Türkiye’de 34 yıldır fiilen uygulanmayan ve 16 yıldır da hukuken bulunmayan idam cezası, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra meydanlarda atılan “İdam isteriz” sloganlarıyla yeniden gündeme gelmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Yüksekova saldırısında hayatlarını kaybeden astsubay eşi Nurcan Karakaya ve 11 aylık bebeği Bedirhan Mustafa Karakaya’nın Sivas’taki cenaze töreninde yaptığı açıklamada idam cezası ile ilgili olarak, “Parlamentodan geçtiği anda benim için onaylamamak diye bir şey yoktur, onaylarım” dedi.
Darbe girişimi sonrası Kahramanmaraş’ta Fethullah Gülen maketi “Alçağa idam” sloganlarıyla ateşe verilmiş, bazı yerlerde de Gülen maketleri “asılmıştı”.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, idam cezasının yeniden yürürlüğe girmesi yönündeki çağrıları destekleyerek, “AKP hazırsa, MHP dünden hazırdır” dedi.
Eski Başbakan Binali Yıldırım o dönem Bahçeli’nin çağrısına, “Diğer partilerle uzlaşma sağlanırsa, geriye doğru işlemeyecek şekilde sınırlandırılmış düzenleme yapılabilir” yanıtını verdi.
Türkiye tarihinin idam bilançosu
Türkiye’de 1920 ile 1984 yılları arasında 15’i kadın toplam 712 kişi idam edildi.
İstiklal Mahkemeleri kararlarıyla idam edilenler bu sayıya dahil değil.
İdamların tarihi askeri darbelere koşut görünüyor.
Bülent Tanör’ün Türkiye’de İnsan Hakları Sorunu kitabındaki verilere göre “sivil yılların infaz ortalaması yaklaşık olarak 2, askeri yılların ise 13,5.”
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Başbakan Adnan Menderes ile bakanları Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edildi.
12 Mart 1971 muhtırasından sonra bu kez Mecliste “3-3” bağırışları arasında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamına onay verildi.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra da “ölüm cezasının yerine getirilmemesinde kamu yararı görülmediğinden” 50 kişi darağaçlarında yaşamını yitirdi.
“Ölüm cezasının yerine getirilmesinde” nasıl bir “kamu yararı” olduğu tartışılamadı.
Öyle ki, örneğin İlyas Has’ın ölüm cezasının yerine getirilmesine ilişkin tasarının mecliste görüşme tutanakları bir sayfayı bile bulmuyordu.
Son olarak 1984’te İlyas Has ve Hıdır Aslan idam edildi.
Bu idamlardan sonra Meclis hiçbir idam dosyasını görüşmedi.
‘Öcalan’ın asılması’ tartışmaları ve idamın kaldırılması
TBMM’de DSP-MHP-ANAP hükümeti döneminde 3 Ağustos 2002’de “Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç” idam cezası kaldırıldı.
Bu pek kolay olmadı. Erken seçim kararı alınırken, AB paketi çıkarılıp idam cezası kaldırıldı ve ortaklık bozuldu.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın idamı tartışması, 1990’ların sonu, 2000’lerin başında önemli bir gündem maddesiydi.
Seçimlerden önce meydanlarda “Apo’yu asacağız” diye oy isteyen MHP’liler görüşmeler sırasında ortağı oldukları hükümetin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün “hükümet adına” konuşmasını bile engellediler.
Başbakan Bülent Ecevit ise “DSP olarak uzun yıllardır idam cezasına karşıyız. Dünyada zaten büyük ölçüde kalktı. Türkiye’de de kalkması bizi sevindiriyor” diyordu.
Konunun “Apo ile ilgisi olmadığını” da ekliyordu.
Türkiye “barış zamanında” idam cezasının kaldırılmasını öngören Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. Protokol’ü 15 Ocak 2003 tarihinde imzaladı.
TBMM, 26 Haziran 2003 tarihinde bu protokolün onaylanmasını uygun buldu.
6. Protokol’deki “savaş ve yakın savaş tehlikesi zamanında işlenmiş fiiller için ölüm cezası öngörülebileceği” istisnası 13. Protokol’le kaldırıldı ve ölüm cezasının her koşulda kaldırılması benimsendi.
Türkiye, 2004’te 13. Protokol’ü imzaladı. 7 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleştirilen anayasa değişikliği ile anayasadan idam cezasının kalıntıları tamamen ayıklandı. Arkasından yasalardan da çıkarıldı.
Böylece ölüm cezası Türkiye hukukundan tamamen çıkarılmış oldu.
Bahçeli ‘ip’ attı, Erdoğan ‘hukuk devleti’ dedi
Ancak PKK lideri Abdullah Öcalan’ın odağında yer aldığı tartışma uzun yıllar devam etti.
Öcalan 29 Haziran 1999’da “silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçuyla idama mahkûm edildi, ancak ölüm cezasının kaldırılmasından daha sonra bu ceza ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi.
2007 seçimlerinden önce MHP lideri Devlet Bahçeli, meydanlarda ip fırlattı.
30 Haziran 2007 tarihinde Erzurum istasyon meydanında “Tek başına iktidar olan sensin. Neden asmadın? Oğluna gemi alacak kadar paran var da onu asacak kadar ip mi alamıyorsun? Haydi as” diyerek elindeki ipi fırlatıyordu.
Dönemin başbakanı Erdoğan bir gün sonra Mersin mitinginde şu yanıtı verdi:
“Dün Erzurum’da -gayet de aktörlük yönü var- elinde iple dolaşıyor. Bana ip gönderiyor, ‘al da idam et’ diyor. Bu kadar mahirdin de sana teslim ettikleri zaman yasalar, kanun, yargı ne ise yargı kararını verdiği zaman iktidardaydın, ip yoksa millet sana ip gönderirdi, bu işi halletseydin ya niye etmedin? Şu anda bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Artık idamların, ağırlaştırılmış müebbet hapse dönüştürüldüğü bir dönemi yaşıyoruz. Böyle bir dönemde ip atmak, kanunlara ne kadar uzak olduğunun da bir gereğidir. Bunlardan da haberi yok. Ne gelişiyor, ne bitiyor haberi yok.”