Cumartesi, Nisan 27, 2024
Ana SayfaBelgelikAbdullah Öcalan Davası İddianamesi Tam Metni -1

Abdullah Öcalan Davası İddianamesi Tam Metni -1

Bu İçeriğimizin Başlıkları

- Advertisement -

T.C.
ANKARA
DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI

HZ. NO              :1997 / 514
ESAS NO          :1999 / 98
İDDİANAME NO :1999 / 78

İ D D İ A N A M E
 

ANKARA ( ) NOLU  DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

DAVACI                              :KAMU HUKUKU
MÜŞTEKİLER                     : 1- Tacettin DUMAN, İzzet oğlu 1940 doğumlu, Balıkesir Merkez Köseler köyünde  oturur.
2- Ayrıca, dilekçeleri dosyaya konulan çok sayıdaki şikayetçi olanlar
SANIK                                :Abdullah ÖCALAN: Ömer ve Üveyiş oğlu, 1949 doğumlu Halfeti İlçesi Ömerli Köyü nüfusuna kayıtlı. Halen bu suçtan İmralı Kapalı Cezaevinde TUTUKLU.
GÖZETİM TARİHİ                :16.02.1999
TUTUKLAMA TARİHİ           :23.02.1999
SUÇ                                    :Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin hakimiyeti altına koymağa veya Devletin istiklalini tenkise veya birliğini bozmağa veya Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmağa yönelik hareketlerde bulunmak.
UYGULANMASI İSTENEN
KANUN MADDESİ               :
TCK’nın 125’inci maddesi.

I. BÖLÜM

GİRİŞ

Amacı; Türkiye topraklarının bir kısmında Marksist-Leninist ideolojiye dayalı, bağımsız bir Kürt Devleti kurmak olan ve 1972-1973 yıllarından bu yana bu amacına ulaşabilmek için de öncelikle, ülke topraklarından bir kısmında yoğun şekilde ayrı bir Kürt ırkı bulunduğu ve bunların egemen Türk Devleti tarafından sömürüldüğü, ezildiği ve katledildiği hususunda, inandırdığı kişileri örgütleyerek, yasadışı silahlı terör örgütü PKK’yı kuran, bu amaca yönelik eylemler planlayan ve silahlandırdığı kimseleri terörist faaliyetlere katılmalarını sağlayarak silahlı ayaklanma hareketi başlatan. yurtiçi ve yurtdışında bölücü ve silahlı terör eylemlerini gerçekleştiren. uzun süredir bu örgütü sevk ve idare eden sanık Abdullah ÖCALAN’ın, Kenya güvenlik birimlerince yurtdışında yakalanıp, Türk güvenlik görevlilerine 15.02.1999 günü teslim edilmesi, Türkiye’ye getirilerek güvenlik nedeniyle İmralı Adası’nda gözaltına alınması üzerine, hakkında daha önce aynı suçtan gıyabi tutuklu olarak açılan ve Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılaması sürdürülen kamu davasının bulunması, ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığımızca başlatılan 1997/5 14 ve 1998/632 Hz. sıralarında kayıtlı soruşturmaların olması, yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirilen yoğun eylemleri ve bunların nitelikleri de nazara alınarak, mevcut soruşturmanın genişletilmesinde yarar görülmüştür. (Kls: 1/Dizi:5-7)

Mudanya İlçe Jandarma Komutanlığının 19 Şubat 1999 günlü yazısı üzerine, 2845 sayılı Kanunun 4229 sayılı Yasayla yeniden düzenlenen 16 ncı maddesi uyarınca sanığın 4 güne kadar gözaltında tutulmasına karar verilmiş, ayrıca Ankara 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Yedek Üyeliğince de bu süre 22.02.1999 dahil 3 gün daha uzatılmıştır. (Kls: 1/20-23)

Hava muhalefeti sebebiyle ancak 21.02.1999 günü İmralı Adası’na ulaşabilen Ankara 2 NoIu Devlet Güvenlik Mahkemesi Yedek Üyeliğince müşahedeye tabi tutulup gerekli doktor muayenesinden geçirilen sanığın, gözaltında tutulmasında herhangi bir sakınca bulunmadığına karar verilmiştir. (Kls: 1/24-36)

Gözetim süresi içinde ifadesi alınan sanık, sevk edildiği Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Yedek Hakimliği’nce sorgusu yapılıp, 23.02.1999 gün ve 1999/63 D.İş. sayılı kararı ile, Devlet topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırarak ayrı bir devlet kurmaya matuf fiil işlemek suretiyle Türk Ceza Kanununun 125 inci maddesini ihlal etmek suçundan tutuklanmış, mevcut kamu davası dosyası içinde bulunan ve Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin 17.11.1998 gün 1998/345 Esas, Gaziantep Sulh Ceza Mahkemesinin 10.02.1995 gün 1995/84 sorgu, Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin 29.08.1997 gün ve 1997/125 D.İş. sayılı gıyabi tevkif müzekkereleri de vicahiye çevrilerek İmralı Kapalı Cezaevine konulmuştur. (Kls: 1 / Dizi:42/ 1-50, 43-78, 79-97)

Tutuklu sanığın cezaevinde bulunduğu süre içinde avukatları ve yakınlarıyla olan görüşmeleri konusunda ilgili makamlarca yapılan yazışmalar, alınan dilekçeler Klasör-2’de toplanmıştır.

Sanık Abdullah ÖCALAN hakkındaki, diğer Devlet Güvenlik Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından başlatılan hazırlık soruşturmalarının yetkisizlik kararı verilerek gönderilmesi talep edilmiş, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının Hz. 1998/739- Karar 1999/28 (KIs:24-25-42-43); İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının Hz. 1993/539-Karar 1999/5 (Kls:26-34); Van Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının Hz. 1999/107, Karar 1999/2 (Kls:23); Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığının Hz. 1987 / 7764-Karar 1999/18 (Kls:22/Dizi/ 1-24) sayılı yetkisizlik kararları ekinde gönderilen soruşturmalar, Cumhuriyet Başsavcılığımızın Hz. 1997/514 sayılı evrakı ile birleştirilerek işleme konulmuştur.

Ayrıca, değişik yer ve zamanlarda PKK terör eylemleri sonucu yakınları öldürülenlerle, olaylar nedeniyle yaralananlar tarafından mahalli Cumhuriyet Başsavcılıklarına verilip, yetkisizlik veya görevsizlik kararına bağlanarak gönderilen çok sayıdaki şikayet dilekçesi, aynı hazırlık evrakı ile birleştirilmiştir. (Kls:23,24,25,40,4 1)

Sanık Abdullah ÖCALAN’ın talimatıyla gerçekleştirilen adam öldürmeye azmettirme suçundan Alınan Makamları tarafından 1 BJS 195/88-3 II BGS 90/90 dosya numarasıyla başlatılan soruşturma evrakındaki deliller, 1999/126 Hz. sayılı istinabe talebiyle Adalet Bakanlığı aracılığı ile yetkili Alman Makamından talep edilmiş, ancak henüz intikal etmemiş, bu hazırlık soruşturması da 1997/514 ile birleştirilmiştir. (Kls: 1/Dizi: 197/1-17)

PKK terör örgütünün Türkiye çapında ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sivil, asker, kadın, çocuk, meslek, din, mezhep, ırk ve cins ayırımı gözetmeksizin kitle imhası şeklindeki toplu adam öldürme. yakma, yok etme ile sonuçlanan, katletme. silahlı yol kesme, soygun. eğitim ve öğretim özgürlüğünü engelleyici nitelikteki okul yakma ve toplu öğretmen kıyımı, sivil ve resmi daire, köy ve mezra ile ekonomik ve turistik yerlere silahlı baskın ve bombalama gibi olaylarla ilgili bilgi ve belgeler Cumhuriyet Başsavcılıklarından istenmiş ve sürdürülen soruşturma evrakı arasına konulmuştur. (Kls:9- 10-11-12-13-20-39)

Alınan şikayet dilekçelerinden yer, zaman ve olay belirtilip, delillendirilenler ile, bunların dışındaki dilekçelerde yer verilen olaylar yetkili makamlardan sorulmuş, alınan liste ile bir diğerleriyle birlikte ayrı klasör halinde evraka eklenmiştir. (Kls: 23,24,2540,41)

Yine sanık Abdullah ÖCALAN’ın meydana gelen olaylarla ilişkisini ortaya koyacak bilgi ve belgelerle telsiz konuşmaları, düzenlenen toplantılar ile televizyonlardaki beyanlarına ait ses ve video bantları derlenerek çözüm tutanakları, yayınlanan ya da ele geçirilen bildiri, broşür, dergi, kitap gibi delillerle birlikte toplanmıştır. (Kls: 14-19-34-38)

Devlet güvenlik güçleri ile istihbarat birimlerinden elde edilen terör örgütünün kuruluşu, yapısı, amacı ve bu yöndeki faaliyetleri ve sonuçlarını ortaya koyan belge ve bilgiler alınmış, iddianamenin özel bölümünde duruma geniş şekilde yer verilmiştir. (Kls:3, 4, 5, 6, 7, 8.)

II. BÖLÜM

PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KURULUŞU, AMACI, PROGRAMI, STRATEJİSİ, YAPILANMASI VE FAALİYETLERİ

A- KURULUŞU

Terör örgütü PKK (Partiya Karkeren Kürdistan-Kürdistan İşçi Partisi), 27 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır ili Lice İlçesi Fis (Ziyaret) Köyü’nde kuruluş kongresini gerçekleştirerek kurulmuştur. Örgütün 1.Kongresi de sayılan bu kongrede Abdullah ÖCALAN, Kurucu Genel Başkan seçilmiştir. Abdullah ÖCALAN, bu yöndeki çalışmalarına Ankara’da üniversite çevresinde başlamış olup, 1975 yılına kadar ideolojik alt-yapı ve öncü kadro oluşturma faaliyetlerini yürütmüş. 1976 yılından itibaren de arkadaşlarıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde faaliyetlerini sürdürmüştür.

Abdullah ÖCALAN, 1970 yılında İstanbul’da DDKO (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) şubesi üyesi olarak faaliyete başlamış, 1971 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kayıt yaptırmış, yine bu yıllarda Marksist-Leninist görüşlü THKP/C örgütü ile ilgilenmiş, Nisan 1972 tarihinde Şafak Grubunun bildirilerini dağıtırken yakalanarak 7 ay Mamak Askeri Cezaevinde tutuklu kalmıştır.

Terör örgütünün başı olan sanık Abdullah ÖCALAN, Mart 1973 tarihinde etrafına topladığı, üniversiteli arkadaşlarıyla “Kürtçü -Bölücü” bir örgütlenmeyi oluşturmak amacıyla ilk toplantıyı yapmıştır. Bu toplantıda “Kürdistan olarak nitelendirilen Doğu ve Güneydoğu illerimizin, Türkiye’nin sömürgesi olduğu, amaçlarının bu bölgede bağımsız bir Kürt Devleti kurmak olduğu. bunu sağlamak için gizli bir örgüt kurulması gerektiği” beyan edilmiştir.

Abdullah ÖCALAN; öğrenci evleri, okul kantinleri ve yurtlarda öğrenci kesimini etkilemeye çalışırken başta Tuzluçayır ve Dikmen olmak üzere çeşitli semtlerdeki “Kültür, Güzelleştirme, Yaşatma” sıfatlı derneklerde çeşitli yaş grubundan gençlere ve ailelerine el atmıştır. Böylece ideolojik alt-yapı ve öncü kadro oluşturma faaliyetleri yürüten Abdullah ÖCALAN öncülüğündeki grup 1975 yılı sonlarında Dikmen semtinde bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda ideolojik oluşumun sağlandığı, asgari kadronun oluştuğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle 1976 yılından itibaren faaliyetlerini Doğu ve Güneydoğu illerinde sürdürme kararına varılmıştır.

Abdullah ÖCALAN, 1975 yılında üst düzey elemanlarından Mehmet Hayri DURMUŞ ile birlikte grubun manifestosu veya örgütün program taslağı niteliğindeki 68 sayfalık “KÜRDİSTAN DEVRİMİNİN YOLU” isimli broşürü kaleme alınışlardır.

1976 yılından itibaren bölge illerine dağılan ilk öncü elemanlar Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Elazığ, Bingöl, Tunceli. Kars, Ağrı illerinde 1 yıl süre ile “Ulusalcılar, Ukocular, Kürdistan Devrimcileri” adı altında faaliyet sürdürmüşler ve bu faaliyetleri sırasında genellikle öğrenci gençlik ve akraba aileleri ağırlıklı bir çevre oluşturmuşlardır.

Sanık Abdullah ÖCALAN liderliğindeki üst düzey elemanlar ise 1977 Ocak ayında Ankara Mimar ve Mühendis Odası’nda bir toplantı gerçekleştirerek Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde sürdürülen faaliyetlerin genel bir değerlendirmesini yapmışlardır. Yine bu toplantıda bölgede nispeten rahat bir ortam bulunduğu, örgüt liderinin bölgede gezi yapabileceği, grup lideri olarak Abdullah ÖCALAN’ın bölgede bir dizi toplantı yaparak kendisini sempatizanlara tanıtmasının faydalı olacağı kararlaştırılmış ve alınan bu karar gereği Abdullah ÖCALAN, Nisan-Mayıs 1977 tarihinde bölgede yaptığı gezi ve toplantılarda örgüt sempatizanları üzerinde amaçlanan etkiyi göstermiştir. Abdullah OCALAN in bölgedeki gezisi boyunca Ağrı, Kars, Tunceli, Karakoçan, Diyarbakır ve Gaziantep il ve ilçelerinde yer yer 30-40 kişinin katıldığı toplantılar gerçekleştirilmiştir.

Yaklaşık 3 yıl boyunca Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde “Kürdistan Devrimcileri, Ukocular, APO’cular” adı altında kadrolaşma faaliyetlerini sürdüren Abdullah ÖCALAN ve arkadaşları, yukarıda belirtildiği gibi 27 Kasım 1978 tarihinde PKK örgütünü kurmuşlar, 30 Temmuz 1979 tarihinde ise dönemin Adalet Partisi Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Celal BUCAK’a yaptıkları silahlı saldırı ile örgütün kuruluşunu ilan etmişlerdir.

Kurulması kararlaştırılan PKK örgütünün programı 1977 yılında. tüzüğü ise 1978 yılında hazırlanmıştır. Partinin program ve tüzüğü 1995 yılında gerçekleştirilen 5. Kongre’de bir takım marksist-leninist unsurlardan arındırılmıştır. Partinin kuruluş bildirgesi ise Abdullah ÖCALAN tarafından o dönemde gizlenmekte olduğu Diyarbakır’da Aralık 1978-Ocak 1979 tarihleri arasında hazırlanmıştır. 

B- AMAÇ, PROGRAM VE STRATEJİSİ

1977 yılı sonlarında hazırlanan parti programın “KÜRDİSTAN DEVRİMİNİN YOLU- MANİFESTO” broşüründeki görüşlerin formüle edilmiş şeklidir. 1995 yılında gerçekleştirilen 5.Kongre’de parti programında değişiklikler yapılmış olmasına rağmen programın 3.bölümünde yer alan “KÜRDİSTAN DEVRİMİNİN ÖZELLİKLERİ, KÜRDİSTAN DEVRİMİNİN GÖREVLERİ” başlıklı kısımlar aynen muhafaza edilmiştir.

Hazırlanan parti programına göre;

    Kürdistan Devriminin Özellikleri

Kürdistan’da partinin yürüttüğü devrim bir ulusal demokratik devrim olup, başlıca özellikleri şunlardır:
a) Devrimin 2 temel yanı vardır. Milli ve demokratik yanı.
Milli yanı, sömürgeciliğin siyasal, askeri, ekonomik, kültürel alandaki hakimiyetini hedef almaktadır. Devrimimiz ilk planda bu yanı ön plana alarak gelişmiştir. Milli çelişki baş çelişki olup, diğer toplumsal çelişkilerin çözümünde tayin edicidir.

Devrimin ikinci yanı demokratik yanıdır. Demokratik devrim, toplumda orta çağdan kalma çelişkileri temizlemeyi hedef almaktadır. Bunlar feodal, komprador sömürüsü, aşiretçilik, mezhepçilik. kadının kölece bağımlılığı gibi çelişkilerdir. Bu çelişkiler çözüldükçe toplum demokratik bir nitelik kazanmaktadır.

Devrimin bu iki yanı arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Demokratik devrim hakim yan olan milli devrime bağlı olarak gelişmektedir. Milli devrimin gelişmesi de toplumdaki demokrasinin gelişmesine çok yakından bağlı olmaktadır.

b) Kürdistan Devriminin diğer bir özelliği önderlik sorununa ilişkindir. Ulusal Demokratik Devrimde önderlik iki biçimde ortaya çıkmaktadır. Birincisi sınıf önderliği, ikincisi parti önderliği. Sınıf önderliği çerçevesinde feodal komprador sınıf, küçük burjuvazi ve işçi sınıfı arasında süren yoğun mücadelede önemli sonuçlara ulaşılmıştır. Ulusal kurtuluş mücadelesi pratiği, devrimde zafer yaratacak temel gücün işçi-köylü ittifakı, zafer yaratacak önderliğin ise işçi sınıfının ideolojik-politik ve örgütsel önderliği olduğunu göstermiştir. Diğer sınıf önderlikleri sürekli geriler ve sömürgecilik karşısında ciddi bir güç olmaktan çıkarken, partimiz şahsında şekil] enen işçi sınıfı önderliğinin sağladığı sürekli gelişme bunu kanıtlamıştır.

Kürdistan’ın bölünmüşlüğünden kaynaklanan parça önderliği de önemlidir. Geri bir sosyal yapıda ve küçük bir parça olmasına rağmen Güney Kürdistan’ın geçmişte kendini önder olarak dayatması ve bütün Kürdistan’ın olanaklarını kendinde toplaması, ulusal kurtuluşta bir sonuç ortaya çıkarmadığı gibi, ona ciddi zararlar da vermiştir. Bu çarpık durum, gelişmiş ve büyük parça olan Kuzey Kürdistan’daki ulusal kurtuluşu gelişmeyle düzeltilmiş ve T.C.’ye karşı Kuzey-Batı Kürdistan’daki mücadelenin önderliği sağladığı kalıcı gelişmelerle kanıtlanmıştır.

Hem sınıf, hem de parça önderliğini doğru bir biçimde ele alıp. şahsında doğru bir çözüme kavuşturan partimiz burjuva milliyetçi, ulusal inkarcı, teslimiyetçi yaklaşımlara karşı başarılı bir mücadele vererek, ulusal kurtuluşta doğru. devrimci çizgiyi egemen kılmıştır.

c) Devrimimizin 3. özelliği halkın geniş güçlerinin seferber edildiği uzun vadeli bir mücadele çizgisine sahip olmasıdır. Bu çizgi pratikte kendisini uzun vadeli halk savaşı biçiminde şekillendirir. Uzun süreli halk savaşı temelinde. bütün mücadele biçimlerinin kullanılmasını içerir. Çok güçlü olan sömürücü örgütler, ancak böyle bir mücadele çizgisiyle geriletilip yenilgiye uğratılabilir.

d) Devrimimizin 4. temel özelliği, sadece Kürdistan’la sınırlı olmayıp çevresini de derin etkisi altına alması ve bölgesel çapta gelişmesidir. Bu devrimimizin evrensel niteliğini göstermektedir.

    Kürdistan Devriminin Görevleri

Devrimimizin en yüce amacı, sınıfsız topluma doğru ilerlemektir. Bu toplumun ilk evresi olan sosyalizme varmak zorunlu bir aşama olup, devrimimiz esas olarak şu görevleri gerçekleştirecektir. Bu görevler, şu ana bölümlerde toplanmış olup, bu bölümlere bağlı olarak yapılması gerekenler 32 madde halinde sıralanmıştır.

a) Türk sömürgeciliğinin ve gerisindeki emperyalizmin Kürdistan üzerindeki her türlü hakimiyetine son vermek,

b) Demokratik halk yönetiminde ulusal, bağımsız ve demokratik bir toplum yaratmak,

c) Bağımsız bir ekonomik yapı inşa etmek,

d) Sömürgeci eğitim ve kültür kurumlarının yerine ulusal eğitim ve kültür kurumlarını oluşturmak, Kürtçe’niıı bütün lehçelerinin gelişimine fırsat ve imkan tanımak ve birinin ulusal dil haline gelmesini teşvik etmek, Kürt dili, edebiyatı ve tarihi alanlarında yoğun bir araştırma ve örgütlendirme çabasına girişmek. bütün halka okur-yazar olma imkanı tanımak,

e) Kürdistan devrimini ve birliğini sağlamak,

f) Komşu halklarla olan ilişkilerde ve uluslararası sorunlarda proleter enternasyonalizmi uygulamak,

    PKK’nın Mücadele Stratejisi

PKK’nın kuruluş amacı, örgütün manifestosu olan “KÜRDİSTAN DEVRİMİNİN YOLU” isimli broşür, parti programı ve PKK kuruluş bildirgesinde “BAĞIMSIZ BİRLEŞİK KÜRDİSTAN’IN KURULMASI”; Stratejisi ise, “UZUN SURELİ HALK SAVAŞI” olarak açıklanmıştır.

Halk savaşı stratejisinin temel örgütlenmelerinin “parti-cephe-ordu” olduğu, temel faaliyet biçiminin de, “gerilla savaşı” olduğu belirtilmiştir.

Uzun süreli halk savaşı stratejisi üç aşamalıdır.

Birinci aşama stratejik savunma aşaması olup, en uzun dönemi kapsar. Bu sürenin uzaması Devleti ve kurulu düzeni devamlı yıpratmasına karşılık, halk savaşını sürdüren ve sınırlı ölçüde güçleri olan örgütleri devamlı geliştirir.

Stratejik denge aşaması; Her iki güç açısından en kritik dönemi oluşturur. Denge döneminde halk savaşını yürüten gücün geriye düşme ve dengenin uzaması halinde yıpranma, Devletin ve kurulu düzenin de bütün kurum ve kuruluşları ile çöküşe geçme durumu olabileceği, dengelerin kısa ve kararsız olduğu dönemdir.

Stratejik saldırı aşamasında; halk savaşını sürdüren gücün süratle sonuca gitme zorunluluğu vardır. Devletin ve kurulu düzenin şiddetle, direniş göstermesi halinde karşısındaki güç kontrolden çıkarak dağılabilir. 

C – TEMEL YAPILANMASI

Terör örgütü PKK parti, cephe ve ordu şeklinde bir yapılanmayı benimsemiştir. Parti PKK (Partiya Karkeren Kürdistan – Kürdistan İşçi Partisi) olarak 1978 yılında kurulmuştur.

Parti; ideolojik, politik öncüdür.

Cephe; ERNK (Eniya Rızgariya Netawiya Kürdistan-Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi) 1985 yılında kurulmuştur. Cephe tüm halkın temsil edildiği ve yönetildiği siyasi organizasyondur.

Ordu; ARGK (Arteşe Rızgariya Gele Kürdistan-Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu) 1986 yılında iki aşamalı olarak kurulmuştur. Ordunun ilk aşaması olan HRK (Hezen Rızgariya Kürdistan-Kürdistan Kurtuluş Birliği) 1984 yılında kurulmuştur.

Cephe ve ordu, partinin çizdiği çerçevede hareket ederler.

1) PARTİ- PKK (PARTIYA KARKEREN KURDİSTAN)

Parti, hem ideolojik manada hem de kadro düzeyinde Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin rehberi olarak kabul edilmektedir.

Parti tüzüğü; genel hükümler. parti üyeliği, parti yapısı, partinin iç işleyişi bölümlerinden oluşmaktadır.

a) Genel Esaslar

Örgütün adı, Partiya Karkeren Kürdistan. kısa adı PKK’dır.

Örgütün amblemi, kırmızı yıldız içinde sarı meşaledir. Bu amblemin sarı şerit ile ayrılarak kırmızı zemin üzerine oturtulmasıyla örgüt bayrağı oluşur.

Örgütün amacı, Kürdistan üzerindeki sömürgeci egemenliğe ve gerisindeki emperyalizmin etkilerine son vermek, Kürdistan’daki çağdışı kalıntıları tasfiye etmek, bağımsız birleşik Kürdistan’da demokratik bir halk yönetimi kurmak, ilerici insanlığın bir parçası olarak sınıfsız topluma doğru ilerlemektir.

b) Parti Üyeliği

Parti üyesi, parti programını kabul eden ve onu hayata geçirmekten sorumlu olan, parti iradesini esas alıp kendini giderek bu iradeyle bütünleştiren, parti yaşamına ve taktik uygulamaya bir parti organında tüm gün katılan, kendini çözüp partinin tarz, tempo ve üslubuna kavuşturarak  temel  parti amaçları  için ödünsüz, çıkarsız derin coşku ve fedakarlıkla  çalışan  ve yaşamını parti davasına adayan kişidir.

Partiye sempati duyan ve ulusal kurtuluş çizgisini destekleyen kişi yurtseverdir.

Parti üyeliği bölümünde bu tariften sonra üyeliğe alınma ve çıkarılma. parti üyesinin görevleri, parti üyesinin hakları, parti üyesinin özellikleri düzenlenmiştir.

c) Örgütlenme Şekli

Partinin en yüksek karar organı kongredir. Parti kongresi, belirlenmiş delegelerin üçte ikisinin katılmasıyla dört yılda bir toplanır.

Parti kongresi, parti program ve tüzüğünü kabul eder veya değiştirir. Partinin dönemsel politikasını çizer. Parti pratiğini değerlendirir. Parti Genel Başkanı, Merkez Komite ve Merkez Disiplin Kurulu üyelerini seçer.

Önemli politik değerlendirme ve kararların gerektiği, ancak kongrenin toplanamadığı veya toplanmasına gerek görülmediği dönemlerde,  parti konferansları toplanabilir. Konferanslar, Genel Başkanlığın kararları veya merkez komitenin kararı ve genel başkanın onayı ile toplanır. Politik durum değerlendirmesi yapar ve kararlar alır. Ancak parti program ve tüzüğünü değiştiremez,  görevlendirme yapamaz.

İki kongre arasında partinin en yüksek ideolojik ve politik organı Parti Genel Başkanı’dır. Parti Genel Başkanlığı, partinin ve devrimin önderliğidir.

Genel Başkanlık Konseyi: Parti genel başkanının liderliğinde faaliyet gösteren en üst yürütme organıdır. Üyeleri, merkez komite tarafından seçilir, genel başkan tarafından onaylanır.

Merkez Komite üyeleri kongre tarafından seçilir. Genel başkan ile birlikte, iki kongre arasında parti politikasını belirler.

Merkez Disiplin Kurulu üyeleri, kongre tarafından seçilir. İki kongre arasında bütün disiplinsizlik işlerini soruşturur ve karara bağlar.

2) CEPHE-ERNK (ENIYA RIZGARIYA NETAWIYA KÜRDİSTAN(KÜRDİSTAN ULUSAL KURTULUŞ CEPHESİ)

Cephe, değişik sınıf ve katmanların hedeflenen amaç etrafında, asgari müştereklerde birleştikleri, temsil ve yönetim organı olarak tarif edilmiştir.
ERNK, 21 Mart 1985 tarihinde bir avuç PKK’lı tarafından kurulmuş ve bölge halkına zorla dayatılmaya çalışılmıştır.

Örgüt lideri Abdullah ÖCALAN tarafından 6 Mayıs 1982 tarihinde hazırlanarak yayınlanan “Kürdistan Ulusal Kurtuluş Problemi ve Çözüm Yolları” isimli kitapçıkta, ERNK’nın teorik düzeydeki ilke ve hedefleri şu şekilde belirlenmiştir.

Sözde Türk sömürgeciliğinin tasfiyesine yönelik olarak;

-Güvenlik güçlerinin bölgedeki faaliyetlerine son verilmesi,

-Devletin tüm sivil yönetim kurumlarının tasfiye edilmesi,

-Devlete ait tüm ekonomik kurumlara el konulması,

-Devletin tüm eğitim kurumlarının tasfiye edilerek, Kürt dili ve kültürünün geliştirilmesi,

-Büyük tüccar ve toprak ağalarının mal varlıklarına el konularak kamulaştırılması,

Sözde halk iktidarının inşası için;

-Ulusal meclis ve halk hükümetinin kurulması,

-Mülkiyeti kamunun olmak kaydıyla, topraksızlara toprak dağıtımı ve bağımsız bir ekonominin örgütlendirilmesi,

-Ulusal dil, eğitim ve kültür kurumlarının geliştirilmesi.

-Bağımsız bir yargı sisteminin geliştirilmesi,

-Temel insan haklarının güvence altına alınması,

-Milli azınlıklara özgürce gelişebilecek bir ortam sağlanması.

PKK terör örgütünün yurtiçinde ve yurtdışında legal ve illegal bazda sürdürdüğü eleman temini, taraftar desteği sağlayarak kitleselleşme, faaliyetlerin gerektirdiği mali ve lojistik destek sağlama, giderek meşruiyet kazanma temelinde sözde iktidar organları oluşturma yolundaki tüm faaliyetlerine cephe faaliyetleri denmektedir. Cephe faaliyetleri, yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere iki temel alanda sürdürülmektedir.

Kışın yaklaşması üzerine yurtiçinde faaliyet gösteren PKK üst düzey kadroları kışı güvenli bir ortamda geçirmek ve 1985 yılı planlarının hazırlığını yapmak üzere K.Irak’a çağrılmışlardır. Abdullah ÖCALAN’ın talimatıyla Ocak 1985 tarihinde K.Irak’ta yapılan ve örgütün üst düzey yöneticilerinin katıldığı toplantıda, 21 Mart 1985 tarihinde ERNK (Eniya Rızgariya Netawiya Kürdistan–Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin ilanı kararı alınmıştır. 

Aynı zamanda, cephenin bir kitle gösterisiyle ilanı ve akabinde kitlesel çalışmaların hızlandırılması kararlaştırılmıştır. Böylece giderek kitlesel başkaldırıların geliştirilmesi hedeflenmiştir.

Bu amaçla, Ocak 1985 tarihinden itibaren cephenin ilanı amacıyla K.Irak’tan yurtiçine üst düzey kadrolar ve savaşçı takviyesi hızlandırılarak sürdürülmüştür. Ancak Ocak-Şubat 1985 tarihinden itibaren, birçok örgüt mensubunun ölü veya sağ olarak güvenlik kuvvetlerince ele geçirilmesi üzerine, ERNK’nın ilanı Atina’da yapılabilmiş ve bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurulmuştur.

1985 yılında terörle mücadelede yan tedbir olarak uygulanmasına başlanılan “Pişmanlık Yasası”, “GKK” gibi uygulamalar, örgütü giderek tedirgin etmiş ve karşı önlem olarak örgüt bu kesimlere karşı vahşet boyutlarında katliamlar gerçekleştirmek suretiyle, bu tedbirleri etkisiz kılmaya çalışmıştır.

Öte yandan, örgütün 1985 yılı içerisinde gerçekleştirdiği sansasyonel nitelikli bazı katliamlar dışında hedeflenen düzeyde başarılı olamaması, yurtiçinde örgüte katılımların azalmasına, teslim olmaların artmasına neden olmuştur. Bunun üzerine örgütün büyük bir sarsıntı geçirmekte olduğunu, böyle giderse çözülmeyi önleyemeyeceğini farkeden Abdullah ÖCALAN, eylemlerin yeniden tırmandırılması için üst düzey elemanlarına tehditler, talimatlar yayınlamıştır.

Abdullah ÖCALAN’ın bu talimatları üzerine, yurtiçinin yanı sıra K.Irak, Suriye ve Lübnan’daki kamplarda büyük hazırlıklar yapılmış ve Şubat 1986 tarihinden itibaren yurtiçine girişler başlamıştır.

PKK Merkez Komite üyelerinden olup, kırsal kesimdeki eylemlerin gerçekleştirilmesinde büyük etkisi bulunan Mahsun KORKMAZ’ın 28 Şubat 1986 tarihinde Gabar Dağında güvenlik kuvvetlerince ölü ele geçirilmesi üzerine örgüt planlanan hedeflerine ulaşmada büyük darbe almıştır.

1986 yılında Siirt ve Şırnak civarında bazı pusu olaylarıyla, bazı katliamlar gerçekleştirebilmekle birlikte örgüt kitle ve silahlı faaliyetler bazında hedeflenen atılımları gerçekleştirememiştir. Ancak,  kitle katliamları örgütün bölgede zora dayalı otorite tesis etmesinde rol oynamıştır.

    a) ERNK-Yurtdışı

PKK’nın yurtdışında sürdürdüğü propaganda ve örgütlenme gibi temel faaliyetlerin önemli bir kısmı ERNK faaliyetleri olarak sürdürülmektedir. Bu faaliyetleri ülkeler, bürolar ve birlikler olarak tasnif etmek mümkündür.

ERNK’nın faaliyetlerini sürdürdüğü ülkeler, Avrupa Cephe Merkezi, Kafkas ülkeleri, Balkan ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri olarak tasnif edilebilir. Bunların dışında PKK Japonya’dan Avustralya’ya, Güney Afrika’dan Kanada’ya kadar pek çok ülkede temsilcilik bulundurmaktadır.

ERNK’nın Avrupa Cephe Merkezine bağlı büroları, genellikle yurtiçi (metropol kentler), dış ilişkiler, eğitim, basın yayın, maliye konularında faaliyet göstermektedirler.

Temel propaganda ve örgütlenme teşkilatları ise birliklerdir. PKK’nın faaliyetlerini kamufle eden birlikler, sözde “demokratik-mesleki birlikler” adı altında örgütlenmişlerdir. Hukukçular Birliği, Gazeteciler Birliği, Yazarlar Birliği gibi.

    b) ERNK-Yurtiçi

PKK’nın yurtiçi faaliyetleri, başta HADEP olmak üzere legal sendika, dernek ve benzeri legal kuruluşlar içinde kamufle edilmiştir. Ancak, henüz oluşma aşamasında da olsa bazı özgün örgütlenme deyimleri söz konusudur.

PKK, ERNK’nın yurtiçi faaliyetlerini geliştirmek amacıyla “Eyalet Cephe Karargahı/Konseyi” isimli birimler oluşturmuştur.

    c) ERNK’nın Din ve Mezhep İstismarına Dayalı Faaliyetleri

-KİH (Kürdistaıı İslam Hareketi)

PKK terör örgütünün Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, halkın dini duygularını istismar ederek örgüt bünyesine kanalize etme amacıyla, cephe birimi içinde oluşturduğu Mollalar Birliği, Din Yayanlar Birliği, Dindarlar Birliği gibi İslami motif taşıyan paravan oluşumlarını, yakın dönemde Abdurrahman DÜRRE’nin başkanlığında birleştirmek suretiyle Kürdistan İslam Hareketi ismiyle yeni bir paravan örgüt oluşturarak, diğer dini oluşumları kendi ideolojik hedeflerine kanalize etmeyi amaçladığı bilinmektedir.

Bu yöndeki örgütlenme faaliyetlerini Avrupa ülkelerinden başka Mısır, Suriye ve Türkiye gibi Müslüman Kürt nüfusun bulunduğu ülkelerde sürdürmekte, propaganda amaçlı seminer ve konferanslar tertiplemektedir.

-KAB (Kürdistan Aleviler Birliği)

12 Eylül öncesinde olduğu gibi Alevi inanca sahip vatandaşlarımızı bir takım provokasyonların içine çekebilmek için yurtdışında Kürdistan Aleviler Birliği isimli kuruluş geliştirilmiştir

Asıl gaye;

-Sözde Gazan, Botan, Amed adıyla tabir ettikleri bölge üzerindeki operasyonları etkisiz kılmak amacıyla Sivas, Kahramanmaraş, Erzincan, Tunceli, Adıyaman, Malatya gibi illerdeki Alevi vatandaşlarımızı harekete geçirerek cepheyi genişletmek,

-Alevi gençliği kendi saflarına çekerek eleman kaybını telafi etmeye çalışmak

-Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Tunceli-, Sivas, Erzincan gibi çok sayıda Alevi inanca sahip vatandaşlarımızın yaşadığı bu bölgeleri Karadeniz, Toroslar ve İç Anadolu bölgelerine açılmada temel almak, Kurt Alevileri PKK, Türk Alevileri DHP vasıtasıyla kendi saflarına çekerek, adı geçen bölgelere açılımı sağlamaktır.

-KUM (Kürdistan Ulusal Meclisi)

Terör örgütü PKK, uluslararası kamuoyu nezdinde terörist kimliğini maskelemek, kendisinin Kürt halkının gerçek temsilcisi olduğu imajını vermek ve uluslararası kuruluşlarla diyalog zemini oluşturmak amacıyla “diplomasi cephesi” olarak nitelendirdiği ulusal meclis çalışmalarına 1990 yılında gerçekleştirdiği IV. Kongrede aldığı kararla start vermiştir. Kürdistan Ulusal Meclisi’ne sadece diplomatik misyon verilmemiş, aynı zamanda siyasi kurumlaşma. yasama ve yürütme organı işlevi de yüklenmiş. böylece KUM vasıtasıyla geleceğin Ulusal Kongresinin altyapısı da oluşturulmaya çalışılmıştır.

Terör örgütünün lideri Abdullah ÖCALAN. 8 Haziran 1993 yılında Lübnan’ın Barelias Kasabasında yaptığı toplantıda “örgütün ana hedefinin siyasi alanda tanımak” olduğunu açıklamıştır.

1992 yılı başlarında hazırlık çalışmaları başlayan ve yıl sonunda toplanması beklenen KUM, yurtiçinde bir varlık gösterememiş, Avrupa ülkelerinde sözde bir seçim yapılarak Avrupa kontenjanından 15 milletvekili seçilmiştir.

1993 yılında KUM için yeni bir atak yapılmış, çoğunluğu yurtdışından olmak üzere 400 kişi Kuzey Irak’ta bulunan Zeli Kampı’na çağrılmıştır. Ancak, çağrılanlardan 134 kişi Zeli Kampı’na ulaşmıştır.

Yaklaşık 3 aylık eğitimden geçirilen bu şahıslara KUM’un oluşturulabilmesi için evvela Eyalet Meclislerinin teşkilatlandırılması. KUM’un da Eyalet Meclisi temsilcilerinden oluşturulması talimatı verilmiştir. Söz konusu şahıslar 1993 yılında bu yönde çalışmalara başlamışlar, ancak 1994 yılında bu çalışmalarını durdurmuşlardır. 

Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu

PKK terör örgütü, 1995 yılında gerçekleştirdiği V. Kongresinde “Kürdistan’ın kurulması yolunda 20 yıldan beri sürdürülen faaliyetlerle bir direniş örgütünün yaratıldığı, bundan sonraki hedefin bir kuruluş örgütü yaratmak olduğu” açıkça ifade edilerek “yakın dönem hedeflerinin iktidarlaşmak olduğu ve bu amaçla ulusal ordunun yanı sıra ulusal meclisin de bir an evvel kurulması gerektiği” belirtilmiştir.

V. Kongre kararlarında ve bu kararların öncesi ve sonrasında yapılan değerlendirmelerde ve yayınlanan talimatlarda “PKK ile ilişki .kurmada zorlanan batılı çevrelerin sözde Kürt sorununa desteğinin sağlanması amacıyla Sürgünde Kürdistan Parlamentosu’nun oluşturulması ve yurtiçinde de benzer legal mekanizmalar oluşturulması ve olanların güçlendirilmesi gerektiği” belirtilmiştir.

Yurtdışında illegal olarak yayınlanan sözde Kürdistan Parlamentosu hazırlık komisyonu bildirisinin Şubat 1995 tarihli 1. sayısında PKK Lideri Abdullah ÖCALAN’ın “gerillanın dağda. cephenin içeride sürdüğü bu günkü koşullarda uluslararası ortama hitap edecek bir sürgün parlamentosu fikri doğru mudur veya Kürt Ulusal Kongresi sürgünde gerçekleştirilebilir mi? Kürdistan ülkesinin giderek uluslararası kamuoyunda kabul görmesi. gerilla ile ilişkiye geçmekte zorlanan uluslararası yapının böyle legal yanı ağır basan bir oluşuma ihtiyaç hissetmeleri yeni bir oluşum üzerinde düşünülebileceğini göstermektedir” şeklinde konuya ilişkin görüşlerine yer veri imiş olup, ulusal kongreye hazırlık amacıyla oluşturulması planlanan sözde parlamentonun gerçek amacını da ortaya koymuştur.

PKK V. Kongresinde ayrıca “Kürt sorununun bölgesel bir sorun olmaktan çıkarak dünyayı ilgilendiren bir sorun haline geldiği, PKK’nın bu sorunun çözümünde anahtar rol oynadığı, bu bağlamda çözüm arayan güçlerin kendileriyle diyaloga geçebileceği” değerlendirmesi yapılmıştır.

    Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosunun Kurulması ve Faaliyetleri

Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosunun kurulmasına ilişkin çalışmalar, bu amaçla oluşturulan hazırlık komisyonu tarafından 12 Ocak 1995 tarihinde resmen başlatılmıştır.

Kurucular tarafından Brüksel’de yapılan basın toplantısında: “Kürdistan Sürgün Parlamentosu üyelerini daha önce PKK tarafından atanan ve bugün ulusal kurtuluş mücadelesine hizrrıet eden Kürdistan Ulusal Meclisi üyelerinden ve DEP yöneticilerinden seçer.” demek suretiyle parlamentonun niteliği ve bileşimi hakkında bilgi vermiştir.

Hazırlık komisyonu üç ay süren çalışmaları sonunda Abdullah ÖCALAN’ın talimatları doğrultusunda hareket eden, kendini örgütün yan kuruluşları içinde kamufle etmeye çalışan veya doğrudan PKK örgütü adına çalışan 65 kişilik sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu, 12 Nisan 1995 tarihinde Hollanda’nın Lahey şehrinde kuruluşunu ilan etti.

    Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu Batıda PKK’nın Diplomatik Sözcülüğünü Yapmaktadır.

Terör örgütü PKK ilk yıllarda dış çevrelerle ilişkilerini daha çok örgüt kadroları, komiteleri vasıtasıyla sürdürürken, ilerleyen süreçte bu ilişkileri ERNK Büroları, temsilcileri veya Kürdistan Komiteleri, dernekler gibi sözde siyasi, sosyal, kültürel kuruluşlar desteğiyle sürdürmüşlerdir. Bu büro ve dernekleri paravan olarak kullanan PKK, terörist kimliğini maskelemeye çalışmıştır.

Ancak, bu konuda ülkemizin dış çevreler nezdinde sürdürdüğü diplomatik faaliyetler PKK’nın bu alanda zorlanmasına neden olmuştur. Bunun üzerine terör örgütü PKK diplomatik destek girişimlerini sürdürmek amacıyla ERNK ve diğer dernekleri devrede tutmakla birlikte SKP (Sürgünde Kürdistan Parlamentosu) gibi araçlar geliştirmeye başlamıştır.

12 Nisan 1995 tarihinde Abdullah ÖCALAN’ın talimatları doğrultusunda V. Kongreden sonra kurulan SKP, PKK’nın terörist faaliyetlerini maskeleme, uluslararası destek sağlama faaliyetlerinin önemli bir parçası olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu, ERNK ve ona bağlı olan aşağıdaki kuruluş temsilcilerinden oluşmuştur:

ERNK; PKK’nın cephe örgütü,

TAJK (Tevgera Azadiya Jinen Kürdistan-Kürdistan Özgür Kadın Hareketi); ERNK bünyesinde yer alan bir kadın komitesi olup, son dönemde YAJK (Yektiya Azadiya Jinen Kürdistan-Kürdistan Özgür Kadınlar Birliği) olarak isimlendirilmiştir.

YWRK (Yektiya Welatparazen Rewşanberen Kürdistan-Kürdistan Yurtsever Aydınlar Birliği); ERNK’nın sözde aydınlan bünyesinde toplayan alt örgütlenmesi.

YCK (Yektiya Civanen Kürdistan-Kürdistan Gençler Birliği); ERNK’nın gençlik örgütlenmesi.

HÜNDER-KOM (Kürdistan Sanatçılar Birliği); ERNK’nın kültür ve sanatla uğraşan kesime yönelik bir kuruluştur.

Kürdistan Yurtsever Esnaflar Birliği; ERNK’nın yurtdışında bulunan Kürt orijinli vatandaşlara hitap eden bir örgütlenmesi.

Kürdistan Yezidiler Birliği;Yurtdışında bulunan Yezidi kökenli vatandaşları PKK terör örgütüne kazandırma amacını taşıyan oluşum.

Asuriler Birliği; Çeşitli Avrupa ülkelerine göçmüş bulunan ve çoğunluğunu Iraklıların oluşturduğu bir örgütlenme.

KUM (Kürdistan Ulusal Meclisi) Avrupa Grubu; PKK tarafından sözde ulusal meclis oluşturmak amacıyla Avrupa ülkelerinde yapılan sözde bir seçim sonucu oluşturulan ancak, etkinlik kazanamayan yapılanması.

Kapatılan DEP eski milletvekilleri ve yöneticileri; PKK’nın güdümünde hareket eden ve bilahare yurtdışına çıkan milletvekili ve yönetici grubu.

KON-KURD (Avrupa Kürt Devleti Federasyonu); Çeşitli Avrupa ülkelerinde bulunan ve çoğunluğu PKK’nın güdümünde olan derneklerin üst kuruluşu.

KİH (Kürdistan İslam Hareketi); PKK tarafından dindar kesimi kazanmak amacıyla oluşturulan örgütlenme.

KAB (Kürdistan Aleviler Birliği); PKK tarafından Alevi vatandaşları kazanmak amacıyla oluşturulan örgütlenme.

    Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu’nun Sürdürdüğü Faaliyetler

Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu’nun kurulmasından sonra örgütün Avrupa alanında sağlamayı hedeflediği destek ve legalleşme faaliyetleri aralıklı olarak PKK ile ilgisi yokmuş gibi gösterilmeye çalışılan mezkur oluşum vasıtasıyla yürütülmeye çalışılmıştır.

Sözde SKP üyeleri kendilerini Kürt orijinli vatandaşlarımızın temsilcileriymiş gibi göstererek örgütün siyasi amaçlarına destek sağlayabilmek ve sözde Kürt sorununa barışçıl bir çözüm sağlayabilmek adı altında, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere diğer ülkelere ziyaretlerde bulunarak bu ülkelerdeki başta sosyalist eğilimli parti, grup ve şahıslar olmak üzere uluslararası insani kuruluşların yetkilileriyle görüşmelerde bulunmuşlardır.

Grup üyeleri gittikleri ülkelerde Türkiye’de Kürt orijinli vatandaşlarımıza sözde soykırım ve zulüm yapıldığını iddia etmişler, güvenlik kuvvetlerimizin PKK terör örgütüne karşı yürüttükleri mücadeleyi soykırım olarak göstermeye çalışmışlar ve PKK’yı da Kürt orijinli vatandaşları bu zulüm ve soykırımdan kurtarmayı amaçlayan bir halk hareketi olarak tanıtmaya çaba sarfetmişlerdir.

Yine bu faaliyetlerle koordineli olmak kaydıyla, yurtiçinde başta HADEP olmak üzere birçok legal kurum ve kuruluş oluşturularak, var olanlar güçlendirilerek, kendileri dışındaki kişi ve kuruluşlarla temasa geçilerek veya içlerine sızılarak harekete geçilmiş ve bu kesimlere PKK’nın asgari program hedeflerinin yasallaştırılması, sözde Kürt sorununa taraf statüsü elde edilmesi gibi roller atfedilmiştir.

Diğer taraftan PKK terör örgütü sözde SKP ile sözde Kürt halkının haklarını savunmak, Avrupa alanında destek sağlamak, nihai hedefi olan ulusal kongre ve bunun içinden oluşturulacak ulusal meclise temel oluşturmaya çalışmıştır.

Yürütülen faaliyetlerle, uluslararası kamuoyuna sözde Kürt sorununa barışçıl çözüm aranıyor imajı verilerek, Birleşmiş Milletler nezdinde gözlemci statüsü kazanılması ve Türkiye’nin uluslararası alanda yalnızlığa itilmesi hedeflenmiştir.

Terör örgütü PKK, sözde Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede bazı alanların kurtarılmış, bazı alanların yarı kurtarılmış alanlar haline geldiği iddiasıyla dönemi iktidarlaşma. devletleşme ve bunları örgütsel yönlerine cevap
verebilme süreci olarak değerlendirmektedir. Dönem içinde SKP böyle bir işlevi de yüklenmiştir.

Nitekim V. Kongre kararlarında Ulusal Meclisin (yerini SKP almıştır) “Kürdistan’daki devletin tüm kurum ve kuruluşlarını işlevsiz kalarak kendisine has kurumlar yaratacağı, halkın yönetimle ilgili görevlerini üstleneceği, eyalet. il, ilçe ve köy meclisleriyle Geçici Devrim Hükümetini oluşturacağı, Geçici Devrim Hükümetinin ise ekonomik, sosyal, kültürel, yargı, asayiş, sağlık vs. her alanda gerekli düzenleme ve planlama yapılması görevlerini yerine getireceği” yolunda belirlemelerde bulunmuştur.

    Sözde Sürgünde Kürt Parlamentosunun Ulusal Kongreyi Toplama Gayretleri

SKP, kuruluşunu müteakip Abdullah ÖCALAN’ın talimatıyla Ulusal Kongreyi toplama gayretlerine başlamıştır. Nitekim 28 Temmuz 1995 tarihinde Viyana’da oluşturulan II. Kongre’de Abdullah ÖCALAN’ın direktifleri doğrultusunda Ulusal Kongreyi bir an önce toplamak için karar alınmıştır.

Alınan bu kararın ardından 1995 Ekim ayında, aynı zamanda SKP üyeleri de olan bölücü kişilerce “Ulusal Kongre Temas Grubu” oluşturulmuştur. Ulusal Kongre Temas Grubu, bölücü çevrelerin en etkin ve geniş desteğiyle “Ulusal Kongre Hazırlık Komitesi”ni oluşturmayı hedef almıştır.

Tamamen PKK bağlantılı olan Ulusal Kongre Temas Grubu üyeleri, ilk temaslarında BKDP, PSK gibi etkili örgütlerden olumsuz cevaplar alırken. KYB’den de net cevap alamamıştır. Daha ziyade reklam peşinde koşan küçük örgütleri toparlayabilmiştir.

İki yıl süren çalışmalar sonucu Ulusal Kongre Hazırlık Konferansı’nın ilki 4 Aralık 1997 tarihinde Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde toplanabilmiştir.

Süleymaniye ‘de yapılan Ulusal Kongre Hazırlık Konferansı’na PKK’dan başka KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği), KKP (Kürdistan Komünist Partisi), PMK (Kürdistan Muhafızlar Partisi), PKSK (Kürdistan Bağımsız Emek Partisi), PNK (Kürdistan Ulusal Platformu), PRK-Rızgari (Kürdistan Kurtuluş Partisi), PZK (Kürdistan Emekçiler Partisi), YNDK (Kürdistan Ulusal Demokratik Birliği), İran Komünist Partisi, Milliyetçi Kürtler Cephesi, Kürdistan Birleşik İslam Partisi, Kürdistan İnsan Hakları Örgütü, Iran Kürdistan Bağımsız İşçi Partisi, PSDK (Kürdistan Sosyalist Demokrat Partisi), Demokrasi İsteyenler Hareketi, Mezopotamya Yurtsever Devrimei Örgütü, Kürt Ulusal Derneği, İslami RAPO’rin Hareketi, Komala Iran, Kürdistan I)emokratik Gençler Birliği, Kürdistan Bağımsız Hanımlar Örgütü gibi parti ve örgütler katılmıştır.

13 Aralık 1997 tarihinde Brüksel’de oluşturulan İİ. Ulusal Kongre Hazırlık  Konferansı’nda ise “Ulusal Kongre Hazırlık Komitesi” oluşturulmuştur.

PKK, KYB ile birlikte bir kısım etkisiz Kürtçü örgütler ve bağımsız gruplarla birlikte PKK’nın imkanlarıyla varlıklarını idame ettiren kişilerin katılması ile oluşan “Ulusal Kongre Hazırlık Komitesi” Ulusal Kongrenin en kısa zamanda 1998 yılı içinde toplanması için çaba sarfedilmesini benimsemiştir.

Ulusal Kongre Hazırlık Komitesi, 28 mart 1998 tarihinde İsveç’te bir toplantı gerçekleştirmiştir. Bu toplantıya PKDW Yürütme Konseyi Başkanı ve Ulusal Kongre Hazırlık Komitesi üyesi Zübeyir AYDAR ile KYB adına Abdülrezak FEYLİ, PZK (Kürdistan Emekçiler Partisi) temsilcileriyle birlikte 30 kişinin katıldığı tespit edilmiştir.

Görüldüğü gibi geçmişte silahlı faaliyetlere endeksli bulunan taktiği tıkanan, çıkış yolunu diplomatik manevralar üzerinde yoğunlaştıran PKK Ulusal Kongreye büyük ümit bağlamıştır. Ulusal Kongrenin toplanmasında büyük etkisi bulunan BKDP’yi iknaya çalışmaktadır.

    Sürgünde Kürdistan Parlamentosunun Faaliyetlerinde II. Dönem

Ülkemiz aleyhindeki faaliyetlerini örgüt politikaları ile paralel olarak sürdüren Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu 8. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nı 23.05.1998 tarihinde Brüksel’de PKDW (SKP) Başkanı Yaşar KAYA’nın başkanlığında 50 delegenin katılmasıyla yapmıştır.

Sözde parlamento üyelikleri için yeniden seçim kararı alınması akabinde. üst seçim kurulu oluşturulmuş ve bu kurulun başkanlığına Ali YİGİT, sekreterliğine Yusuf Serhat BUCAK, sözcülüğüne George ARTO isimli şahıslar getirilmiştir.

Sözde Üst Seçim Kumlu, seçim çalışmalarının 3 ay içinde tamamlanmasına karar alarak, seçime katılmak isteyen siyasi parti, grup, kitle örgütleri, cemaat ve ulusal kurumların başvuru talepleri, istekleri, kontenjan sayısı ve seçimlerin yapılış biçimi ile ilgili tekliflerini 25 Haziran 1998 günü saat 17.00’a kadar bildirmelerini istemiştir.

SKP içinde oluşturulan bu Kurulun 1998 Temmuz ayının ikinci yarısında Brüksel’de yaptığı toplantıda SKP içinde yer alacak örgüt, parti, birlik ve şahıslara verilecek aday kontenjan sayısı belirlenmiştir. 65 üyeliğin bulunduğu grupta aday olmak isteyenlerin bağlı bulundukları parti veya kurumlara, bağımsızların ise doğrudan Üst Seçim Kurulu’na 10 Ağustos 1998 tarihine kadar müracaat etmeleri yapılan bir açıklama ile duyurulmuştur. Kontenjan tanınan kuruluş, örgüt, parti ve birliklerin. seçim sonucunda tespit edilerek isimleri 25 Ağustos 1998 tarihine kadar SKP Merkezine bildirilmesi istenmiştir. Kararlaştırılan bu hususlara rağmen belirlenen 65 üye tamamen PKK yönetimi ve daha ziyade Abdullah ÖCALAN’ın öngördüğü kişilerden atama yoluyla belirlenmiştir.

1996 yılı Nisan ayında İtalya’da yapılan erken seçimlerde iktidara gelen Merkez Sol İttifakının PKK faaliyetlerine ılımlı yaklaşımları dolayısıyla 1998 Eylül ayının ilk haftasında kamuoyuna isimleri açıklanan SKP’nin 65 üyesi 29.09.1998 tarihinde Roma İtalyan Parlamentosu yakınındaki Sala Barramoni’de Kürtçe yemin ederek görevlerine başlamışlardır.

Yemin metni olarak;

“Bütün şartlar altında halkımızın iradesini kendi irademden üstün tutacağıma, Kürdistan’ın üstünlüğü için çalışacağıma, Kürt halkının arasına hiçbir ayrılık sokmayacağıma, Kürt halkının çıkarlarına layık yeni bir dönem açacağıma ve haklarını koruyacağıma, Kürt halkı için amacım;demokratik, eşit ve Özgür bir toplum oluşturmak olduğuna, çalışmalarımda hiçbir şahsi çıkarımı gözönüne almayacağıma, ulusun eşitliği ve birliğini koruyacağıma, Kürdistan’ın değerleri ve şehitlerine bağlı kalacağıma, tarih, insanlık, ülkem ve halkımın huzurunda namusum üzerine yemin eder, söz veririm.” cümlesi kullanılmıştır.

Söz konusu toplantıya bir mesaj gönderen PKK lideri Abdullah ÖCALAN mesajında;

“Önümüzdeki dönemde yürütülen kirli savaşa karşı uluslararası alanda göstereceğimiz diplomasi önemli bir kaynaklık teşkil edecektir. Heyecan ve tecrübe kadar gençlik dinamizmi ile birleşmenizde görevinize daha sıcak yaklaşacak ve sorumluluk göstereceksiııiz. Bu da başarıyı oldukça etkileyecektir. Ülke içinde halkımızın bitmeyen direnişi ile artan siyasi ilişkiyi önümüzdeki dönemde gerek Türk hakim sınıflarının yürüteceği seçimler üzerinde olsun, gerekse Güney Kürdistan’daki yeni Federe Meclis Sistemi’nde olsun kendi alternatifimizi ve dolayısıyla bunun önemli bir parçası olarak sizin parlamento çalışmalarınız üzerinde oldukça etkide bulunacak, hatta etkileyebilecek konumda olacaksınız…” açıklamalarına yer vermiştir.

3) ORDU-ARGK (ARTEŞE RIZGARIYA GELE KURDİSTAN) (KÜRDİSTAN HALK KURTULUŞ ORDUSU) İŞLEVİ VE YAPISI

PKK, kuruluşundan itibaren silahlı mücadeleye büyük önem atfetmiş, kendini kamuoyuna tanıtma ve etkinlik kurma aracı olarak silahlı yöntemi seçmiştir. Eğiterek yetiştirdiği her elemanını savaşçı olarak algılayan örgüt, savaşçılık yeteneği olmayan kişilere fazla itibar etmemiştir.

12 Eylül Harekatı ile birlikte silahlı grupları dağıtılan örgüt, 1981 yılında Lübnan’da gerçekleştirmiş olduğu I. PKK Konferansı’nda;

“Partinin yeniden inşasıyla birlikte silahlı mücadele anlayışına öncelik vermek, silahlı mücade1eyi hemen bir gerilla savaşı olarak düşünmemek, gerilla savaşını hazırlayacak alt birimlerin de olduğunu görmek, siyasi mücadeleyi sürekli geliştirecek bir silahlı mücadele çizgisini uygulamak gereklidir.

…Gerilla güçlendirilmeden, Kürdistan koşullarında siyasi sonuçlar alınabileceğini, siyasi sonuçlara ulaşılabileceğini sanmak gülünç olur. Gerilla… Kürdistan tarihinde, Kürdistan IJlusal Kurtuluş mücadelesinde diğer ülkelere kıyasla daha büyük ve daha önemli rol oynayacaktır. …Gerilla savaşının, halk savaşının bu biçimini Kürdistan’da uzun süre ve çok güçlü bir şekilde uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.

Kürdistan’da sabırla ve özenle hazırlanmış bir gerilla mücadelesinin gelişimi içinde ve onunla birlikte geniş kitlelerin ayaklanması beklenmektedir… Bu durum şimdiden akılda tutulmalı, halk ayaklanmasının hazırlıkları ve sorunları daha şimdiden partinin gündemine getirilmeli, özellikle bu konuda sorumluluk alan arkadaşlar, bu iş üzerinde düşünmeye ve planlar geliştirmeye çalışmalıdırlar.

Askeri örgütlenme açısından küçük silahlı gruplar, gerilla grupları, gerilla ordusu ve giderek halk ordusunun örgütlendirilmesi bu alanda kurulacak örgüt biçimleridir.” şeklindeki açıklamalar ile silahlı mücadeleye verilen önem açıkça ortaya konulmuştur.

Bu dönemde hazırlanan ve sürdürülecek olan silahlı faaliyetlerin teorik çerçevesi niteliğindeki” Kürdistan’da Zorun Rolü-Ulusal Kurtuluş Siyaseti ve Ulusal Kurtuluş Savaşı” isimli bir kitapçık hazırlanarak örgüt mensuplarının istifadesine sunulmuştur. 1982 yılı başında hazırlanan bu kitap ile PKK’nın silahlı faaliyetlere verdiği önem, siyasi faaliyetlerin PKK açısından üstlendiği rol ve silahlı faaliyetlerin ne tür yöntemlerle tırmandırılacağına açıklık getirilmek istenmiştir. Bu kitap incelendiğinde daha o dönemde PKK’nın silahlı faaliyetlerinin diğer bütün faaliyetlerin dinamosu olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.

Nitekim, genel hazırlık dönemi tamamlanarak silahlı faaliyetlerin başlamasından hemen önce Temmuz 1994 tarihinde üst düzey örgüt mensuplarınca yapılan toplantıda Abdullah ÖCALAN’ın verdiği talimat doğrultusunda HRK (Hezen Rızgariya Kürdistan-Kürdistan Kurtuluş Birliği) adı altında bir askeri aparatın kurulmasına karar verilmiş ve alınan karar gereğince HRK takım ve grupları kısa zamanda kurulmuştur.

Örgüt lideri Abdullah ÖCALAN’ ın bilahare HRK’nin kuruluş ve fonksiyonlarına ilişkin olarak yaptığı açıklamalarında “HRK birimleri halkımızın kurtuluş ordusunun çekirdekleridir. Bu olgu ne kadar yükseltilse, ne kadar üzerinde durulsa yeridir. 0 halde partimizin silahlı mücadelesini ve bunun somut boyutu olan HRK olayını en az ideolojik, politik kalkış kadar dikkatle değerlendirmek gerekmektedir” demek suretiyle HRK’nin muhtevasını belirlemiştir.

PKK tarafından oluşturulan bu takım ve gruplar sözde gerilla taktiklerinin başladığı 1987 yılına kadar askeri aparat olarak faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

1986 yılında yapılan PKK III. Konferansı’nda alınan bir kararla HRK isimli askeri aparat lağvedilerek yerine ARGK (Arteşe Rızgariya Gele Kürdistan-Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu) isimli askeri aparat kurulmuştur. Bu kuruluşun hemen ardından görevlilerine ve yapısına uygun yönetmeliği hazırlanmıştır.

“ARGK Genel Yönetmeliği” başlığını taşıyan bu yönetmelik. “Genel Hükümler. Halk Savaşı, Gerilla Birlikleri. Örgüt Yapısı, Örgütsel İşleyiş, Suç ve Ceza” bölümlerinden oluşmaktadır. Bu tarihten sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gerçekleştirilen kanlı terör eylemlerinin tamamı ARGK adına üstlenilmiştir.

Kuruluşundan günümüze kadar kendisini yukarıdan aşağıya ve yatay olarak organize etmeye çalışan ARGK’nin henüz oturmuş bir hiyerarşisi yoktur. Bununla birlikte yukarıdan aşağıya doğru “Yüksek Askeri Konsey, Genelkurmay, Ana Karargah, Sahra Komutanlığı, Eyalet Komutanlığı” gibi bir kurumlaşmaya ve tabur, bölük, takım, manga gibi askeri birlikler oluşturmaya çalışmaktadır.

ARGK’nin üst birimleri; Başkomutanlık, Yüksek Askeri Konsey ve Genelkurmaylık olarak isimlendirilmiştir.

Başkomutan; ARGK’nin Başkomutanı olarak PKK’nın lideri olan Abdullah ÖCALAN gösterilmiştir. Silahlı eylemlerin hemen tamamı Abdullah ÖCALAN’in talimatları üzerine gerçekleştirilmiştir.

Yüksek Askeri Konsey; Ana karargah sorumluları, sahra komutanları, eyalet komutanları, PKK/MK üyeleri, tabur düzeyindeki bölge ve birlik komutanları gibi üyelerden oluşur. Başkomutanın belirlediği esaslara uygun planlama ve yürütme faaliyetlerini üstlenmiştir.

Genelkurmaylık; Yüksek Askeri Konsey üyeleri arasından seçilen bir yürütme ekibidir. Yüksek Askeri Konsey kararları doğrultusunda sevk ve idareden sorumludur. Genelkurmaylık faaliyetlerini ana karargah ve alt komutanlıklar vasıtasıyla sürdürmektedir.

Ana Karargah; Silahlı faaliyetlerin sevk ve idaresi yönünden tüm destek faaliyetlerinin organizasyonundan sorumludur. Ana Karargah başlıca “İstihbarat Bölümü, Planlama. Hareket Bölümü. Eğitim Bölümü, Lojistik Bölümü, Muhabere Bölümü, Sağlık Bölümü, Arşiv-Sicil Bölümü, Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Bölümü, Milis Bölümü gibi bölümlerden oluşur.

Alt Komutanlık Karargahları; Saha Komutanlığı, Eyalet Komutanlığı. Bölge Komutanlığı karargahlarından ve yerel komutanlıklardan oluşur.

Birlikler; Örgütçe sözde düzenli ordunun kurulması için oluşturulan birlikler zaman zaman tugay ve alay olarak isimlendirilmişse de, fiiliyatta tabur düzeyinde bazı birliklere rastlanmıştır. Daha ziyade takım, manga düzeyinde hareket esas alınmıştır.

Birlikleri, düzenli ve hareketli birlikler olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Düzenli Birlikler; Manga 7 kişiden, takım 3 mangadan, bölük 3 takımdan, tabur 3 bölükten oluşur.

Hareketli Birlikler; Fizik, eğitim ve donanım yönünden vurucu gücü yüksek elemanlardan oluşan, bir bölgede daha ziyade sindirme ve sansasyonel amaçlı eylemlere yönelen ve takım, bölük seviyesinde hareket eden silahlı birliklerdir.

Milis Komutanlıkları; Genellikle aranır durumda olmayan işbirlikçileri silahlandırarak sabotaj, pusu, kundaklama gibi eylemlere sevk eden birimlerdir. 

D- ÖRGÜTÜN GENEL FAALİYETLERİ

PKK’nın üzerinde hareket ettiği sahaları yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Yurtdışını, sınır ötesi ve Avrupa, yurtiçini ise kırsal alanlar ve merkezler olarak ayırmak uygun olacaktır.

a) Yurtdışı Faaliyet Alanları

PKK terör örgütünün faaliyetlerinin artmasında iç amillerin yanında, Türkiye’ye yönelik dış hesapların da büyük rolü olmuştur. Bölücü terör örgütünün faaliyetleri başta komşu ülkeler olmak üzere dünyanın birçok ülkelerinden himaye görmüş, örgüte lojistik. eğitim. barınak, silah hatta eleman düzeyinde destek vermiştir.

Yunanistan, Suriye, Iran gibi ülkeler PKK terör örgütüne istihbarat örgütleri veya gayri resmi kanallarla her türlü desteği verirlerken, batılı ülkeler de ayrıl yollarla bölücü terör örgütüne kolaylıklar sağlamışlardır.

Körfez krizinden sonra bazı ülkeler bölücü örgütle daha sık temasa geçerken, kendi ülkelerinde büro ve temsilciliklerde kurmalarına müsaade etmişlerdir. Hatta Avrupa Konseyi gibi ciddi uluslararası kuruluşlar sözde sorunun çözümü için tavsiyelerde bulunmuşlardır. Bölücü örgüt, yurtdışından sağladığı bu destek ve bağlantı sayesinde propaganda ve kadrolaşmasını artırmıştır.

Sınırötesi (Komşu Ülkeler) Alanlar

PKK, uluslararası ilişkileri geliştirme, kamuoyu oluşturma, örgütlenme ve propaganda faaliyetlerinde Avrupa sahasına ağırlık verirken, sevk idare, üslenme, kamplar, eğitim ve silahlanma faaliyetlerini açısından Ortadoğu ülkelerini ön plana çıkarmıştır.

Suriye: PKK ile Suriye yönetimi arasındaki ilişki rasgele ve yüzeysel bir ilişki değildir. Bu ilişki son derece planlı, kalıcı somut hedeflere yönelik bir ilişkidir. PKK’nın yurtdışına çıkışta Suriye ve Suriye’nin kontrolü altında bulunun Lübnan topraklarını tercih etmesi önemle değerlendirilmesi gereken bir husustur.

Dönem itibariyle Suriye’nin sosyalist blok adına yüklenmiş olduğu en önemli görev özellikle işgal altında bulundurduğu ve kendisi açısından hiçbir hukuki sorumluluk doğurmayacak olan Lübnan topraklarını kullanmak suretiyle soğuk savaşın en etkili vasıtalarından olan uluslararası terör ve kaçakçılığa ev sahipliği yapmasıdır.

Sosyalist ülkeler, bu hizmetine karşılık Suriye’ye gerekli askeri ve mali desteği sağlamışlardır. İktidarda bulunan Hafız Esad ve ekibi varlıklarını devam ettirebilmek için gerekli olan dayanaklarının önemli bir kısmını böylece sosyalist ülkelerden temin etmişlerdir.

Lübnan topraklarında sosyalist blok adına uluslararası terörizm ve kaçakçılık hareketlerine zemin hazırlayan Suriye yönetimi, terör ve kaçakçılık şebekelerini komşularına karşı kullanmıştır. Bundan ülkemiz de fazlasıyla nasibini almıştır. Suriye’nin ülkemizle olan çelişkilerinin odağında yer alan Hatay meselesinden başka 20 yıldır Ortadoğu’daki pratik hesaplaşmanın temel konularından biri olan su kaynaklarının denetimi meselesi de, PKK-Suriye ilişkilerinde bir unsur olmuştur. Nitekim, Suriye ile yakın zamana kadar yapılan görüşmelerde PKK ile olan ilişkilerini su sorununa endekslemeye çalışmıştır.

Suriye, sosyalist ülkelerin politikalarına uygun olarak ve kendi çıkarlarını da gözönünde bulundurarak uluslararası terör ve kaçakçılık şebekelerine kendi egemenlik sahası içinde rahatça hareket etme imkanı sağlamıştır.

PKK terör örgütü mensuplarına da sınırdan geçmelerinden koruma altına alınarak kamplara ulaştırılmasına kadar her türlü kolaylık sağlamıştır. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Suriye bu desteğini daha da arttırmış ve adeta PKK örgütüne tek başına sahiplenmek istemiştir. Suriye Hükümeti, PKK örgütüne verdiği bu desteğinden dolayı ülkemizin yaptığı çeşitli uyarılan anlamamazlıktan gelmiştir.

PKK terör örgütü mensupları Başkent Şam’da, Haseki ve Halep illerinin Suriye’ye yakın kesimlerinde birçok ev ve çiftlikler kiralayarak Suriye İstihbarat örgütlerinin desteği ve denetimi altında eğitim ve barınma faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Gerek Başkent Şam’da ve gerekse Türkiye sınır boylarında Kürt orijinli Suriye vatandaşlarının ikamet ettiği kasabalarda “Özel Faaliyet Cephesi” ihdas edilerek propaganda ve örgütlenme çalışmaları yaptırılmıştır.

Yine Suriye Hükümeti’nin özel izniyle, sınır boyunca araziyi tanımak, sınır köylerinde oturan kişileri örgüte kanalize ederek bunlardan kılavuz, kurye ve eleman olarak yararlanmak. Suriye Kürtlerini örgüte angaje etmek ve bu kişilerin maddi ve pratik desteğinden istifade etmek gibi faaliyetler sürdürmüşlerdir.

Örgütün Suriye’de varlığını koruması, eğitim kampları, genel koordinasyon faaliyetleri, silah-mühimmat temini çalışmaları önemini korumaktadır. Suriye Kürtleri arasında PKK örgütlenmesi devam etmektedir. Türkiye-Suriye arasındaki sınır geçişleri Hatay-Amanos bölgesinin faaliyet sahası içine alınmasıyla önem kazanmıştır.

Lübnan: PKK örgütünün Lübnan topraklarına yerleşmesi, Suriye ile eş zamanlıdır. 1982 yılına kadar Filistinli örgütlere ait kamplarda kalan PKK, 1982 yılından sonra müstakil kamplarda faaliyet sürdürmeye başlamıştır. Yıllarca PKK militanlarının eğitildiği ve Mahsun Korkmaz Akademisi olarak isimlendirilen Helvi Kampı Lübnan topraklarında bulunmaktadır.

PKK terör örgütü, Lübnan’dan sadece eğitim değil, ekonomik amaçlı da istifade etmektedir. Bir kısım örgüt mensubu veya sempatizanı örgütçe kurulan işyerlerinde çalışmaktadır. Bekaa’nın önemli bir uyuşturucu merkezi olduğu bilinmektedir. Yine Lübnan’da yerleşik bulunan Türk ve Suriye asıllı Kürtler ile Lübnan asıllı Kürtler arasında eleman temini çalışmaları devam etmektedir.

Kuzey Irak: K. Irak, örgüt faaliyetleri açısından yurtdışı veya cephe gerisi olarak değerlendirilmiştir. Başlangıçta yurtiçine girişte sıçrama tahtası rolü oynayan K. Irak, giderek örgütün hakimiyet ve iktidarlaşma sahası olarak rol oynamaya başlamıştır.

PKK terör örgütü mensupları ilk defa 1982 yılında K.Irak’a yerleşmişlerdir. K.Irak’a ve Iran sınırına yerleştirilmek üzere gruplar halinde Suriye üzerinden gönderilen PKK mensupları. IKDP (BKDP) kamplarının yanı başında veya IKDP’nin gösterdiği mıntıkalarda üslenmişlerdir.

Irak, Iran ve K.Irak’a yerleştirilen PKK militanlarının iaşeleri ilk etapta IKDP tarafından karşılanmıştır. Bölgeye yerleşen PKK mensuplarının evvela aldıkları talimat gereği araziyi tanıma ve keşif çalışmaları, daha sonra Türkiye sınırından sızarak Hakkari ve Şırnak’ın sınıra yakın köylerinde ilişki kurma çalışması yaptıkları tespit edilmiştir.

PKK mensupları, K.Irak’a yerleşirlerken daha ziyade sınıra yakın. Türkiye’ye geçişlere elverişli. Türkiye’den gelen kaçakçılarla kolay irtibat kurabilecekleri, zamanla IKDP’nin kontrolünü boşa çıkarabilecekleri yerleri tercih etmişlerdir. Bu nedenle zamanla IKDP ile aralarında sürtüşmeler meydana gelmeye başlamıştır. PKK, K.Irak’a yerleştikçe bağımsız harekete başlamış. IKDP’nin gösterdiği yerlerin dışında da kamplar oluşturmuşlardır. Nitekim kısa zamanda Türkiye-Irak sınırı boyunca hareket serbestisi, beslenme ve barınma imkanları elde etmişlerdir.

K.Irak’a yerleşen PKK, 1988-1991 yılları arasında meydana gelen göçler nedeniyle önemli avantajlar elde etmiştir. 1991 yılından sonra 36’ncı paralelin kuzeyinin güvenli bölge ilan edilmesinden sonra BKDP ve KYB gibi yerel otoriteleri aşmak için yoğun bir çaba içine girmiştir. PKK, 8-27 Ocak 1995 tarihinde gerçekleştirdiği V. Kongresinden sonra K. Irak’ın kendileri için temel ve vazgeçilmez bir faaliyet alanı olduğunu ilan etmişlerdir.

Örgüt, K.Irak’ta denetim bölgeleri oluşturmayı. bu bölgelere dayanarak direkt veya paravan örgütler vasıtasıyla yöre halkını kendi saflarına çekmeyi. yine paravan örgütler vasıtasıyla Federe Parlamento’da temsil edilmeyi, yandaş örgütler veya ittifak kurabileceği örgütlerle ulusal kongreyi oluşturmayı hedefleyerek bu yönde çaba sarf etmiştir.

V. kongreden sonra bölgede üslenme faaliyetlerini yoğunlaştıran örgüt, BKDP ve KYB’den sonra bölgede üçüncü güç, giderek bölgenin tek hakimi durumuna gelmek için yoğun çaba harcamıştır. Öte yandan KYB’nin PKK’ya destek vererek bölgedeki rakibi BKDP’nin etki alanını daraltmaya çalıştığı görülmüştür.

PKK, bir taraftan bölgenin etkili güçleri olan BKDP ve KYB’ni etkisizleştirmeye çalışırken, bir yandan da kolayca boyun eğdirebileceği küçük örgütlerle ittifaklar kurmuş tur.

Yine PKK’nın, BKDP ve KYB haricinde K.Irak’ta bulunan küçük örgütler ve gruplarla “Ulusal Demokratik Birlik” adı altında bir birlik oluşturması. bu bölgede kalıcı olmak istediğinin diğer bir göstergesidir.

İran: PKK, K.Irak’ta IKDP vasıtasıyla 1982 yılında yerleşmiştir. Ancak, zamanla IKDP’den bağımsız olarak İran Devrim Muhafızları ile irtibat kurarak IKDP’yi bertaraf etmeye çalışmıştır.

İran-PKK ilişkileri 1987 yılından itibaren hızla gelişmiş, 1993 yılında bir durgunluk dönemi geçirmiş, 1995 yılından itibaren yeniden gelişmiştir. Halen İran’da PKK’nın pek çok kamp ve barınak yeri ile Urumiye’de hastanesi bulunmaktadır. Örgüt Iran topraklarını aynı zamanda Ermenistan ve Azerbaycan gibi ülkelere geçiş için kullanmaktadır.

Libya: Libya-PKK ilişkileri 1982 yılından itibaren gelişmiştir.

PKK’nın Libya’da sürdürdüğü ilişki, işçiler arasında para. eleman kitle desteğini sağlamanın yanı sıra Libya’nın siyasi desteğini sağlama amacına yöneliktir.

Avrupa ve Diğer Ülkeler

PKK, Avrupa sahasını “küçümsenemez bir mevzi” olarak değerlendirmiş ve alandaki faaliyetlere en az kırsal kesimdeki faaliyetler kadar önem vermiştir.

Bir taraftan SKP üyelerince diplomatik faaliyetler sürdürülürken, diğer yandan PKK’nın Kürt orijinli vatandaşlarımızın çoğunluğu tarafından desteklendiği imajını vermek için komiteleri organize etmesi sonucu çeşitli Avrupa ülkelerinde yürüyüşler, açlık grevleri, bildiri dağıtma, işgal, protesto eylemleri. toplantılar tertiplenmiştir. Ayrıca Avrupa’da yine eleman temini, maddi destek sağlama ve basın-yayın yoluyla propaganda faaliyetleri sürdürülmüştür.

MED-TV de Avrupa merkezli bir kuruluştur.

Batı Avrupa: PKK terör örgütünün Batı Avrupa’daki faaliyetlerini 1977 yılından başlatmak mümkündür. 1980 yılında her ne kadar bazı Merkez Komite üyeleri Batı Avrupa için görevlendirilmişlerse de, esas profesyonel düzeyde faaliyetler 1981 yılından itibaren yükseltilmiştir.

Terör örgütünün lideri Abdullah ÖCALAN, “Batı Avrupa alanında geniş imkanların olduğunu, özellikle bu alandaki örgüt kitlesinin davaya hizmet edebilecek sayıda ve nitelikte olduğunu, yine bu alanda demokratik kuruluşların çok olması nedeniyle kamuoyu oluşturma ve ilişkileri geliştirme yönünden de bu alanın önemli olduğunu” ifade etmiştir.

Son dönemde PKK, Batı Avrupa’yı sözde diplomatik faaliyetlerinin merkezi haline getirmek istemiş, bu amaçla eski DEP milletvekilleriyle bölücü kimlikli kişilerden SKP’yi oluşturmuştur.

Örgüt, Batı Avrupa’da çeşitli adlar altında oluşturduğu sözde sosyal ve kültürel amaçlı kuruluşlar vasıtasıyla mali destek ve kadro temini faaliyetleri yürütmüştür.

Terör örgütü, Batı Avrupa’da yerleşmiş bulunan Kürt orijinli vatandaşlarımızdan 40 bin- 50 bin kadarı ile irtibat kurmuştur. Bunlardan 4 bin veya 5 bin kadarı profesyonel kadro veya aktif sempatizan durumundadır.

Başta SKP olmak üzere, Yurtsever Aydınlar Birliği, Kürdistan Aleviler Birliği, Kürdistan İslami Hareketi gibi ERNK’nın yan kuruluşları Batı Avrupa’da üslenmişlerdir.

Balkanlar

Terör örgüt PKK. başta Yunanistan olmak üzere Balkan ülkelerini yurtiçindeki metropol ve cephe faaliyetlerinin bir geri cephesi konumuna getirmiştir. Ancak, Yunanistan ve Balkanlardaki PKK faaliyetleri amaç ve nitelik bakımından farklılık arzetmektedir. Bu itibarla Balkanlar ve Yunanistan’ı ayrı ayrı değerlendirmektedir.

PKK, Romanya ve Bulgaristan’da. benzer amaçlarla faaliyet göstermektedir. Örgüt bu ülkelerdeki hükümet dışı güçlerin desteğinin yanı sıra yönetim zaafiyetinden istifade ederek bu iki ülkede oluşturduğu komiteler vasıtasıyla metropol bölgelerde kullanılacak silah ve mühimmatı temin ve aktarma çalışması yapmaktadır. Ayrıca. bu ülkelerde kurduğu irtibatlar vasıtasıyla elemanlarını yurtiçinden yurtdışına, yurtdışından yurtiçine geçişlerini temin etmektedir.

PKK, SKP üyelerini bu ülkelerdeki çeşitli çevreler nezdinde girişimlerde bulunmak ve altyapı oluşturmakla görevlendirmiştir. Yine örgüt. bu ülkelerde yerleşmiş bulunan elemanları vasıtasıyla eğitim ve lojistik destek faaliyetleri yürütmektedir. Örgüt Bulgar, Romen ve Sırp asıllı kişi ve kuruluşların gerek bölgesel gerekse uluslararası desteğini almaya çalışmıştır.

Yunanistan ve GKRK: Terör örgütü PKK 1981 yılından beri Yunanistan’ı kamp, eğitim, geçiş ve koordinasyon faaliyetleri yönünden kullanmaktadır. Resmi ve gayrı resmi Yunan çevrelerinden önemli ölçüde destek ve teşvik görmektedir.

PKK-Yunan işbirliği giderek alenileşmiştir. İktidardaki PASOK milletvekillerinin PKK’yı her yönüyle destekledikleri bütün kaynaklara yansımıştır. Bu destek aynı zamanda teşvike dönüşmüş ve Türkiye’de metropollerde yapılacak bütün eylemler Yunanistan’da organize edilmiştir.

Yunanistan’daki kamplarda bomba eğitimi gören PKK militanları, turistik bölgeler ve metropollerde eylem yapmak üzere Türkiye’ye sokulmuşlardır.

Yurtiçinden Avrupa alanına, Avrupa alanından yurtiçine eleman ve malzeme aktarımının büyük çoğunluğu legal ve illegal yollar kullanılmak suretiyle Yunanistan üzerinden yapılmıştır.

Kıbrıs Rum Kesimi’nden de PKK’ya büyük destek gelmiştir. Bu sahada PKK’nın  irtibat ve eğitim birimleri bulunmaktadır.

    Kafkasya

PKK, gerek Kafkasya ülkelerinde gerekse Rusya Parlamentosu’nda bu ülkelerin Türkiye ile olan çelişkilerini yakından izleyerek yararlanmayı hedeflediği gibi diğer cumhuriyetlerde bulunan Kürt orijinli kişilerin örgütlenmesine de çalışmıştır.

PKK’nın Rusya Parlamentosu ve BDT’deki faaliyetleri Ermenistan üzerinden Sovyetler Birliği döneminde başlamıştır. Örgüt Rusya’daki faaliyetlerini giderek yan resmi düzeye çıkarmaya çalışmaktadır.

PKK terör örgütü, Ermenistan’dan sağladığı barınma, kamp kurma, silah ve mühimmat desteğini giderek görünürde Karabağ’a dayandırmıştır. 

b) Yurtiçi Faaliyet Alanları

Gelişen aşamada Kürt orijinli vatandaşlarımız arasında Kürt milliyetçiliği fikrinin yerleşmekte olduğunu, bu yönlü olarak bazı kişilerin sorunu devamlı gündemde tutmak istediklerini söylemek mümkündür.

PKK’nın 1990’lı yıllardan itibaren parti, dernek, sendika ve yayın organları vasıtasıyla legal alanlara yönelmesi, sindirme ve korkutma yoluyla kitleleri kepenk-kontak kapatma eylemlerine ve gösterilerine yöneltmesi bazı dış odakların da çeşitli vesilelerle bölge insanını kışkırtması sözde Kürt sorununun gündemdeki yerini korumasına neden olmuştur. Buna karşılık Kürt orijinli sıradan vatandaşların PKK’ya verdiği destek şartlara göre değişmiştir.

Bölücü terör eylemlerinin tırmanış gösterdiği dönemde artan bu destek, eylemlerin ve baskıların azaldığı dönemde gerilemiştir. Yurtiçi faaliyetlerini nitelikleri itibariyle kırsal kesim silahlı faaliyetleri ve şehir faaliyetleri olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür.

Kırsal Bölgeler

Kırsal kesimde silahlı grupların faaliyetleri söz konusudur. Silahlı grupların faaliyetlerini üslenme, hareket tarzı, eylem biçimleri, eylem hedefleri, eleman temini ve eğitimi ve GKK faaliyetleri açısından incelemek gerekir.

Kırsal kesim silahlı faaliyetleri Hakkari’den Kars’a, Van’dan Sivas’a kadar uzanan geniş alanda sürmektedir. Iran ve Irak sınır boylarında nispeten yoğunluk arz eden eylemler iç kısımlarda yoğunluğunu azaltmakla birlikte Genç, Lice, Kulp, Mutki, Tunceli gibi alanlarda yine yoğunluk söz konusu olmuştur.

Üslenme ve Barınma

Silahlı PKK gruplarının sorunlarının en önemlisi üslenme ve barınma sorunudur. Silahlı örgüt mensupları Amed Eyaleti, Garzan Eyaleti. Botan Eyaleti, Zagnos Eyaleti, Dersim Eyaleti. Mardin Eyaleti, Serhat Eyaleti. Ruha (GAP) Eyaleti, Koçkiri, Eyaleti, Güneybatı Eyaleti, Erzurum Eyaleti ve Toros-Akdeniz Eyaletlerinde üslenmişlerdir. Genellikle sarp ve ulaşımı dağlık bölgeler üslenme merkezi olarak seçilirken yerleşim birimlerine yakın üsler, sarp olmayan yerler, tali üslenme bölgeleri ve irtibat adresleri olarak belirlenmiştir. Ulaşım imkanı çok zor olan yerleşme birimlerinden uzak ve güvenlik kuvvetlerinin sık sık denetleyemediği bu alanlarda, ormanların derinliklerinde, vadi yamaçlarında, kayalıklarda kazdıkları sığınaklarda, mağaralarda ve çadırlarda barınmışlardır. ~u üslere, çevre yerleşim birimlerinden araçla, katına veya sırtla getirilen lojistik malzemeler, yer altında oluşturulan depolarda saklanmaktadır.

Yıllardır pek fazla değişmeyen bölgeleri temel barınma alanları olarak benimseyen örgüt, ileri gözetleme yöntemleriyle güvenlik kuvvetlerine karşı tedbirler alamaya çalışmaktadır. Operasyonlardan kurtulmak için örgüt mensuplarının geçici olarak üs bölgelerini terk ettikleri, sürekli manevra yaptıkları anlaşılmıştır.

Ancak, 1994 yılında uygulanan “alan konsepti” uygulaması esnasında temel üslenme bölgelerinin güvenlik kuvvetlerinin denetimi altına alınması sebebiyle örgüt büyük zayiat vermiştir. Üslenme sırasında problem yaşayan örgüt, lojistik stoklarını da yapamamıştır. Günü birlik lojistik temini ise büyük operasyonlarda problem olmuştur. Gruplar bazen günlerce aç kalmışlar ve bu durum teslim olmalarına da yol açmıştır.

Hareket Tarzı ve Donanımları

 Kırsal kesimde üslenmiş bulunan örgüt mensupları manga, takım, bölük düzeyinde hareket etmektedirler. Yaklaşık 20 kişiden oluşan takım ideal grup büyüklüğündedir. Ancak, coğrafi şartlara veya yapılacak eylemin şartlarına göre bu grup manga düzeyine düşürülebileceği gibi bölük veya tabur düzeyine de çıkarılabilmektedir.

Sarp bölgelerde bulunan üs alanlarında gruplar, takım veya bölük düzeyinde bulunurlar. Bunların arasında herhangi bir müşterek eğitim veya toplantı yoksa, mangalar halinde aralıklı üslenirler.

Eylem alanlarına yaklaşımda son derece temkinli hareket eden örgüt mensupları, tek sıra halinde, ikişerli, avcı zinciri, avcı kolu gibi yürüyüş biçimleriyle intikal etmektedirler. Arazi biçimine göre hareket tarzı farklı olmaktadır.

Kırsal alanda faaliyet gösteren gruplarda bulunan elemanlar piyade tüfeği, el bombası, roketatar, makinalı tüfek taşımaktadırlar. Sınır hattına yakın faaliyet gösteren elemanlarda ise havan, uçaksavar gibi ağır silahlara da rastlanmaktadır. Silahlı kırsal gruplar telsiz, mobil telefon gibi teknik haberleşme vasıtalarıyla koordine edilmektedirler. Gruplar genelde silah ve mühimmat yönünden sıkıntı yaşamamaktadırlar.

Eylem Çeşitleri ve Biçimi

PKK’nın gerçekleştirdiği eylemler, vur-kaç taktiğine dayalı çete eylemleridir. Örgüt bu eylemleri gerçekleştirmek için pusu, baskın, sabotaj gibi çeşitli metotlar denemektedir. Bugüne kadar gerçekleştirilen eylem çeşitleri yol kesme, araziye çıkma. güvenlik güçlerine pusu. saldırı, mayınlama, bubi tuzakları oluşturulması. GKK’lara baskın, mensuplarını kaçırma, pusuya düşürme, evlerini bahçelerini yakma, hayvanlarını telef etme, kalabalık gruplarla il, ilçe, köy, mezra baskınları, yine il ve ilçe merkezlerinde süreklilik arz eden bombalama, sabotaj, Karakol baskını, askeri birlik ve karakolları imhaya yönelik eylemler şeklinde olmuştur.

Eylemlerden evvel keşif ve istihbarat yapılarak hedefin kuvvetli ve zayıf yönleri tespit edilmekte ve milis denilen işbirlikçilerin de yardımıyla eylemler gerçekleştirilmektedir.

PKK’nın Hedefleri

Örgütün belirlediği hedefler; askeri birim ve kışlalar, polis karakolları, noktaları ve mensupları, askeri ve idari personelin oturduğu lojmanlar, kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar, okullar, öğretmenler, sağlık ocakları, sağlık personeli olmuştur. Yol, köprü, baraj, eğitim ve sağlık hizmeti götüren şantiyeler ve araçlar tahrip edilmiş ve yine mensupları öldürülmüştür. Bölgedeki işadamları, esnaf ve çiftçiler hedef seçilmiş, bunlardan bazıları öldürülmüş, bazıları haraç karşılığı serbest bırakılmıştır. GKK’lar başlı başına hedef alınmıştır. PKK eylemlerini yaparken kadın, genç, ihtiyar, çocuk ayrımı yapmamış, katliamlar gerçekleştirmiştir.

Bölge Şehirleri ve Metropoller

Şehir faaliyetlerini bölge şehirleri ve metropolü olmak üzere ikiye ayırarak incelemek gerekmektedir.

Bölge şehirleri: Bölge şehirleri, 12 Eylülden evvel PKK’nın temel üslenme ve faaliyet alanı olmuştur. Yakın dönemde ise, ilk etapta elemanlarının yakın çevresi, ilerleyen süreçte ise demokratik kitle örgütleri vasıtasıyla faaliyetler geliştirilmiştir. 1991 yılının ilk aylarında örgütün bölge şehirlerine büyük ölçüde sızmış olduğu ve belli bir taban elde ettiği görülmüştür. 1991 yılından itibaren bölge şehirlerinde etkili eylemler gerçekleştiren örgüt, 1992 yılından itibaren ayaklanma hazırlıkları yapma cüretini gösterebilmiştir. Örgüt halen bölge şehirlerindeki varlığını legal kurumlar vasıtasıyla sürdürmektedir.

Metropol Şehirleri: Metropol merkezler veya batı illerindeki PKK faaliyetleri ilk etapta cezaevlerinin, 1987 yılından itibaren göç alan mahalle ve semtlerde, daha sonraları ise üniversiteler ile legal kurum ve kuruluşlar etrafında şekillenmiş ve gelişmiştir.

Halen cezaevleri, göç alanı semtler, legal kurum ve kuruluşlar örgüt faaliyetlerinin en faal sürdürüldüğü merkezlerdir.

Bu merkezlerde yürütülen PKK faaliyetleri. PKK’ya eleman temini ve maddi imkan sağlamanın yanı sıra örgüte meşruiyet kazandırma faaliyetlerinde de önemli bir yer tutmaktadır.

Metropol ve diğer batı merkezlerinde yürütülen faaliyetler legal kurum ve kuruluşların yanı sıra illegal komiteler vasıtasıyla da sürdürülmektedir. Hatta legal kurum ve kuruluşların içinde de illegal grup ve komiteler bulunmakta ve yapılacak faaliyetleri yönlendirmektedirler. Bu illegal grup ve komiteler direkt PKK üst düzeyinden talimat almaktadırlar.

Metropol faaliyetlerinin ağırlıklı kısmı, cephe faaliyetleridir. İşçiler, köylüler, gençler, aydınlar, kadınlar, çocuklar. esnaf, din adamları gibi her türden cephe biriminin örgütlenmesine çalışılmış. ancak başarılı olunamamıştır.

Metropollerdeki en önemli eylemler turizm tesislerine yönelik bombalama türü eylemler olmuştur. Bunlardan başka orman yakmalarını, işyeri kundaklamalarını, PKK’ya karşı olanlara yapılan suikastleri de saymak mümkündür.

21 Mart, 15 Ağustos ve 27 Kasım gibi günlerde eylemler yapılmıştır. Özellikle Mersin, Aydın, İstanbul, İzmir gibi merkezlerde geniş katılımlı gösteriler tertiplenmiştir. Bu eylemlerin yanı sıra faal kuruluşlar eliyle gerçekleştirilen panel, konferans türü faaliyetleri de saymak gerekmektedir.

1) PKK 1. KURULUŞ KONGRESİ

27 Kasım 1978 tarihindeki. PKK’nın Kuruluş Kongresine örgüt lideri Abdullah ÖCALAN’ın yanı sıra Cemil BAYIK, Şahin DÖNMEZ, Mehmet Hayri DURMUŞ, Baki KARER, Mehmet TURAN, Mehmet Cahit ŞENER, Ferzende TAĞAÇ, Ali Haydar KAYTAN, Mazlum DOĞAN, Hüseyin TOPGÜDER. Ali GÜNDÜZ, Sekine CANSIZ, Kesire YILDIRIM, Duran KALKAN, Ali ÇETİNER, Faruk ÖZDEMİR, Abbas GÖKTAŞ, Abdullah KUMRAL isimli dönemin üst düzey örgüt mensupları katılmışlardır. Kuruluş kongresinde Abdullah ÖCALAN Genel Sekreter, Cemil BAYIK Genel Sekreter Yardımcısı seçilmişlerdir. Şahin DÖNMEZ, Mehmet Hayri DURMUŞ, Baki KARER Örgütleme Komitesi üyeliğine, Mehmet KARASUNGUR Askeri Sorumluluğa, Mazlum DOĞAN ise Basın-Yayın Sorumluluğuna getirilmişlerdir. Ancak bu sorumluluklar kalıcı olmamıştır. Abdullah ÖCALAN’ın Genel Sekreterlik görevi dışındaki sorumlulukların sık sık değiştirilmesi ve yetkilerinin zayıflığı dolayısıyla göstermelik olarak kalmışlardır.

Gerçekleştirilen I. Kongre’nin sözde delegelerinin büyük bir bölümü zaman içerisinde Abdullah ÖCALAN tarafından ajan ilan edilerek kurşuna dizilmişlerdir. Bunlardan bazıları canlarını kurtarmak için örgütten kaçmışlardır.

Kuruluş Kongresi’nde alınan temel kararlardan birisi de PKK’nın alt örgütleri oluşturduktan sonra partinin kamuoyuna ilan edilmesi olmuştur. Nitekim Mayıs 1979 tarihindeki Elazığ tutuklamalarına kadar bu karar gizliliğini ve geçerliliğini muhafaza etmiştir.

Bu itibarla, önceden taban çalışması yapılmış olan Gaziantep, Şanlıurfa. Mardin, Batman, Diyarbakır, Elaz4, Tunceli. Bingöl, Ağrı gibi illerden başlamak suretiyle Hazırlık Komitelerinin teşkiline başlanmıştır.

Bölge Hazırlık Komiteleri teşkili planlanan iller ile bu illerde görevlendirilecek olan üst düzey kadroların isimleri de tespit edilerek görevlendirmeler yapılmıştır.

Buna göre, 1979 yılı itibariyle Gaziantep Bölge Temsilciliğine Ali ÇETİNER, Şanlıurfa Bölge Temsilciliğine Mehmet Hayri DURMUŞ, Adıyaman Bölge Temsilciliğine Ali Haydar KAYTAN, Mardin Bölge Temsilciliğine Baki KARER, Siirt Bölge Temsilciliğine Mehmet Cahit ŞENER, Tunceli-Erzincan Bölge Temsilciliğine Yıldırım MERKİT, Elazığ-Malatya Bölge Temsilciliğine Hüseyin TOPGÜDER, Bingöl-Muş-Erzurum Bölge Temsilciliğine Resul ALTINOK, Van-Hakkari Bölge Temsilciliğine Çetin GUNGÖR, Kars Bölge Temsilciliğine Abbas GÖKTAŞ, Ağrı Bölge Temsilciliğine Mehmet TURAN isimli üst düzey örgüt militanları gönderilmişlerdir. Bu örgüt mensupları atandıkları bölgelerde hazırlık komitelerini teşkil etmek, eylem hedeflerini gerçekleştirmek üzere yoğun faaliyetlere girişmişlerdir. Nitekim 1978 kışı ve 1979 baharında PKK eylemlerinde önemli bir artış olmuştur.

Mayıs 1979 tarihinde PKK Merkez Yürütme Komitesi üyesi ve Örgütlenme Genel Sorumlusu Şahin DÖNMEZ ile birlikte Elazığ Bölge Komitesi üyelerinin büyük çoğunluğunun yakalanması örgütte paniğe yol açmıştır.

Şahin DÖNMEZ’in itirafları ile birlikte güvenlik kuvvetlerinin başlattığı bir dizi operasyon nedeniyle Abdullah ÖCALAN, Diyarbakır’da saklanmakta olduğu evde yakalanmaktan son anda kurtulmuştur.

Abdullah ÖCALAN Yurtdışında

Yukarıda anlatılan tutuklamalar üzerine Türkiye’de barınamayacağın, her an yakalanabileceğini düşünen Abdullah ÖCALAN, Haziran 1979 tarihinde ani bir kararla illegal yollardan sınırı aşarak Suriye’ye geçmiştir. Suriye’ye geçişinde kendisine Şanlıurfa Suruç İlçesi nüfusuna kayıtlı SAİT (K) Ethem AKCAN isimli şahıs yardımcı olmuştur.

Abdullah ÖCALAN, yurtdışına çıkıp kendisini emniyete aldıktan sonra Türkiye’de bulunan üst düzey örgüt elemanlarına etkili ve sansasyonel bir eylemle PKK’nın kamuoyuna ilan edilmesi talimatını vermiştir. Bunun üzerine bir grup PKK militanı, 30 Temmuz 1979 tarihinde dönemin Şanlıurfa Adalet Partisi Milletvekili Mehmet Celal BUCAK’ın misafir olarak kaldığı kayınpederinin Hilvan -Kurtbaşı Köyündeki evine bombalı ve silahlı bir saldırı gerçekleştirmişlerdir. Saldırıda saldıran grubun lideri durumundaki Salih KANDAL ölürken, M. Celal BUCAK yaralı olarak kurtulmuştur. PKK’nın Kuruluş Bildirisi’nin sonuç bölümü olay yerine bırakılmıştır. Bu saldırıdan sonra Bucak Aşireti ile PKK mensupları arasında yüzlerce kişinin ölümüyle biten kanlı çatışmalar başlamıştır.

Yurtdışına Eylem Amaçlı Eleman Gönderilmesi

Elazığ tutuklamaları neticesinde elde edilen bilgiler ışığında geliştirilen operasyonlar nedeniyle pek çok PKK mensubu etkisiz hale getirilirken, diğer bir bölümü aranır hale düşmüş ve aktivitesini yitirmiştir. Suriye’de bulunan Abdullah ÖCALAN, Suriye istihbaratının yardımıyla Lübnan’da gerekli altyapıyı oluşturduktan sonra en fazla aranan ve merkezlerde barınma zorluğu çeken 250 kadar elemanının eğitilmek üzere yurtdışına çıkmalarını istemiştir. Buna rağmen Ekim-Kasım-Aralık 1979 aylarında yurtdışına ancak 60-70 kadar örgüt mensubu çıkabilmiştir.

Yurtdışına gönderilen ve aralarında Kemal PİR, Mahzun KORKMAZ, Baki KARER, Delil DOĞAN, Suphi KAPAKAŞ, İrfan PALABIYIK, Halil ATAÇ gibi üst düzey yöneticilerin de bulunduğu örgüt elemanları, Nisan 1980 tarihine kadar Lübnan’da bulunan “El Fetih Örgütü”ne ait iki kampta siyasi ve silahlı eğitim görmüşlerdir.

Kırda ve Şehirlerde Şiddetin Tırmandırılması

PKK terör örgütü mensupları yurtdışında Ermeni terör örgütleriyle de irtibata geçmişlerdir, PKK ve ASALA Ocak ve Nisan 1980 tarihlerinde iki ayrı basın toplantısı yapmışlardır. Bu basın toplantılarında iki örgüt arasında işbirliği yapıldığına dair açıklamalar yapılmıştır. Nitekim PKK’nın 2 1-28 Nisan 1980 tarihini (Kızıl Hafta) ilan ederek yoğun bir eylem kampanyası başlatması ve ilan edilen kampanya sonucunda 40 civarında irili ufaklı eylem gerçekleştirilmesi, ASALA ile yapılan işbirliğinin sonucu olarak değerlendirilmiştir. Yurtdışında eğitime tabi tutulan ve peyderpey yurtiçine gönderilen gruplar Adıyaman, Tunceli ve Sason merkez olmak üzere üç kırsal bölgede sözde gerilla üssü oluşturmaya çalışmışlardır.

Bu dönemde silahlı saldırılarını, her bölgede tırmandıran PKK, DHB (Devrimci Halk Birliği), HK (Halkın Kurtuluşu), Aydınlık gibi marksist-leninist sol örgütler ve DDKD (Devrimci Doğu Kültür Dernekleri), KUK (Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları) gibi bölücü örgütlerle de yaygın çatışmalara girmişlerdir.

Yine bu dönemde tutuklamalar artmış, Mazlum DOĞAN, Mehmet Hayri DURMUŞ, Yıldırım MERKİT, Mustafa KAPASU, Mehmet Cahit ŞENER, Rıza ALTUN, Ferhat KURTAY gibi örgütün üst düzey yöneticilerinin tutuklanmalarıyla cezaevleri örgüt için eğitim kurumu haline gelmiştir. Özellikle PKK tutuklularının yoğun olarak bulunduğu Diyarbakır, Elazığ ve Adana Cezaevlerinde eğitim çalışmalarının başlamasıyla örgüt, tutukluları kontrol altına almıştır.

Öte yandan örgütün etkinlik kurduğu Siverek, Hilvan, Batman, Ceylanpınar, Suruç, Nizip, Kızıltepe, Derik ve benzeri yerlerde halka büyük baskı uygulanmış ve halk büyük şehirlere doğru göçe zorlanmıştır.

Bu dönemde PKK terör örgütünün eylemleri 12 Eylül 1980 Bayrak Harekatına kadar devam etmiştir. 12 Eylül Harekatıyla terörist ve bölücü faaliyetler önemli ölçüde çökertilmişse de bölücü örgütün bir kısım lider ve militan kadrosunun yurtdışına kaçmasına engel olunamamıştır.

PKK, 12 Eylül Harekatının hemen akabinde başlayarak. Ocak-Şubat 1981 tarihine kadar çoğunluğu sempatizanlardan ve alt düzey kadrolardan oluşan 150 kadar kişiyi Suriye üzerinden Lübnan’a göndermiştir. Aynı dönemde 50 kadar sempatizanı da Avrupa’daki ilticacı vatandaşlardan seçerek Lübnan’daki kamplara göndermiştir. Şam bağlantılı olarak Beyrut’a ulaşan örgüt elemanları Lübnan’da ağırlıklı olarak FHKC (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi) ve FDHC (Filistin Demokratik Halk Cephesi)’nin İsrail-Lübnan sınır boylarındaki kamplarına beşer onar kişilik gruplar halinde yenleştirilmişlerdir. Abdullah ÖCALAN ise başkent Şam’ın lüks semtlerinde özel olarak korunan evlerde kalmıştır.

2) PKK I. KONFERANSI VE ALINAN KARARLAR

Örgütün yurtdışına çıkış işlemlerinin tamamlanmasından hemen sonra mevcut durumun tespit ve değerlendirilmesi ve yeni dönemde yürütülecek faaliyetlerle ilgili program hazırlanması amacıyla 15-25.07.1981 tarihleri arasında Lübnan Helvi Kampında 11 gün süren PKK I. Konferansı gerçekleştirilmiştir.

Örgüt faaliyetleri açısından önemli bir fonksiyonu olan ve kapatıldığı 1993 yılına kadar aktivitesini sürdüren Helvi Kampı 1986 yılında gerçekleştirilen 3. PKK Kongresi’nden sonra Mahzun Korkmaz Akademisi adını almıştır.

PKK’nın 12 Eylül sonrası sempatizan ve kadro yönünden aldığı darbeleri telafi etmek ve silahlı eylem temelinde yeniden sahneye çıkmak açısından dönüm noktalarından birini teşkil eden I. Konferans’ta geçmişin değerlendirilmesi yapıldıktan sonra içinde bulunulan durumun tespiti yapılmış ve mevcut tablonun verdiği imkanlar ölçüsünde gelecek dönemde yürütülecek faaliyetler kararlaştırılarak planlama yapılmıştır.

1. Konferans’ta geleceğe yönelik hedef tespiti yapıldıktan sonra;

-Örgütlenmenin yeniden oluşturulması.

-Cephe ve ittifaklara ilişkin pratik adım atılması.

-Askeri hazırlıkların başlatılması,

-Örgütün yeniden toparlanması maksadına yönelik olarak Orta Doğu ve Avrupa ayırımı yapmaksızın yurtdışı imkanlarına dayalı olarak asgari bir yıllık askeri ve siyasi eğitim çalışmasının başlatılması,

Kararlaştırılmıştır.

Söz konusu eğitim ve hazırlık çalışmaları dağılan parti komitelerinin yeniden tesisi, parti programının kadrolara öğretilmesini hedeflemiştir.

Bu meyanda, Abdullah ÖCALAN tarafından “Örgütlenme Üzerine” isimli kitap yazılarak kadrolara dağıtılmıştır. Bu kitapta Leninist örgütlenme modelinin esasları ortaya konulduktan sonra yerel koşullarda hedeflenen parti örgütlenmesi tanımlanmıştır.

Yine Abdullah ÖCALAN tarafından;

-Kürdistan Ulusal Kurtuluş Problemi ve Çözüm Yolu,

-Faşizmle Mücadelede Birleşik Direniş Cephesi Üzerine

İsimli broşürler hazırlanarak kadrolar, cephe ve ittifak politikaları yönünden bilinçlendirilmiştir.

Silahlı faaliyetlerde takip edilecek ana metodun tespiti ve kadroların bu tespit doğrultusunda siyasi ve askeri eğitimlerini tamamlanması konusuna örgüt açısından açıklık getirilmesi amacıyla Abdullah ÖCALAN’ın bu kitap tek başına devrim yapmaya yeter dediği “Kürdistan’da Zorun Rolü, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Siyaseti, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Süreci” isimli kitaplar örgüt mensupları için hazırlanmıştır.

Bu temel faaliyetlerin yanı sıra etkili bir basın-yayın faaliyetinin sürdürülmesi amacıyla 01.01.1992 tarihinde partinin resmi yayın organı sıfatıyla Almanya’nın Köln şehrinde “Serxwebun-Bağımsızlık” adıyla ayrı bir dergi çıkarılarak yayınlanmaya başlamıştır.

Yine 1980 yılında Avrupa’da başlatılan faaliyetlerin daha da geliştirilmesi maksadıyla 1981 yılı ortalarından itibaren Avrupa’daki faaliyetlerin bir temsilciliğe bağlı olarak sürdürülmesi kararlaştırılmıştır.

Konferanstan hemen sonra Lübnan Bekaa Vadisi’nde bulunan ve Filistin Demokratik Halk Cephesinin tasarrufundaki Helvi Kampı tamamıyla PKK’ya tahsis edilmiştir. Örgütün yeni dönem silahlı eğitim faaliyetleri başlangıçta Filistinli eğitmenler, bilahare örgütün kendi eğitmenleri tarafından bu kampta verilmeye başlanmıştır.

1982 yılı başlarında PKK, DEV-YOL. TKEP (Türkiye Komünist Emek Partisi), THKP/C Acilciler, TKP İşçinin Sesi, S\T (Sosyalist Vatan Partisi), TKP (Türkiye Emekçi Partisi) ve DS (Devrimci Savaş) örgütleri müştereken FKBDC (Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi)’ni oluşturmuşlardır. Ancak bu cephe pratikte bir varlık gösterememiştir.

Haziran 1982 tarihinde İsrail Ordusu, Filistinlilerin de yoğun olarak bulunduğu Güney Lübnan’ı işgal etmiştir. Filistinlilerin Lübnan’ı terk etmesi üzerine PKK da elemanlarını Suriye‘ye aktarmıştır. Örgüt elemanları başkent Şam’ın yanı sıra Halep ve Haseki kentlerinin merkez ve ilçelerinde Muhaberat’ın bilgisi altında kiralanmış evlerde kalmaya başlamıştır.

3) KUZEY IRAK’IN PKK FAALİYETLERİNE AÇILMASI GAYRETLERİ

PKK’nın yurtdışı hazırlıklarının asgari olarak tamamlanması üzerine Suriye’nin de yönlendirmesi ve yardımlarıyla PKK ile Irak KDP’si uzlaştırılarak Suriye’de bulunan PKK mensuplarının IKDP’nin güdümündeki Kuzey Irak’ın kuzey şeridine aktarılması için gizli bir anlaşmaya varılmıştır. Böylece PKK. yurtiçine geri dönüşte faaliyetlerinin devamlılığı açısından ihtiyaç duyduğu “Geri Cephe” sorununu çözmüştür.

Suriye denetiminde IKDP ile yapılan anlaşmadan sonra PKK mensupları küçük gruplar halinde illegal olarak Suriye-Türkiye-Irak. Suriye-Irak ve hava yoluyla Suriye-Iran güzergahını izleyerek Kuzey Irak’a aktarılmıştır.

İlk önceleri IKDP elemanlarının kılavuzluğunda Kuzey Irak’a aktarılan PKK kılavuzları, IKDP kamplarının çevresinde olmak kaydıyla kendilerine gösterilen çadır, baraka ve mağaralarda kalmışlardır. Lojistik ihtiyaçları da IKDP tarafından karşılanmıştır.

Ancak zamanla K.Irak’ta araziyi iyice tanıyan ve asgari ilişki ve irtibatlarını kuran PKK mensupları örgüt lideri Abdullah ÖCALAN’dan aldıkları talimatlar doğrultusunda IKDP’den bağımsız hareket etmeye başlamışlardır. IKDP’nin ikazlarına aldırış etmeyen PKK elemanları Abdullah ÖCALAN’ın talimatları ile ortamı provoke edici ve çalışma zemini hazırlayıcı davranışlara yöneldiler. Bu gerginlik ileriki tarihlerde zaman zaman çatışmalara dönüşmüştür. 

(>> DEVAMI İKİNCİ BÖLÜMDE)


Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler