Cumartesi, Nisan 27, 2024
Ana SayfaÖzel DosyalarÖcalan DavasıAbdullah Öcalan Davası - Duruşma Günü 1 - 31 Mayıs 1999

Abdullah Öcalan Davası – Duruşma Günü 1 – 31 Mayıs 1999

- Advertisement -

-SANIK ABDULLAH ÖCALAN YARGILANIYOR …

 İMRALI/MUDANYA (A.A) – Terör örgütü elebaşı sanık Abdullah Öcalan’ın, ”Kurduğu ve örgütlediği PKK silahlı terör örgütünü aldığı kararlarla verdiği emirler ve talimatlarla sevk ve idare ederek, devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devletin idaresinden ayırmaya matuf eylemleri sabit görüldüğü” gerekçesiyle, TCK’nın 125. maddesine göre idam cezasına çarptırılması istemiyle İmralı Adası’nda yargılanmasına bugün başlandı. 
   Sanık avukatlarının davanın ertelenmesi talebi Mahkeme Heyeti tarafından rededildi. 
   Sanık Abdullah Öcalan, mahkemede yaptığı açıklamalarda, barış ve kardeşlik için yaşamaya söz verdiğini iddia ederek, şehit ailelerinden özür diledi. 

   -DURUŞMAYI İZLEYENLER- 

   İmralı Adası’nda yapılacak duruşma için Mudanya ilçesi sabahın erken saatlerinden itibaren büyük bir yoğunluk yaşamaya başladı. Bugün yapılacak duruşmayı izleyecek müdahiller, şehit aileleri ve yakınları, gaziler, Avrupalı parlamenterler ile gazeteciler Jandarma İlçe Komutanlığı’na geldiler. 
   Jandarma İlçe Komutanlığı’ndan güvenlik kartlarını alan bu kişiler, daha sonra özel araçlarla Mudanya İrtibat Bürosu’na götürüldüler. Burada, kimlik kontrolünün ardından deniz otobüsüne alınan müdahiller, şehit aileleri ve yakınları, gaziler, Avrupalı parlamenterler ile gazeteciler İmralı Adası’na gidecek deniz otobüsüne saat 07.30’dan itibaren alındılar. 
   Deniz otobüsü, saat 07.40’da sirenler çalarak iskele yakınlarında bulunan şehit ailelerinin alkışlarıyla yola çıktı. Bu arada, deniz otobüsüne Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlı bir sahil güvenlik botunun da eşlik ettiği görüldü. 
   Duruşmayı izleyecekler, Ada’ya intikallerinden sonra saat 09.00’dan itibaren duruşma salonuna alınmaya başlandılar. 
   Bu sırada, sanık Abdullah Öcalan Ceza ve Tutukevi’nden alınarak, yoğun güvenlik önlemleri altında 09.38’de duruşmanın yapılacağı salona getirildi. 

   -DURUŞMA BAŞLIYOR- 

   Saat 09.40’ta duruşmayı izleyeceklerin salona alınmasının tamamlanmasının ardından Mehmet Turgut Okyay başkanlığındaki sivil üye Hüseyin Eken, askeri üye Hakim Albay Abdülkadir Davarcıoğlu ile Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Volkan ve Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk’tan oluşan heyet, saat 09.45’te salondaki yerini aldı. 
   Bu sırada mübaşir sanık avukatları, müdahil avukatları ve müdahillerin kimlik tespitini yaptı. Salonda 11 sanık, 11 de müdahil avukatı olduğu belirlendi. 
   Mahkeme Başkanı M. Turgut Okyay, güvenlik nedeniyle mahkemenin İmralı Adası’na alındığını, katılanların hoşgörüsüne sığındığını söyledi. Okyay, duruşmada disiplinin bozulmaması için gerekli özen ve disiplinin gösterilmesini, aksi taktirde yasal tedbir almaya mecbur kalacağı uyarısında da bulundu. 

   -ÖCALAN SALONA ALINIYOR- 

   Okyay, daha sonra ”sanığı getirin” diyerek, Öcalan’ı duruşma salonuna aldırdı. 
   Sanık Öcalan, salonda özel olarak kurşun geçirmez, ses ve ışık düzeni içerecek şekilde hazırlanan cam kafese konuldu. 
   Sanık avukatlarından Hasip Kaplan, kimlik tespitine geçilmeden önce söz almak istedi ve usule ilişkin itirazları olduğunu kaydetti. 
   Kaplan’ın bu sözlerine müdahil avukatları itiraz ettiler. 
   Mahkeme Başkanı Okyay, kimlik tespitine geçti. Öcalan, kimlik tespitinin ardından söz isteyerek, açıklamalarda bulundu. 
   İmralı Adası’nda saat 10.00’da başlayan duruşmada Öcalan, adada tutuklu bulunduğu sürede işkence görmediğini ve baskı altında olmadığını söyledi. 

   -ÖCALAN:”ŞEHİT AİLELERİNDEN ÖZÜR DİLERİM”- 

   Abdullah Öcalan, yakalandığı gün, barış için yaşayacağına söz verdiğini ve Türkiye’ye getirildiği günden beri baskı ve işkence görmediğini ifade etti. Barış ve kardeşlik için söz veren, devletin hizmetinde çalışmak istediğini anlatan Öcalan, açıklamalarında, Suriye’den çıkışından sonra yaşadıklarına da kısaca değindi. 
   Öcalan, yakalanması sürecinde Yunanistan, İtalya ve Rusya’nın uluslararası hukukun gereğini yerine getirmediğini ve bu ülkeleri protesto ettiğini söyledi. 
   Daha sonra, salondaki şehit ailelerinin bulunduğu yöne dönerek, onların acılarını yürekten paylaştığını ifade eden Öcalan, ”ve ayrıca şehit ailelerinden özür diliyorum” dedi. 
   Mahkeme Başkanı, Öcalan’ın sözlerini tutanağa eksiksiz geçirdi. 

    -SANIK AVUKATLARINDAN ERTELEME TALEBİ- 

   Mahkeme Başkanı Okyay, sanık avukatlarından Hasip Kaplan’a söz verdi. Kaplan, mahkemeden duruşmanın ertelenmesi isteminde bulundu. 
   Müdahil avukatlarından Mehdi Keskin, söz alarak sanık avukatlarının isteminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, reddini istedi. 
   Duruşma savcılarından Talat Şalk, Anayasa ve kanunlara değişiklik yapılması ihtimalinin yargılamanın durması için gerekçe olmayacağını söyledi ve davaya devam edilmesini istedi. 
   Mahkeme, verdiği ara kararda, mahkemelerin yürürlükteki yasalar ve Anayasa’ya göre hareket ettiğini, yasa tasarılarının duruşma için bekleme nedeni olamayacağını vurguladı. 
   Mahkeme heyeti, 30 Nisan 1999 tarihinde yapılan duruşmada bu yönde karar verildiğini hatırlatarak, yeniden karar almaya gerek bulunmadığını ve dolayısıyla istemin reddedildiğini açıkladı. 

   -SANIK AVUKATLARI SALONU TERK ETTİ- 

   Bu arada, bu karardan önce sanık avukatlarından Hasip Kaplan ve Ercan Kanar, altı sayfadan oluşan DGM’lerin yapısıyla ilgili düşüncelerini içeren bir dilekçe verdikten sonra salondan çıktılar. 
   Ankara DGM cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Volkan, saat 10.35’te 139 sayfalık iddianameyi okumaya başladı. Saat 12.35’te iddianamenin 99. sayfası okunurken, duruşmaya yaklaşık 1 saat ara verdi. 
   Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde iddianamenin okunması tamamlandı. 
   Duruşma da saat 16.40’da sona erdi. 

SANIK ÖCALAN’IN İMRALI’DA ”İDAM” İSTEMİYLE YARGILANMASINA BAŞLANDI

 İMRALI (A.A) – Terör örgütü elebaşı sanık Abdullah Öcalan, terör örgütü elemanlarına silahları bırakma çağrında bulunarak, ”Bana ve PKK’ya bir şans verin. 3 ayda bunları dağdan indiririm” dedi. 
   Sanık Öcalan, öğleden sonra saat 13.40’ta başlayan duruşmada iddianamenin okunmasının ardından, saat 14.22’de savunma yapmaya başladı. 
   Savunmasına terör örgütünün iddianamede belirtilenden daha fazla eylemi olduğunu söyleyerek başlayan sanık Öcalan, bu eylemleri kabul ettiğini, hatta ölü sayısına kendisinin de ek yapabileceğini bildirdi. 
   1993-1994 yıllarında Türkiye’nin gücünün kendilerini silip süpürdüğünü kaydeden sanık Öcalan, bunun için birçok kez ateşkes çağrısında bulunduğunu söyledi. 1996 yılından sonra eylemlerin azaldığını, kendi üzerine düşeni yapmaya çalıştığını, ancak tek başına kaldığını savunan Öcalan, ”Türkiye’den demokratik çözüme doğru açılım sinyalleri aldım. Türkiye’nin bütünlüğünün çok önemli olduğunu söyledim. (PKK çok kötü kullanılıyor dediler. Bu bir ihtardır.) Sistemin çözüm çağrıları yapması bana ilaç gibi geldi” diye konuştu. 
   Savunmasında, Türkiye’de çok acılar çekildiğini, bunların tekrar yaşanmaması gerektiğini belirten Öcalan, terör örgütü elemanlarına silahları bırakma çağırısı yaptı. Sanık Öcalan, ”Kürtlerin sığınacağı demokratik cumhuriyettir. Başka bir yer yoktur. Düşünce özgürlüğü vardır. Siyasal özgürlük de vardır. Olan bir şeyi niye isteyeyim. Sadece dil ve kültürel varlık problemdir” dedi. 
   Suriye’inin kendilerine resmi bir yardımı olmadığını, ancak herhangi bir engelle de karşılaşmadıklarını kaydeden sanık Öcalan, Yunanistan’ın kendisine yönelik tavırlarına anlam veremediğini, şu sözlerle açıkladı: 
   ”Bana Yunanistan’ın Kenya Büyükelçisi siyasi iltica talebimin kabul edildiğini söyledi. Ancak, bana bir saat bile kalma izni verilmedi. 
   Beni imha etmeye çalıştılar.” 

-DURUŞMANIN ÖĞLEDEN SONRAKİ BÖLÜMÜNDE SANIK ÖCALAN SAVUNMA YAPTI

İMRALI (A.A) – Terör örgütü elebaşı sanık Abdullah Öcalan, ”Bugünkü bilinç düzeyine 1973’te sahip olmak isterdim. O zaman bu yöntem izlenmezdi” dedi. Öcalan ayrıca, ”Kendimi kurtarmak gibi bir sorunum yok” ifadesini de kullandı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, iddia makamı toplam 139 sayfadan oluşan iddianamenin okunmasını tamamladı.
Daha sonra saat 14.22’de Ankara 2 Nolu DGM’nin Başkanı M. Turgut Okyay, savunmasını yapması için sanık Öcalan’a söz verdi.
Cam bölme içinde oturduğu yerden savunma yapmaya başlayan sanık Öcalan, Okyay’ın savunmasını ayakta yapması uyarısı üzerine, oturarak konuşmak için izin istedi.
Bu iznin verilmesiyle savunmasına başlayan Öcalan, iddianameye bir diyeceğinin olmadığını, iddianamede belirtilenden fazla eylem yapıldığını, PKK’nın program ve taktiğinin kendisi tarafından oluşturulduğunu, bu iddialara fazla yanıt vermeyeceğini söyledi.
PKK mensuplarından bir rakama göre 19-20 bin, bir rakama göre 25 bin civarında insanın öldüğünü söyleyen sanık Öcalan, daha geçtiğimiz günlerde mağaralarda 20 PKK’lının ”imha” edildiğini ifade etti.
Anayasa ve yasalar karşısında fazla bir şey söylemesinin mümkün olmadığını anlatan Abdullah Öcalan, ”Kürt sorununu ben yaratmadım. Ankara’da önümde buldum” dedi.
”Kürt isyanı” diye nitelendirdiği kalkışmayı kendisinin yaratmadığını, bu sorunun kendisi ile de varolmadığını iddia eden ve sorunun 200 yıldır devam ettiğini savunan Öcalan, ”Bu derin ve acılı bir tarih. Gerçekten en büyük acıyı bu halk çekti. Savaşın temeli, dayanağı yok. Sonuç ne olursa olsun, acılar ne kadar büyük olursa olsun bunları tekrar yaşamamalıyız” diye konuştu.
Türkiye’de 1993 yılından itibaren 1925 yılında yaşanan sürecin gündemde olduğunu iddia eden Öcalan, bunu terör örgütü elemanlarına da anlatmaya çalıştığını, ancak başarılı olamadığını savundu.
Eylem emirleri verdiğini, sürecin hazırlığına katıldığını kaydeden sanık Öcalan, 1990’dan itibaren devletin duyarlılığının geliştiğini, dil yasağının kalktığını, bunun insan olabilme açısından herşey olduğunu kaydetti.
Sivillere yönelik eylemlerin kendisini mahvettiğini iddia eden ve bu eylemlerle endişeye sürüklendiğini savunan Öcalan, ”Sürekli ateşkes istedim. Kosova’da, Bosna’da yaşanan acılar ortada. Ben çok çaba harcadım. İntihar eylemleri emri vermedim. Yasalar açısından bu bir hafifletici neden olamaz. Devletin Anayasal sistemi içinde ülkenin ulusal bütünlüğüne karşı eylemlerin ne anlama geldiğini biliyorum. Kürdistan’ı siyasi değil, coğrafi zemin olarak vurguladım” dedi.
Mahkeme Başkanı Okyay, ”1925 ile Musul ve Kerkük’ü mü kastettiğini” sorması üzerine sanık Öcalan, ellerini kaldırarak, ”1925’den daha tehlikeli, daha derin bir durum var şimdi. Lütfen beni anlayın. Anlamanızı rica ediyorum. Türkiye’nin bütünlüğü çok önemlidir” diye konuştu.
Terör örgütünün gidişinin iyi olmadığını çok net görmeye başladığını, bununla bir sonuç alınamayacağını gördüğünü anlatan Öcalan, ateşkes çağrılarını kendi başına yaptığını, terör örgütünü daha realist bir çizgiye çekmek istediğini savundu.

-ÇİVİLEME HAREKATI-

Bu durumun 1993-1994 yıllarında daha iyi anlaşıldığını, Türkiye’nin kendilerini silip süpürmeye başladığını ifade eden Sanık Öcalan, ”Kendimi kurtarma sorunum yok. Bizimkiler (böyle konuşursan olmaz) diyor, diğerleri de beni linç etmek istiyor. Bugünkü bilinç düzeyine 1973’te sahip olmak isterdim. O zaman bu yöntem izlenmezdi” dedi.
Kendisine ”PKK kötü kullanılıyor” yolunda sözler iletildiğini anlatan Öcalan, kendisinin bu gidişi önlemek için çaba harcadığını, ancak herşeyin kontrolünde olmadığını söyledi. Sistemin çözüme yönelmesinin kendisine ilaç gibi geldiğini, iddianamede sayılan bir çok eylemin 1996’dan önceki döneme ait olduğunu kaydeden Öcalan, ”Devletin en üst makamlarından mesajlar geliyordu. Duyarlı mektuplar alıyordum. Tek kişi ne yapabilirdim? Silahlı mücadeleyle bir yere varılmayacağını anladım. Avrupa’ya çıktım. Ancak bundan sonra beni çivileme harekatı başladı” dedi.

-”BUGÜNKÜ BİLİNÇ DÜZEYİNE 1973’TE SAHİP OLMAK İSTERDİM”

İMRALI (A.A) – Terör örgütü elebaşı sanık Abdullah Öcalan, ”Bugünkü bilinç düzeyine 1973’te sahip olmak isterdim. O zaman bu yöntem izlenmezdi” dedi. Öcalan ayrıca, ”Kendimi kurtarmak gibi bir sorunum yok” ifadesini de kullandı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, iddia makamı toplam 139 sayfadan oluşan iddianamenin okunmasını tamamladı.
Daha sonra saat 14.22’de Ankara 2 Nolu DGM’nin Başkanı M. Turgut Okyay, savunmasını yapması için sanık Öcalan’a söz verdi.
Cam bölme içinde oturduğu yerden savunma yapmaya başlayan sanık Öcalan, Okyay’ın savunmasını ayakta yapması uyarısı üzerine, oturarak konuşmak için izin istedi.
Bu iznin verilmesiyle savunmasına başlayan Öcalan, iddianameye bir diyeceğinin olmadığını, iddianamede belirtilenden fazla eylem yapıldığını, PKK’nın program ve taktiğinin kendisi tarafından oluşturulduğunu, bu iddialara fazla yanıt vermeyeceğini söyledi.
PKK mensuplarından bir rakama göre 19-20 bin, bir rakama göre 25 bin civarında insanın öldüğünü söyleyen sanık Öcalan, daha geçtiğimiz günlerde mağaralarda 20 PKK’lının ”imha” edildiğini ifade etti.
Anayasa ve yasalar karşısında fazla bir şey söylemesinin mümkün olmadığını anlatan Abdullah Öcalan, ”Kürt sorununu ben yaratmadım. Ankara’da önümde buldum” dedi.
”Kürt isyanı” diye nitelendirdiği kalkışmayı kendisinin yaratmadığını, bu sorunun kendisi ile de varolmadığını iddia eden ve sorunun 200 yıldır devam ettiğini savunan Öcalan, ”Bu derin ve acılı bir tarih. Gerçekten en büyük acıyı bu halk çekti. Savaşın temeli, dayanağı yok. Sonuç ne olursa olsun, acılar ne kadar büyük olursa olsun bunları tekrar yaşamamalıyız” diye konuştu.
Türkiye’de 1993 yılından itibaren 1925 yılında yaşanan sürecin gündemde olduğunu iddia eden Öcalan, bunu terör örgütü elemanlarına da anlatmaya çalıştığını, ancak başarılı olamadığını savundu.
Eylem emirleri verdiğini, sürecin hazırlığına katıldığını kaydeden sanık Öcalan, 1990’dan itibaren devletin duyarlılığının geliştiğini, dil yasağının kalktığını, bunun insan olabilme açısından herşey olduğunu kaydetti.
Sivillere yönelik eylemlerin kendisini mahvettiğini iddia eden ve bu eylemlerle endişeye sürüklendiğini savunan Öcalan, ”Sürekli ateşkes istedim. Kosova’da, Bosna’da yaşanan acılar ortada. Ben çok çaba harcadım. İntihar eylemleri emri vermedim. Yasalar açısından bu bir hafifletici neden olamaz. Devletin Anayasal sistemi içinde ülkenin ulusal bütünlüğüne karşı eylemlerin ne anlama geldiğini biliyorum. Kürdistan’ı siyasi değil, coğrafi zemin olarak vurguladım” dedi.
Mahkeme Başkanı Okyay, ”1925 ile Musul ve Kerkük’ü mü kastettiğini” sorması üzerine sanık Öcalan, ellerini kaldırarak, ”1925’den daha tehlikeli, daha derin bir durum var şimdi. Lütfen beni anlayın. Anlamanızı rica ediyorum. Türkiye’nin bütünlüğü çok önemlidir” diye konuştu.
Terör örgütünün gidişinin iyi olmadığını çok net görmeye başladığını, bununla bir sonuç alınamayacağını gördüğünü anlatan Öcalan, ateşkes çağrılarını kendi başına yaptığını, terör örgütünü daha realist bir çizgiye çekmek istediğini savundu.

-ÇİVİLEME HAREKATI-

Bu durumun 1993-1994 yıllarında daha iyi anlaşıldığını, Türkiye’nin kendilerini silip süpürmeye başladığını ifade eden Sanık Öcalan, ”Kendimi kurtarma sorunum yok. Bizimkiler (böyle konuşursan olmaz) diyor, diğerleri de beni linç etmek istiyor. Bugünkü bilinç düzeyine 1973’te sahip olmak isterdim. O zaman bu yöntem izlenmezdi” dedi.
Kendisine ”PKK kötü kullanılıyor” yolunda sözler iletildiğini anlatan Öcalan, kendisinin bu gidişi önlemek için çaba harcadığını, ancak herşeyin kontrolünde olmadığını söyledi. Sistemin çözüme yönelmesinin kendisine ilaç gibi geldiğini, iddianamede sayılan bir çok eylemin 1996’dan önceki döneme ait olduğunu kaydeden Öcalan, ”Devletin en üst makamlarından mesajlar geliyordu. Duyarlı mektuplar alıyordum. Tek kişi ne yapabilirdim? Silahlı mücadeleyle bir yere varılmayacağını anladım. Avrupa’ya çıktım. Ancak bundan sonra beni çivileme harekatı başladı” dedi.

-”GEÇMİŞTE YAPTIKLARIMDAN SORUMLUYUM, ŞİMDİ DE SORUMLU OLMAK İSTİYORUM”

İMRALI (A.A)- Terör örgütünün elebaşı sanık Abdullah Öcalan, ”geçmişte yaptıklarımdan sorumluyum. Şimdi de sorumlu olmak istiyorum” dedi. Öcalan, ”Türkiye için yararlı olacaksa şu an canımı feda ederim. Dağdan indireceğim. 3 ayda indireceğim. Bana müsaade edin” diye konuştu.
Sanık Öcalan savunmasında, Suriye’den sonra İtalya, Rusya, Yunanistan arasındaki gelişmeleri, kaç kez gidip geldiğini anlattı. Yunanistan’ın örgüte verdiği desteğin PKK elemanlarından Fethi Demir’in ağzından iddianamede anlatıldığını ifade eden Öcalan, terör örgütünü başlangıçta herkesin kabul ettiğini savundu.
Yunanistan’a son gelişinde bir saat dahi kalmasına izin verilmediğini kaydeden Öcalan, karşılaştığı bu olayı ”vahim” olarak nitelendirdi. Öcalan, şunları söyledi:
”Simitis, Karadziç’e dahi sahip çıkmıştı. Çok kişiyi sakladılar. Kenya’dan bir uçak getirildi. Yunanistan’dan Kenya’ya, İsviçre’den getirilen uçakla götürüldüğümü söylediler. Yunan uçağı değildi. Ancak bu uçağın daha sonra İngiltere’ye bağlı bir uçak olduğunu öğrendim. Kenya Büyükelçisi siyasi iltica talebimi kabul etti. Bu arada, 100 telefon konuşması yaptım. Ancak beni bir an önce atmak istiyorlardı.”
Kenya’dan Türk güvenlik kuvvetleri tarafından getirilmesini kısaca anlatan sanık Öcalan, uçaktaki açıklamasında ”barış ve kardeşlik için yaşamak istediğini” söylediğini yineledi. Bu anlamda hizmete hazır olduğunu kaydeden sanık Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Nedamete ihtiyacım yoktur. Türk kamuoyu ayağa kalkmış imha etmek istiyor. Herkesin bir can borcu vardır. Ben artık tek bir eylemin olmasını istemiyordum. Beni korkaklıkla itham ettiler. (Böyle yaparsan, böyle konuşursan ağır olur) dediler. Geçmişte yaptıklarımdan sorumluyum, şimdi de sorumlu olmak istiyorum.”

-YAKALANMA SÜRECİ-

Öcalan, Suriye’den çıkışından sonraki süreci değerlendirirken de, ”İngiltere geçmişte Musul ve Kerkük’ü böyle oyunla aldı” görüşünü dile getirdi.
Sanık Öcalan, 17 Eylül 1998’de Washington’da yapılan Kuzey Irak’a yönelik anlaşmanın ne anlama geldiğinin iyi bilinmesi gerektiğini savunarak, 1993’ten itibaren Irak olayına İngiltere’nin ”yeşil ışık” yaktığını ileri sürdü.
Yunanistan Başbakanı Simitis’in terör örgütü PKK’lılara sahip çıkarken, İngiltere’nin de Kani Yılmaz’a ”git” demediğini iddia eden Öcalan, ”17 Eylül Anlaşması yeni bir biçimidir. Yüzbinlerce iltica talebini kabul ederken, benim talebimi kabul etmediler” şeklinde konuştu.
HADEP’in 1.5 milyon insandan oy aldığını, kendisi yakalandıktan sonra Yunanistan’ın, ”öldürüldüğü” yolunda haberler yaydığını, bunun sonucunda ise İstanbul’da eylemler olduğunu söyleyen sanık Abdullah Öcalan, bunun böyle olmadığını anlatmaya çalıştığını kaydetti.
Bu sözler üzerine, müdahillerden ”şerefsiz” şeklinde sözler duyuldu.
Öcalan, eylemleri kontrol etmekte zorlandığını, ancak sınırlı da olsa durdurduğunu söyledi. 1973’te 5-6 kişi ile başlayan işin bugün bu noktaya geldiğini, terör örgütünün 40 ülkede bürosunun bulunduğunu ifade eden sanık Öcalan, akan kandan acı duyduğunu, bunu önlemeye çalıştığını, Kürt-Türk, herkesin bir arada yaşaması gerektiğini savundu.
Savunmasını demokratik çözüm kapsamında yapacağını, avukatlarının bu savunmasına karşı çıktığını üstü kapalı olarak anlatan sanık Öcalan, ”Heyeti kabul edip etmemek, ertelemek önemli değil. Uzatılsa ne olur, uzatılmasa ne olur? Bu işin özü önemlidir” dedi.
Mahkeme Başkanı Mehmet Turgut Okyay, ”barış için kendisinin ne yapabileceğini” sorması üzerine sanık Öcalan, ”Ben hizmet etmek istedim. Buna aşığım. Demokratik cumhuriyette barış içinde yaşanabilir. Türkiye için yararlı olacaksa şu an canımı feda ederim. Dağdan indireceğim, 3 ayda indireceğim bana müsaade edin” görüşünü dile getirdi.

-TEPKİ-

Bu arada müdahillerden bir kadın Öcalan’a dönerek, ”Aldığın canı geri verebilecek misin şerefsiz?” diye tepkisini gösterdi ve salon dışına çıktı.
Bunun üzerine Başkan Okyay, izleyicilerden sakin olmalarını istedi.
Avrupa’ya dönük dışarıdan, basından hiçbir şey istemeyeceğini söyleyen sanık Öcalan, her şeyi açıklayacağını, yaptıklarının hesabını vereceğini kaydetti. Türkiye’de değişik dilleri konuşan grupların bulunduğunu, ancak ayrı bir ulusun olmadığını kaydeden sanık Öcalan, bu düşüncelere geçmişte sahip olabilmeyi çok istediğini söyledi.
Sanık Öcalan, ”Geçmiş yargılanmasın demiyorum, Ama ileriye bakmak gerekir. Bir fırsat vermek gerekir. Demokratik cumhuriyet içinde insanca yaşamak, özgür bir şekilde yaşamak, Türkiye’yi daha güçlü hale getirecektir. (Geç oldu) diyeceksiniz. Geç olsun ne yapalım, bir canım var, ülke için bu canım ne yapar” dedi.

-”PKK İLLEGAL BİR ÖRGÜTTÜR”

İMRALI (A.A)- Terör örgütünün elebaşı sanık Abdulalah Öcalan, PKK’nın illegal bir örgüt olduğunu ve MED Tv ile ilişkisinin bulunduğunu söyledi.
Sanık Öcalan, savunmasında PKK terör örgütüne bir şans verilmesini istedi. Bu şans verilirse, PKK’nın silahları bırakacağını, kendisinin de buna yardımcı olacağını savunan sanık Öcalan, acıların büyümemesini istedi.
Yargının mutlaka duruma el koyması gerektiğini, ölmesi gerekiyorsa ölebileceğini ifade eden Öcalan, ”Ben 50 yaşındayım, yalnızlık içindeyim. Hiç çocuk sahibi olamadım” dedi.
Bu sözler üzerine müdahillerden bir kadın, ”Kafası bitliler senin karın değil mi?” diye tepkisini göstererek, salon dışına çıktı.
Bu arada, müdahil avukatlarından Cahit Torun, Başkan Okyay’a dönerek, ”Devlet suçlanmasın” dedi.
Sanık Öcalan, yeni kurulan hükümetin, teröristlerin dağdan indirilmesi ve demokratik açılım programının bulunduğunu söyledi. Öcalan, ”Devlet, hükümet bir yol, imkan temin etmeli, yasal bir yol bulmalı” şeklinde konuştu. Bu sözler üzerine Başkan Okyay, ”Yasal yoldan kastın nedir?” diye sorunca sanık Öcalan, ”Bir af, izin gibi” karşılığını verdi.

-DİLEKÇE-

Başkan Okyay, daha sonra Öcalan’ın mahkemeye verdiği 2 sayfalık dilekçesini okudu.
Öcalan, bu dilekçede, savunmasındaki gibi 1925’teki Musul ve Kerkük’ün durumuna işaret ederek, Misak-ı Milli sınırları içinde birlikte yaşamak gerektiğini kaydetti.
Tekrar söz alan sanık Öcalan, terör örgütünün silahlı çatışmaya son vermesi gerektiğini, baskınla, zıtlıkla bir yere varılmayacağını dile getirerek, ”İyi bir jest, özel bir ilgi, yöntem bekliyorum. DGM’lerin yapısı, Avrupa’nın istekleri önemli değil” dedi.
Bu arada, sanık avukatlarının mırıldanmaları üzerine Başkan Okyay, ”Sanığı serbest bırakın, nasıl konuşmak istiyorsa öyle konuşsun. Buna ihtiyaç var” diye tepki gösterdi.
Sanık avukatlarından Kemal Bilgiç, kendilerinin karşı tarafa hasım olmadıklarını, avukatın, davanın tarafı olamayacağını söyledi.
Müdahil avukatlarından Cahit Torun, Öcalan tarafından mahkemeye verilen ”Barış ve kardeşlik çağrısı” başlıklı 2 sayfalık dilekçenin tutanaklara geçmesini istedi.
Daha sonra Başkan Okyay, dilekçeyi geniş bir şekilde tutanaklara geçirdi. Dilekçede, ayrılık, baskı, yakma, yıkma ve isyanla sorunların çözülemeyeceği, barış içinde birlikte yaşanması gerektiği, demokratik cumhuriyetin, ortak vatanda birlikte yaşamak için bir fırsat olduğu ifade ediliyor.
Duruşmada, bütün bu süreçten sonra saat 15.35’te Öcalan savunmasını tamamladı.

-MÜDAHİL AVUKATININ SORUSU-

Başkan Okyay, sanık Öcalan’a, her zaman savunmasını verebileceğini, bunun için bir sınır olmadığını hatırlattı.
Müdahil avukatlarından Mehdi Keskin, Mahkeme Başkanı’ndan, sanık Öcalan’dan terör örgütüne yurt içi ve yurt dışında kimlerin yardım ettiğini, hangi siyasilerin, hangi ticaret adamlarının, hangi sanatçıların yardımda bulunduğunu sormasını istedi.
Okyay, tüm bu soruları kendisinin soracağını belirtmesinden sonra soruyu yanıtlayan Öcalan, bunu soruşturma aşamasında ayrıntılı olarak anlattığını ifade ederek, ”(Şu veya bu yaptı) diye söylemek durumunda değilim” dedi.
HADEP’in, PKK tabanında politika yaptığını, PKK’nın illegal bir örgüt olduğunun doğru olduğunu anlatan Öcalan, MED Tv ile terör örgütünün ilişkisi bulunduğunu anlattı.
Mahkeme Başkanı Okyay, Öcalan’ın cam kafesin üst kısmında bulunan mikrofona uzakta kalması nedeniyle sesinin duyulmaması üzerine ayağa kalkmasını istedi.
Okyay, Suriye ve Yunanistan’ın terör örgütüne nasıl yardım ettiğini, bunu açmasını istemesi üzerine Öcalan, şöyle konuştu:
”Suriye her zaman PKK’yı kabul etmedi. İç ve dış siyasal açıdan gayrı yasal örgüt olarak kabul etti. Suriye’deki cezaevlerinde yatanlar var. Ama engellemedi de… Özel, siyasi bir yardımı olmadı.”
Avrupa’nın, istediği şeyleri yapması halinde kendisini diledikleri gibi kullanacaklarını savunan Öcalan, buna izin vermediğini öne sürdü.
Başkan Okyay, HADEP’in, PKK’ya eleman gönderip göndermediğini sorması üzerine sanık Öcalan, eleman temininde çalışmalar yapılmış olabileceğini, ancak HADEP’e, PKK’nın resmi bir kuruluşu denemeyeceğini söyledi.
Başkan Okyay’ın, Suriye’ye ilişkin bir başka sorusu üzerine sanık Öcalan, Suriye’nin yardımları olduğunu, örgüt elemanlarına hüviyet verdiğini, ancak para yardımı yapmadığını savundu. Suriye’nin eylem talimatının olmadığını kaydeden Öcalan, Yunanistan’ın eğitim kampları kurarak yardımda bulunduğunu anlattı.
Müdahil avukatlardan Mehdi Keskin, Yunanlı generallerin Bekaa’yı ziyaret edip etmediğini sordu. Öcalan, ziyaretin gerçekleşmiş olabileceğini söyledi.
Müdahil avukatlardan Necdet Küçüktaşkıran’ın ”Demokratik cumhuriyetten ne anlıyor? Beyefendi ile anlaştık bu nasıl olacak?” sorusunun yöneltilmesini istemesi üzerine, diğer müdahil avukatlarından Mehmet Nacar, ”Anlaşmaya yetkisi yok, bunu kabul etmiyoruz” diye tepki gösterdi.
Başkan Okyay, avukatları sakin olmaya çağırarak, bir yanlış anlaşılma olduğunu kaydetti.

-”HER ŞEHİT İÇİN DAVA AÇILMASI GEREKİR”-

Okyay’ın, ”Örgütün silahları bırakması için açık bir çağrın var mı?” sorusuna sanık Öcalan, örgüt üzerinde otoritesinin devam ettiğini, demokratik çözümü onların da kabul edeceğini iddia etti.
Yarın duruşmaya girmeyeceğini söyleyen müdahil avukatlardan Mehmet Celal Nacar, bugün konuşması gerektiğini söylemesi üzerine, Mahkeme Başkanı Okyay, ”Yargılamayı yaparız merak etmeyin, sabaha kadar biz buradayız” yanıtını verdi.
Avukat Nacar, Öcalan’ın hamasi nutuklarda bulunduğunu, Türkiye’nin 1925’in Türkiyesi olmadığını, bugün o düşüncede olanların hüsrana uğrayacaklarını anlattı.
TCK’nın 125. maddesi dışında, 9 bin 818 şehit için ayrı ayrı TCK’nın 450. maddesine göre dava açılması gerektiğini savunan Nacar, ayrıca İnsan Hakları Derneği ile HADEP hakkında mahkeme heyetinin Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması gerektiğini kaydetti.
Sanık avukatlarından Kemal Bilgiç, duruşmaya ara verilmesini isteyerek, İstanbul’dan geldiklerini, bundan sonraki duruşmaların birer gün arayla yapılması için mahkemenin karar vermesini talep etti.
Bu talebe ilişkin görüşünü bildiren Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Volkan, daha önce duruşmaların sürekli yapılacağına ilişkin karar verildiğini hatırlatarak, bu istemin reddini talep etti.
Ankara 2 No’lu DGM Başkanı Mehmet Turgut Okyay, istemin readdine karar verildiğini belirterek, duruşmayı yarın saat 10.00’a erteledi.

(Bu sayfalar Anadolu Ajansı’nın internet sitesinden alınmıştır.)
Anadolu Ajansı’nın web adresi http://www.anadoluajansi.gov.tr

Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler