Cumartesi, Nisan 27, 2024
Ana SayfaBelgelikAbdullah Öcalan Davası İddianamesi Tam Metni -2

Abdullah Öcalan Davası İddianamesi Tam Metni -2

- Advertisement -

(<< İDDİANAMENİN ÖNCEKİ BÖLÜMÜ)

4) PKK II. KONGRESİ VE ALINAN KARARLAR

PKK’nın II. Kongresi İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesi olayının etkisiyle planlanandan birkaç ay öne alınarak 20-25.08.1982 tarihinde Suriye’nin Ürdün sınırına yakın ve FHKC (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi)’nin uhdesinde bulunan bir kampta yapılmıştır.

Abdullah ÖCALAN’ın başkanlığında yapılan kongrede:

Yurtdışına bağlı olarak yürütülen siyasi ve askeri faaliyetlerin gelinen aşama itibariyle asgari ölçüde tamamlandığı belirtilmiş ve bu nedenle daha fazla beklemeden K.Irak’tan yurtiçine dönüşün bir an önce başlatılması ve tamamlayıcı hazırlıkların K.Irak’ta ve yurtiçinde sürdürülmesi karar olarak benimsenmiştir.

Yurtiçi faaliyetlerinin, sınırdan iç kısımlara doğru keşif ve istihbarat kolları şeklinde ve azami bir yıllık hazırlık süresini kapsayacak şekilde başlatılması ve böylece 1983 sonbaharında sözde gerilla faaliyetlerinin başlatılması karar altına alınmıştır.

Avrupa faaliyetlerinin merkez komite düzeyinde yeniden takviye edilmesi Libya’da bir temsilciliğin açılması alınan diğer kararlar olmuştur.

20-25.08.1982 tarihinde gerçekleştirdikleri II. Kongre’nin Suriye, Lübnan ve Avrupa ülkelerinde sürdürülen hazırlık faaliyetlerini sonuçlandırarak K. Irak’a dayalı olarak yurt içinde silahlı ve örgütsel faaliyetleri yeniden başlatmayı hedeflediği söylenebilir.

5) KUZEY IRAK’TA OLUŞTURULAN KAMPLAR

Yurtiçine dönüş ve eylemlerin başlatılması açısından Suriye sınırının aktif olarak kullanılması, Suriye sınırının aktif olarak kullanılması, Suriye’nin geri cephe olarak değerlendirilmesi, siyasi ve coğrafi açıdan sakıncalı görülerek K.Irak üzerinden yurtiçine giriş yapılması kararlaştırılmıştırli Mehmet Celal rolsüz olması, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesiyle coğrafi yönden bütünlük ve uygunluk arzetmesi, sınır geçişleri açısından elverişli olması bu şekilde karar alınmasına neden olmuştur.

Nitekim II. Kongrenin hemen akabinde Lübnan’dan Suriye’ye geçirilen PKK mensupları hızla K.Irak’a aktarılmışlar ve oluşturulan kamplarda yeni bir eğitim düzenine alınmışlardır.

K.Irak’ta sınır boylarında bir yandan eğitim faaliyetleri sürdürülürken, diğer yandan da başlatılacak olan sözde gerilla savaşının altyapısının hazırlanması amacıyla yurtiçi hazırlıklarına yönelinmiştir.

K.Irak’tan yurtiçine yerleşme faaliyetleri ilk etapta sınır boylarında Hakkari ve Şırnak kırsalında başlamış, burada üslenmeden sonra giderek Van, Siirt, Bitlis, Muş, Bingöl, Diyarbakır. Batman, Tunceli gibi bölgelere yayılmaya çalışmışlardır.

Aynı dönemde İran sınırı içinde üslenen PKK grupları, Iran içerisinden de Kars. Ağrı bölgesine gruplar göndermişlerdir. Yine bu dönemde Kamışlı üzerinden Mardin bölgesine, Halep üzerinden Şanlıurfa civarına keşif istihbarat grupları gönderilmiştir.

Yurtiçine girişlerin devam ettiği sırada Avrupa sorumlusu Çetin GÜNGÖR dönemin örgütlenme ve faaliyet tarzı konusunda Abdullah ÖCALAN’a muhalefet etmiş ve düşüncelerini açıkça dile getirmiş, akabinde de kaçarak izini kaybettirmiştir. Aynı düşünceleri dile getiren Merkez Komite üyelerinden Resul ALTINOK, Abdullah ÖCALAN tarafından bozgunculuk yaptığı gerekçesiyle tutuklattırılmıştır.

Mart-Nisan 1984 Kuzey Irak Toprakları

Yurtiçinde: keşif, istihbarat ve üslenme faaliyetlerinin uzun sürmesi üzerine Abdullah ÖCALAN sorumlu elemanlara tehdit talimatları göndererek bir an önce harekete geçmelerini istemiştir. Bu talimatlar doğrultusunda K.Irak Zap Vadisinde Mart-Nisan 1984 tarihinde bir dizi değerlendirme toplantısı yapılmıştır.

Duran KALKAN, Selahattin ÇELİK, Mahsun KORKMAZ, Sabri OK, Halil ATAÇ, Ali ÖMÜRCAN, Abdullah EKİNCİ, Halil KAYA gibi dönem üst düzey örgüt mensuplarının hazır bulunduğu toplantılarda, Abdullah ÖCALAN’ın keşif ve istihbarat faaliyetlerinin uzatılması durumunda örgüt içinde çözülmelerin meydana gelebileceği ve kendilerine ümit bağlayan dostların zor duruma düşebileceği yolundaki kaygılarına, dikkat çekilerek, silahlı mücadelenin bir an önce başlatılması kararlaştırılmıştır.

Abdullah ÖCALAN’ın talimatları ile yine K.Irak’ta gerçekleştirilen toplantılarda çeşitli faaliyet alanları ve sorumluluk bölgeleri belirlenmiş, bu bölgelere gönderilecek olan üst düzey elemanlar ve savaşçı kadrolar tespit edilmiş, silahlı mücadelenin başladığının, tıpkı PKK’nın ilanında olduğu gibi, sansasyonel bir eylemle duyurulması ilke olarak benimsenmiştir.

Başlangıçta fikir olarak var olan parti, cephe, ordu örgütlenmesinin ordu ayağının ön biçimi niteliğindeki HRK’nin kurulması ve eylemlerin bu aparat adına yapılması alınan diğer önemli bir karar olmuştur.

Öte yandan, Hakkari-Çukurca Bölgesi. Eruh-Şırnak-Pervari Bölgesi, Van- Çatak Bölgesi, Şirvan-Bitlis Bölgesi, Sason-Muş-Kulp Bölgesi, Ergani-Dicle Bölgesi, Lice-Genç-Bingöl Bölgesi, Karakoçan- Karlıova-Kiğı-Varto Bölgesi, Tunceli Bölgesi ismiyle faaliyet bölgeleri oluşturulmuştur. Ayrıca İran üzerinden Kars-Ağrı Bölgesi, Suriye üzerinden Mardin Bölgesi, Gaziantep~Kahramanmaraş-Adıyaman Bölgesi olmak üzere toplam 12 adet bölge oluşturulmuştur.

6) HRK VE SİLAHLI PROPAGANDA EYLEMLERİ

I. Konferans ve II. Kongre gibi toplantılarda silahlı mücadelenin başlatılması kararı alındıktan sonra bu faaliyetlerin örgütlenme tarzı, yöntemi ve hedefi de belirlenmiştir.

Yöntem olarak silahlı propaganda türü sansasyonel eylemleri benimseyen örgüt, eylem hedefleri olarak siyasi parti başkanlarını, milletvekillerini, belediye başkanlarını, mülki idare amirlerini, polis şeflerini, üst rütbeli subayları, aşiret ve kabile ileri gelenlerini, toprak ağalarını, ihbarcı olarak ilan ettikleri vatandaşları, jandarma ve polis karakollarını, kamu binalarını, elektrik ve telefon şebekelerini, köprüleri. yolları, fabrika, işyeri ve mağazaları seçmiş, bu kişi ve kuruluşlara yönelinmesini kararlaştırmıştır.

Silahlı propaganda eylemlerini sürdürecek olan örgüt mensuplarının Silahlı Propaganda Birlikleri (Takımları), Silahlı Propaganda Grupları (Mangaları) olarak teşkil edilmeleri öngörülmüştür.

Buna göre, merkezi düzeyde oluşturulan 5 kişilik HRK Konseyi’ne bağlı olarak Eruh-Şırnak- Pervari Bölgesinde Mahsun KORKMAZ liderliğinde 14 Temmuz Silahlı Propaganda Birliği (Takımı), Hakkari-Çukurca-Şemdinli Bölgesinde Abdullah EKİNCİ liderliğinde 21 Mart Silahlı Propaganda Birliği, Van–Çatak Bölgesinde Ali OMURCAN liderliğinde 18 Mayıs Silahlı Propaganda Birliği oluşturulmuştur. Sayı yetersizliği nedeniyle silahlı propaganda birlikleri oluşturulamayan yerlerde silahlı propaganda grupları (mangaları) oluşturulmuştur.

Yapılan hazırlıklar ve alınan kararların akabinde 15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli Baskınları gerçekleştirilerek PKK faaliyetlerinde II. Dönem olarak adlandırılabilecek silahlı eylemler yeniden ve daha organizeli olarak başlatılmıştır.

Örgüt sansasyonel nitelikli silahlı eylemleri başlatmakla bölge halkına örgütün varlığını ve gücünü ispatlamayı, elemanlarına silahlı propagandanın etkili ve sonuç alıcı bir yöntem olduğunu göstermeyi hedeflemiştir.

Öte yandan yurtiçinde silahlı eylemlerin başlatılmasıyla birlikte o tarihe kadar örgüte muhalefet ettikleri gerekçesiyle gözaltında bulundurulan ve aralarında Resul ALTINOK, Saime AŞKIN, Suphi KARAKUŞ, gibi Merkez Komite üyelerinin de bulunduğu örgüt mensupları diğerlerine gözdağı vermek için hain ilan edilerek K.Irak’ta Suriye’de ve yurtiçinde işkence edilerek kurşuna dizilmişlerdir.

Yine örgütten kaçarak Avrupa’da izini kaybettirmeye çalışan Çetin GÜNGÖR, Enver ATA gibi üst düzey örgüt mensupları bu dönemde bulunarak öldürülmüşlerdir. Baki KARER, Metin GÖRGÖZE ve İbrahim AYDIN gibi Merkez Komite üyeleri örgütten kaçtıktan sonra uzun yıllar gizlenerek canlarını kurtarmışlardır.

7) PKK III. KONGRESİ

III. Kongre 25-30 Ekim 1986 tarihinde Lübnan’da bulunan Helvi Kampında yapılmıştır. Abdullah ÖCALAN’ın “savaşmıyorlar” gerekçesiyle üst düzeyde büyük tasfiyeler yaptığı bu kongre, “kötü gidişi engelleme” kongresi olarak nitelendirilmiştir. 1985 yılında başlayıp, 1986 yılında devam eden durgunluğun müsebbibi olarak gösterilen üst düzey elemanlar çeşitli yöntemlerle tasfiye edilmişlerdir.

Tasfiye edilenlerin yerine ileride büyük katliamlar gerçekleştiren ve yaşadıkları ve örgüt saflarında kaldıkları sürece Abdullah ÖCALAN tarafından devamlı taltif edilen Halil KAYA, Şah İsmail AL, Şemdin SAKIK, Nizamettin TAŞ, Halil ATAÇ, Haydar ALTUN, Şahin BALIÇ, Cemil IŞIK, Şehmus YİĞİT, Müslüm DURGUN. Cihangir HAZIR getirilmişlerdir.

III. Kongre’de. silahlı grupların bölgede tutunabildiği, önemli ölçüde kitle desteğinin sağlandığı, bazı uluslararası çevrelerin açık desteğinin sağlandığı, örgütün kendisini Dünya kamuoyuna tanıttığı değerlendirmeleri yapılarak örgüt mensupları motive edilmiştir.

-PKK III. Kongresinde HRK’nin lağvedilerek yerine ARGK (Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu}’nın kurulması, imkanların elverdiği bölgelerde silahlı propaganda yerine sözde gerilla faaliyetlerine yönelinmesi.

-ARGK’nın ihtiyaç duyduğu personelin sözde Askerlik Yasası gereğince temini, Askerlik Yasasının çıkartılarak ilanı ve akabinde uygulamaya konulması,

-Örgütün ilerlemesinin önünde önemli bir engel olarak görülen GKK (Geçici Köy Korucuları)’nın kendilerinin ve yakınlarının katledilmesi, evlerinin kundaklanması, mallarının yağmalanması yöntemleriyle sindirilmeleri,

-Helvi Kampının adının Mahsun Korkmaz Akademisi olarak değiştirilmesi ve bu kampın bir kadro okulu haline getirilmesi,

-Yurtiçinde şehir ve kitle faaliyetlerine daha fazla önem verilmesi, legal girişimlerin başlatılması ve bu amaçla gerekli mekanizmaların işletilmesi,

-Başlıca faaliyet bölgelerinin Botan, Mardin, Güneybatı Garzan, Orta (Amed), Kuzey (Dersim), Kars-Ağrı (Serhat) Eyaletleri olarak tanzimi,

-HPP (Örgütiçi İstihbarat), TEVSAL (Örgütdışı İstihbarat) birimlerinin oluşturulması,

-Cezaevlerinin daha aktif hale getirilmesi çalışmalarının derhal başlatılması ve buna bağlı olarak cezaevleriyle ilişkilerin merkezileştirilmesi ve örgütlü biçime kavuşturulması,

-Firar olaylarının organize edilmesi, tahliye olanlarla ilişki kurulması,

Kararlaştırılmıştır.

PKK’nın III. Kongresinden sonra başta Yunanistan olmak üzere bazı ülkelerin PKK’ya karşı ilgileri artmaya başlamış ve örgütün bu çevrelerle ilişkisi ön plana çıkmıştır. Suriye ve İran ise yarı gizli olarak sürdürdükleri desteklerini artırmışlardır.

Kongre kararları doğrultusunda örgütün yurtiçi faaliyetleri tırmandırılmıştır. Nitekim 1987 yılı içerisinde GKK’ların tasfiyesine yönelik Mardin, Şırnak, Siirt yöreleri başta olmak üzere 15 ayrı toplu katliam gerçekleştirilmiştir.

Silahlı gruplar özellikle Şırnak ve Hakkari Bölgesinde daha kalabalık gezerek pusu, mayınlama ve benzeri eylemlerle güvenlik kuvvetlerine daha fazla zayiat verdirmeye çalışmışlardır.

Sözde Askerlik Yasası adı altında alınan karar gereğince köy ve mezralar basılarak çok sayıda genç zorla dağa kaldırılarak örgüte kazandırılmaya çalışılmıştır.

1988 yılına gelindiğinde 8 yıldan beri devam eden Iran-Irak Savaşının sonuna gelinmiş, bu arada 16 Mart 1988 tarihinde Irak, Kürtlerin yaşadığı Halepçe Kasabasına zehirli bombalar atarak binlerce insanın öldüğü bir katliam gerçekleştirmiştir. Bu katliamın dehşetiyle Irak Kürtlerinin bir kısmı İran sınırına yığılırken bir kısmı da ülkemize sığınmıştır. Kürt sığınmacılarının yanlarında getirdikleri silahların önemli bir bölümüne PKK, hudut boylarında el koymuş, ayrıca sahipsiz kalan topraklarda üslenme imkanı elde etmiştir.

1988 yılı içinde meydana gelen önemli bir olay da PKK Avrupa Sözcüsü Hüseyin YILDIRIM ile PKK liderinin eşi Kesire ÖCALAN (YILDIRIM)’ın örgüt içinde meydana getirdikleri hizipleşme olmuştur.

Hizip liderince yayınlanan bildiride “örgüt lideri Abdullah ÖCALAN’ın etrafına topladığı bir grup ile örgüt içinde terör estirdiği, kimseye söz hakkı tanımadığı, köy katliamlarının emirlerini kendisinin vermesine rağmen bunu inkar ettiği, Suriye gibi askeri bir diktatörlüğün hesabına çalıştığı, örgütün hedeflerinden giderek uzaklaşarak Kürt Halkına ihanet ettiği” ifade edilmiştir. Abdullah ÖCALAN, Hüseyin YILDIRIM ve arkadaşlarını “komplocu-ajan” olarak ilan ederek haklarında ölüm fermanı çıkarmıştır. Hüseyin YILDIRIM’ın grubu PKK’dan kurtulabilmek için devamlı saklanmak zorunda kalmıştır.

Yine bu dönemde Avrupa’da cinayet ve tehdit olaylarının artması üzerine Alman Güvenlik Kuvvetleri üst düzey PKK mensuplarına karşı 1987 yılı sonundan başlayarak bir dizi operasyon gerçekleştirmiştir. Bu operasyon sonunda PKK’nın Avrupa biriminde faaliyet gösteren ABBAS (K) Duran KALKAN, SELİM HOCA (K) Selahattin ÇELİK, FUAT(K) Ali Haydar KAYTAN, GÖZLÜKLÜ CAFER(K) Ali ÇETİNER, ZEHRA (K) Maral KİDİR, Oktay (K) Hasan Hayri GÜLER gibi örgüt mensupları tutuklanmıştır.

Terör örgütü PKK’nın legalleşme yolundaki ilk organize faaliyetleri 1988 yılından itibaren derneklere sızma ve basın-yayın alanındaki çalışmalarıyla başlamıştır. Örgüt tarafından yapılan bir değerlendirmede “kitle faaliyeti olmayan bir silahlı faaliyetin yaşama şansı olamayacağından bahisle hızla kitle desteğinin sağlanması amacıyla taktik çalışmaların başlatılması kararlaştırılmış ve legal zemindeki faaliyetler bu kararın sonucu olarak tırmandırılmıştır.

Cezaevlerinde bulunan örgüt mensupları çeşitli açlık grevleri ve ölüm oruçları gibi eylemlere yönlendirilerek örgüt lehine bir kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır. Kürtçü sözde aydın çevrelerle ilişkiler yoğunlaştırılmış ve bu çevreler PKK faaliyetlerine dahil edilmiştir. Dernek, sendika gibi legal kitle kuruluşlarına örgüt sempatizanları sızdırılarak, bu gibi kuruluşlar örgütün yuvası haline getirilmeye çalışılmıştır.

Fransız İhtilali’nin 200 üncü yıldönümü nedeniyle Fransız Hükümeti’nin gerçekleştirdiği resmi kutlamalardan başka 1989 yılı içerisinde aralıklı olarak sivil örgütlerce organize edilen bir dizi etkinlikler yapılmıştır. Bu etkinliklerden birisi de Hak ve Özgürlükler Vakfı ile Paris Kürt Enstitüsü’nün birlikte gerçekleştirdikleri “Paris Kürt Konferansı” isimli etkinlik olmuştur. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François MITTERRAND ile eşi Daniella MITTERRAND’ın başkanlık yaptıkları bu toplantıya birçok tanınmış Kürtçü ve bölücünün yanı sıra dönemin SHP Milletvekilleri Ahmet TÜRK, Mahmut ALINAK, İsmail Hakkı ÖNAL, Adnan EKMEN, Mehmet Ali EKMEN, Kenan SÖNMEZ. Salih SÜMER davetli olarak katılmışlardır.

Fransız Hükümeti’nin sözde Kürt sorununa destek vermek amacıyla büyük ilgi duyduğu bu toplantı, PKK lideri Abdullah ÖCALAN tarafından kendileri dışındaki Kürtçü örgütlerin ön plana çıkarılmak istendiği düşüncesiyle boykot edilmiştir.

Paris’te gerçekleştirilen ve ülkemizde yürütülen bölücü faaliyetlere meşru zemin hazırlamayı amaçlayan bu toplantının daha gelişmişleri, ilerleyen zamanda Avrupa’nın Bonn, Stockholm gibi merkezlerinde yapılmıştır. Hatta bu toplantılarda daha da ileriye gidilerek genel bölücü harekete taktik, strateji ve yöntem belirlenmeye çalışılmıştır. Günümüzde ise bu tür faaliyetlerin temeline PKK oturtulmuştur.

9) KIRSAL KİTLELERİ PROVOKE ETME GAYRETLERİ

PKK terör örgütü gerçekleştirdiği köy katliamları ile savunmasız halkı etkisi altına almış ve buradaki gençleri saflarına katarken, diğer bireyleri milis, lojistik ve kurye faaliyetlerinde kullanmıştır.

Evvelce kırsal kesimin bazı alanlarında bulunan köy ve köy üst komiteleri bir araya getirilerek KOMA-GEL (Halk Komitesi) adı altında yeni bir örgütlenme oluşturulmuştur. 1989 yılı itibariyle oluşturulmuş bulunan bu KOMA-GEL’ler vasıtasıyla kırsal kesimde bulunan bölge halkı ile güvenlik güçleri karşı karşıya getirilmeye çalışılmıştır. Nitekim, Siirt. Mardin, Şırnak illerimizin kırsal kesiminde bulunan bölge halkı, çeşitli nedenlerle zaman zaman güvenlik kuvvetleri ile karşı karşıya getirilerek yasadışı gösterilere zorlanmıştır.

1989 yılında örgüt açısından meydana gelen bir başka gelişme de, yerel seçimlerde PKK destekçilerinin seçilmesi için çaba sarfedilmesidir. Ancak bu dönemde alınan güvenlik tedbirleri nedeniyle örgüt kırsal kesimde fazla etkili olamamış ve dönem sonunda kış bahanesiyle Suriye ve K.Irak’a çekilmek zorunda kalmıştır.

10) CİZRE~NUSAYBIN-SİLOPİ OLAYLARI

Örgüt elemanları eylemleri tırmandırmak amacıyla yurtiçine giriş yaptıkları sırada Mart 1980 tarihinde çatışmada ölen bir grup örgüt mensubunun definleri sırasında önce Nusaybin’de daha sonra Cizre ve Silopi’de gösteriler başlatmıştır.

Cenaze töreni sırasında önceden yapılan altyapı hazırlıklarına da bağlı olarak kitleler yasadışı gösteriye sürüklenmiştir. Meydana gelen kitlesel şiddet olayları anlık bir tepki olmayıp. bu olaylar örgüt tarafından yıllarca önceden hazırlanan bir zemin üzerinde ve bir takım sözde aydın-demokrat kişilerin devamlı istismarı ve kışkırtması sonucu meydana gelmiştir.

11) PKK II. KONFERANSI VE ALINAN KARARLAR

Mayıs 1990 tarihinde Lübnan’da gerçekleştirilen II. Konferans, PKK terör örgütü açısından büyük önem arzetmektedir.

Konferansı önemli kılan esas husus bu konferansın yurtiçinde yapılması planlanan ve PKK lideri Abdullah ÖCALAN’ın da katılmayı düşündüğü PKK IV. Kongresi’nin bir nevi provası olması ve hazırlıklarını içermesidir. Diğer taraftan PKK yanlısı kitlesel gösterilerin yapıldığı günlerin hemen akabinde gerçekleştirilmesi bu konferansın kitlesel boyutlu gösterilerin tırmandırılması gibi kararlara esas teşkil etmesi, konferansın diğer önemli nitelikleridir.

Konferansta Nusaybin. Cizre, Silopi olaylarının meydana getirdiği kargaşadan azami faydalar sağlayabilmek için Abdullah ÖCALAN tarafından “Fırat-Dicle” Havzası olarak tabir olunan bölgenin bir ayaklanma bölgesi haline getirilmesi için broşürler ve talimatlar hazırlanmıştır,

Öte yandan bu konferansta IV. Kongrede alınan kararlar arasında yer alan:

-Faaliyetlerin en üst seviyede siyasi büro ve askeri komite şeklinde pratik olarak birbirinden ayrılması, siyasi büronun cephe faaliyetlerinden sorumlu kılınması,

-Halk ayaklanmaları sürecine gelindiği, kitlelerin buna göre örgütlendirilmesi, cephe örgütlenmesinin bu ihtiyaca göre şekillendirilmesi,

-Basın-yayın faaliyetlerinin geliştirilmesi ile her eyaletin bir yayın organı çıkartması.

-Legal kurum ve kuruluşlar oluşturarak halk katmanlarının bunların etrafında bir araya getirilmesi,

-ERNK alt birimlerinin oluşturulmasıyla bunların kitle içinde örgütlendirilmesi,

-Dini ve mezhepsel örgütlenmelere ağırlık verilmesi, bu amaçlara uygun teşkilatların oluşturulması,

-Kültürel faaliyetler ve Kürtçe’nin geliştirilmesi konusunda çalışmalar başlatılması,

-Ulusal Kongre ve Ulusal Meclisin toplanması için hazırlık çalışmalarının sürdürülmesi.

-Silahlı faaliyetlerin giderek kırda şehre doğru yayılması, silahlı birliklerin sayısının artırılması,

Yönünde kararlar alınmıştır.

Bu kararların alınmasının ardından bölge şehirlerinde kitle gösterileri. kepenk ve kontak kapatma eylemleri gündeme gelmiştir.

12) IV. KONGRE VE ALINAN KARARLAR

IV. Kongre, Körfez Krizinin en kritik döneminde 26-31 Aralık 1990 tarihinde K.Irak’ın Haftanin bölgesinde yapılmıştır. Bu kongrede örgüt lideri Abdullah ÖCALAN hazır bulunmamıştır.

IV. kongrede kitlesel faaliyetler ile siyasal faaliyetlerin dayanışmasının sağlanarak, parça parça kurtarılmış alanlar oluşturulması yönünde kararlar alınmıştır.

Abdullah ÖCALAN bu kongreye katılmamış olmakla birlikte kongre kararlarına esas teşkil edecek talimat ve değerlendirmeleri kongreye katılacak olanlara ulaştırmıştır.

Örgütün Merkez Komite üyesi Mehmet Cahit ŞENER’in Divan Başkanlığında yapılan kongrede II. Konferansta alınan kararların benzerleri alınmıştır.

IV. Kongrede Sosyalist Blok’un dağılması neticesinde, dünya dengelerinde meydana gelen değişimlere bağlı olarak “Dünya İnsanlığının Durumu” başlığı altında klasik Marksizmden kaçış sayılabilecek bazı değerlendirmeler yapılmıştır.

IV.Kongre’de alınan en önemli karar sözde gerillanın yaygınlaştırılması, kararı olmuştur.

13) PKK VEJİN (DİRENİŞ)

Kongrenin bitiminde PKK-MK üyelerinden Ahmet (K) Mehmet Cahit ŞENER PKK-Irak, PKK-Suriye ilişkilerini ve Abdullah ÖCALAN’ın konumunu eleştirmesi nedeniyle hain ilan edilerek gözaltına alınmıştır. Ancak Mehmet Cahit ŞENER diğer MK üyelerinden Faik (K) Abdurrahman KAYIKÇI (HHP sorumlusu), Sabri BARAN (K) Cihangir HAZIR’ın (ARGK sorumlusu) yardımlarıyla kaçmayı başarmıştır.

Mehmet Cahit ŞENER’in örgütten kaçıştan bir müddet sonra örgüt içinde Abdullah ÖCALAN’ın diktatörlüğüne karşı PKK-Vejin kanadını oluşturması, Abdullah ÖCALAN’ın paniğe kapılmasına neden olmuş ve görevlendirilen örgüt elemanları Muhaberat ile işbirliği yaparak M.Cahit ŞENER’i Avrupa’ya kaçma hazırlığı içinde iken Suriye’nin Kamışlı şehrinde kıstırarak öldürmüşlerdir.

14) KÖRFEZ KRİZİNİN ÖRGÜTE SAĞLADIĞI FAYDALAR

Türkiye-İran ve Irak topraklarında aşiret ayaklanmaları. bölgesel isyanlar, silahlı çete faaliyetleri, legal ve illegal propaganda faaliyetleri şeklinde cereyan eden Kürtçü faaliyetler, uzun süre bölgesel, mevzii olmaktan ileri gidememiş ve bu durum Kürtçü organizasyonlarda handikap yaratmıştır.

Ancak, Körfez krizinin bitiminde K.Irak’ta meydana gelen değişmeler nedeniyle Kürtçülük sorunu, batılı devletlerin ve medyanın da çabalarıyla bir anda dünya gündemine girmiştir. Sözde Kürt sorunu böylece uluslararası bir boyut kazanmaya başlamıştır.

PKK böylece K.Irak’ın kuzey şeridinde İran’dan Suriye hududuna kadar olan bölgede oluşturduğu kamplarda elemanlarını mevzilendirerek serbestçe hareket etme imkanı aranmıştır.

PKK’nın diğer bir avantajı, elde ettiği silahlar olmuştur. 1988 yılından itibaren Irak istihbaratı ile ilişki sağlayan PKK, bu irtibatını Körfez Krizi esnasında devam ettirmiştir. Savaşın bitiminde kuzeyden çekilen Irak ordusu silahlarını PKK’ya terketmiştir. Ayrıca savaş sırasında ülkemize sığınan K.Irak’lılardan çok miktarda silah ve mühimmat gaspedilmiştir. Öte yandan 36’ncı paralelin kuzeyindeki toprakların Irak yönetimine kapatılarak, Kürtlerin sözde koruma altına alınması iradesini “bölgede bir Kürt devleti kurulmak istendiği” şeklinde değerlendiren PKK, diğer Kürt örgütlerinin önüne geçerek bölgede varlığını güçlendirmeye başlamıştır. Bu amaçla Haziran 1991 tarihinde PAK (Partiya Azadiya Kürdistan-Kürdistan Özgürlük Partisi) isimli paravan örgütü kurmuştur.

15) GENİŞ ÇAPLI SİLAHLI SALDIRILAR VE KİTLESEL GÖSTERİLER

PKK terör örgütü silah, mühimmat ve eleman yönünden gerekli yığınağı yaptığına inandıktan sonra yurtiçinde ve sınır ötesinde etkinlik sağlamak amacıyla geniş çaplı eylemler planlamıştır. 1991 yaz sonlarından itibaren başta Samanlı Karakolu olmak üzere pek çok sınır karakolumuza baskınlar düzenlenmiştir. Bu baskınlarda çok sayıda güvenlik görevlisi şehit olmakla birlikte örgüte ağır kayıplar verdirilmiştir.

Aynı zamanda yurtiçinde de silahlı eylemler ve kitlesel gösteriler yoğunlaştırılmıştır. Bir taraftan yerleşim birimlerine baskınlar yapılırken, bir taraftan da kepenk ve kontak kapatma eylemleriyle yürüyüşler düzenlenerek güvenlik kuvvetleri ile halk karşı karşıya getirilmeye çalışılmıştır.

Yine bu dönemde legal kuruluşlar içinde etkinlik sağlamaya yönelinmiştir. Nitekim, bu dönemde kurulmuş bulunan HEP (Halkın EMEK Partisi)’nin tüm yerel kuruluşları ele geçirilerek ve yönetimi denetim altına alınarak çeşitli siyasi çalışmalar bu parti vasıtasıyla yürütülmeye başlanmıştır. SHP listesinden aday gösterilecek olan HEP’liler PKK lideri Abdullah ÖCAI.AN’ın onayından geçmiştir. Böylece PKK ile ilişkili kişiler seçilerek Meclise girmiştir.

16) 1992 YILI PLANLARI

Terör örgütü PKK, 1991 yılında gerek yurtiçindeki ve gerekse K.Irak’taki faaliyetlerinde mesafe kaydetmesi üzerine 1992 yılında daha ileri adımlar atmaya ve böylece sözde kazançlarını kalıcı hale getirmeyi hedeflemiştir.

PKK lideri Abdullah ÖCALAN’ın belirlediği hedeflerin;

-Geniş ayaklanma başlatma,

-Kurtarılmış bölgeler yaratma,

-Ulusal Meclisi kurarak bir Savaş Hükümeti oluşturma,

Olduğu anlaşılmış, Abdullah ÖCALAN bu hedeflere yönelmekle bölücü terör faaliyetlerinde sıçrama yapmak istemiştir.

PKK lideri sanık Abdullah ÖCALAN, “Ayaklanma Taktiği Üzerine Tezler ve Görevlerimiz” isimli 1992 Ocak tarihli broşüründe “uluslararası ve bölgesel gerçekler artık Kürdistan devriminin tarihi ayaklanma önderliğini bize veriyor, bu önderliği bizim yürütmemiz gerektiği artık tartışma götürmez biçimde kendini ortaya koyuyor… Halkımız gerçekten ayaklanmak istiyor. Planlı ve örgütlü bir biçimde. başına büyük badireler getirmeyecek bir önderlikle ayaklanmak istiyor. Son iki yıllık deneyimler ve özellikle de son bir yıllık çarpıcı deneyimler tartışma götürmez bir gerçeklikle halkımızın büyük çoğunluğunu ayaklanmaya evet dediğini, onay verdiğini gösteriyor.’ Demek suretiyle bu yöndeki görüşlerini ifade etmiştir.

Abdullah ÖCALAN yine aynı broşüründe “mevcut uluslararası ortam emperyalizm tarafından kendi açısından kullanılmak istense de devrim lehine daha çok kullanılabilir. İlk defa bu düzeyde bir sömürgeci devletin (Türkiye kastediliyor) milli sınırlarının parçalanması vardır. Iran. Irak ve Suriye emperyalizmin Kürdistan etrafında örmek istediği tecrit çemberinin dışındadırlar. Ve bu çok önemli bir dış çerçevedir. Bu gün Iran üzerinden tecrit çemberinin kurulamaması, Irak üzerinde kurulamaması, bu çok önemlidir. Suriye üzerinden kurulamaması lehimize bir durumdur.

Ne anlama geliyor bütün bunlar? Çerçevenin çok olgun ve uygun bir durum arzettiğini gösteriyor. Dolayısıyla Kürdistan tarihinde ilk defa böyle bir durum yakalıyor” şeklinde beyanlarıyla görüşlerini ifade etmiştir.

Örgüt yukarıda belirlenen hedeflere ulaşmak için Ocak 1992 tarihinden itibaren aktif çalışmalara başlamış. ancak ilk çıkışı 21 Mart 1992 tarihinde yapmayı kararlaştırmıştır. Örgüt halka yaptığı çağrıda “her ailenin bir silah edinmesi, silah alacak parası olmayanların silahlarının örgüt tarafından temin edileceğini, yine her ailenin evinin altına sığınak yapmasını ve sığınaklara uzun süre yetecek yiyecek stoklanmasını istemiştir.

1992 yılı hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için “ayaklanma komiteleri” oluşturulması da kararlaştırılmıştır. Örgüt mensupları. yöre halkına yönelik propaganda faaliyetleri sırasında “ayaklanma komiteleri”nde görev almaları veya bu komitelerin emirlerine uymaları yolunda uyarı niteliğinde tehdit edilmişlerdir.

Yine 1992 yılı başlarında Türk Solu olarak nitelendirilen yasadışı Marksist-Leninist örgütlerin tabanının PKK faaliyetlerine kanalize edilmesi için çalışmalar başlatılmıştır.

Bu düşünce gereği l992 Ocak-şubat ayında PKK içinde faaliyet gösteren Türk orijinli örgüt mensuplarının yönetiminde TDHP (Türkiye Devrimci Halk Partisi) kurulmuştur. Bu paravan kuruluş DHP (Devrimci Halk Partisi) adını almıştır. Abdullah ÖCALAN 1992 yılı hedefleri arasında DHP’ye önemli hedefler yüklemişse de bunda muvaffak olamamıştır.

17) 1992 YILI NEVRUZ OLAYLARI

PKK terör örgütü zora dayalı da olsa 1992 Nevruz Bayramı’nı vesile ederek bölge halkını genel bir ayaklanmaya yönlendirmeye çalışmıştır.

21 Mart Nevruz Bayramı nedeniyle yapacağı eylemlere karşı güvenlik kuvvetlerinin tedbirler geliştireceğini düşünen örgüt, güvenlik kuvvetlerini etkisiz hale getirebilmek için dış basının bölgeye gelmesi konusunda yoğun çaba harcamıştır. Ancak güvenlik kuvvetlerinin çabasıyla eylemler gelişmeden önlenmişse de Cizre, Şırnak. Nusaybin. Yüksekova gibi merkezlerde ölümle biten etkili kitle eylemleri gerçekleştirilmiştir.

PKK terör örgütünün büyük hazırlıklar yaparak 21 Mart 1992 tarihinde başlatmayı planladığı genel ayaklanmanın güvenlik kuvvetlerinin çabası ve bölge halkının sağduyulu yaklaşımlarıyla başarısızlıkla sonuçlanması PKK açısından sonun başlangıcı olmuştur.

Bu durumu değerlendiren PKK, elemanlarına cesaret ve moral verebilmek amacıyla 15 Ağustos olaylarının yıldönümünde Şırnak merkezini ele geçirmeyi ve böylece güçlü olduğu imajını yaratmayı planlamıştır. 15 Ağustos tarihinde güvenlik güçlerinin yoğun tedbirler alacağını düşünerek eylemi 18 Ağustos 1992 akşamı gerçekleştirmiştir. Çevre köylerden işbirlikçiler toplanarak Şırnak il merkezini birkaç koldan ateş altına almış, özellikle Tugay. Jandarma Alay Komutanlığı ve Emniyet Müdürlüğü binalarını hedef almışsa da başarılı olamamıştır. Böylece PKK’nın ümit bağladığı 1992 yılı hedefleri de bertaraf edilmiştir.

18)  KUM (KURDİSTAN ULUSAL MECLİSİ)

PKK terör örgütü, mevcut potansiyeli kurumlaştırarak. iç ve dış kamuoyunu etkilemek amacıyla 1992 yılında Kürdistan Ulusal Meclisini kurmayı planlamıştır. Kum çalışmaları 1992 yılı sonlarında başlamışsa da 1992 yılında örgüte vurulan darbeler nedeniyle planlanan hedef gerçekleştirilememiş ancak. 1992 yılı sonlarında KUM üyeleri Avrupa’daki işbirlikçileri arasında yapılan bir sözde oylamayla seçilebilmiştir.

19) EKİM 1992 KUZEY IRAK HAREKATI

1992 yılının başından itibaren PKK’nın yurtiçindeki elemanlarına önemli ölçüde darbeler vurulmuşsa da K.Irak’taki üslerinden devamlı takviye alan örgüt, bu darbeleri telafi etme yoluna gitmiştir. Bunun üzerine Ekim 1992 tarihinde örgütün K.Irak’ta bulunan kamplarına önemli bir operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu harekat ile örgüte büyük kayıplar verdirilmiş ve böylece PKK’nın kurtarılmış bölgeler oluşturma teşebbüsü neticesiz bırakılmıştır.

Her ne kadar Abdullah ÖCALAN, harekatın başlangıcında “sınır üzerinde bir direniş hattı oluşturun” talimatı vermişse de kayıpların çoğalması üzerine talimatı geri almıştır.

1992 yılı sonlarına gelindiğinde PKK silahlı ve örgütsel bazda bir çıkmaza girmiştir. Bu durum örgüt içinde ciddi sorunların meydana gelmesine neden olmuş. 1992 yılı sonuna kadar yükselme trendi gösteren PKK faaliyetleri bu tarihten sonra sorunların çözülememesi nedeniyle evvela duraklama, bilahare gerileme sürecine girmiştir. PKK yönetimi 1992’yi 1993’e bağlayan kış aylarında yaptığı toplantılarda tıkanıklığın önüne geçmek için 1993 yılı başında yeni bir radikal çıkış kararı almıştır.

Yurt içinde silahlı faaliyetlerin yeniden tırmandırılması, kitlesel gösterilerin alabildiğine yaygınlaştırılması, K. Irak’ta kaybedilen alanların yeniden ele geçirilmesi Abdullah ÖCALAN tarafından belirlenen yeni hedefler olmuştur. 

20) SÖZDE ATEŞKES

PKK lideri Abdullah ÖCALAN, Celal TALABANİ’nin önerdiği tek taraflı ateşkesi kabul ederek 20.03.1993 tarihinde tek taraflı sözde ateşkes ilan ettiğini açıklamıştır. Bunu yaparken terörist faaliyetlerle ulaşamadığı hedeflerine legal yollardan ulaşmayı, terörist imajı konusunda kamuoyunu yanıltmayı. dağılan elemanlarını yeniden toparlamayı amaçlamıştır.

Ancak, sözde ateşkesi sadece taktik olarak benimsemiştir. Hiçbir şart altında silahlı faaliyetten vazgeçmek istememiştir. Ayaklanma Üzerine Tezler ve Görevlerimiz-Ocak 1992 isimli broşüründe sözde siyasi hal yoluna ilişkin görüşlerini şu şekilde belirtmiştir. “Siyasal hal yoluna ilişkin görüşlerimiz halkta da büyük bir güç ve destek bulabilir. Bu tartışmalar uluslararası kamuoyunda da büyük güç ve destek alabilir. Partimiz her zaman bu yönü açık bırakıyor. Fakat esas itibariyle gerilla, iç içe ayaklanmayı tırmandırıyor. Böylece düşmanı ayrıca teşhir ve tecrit etme gibi bir taktiği hem halk içinde, hem uluslararası alanda yürütüyor.” Bu sözler örgütün siyasal hal yolu gibi görüşlere sadece taktik olarak değer verdiğini göstermektedir.

Abdullah ÖCALAN’ın talimatları üzerine 1993 Mayıs ayında Leyla ZANA ve Ahmet TÜRK’ten oluşan bir HEP heyeti sözde Kürt sorununun çözümü için ABD yetkilileriyle görüşmelerde bulunmuşlardır.

Sanık Abdullah ÖCALAN, illegal Kürtçü örgütlerle cephe kurma faaliyetlerini sürdürürken legal bazda da bu işbirliğini sürdürmek amacıyla zaten kapatılmak üzere olan HEP’in yerine ağırlıklı yönetimi PKK’lı olmak üzere Kürt cephesini oluşturan bütün örgütlerin yasal temsilciliğini sürdürmek amacıyla DEP’in kurulmasını kararlaştırmıştır.

Terör örgütü PKK sözde ateşkesten umduğu neticeyi alamamış. tam tersine örgütte çözülmenin başladığını fark ederek daha şiddetli bir biçimde eylemleri yeniden başlatma kararı almış ve kararlarını uygulamaya geçirmiştir.

Abdullah ÖCALAN’ın talimatıyla faaliyetlerini daha da genişleten PKK, 24 Mayıs 1993 tarihinde Elazığ-Bingöl karayolunda yol kesme ve 33 askerin şehit edilmesi olayını gerçekleştirmiştir. Bu eylemden sonra yurt çapında tırmandırdığı eylemleriyle Devleti sözde ateşkese ve şartlarını kabule zorlamak istemiştir. 1993 sonbaharında bölgede büyük bir kaos ve kargaşa yaratılması hedeflenmiştir.

1993 yılını sözde ateşkes girişimi, barış kampanyaları ve son ayları da terörist eylemlerle geçiren PKK. taktik amaçlarına ulaşamayınca 1994 yılına daha da tırmandırılmış terör eylemleriyle giriş yapabilmek için diğer yılların aksine elemanlarının büyük bir bölümünün kış üslenmelerini yurtiçinde yapmalarını istemiştir.

PKK kış süresince 1994 yılı hedefleri çerçevesinde kurtarılmış bölgeler oluşturulması temelinde ordulaşmaya gitmeyi bu nedenle kadrolarını yeniden organize etmeyi, faaliyet bölgelerini yeniden planlamayı, temel eğitimine de bu yönde sürdürmeyi hedeflemiştir.

Bu faaliyetlerle birlikte 12 Aralık 1993 tarihinde yapılan kongresinde tamamen kontrolü altına aldığı DEP vasıtasıyla yaklaşan 27 Mart Yerel Seçimlerine iştirak temelinde müdahale etmek amacıyla çalışmalarını sürdürmüştür.

Örgüt, yapılan operasyonlarda ağır kayıplar vermesi, şehirlerdeki işbirlikçilerin giderek kaybetmesi, halk kitlelerinin çeşitli vesilelerle örgüte karşı tepkilerini dile getirmeye başlamaları nedeniyle DEP vasıtasıyla seçimlere iştirak etme gibi bir müdahale biçimiyle başarılı olamayacağı kanaatına varmıştır.

Bu nedenlerle 1994 yılına girişte 27 Mart seçimlerini boykot amacıyla DEP’İ yönlendirmiştir. PKK örgütünün elebaşısı Abdullah ÖCALAN yurtiçinde bulunan elemanlarına yayınladığı talimatlarda “seçimlerin kendilerine karşı ilan edilmiş bir savaş olduğu” gerekçesiyle seçimleri boykot etmelerini bildirmiştir.

PKK boykot eyleminden etkili sonuç alabilmek amacıyla bölgedeki siyasi parti çalışmalarını sabotaj, kundaklama eylemleri ile engellemeye çalışmış, ancak boykot eylemlerinden istediği neticeyi alamamıştır.

HEP’in yerine kurulmuş olan DEP’in de PKK örgütü ile ilişkilerinin belgelenmesi üzerine kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nde yargılanması başlamış. dokunulmazlıkları kalkan milletvekilleri ise Ankara DGM’nce tutuklanmışlardır. Ancak, DEP milletvekilleri hakkında tutuklama kararı çıkmadan bir süre önce Ali YİĞİT, Mahmut UYANIK, Remzi KARTAL, Zübeyir AYDAR gibi bir kısım DEP milletvekilleri Abdullah ÖCALAN’ın talimatı ile yurtdışına kaçmışlardır.

21) SÖZDE BARIŞ GİRİŞİMLERİ

PKK lideri Abdullah ÖCALAN 12-13 Mart 1994 tarihinde Brüksel’de toplanan sözde Uluslararası Kuzey Kürdistan Konferansı’na gönderdiği ve dönemin EENK Avrupa Sözcüsü Kani YILMAZ (K) Faysal DUMLAYICI tarafından açıklanan sözde Kürt sorununa ilişkin çözüm önerilerini içeren mesajda: “Batılı devletlerin getirebileceği her türlü çözüm önerilerine açık olduğunu, ancak batılı devletlerin de sorunun çözümünde PKK’yı taraf kabul etmeleri gerektiğini” ileri sürmüştür.

Abdullah ÖCALAN’ın bu mesajında samimi olmadığı, bu girişimin taktik bir manevra olduğu III. Konferans’ta alınan kararlarla anlaşılmıştır.

22) III. KONFERANS VE ALINAN KARARLAR

5-15.03.1994 tarihinde PKK lideri Abdullah ÖCALAN’ın denetiminde Suriye topraklarında yapılan III. Konferans’ta alınan en önemli karar “silahlı eylemlerin daha da tırmandırılması ve yaygınlaştırılması”na ilişkin karar olmuştur.

Nitekim Abdullah ÖCALAN’ın III. Konferans’a sunduğu yurtdışında illegal olarak çıkarılan Serxwebun Gazetesinin Haziran 1994 tarihli sayısında yayınlanan “Ordu Ve Savaş Gerçekliğine Doğru Yaklaşmayın Anlayışları Yerle Bir Edelim” başlıklı yazısında: “Mevcut silahlı eleman sayısının 10-15 bine çıkarılıp kalmasının Devlete herhangi bir çözüm dayatmalarına yetmeyeceği gibi kendilerinin de gerilemelerine giderek dağılmalarına neden olabileceği, bu sayıyla ancak birkaç yıl dayanılabileceği ve bir takım taktik çözümlerin dayatılabileceği, bunun da ancak devam ettirilecek kitle desteği ve dış destek ile sağlanabileceği” belirtilmiştir.

Abdullah ÖCALAN’ın bu yazının devamında sayıyı artırmak için bir takım düzenlemelere ihtiyaç bulunduğunu, bu düzenlemelerin “saha komutanlıkları” olabileceği, saha komutanlıklarının başarılı olabilmesi için onlarca birimin teşkilatlanması gerektiği, eyalet ve bölge komutanlıklarından başka milis komutanlıklarının da bu teşkilata bağlı olarak örgütlendirilebileceği belirtilmiştir. Böylece eyaletlerin üzerinde bir teşkilat olan saha komutanlıkları organize edilmiştir.

Buna göre;

-Kuzey saha Cephe Komutanlığı (Dersim, Orta (Erzurum), Serhat),

-Orta saha Cephe Komutanlığı (Amed ve Garzan),

-Güney Saha Cephe Komutanlığı (GAP, Mardin, Botan) ismiyle üç tane cephe komutanlığı oluşturulmuştur.

Örgüt lideri Abdullah ÖCALAN’ın düzenlediği eylem ve hareket tarzına ilişkin olarak da; “güvenlik kuvvetleriyle başedebilmenin, genişliğine ve derinliğine, pusulama taktiklerini geliştirmekle mümkün olabileceği, bu taktiklerin güvenlik kuvvetlerini grupların üzerine ve üslenme alanlarına çeken bir taktik olduğu, böylesine taktikler uygulanmasında dikkat edilmesi gereken şeyin güvenlik kuvvetlerinin, silahlı grupların mevzilenme durumu ve sayılarını bilmemesi gerektiği, böylece gerilla tarzı ile hareketli çatışma biçimlerinin iç içe yürütülebileceği” ifade edilmiştir.

III. konferans kararları arasında ve 1994 yılı planlamaları kapsamında metropol iller ve turizm bölgelerinde sabotaj, kundaklama ve bombalama gibi sansasyonel nitelikli eylemlerin gerçekleştirilmesi de yer almıştır.

1994 yılı başlarında alınan diğer bir karar da “kuzeye açılım planı”dır. Bu plan 1993 yılında da uygulamaya konulmak istenmiş. ancak başarılamamıştır. Bu plana göre; “Gümüşhane, Bayburt. Trabzon. Artvin. Rize. Giresun. Samsun gibi illere açılmak, bölgeyle Gürcistan-Ermenistan hattında bir koridor oluşturmak ve buraları lojistik, silah ve mühimmat ikmalinde kullanmak” hedeflenmiştir.

Bu arada cephe faaliyetlerinin tabii bir sonucu olarak oluşturulmaya çalışılan KUM (Kürdistan Ulusal Meclisi) ile Eyalet ve Saha Meclislerine işlerlik kazandırılamamıştır.

PKK terör örgütü III. Konferans’ta alınan kararlar gereği. cephe faaliyetlerine ilişkin olarak Kürdistan Ulusal Meclisi veya Saha ve Eyalet Meclisleri gibi alternatif yönetim organlarının oluşturulması gayesiyle çabalarını yoğun bir şekilde sürdürmüştür. Bu meclisleri temsilen sözde savaş hükümeti veya sürgün hükümeti kurulmasına çalıştığı, diğer bölücü örgütlerin de katılımıyla sözde “Kuzey Kürdistan Ulusal Cephesi”nin oluşturulmasının hedeflendiği görülmüştür.

1994 yılı içerisinde DEP ile birlikte Özgür Gündem Gazetesinin kapatılması, YMKM (Yukarı Mezopotamya Kültür Merkezi), YKD (Yurtsever Kadın Derneği). Kürt Enstitüsü, Özgür Üniversite gibi kuruluşlar üzerinde sıkı bir denetim uygulanmasına rağmen örgüt bu kuruluşları değişik isimler altında yeniden devam ettirmeye çalışmıştır.

Legal propaganda araçlarının en etkilisinin siyasi partiler olması nedeniyle kapatılan DEP’in yerine HADEP (Halkın Demokrasi Partisi) kurulmuştur.

Abdullah ÖCALAN’ın talimatıyla HADEP ERNK’nin fonksiyonlarını üstlenmiştir. Şehir faaliyetleri HAII)EP tarafından oluşturulan “Halkla İlgilenme Komiteleri, Tutuklu Aileleriyle İlgilenme Komiteleri, Gençlik Komisyonları. Kadın Komisyonları” kanalıyla yürütülmüştür. Böylece HADEP kurulduğu tarihten itibaren PKK’nın ilgili alanda sürdürdüğü cephe faaliyetlerini sürdürmüştür. HADEP’in il ve ilçe teşkilatları bünyesinde sürdürülen faaliyetlerle örgüte lojistik destek sağlanmış, kırsal kesim için eleman temin edilmiştir.

Öte yanda 1994 yılı boyunca Avrupa, Yunanistan, Suriye ve kırsal bölgeler üzerinden metropollere ve turistik bölgelere gönderilen silahlı kuruluşlar İstanbul, İzmir ve Antalya gibi yerlerde çok sayıda sabotaj, bombalama ve orman yakma eylemleri gerçekleştirmişlerdir. Yine de gerçekleştirilen bu eylemler örgütün hedeflerinin çok altında kalmıştır. Nitekim örgüt, 1994 yılı içinde yurtiçi faaliyetlerinde bir bocalama devresine girmiştir. Örgütçe getirilen esaslar ve belirlenen kurulların uygulanabilirliği devamlılık arzetmemiştir.

24) V. KONGRE’NİN TOPLANMASI VE ALINAN KARARLAR

Kongre Hazırlıkları

PKK lideri Abdullah ÖCALAN’ın yurtiçinde faaliyet gösteren örgüt elemanlarına yayınladığı ve zaman zaman tehdit ve hakaretlere varan talimatlara rağmen örgütte bir toparlanma görülmemesi üzerine Ekim 1994 tarihinden itibaren toplanacak olan V. Kongrenin bir yargılama kongresi olacağı ilan edilmiştir.

Nitekim Abdullah ÖCALAN 13.12.1994 tarihinde yurtiçinde bulunan üst düzey örgüt mensuplarına yayınladığı talimatta “örgüt tarihinde, hiç bu kadar bir yargılamanın gerekliliğine inanmadığını, gerçekleştirilecek yargılamanın örgüt açısından olduğu kadar, elemanlar açısından da ve hatta sözde Kürt halkı açısından da bir şans olduğunu, bu nedenle çok kapsamlı bir yargılama planladığını, gerekirse örgüt elemanlarının yarısını tasfiye edebileceğini 1994 yılı içerisinde yapılan çözümlemeler ile yapılacak yargılamanın çerçevesinin ortaya konduğunu” ifade etmiştir.

Kongre Öncesi Durum

Terör örgütü PKK, 1993 yılından itibaren karşı karşıya kaldığı sorunları çözebilmek amacıyla. uluslararası güvencelerin sağlanabildiği oranda legalleşmeyi bir taktik araç olarak benimsemiştir. Örgüt bu tarihten itibaren bölücü terör ile “bölücülüğe yasal güvence oluşturma” gibi iki ayrı olguyu, birbirine alternatif olarak aynı anda gündemde tutmak amacıyla büyük gayret sarfetmiştir.

Ancak güvenlik kuvvetlerimizce 1994 yılı boyunca çok etkili operasyonlar başlatılmış ve örgüte üst üste darbeler vurulmuştur. Örgüt ise silahlı faaliyetlere ilişkin çabalarını giderek yoğunlaştırmıştır.

Nitekim eyalet olarak isimlendirdiği faaliyet bölgelerini gruplaştırmak suretiyle saha koordinatörlükleri adı altında birleştirmiştir. Böylece operasyonlardan kurtulmak için gruplara geniş bir hareket serbestisi vermeyi, silahlı gruplar arasındaki koordine kopukluğunu ve yönetim zaafiyetini gidermeyi, sahalara dayanarak gidermeyi planladığı ve sözde kurumlaşmalar sayesinde de daha geniş katılımlarla terör olaylarını tırmandırmayı hedeflemiştir. Buna karşılık aksatılmadan yürütülen operasyonlarla PKK’ya önemli darbeler vurulmuştur. Abdullah ÖCALAN ise 1994 yılının ikinci yarısından itibaren “güvenlik kuvvetlerinin alan tutma hakimiyetlerinin, alınacak yeni tedbirle mutlaka etkisizleştirilmesi gerektiği yolunda elemanlarına sık sık talimatlar vermiştir.

Kırsal kesimdeki silahlı eylemlerde başarı sağlanamaması üzerine Abdullah ÖCALAN’ın özel talimatlarıyla, turizmin engellenmesi ve halkın infiale sürüklenmesi amacıyla özel eğitim görmüş bir kısım elemanlarından “mobil intikam timleri” oluşturularak sabotaj, katliam, kundaklama, suikast eylemleri gerçekleştirmeleri için metropol illere gönderilmiştir. Böylece Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki operasyonlardan bunalan örgüt elemanları, güvenlik kuvvetlerinin dikkati metropol illere çekilmek suretiyle rahatlatılmak istenmiştir. Bununla birlikte bazı illerde gerçekleştirilen orman yangınları, bombama, kundaklama eylemleri dışında planlanan eylemler gerçekleştirilememiştir.

Özellikle Temmuz-Ağustos 1994 aylarından itibaren örgüt lideri Abdullah ÖCALAN’ın adeta günlük talimatlarla tırmandırmaya çalıştığı yurtiçi silahlı faaliyetlerdeki başarısızlığın devam etmesi üzerine Eylül 1994 tarihinden itibaren Abdullah ÖCALAN’ın üst düzey örgüt mensuplarına gönderdiği talimatlar tehdit ve hakaretler şeklini almaya başlamıştır.

Alınan Kararlar

Örgüt lideri Abdullah ÖCALAN, V. Kongrenin 20 yıllık PKK tarihinde bir dönüm noktası olduğunu, bugüne kadarki faaliyetlerin bir diriliş örgütü yaratma amacına yönelik olduğunu, bunda başarı sağlandığını, bu yeni hedeflerinin daha güçlü ve bilinçli olmayı gerektirdiğini, örgütsel ve silahlı faaliyetlerin artık sıradan çabalarla yürütülemeyeceğini ifade etmiştir.

Abdullah ÖCALAN 08.01.1995 ve 28.01.1995 tarihleri arasında K.Irak’ta gerçekleştirilen V. Kongrenin sözde ordulaşma ve ordulaşma temelinde iktidarlaşma, iç ve dış ittifakları iktidarlaşma yönünde kanalize etme misyonunu yükleneceğini belirtmiştir.

V. Kongrede parti program ve tüzüğünde değişiklikler yapılmıştır. Yapıları program değişikliği ile dünyada sosyalist sistemin çöküşüne bağlı olarak, klasik sosyalizm görüşlerinde değişiklik yapılması ve PKK’ya özgü bir sosyalizm teorisinin gerçekleştirilmesi planlanmıştır.

V. Kongrede parti, cephe ve sözde ordu ile hedeflenen planlara ilişkin çoğu evvelden bilinen bir dizi karar alınmıştır.

Dış ilişkilere ilişkin olmak üzere örgüte yardım etmeleri kaydıyla her devlet, grup veya kişi ile ittifaka girilmesi kararlaştırılmıştır.

Nitekim terör örgütü PKK 1995 yılında yurtdışı alanında, legal görünüşlü paravan kuruluşların devreye konulmasıyla daha organizeli bir faaliyet yürütmeye başlamıştır.

Bununla amaçlananın;

-Örgütün nihai hedeflerinden, olan “uluslararası alanda taraf statüsü’ elde edilmesi,

-Kitleler üzerindeki toparlayıcı. harekete geçirici özelliğini kaybetme istidadı gösteren silahlı faaliyetlerden doğacak örgütsel duraklama ve boşluğu bertaraf etmek üzere hareketin yönünün bir müddet siyasal alana çekilmesi

Olduğu belirlenmiştir.

PKK’nın Avrupa alanını diplomatik faaliyetlerin merkezi haline getirme faaliyetleri 1995 yılı boyunca yoğun bir şekilde devam etmiştir. Bu tür faaliyetlerde, örgütü terörist kimliğinden kurtarmak ve bütün Kürtlerin temsilciliğini yaptığı imajını yaratmak amacı güdülmüştür. Bu çalışmalarda eski DEP üyeleri ve Kürtçülük adına isim yapmış kişiler kullanılmıştır. Bu kişiler heyetler oluşturarak Avrupa alanında ulusal ve uluslararası resmi kuruluşlar, siyasi partiler, hükümet dışı kuruluşlar. baskı grupları gibi çevrelerle temasa geçerek PKK’nın taktik ve dönem hedefleri lehine yapacakları görüşmelerde sözde Kürt sorunu ile PKK’nın özdeşleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu nedenle PKK’nın Kürt orijinli vatandaşlar tarafından desteklendiği imajını yaratmak amacıyla Avrupa’da geniş katılımlı yürüyüşler, açlık grevleri, bildiri dağıtma, işgal, protesto eylemleri düzenlenmiştir.

Yine bu dönemde PKK, Yunanistan’ı yurtiçi metropol ve cephe faaliyetlerinin geri cephesi olarak takdim etmeye çalışmış, Bulgaristan ve Romanya”a da bu yönlü çalışmalarını hızlandırmıştır. Yunanistan’dan destekten de öte teşvik gören PKK metropollere yönelik eylem ve faaliyetlerini Yunanistan üzerinden organize etmiştir. Yunanistan’daki örgüt kamplarında şehir faaliyetleri ve patlayıcılar konusunda eğitilen militanlar metropoller ve turistik bölgelerde eylem yapmak üzere illegal yollardan Türkiye’ye sokulmuşlardır.

Netice olarak PKK, 1995 yılı içerisinde uluslararası ilişkileri geliştirme. propaganda, örgütlenme. kamuoyu oluşturma faaliyetlerinde ağırlıklı olarak Avrupa sahasını kullanmıştır.

Sevk, idare, üslenme, kamplar ve silahlanma faaliyetleri bakımından Ortadoğu bölgeleri önem kazanmıştır.

25) YNDK’NIN KURULUŞU VE GELİŞMELER

Terör örgütü PKK, batılı çevrelerin, K.Irak’taki sözde çözüm senaryolarında. yerel güçlere önemli roller vereceği düşüncesinden ve K.Irak’taki önemli bir boşluğun bulunduğu düşüncesinden hareketle 1995 yılı başında bu boşluğu fiilen doldurmayı amaçlamıştır. Bu amaçla Talabani’nin desteğini alan PKK, BDKP’yi sindirmeyi, küçük örgütleri ve bazı aşiretleri yörüngesinde tutmayı taktik olarak benimsemiştir.

1995 yılında tamamen kendi kontrolünde olmak kaydıyla YNDK (Ulusal Demokratik Güç Birliği) adı altında Kuzey Iraklı örgüt, grup ve çevrelerden meydana gelen bir cephe oluşmuştur.

K.lrak’a hakim olmayı amaçlayan örgüt, K.lrak’ta denetim bölgeleri oluşturmayı. bu bölgelere dayanarak yöre halkını direkt olarak veya paravan örgütler vasıtasıyla kendi saflarına çekmeyi yine paravan örgütlenmeler vasıtasıyla Federal Parlamento’da temsil edilmeyi. yandaş örgütler ve ittifaka girebileceği. YNK gibi yerel örgütlerle ulusal cephe veya ulusal kongreyi oluşturmayı hedeflemiş ve bu hedefler doğrultusunda çalışmalar yapmıştır.

26) SEÇİM TAKTİGİ, YENİ ATEŞKES GİRİŞİMİ

PKK tarafından Kürt kültürel kimliğinin tanınması amacına yönelik olarak başlatılan süreçte HADEP’e PKK’yı aklama görevi verilmiştir.

HADEP. kendisine verilen bu misyon gereği, gerek demokratik kitle kuruluşlarına sızma ve onları ele geçirme faaliyetleri, gerekse marksist-leninist solun yanı sıra sözde demokratik aydın çevrelerle yaptıkları temaslar sırasında “Kürt kimliğinin tanınması şartıyla sağlanabileceğini” ısrarla beyan etmiştir.

HADEP, yine PKK tarafından kendine yükletilen bu misyona uygun bir tarzda 24 Aralık 1995 Genel Seçimlerine yönelmiştir. Evvela medya ve sözde demokratik çevrelerin desteğini sağlamak amacıyla kendisi için bir “Türkiye Partisi” imajı sağlamaya çalışmıştır. Bunun için de geniş bir ittifak arayışına girmiş ve sürdürdüğü çabalar sonucu marksist-leninist eğilimli SİP (Sosyalist İktidar Partisi). BSP (Birleşik Sol Parti) ve bölücü PSK yanlısı DDP (Demokratik Değişim Partisi) gibi legal partilerle “Emek-Barış-Özgürlük Bloku” gibi partilerle bir seçim ittifakı gerçekleştirilmiştir.

Kamuoyu desteğini sağlamak amacıyla da yaptığı propaganda faaliyetlerinde “barış ve kardeşliğin tesis edileceği ve sözde ateşkesin sağlanacağı” temalarına büyük ağırlık vermiştir. HADEP seçim bildirgesinde “Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle, eşitlik ve özgürlük temelinde demokratik çözümü ve birlikteliğini savunur” şeklinde yumuşak ifadeler kullanmış, yaptığı propaganda faaliyetlerinde de amaçlarının barış olduğunu sık sık vurgulanmıştır.

Böylece yürütülen seçim çalışmaları sırasında HADEP’in güçlenmesi ve sözde Kürt sorununda ön plana çıkması halinde, PKK terörünün geriletilebileceği gibi bir imaj ortaya çıkmış ve bu imaj bir kısım medya ve sözde aydın tarafından kamuoyuna empoze edilmeye çalışılmıştır.

Ortaya çıkan bu imaj, PKK’nın dönem taktiğine hizmet etmiştir. Nitekim PKK, “Devlet Kürt sorununun çözümünde bizimle pazarlık yapmıyorsa legal zeminden ayrılmayan, yasalara saygılı davranan HADEP’le yapsın” şeklinde beyanlarda bulunmuştur. HADEP ise seçim süreci boyunca barışın ancak kendileri tarafından sağlanabileceği yolunda propaganda faaliyetlerinde bulunarak insanları inandırmaya çalışmıştır.

Nihayet Abdullah OCALAN, HADEP’i zor durumda bırakmamak amacıyla 20 Aralık 1995 tarihinde sözde ateşkes ilan etmiştir.

Netice olarak PKK, HADEP vasıtasıyla sürdürdüğü seçim faaliyetlerinde “barışın sağlanmasının kamuoyunun ertelenemez bir talebi olduğunu. barışın sağlanması için Kürt kültürel kimliğinin tanınmasının temel şart olduğunu. HADEP mihverli grupların barışın sağlanması ve Kürt kültürel kimliğinin tanınmasında taraf olarak kabul edilmesi gerektiğini” kabul ettirmeye çalışmıştır. HADEP, PKK tarafından kendisine yüklenen misyon gereği yürüttüğü seçim çalışmalarında nispi bir başarı elde etmişse de seçimlerde ülke barajının çok altında rey alması, örgütü yeni hedeflere yöneltmiştir.

27) PKK’NIN 1996 YILI HEDEFLERİ

PKK terör örgütü ileri gelenleri, sanık Abdullah OCALAN’ın talimatıyla 1996 yılı Mart-Nisan aylarında. II. Yüksek Askeri Konsey Toplantısı ve Merkez Komite III. Toplantısı ismiyle bir dizi toplantı gerçekleştirmiştir. Bu toplantıda 1996 yılına ait örgütlenme ve faaliyetlere ilişkin alınması gereken kararlar alınmış ve hedefler tespit edilmiştir.

28) PKK IV. KONFERANSI

PKK IV. Konferansı 01-15 Mayıs 1996 tarihleri arasında Şam yakınlarındaki bir örgüt kampında gerçekleştirilmiştir.

1V. Konferansta

-Kızıl ve kurtarılmış üs alanlarının oluşturulması,

-Gerillanın yaygınlaştırılması,

-İl, ilçe, kasaba gibi kalabalık yerleşim birimlerine baskınlar düzenlenmesi,

-Çeşitli bahanelerle serhildanların (kitlesel başkaldırmaların) yeniden başlatılması,

-K. Irak’ın kuzey şehirlerinden başlanılarak iktidar organlarının oluşturulması,

-İntihar eylemlerinin geliştirilmesi,

-Her eyalete intihar timleri gönderilebilecek şekilde hazırlık ve altyapı çalışmalarının yapılması.

Şeklinde kararlar alınmıştır.

Böylece bir yandan V. Kongrede alınan kararlar güncelleştirilirken. diğer yandan örgüt açısından hayati gittikçe artan K.Irak’a dikkat çekilmiştir.

29) İNTİHAR EYLEMLERİ

Abdullah ÖCALAN tarafından yazılan “Kürdistan’da Zorun Rolü” isimli kitapta şiddet olaylarının vazgeçilmezliği bütün ayrıntılarıyla dile getirilmiştir. Abdullah OCALAN, aynı kitapta yaptığı değerlendirmede “Asırlardır sömürge ve yarı feodal bir ülkede ekonomik, sosyal ve siyasi her türlü hakkı genci zorla engellenen Kürt halkı kuruluş mücadelesini bazı alanlarda ve bazı eylem biçimleriyle sınırlandıramaz. O, şehirde, kırda, dağda ve ovada olmak üzere her yerde siyasi ve askeri şiddetini siyasi mücadeleyle birleşmiş silahlı mücadelesini ve her türlü eylem biçimini kullanarak direnmek zorundadır. Durumu böyle olan bir halk hangi eylem biçimine başvurursa, bu onun hakkıdır.” demek suretiyle eylem yapılmasının ve ses getirmesinin önemli olduğunu açıklamıştır.

PKK’nın terör eylemlerine bakışı örgüt yönetimi tarafından “ne kadar eylem o kadar propaganda, ajitasyon; ne kadar eylem o kadar otorite” şeklinde değerlendirilmiştir.

Örgütü intihar saldırısı türündeki eylemlere iten dönem şartları değerlendirildiğinde;

-PKK terör örgütü. eylemsel alanda en yüksek seviyeyi 1991 yılında yakalamış, bu tarihten itibaren PKK eylemlerinde sayı ve nicelik itibariyle düşüş görülmüştür.

-Gerek V. Kongre (8-27 Ocak 1995) ve gerekse IV. Konferans’ta (1-15 Mart 1996) bir tıkanma noktasının yaşandığı, bu tıkanmanın kadroların yeniden yapılanması ve sansasyonel nitelikli eylemlerin arttırılması ile bertaraf edilebileceği kabul edilmiştir. Kongre sonrasında örgütün sorumlu kadroları hızla yenilenirken, metropol eylemlerinin sayı ve etki bakımından artırılması yolunda talimatlar verildiği görülmüştür.

8-27 Ocak 1995 tarihinde K. Irak’ın Haftanin Kampında yapılan V. Kongre, “örgütün yeniden yapılanması, yeni hedefler belirleme ve bu yeni hedeflere ulaşma, yeni eylem taktiklerine başvurma konularının ele alındığı bir dönemeç olarak değerlendirilmiştir. Örgüt bu kongrede elindeki bütün imkanlarını Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde hakim güç haline gelme ve iktidarlaşma amacıyla kullanmayı uygun görmüştür.

V. Kongre kararlarının “Temel Hedefler” başlığını taşıyan bölümünde; halkın kızıl iktidarını yaratmanın stratejik savunma aşamasından, kısmen de stratejik saldırı aşamasına geçmenin şartlarının oluştuğu, bu nedenle devletin ekonomik, siyasi, askeri, sosyal, kültürel tüm kurum ve kuruluşları ile bunlara hizmet eden kişilerin hedef alınması en temel görev ve eylem hedefi olarak otaya konulmuştur.

Örgütün metropol eylemlerine verdiği önemin nedeni, halk arasında, örgütün metropollere bile hakim olduğu düşüncesini yerleştirerek bir korku ve yılgınlık ortamı yaratmak ve böylece siyasi alanda Devletimizi örgütle siyasi diyaloğa zorlayan bir kamuoyu oluşturabilmektir.

Ancak 1996 yılı başlarında güvenlik kuvvetlerinin aldığı tedbirler nedeniyle. merkezlerde eski eylem biçimlerinin işlemez hale geldiği, metropollerde örgüt kadrolarının istenilen eylemleri yapamadığı örgüt yönetimince tespit edilmiştir.

Planlanan hedeflere ulaşılması için “Hamas türü intihar saldırıları” dahil her türlü eylem türünün denenmesi kararlaştırılmış ve 1996 Mart ayından itibaren bu tür eylemlerin hazırlıklarının yapılması için örgüt kadrolarına talimat verilmiştir.

Terör örgütü PKK, V. Kongrede karar aldığı halde, metropollere yönelik eylem planlarının gerçekleştirilememesi önemli bir kriz yaratmıştır. İntihar eylemlerinin yapılması için kadrolara önceden talimat verilmekle birlikte konunun ciddi biçimde ele alınması ilk defa IV üncü Konferans’ta olmuştur. Mart 1996 tarihinde yapılan IV. Konferans’ta intihar eylemlerinin uygun yer ve zamanlarda yapılması ve en kısa zamanda gerçekleştirilmesi karara bağlanmıştır.

İntihar eylemlerinin organizasyonu sözde Dersim Eyaleti olarak bilinen Tunceli ili ve kırsalında faaliyet gösteren örgüt sorumlularınca yapılmıştır.

İntihar saldırı eylemlerinde genelde, örgüt tarafından gözden çıkarılmış, örgütün güvenini kaybetmiş kimseler arasından seçilmiştir.

İntihar saldırısı türündeki ilk eylem 10.06.1996 tarihinde Tunceli ili nüfusuna kayıtlı, Turabi kızı, 1981 doğumlu Derya ADAY tarafından gerçekleştirilmek istenmiş, ancak patlayıcı maddenin erken infilak etmesi nedeniyle bu örgüt mensubu parçalanarak ölmüştür.

Gerçekleştirilen ilk eylem 30.06.1996 tarihinde saat 17.40 sıralarında hamile görünümü vererek bando takımı ve tören mangasına yaklaşan Zeynep KINACI, yüklendiği patlayıcı infilak etmiş, 6 er şehit olmuş, 31 kişi yaralanmıştır. Abdullah ÖCALAN ve üst düzey örgüt yöneticileri bu eylemi kendilerinin yaptığını lanse etmeye çalışmışlardır.

İkinci intihar eylemi 25.10.1996 günü Adana ilinde Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü girişinde Leyla KAPLAN isimli militan tarafından gerçekleştirilmiş, 3 polis memuru ve 1 vatandaş hayatını kaybetmiş, 9 polis memuru ve 5 vatandaş yaralanmıştır.

29.10.1996 tarihinde Sivas ilinde Cumhuriyet Bayramı törenleri sırasında intihar eylemi gerçekleştirileceğinin ihbar olunması üzerine, Sivas ili girişinde arama yapan güvenlik kuvvetleri biri bayan üç kişiden şüphelenmiş, bu şahıslar TEM Şube Müdürlüğüne getirilirken BERMAL (K) Güler OTAÇ isimli örgüt mensubu patlayıcıyı infilak ettirmiş, 3 polis memuru, 1 vatandaş hayatını kaybetmiş, 8 kişi yaralanmıştır.

Yine 29.10.1996 tarihinde Diyarbakır ilinde Cumhuriyet Bayramı törenleri sırasında APE-MUSTAFA-CEVDET (K) Abdurrahman MARANGOZ tarafından intihar saldırısı planlanmış, ancak 27.10.1996 tarihinde yapılan operasyon sırasında bu örgüt mensubu yakalanmıştır. Abdurrahman MARANGOZ ifadesinde “Amed Eyalet Sekreteri Dr. Süleyman (K) Sait ÇÜRÜKKAYA tarafından bu intihar saldırısı için görevlendirildiğini” ifade etmiştir.

30) PKK’NIN 1997 YILI HEDEFLERİ VE İNTİHAR SALDIRILARINA İLİŞKİN PLANLAMALARI

1997 yılı örgüt tarafından kadrolarına “FİNAL YOLU” olarak lanse edildiği, yurtiçinde ve yurtdışında tertiplenen toplantı, konferans ve panellerde devamlı olarak “barış, diyalog, siyasi çözüm” gibi konuların işlendiği. bu şekilde kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı görülmüştür.

Örgüt intihar saldırısı türündeki eylemleri sözde barış girişimlerinin alternatifi durumuna getirmiş. “barış, siyasi çözüm” gibi kavramlar etrafında yürüttüğü faaliyetler etkisiz kaldığı takdirde şehir merkezlerinde bomba ve intihar saldırılan gerçekleştirmeyi amaçlamıştır.

27 Kasım 1996 tarihinde Belçika Kürdistan Komitesi tarafından Brüksel’de Uluslararası Basın Merkezinde bir basın toplantısı yapılmıştır. Bu basın toplantısında örgüt mensupları tarafından “yeni savaş stratejisi” adı altında bir mücadele anlayışının benimsendiği şeklinde açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklamada “devletin sözde Kürt sorununa ait politikasını değiştirmemesi halinde intihar saldırılarının yeniden gündeme gelebileceği” yolunda tehditlerde bulunmuştur.

Yunanistan’da yayınlanan Avri Gazetesinin 28 Kasım 1996 tarihli nüshasında “PKK’nın siyasi kanadı olan ERNK Ankara’nın Kürt sorununa siyasi çözüm getirmesini istedi, aksi halde intihar saldırılarının yeniden başlayacağını bildirdi.” şeklinde haber vererek örgüte tercümanlık etmiştir.

Örgüt lideri Abdullah ÖCALAN Aralık 1996 tarihli Serxwebun Dergisine verdiği beyanatta “Kentlere ineceğiz, kente çatışmalar başlayacaktır. Neye mal olursa olsun bir otobüse binmek zor değildir… bir uçağa binmek zor değildir. Kendine bomba sarıp gidecek binlerce insanımız var.” şeklinde sözler sarfetmiştir.

1996 yılında gerçekleştirilen intihar saldırılarından sonra örgüt yönetimi, bu tür eylemlerin gerektiğinde başvurulabilecek bir taktik olması gerektiği, içinde bulunulan dönemin sözde barış girişimlerine ağırlık verilecek bir süreç olması, bu nedenle eylemlerin bir müddet askıya alınması gerektiği sonucuna varmıştır.

Ancak, dönem içinde örgüt intihar saldırısı tarzındaki eylemleri sözde barış girişimlerinin alternatifi olarak yeniden gündeme getirmeyi kararlaştırmıştır. İntihar saldırılarında kullanılacak 10 örgüt mensubu Tunceli ili kırsal kesiminde faaliyet gösteren Isa (K) Orhan İLBAY ile irtibat kurmuşlardır.

Örgütün 1997 yılı eylem takvimini barış ve diyalog kavramları temelinde şekillendirmeyi planladığı, ancak bu girişimlerinden sonuç alınamaması halinde sürpriz eylemler olarak nitelendirilen ve aralarında intihar saldırılarının da bulunduğu bir eylem sürecine yönelinmeyi planladığı, bu doğrultuda örgütün İGT (İntihar Gerilla Timi) adı altında bir yapılanma oluşturduğu tespit edilmiştir.

02.09.1997 tarihinde Elazığ ilinde yapılan operasyonlarda İstanbul İlinde intihar saldırısı eylemi yapmak üzere kırsal kesimden gönderilen Berçem-Sinem (K) Fehime EMAN güvenlik kuvvetlerince yakalanmıştır. Fehime EMAN’ın yakalanması üzerine bir süre intihar eylemleri durdurulmuş, ancak terörist başı Abdullah ÖCALAN’ın Suriye’den İtalya’ya sığınması üzerine örgüt kadrolarında meydana gelen tedirginliği önlemek üzere bu eylemler tekrar gündeme gelmiştir.

14.11. 1998 tarihinde Antalya ilinde gerçekleştirilen operasyonlarda kırsal kesimde bulunan örgüt sorumluları tarafından metropollerde intihar saldırısı eylemleri yapmak üzere gönderilen Servet-Fırat (K) Medeni AK ile Esma KURT isimli örgüt mensupları eylemi gerçekleştiremeden yakalanmışlardır.

17.11.1998 tarihinde Yüksekova Jandarma Komutanlığı önünde, Van iline gitmek isteyen konvoya karşı Rojbin-Amanos (K) Fatma ÖZEN tarafından gerçekleştirilen intihar eylemi sonucu bir astsubay şehit olmuş, iki astsubay, 2 vatandaş yaralanmışlardır.

02. 12. 1998 tarihinde Lice İlçesi Atatürk Çarşısında Can Market isimli işyerinde BİNEVIŞ (K) Hüsniye ORUÇ tarafından yapılan intihar eyleminde 8 vatandaş yaralanmıştır.

24.12.1998 tarihinde Van ilinde Subay evleri önünde durmakta olan askeri servis aracına karşı BERVAN-AMED-MELSA (K) Hamdiye KAPLAN tarafından gerçekleştirilen intihar eyleminde bir çocuk ölmüş, 24 asker ve vatandaş yaralanmıştır.

15.10.1999 tarihinde İran’da bulunan sorumlu düzeyindeki örgüt mensupları tarafından intihar saldırısı eylemleri yapmak üzere gönderilen REHBER-HASAN (K) Adem NİKBAY isimli örgüt mensubu bol miktarda bomba yapımında kullanılan malzeme ve TNT kalıplarıyla birlikte İstanbul’da yakalanmıştır.

30.01.1999 tarihinde intiha:r saldırısı eylemleri için keşif yapmak üzere Avrupa’dan gönderilen Elif MAVİŞ isimli örgüt mensubu İstanbul’da yakalanmıştır.

04.03.1999 tarihinde Batman İlinde Şehit Keskin KAPLANKIRAN Karakolu önünde ŞEHRİSTAN (K) Nezahat BOYACI isimli örgüt mensubu tarafından intihar saldırısı eylemi gerçekleştirilmiş, ancak bayan militanı farkeden karakol nöbetçilerinin uyarıları üzerine örgüt militanı bombayı patlatarak ölmüş, başka can kaybı olmamıştır.

31) KIRSAL KESİMDE SİLAHLI FAALİYETLERİN DURUMU

IV üncü Konferans’ta alınan kararlardan sonra Temmuz-Ağustos 1996 tarihinden itibaren örgütün yurtiçinde gerçekleştirdiği eylemlerde hissedilir bir artış olmuştur. Uzun süredir gerçekleştirilemeyen ilçe ve karakol baskın’ türündeki eylemler zayıfta olsa yeniden gündeme getirilmiştir. Ancak dönem içerisinde aralarında sorumlu kadroların da bulunduğu çok sayıda örgüt mensubunun ölü olarak ele geçirilmeleri üzerine örgüt kadroları “kendinizi korumayı esas alın, mecbur olmadıkça çatışmalara girmeyin” şeklinde talimatlandırılmışlardır.

Örgüt, Tunceli kırsalındaki kadrolara bağlı olarak çalışan Sivas kırsalını Koçgiri Eyaleti olarak isimlendirerek yeniden düzenlemeye çalışmıştır.

Sözde Koçgiri Eyaleti’nin Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde güvenlik kuvvetlerinin yoğun operasyonları nedeniyle sıkışan faaliyetlere soluk borusu olabilecek konumda olduğu. bu bölgedeki güvenlik kuvvetlerinin daha tecrübesiz olmalarının verdiği avantajdan hareketle, eylemlerin Karadeniz ve batı bölgelerine açılmada kilit durumunda olduğu ve bu bölgede gerçekleştirilen eylemlerin kamuoyunu daha çok etkileyeceği yolunda değerlendirmeler yapılmıştır.

Yine örgüt 1995 yılında “Toros Akdeniz Eyaleti” adı altında Amanos dağlarına silahlı gruplar aktararak faaliyete başlamıştır. Bölgenin; Çukurova ve Toroslara açılım yapması, pek çok bölgeye geçiş sağlaması, coğrafi bakımdan silahlı grupların barınmasına elverişli olması gibi nedenlerle stratejik bir konumunun bulunduğu değerlendirilmiştir. 1995 yılında bölgede yaşanan örgütsel gelişme ve eylemlerin 1996 yılında gerilediği görülmüştür.

1996 yılı Eylül ayında K.Irak’ta meydana gelen gelişmeler üzerine sınırötesi operasyon beklentisi içine giren örgüt. taraftarlarına seferberlik çağrısı yaparak, kırsal kadroya katılmalarını istemiştir.

1996 Mart ayında YAJK (Kürdistan Özgür Kadınlar Birliği) I. Ulusal Kadın Konferansı K.Irak’ta yapılmış, 216 kadın örgüt militanı katılmıştır.

Güvenlik kuvvetlerinin sürekli operasyonları sonucu, örgütün ağır kayıplar vermesi kaçışlara da neden olmuştur. Kırsal kesimin eleman ve diğer ihtiyaçlarının temini HADEP’in etkili büyük çabalarına rağmen zorlaşmıştır.

Örgüt bu durumun önüne geçmek için V. Kongrede alınan kararlar çerçevesinde Diyarbakır-Batman hattında “Yurtiçi Cephe Merkezi” kurmayı amaçlamıştır.

Yurtiçi Cephe Merkezinin kuruluşunu Merkez Komite üyesi olan bir örgüt mensubunun organize etmesi, Doğu ve Güneydoğu illeri ile birlikte metropollerdeki cephe faaliyetlerinin sevk ve idaresini üstlenmesi karar altına alınmıştır.

PKK terör örgütünün yasal statü kazanma çalışmaları 1996 yılından itibaren de devam etmiştir. Yurtiçinde başta HADEP olmak üzere bütün legal sendika, dernek ve kuruluşları harekete geçirerek bir lobinin oluşması için gayret sarf etmiştir.

HADEP’in 23.06.1996 tarihinde Ankara’da gerçekleştirdiği II. Kongre öncesinde yapılan il ve ilçe kongrelerinde yönetime kimlerin seçileceğine. keza kongrede Genel Başkanlığa ve yönetime kimlerin seçileceğine PKK karar vermiştir. PKK’nın HADEP’i bu kadar yakından takip etmesi, kongrenin atmosferini de etkilemiş ve kongrenin devamı sırasında Türk Bayrağı yerlere atılmıştır.

Kurulduğu tarihten itibaren PKK’nın cephe faaliyetlerini üstlenen HADEP. kitleler içinde daha etkili olmak, dindar kesimin de desteğini sağlamak amacıyla KİH (Kürdistan İslam Hareketi) ile müşterek çalışmalara başlamıştır.

33) CEZAEVİ FAALİYETLERİ

1996 yılı içinde de PKK örgütünün organize ettiği açlık grevleri ve diğer faaliyetler devam etmiştir.

Cezaevlerindeki açlık grevlerine. HADEP teşkilat binalarında sözde tutuklu ailelerinin gerçekleştirdiği açlık grevleri ile destek verilmiştir. Bu faaliyetlerde sözde tutuklu ailelerine kurdurulan TUAD, TADER, TAYAD-DER gibi paravan dernekler kullanılmıştır. Cezaevlerindeki açlık grevleri 1996 yılı Temmuz-Ağustos aylarından itibaren örgütün talimatıyla tırmandırılmış ve sözde Kürt sorununa batılı ülkelerin dikkati çekilmek istenmiştir. Nitekim örgütün provoke etmesi sonucu 24.09.1996 tarihinde Diyarbakır E Tipi Cezaevinde meydana gelen isyanda on hükümlü ve tutuklu ölmüştür. Bu olay örgüte önemli bir propaganda imkanı sağlamıştır.

34) SKP’NİN KUZEY IRAK’A YERLEŞME GAYRETLERİ

12 Nisan 1995 tarihinde kuruluşunu ilan eden sözde Kürt Parlamentosu, VI. Genel Kurulu’nu 20. Kasım 1996 tarihinde Norveç’in başkenti Oslo’da yapmıştır. Bu kongrede ulusal kongrenin toplanması için gayret sarfedilmesi, SKP’nin K.Irak’a taşınması yönünde kararlar alınmıştır. Bu kararlar PKK’nın talimatları doğrultusunda alınmış olup, PKK’nın K.Irak’ta kurumlaşması amacını taşımaktadır. Nitekim ulusal kongrenin toparlanabilmesi ve K.Irak’ta altyapının oluşturulması amacıyla Zübeyir AYDAR başkanlığında bir heyet PKK tarafından K.lrak’a gönderilmiştir. Heyet bölgede PKK’ya siyasi destek sağlamaya çalışırken bir yandan da BKDP ile YNK’nin sözde barıştırma gayretleri içine girmiştir.

35) 1997 YILI HEDEFLERİ

Terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah ÖCALAN, örgüt mensuplarına yayınladığı “1997 Perspektifleri” başlıklı talimatında 1997’nin kendileri için “Çözüm ve Final Yolu” olduğunu ilan ederek, örgüt militanlarını motive etmeye çalışmıştır.

Abdullah ÖCALAN, başka bir talimatında ise “Günlük olarak başaramayan düşer, başarı ölçüdür. Başarı ölçüleri; eğitim, moral, az kayıp ve gelişmeyi açık bir şekilde ortaya koymaktır. Bunu haftalık, aylık raporlarıyla kanıtlayan başarılıdır. Birimini anlamsız yıpratan, moralden düşüren ve kayba uğratan kesinlikle yargılanacaktır” demek suretiyle örgüt elemanlarına tehditler savurarak faaliyetlere yönlendirmeye çalışmıştır.

Abdullah ÖCALAN, 1997 perspektifine ilişkin olarak; “Bu yıl ulusal kongreyi, hatta federe devleti, onun meclis ve hükümetini kurma çalışmalarını hem güneyde (K. Irak), hem de kuzeyde (Doğu ve Güneydoğu Anadolu) sürdüreceğiz” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

PKK bir yandan K.Irak’a dayalı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizi de içine alacak şekilde “Bağımsız Birleşik Kürdistan‘ın kurulmakta olduğunu” ifade ederken, bir yandan “PKK güneylileşmiştir” sloganıyla K. Irak ile PKK’nın bütünleştiğini dile getirmiş, diğer taraftan “PKK Türkiye’lileşiyor” tarzında bir dönem sloganını ortaya atmıştır.

PKK lideri Abdullah ÖCALAN, ‘Türkiye halkıyla gerek legal. gerek illegal olsun Türkiye halkının çeşitli güçleri ile ittifakları genişleteceğiz, illegalitede gerilla da dahil olmak üzere eylemlerde birlikteliği gerçekleştireceğiz. Türkiye cephesi önümüzdeki dönemde siyasi ve askeri boyutu ile büyük bir ivme kazanacaktır.” demek suretiyle ”PKK Türkiyelileşiyor” sloganına açıklamalar getirmiştir.

ERNK’nın devam ettirdiği Avrupa’daki PKK faaliyetleri 1994 yılında Atina’da açılan bürodan sonra Viyana, Kopenhag, Oslo, Helsinki, Stockholm, Madrid, Roma büroları vasıtasıyla sürdürülmüştür. PKK, 1997 yılı itibariyle Avrupa ülkelerindeki faaliyetlerini 18 eyalet olarak organize etmiştir. Bu eyaletlerin 10 tanesi Almanya’da bulunmaktadır. 1997 yılı itibariyle Avrupa’da PKK’nın güdümündeki bölücülük hareketi başta Avrupa Parlamentosu olmak üzere bazı uluslararası platformlarda gündeme alınmış ve ülkemize yönelik bazı tavsiyelere konu olmuştur. Bu durum PKK’ya cesaret vermiştir. Bazı uluslararası kuruluşlar ise PKK’nın organı olduğunu bildikleri halde SKP ve benzeri kuruluşların temsilcilerini muhatap kabul ederek görüşmelerde bulunmuşlardır. Sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu’nun 7. Genel Kurulu 10 Nisan 1997 tarihinde Brüksel’de yapılmış ve bu kongrede ülkeye yani K.Irak’a dönüş kararı alınmıştır. Bu karardan sonra sözde SKP üyeleri K.Irak’a geziler tertiplemişler, ayrıca sözde Kürdistan Aydınlar Birliği mensupları ile birlikte Vatikan’da Papa ile görüşmüşlerdir.

Bazı ülkeler ise resmi veya yarı resmi karar organları vasıtasıyla PKK temsilcileri ile temasa geçmişler, PKK’nın güdümündeki bazı konferans ve panellere ev sahipliği yapmışlar, hatta bu toplantıları finanse etmişlerdir. Ayrıca PKK tarafından kurulan ve PKK’ya hizmet eden başta SKP olmak üzere pek çok komite, büro, temsilcilik, yayın kuruluşu gibi oluşumun örgütsel faaliyetine, toplantısına izin verilmiş, PKK’nın bu yapılanmaları direkt veya dolaylı olarak teşvik edilmiştir. Bunlardan SKP ve ERNK temsilcilikleri birçok ülkede yarı resmi diplomatik misyon olarak kabul görmüştür.

(>> İDDİANAMENİN SONRAKİ BÖLÜMÜ>

Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler