Salı, Mart 19, 2024
Ana SayfaHukuk HavuzuAile HukukuMal Rejiminin Tasfiyesi Davası Belirsiz Alacak Davasıdır.

Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası Belirsiz Alacak Davasıdır.

- Advertisement -

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin, mal rejiminin tasfiyesi davalarının “BELİRSİZ ALACAK DAVASI” olduğuna ilişkin içtihadı

KARAR METNİ

8. Hukuk Dairesi         2014/19870 E.  ,  2016/1924 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ    :
Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ    : Katkı Payı ve Katılma Alacağı
… ile … aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının açılmamış sayılmasına dair ….. Aile Mahkemesi’nden verilen 10.06.2014 gün ve 106/398 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı … Çıtlak vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL katkı payı alacağı, 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının ev hanımı olduğu, davacının katkısı bulunmadığından açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, talebin katkı payı ve katılma alacağı talebini içerdiği, katkı payı talepli davanın belirsiz alacak davası olmadığı, davacı vekilinin talebini açıklamadığı, verilen süre içinde talep sonucundaki eksikliği gidermediği HMK 120. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın verilen süreye rağmen talep ile ilgili açıklama yapılamadığı, eksik harcın da yatırılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Somut olaya gelince; eşler, 12.03.1983 tarihinde evlenmiş, 27.11.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu taşınmazların bir kısmının, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, bir kısmının ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
6100 sayılı HMK’nun 107. maddesinde, belirsiz alacak davaları; davanın açıldığı tarihte miktarı yahut değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen, belirlenmesi davacıdan beklenemeyen veya bunun imkansız olduğu, ancak karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olan davalar olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede, belirsiz alacak davalarında, alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açacağı belirsiz alacak davalarında, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebi artırabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Kanun koyucu, madde metninde “miktarı ve değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen” tabirini bilinçli olarak kullanmıştır. Bu düzenlemeyle dava konusu alacak miktarının belirlenmesine yarayan bilgilere ulaşılmanın imkansız ya da çok zor olduğu durumlarda belirsiz alacak davalarının açılmasına imkan verilmiştir. Bununla yargı yükünün azaltılması, hak aramanın kolaylaştırılması ve yargılamanın en kısa sürede, en az masrafla tamamlanması amaçlanmıştır.
Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir, ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek olmaksızın aynı davada alacağının tümünü talep edebilmektedir. Başlangıçtaki belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir (PEKCANITEZ, H., Belirsiz Alacak Davası, DEÜHFD, C.11, Özel Sayı: 2009, s. 535).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Davacı dava dilekçesindeki açıklamalarında talebini katkı payı ve katılma alacağı olarak belirterek bunun tespitini ile 500,00 TL katkı payı alacağı ve 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği görülmektedir. Davacının dava dilekçesindeki anlatımlarıyla alacağını dava açtığı sırada belirleyemediği, ancak delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelebileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, davacının davasını dava açılmadan önce yürülüğe giren 6100 sayılı HMK m. 107’de düzelenen ‘belirsiz alacak davası’ niteliğinde açtığının kabulü gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi davalarının niteliği gereği belirsiz alacak davası olduğunun kabulü gerekir. Durum böyle iken mahkemece, davacının talebini açıklamadığı ve yapması gereken açıklmaya göre harcını tamamlamadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş, yargılamanın kaldığı yerden devamı ile tahkikata ilişkin usul işlemlerinin yürütülmesi, tahkikat sonucuna göre davacının talebi hakkında bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

8. Hukuk Dairesi         2014/19870 E.  ,  2016/1924 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ    :
Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ    : Katkı Payı ve Katılma Alacağı
… ile … aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının açılmamış sayılmasına dair ….. Aile Mahkemesi’nden verilen 10.06.2014 gün ve 106/398 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı … Çıtlak vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL katkı payı alacağı, 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının ev hanımı olduğu, davacının katkısı bulunmadığından açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, talebin katkı payı ve katılma alacağı talebini içerdiği, katkı payı talepli davanın belirsiz alacak davası olmadığı, davacı vekilinin talebini açıklamadığı, verilen süre içinde talep sonucundaki eksikliği gidermediği HMK 120. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın verilen süreye rağmen talep ile ilgili açıklama yapılamadığı, eksik harcın da yatırılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Somut olaya gelince; eşler, 12.03.1983 tarihinde evlenmiş, 27.11.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu taşınmazların bir kısmının, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, bir kısmının ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
6100 sayılı HMK’nun 107. maddesinde, belirsiz alacak davaları; davanın açıldığı tarihte miktarı yahut değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen, belirlenmesi davacıdan beklenemeyen veya bunun imkansız olduğu, ancak karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olan davalar olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede, belirsiz alacak davalarında, alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açacağı belirsiz alacak davalarında, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebi artırabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Kanun koyucu, madde metninde “miktarı ve değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen” tabirini bilinçli olarak kullanmıştır. Bu düzenlemeyle dava konusu alacak miktarının belirlenmesine yarayan bilgilere ulaşılmanın imkansız ya da çok zor olduğu durumlarda belirsiz alacak davalarının açılmasına imkan verilmiştir. Bununla yargı yükünün azaltılması, hak aramanın kolaylaştırılması ve yargılamanın en kısa sürede, en az masrafla tamamlanması amaçlanmıştır.
Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir, ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek olmaksızın aynı davada alacağının tümünü talep edebilmektedir. Başlangıçtaki belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir (PEKCANITEZ, H., Belirsiz Alacak Davası, DEÜHFD, C.11, Özel Sayı: 2009, s. 535).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Davacı dava dilekçesindeki açıklamalarında talebini katkı payı ve katılma alacağı olarak belirterek bunun tespitini ile 500,00 TL katkı payı alacağı ve 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği görülmektedir. Davacının dava dilekçesindeki anlatımlarıyla alacağını dava açtığı sırada belirleyemediği, ancak delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelebileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, davacının davasını dava açılmadan önce yürülüğe giren 6100 sayılı HMK m. 107’de düzelenen ‘belirsiz alacak davası’ niteliğinde açtığının kabulü gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi davalarının niteliği gereği belirsiz alacak davası olduğunun kabulü gerekir. Durum böyle iken mahkemece, davacının talebini açıklamadığı ve yapması gereken açıklmaya göre harcını tamamlamadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş, yargılamanın kaldığı yerden devamı ile tahkikata ilişkin usul işlemlerinin yürütülmesi, tahkikat sonucuna göre davacının talebi hakkında bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

8. Hukuk Dairesi         2014/19870 E.  ,  2016/1924 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ    :
Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ    : Katkı Payı ve Katılma Alacağı
… ile … aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının açılmamış sayılmasına dair ….. Aile Mahkemesi’nden verilen 10.06.2014 gün ve 106/398 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı … Çıtlak vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL katkı payı alacağı, 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının ev hanımı olduğu, davacının katkısı bulunmadığından açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, talebin katkı payı ve katılma alacağı talebini içerdiği, katkı payı talepli davanın belirsiz alacak davası olmadığı, davacı vekilinin talebini açıklamadığı, verilen süre içinde talep sonucundaki eksikliği gidermediği HMK 120. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın verilen süreye rağmen talep ile ilgili açıklama yapılamadığı, eksik harcın da yatırılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Somut olaya gelince; eşler, 12.03.1983 tarihinde evlenmiş, 27.11.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu taşınmazların bir kısmının, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, bir kısmının ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
6100 sayılı HMK’nun 107. maddesinde, belirsiz alacak davaları; davanın açıldığı tarihte miktarı yahut değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen, belirlenmesi davacıdan beklenemeyen veya bunun imkansız olduğu, ancak karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olan davalar olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede, belirsiz alacak davalarında, alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açacağı belirsiz alacak davalarında, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebi artırabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Kanun koyucu, madde metninde “miktarı ve değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen” tabirini bilinçli olarak kullanmıştır. Bu düzenlemeyle dava konusu alacak miktarının belirlenmesine yarayan bilgilere ulaşılmanın imkansız ya da çok zor olduğu durumlarda belirsiz alacak davalarının açılmasına imkan verilmiştir. Bununla yargı yükünün azaltılması, hak aramanın kolaylaştırılması ve yargılamanın en kısa sürede, en az masrafla tamamlanması amaçlanmıştır.
Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir, ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek olmaksızın aynı davada alacağının tümünü talep edebilmektedir. Başlangıçtaki belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir (PEKCANITEZ, H., Belirsiz Alacak Davası, DEÜHFD, C.11, Özel Sayı: 2009, s. 535).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Davacı dava dilekçesindeki açıklamalarında talebini katkı payı ve katılma alacağı olarak belirterek bunun tespitini ile 500,00 TL katkı payı alacağı ve 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği görülmektedir. Davacının dava dilekçesindeki anlatımlarıyla alacağını dava açtığı sırada belirleyemediği, ancak delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelebileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, davacının davasını dava açılmadan önce yürülüğe giren 6100 sayılı HMK m. 107’de düzelenen ‘belirsiz alacak davası’ niteliğinde açtığının kabulü gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi davalarının niteliği gereği belirsiz alacak davası olduğunun kabulü gerekir. Durum böyle iken mahkemece, davacının talebini açıklamadığı ve yapması gereken açıklmaya göre harcını tamamlamadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş, yargılamanın kaldığı yerden devamı ile tahkikata ilişkin usul işlemlerinin yürütülmesi, tahkikat sonucuna göre davacının talebi hakkında bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

8. Hukuk Dairesi         2014/19870 E.  ,  2016/1924 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ    :
Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ    : Katkı Payı ve Katılma Alacağı
… ile … aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının açılmamış sayılmasına dair ….. Aile Mahkemesi’nden verilen 10.06.2014 gün ve 106/398 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı … Çıtlak vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL katkı payı alacağı, 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının ev hanımı olduğu, davacının katkısı bulunmadığından açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, talebin katkı payı ve katılma alacağı talebini içerdiği, katkı payı talepli davanın belirsiz alacak davası olmadığı, davacı vekilinin talebini açıklamadığı, verilen süre içinde talep sonucundaki eksikliği gidermediği HMK 120. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın verilen süreye rağmen talep ile ilgili açıklama yapılamadığı, eksik harcın da yatırılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Somut olaya gelince; eşler, 12.03.1983 tarihinde evlenmiş, 27.11.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu taşınmazların bir kısmının, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, bir kısmının ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
6100 sayılı HMK’nun 107. maddesinde, belirsiz alacak davaları; davanın açıldığı tarihte miktarı yahut değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen, belirlenmesi davacıdan beklenemeyen veya bunun imkansız olduğu, ancak karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olan davalar olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede, belirsiz alacak davalarında, alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açacağı belirsiz alacak davalarında, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebi artırabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Kanun koyucu, madde metninde “miktarı ve değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen” tabirini bilinçli olarak kullanmıştır. Bu düzenlemeyle dava konusu alacak miktarının belirlenmesine yarayan bilgilere ulaşılmanın imkansız ya da çok zor olduğu durumlarda belirsiz alacak davalarının açılmasına imkan verilmiştir. Bununla yargı yükünün azaltılması, hak aramanın kolaylaştırılması ve yargılamanın en kısa sürede, en az masrafla tamamlanması amaçlanmıştır.
Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir, ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek olmaksızın aynı davada alacağının tümünü talep edebilmektedir. Başlangıçtaki belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir (PEKCANITEZ, H., Belirsiz Alacak Davası, DEÜHFD, C.11, Özel Sayı: 2009, s. 535).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Davacı dava dilekçesindeki açıklamalarında talebini katkı payı ve katılma alacağı olarak belirterek bunun tespitini ile 500,00 TL katkı payı alacağı ve 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği görülmektedir. Davacının dava dilekçesindeki anlatımlarıyla alacağını dava açtığı sırada belirleyemediği, ancak delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelebileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, davacının davasını dava açılmadan önce yürülüğe giren 6100 sayılı HMK m. 107’de düzelenen ‘belirsiz alacak davası’ niteliğinde açtığının kabulü gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi davalarının niteliği gereği belirsiz alacak davası olduğunun kabulü gerekir. Durum böyle iken mahkemece, davacının talebini açıklamadığı ve yapması gereken açıklmaya göre harcını tamamlamadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş, yargılamanın kaldığı yerden devamı ile tahkikata ilişkin usul işlemlerinin yürütülmesi, tahkikat sonucuna göre davacının talebi hakkında bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

8. Hukuk Dairesi         2014/19870 E.  ,  2016/1924 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ    :
Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ    : Katkı Payı ve Katılma Alacağı
… ile … aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının açılmamış sayılmasına dair ….. Aile Mahkemesi’nden verilen 10.06.2014 gün ve 106/398 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı … Çıtlak vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL katkı payı alacağı, 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının ev hanımı olduğu, davacının katkısı bulunmadığından açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, talebin katkı payı ve katılma alacağı talebini içerdiği, katkı payı talepli davanın belirsiz alacak davası olmadığı, davacı vekilinin talebini açıklamadığı, verilen süre içinde talep sonucundaki eksikliği gidermediği HMK 120. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın verilen süreye rağmen talep ile ilgili açıklama yapılamadığı, eksik harcın da yatırılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Somut olaya gelince; eşler, 12.03.1983 tarihinde evlenmiş, 27.11.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu taşınmazların bir kısmının, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, bir kısmının ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
6100 sayılı HMK’nun 107. maddesinde, belirsiz alacak davaları; davanın açıldığı tarihte miktarı yahut değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen, belirlenmesi davacıdan beklenemeyen veya bunun imkansız olduğu, ancak karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olan davalar olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede, belirsiz alacak davalarında, alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açacağı belirsiz alacak davalarında, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebi artırabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Kanun koyucu, madde metninde “miktarı ve değeri tam ve kesin olarak belirlenemeyen” tabirini bilinçli olarak kullanmıştır. Bu düzenlemeyle dava konusu alacak miktarının belirlenmesine yarayan bilgilere ulaşılmanın imkansız ya da çok zor olduğu durumlarda belirsiz alacak davalarının açılmasına imkan verilmiştir. Bununla yargı yükünün azaltılması, hak aramanın kolaylaştırılması ve yargılamanın en kısa sürede, en az masrafla tamamlanması amaçlanmıştır.
Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir, ancak dava sırasında alacağın tespiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek olmaksızın aynı davada alacağının tümünü talep edebilmektedir. Başlangıçtaki belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir (PEKCANITEZ, H., Belirsiz Alacak Davası, DEÜHFD, C.11, Özel Sayı: 2009, s. 535).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Davacı dava dilekçesindeki açıklamalarında talebini katkı payı ve katılma alacağı olarak belirterek bunun tespitini ile 500,00 TL katkı payı alacağı ve 500,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği görülmektedir. Davacının dava dilekçesindeki anlatımlarıyla alacağını dava açtığı sırada belirleyemediği, ancak delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hâkimin takdiri ile belirlenebilir hale gelebileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, davacının davasını dava açılmadan önce yürülüğe giren 6100 sayılı HMK m. 107’de düzelenen ‘belirsiz alacak davası’ niteliğinde açtığının kabulü gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi davalarının niteliği gereği belirsiz alacak davası olduğunun kabulü gerekir. Durum böyle iken mahkemece, davacının talebini açıklamadığı ve yapması gereken açıklmaya göre harcını tamamlamadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş, yargılamanın kaldığı yerden devamı ile tahkikata ilişkin usul işlemlerinin yürütülmesi, tahkikat sonucuna göre davacının talebi hakkında bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler