Cumartesi, Nisan 27, 2024
Ana SayfaÖzel DosyalarÖcalan DavasıAbdullah Öcalan Davası – Duruşma Günü 6 – 8 Haziran 1999

Abdullah Öcalan Davası – Duruşma Günü 6 – 8 Haziran 1999

Bu İçeriğimizin Başlıkları

- Advertisement -

Terör örgütü elebaşı sanık Abdullah Öcalan’ın yargılandığı davada verilen mütalaada, Öcalan’ın savunmasında samimi olmadığı, terör örgütü PKK’nın kuruluş amacı olan ”Müstakil Kürdistan’ı kurma” emelinden vazgeçmediği belirtilerek, ”Öcalan’ın tek taraflı ateşkes ilan etmesi, örgütün biraz daha iyi hazırlanması siyasi ve diplomatik hamle imkanını kazanmak içindir” denildi. 

   İmralı’da bugün yapılan duruşmada, Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Cevdet Volkan tarafından okunan esas hakkındaki mütalaada, sanık Öcalan’ın çeşitli ifadelerinden ve savunmasından alıntılar yapıldı. 

Abdullah Öcalan Davası – DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaası

   Öcalan’ın, ifadelerinde, PKK’nın kurucusu olduğunu kabul ettiğini ve başlangıçta ”Kürdistan Devleti” kurmak istediklerini ikrar ettiği belirtilen mütalaada, daha sonra ”özgür birlik propagandası” adı altında yeni bir hedeften söz edildiği kaydedildi. 

   Sanık Öcalan’ın, savunmasında ”samimi olmadığı”, örgütün müstakil Kürdistan’ı kurma amacından vazgeçilmediği ifade edilen mütalaada, Abdullah Öcalan’ın ”tek taraflı ateşkes ilan etmesinin, örgütün biraz daha iyi hazırlanması, siyasi ve diplomatik hamle imkanını kazanmak için olduğu” vurgulandı. 

   -”NE BASKI, NE İNKAR”- 

   Mütalaada, Öcalan’ın, ”Kürdistan’ı kurma hedefinden vazgeçtiklerine” ilişkin sözlerine itibar edilmemesi gerektiğine işaret edilerek, bunun, ”sanık Öcalan’ın içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulma çabası olarak değerlendirilmesi” gerektiği belirtildi. 

   Müdahillerin duruşmadaki sözlerinden de alıntılar yapılan mütalaada, şöyle denildi: 

   ”PKK çetelerine karşı savaşırken, şehit düşen Kürt asıllı vatandaşların sayısı, bu duruşmada konuşanlarla sınırlı değildir. Müdahil olup da duruşmada konuşmayan çok sayıda Kürt asıllı Türk vatandaşının çocukları, PKK çetelerince şehit edilmişlerdir. Halen de PKK çetelerine karşı güvenlik kuvvetleri içinde mücadele eden çok sayıda Kürt asıllı Türk vatandaşı vardır. Ayrıca güvenlik kuvvetlerimizin yanında, PKK çetelerine karşı yer alan geçici köy korucuları, Kürt asıllı vatandaşlarımızdır. 

   Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Kürtler’e yapılmış ne bir baskı, ne de Kürtler’in inkarı vardır.” 

   -PKK’NIN EYLEMLERİ- 

   Türkiye’de PKK tarafından başlatılan ve giderek yaygınlaştırılan tedhiş eylemlerinin bir ”bağımsızlık hareketi” olarak kabul edileyeceği belirtilen mütalaada, ”Çünkü bağımsızlık mücadelesi içinde olan milletler, kendi egemenliklerini ülkesi içinde etkili kılmaya çalışır. Bu amaçla da hukuka aykırı biçimde o toprak parçası üzerinde egemenlik iddiasında bulunan güçlerle savaşmak, ancak bağımsızlık mücadelesi sayılabilir” ifadesine yer verildi. 

   PKK’nın yasadışı olduğu, gerçekleştirdiği tüm terör hareketlerinin hukuk dışı ve insanlıkla bağdaşmayan, yasalara göre herbiri ayrı suç teşkil eden eylemler olduğu bildirilen mütalaada, bunların hedefinin, ”devlet düzenine karşı gelmek” olduğu hatırlatıldı. 

   Mütalaada, şöyle devam edildi: 

   ”Bu hedefin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi ve milletinin bütünlüğü, devletin siyasi yapısıyla, korumakla görevli olduğu kişi güvenliği ve özgürlüklerin korunması, sosyal refahın sağlanması, ülkenin kalkınması ve büyümesinin önlenmesine yönelik olduğu çok açıktır. 

   PKK terör örgütünün hedef olarak gösterdiği toprak parçası, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği altındadır.” 

   -”ÖCALAN’A, YARGILAMA YÖNÜNDEN BİR AYRICALIK TANINAMAZ”- 

   Uluslarararası hukukun, terörizmi her koşulda yasakladığı ve ciddi bir insan hakları ihlali olarak kabul ettiği vurgulanan mütalaada, şunlar, kaydedildi: 

   ”Çok sayıda yasadışı silahlı terör eylemini yaygın şekilde gerçekleştiren, gerek iç ve gerekse dış hukuk açısından terör örgütü olduğu konusunda hiçbir tereddüt bulunmayan, eylem ve faaliyetleri nedeniyle Avupa ülkelerince de terör örgütü ve terörist sayılan PKK’ya ve elebaşı Abdullah Öcalan’a, uluslararası hukuk açısından ve yargılama yönünden ayrıcalık tanınması, siyasi kişilik tanınarak statü kazandırılması hukuk dışıdır. 

   Tutuklu sanık Öcalan, yasalar karşısında bir terör suçu sanığıdır. İnsan hakları ve usul yargılaması hükümleri dışında, kendisine bir ayrıcalık da tanınamaz.” 

   -”DEVLETİN NİTELİĞİ”- 

   Mütalaada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve ülkesinin, ideoloji ve bu doğrultuda harekete geçirilen terör odaklarına ”deneme tahtası” yapılamayacağı da ifade edildi. Buna kalkışanların, sonunda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını karşısında bulacağı vurgulanan mütalaada, şu ifadelere yer verildi: 

   ”Bundan hiç kimsenin kuşku duymaması gerekir. Anayasa göre, Türkiye Cumhuriyeti bir cumhuriyettir. Toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. 

   Devletimizin bu temel nitelikleri, sanık Öcalan tarafından tohumu atılan PKK terör örgütü kurulmadan kabul edilmiş ve uzun zamandan beri de varlığını sürdürmektedir. Bunları değiştirmek, zedelemek, ortadan kaldırmak, hiçbir gücün, kuruluşun inisiyatifinde olamaz.” 

   -İDAM TALEBİ- 

   Mütalaada, sanığın kullandığı ”özgür birliktelik” kavramının da ”demokratik birlik” kavramıyla hiçbir ilgisinin olmadığı belirtildi. 

   Mütalaanın sonuç bölümünde, sanığın suçu sabit görüldüğünden, TCK’nın 125. maddesi gereğince cezalandırılmasına, tutukluluk halinin devamına, emanete kayıtlı olan ve örgüte ait olduğu anlaşılan eşya ve paranın müsaderesine karar verilmesi talep edildi. 

(Bu sayfalar Anadolu Ajansı‘nın internet sitesinden alınmıştır.)
Anadolu Ajansı’nın web adresi http://www.anadoluajansi.gov.tr

Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler