Salı, Nisan 16, 2024
Ana SayfaMakale4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Kapsamında Bankalarca Faiz Oranlarının Tek Taraflı...

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Kapsamında Bankalarca Faiz Oranlarının Tek Taraflı Olarak Arttırılması Hususunda Değerlendirme

Bu İçeriğimizin Başlıkları

- Advertisement -

Son zamanlarda yaşanan ekonomik kriz, tüm sektörlerde olduğu gibi bankacılık sektörü üzerinde de olumsuz etkilerini göstermektedir.

Ekonomik kriz, ilk aşamada faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte, kaynak maliyetlerinde önemli artışlara neden olmuştur. Bankalar ekonomik kriz ortamının olumsuz etkilerinden korunmak amacıyla, kullandırılan kredi faizi oranlarında, tek taraflı olarak artışlarda bulunmaktadır. Bankalarca yapılan bu tek taraflı faiz artırımı uygulamasının, , sözleşme serbestisi, iyiniyet kuralları ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (T.K.H.K.) çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;

Tek taraflı Olarak Faiz Oranını Belirleme Yetkisi

Bankalar, yapılmış olan kredi sözleşmelerinin bir çoğunda, lehlerine olan diğer kayıtlarla birlikte, faiz oranlarının tek taraflı olarak belirleme yetkisinin kendilerine verilmesini sağlamaktadırlar.

Değerlendirilecek olan ilk husus, ilgili sözleşme ve koşullarının geçerli olup olmadığıdır.
Sözleşmeler B.K.m.1/f1’e göre, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile meydana gelir.Taraflar akdin konusunu ve içinde yer alacak hükümleri belirlemede kural olarak serbesttirler.Bazı ekonomik koşullarda ve durumlarda karşılıklı olarak bir araya gelme ve bu koşulları birlikte belirleme imkanı bulunmamaktadır. Yapılacak sözleşmenin hükümleri taraflardan bir tarafından önceden belirlenmekte ve diğer tarafa bu konuda söz hakkı tanınmayarak ondan sadece bu sözleşmeyi yapıp yapmayacağına karar vermesi istenmektedir.Bu tür Standart sözleşmeler içeriklerinde genel işlem şartlarını bulundurur Günümüzde Banka Kredi Sözleşmelerinin bir çoğu standart sözleşme niteliğindedir. ”Bankalarca kullanılmakta olan bu tür standart sözleşmelerdeki genel işlem kayıtları genellikle bu işin uzmanlarına ve hukukçularına hazırlatılmakta ve çoğu zaman sözleşmenin güçsüz durumunda olan tarafı bu kayıtları okuyup değerlendirmekten bile aciz olmaktadır.” . Genel işlem şartlarının hazırlanmasında katkıda bulunma şansı olmayan tarafın kabulü doktrinde “Global Kabul” şeklinde adlandırılmaktadır. Hukuken bu tür kabul beyanlarının geçersizliği söz konusu olmaz.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda belirtmek gerekirse; Banka kredi sözleşmelerinde bankaya tek taraflı olarak faiz oranlarını değiştirme yetkisi veren hükmü BK’nun19. ve 20. maddelerine aykırılık teşkil etmez.

Ancak bir tarafın iradesine bırakılan yetkinin kullanılmasında M.K.m.2 kapsamındaki doğruluk ve dürüstlük kuralları içinde davranılması da uyulması gereken yasanın emredici bir hükmüdür. M.K. m.2 kapsamında kullanılacak bu yetkinin kötüye kullanılmamış olması için;
a) Diğer bankaların faiz oranlarıyla karşılaştırılması,
b) Faizin uygulandığı dönemde ekonomik ve sosyal koşullar,
c) Paranın bankaya maliyeti ve bankanın kazanç kaybı gibi hususların değerlendirilmesi gereklidir. Aksi takdirde Bankalarca kullanılan bu yetkinin kötüye kullanılmış olması söz konusu olup, uygulanan faiz oranının fahiş olduğu, ticaret mahkemeleri nezdinde iddia edilebilecektir.

2-Tek Taraflı Olarak Faiz Oranlarının Artırımının Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Açısından Uygulaması;

Yapılmış olan kredi sözleşmesinin T.K.H.K. kapsamında değerlendirilebilmesi için bu kredi sözleşmesinin Tüketici Kredisi niteliğini taşıması gerekmektedir. İlgili kanunun tüketici kredisini düzenleyen 10.maddesinde açık bir tüketici kredisi tanımına yer verilmemiştir. Ancak gerek 10. maddenin, gerek Kanun’un bütünün, özellikle genel tanımları yapan 3. maddenin incelenmesi sonucunda, tüketici kredisinin bazı önemli unsurlarının saptanması mümkündür.3.maddenin (f) fıkrasında, “tüketici, bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen bir gerçek veya tüzel kişi “şeklinde tanımlanmıştır. Tüketici kredisini, herhangi bir mal veya hizmetin satın alınması/tedarik edilmesi amacıyla ve mutlaka ticari amaçlar dışında yararlanmak kaydıyla, gerçek veya tüzel kişilere-onlara duyulan kişisel güven ve gelir ile mal varlıksal durumları dikkate alınarak- banka veya finans kurumları tarafından, ödünç, avans veya mali yardım şeklinde, önceden belirlenmiş koşullarla geri ödenmek üzere verilen kredi olarak tanımlamak mümkündür.

T.K.H.K.’nun 10. maddesine göre,Taraflar arasında akdedilen sözleşmede öngörülen kredi şartları, sözleşme süresi içerisinde tüketici aleyhine değiştirilemez. Bu hükmün uygulanması için yukarıda yapılan tüketici kredisi tanımı doğrultusunda;

a) Kredi Müşterisinin tüketici olması gerekir.

Esasen tüketicinin gerçek kişi olması asıldır. Nitekim.hem Tüketici Kredisi Hakkındaki Avrupa Topluluğu Direktifi’nde, hem de Alman Tüketici Kredisi Kanunu’nda kredi alabilecek tüketicilerin ancak gerçek kişiler olabileceği açıkça belirtilmiştir. Ancak TKHK’nun, tüketici kredisini düzenleyen 10.maddesinde sadece tüketiciden bahsedilerek, gerçek kişi veya tüzel kişi ayrımı yapılmamıştır. Aynı Yasa’nın 3/f maddesinde ise tüketici tanımlanmakta ve hem gerçek hem de tüzel kişiler tüketici olarak belirlenmektedir. Bu durum karşısında her ne kadar tüzel kişilerin de tüketici kredisine taraf olabilecekleri kabul edilse de, bunun her tüzel kişi açısından geçerli olmayacağı, sadece mesleki veya ticari amaç dışında tüketim amacı ile hareket eden tüzel kişilerin tüketici kredisine taraf olacağı açıktır. Yani tüzel kişinin TKHK’na göre bile ancak çok istisnai durumlarda tüketici kredisinin tarafı olacağı, bunun dışında tüketici kredisinde tüketici konumunda olan tarafın genellikle gerçek kişi olduğu tartışmasızdır.

b) Tüketicinin, hizmetine, kullanımına ya da tüketimine sunulan malı kendi kişisel
ihtiyaçlarını gidermek için kullanması ya da tüketmesi, elde ettiği mal veya hizmeti yeniden piyasaya sürmemesi gerekir.Tüketici malı nihai olarak kullanan kişidir.

c) Kredi veren kurumun banka veya bir finans kuruluşu olması gerekir.

Sonuç olarak belirtmek gerekirse, Bankaların Tüzel Kişi Tacir sıfatını taşıyan ticaret
şirketi müşterilerine ( A.Ş. veya Ltd.Şti.) kullandırmış olduğu, tüketici kredisi,Bireysel Kredi, İhtiyaç Kredisi vb. olarak adlandırılmış kredi türlerinde, tek taraflı olarak faiz oranının artırılması uygulamasında, TKHK kapsamında herhangi bir aykırılıktan bahsedilemez. Uygulamada Tüketici Mahkemelerine yapılmış bu konudaki başvurular yukarıdaki gerekçelerle reddedilmektedir.

Jirhat KILIÇ

Ankara Barosu Avukatlarından

KAYNAKLAR:

Tüketicinin Korunması Hakkındaki Rapor s.179 vd.

Tekinalp, s.271; Schönenbenger/Jaggi, m.1,N.457. Taraflardan birinin sözleşmenin diğer tarafınca önceden hazırlanmış hükümlerini,tam olarak okumadığı veya anlamadığı bir metin için açıkladığı kabul iradesi,”Global Kabul” olarak nitelendirilir ve bu tür bir kabul de hukuken bağlayıcı bir şekilde değerlendirilir.

Akipek,Dr.Şebnem,”Tüketici Kredisi”

Aslan,Yılmaz, ‘Tüketici Hukuku ve İlgili Mevzuat’

Kadıoğlu,Kamil, ‘ Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’

Bu Makale, Sitemize, yayınlanması amacıyla gönderilmiştir.

Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler