, Nisan 27, 2024
Ana SayfaBelgelikKubilay Davası - Sanıkların Yargılanması

Kubilay Davası – Sanıkların Yargılanması

- Advertisement -

15 Ocak 1931

105 sanığın yargılanmasına, 15 Ocak 1931 Perşembe günü başlandı.

Tutanaklardan yargılamanın ilk günü…:
(15 Ocak 1931)

Sanıkların Kimlik Bilgileri

Heyeti Vekilenin 31.XlI. 1930 tarih ve 10388 numaralı kararnamesi üzerine Menemen Divanı Harbi Örfisi 15.1.1931 tarihinde ilk içtimaını aktetmiştir.

Reis Mustafa Paşa, âza Miralay Ata, Miralay Timur ve Kaymakam Ziya ve Kaymakam Baha Beyefendiler…

Divanı Harbi Orfi Müddeiumumisi Hidayet ve muavini Fuat Beyefendiler…

Zabıt katipleri Kemal ve İhsan Efendiler…

Bu gün divanı harbi örfi heyeti yukarda adları yazılı zevattan müteşekkil olduğu halde Menemen irtica hadisesile maznun bulunan eşhas usulen tevkifaneden getirilerek cümlesi bağlı olmaksızın sırasile mevkii mahsuslarına alındıktan sonra ceza mahkemeleri usulü kanununun 236 ncı maddesi mucibince açık olarak muhakeme icrasına duruşuldu.

Mezkûr madde mucibince maznun bulunan eşhasın hüvviyetleri reisi mahkeme tarafından soruldu. Maznunlardan Şeyh Esat Efendi sorulan suale karşı:

1. Esat, babası Sait, 1259 doğumlu, aslen Erbil’li olup İstanbul’da Erenköy’ünde mukim, evli ve üç çocuklu olduğunu söyledi.

2. Mehmet Ali, babası Esat, 1291 doğumlu, aslen Erbil’li olup İstanbul’da Erenköy’ünde mukim, evli ve beş çocuklu olduğunu söyledi.

3. Laz İbrahim Hoca, babası Salih Efendi, 300 doğumlu, aslen Rize’nin Karadere Nahiyesinden olup İstanbulda Beykoz’da Mektep Sokağında 7 numaralı hanede mukim, evli 4 çocuklu, okur yazar ve mütekait tabur imamı olduğunu söyledi.

4. Süleyman, babası Rafet, 38 yaşında, Manisa’nın Hacı Yahya Mahallesinde mukim, evli ve çocuksuz olduğunu söyledi.

5. Osman, babası Hüseyin, 298 doğumlu, Manisa’nın Çarşı Mahallesinde mukim olduğunu söyledi.

6. Hasan, babası İsmail, 329 doğumlu, Manisa’nın Ebekuyu Mahallesinden Bedavaoğullarından, bekâr, cahil olduğunu söyledi.

7. Hasan, babası Mustafa, 326 doğumlu, Manisa’nın Aktar Hoca Mahallesinden, bekâr, cahil, gayri mahkûm olduğunu söyledi.

8. Mehmet Emin, babası Emrullah, 318 doğumlu, Manisa’nın Narlıca Mahallesinden ve Bozköylüoğullarından, evli, bir çocuklu, okur yazar olduğunu söyledi.

9. Ramazan, babası Mustafa, 1325 doğumlu, Çakıroğullarından, Manisa’nın Keçili Köyünden olup halen Manisa’nın Aktarhoca Mahallesinde mukim, çobanlıkla müşteğil, evli, çocuksuz ve cahil olduğunu söyledi.

10. Çırak Mustafa, babası Çırak Mustafa, 1305 doğumlu, Manisa’nın Lalapaşa Mahallesinde mukim, evli, iki çocuklu ve cahil olduğunu söyledi.

11. Talât, babası Hacı Ahmet, 26 yaşında, Manisa’nın Kara Köyünde mukim, bekar, okur yazar ve gayri mahkûm olduğunu söyledi.

12. Topçu Hüseyin, babası Hafız Memet, 1314 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinde mukim, evli, üç çocuklu, okur yazar ve belediye su yolcusu olduğunu söyledi.

13. Tatlıcı Mutaf Hüseyin, babası İbrahim, 1311 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinde, bekâr, okur yazar ve mahkûmiyeti olmadığını söyledi.

14. Hüseyin Ali, babası Hüseyin, 1313 doğumlu, Manisa’nın Arapalan Mahallesinde mukim, evli, bir çocuklu, cahil ve eskicilikle müşteğil olduğunu mahkûm olmadığını söyledi.

15. Süleyman Çavuş, babası Himmet, 1292 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinde mukim, evli, iki çocuklu, cahil, bağcılıkla meşgul ve mahkûmiyeti olmadığını söyledi.

16. Şeyh Hakkı, babası Hacı Ali, 276 doğumlu, Manisa’nın Hacı Yahya Mahallesinde mukim, evli, bir çocuklu, okur yazar, Tatar Camii Hatibi olup mahkûmiyeti, sabıkası olmadığını söyledi.

17. Hafız Cemal, babası Haydar, 1291 doğumlu, Manisa’da muklm olduğunu söyledi.

18. Hacı İlyas, babası Ali, 287 doğumlu olup Manisa’nın Karakuyu Mahallesinde mukim olduğunu söyledi.

19.Hacı Hilmi Ef., babası Hüseyin, 287 doğumlu, aslen Giritli olup Manisa’da mukim, evli, altı çocuklu, okur yazar, sabıkasız.

20.Rağıp, babası Hacı Ali Paşazade, 297 doğumlu, Manisa’nın İbrahim Çelebi Mahallesinde, evli, üç çocuklu, sabıkası olmadığını söyledi.

21. Memet Ali Hoca, babası Hüseyin, 1280 doğumlu, aslen Rizeli olup İzmir’de Selimiye Mahallesinde mukim olduğunu söyledi.

22. Şeyh Hafız Ahmet, babası Halil, 300 doğumlu, Hocazade Mahallesinden, evli, iki çocuklu, sabıkası olmadığını söyledi.

23. Şeyh Ahmet Muhtar, babası Memet Sadık, 60 yaşında, aslen Alaşehirli olduğunu, evli, mahkûmiyeti olmadığım söyledi.

24. İsmail, babası Kahya Ahmet, 1317 doğumlu, Manisa’nın Paşa Köyünden, bekâr ve cahil, sabıkası olmadığını söyledi.

25. Koca Mustafa, babası Çakır, 35 yaşında, Menemen’in Bozalan karyesinden, evli, sabıkası olmadığını söyledi.

26. Hacı İsmail, babası Hasan, 1286 doğumlu Menemen’in Bozalan karyeslnden, bekâr ve sabıkası olmadığını söyledi.

27. Hüseyin, babası Hacı İsmail, 1323 doğumlu, Menemen’in Bozalan karyesinden, bekâr ve sabıkası olmadığını söyledi.

28. Abdülkerim, babası Mustafa, 1305 doğumlu Manisa’nın Gürece karyesinden, evli, sabıkası olmadığını söyledi.

29. Ramiz, babası Veli, 1298 doğumlu Menemen’de mukim olup Rumeli muhacirlerinden, evli, sabıkası olmadığım söyledi.

30. Molla Süleyman, babası Hacı Mustafa, 1294 doğumlu, aslen Çıtak Köyünden, Menemen’de mukim, evli ve sabıkası olmadığını söyledi.

31. Hüseyin, babası Yahya, 1310 doğumlu, Menemen’de mukim ve belediye arabacısı olduğunu söyledi.

32. Acem Haydar, babası Ali, 48 yaşında Menemen’de mukim, bekâr ve sabıkasız olduğunu söyledi.

33. Çingâne Ali, babası Memet, 1300 doğumlu, aslen Selânikli olup Menemen’in Camikebir Mahallesinde mukim, evli, iki çocuklu ve sabıkasız olduğunu söyledi.

34. Memet, babası Ali, 1279 doğumlu, aslen Harputlu olup Menemen’in Pazarbaşı Mahallesinde mukim olduğunu söyledi.

35. Yosef, babası, Hayim. 1313 doğumlu, Menemen’in Gaybi Mahallesinde mukim, evli, üç çocuklu. sabıkası yok, okur yazar olduğunu söyledi.

36. Şımbıllı Memet, babası Ali Osman, 47 yaşında Menemen’de mukim, demirci, evli, çocuklu, sabıkasız olduğunu söyledi.

37. Memet Ali, babası Ali Mazlûm, 1302 doğumlu, Menemen’in Ağahıdır Mahallesinden olup, evli, üç çocuklu, mahkûmiyeti, sabıkası olmadığını söyledi.

38. Arnavut Kamil, babası Yusuf, 23 yaşında Menemen’de mukim, Rumeli muhacirlerinden, evli, sabıkası olmadığını söyledi.

39. Hoca Saffet, babası Memet Ali, 1295 doğumlu, aslen Yanyalı Menemen’in Ulucami civarında mukim ve Manisa Vilayeti vaızı, evli, beş çocuklu, okur yazar, sabıkası olmadığını söyledi.

40. Rasim, babası Hüseyin, 1307 doğumlu, Menemen’in Hamidiye Mahallesinde mukim, amele, evli, iki çocuklu, cahil, sabıkası olmadığını söyledi.

41. Abbas, babası Selim, 314 doğumlu Menemen’in Kasımpaşa Mahallesinden, Boşnak, evli, çocuksuz, cahil ve sabıkasız olduğunu söyledi.

42. İbrahİm, babası Kerim, 35 yaşında, aslen Bozköylü olup Menemen’de mukim, evli, çocuklu ve sabıkası olmadığını söyledi.

43. İsmail, babası İbrahim, 299 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinde mukim, bekâr ve sabıkası olmadığını söyledi.

44. Bıçakçı Mustafa, babası İdris, 287 doğumlu, Manisa’nın Hamidiye Mahallesinden, evli, çocuksuz, cahil, sabıkası olmadığı söyledi.

45. Murat Mustafa, babası Süleyman, 314 doğumlu. Manisa’nın Çarşı Mahalleslnden, evli, iki çocuklu, cahil, sabıkalı olmadığını söyledi.

46. Abdürrahman, babası Memet, 319 doğumlu, Manisa’nın Paşa Köyünde mukim, evli, bir çocuklu, gayri mahkûm.

47. Memet, babası Ak Memet, 310 doğumlu, Manisa’nın İlyaskebir Mahallesinden, evli, cahil, gayri mahkûm.

48. Fırıncı Ahmet, babası Mustafa, 312 doğumlu, Manisa’nın Hacı Yahya Mahallesinden, evli, çocuksuz, gayri mahkûm.

49. Hasibe, Emrullah Hoca Karısı ve Asi Memet Emin’in anası, 55 yaşında Manisa’nın Narlıca Mahallesinden evli, çocuklu, gayri mahkûm.

50. Halide nam diğeri Fatma, Emrullah kızı, 314 doğumlu, Asi Memet Emin’in kız kardeşi, Keçeci Süleyman’ın karısı, üç çocuklu, gayri mahkûm.

51. Emine, babası Ramazan Memet Eminin karısı, 322 doğumlu, Manisa’nın Narlıca Mahallesinden, evli, gayri mahkûm.

52. Mustafa, Hafız Ali, 315 doğumlu, Simsar Kâtibi Manisa’nın Aktar Hoca Mahallesinden, evli, iki çocuklu, okur yazar, gayri mahkûm.

53. Ahmet, babası Memet, 316 doğumlu, Manisa’nın Paşa Köyünden posta sürücüsü, asi maktul Mehdi’nin bacanağı, evli, gayri mahkûm.

54. Rukiye, Osman karısı, 60 yaşında, Mehdi’nin kayın validesi, Manisa’nın Paşa Köyünden, mahkûmiyeti yok.

55. Ali, babası Kara Ahmet, 304 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinden, evli, cahil, iki çocuklu, gayri mahkûm.

56. Ali, babası Lüle Memet, 297 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinden, evli, gayri mahkûm olduğunu söyledi.

57. Mustafa, babası Ahmet, Bozalan Muhtarı, 301 doğumlu, rençber, Bozalan’da mukim, evli, mahkûmiyeti yok.

58. Mustafa, babası Mustafa, heyeti ihtiyariye âzasından, 309 doğumlu, rençber, evli, üç çocuklu, gayri mahkûm.

59. İsmail, babası Mehmet, Bozalan âzasından, 320 doğumlu, cahil evli, iki çocuklu, mahkûmiyeti yok.

60. İbrahim, babası Memet, 315 doğumlu, Bozalan heyeti ihtiyariyesi âzasından, evli, beş çocuklu, mahkûmiyeti yok.

61. Hasan, babası Halil, 309 doğumlu, Bozalan âzasından, evli, dört çocuklu, mahkûmiyeti yok.

62. Hüseyin, babası Ahmet, kır bekçisi, 309 doğumlu, Bozalanlı, evli, bir çocuklu, mahkûmiyeti yok.

63. Keçeci Süleyman, babası Hüseyin, Manisa’nın Narlıca Mahallesinden, 305 doğumlu, evli, bir çocuklu, gayri mahkûm.

64. Hasan, babası Hacı İsmail, 306 doğumlu, Bozalanlı evli, 4 çocuklu, cahil, gayri mahkûm.

65. İbrahim Ethem, Tarakçı Hüseyin, 311 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinden, evli, cahil, bir çocuklu, mahkûmiyeti yok.

66. Hüseyin, Koca Hasan, 315 doğumlu, Manisa’nın Paşa Köyünden, aslen Üsküplü, evli, mahkûmiyeti yok.

67. Arabacı Bekir, babası Ramazan, Manisa Paşa Köyünden, 317 doğumlu, Üsküplü, evli, mahkûmiyeti yok.

68. Eyup, babası Şerif Ahmet, 320 doğumlu, Manisa’nın Paşa Köyünden, evli, gayri mahkûm.

69. Hasan, babası Osman, 30 yaşında, Menemen’in Bozalan Kariyesinden, evli, çocuklu, gayri mahkûm.

70. Memet, babası Memet, 317 doğumlu, Bozalan Kariyesinden, rençber, evli, gayri mahkûm.

71. İbrahim, babası Hüseyin, 51 yaşında, Menemen’in Bozalar Kariyesinden, evli, rençber, mahkûmiyeti yok.

72. Hacı Hasan, babası Ahmet, 301 doğumlu, Manisa’nm Lâlapaşa Mahallesinden, evli, çocuklu, gayri mahkûm.

73. Ayan Memet, babası Hüseyin, 313 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahalleslnden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

74. Mustafa, babası Hacı Ali, 297 doğumlu, Bozalan Köyünden, rençber, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

75. Halil, babası Lutfullah, 317 doğumlu, Manisa’nın Tevfikiye Mahallesinde mukim, çocuksuz, mahkûmiyeti yok.

76. Katırcı Mehmet, babası Hasan, 305 doğumlu, Manisa’nın Tevfikiye Mahallesinden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

77. İbrahim, babası Ahmet, 50 yaşında. Manisa’nın Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

78. Sadi, babası Mustafa, 305 doğumlu, Manisa’nın Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

79. Tahsin, babası Abidin, 313 doğumlu, Manisa’nın Horos Köyünden, evli, çocuklu, gayri mahkûm.

80. Hasan, babası Zeno, 66 yaşında, Manisa’nın Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

81. Mehmet Çavuş, babası Çulhacı Ahmet, 304 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

82. Nurettin, babası Sadettin, 36 yaşında, Manisa’nın Horos Köyünden, evli, mahkûmiyeti yok.

83. Şaban, babası Aslan, 282 doğumlu, Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

84. Ahmet, babası Ömer, 299 doğumlu, Manisa’nın Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

85. Halit, babası MusIih, 294 doğumlu, Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

86. Mustafa, babası İbrahim, 22 yaşında, Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

87. Osman, babası Yasim, 315 doğumlu, Manisa’nın Horos Karyesinden, evli, mahkûmiyeti yok.

88. Mevlût, babası Necip, 303 doğumlu, Horos Karyesinden, evli, mahkûmiyeti yok.

89. Osman, babası Ragıp, 287 doğumlu, Horos Karyesinden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

90. Haşim, babası Muhtar, 80 yaşında, Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

91. Ali Koç, babası Muhittin, 52 yaşında Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

92. Ahmet, babası Hasan, 298 doğumlu, Horos Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

93. Ali, babası Yakup, 28 yaşında, Horos Köyünden evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

94. Naşit, babası Salâhattin, 313 doğumlu Horos Köyünden, evli, mahkûmiyeti yok.

95. Hacı Hafız Ali Osman, babası Abdullah, Manisalı, Rahmanlı Köyünden, 293 doğumlu, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

96. İbrahim, babası Raşit, 305 doğumlu, Menemen’in Kasımpaşa Mahallesinden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

97. Fatma, babası Halil, Hasan karısı, 35 yaşında, Menemen’in Bozalan Köyünden, mahkûmiyeti yok.

98. Osman, babası Salih, 292 doğumlu, Manisa’nın Paşa Köyünden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

99. Hasan, babası Hasan, 308 doğumlu, Tütüncü, Manisa’da mukim, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

100. Ali, babası Mazlumaki, 300 doğumlu, Menemen’de mukim, bakkal, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

101. İsmail, babası İbrahim, Menemen’de mukim, 313 doğumlu, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

102. Halil, babası Ahmet, 306 doğumlu, Manisa’nın Lâlapaşa Mahallesinde evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

103. Hüseyin Mazlum, babası Ahmet, 317 doğumlu, Manisalı evli, mahkûmiyeti yok.

104. Mehmet, babası Mustafa, 298 doğumlu, Kırlıoğulları şöhretli, Manisa’nın Gülhane Mahallesinden, evli, çocuklu, mahkûmiyeti yok.

105. Müezzin Hafız Berber Ahmet, babası Abdullah, 299 doğumlu, Menemen’de mukim, cami müezzini, evli, çocuklu, mahkûmiyeti olmadığını söyledi.

Bu suretle maznunların hüvviyetleri taayyün ettikten sonra mahkeme reisi Mirliva Mustafa Paşa kararnamenin okunacağını beyanla ceza muhakemeleri usulü kanununun 236 ncı maddesine tevfikan son tahkikatın açılmasına dair olan karar okundu. 

Tutanaklardan yargılamanın ilk günü…

(15 Ocak 1931)

Ceza muhakemeleri usulü kanununun 135 inci maddesi mucibince maznunlara isnat olunan suçların mahiyet ve mevzuu makamı riyasetten izah olunduktan sonra ilk evvela sorguya çekilen maznunlardan Mehmet Emin’e ika ettikleri hadisenin mahiyetini anlatması lüzumu ihtar olundu.

Merkum Mehmet Emin, ifadesinde, Mehdi’nin iki fikre sahip olduğunu anladım. Birisi kendisine Mehdi süsü veren maktul Mehmed’in yanına iltihak ettiğimiz zaman bu adamın tarzı hareket ve icraatından kendisinin iki fikre hizmet ettiğini anlıyorum. Noktai nazarına göre merkumun bir fikri, bizleri, kendi emeline ram edip, bizim akidelerimizi zehirlemek, yani dervişlik yaptırmak ve esrar içirmek suretile bizi fikren tesmim etmek, biri de merkumun dini ve tekke ve şeyhliğini iade etmek hülyasile Cumhuriyet’e karşı suikast eylediğine zahip oluyorduk. Menemen hadisesine tekaddüm eden zamana kadar bu adamın yanında bulundukça merkumun bütün ahval ve harekâtından edindiğim malûmata göre merkum Mehdi Mehmet, menfi vaziyet ve hareketlerinde Menemen’de bulunan Şeyh Saffet Efendiye istinat ve mumaileyhten ilham aldığını anlıyordum. Hatta Mehdinin Şeyh Saffet’e istinat ettiğini de herkes bilir. Bizi mecnun gibi bir hale sokan Mehdi, kendi nezdinde bulunduğumuz müddetçe, bize, daima, Allah bana görünüyor. Hazreti Allah kullarına çok zikretmeği emrediyor. Siz de çok zikrediniz, böylelikle naili meram olursunuz. Tarikatın mercii Hazreti Peygamberdir. Resulûllah Efendimiz böylece zikir ve tevhide riayet etmiş ve böylece Allah’ın habibi olmak şerefine müyesser olmuştur, gibi bir takım sözler söyler dururdu. Beni nakşıbendi tarikine intisap ettirmeğe âmil olan bu Mehdi ile beraber bulunurken, Manisa vaizlerinden Hafız Ahmet, Hacı Hilmi, Şeyh Hakkı, Hoca Saffet’in vaizlerinde bulunuyorduk. Bunlar mevizlelerinde dalına nakşî tarikatın ihyası için daima zikreylemeği tavsiye eylerdi. Hatta bunlardan Hacı Hilmi, namazı müteakip cemaate zikrettirir. Ve Hafız Ahmet te böylece vaiz esnasında “fezküruni ezkürükümküm” gibi ayetler okuyarak, bu suretle, mumaileyh te çok zikretmeği tavsiye eder dururdu.

Bu defa Mehdi, kendisinin Hafız Ahmet’le mübahase ettikleri bir sırada Hafız Ahmet’ten, kıyamet günlerinde bir mehdinin çıkacağı herkesçe malûmdur. Bu mehdi beni Adem midir, yoksa gaipten mi zuhur edecektir. Sormuş, o da bütün peygamberânın beni Adem’den geldiğine göre mehdinin de Adem evladından olması lâzım geleceğini söylediğini ve bunun üzerine, kendisinin, Hafız Ahmed’e işte o mehdi benim dediğini ve bundan böyle mehdiliği ilân edeceğini söylemesi üzerine, Hafız Ahmette sen bu işi yapabilir misin dediğinde yaparım demiş ve bu vaziyette Hafız Ahmet te Mehdi Mehmed’in elini öpüp, bu adam hakikaten evliyadır. Siz de buna itikat ediniz diyor. Ve Mehdi’ye dokunmayın suretinde tavsiyede bulunuyor. Bunu gerek Mehdi ve gerekse merkumun dervişi furuncu Ahmet hikâye eyledi. Biz de böylece iğfal edildik. Ve bu maceralara kapıldık. Mehdi Mehmetle müritleri Ramazan, Tatlıcı Hüseyin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan ve ben ve daha bazı müritlerle beraber Çırak Mustafa’nın kahvesinde toplanıyor. Ve orada zikrederek, bilâhare hükûmet bunu haber aldı, kahve kapatıldı, ondan sonra Tatlıcı Hüseyin’in evinde toplanır ve yine devam eder ve Laz İbrahim, İzmirli Mehmet, Ali Hoca, İmam İlyas Efendi, Şeyh Hakkı ve Hacı Hilmi, Hafız Cemal, Hafız Ahmet, Ragıp Bey de Mutaf Süleymanın evinde içtima eder, tarikata ait konuşmalarda bulunurlardı.

S- Mehdi Mehmet ne kadar zikretmenizi tavsiye ederdi?

C – Lâyetenahi zikrediniz diyor ve hatta bize günde ne miktar ismi celal çekiyorsunuz diyor, biz de 500 e kadar devam etmekte olduğumuzu söylediğimizden Mehdi bu kadar zikir azdır, daha fazla, daha çok zikrediniz, ne kadar çok zikrederseniz o derece Allah’a yakın olmuş olursunuz diyordu.

S – Her Müslüman evinde duasını yapar, ibadet etmek memnu değildir. Bu toplantılarda bir fenalık yapmak için ne gibi sözler konuşulurdu?

C – Her toplantıda, hükûmetin maksadı ve her hedefi Müslümanları gavur ettirmektir. Mehdi, dini iade etmek için bütün emellerini hep bu noktada toplar maksadı aşikardır. Cumhuriyeti yıkmak, gençliğin mefkûresini zehirlemekti ve bu meyanda Mehdi Mehmet, bütün memurlar kâfirdir, ailelerini açık saçık gezdiriyorlar diyerek mütemadiyen hükümet aleyhinde ve tarikat lehinde söz söylerdi. Öyle bir hale gelmiştim ki Mehdi’nin dediklerini yapmamak iradesinden mahrum kalmıştım. Adeta bu Mehdi’ye uymak için büyük bir meyil hissediyorum. İşte böylece aldandık, hatta Paşa Hazretleri cumhuriyetin düşmanı olduğunu anladığım Laz İbrahim, nakşibendi tarikatının ve bu teşekkül ve bu şebekenin kuvvetli amillerindendir. Bunlar tarikat kisvesine bürünerek din perdesi arkasından büyük oyunlar oymamışlardır. Laz İbrahim, İstanbul’dan tarikatın neşir ve tamimi için kitaplar getirtti camide vaz ettiği esnada şapka giyenler gâvur olur der ve bilâ perva alenen zikrettirirdi. Mehdi Mehmet te, Arabistan cihetlerinden dini kurtaracak bir halifenin zuhur edeceğini söyler ve bu zamanın hulûlünü görmek için müritlerini fazla zikrettirirdi. Ben, bu Mehdi Mehmed’e mürit olmazdan evvel üzüm zamanında beni bağına amele olarak almıştı. Kendisile o vakit tanışmıştım, işte, o vakit beni nakşibendilik tarikatına intisap ettirmek için tarikatın muhassenatından bahsederdi. Ben de evvelce de arzettiğim veçhile her nasılsa Mehdinin iğfalkâr sözlerine kapıldım ve tarikata girdlm. İşte bundan sonra Mehdi müritlerini istihareye yatırır, gece gördüğümüz rüyaları, uyandıktan sonra bizden sorar ve hallederdi ve tarikata karşı bizim meylimizi daha ziyade artırmak için fazla fazla zikretmemizi söylerdi. Bizi adeta teshir etmişti

S- Tatlıcı Hüseynin evinde neler görüşülüyordu?

C – Her akşam zikredilirdi. Son gecelerde idi Mehdi bu evde beni, Küçük Hasan’ı, Nalıncı Hasan’ı, Ramazan’ı, ayırarak hep birlikte bir mağaraya gideceğimizi ve orada 15 gün mütemadiyen zikredeceğimizi ve kendisine ilham nazil olacağını ve Hazreti Peygambere de böyle ilham nazil olduğunu ve bununla beraber mürşit ve kutbülaktap Esat Hoca’nın dünya avcunda olduğunu, isterse tufanlar ve firtınalar yaratıp dünyayı alt üst edecek kudrette bulunduğunu söylemiştir. Menemen meselesi Manisa’da hiç konuşulmadı. Bu bahis esnasında Sütçü Memet evinde bir fıransız filintası olduğunu ve onu alarak Mehdi Memet, Sütçü Memet, Şamdan Memet; üçü Paşa Köyüne ve bir sonra da ben, Ramazan, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan’la Paşa Köyünde onlara iltihak etmek için yola çıkmamız kararlaştırıldı. Oradan da Bozalan’a gidilecekti ve bu seyahat esnasında halkı dine davet etmek için kasabalar, köyler, vilayetler gezilecek ve Mehdi Arabistan’a, kadar hatta Çin’e kadar giderek Hazreti İsa ile birleşeceğini ve oradan Avrupa’ya dönerek Avrupa Devletlerini dahi dine davet edeceğini söyliyordu. Bu seyahat kararlaştırıldıktan sonra Mehdi Memet, Şamdan Memet ve Sütçü Memet, Paşa Köyüne hareket ettiler ve bizim de oraya gelmemizi tenbih ettiler. Bir gün sonrada biz Paşa Köyüne gittik. Orada onlarla buluştuk. Mehdi’nin bacanağı Ahmed’in evine misafir olduk. Bize yemek verdiler. Mehdi orada kendisine ve Şamdan Memed’e birer silâh daha temin etti.

S- Silâhları kimlerden aldılar?

C – Silâhları kimlerden aldıklarını bilmem dedi ve ifadesine devamla; biz bu köyde bir kaç gün kalarak zikrettikten sonra Mehdi orada Mehdiliğini ilân etti ve yanındaki köpeği köylülere göstererek bu mehdinin alâmetidir. Yani Kıtmirdir. Herkes bana tabi olacak dedi. Köylülerden bazıları inandı, bazıları seyirci kaldı. O köyden Sütçü Memed’in köyü olan Bozalan’a gitmek üzere yola çıktık. Tam 11 saat yol yörüdükten sonra sünbüller mevkii denen mahalle geldik. Orada çamlar altında su başında oturduk. Gece idi. Ramazan, su dökmek bahanesile ayrıldı ve oradan kaçtı. Hatta Sütçü Memet aramak için gitti, bulamadı geldi. Ondan sonra Mehdi bizi sıkı bir nezaret altına aldı. Tehdide başladı, kaçarsanız sizi vururum dedi. Biz korktuk, kaçamadık, bu çamlar altında da esrarlı sigaralar içtik ve Bozalan’a yakınladığımız zaman biz bir dağda kaldık. Sütçü Memet köye gitti ve sabahleyin Sütçü Memed’in arkasından Hacı İsmailoğlu Hüseyin gelerek bizi aldı Bozalan’a gittik Hacı İsmail’in bulduğu bir eve girdik, orada bir hafta kadar zikrettik. Mehdi orada köylüye avlanmak için geldiğini söyledi ve orada zikretmekte bir mahzur gördü olacak ki, Sütçü Memed’e biz burada lâyıkile zikrimizi yapamıyoruz, bize dağda bir kulübe yapsınlar dedi. Sütçü Memet’te eniştesi Mustafaya dağda bir kulübe yapmasını söyledi. Kulübe yaptılar, kulübeye gittik, orada mütemadiyen zikre ve esrarlı sigaralar içmeğe başladık. Mehdi Memet “Süphanellezi esra biabdihi leylen minelmescidilharam” ayetini okuyarak Hazreti Peygamber de bu esrardan içti ve öylece miraca çıkarak Allah ile görüştü, diyerek bizi mütemadiyen zikrettirdi ve esrar içirdi. Biz orada iken yemeklerimizi Bozalan’dan Hasan ve Hacı İsmail getirirdi. Bozalanlılar bizi hepsi görmüştü, kulübede iken son günlerde idi Mehdi Memet, Menemen’i kimin eyi bildiğini küçük Hasan’dan sordu, o da Nalıncı Hasan’ın her vakit Menemen pazarlarına nalın satmak için gidip geldiğinden onun bileceğini söyledi. Bunun üzerine Mehdi Menemen’e gideceğiz, benim tanıdığım Saffet Hocanın evinde bir akşam kalacağız, onun vaızlarını dinliyeceğlz ve oradan Kutbülaktap Esat Hocaya ve umum şeyhlere telgraflar çekeceğiz, Hükûmeti işgal edeceğiz, tekkeleri açacağız, Hükûmeti iki ay tatil edeceğiz diyordu.

S- Menemenden başka daha nerelere gidilecekti?

C- Manisa, Ankara ve daha sair vilayetler işgal edildikten sonra İstanbula giderek halifeliği iade edeceğini ve Menemende Saffet Hocayı Manisa’da da diğer bir şeyhi ve böylece her memlekete birer şeyh ikame edeceğini söylemişti. Paşa Hazretleri, biz meczup ve teshir edilmiş bir vaziyette idik. Ben üç aydan beri yerde miyim, gökte miyim hiç kendimi bilmiyorum. Kulübeden Menemene gelmek üzere yola çıktık. Bozalan kenarında Abdülkerim ve Hoca Mustafa’ya rast geldik, onlar bizi geçirdiler, lâhavle çeke çeke Gediz çayı kenarına geldik, kayıkçıyı uyandırdık kayıkçı bizi diğer tarafa geçirdi, vakit sabaha yakındı, Menemen kenarında bir zeytinliğe oturduk. Orada yine esrarlı sigaralar içtik, Ayetülkürsi okuduk. Lâilâhe illâllah diyerek tekbir ve tehlil ile Menemen içerisine girdik, çarşı içerisinde bir camiye geldik, Nalıncı Hasan, caminin içinden bir sancak alarak çıktı, camide bir kaç kişi vardı, sancakla zikrede ede bir kaç mahalle dolaştık, Mehdi Memet, Şeyh Saffetle görüşmüş, fakat ben görmedim. Ben kendime malik değildim, Şeyh Saffet ile Mehdi’nin görüştüğünü çocuklar bilir, ben görmedim. Paşam: Bu nakşi tarikatı zehirle dolu bir melânet yuvasıdır. Bunların kökünü kazımak lâzımdır, bunların kökü kazınmadıkça Cumhuriyet selâmet bulamaz. Bunları kökünden kazınmasını isterim Paşa Hazretleri.

S – Asıl Kublây Beyin başının kesildiği andaki vaziyeti anlatmadın. Ruhlu noktayı geçtin, orasını da anlat bakalım?

C- Esas mesele, hükümet meydanında zikredip dönerken sancağı diktik, bu esnada bir jandarma neferi geldi. Mehdi’nin ne istediğini sordu, o da ben Mehdiyim, biz burada zikrederek halkı dine ve tarikata davet edeceğiz dedi. Jandarma olamaz deyince, Mehdi ısrar etti, jandarma gitti. Arkadan jandarma yüzbaşısı geldi. Mehdi onunla da bir şey konuştu, yüzbaşı gitti, biraz sonra askeri yüzbaşısı geçerken Mehdi onu çağırdı ve konuştu. Yüzbaşı bırakıp gitti. Müteakiben de bir genç zabit müfrezesile gelmiş, Mehdi, zabitin kafasını kesmiş, sancağın ucuna dikmiş, benim bunlardan hiç haberim yok. Ben mütemadiyen sancak altında kendimden geçmiş bir vaziyette zikrediyordum. Her taraftan ateş başladı. Mehdi, Şamdan Memet, Sütçü Memet vurularak düştüler, ben de yaralandım, düştüm. Paşa Hazretleri, Mehdi, bize Hükûmet kuvvetlerinin kendisi ile beraber olduğunu, kendilerine silah atmıyacaklarını, kimseye bir zararları dokunmıyacağını, yalnız, halkı dine ve şeriata davet ile Mehdiliğini ilân edeceğini söyledi ve bu suretle bizi kandırdı.

Sorguya çekilen diğer maznun, Nalıncı Hasan, Makamı Riyasetten, Hasan:

S- Okunan kararnameyi dinledin, sen Mehdi Memet’le ne suretle münasebet peyda ettin ve nasıl tanıştın, hadiseyi baştan nihayete kadar anlat bakalım?

C- Maznun Nalıncı Hasan : Efendim, ben bir gün dükânımda çalışırken Mehdi Memetle Şamdan Memet dükânıma geldiler, esasen ben bunlarla tanışmazdım. Dükkânda Mehdi ile Şamdan Memed’in delâletile tanıştım. Dükânımda bana kahve ısmarlattılar ve bu sırada Mehdi Memet bana ben mehdiliğimi ilân edeceğim. Maksadım dini kurtarmaktır. Beni de mürit olarak ona iltihakımı istedi. Bununla beraber çok zikreden ve dua eden Allah’a yakın olur bunun için sen de Müslümansın buna ihtiyacın var ben bir çok müritlerimle çırak Mustafa’nın kahvesinde zikrediyorum, sen de oraya gel, zikre iştirak et, dedi ve beni bir çok ayetler okumak suretile kandırdı. Ben de Çırak Mustafa’nın kahvesine devama ve zikretmeğe başladım. Hükûmet tarafından bu kahvede zikrolunduğu anlaşılmış, kahve kapatıldı. Müritlerden Tatlıcı Hüseyin, benim evim var, evimde de bir çocuğum var, benim evde toplanır zikrederiz, dedi. Ondan sonra da Tatlıcı Hüseyin’in evinde toplanmıya ve zikretmeğe başladık.

S- Tatlıcı Hüseyin’in evinden başka yerde toplandınız mı?

C – Hayır başka yerde toplanmadık.

S – Tatlıcı Hüseyin’in evindeki toplantılarda neler görüşüldü?

C – Tatlıcı Hüseyin’in evinde toplandık orada bir müddet zikirler yaptıktan sonra Mehdi biz zikrimizi lâyıkile yaymak için bizim bir mağaraya gitmemiz lazım ve orada zikir yaptıktan sonra Paşa Köyüne gider ben orada Mehdiliğimi ilân ederim bütün halkı dine davet ederim dedi ve bir çok ayetler okuyarak tarikatın eyiliğinden bahsetmek suretile bizi kandırdı ve bu tarikata intisap ettikten sonra hepimiz sakal bırakmağa başladık esrar içmeğe başladık Mehdi’nin telkini üzerine günde 1 000 ve daha ziyade lâilâhe illâllah diye ismi celâli çekmeğe başladık. Mehdi bizi âdeta kendine cezbetmişti. İşte bu tarikata girdikten sonra Tatlıcı Hüseyin’in evinde Mehdi tarafından bu seyahat hakkında vaki teklifi kabul ettim. Mehdi Memet, Sütçü Memet, Şamdan Memet, Paşa Köyüne hareket etmek üzere yola çıktılar ve gittiler. Biz de ben de dahil olduğum halde Nalıncı Hasan, Küçük Hasan, Ramazan, Memet Emin’le dördümüz bir sonra Paşa Köyüne gittik. Mehdi’nin bacanağı Ahmed’in evine misafir olduk ve onları da orada bulduk. 3-4 gün orada mütemadiyen zikrettik ve esrar içtik, Mehdi orada köylüye hitaben ahir zamanda gelecek olan Mehdi benim dedi ve yanındaki köpeği göstererek bu da mehdinin alâmeti Kıtmir’dir dedi ve bu suretle Mehdiliğini ilan etti. Halktan bazıları inandı, bazıları inanmadı. Mehdi orada kendisile Şamdan Memede birer silâh temin etti. Bozalan’a gelmeğe kararlaştırdık ve yola çıktık, 11 saat yürüdükten sonra Sünbüller mevkiinde çamlar altında bir su başında oturduk, gece idi, bu sırada Ramazan bir bahane ile kaçtı. Sütçü Memet onu aradı, bulamadı geldi, orada esrarlı sigaralar içtik. Mehdi orada ayetlerden bahsetti, rüyalarımızı sordu ve halletti, ordan kalktık Bozalan’a geldik. Sütçü Mehmed’in kardeşi Hacı İsmail’in hazırladığı bir eve gittik. Mehdi orada avlanmak niyetile geldiğini söyledi, orada bir hafta zikrettik, ondan sonra Mehdi burada rahat zikredemiyoruz. Bize dağda bir kulübe yapılsın, oraya gidelim, orada zikredelim dedi. Kulübe yapıldı bize kulübeyi Hoca Mustafa ile Hasan gösterdiler. 15 gün orada kaldık gece gündüz zikrettik ve esrar içtik. Mehdinin tavsiyesi üzerine geceleri 200 000 defa kelimei tevhit zikrederdik. Ramazan kaçtığı zaman Mehdi bizi sıkı tazyik altına aldı, kaçarsanız sizi vururum diye korkuttu ve okuduğu ayetlerle de bizi kandırdı ve daha doğrusu bu tarikata intisap ettikten sonra kendimi kaybetmiştim.

S- Bu müddet zarfında size bu Mehdi Mehmet Menemen’e ne maksatla gelineceğini söyledi mi?

C- Menemen’e ne için gidileceğini söylememişti. Yalnız Şeyh Saffet’in evine gideceğimizi ve hükûmet aleyhinde tertibat alacağımızı söylemişti.

S- Kulübedeki toplantıdan sonra ne oldu?

C- Kulübede 15 gün kaldıktan sonra Menemen’e gelmek üzere yola çıktık, biz kulübede iken Bozalan köylüleri bize yemek getirilerdi. Menemen’e hareket etmek üzere Bozalan’dan çıktığımız zaman Abdülkerim ve daha bir iki kişi bize olanca kuvvetlerile yardım edeceklerini söylediler. Gediz kenarına geldik, kayıkçıyı kaldırdık, Mehdi, kayıkçıya ben Mehdiyim, halkı dine ve şeraita davete gidiyoruz, bizim paramız yok, bizi o bir tarafa geçir, biz de seni ileride memnun ederiz dedi. Çay verdi, içtik ve Menemen tarafına bizi kayıkla geçirdi. Menemen kenarında bir zeytinlik içerisine girdik, orada zikrettik, içtik, sabaha karşı idi, Mehdi bize ayetülkürsü okuttu. Menemen’e nasıl gireceğimize dair talimat verdi. İllâllah İllâllah diyerek Menemen’in içine girdik. Çarşı içindeki bir camiye geldik. Camiden bayrak, Mehdi, camide halka karşı mehdiliğini ilân ediyor ve bizim kimse ile alâkamız, yoktur. Biz burada zikredeceğiz, maksadımız dini kurtarmaktır diyor. Merkumun bu sözlerini işiden halktan bazısı peki dediler ve bizim arkamıza takıldılar. Tahminen sancağın altında yüz kişi zikrediyorduk. Yüz kişi de seyirci vaziyetinde idi. Mehdi aynı zamanda halka karşı eshabı kehiften olan Kıtmirleri sayıp tarif etti ve yanındaki köpeğin de Kıtmir olduğunu ve kendisinin mehdiliğine delâlet ettiğini söyledi. Zikrederek biz poyraz tarafına Mehdi de gün doğdu istikametine gittik. Mahalleleri gezerken Mehdi’yi kaybettik, bir sokakta Mehdi ile Saffet Hoca’yı karşı karşıda gördük. Mehdi elle Saffet Hocaya bir işaret yaptı ve beraber konuştular, Saffet Hoca evine gitti biz yine belediye önüne geldik zikre başladık, bir jandarma neferi geldi, dağılım, bu toplantıyı lağvediyorum dedi. Mehdi dinlemiyerek zikre devam etti. Jandarmalar hükûmet içine girdiler ve biraz sonra bir piyade yüzbaşı geldi. Mehdinin ne istediğini sordu. O yüzbaşı da gitti. Jandarma kumandanı geldi, Mehdi jandarma kumandanına ben Mehdiyim, halkı şeriata davet ediyorum dedi. Jandarma kumandanı da biz de Müslümanız, haydi dağılın dedi ise de, jandarma kumandanı da ayrılınca etrafa toplanan halk bizi alkışlamaya başladı. Bu sırada bir zabit emrinde bir asker müfrezesi geldi. Zabit mehdinin yanına yaklaşarak yakasından tuttu, teslim olmasını söyledi. Mehdi kızdı, zabiti kaktırdı ve bir silâh atarak zabiti yaraladı. Zabit yaralı olarak camiin kapusunun içine düştü. Mehdi ve Şamdan Mehmet, zabitin arkasından gittiler, zabitin kafasını kestiler ve başını alıp getirdiler. Halktan tanımadığım birisi bir ip getirdi, Mehdi, kelleyi sancağın ucuna dikti, birisi de çukur kazdı, amma bilmiyorum bu sırada etraftan silâhlar atılmağa başladı. Mehdi Mehmet, Sütçü Memet, Şamdan Memet, vuruldular ve düştüler.

S – Halkı dine davet etmek için nereye kadar gideceksiniz?

C – Çin’e kadar gidip bütün Yahudileri Müslüman ettikten sonra Mehdi kendisi de Müslümanların başına halife olacaktı.

S- Her memleket halkını Müslüman ettikten sonra Çin’e kadar gitmeyi kararlaştırdığınıza göre Müslüman ettiğiniz memleketlerde kimi bırakacaktınız?

C- Buralarını dine davet ettikten sonra Menemen’de Şeyh Saffet’l bırakıp Mehdi’nin kararı gibi Arabistana kadar gidecektik.

Müddei Umumi Hidayet Bey – Mehdi’nin Menemen’den evvelki Şeyh Saffetle olan vaziyet ve münasebetlerini söyleyin.

S- Menemen’e gelmezden evvel Mehdi başkaca ne vakit Şeyh Saffet ile görüşmüştür?

C- Bir cuma günü Şeyh Saffet’le Mehdi’yi yolda bir çamlık arasında Rumca konuşmaktalar iken tesadüf ettim, bana sigara verdiler, içtim. Ve yanlarından ayrıldım ve çekildim, biraz yanlarından ayrıldım. kenardan Şeyh Saffet ile Mehdi’nin konuşmalarını ve vaziyetlerini takip ettim. Bir saat kadar konuştular, ayrıldım gittim, yine bir gün Saffet Hoca bana tesadüf etti. Beni bir zeytinlik içine çekti. Orada cebinden çıkardığı bir defter yaprağına bir şeyler yazarak al şu mektubu Derviş Mehmed’e ver dedi, ben aldım götürdüm.

Müddei Umumi Hidayet B. – Maznun Nalıncı Hasan’dan sorulsun, kendisi hiç mektup alıp Şeyh Esad’a ziyarete gitmiş midir?

S – Böyle bir seyyahat yaptın mı?

C- Maznun; Evet İstanbul’a bir mektup ile Şeyh Esad’a ziyarete gittim. Laz İbrahim benim orada Şeyh Esat namında bir şeyhim vardır dedi, oturduğu yeri tarif etti, mektubu alarak İstanbul’a gitmek üzere İzmire gittim. Vapurda Manifaturacı Osman’a tesadüf ettim. İstanbul’a çıkınca dayım Mavunacı Dadaylı Hasan’ı aradım bulamadım. Bunun üzerine Laz İbrahim’in dediği adresle Erenköyünde Esat Hocanın köşküne gittim. Vapurda rast geldiğim Osman, benden evvel Şeyh Esad’a gitmiş onu orada gördüm, bir kaç gün sonra da Laz İbrahim Hoca da İstanbul’a geldi. Şeyh Esad’ın köşkünde ben 11 gün kaldım, bir gün Laz İbrahim, Manifaturacı Osman, Şeyh Esat ve daha bir kaç kişi ve ben orada oturup konuşuyorduk bana dışarı çıkmamı ihtar ettiler. Ben oradan dışarı çıktım. Fakat içeriden konuşulan şeyleri dinledim. Laz İbrahim, yakında şapkalar atılacak, fesler geyilecek, halifeler gelecek, tekkeler, yeniden açılacak diyor ve Hükûmet aleyhinde söyleniyordu. Yine bir gün İstanbul’a Laz İbrahim Hoca ile beraber gezerken denizde iki tane zırhlı vardı. Laz İbrahim, bu zırhlıları görünce, işte bunları görüyor musun bunların içinde Sultan Hamidin oğulları vardır. Nerede ise halifelik avdet edecek demişti.

S- Sen başka daha ne vakit İstanbul’a glttln?

C – Ondan bir sene evvel yine bir defa gitmiştim.

S- İmam İbrahim Efendi ne vakit İstanbul’dan dönmüş?

C- Menemen hadisesinden bir ay evvel Manisa’ya döndü ve Manisa’da tekkelerin yine açılacağını filân söyler dururdu.

S- İstanbul’dan sen mi daha evvel geldin, yoksa İbrahim Efendi mi?

C- Ben daha evvel geldim. İmam İbrahim Efendi benden üç, dört gün sonra geldi ve yine camilerde halifelerin geleceğini, tekkelerin açılacağı hakkında vaizlerde bulunurdu.

S – Yalnız Manisa’da mı vaaz veriyor, köylere gitmiyor mu idi?

C- Köylere de gidip tarikat lehinde halka nasihatlerde bulunup ahaliyi nakşibendi tarikatine intisap etmeleri için teşvik ederdi.

S- Köylerde seyyahatı esnasında gizli cemiyetler teşkil ediyor mu idi?

C- Gizli cemiyet teşkil ettiğini bilmem yalnız camilerde her vakit namazdan sonra resmen cemaatı zikrettirirdi ve hiç korkmayın hükûmet bizim zikrimize mani olamaz derdi.

S- Sen ne vakit nakşibendi tarikatine intisap ettin?

C- İki sene evvel.

S- Sen bu zikirlere nasıl iştirak ediyordun?

C- Bir defa Laz İbrahim’in camaate hitaben istiyen gitsin biz zikredeceğız dedi. Oturup zikrettik. Biz ondan sonra Laz İbrahim’in evine gittik. Bizi evinde zikrettirdi.

Bana Şeyh Esat için şeyhimizi hiç bir vakit unutma derdi. İşte bunların bu yoldaki tarikata mütedair teşvikat yaptıkları itikatla içime ateş gibi bir şey düştü en nihayet ben de tarikate sülûk ettim. Mesele bundan ibarettir. Ben tarikat şebekesinin bütün icraat ve faaliyetini baştan nihayete kadar anlattım. Hiç bir şey saklamıyorum. Evvel ve ahir hadiseyi bütün mahiyet ve şümulile söyledim. Hatta müstantıklara da verdiğim ifade bu yoldadır.

Sorguya çekilen diğer maznun Küçük Hasan, makamı riyasetten:

S – Hasan sen de anlat bakalım? Mehdi Memed’in yanında bulunduğunuz müddetçe ne gibi hareketlerde bulundunuz. Menemen’e gelip buradaki hadisenin sonuna kadar geçen safahatı anlat?

C- Paşam Hazretleri! Mehdi Memet dedikleri adam yedi senedenberi şeyhlik yapıyormuş. Bunun yanında bir çok derviş ve müritleri de varmış. Bir defa pederime nasıl senin çocuklar camiye gidiyorlar mı, namaz kılıyorlar mı? Dedi ve bana da ahIr zamanda bir mehdi çıkacaktır, biliyor musun dedi. Ben de evet biliyorum dedim. Öyle ise işte o Mehdi benim dedi ve beni kendisine mürit olmağa davet etti ve bana nasıl zikir yapılmak lâzım geleceğini öğretti. Tarif ettiği duaları okudum, bu adam beni de kandırdı. Bir gün toplandığımız Çırak Mustafanın kahvesinde tesbih ile bana 500 defa lâilâheillâllah ismi celâlini çekeceksin dedi. Bunu da tarif ettiği minval üzere yaptım. Mehdi Memet ve Sütçü Memet, nakşibendi tarikatinin ihyası için teşkilât yapıyorlarmış ve her vakit Mehdi Memed’in tarif ettiği gibi zikre devam ediyordum. Çırak Mustafa’nın kahvesi Hükümet tarafından kapatıldıktan sonra müritlerden Tatlıcı Hüseyinin teklifi üzerine onun evinde akşamları toplanmağa ve zikretmeğe başladık. Tatlıcı Hüseyinin evinde Mehdi yapılan teşkilât etrafında gidecekleri yeri kararlaştırıyordu ve maksadı da Türkiye’de bütün vilâyetlerde, kasabalarda, köylerde halkı dine davet ettikten sonra Avrupa Devletlerini de bu minval üzere dine davet edecekti ve Türkiyede kapanan tekkeleri yeniden açmak için çalışacağını söylerdi. Bu maksadının husulü için Hazreti Peygamberin zamanında nasıl bir yol tutup din uğrunda çalıştığından ve ne suretle dini islâmı neşrettiğinden anlarla misaller getirerek bizi ikna etmek için hazreti peygamber de böyle zikir ve tehlil ve tevhitlerde bulunup hak yolunu kazanmış idi diyordu. Bu toplantılarda Menemen lâfı olmadı. Yalnız silâh olmadığından karakolların basılıp silâh temin edilmesi bahsı geçmiş idi. Mehdi Memet, bana İsmail’e git benden selam söyle bir tüfenk versin al gel dedi. Ben de gittim İsmail’e Mehdi Memed’in selâmını söyledim ve silah istediğini anlattım.

İsmail çuval içerisine bir silâh koydu, ben de silâhı alıp çuvala koydum. Mehdi Memed’e götürdüm. Mehdi Memet Manisa’da Koca Mustafa’dan da bir bıçak temin etmiş, Tatlıcı Hüseyin’in evinde kararlaştırdığımız veçhile Mehdi, Sütçü Memet, Şamdan Memet nezdine bir gün evvel Paşa Köyüne hareket ettiler. Biz de bir gün sonra orada onlara iltihak ettik. Köyde Mehdi’nin bacanağı posta sürücüsü Ahmed’ln evinde misafir olduk. Üç dört gün bu suretle orada zikrettik Ve beni çok tehdit ederdi.

S- Senin daha başka kardeşlerin olduğuna göre neden Mehdi Memet seni kendisine mürit yapmağı intihap ediyor. Mademki seni korkutuyor. Sen Mehdiden gördüğün tehditlerden babam neden haberdar etmedin?

C- Paşam Hazretleri. Beni çok korkuttu. Dualarla aklımı aldı. Babama söylemedim. Nedense kendisine mürit yapmağa beni seçmiş. Reis Paşa: İfadene devam et:

Maznun Küçük Hasan, bu minval üzere Paşa köyünde Mehdi Memed’in kayin validesinin evinde üç dört gün kaldık. Mehdi oradaki halka evvelâ av maksadile geldiğini, sonra da Mehdi olduğunu ilan etti ve maksadını anlattı. Bozalan’a gelmek üzere yola çıkarken köylülerin bazıları gitmeseniz eyi olur, diyordu.

S- Mehdi’nin kayın validesi kendisine böyle bir teşebbüsten yaz geçmesini söylemedi mi?

C- Kayin validesi gitme, der, fakat Mehdi Memet dinlemezdi.

S- Ondan sonra ne oldu.

C- Bu minval üzere Paşa Köyünden yola çıktık tanı 11 saat yol yürüdük. Sünbül mevkiinde çamlık altında bir su başında oturduk. Ramazan oradan bir bahane ile kaçtı, Sütçü Memet aradı, bulamadı, bundan sonra Mehdi bizi daha fazla tazyik altına almağa başladı. O su kenarında da esrar içtik. Bozalan Köyünün yakınında bir derede biz kaldık yalnız Sütçü Memet köye geldiler. Gece idi. Sabahleyin Hacı İsmail’in küçükoğlu Hüseyin gelerek bizi de aldı, Bozalana gittik Hacı İsmail’in büyükoğlu Hüseyin bunlara iki silâh daha temin etti ve Hacı İsmail’in evine misafir olduk. Bize yemek verdiler. Bu köyde bir hafta kadar zikrettik. Esrarlı sigara içtik. Burada da Mehdi Memet Mehdiliğlni ilân etti ve bizim için de bunlara eshabı kehifdendlr dedi. Bu sözler üzerine köylü elhamdülillah Mehdinin yüzünü gördük derlerdi. Bununla beraber Mehdi Memet ben mehdiliğimi ilân etmeğe çıkıyorum. Halkı dine davet edeceğim. Muvaffak olduktan sonra da size birer memuriyet veririm dedi. Mehdi daima esrar içtirir ve kendi amaline hizmet ettirmek için böylece bizi bir takım kayıtlar altında tutardı. Bizi budala yapmıştı. Bizi istihareye yatırır. Rüyalar görür, onları hallederdi. Neler yapmazdı Paşam. Meğer maksadı ne imiş Paşanı Hazretleri, bu minval üzere bu köyde bir hafta kadar dua ve zikrettikten sonra Mehdi Memet, Sütçü Memed’e biz burada zikrimizi rahat yapamıyoruz. Bize dağda bir kulübe yapsınlar oraya gidelim dedi. Sütçü Memet eniştesine söyledi ve bize dağda bir kulübe yapıldı. Oraya gittik. orada 15 gün kadar zikrettik, esrar içtik, yemeklerimizi Bozalan köylüleri getirirdi. Bu minval üzere burada zikrederken Mehdi Memet benden Menemen’i eyi bilir misin diye sordu. Ben de Nalıncı Hasan daha eyi bilir dedim. Bundan sonra Menemende kaç jandarma vardır dedi. Bir kaç jandarma olduğu söylendi. Kulübeden çıktık. Bozalan kenarına geldiğimizde, Mehdi, Abdülkerim’e rast geldi. Mehdi ona Menemen’e doğru gidiyoruz, orada Mehdiliğimi ilân edeceğim dedi. Abdülkerim Hüseyin ile beraber Mehdi’ye beni unutma, Cenabı Hak size yardımcı olsun, inşallah muvaffak olursunuz, siz gidin biz de buradan sizin hareketinizi takip edeceğiz. Buradan Menemen’e bakacağız, Menemen’de bir silah patlarsa silâhlarımızı alarak geleceğiz dedi ve bize birer sigara verdi. Oradan Gediz çayı kenarına geldik. Kayıkçıyı kaldırdık ve beri tarafa geçtik. Menemen kenarında bir zeytinliğe gelmiştik.

Sabah yakındı. Zeytinlikte oturarak esrar içtik. Şafak sökmek üzere idi. Menemen’in içerisine girdik “Bozalan’dan hareket ederken Mehdi bana da bir tabanca vermişti. Fakat ben onu hiç kullanmadım” Menemen’in içerisine girmezden evvel Mehdi bize ayetülkürsiyi okutmağa başladı. Menemen’in içerisine tekbirlerle girdik. Çarşı içerisinde bir cami yanına geldik, silâhlılar camiin etrafını sardılar Nalıncı Hasan camiye girerek bir sancak aldı o vakit camide iki kişi vardı, bir insan da ezan okumak üzere idi. Mehdi, Camide bulunanlara ben ahir zamanda gelecek olan mehdiyim deyince camidekiler şehadet getirmeğe başladılar. Sancakla camiin önündeki meydanlığa geldik, orada biraz zikrettikten sonra Mehdi, Menemen’in içerisini, mahallelerin gezmek istedi. Ve orada hazır bulunan tanımadığım birisine bize mahalleleri gezdir dedi. O tanımadığım adam bizimle beraber mahalleleri zikrederek dolaştık, bir yere geldik, Mehdi bizden ayrılmıştı. Mehdi’yi kaybettik, dolaşırken bir sokakta Mehdiyle Saffet Hocayı karşı karşıya gördük. Saffet Hoca evine girdi. Pencereyi kapattı biz oradan tekrar belediye meydanlığına geldik yine zikre başladık bir çok halk toplanmıştı. Sancağı yere dikmek istedik, tanımadığım birisi bir çukur kazdı, sancak oraya dikildi. Etrafımıza tahminen 100 kişi toplanmıştı. Bunların hemen hepsi zikre iştirak ediyorlardı. Mehdi Mehmet mehdiliğini ilân etmişti. Ve etraf 70 000 evliya ile sarılmıştı. Herkes öğleye kadar sancağın altına gelsin, gelmiyenlerin kafası kesilecektir dedi. Bu sırada bir jandarma, yanında dört beş jandarma ile gelerek Mehdi’ye ne istiyorsun, dağılın dedi, Mehdi ona ben mehdiyim, halkı şeriata ve dine davete geldim. Etraf sarılmıştır. 70 000 kişi vardır dedi. Ve silâhını jandarmalara karşı kaldırdı. Jandarmalar kaçarak hükümete girdiler. Zikir yine devam ediyordu. Müteakiben bir jandarma yüzbaşısı gelerek Mehdi ile konuştu. Ve Mehdi’ye biz de Müslümanız, dağıln dedi. Ve jandarma yüzbaşısı da hükümete doğru gidince halkın bir kısmı Mehdi’yi alkışladılar. Yine bir askeri yüzbaşısı geldi. O da döndü. Arkadan bir genç zabit kumandasında süngü takılı bir müfreze geldi. Zabit, Mehdi’nln yanına gelerek yakasından tuttu. Mehdi’ye teslim ol dedi, Mehdi zabiti kaktırdı ve silâhla vurdu. Zabit yaralı olarak camii yanına gelince düştü. Şamdan Mehmet giderek zabitin kafasını kesti, getirdi sancağın ucuna dikti. Baş orada durmayınca ahaliden birisi ip verdi. Başı sancağın ucuna bağladılar. Ve yine bu vaziyette meydanlıkta tekbire başladık. Süngü takılı askerler kaçmışlardı. Zikir esnasında her taraftan silâhlar patlamağa başladı. Mehdi, Sütçü Mehmet, Şamdan Mehmet vuruldular. Mehmet Emin de yaralandı. Biz Nalıncı Hasan ile Manisa’ya kaçtık, üç gün sonra bizi Manisa’da tuttular. Mesele bundan ibarettir Paşam Hazretleri.

S- Mehdi Menemen’den sonra nerelere gideceğini söylemiş miydi?

C- Mehdi, Bozalan’dan hareket ettiğimiz zaman Menemen’i işgal ettikten sonra bir şeyh bırakacağını, Manisa’yı, Ankara’yı, her tarafı işgal edeceğini, oradan Şam’a giderek Hazreti İsa ile buluşacağını demişti. Ben yerde miyim, gökte miyim, nerede olduğumu bilmediğimden daha doğrusu Paşa Hazretleri, biz meczup bir halde olduğumuzdan hiç bir şey deyemiyorduk.

Diğer maznun – Ramazan sorguya çekildi.

Paşa Hazretleri. Ben Manisa’da Sütçü Memet’le kendisinden süt aldığımdan tanışırdım. Ben de bu nakşibendi tarikatına beş ay evvel intisap ettim. Mehdi ile beni Sütçü Mehmet tanıttırdı. Paşa Hazretleri ben cahilim, Mehdi ile böylece tanıştıktan sonra bir gün Mehdi bana dua ve zikrediyor musun dedi. Ara sıra zikir ve dua ediyorum dedim. Çok dua ve zikret, bunu yapan Müslümanlar Allah’a yakın olurlar diye kandırdı. Ben de bunlarla bir kaç akşam Tatlıcı Hüseyinin evine giderek zikrettim. Tarikata ilk girdiğini zaman Mehdi’yi tanımazdım. Onun daha bir çok müritleri varmış. Ha Paşam beni evvela Sütçü Mehmet, Mehdi için onun arkasında 70 000 melaike vardır, onun müridi ol, gelmezsen senin için fena olur, her halde onun müridi olmalısın demişti. Ben de bunların toplandıkları Tatlıcı Hüseyinin evine gittim, iki defa bulundum. Orada bunlar mütemadiyen Mehdilik meselelerini konuşuyorlardı. Sütçü Mehmet Manisa’da İsmailden bir silah aldı. Bir gün sonra postaya binerek Paşa Köyüne gittik. Oradan da Bozalan’a giderken bana cebren yürü diyorlardı, Küçük Hasanla biz diğerlerine nisbeten daha geride idik. Yolda su dökmek bahanesile kaldım ve kaçtım. “Paşa Köyünde iken Mehdi ile Şamdan Mehmed’e silâh geldi”.

S- Manisada Mehdi’den başka hangi şeyhleri tanırsın?

C- Manisadaki şeyhleri tanımam.

S- Mehdi Mehmet kendisine derviş bulmak için başkasına ne için müracaat etmemiş te sana ediyor, demek sen bir meyil göstermişsin ki ona iltihak etmişsin.

C- Başkasına teklif etmeyip te bana teklif ettiğini bilirim.

S- Mehdi Mehmed’in daha bir çok müritleri olduğunu söylüyorsun, halkı dine davet etmek için diğer dervişlerine neden teklif etmemiş te, sana etmiş?

C- Bana teklif etti, diğer müritlerine neden teklif etmediğini bilmem.

S- Mehdi Mehmedin müritlerl kimlerdir.

C- Benim tanıdığım Mehmet Emin, Sütçü Mehmet, Şamdan Mehmet, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan, Tatlıcı Hüseyindir, başkalarını bilmem.

Bu sırada Memet Emin ayağa kalkarak kendiliğinden iltihak etmiştir, hatta bize et bile vermişti. Maznun Ramazan Ben korktum korkumdan et verecek oldum. Fakat almadılar.

S- Mehdi sizi nerelere götüreceğini söyledi mi?

C- Hayır söylemedi.

S- Mademki söylemedi böyle silâhlı olarak yola çıkıyorsunuz oradaki köylerden bu adam bizi böyle nereye götürüyor deye soramaz mıydın?

C- Silahlar gelince bize Mehdi hemen kalkın gidelim dedi ben köylüden bizi nereye gönderiyor deye sormağa vakit bulamadım.

S- O esnada ne kadar kaldınız ki sormağa vakit kalmıyor.

C- Bir çeyrek saat kadar kaldık.

S- Daha fazla kalmışsınız.

C- Belki bir saat kadar kalmışızdır. Reis Mustafa Paşa Mehmet Emin bu köyde ne kadar kaldınız. Memet Emin : Silâhlar geldikten sonra köyde bir veya bir buçuk saat daha kaldık dedi.

Maznun Tatlıcı Hüseyin, sorguya çekildi.

S- Reis Mustafa Paşa, sen söyle bakalım Tatlıcı Hüseyin?

C- Maznun Tatlıcı Hüseyin, efendim benim evimde kat’iyen toplantı olmamıştır. İsbat etslnler, cezama razıyım.

S- Sen Mehdi Mehmet ve arkadaşlarım hiç bir yerde görmedin mi?

C- Kahvede falan gördüm.

S- Mehmet Emin ve iki Hasan’ın Mehdi ile kendilerinin senin evine gelip toplandığınızı söyliyorlar.

C- Hayır efendim evime gelmediler.

S- Mehdi Mehmed’i nasıl bir adam olarak tanırsın.

C- Kızık bir adamdır. Vururum, keserim, kırarım der durur.

S- Mehdi’nin kızık bir adam olduğunu nereden biliyorsun.

C- Kasap Hasan namında birisile evvelce eşkiyalık yapmış, sonra seferberlik sıralarında, askerlik münasebetile kendisini tanırım. Ben İstanbulda sanayide askerdim. Mehdi Mehmet habaset sahibi bir adamdır. Ondan dolayi bunu kızık, vururum, keserim diyen aksi bir adam olarak tanırım.

Maznun Topçu Hüseyin: Toplantı falan yapmadık, yalandır. Fırkacılık meselesinden bana bunlar muğberdir diyerek cürmünü inkâr etti.

Müddei Umumi Hidayet Bey: Tatlıcı Hüseyin’in oturduğu ev kendisinin mülkü müdür?

S- Reis Paşa : Ev kendinin midir? Maznun Tatlıcı Hüseyin ev kendimindir? Müddei Umumi Hidayet Bey, Tatlıcı Hüseyin, Mehdi Memet ve buradaki olan arkadaşlarının evine gelip toplantı yapılmadığını söyledi. Halbuki Mehmet Emin ve iki Hasan’ın Tatlıcı Hüseyin’in evinde toplantı yapıldığını müttehiden söyliyorlar.

Şu halde Memet Emin ve Hasanlardan Tatlıcı Hüseyinin evinin dahili taksimatını tarif etsinler dedi. Reis Paşa : Küçük Hasan’a, Hasan tarif et bakalım?

Küçük Hasan, sokak kapısı iki. kanatlıdır içeriye girilince avlısı çukurdur. Ev iki katlıdır. Alt katta merdiven altında sol tarafta küçük bir odada oturduk. Hatta odada bir karyola vardı. Etrafında da kanepeler vardı.

Nalıncı Hasan, evet, evin taksimatı Hasan’ın tarif ettiği gibidir dedi. Mehmet Emin ve Ramazan : Evet Paşa Hazretleri, evet, taksimatı böyledir dedi. İcabı düşünüldü. Vaktin hulûlüne mebni duruşmanın 17 Kânunusani 1931 cumartesi, saat ona talikine müttefikan karar verildi. 15.1.931

Reis  Mustafa
Âza Demir
Âza  Ata
Âza Ziya
Âza Baha
Âza Kemal
Âza İsmail

Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler