Cumartesi, Nisan 27, 2024

Anayasa Yargısı

Bu İçeriğimizin Başlıkları

- Advertisement -

Kanunların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi:

Ülkemizde bu değer yargı organları tarafından değil özellikle bu iş için kurulmuş merkezi yargı organınca yürütülmektedir. Yani anayasa mahkemesi. Anayasa mahkemesi ilk olarak 61 anayasasında düzenlenmiştir. Daha sonra 82 anayasasında  da varlığını korumuş fakat organik yapısı ve işlevlerinde bazı farklar meydana gelmiştir.

82 Anayasasına göre:
146. madde 5 fıkradan oluşan uzun bir maddedir ve anayasa mahkemesinin görevleri bu maddeden başlar. 158. maddeye kadar.)
esas görevi

*   Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve T.C. iç tüzüğünün anayasaya uygunluğunu denetler. 
*   Siyasal partilerin mali denetimi
*   Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını yasama organı kaldırabilir. Eğer buna bir itiraz varsa bu kararın iptali yine anayasa mahkemesinden istenebilir. Bazı hallerde milletvekillikleri düşürülebilir ve düşürmenin iptali ancak anayasa mahkemesince verilebilir.

Tüm bunlar anayasaya uygunluk çerçevesi içinde incelenebilir. Anayasa mahkemesinin birde ceza yargılaması işlevi vardır. Başbakan ve bakanların görevleriyle ilgili tüm suçlar anayasa mahkemesinde yargılanır. Yüce divan sıfatıyla yargılama olur.

146. maddede  anayasa mahkemesi 11 asıl ve 4 yedek üyeden  oluşur. Yedek üyeler hiçbir zaman asıl üye olamaz. eğer asıl üyelerden bazıları hastaysa, yurtdışındaysa veya herhangi bir nedenden ötürü asıl üyelerin yerleri boşsa onun yerine bir yedek üye bakar. Çünkü anayasa mahkemesi karar verirken mutlaka 11 kişi olması gerekir ve asıl üye sayısı yetmediğinde sayıyı 11’e tamamlamaktır.

Bu üyeler nasıl seçilir?Bu üyeleri cumhurbaşkanı seçer. 
    ASIL ÜYE                        YEDEK ÜYE
    2 Yargıtay                        2 Yargıtay
    2 Danıştay                       1 Danıştay
    1 askeri Yargıtay               1 üst düzey yönetici ve avukatlardan
    1askeri yüksek idare mah.
    1 Sayıştay
    1 YÖK
    3 üst düzey yönetici ve avukatlar

üye tam sayısının salt çoğunluğuyla her boş yer için 3 adaydan seçer. Yargı taydan 2 üye seçilme hakkı varsa  o zaman 6 aday seçilecektir.

Yök’te de  YÖK üyesi olmayan ancak YÖK’ün aday göstereceği 3 kişiden birini seçer. Aslında cumhurbaşkanının takdir yetkisi çok kısıtlıdır. Çünkü belirlenen adaylar içersinde seçimde bulunmak zorunda.Adaylar için gereken şartlar: 40 yasını bitirmiş, yüksek öğrenim görmüş, öğretim kurumlarında ve kamuda en az 15 yıl çalışmış olması ve avukatlarında en az 15 yıl avukatlık yapmış olması gerekmektedir.
SORU:  cumhurbaşkanı 3 asıl ve 1 yedek üyeye üst kademe yöneticileri ve avukatlardan seçer. Acaba cumhurbaşkanı hangisinden hangi sınıftan nasıl seçmelidir? Yani hepsini avukat seçse ve hiç üst düzey yönetici seçmese ya da tam tersi. Burada amaçsal bir yorum değil deyimsel bir yorum yapmamız gerek.
Burada ve  yani ile dediği için ‘’veya’’ demediği için cumhurbaşkanı her birinden seçmelidir. Bu deyimsel yorumdur.

SORU: peki neden kanunun sekil bakımından aykırılığını cumhurbaşkanı 10 günde istiyor ama iç tüzükte bu böyle değil?

Bu anayasanın getirdiği bir düzenleme. Kanunların sekil bakımından aykırılığında  iktidar partisi meclis grubu ve  ana muhalefet partisi meclis grubu yok. Sadece 1/5 milletvekili ve cumhurbaşkanı. Bu 82 anayasasında açıklaması rasyonel biçimde mümkün olmayan bir kanundur. Yanı bir açıklama olsa da rasyonel olmaz ki!Kanunun sekil bakımından sadece iptal davası açılır ama itiraz davası açılamaz.kanuna esas açısından itiraz davası açılır.Defi ve itiraz kavramları birbirinden farklıdır. Defiyi mutlaka taraflar ileri sürmelidir. Hakim bunu resen göz önüne alamaz. Ancak itiraz davasında yargıç kendisi göz önüne alabilir.İç tüzük için itiraz yolu mümkün değil. Çünkü iç tüzük zaten mahkemede kişilere uygulanmaz. TBMM’de uygulanır. Defi ve itiraz yolu sadece kanun ve KHK için geçerlidir.(anayasada kanun değişiklikleri için 148’e bakın, kanunların sekil bakımından denetlenmesi, son oylar. Son oylama bir sihir olarak görülür. Aslında bu 82 anayasasında var ama eleştiriye açık. Sekil aykırılığını önemsemiyor.)

1973 millet meclisi içtüzüğü yapıldığı andan su ana kadar yürürlüktedir. Kanunların önce tümünü düşünür yani acaba böyle bir kanuna gerek var mı? Eğer gerek yoksa baştan reddedilir. Kabul edildiği taktirde tek tek oylamaya geçilir. Görüşme bitince maddeler oylanır. Ancak yetmez 2. kez oylanır. Bu da meclis veya hükümet isterse gerçekleşir. 1 defa görüşülebilirdi kanunlar ve buna İVEDİLİKLE GÖRÜŞME denir.

Anayasa değişikliği için gereken koşullar sağlandığında ise önce tümü görüşülür sonra diyelim 69,86,102’yi değiştirmeye karar verildi. 69 görüşülüp oylanacak kabul veya ret. Hepsi için aynı şey bitince tekrar ayni şey olacak ondan sonra tümü bir daha görüşülecek. Eskiden hem anayasa hem de kanunların değişikliğinde 2 defa görüşülürdü. . ama günümüzde sadece anayasada 2 defa görüşülüyor. Bunun ivedikle görüşülmesi mümkün değil.

Bir anayasa değişikliği 100. sıradayken onu ilk sıraya alınması ivedikli görüşme değil öncelikle görüşmedir. Ancak şu anda sıradan kanunların hepsi ivedikle görüşmedir. Çünkü iç tüzük onların bir defa görüşülmesini öngörmüştür.

Anayasa değişikliğinde; teklif yeter sayısı 1/3  , 2 defa görüşülmüş mü  ,  kabul yeter sayısı 3/5 mi?… bunlara bakılır.Ama kanunlarda ise şekil aykırılığı kanunlar için çok sınırlı. Son oylamadaki yeter sayısı önemli. Sadece en son oylama yapılır. Ve bu kanunun sekil açısından aykırılığına karar verilir.

TC iç tüzüğü için bir sekil aykırılığı sınırlaması yok. Bu durumların sakatlığı kanun koyucunun ifade sakatlığından kaynaklanmaktadır.

(*** anayasanın 148. maddesi 2. fıkrasına dikkat et. Sınav sorusu…)

Kanunlar için sekil aykırılığı 1982 anayasasında tek bir neden indirilmiştir. Anayasa değişikliklerinde sadece şekil aykırılığı söz konusudur. 82 anayasasında bu durum 3 nedene indirilmiştir. Kabul yeter sayısı + iki defa görüşülüp görüşülmediği + teklif yeter sayısı. 2 defa yerine bir defa görüşülmesine ivedilikle görüşme denmektedir.

SORU: Bir kanunun şekil veya esas bakımından ileri sürebilenler :Cumhurbaşkanı, 1/5 milletvekili, iktidar meclis grubu, muhalefet partisi meclis grubu 60 gün içersinde sunabilir.

SORU:Cumhurbaşkanı şekil veya esas bakımından bir kanunu iptal istemiyle anayasa mahkemesine göndermeden önce elindeki bir yetkiyi kullanabilir mi?

Cumhurbaşkanı kanunu resmi gazetede yayımlayıp yürürlüğe sokmuşsa ve ardından iptal davası açmışsa ne olur? Cumhurbaşkanı kanunu geri gönderme yetkisine sahiptir. Anayasa mahkemesi bu durumda bu iptal davasına bakmayabilir mi? Şekil aykırılıgında cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin 1/5’ine 10 günlük süre tanınmıştır. Kanun resmi gazetede yayımlandığı günden itibaren. Eğer bu süre içinde iptal davasını açarsa anayasa mahkemesi bu durumda bakmakla yükümlüdür. Esas aykırılığı varsa yasama organı büyük bir çoğunlukla bir kanunu kabul etmişse ve cumhurbaşkanı bu kanunu kamu düzenine aykırı görmüşse kanunu geri göndermesinden çok iptal davası açması daha yerinde bir kara olur.Dışardan olmayan bir kimse kendini cumhurbaşkanı seçimlerinde aday gösteremez. Aday olabilmesi için 1/5 milletvekilinin imzası gerekir.Cumhurbaşkanı görevinin son gününde dava açtı,Mil.vekili davayı açtıktan sonra dilekçede imzası bulunan bir kişi vefat etti?İrade sakatlığı söz konusuysa mv. Bu durumda ne olur?İlk iki durumda geri alınmaz, davayı açtıkları anda yetkileri vardır. Son durumda ise irade sakatlığı söz konusu olan durumda bir yıl içinde geri alınabilir ama kişi çekildiğinde 110’un altına düşülünce davaya bu son durumda bakmaz.

Bu son durum kötü kullanıma götürmez mi?Hata yapanlar, 60 gün içinde çekilmişse ve 60 günde iptal davsı açılabileceğinden bu kişiler 60 günde hata ettiklerini öne sürüp imzalarını geri almışlarsa bu durumda 61. günde iptal davası açılamaz.İktidar partisi meclis grubunun üye sayısının yarıdan bir fazlası meclis kararı olur. Aynı durum ana muhalefet meclis grubu içinde geçerli olur. İktidarda birden çok siyasal parti varsa bu durumda en çok iskemleye sahip olan parti açar. Ana muhalefet partisinde ise en çok iskemleye sahip olan parti açar. Örneğin davanın açılması için grup olan bir parti (20 iskemle) dava açıldıktan sonra grupluktan çıkmış olsa dahi anayasa mahkemesi gene de davaya bakmak zorundadır.Hata tehdit de olsa anayasa mahkemesi bir dava usulüne göre açılmıştır ona bakarım demektedir.Bazen kanunların resmi gazetede yürürlüğe girmesi geciktirilebilir. Bu en fazla bir yıllık bir süredir. Bu durumda iptal davası ne zaman açılabilir?Anayasanın 151. maddesinde resmi gazetede yayımlandığı tarihten itibaren demektedir, yürürlüğe girdiği tarih kastedilmemektedir. Bu tip bir kanun için iptal davası açmanın süre sınırı resmi gazetede yayımlandığı tarihten itibaren başlar.(deyimsel yorum netse artık amaçsal veya tarihsel yoruma gerek kalmaz. 151. maddede de deyimsel yorum yeterlidir.)

SORU: anayasanın 4. maddesinde öngörülen hükümlere anayasanın değişikliği söz konusuysa bakılması gerektiği belirtilmemiştir. 4. maddedeki hükümlerin değiştirilmesi teklif edilmişse bu bir sekil aykırılığı oluşturur, bu durumda iptal davası açılabilir mi?

Kamu hukukundaki sakatlıklar ya yok sakatlıklardır ya da iptal edilebilir bir sakatlıktır.

Anayasa değişikliklerinde yalnızca şekil bakımından anayasa mahkememsinin bir denetimi mümkün. Anayasa değişikliklerinin esas bakımından incelenmesi mümkün olmadığından esas açısından aykırılık söz konusu değil. Şekil kurallaşma sürecini içerir. 148. madde 2. fıkrası ile son oylamanın şekil açısından denetlenmesinde yeterlidir.  TBMM iç tüzüğü şekil açısından herhangi bir nedenle anayasa mahkemesi önüne getirilebilir.

SORU: çıkarılacak bir tasarı ile anayasanın 4. maddesi dikkate alınmadan 1,2 ve 3. maddesinde yer alan konular üzerinde değişiklik yapılmak isteniyor. Şekil açısından anayasa değişiklik kurallarına uyuluyor. (3 özellik yerine getiriliyor.) Bu şekilde anayasa mahkemesine iptal davası açılabilir mi?

Esas açısından anayasa mahkemesi anayasa değişikliklerini denetleyemese de 4 madde ile anayasa milletvekillerine böyle bir yetki vermemiştir. Milletvekillerinin yetkisi de bir şekildir ve anayasa mahkemesi şekil aykırılığını denetleyebilir. Bu 1971 tarihli anayasa mahkemesinin bir kararıdır.

SORU: Bu yasak anayasa mahkemesince denetlenebilir mi?

1970 yılına kadar anayasa değiştirilmesi yasak bir maddedeki içeriği değiştiren bir maddeyi esas bakımından inceleyebilir ve iptal edebilir ; 1971 kararından sonra anayasa mahkemesi inceler ancak şekil bakımından denetim yapar.

1982 anayasasında 148. madde genişletilip ‘’anayasa mahkemesi değiştirilemez hükümler artmış olup bunların hakkında şekil ve esas denetimi yapabilir’’ demesi gerekirdi. Böyle demediğimden oluşturulan genel mantığın denetlenmesi anayasa mahkemesi korumasına getirilemez bu siyasal denetime bırakılır.

Yoklukta bir zamanaşımı yoktur, herkes her zaman ileri sürülebilir ve her yargı organına karşı sunulur.Bir işlemin yokluğu üç koşula bağlıdır. Bunlardan herhangi birisi olduğunda işlem yoktur: 
•    Fonksiyon Gasbı : yasama, yürütme ve yargının birbirlerinin sınırlarını ihlal ederek diğerinin işlevini görmesi.
•    Yetki Gasbı : aynı fonksiyon içinde ancak farklı araçlar birbirlerinin işlevini yaparsa işlem yoktur.
•    Ağır ve Açık Bir Yetki Aşımı : yetki vardır ancak yetkiyi yasaya uygun kullanmamak  ve maksat aykırılığı varsa bu iptal edilebilir. Yetki ağır ve açık aşım olarak kullanılmışsa işlem yoktur.

SORU: Anayasa değişikliklerinde değiştirilemeyecek bir madde değiştirilse anayasa yargısında yokluk kurumu işletilebilir mi?

İdari işlemlerin iptali sonucu en başa yürür. Bu nedenle yokluk ve iptal pek farklı değil. Herkes tarafından ve zamanaşımı kavramları en belirgin fark. İdari işlemde yokluk ya kural idari ya da kişisel yok işlemlerdir.Oysa anayasa mahkemesi iptal kararları geriye yürümez. Anayasa yargısında yokluk kurumu işletilemez.İdari yargıdaki yokluk kurumunu anayasa yargısında taşımak ciddi sıkıntılar doğurur. (Ülkü Azrak) anayasa yargısında yokluk kavramının açıkça tartışıldığı tek yer 1970 kararıdır. Ayrıca 9. kez iptal edilen son milletvekili maaş kanun teklifinde anayasa mahkemesi 4 üyesi buna yok demişlerdir.

Yokluk ——>     herkes                                  İptal ——>menfaati olanlar
        Süre sınırı yok                                        anayasa yargısında 
        Anayasa yargısında geçmişe yürür.            Geçmişe yürümez.

İTİRAZ YOLU:

İtiraz sözcüğü tercih edilmeli, def’i kelimesi özel yargılamada tanınan sübjektif bir hak. Kişi ya kendisi kullanır ya da kullanmaz. Başkası kullanamaz.

İtiraz ise davadaki bir neden hakimin kendisinindi ele alabileceği kamu düzenine aitse itiraz yoludur.  Anayasa mahkemesinin bir kanunun anayasaya aykırılığı hakkında açılan dava itiraz davasıdır. 
Anayasanın 152. maddesi itirazı açıklamıştır. Mahkemeye dava açılabilmesi için

1.    mahkeme olacak
2.    görülmekte olan bir dava olacak.
3.    davada uygulanan kanun veya kanun hükmünde kararnamenin somut bir hükmü olmalı.
4.    Taraflardan birinin itirazını mahkemenin ciddi bulması, ya da mahkeme hakiminin re’sen kanunun

uygulanmasın bekletici sorun haline getirip anayasa mahkemesine başvurması gerekir.

Bekletici sorun: davayı etkileyecek ancak davanın esasında ilişkin olmayan ve davanın görüldüğü mahkemenin dışında bir kurum tarafından çözülecek  sorundur. Davayı etkileyecek davanın esasına ilişkin ve davanın görüldüğü mahkeme tarafından çözülecek sorun ise  ön sorundur.

Anayasa mahkemesinin itiraz yolu ile gelen bir talep için ilk inceleme evresinde ele alacağı sorunlar doğrudan iptal davasında ele alacaklarından oldukça fazladır.

1.    itirazı gönderenin bir mahkeme olup olmadığı ve davaya bakma yükümlü mahkeme olup olmadığı
2.    bu mahkemede böyle bir dava görülüp görülmediği
3.    itiraz konusu kuralın o davada uygulanıp uygulanmadığını inceleyecektir.

Tüm kara Avrupa’sında olduğu gibi Türkiye’de de yargı ayrılığı söz konusudur. Ceza mahkemeleri ve hukuk mahkemeleri adli yargıyı oluşturur.

Çekişmeler bazen yürütmenin egemenlik yetkisini kullanarak yaptığı işlemlerden kaynaklanır. Bu tür çekişmeleri idari mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’ın oluşturduğu İDARİ YARGI çözümler. 
Anayasa mahkemesi davaya bakan mahkeme kavramından davaya bakmakla yükümlü mahkeme anlamını çıkartır ve eğer itiraz davaya bakması gereken mahkemece gelmemişse daha ilk ön incelemede anayasa mahkemesi itiraz talebini reddeder. Anayasa mahkemesi ön incelemede yukarıdaki 4 koşula bakar ve eğer bunlardan birisinde eksiklik görürse itiraz isteminin içeriğine bakmadan reddeder.

Yer yönünden yetki;

Bu durumlarda anayasa mahkemesi anayasanın 152/1’e aykırı düştüğü için itiraz istemini reddeder.

Görev yönünden yetki;

Anayasa mahkemesinin yer ve görev bakımından yaptığı bu ön incelemeye getirilen en büyük eleştiri anayasa mahkemesinin esas işlevinin bunları kontrol etmek olmamalı. Çünkü gerek yer gerek görev farklılıkları da olsa sonuçta uygulanacak kanun aynıdır.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ: 

Uyuşmazlık mahkemesi adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık mahkemesi olumsuz görev uyuşmazlıklarına ve hüküm uyuşmazlığına bakar.

Olumsuz görev uyuşmazlığı: iki ayrı yargı sistemine bağlı iki mahkemede dava açılır, bu iki mahkemede davada diğerinin görevli olgunu söyleyerek davayı reddederse  uyuşmazlık mahkemesine gidilir ve bu mahkeme davaya hangi mahkemenin bakacağına karar verir. Uyuşmazlık mahkemesi burada bir yargılama yapmamaktadır. Yani bu durumda itiraz yolu ile anayasa mahkemesine iptal talebinde bulunulamaz.
Hüküm uyuşmazlığı: aynı olaya ilişkin olarak iki ayrı yargı sistemine bağlı iki ayrı mahkemede dava açılır ve bu mahkemeler iki farklı ya da zıt karar vermişlerse  bu durumda uyuşamazlık mahkemesine gidilir. Bu durumda uyuşmazlık mahkemesi davaya en baştan kendisi bakar ve sonuçlandırır. Burada yargılama söz konusudur ve tarafların uygulanacak kanunu anayasa aykırı bulmaları mahkemece ciddi bulunacak olursa buradan anayasa mahkemesine itiraz yolu ile gidile bilinir.Anayasa mahkemesi davaya hangi mahkemenin bakmakla yükümlü olduğunu belirleme işini uyuşmazlık mahkemesine bırakmıştır.

Anayasanın 148/II de  def’i denmesi hukuk dili açısından kullanılmaması gereken bir olaydır. Anaysa mahkemesi bakmakta olduğu bir davada anayasaya aykırılıkla karşı karşıya kalırsa buradaki sorun bekletici mi yoksa ön sorun mu olur sorusu karşımıza çıkar.

Anayasa mahkemesinin görevleri:

•    kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek. (şekil)
•    milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması, kaldırılma kararının iptali (bu davayı ilgili milletvekili ya da herhangi bir milletvekili sunabilir. Tek kişi yeterlidir. Anayasa madde 85. )
•    siyasal partilerin kapatılmasına ilişkin davaya bakar, bu davayı yargıtaydaki cumhuriyet başsavcısı açar.
•    Başta başbakan, bakanlar, yüksek yargı organı üyeleri ve sadece vatana ihanet suçundan cumhurbaşkanı anayasa mahkemesince yüce divan sıfatıyla yargılanır.

SORU: İste bu esnada yani anayasa mahkemesinin bakmakta olduğu dava sırasında anayasaya aykırılık söz konusu olduğunda bu bekletici sorun olup bunu gene aynı üyelerden oluşan anayasa mahkemesine mi göndermeli yoksa ön sorun olup üyeler sorunu hemen orada mı çözmeli?

Anayasa mahkemesi kendisini siyasi parti kapatma davasına veya yüce divan sıfatıyla yargılama yaptığında herhangi bir davaya bakan herhangi bir mahkemeymiş gibi görüyor ve uygulamak zorunda olduğu kanun anayasaya aykırılık teşkil ediyorsa bu kanunu sıradan bir mahkemeymiş gibi anayasa mahkemesine götürüyor. Burada bekletici sorun olarak görüyor. Eğer kuralı bu durumda ihmal ederse sonuçta o kural başka davalarda başka kişilere uygulanacak sonuçta anayasaya aykırılık ortadan kalkmayacaktır. Ancak anayasaya aykırılık veya milletvekili dokunulmazlıkları ile ilgili davalara bakarken kendisini davaya bakan bir mahkeme olarak görmüyor. Bu teknik anlamda  bir dava olmayıp böyle bir durumda anayasaya aykırılık görürse onu ihmal eder. Kendisine tekrar göndermez. Konuyu ön sorun olarak görür.Bu görevlerinde son iki grubu niçin böyle bir ayrı işleve tabi tuttuğu belli değil.Eğer bir ülkede çekişmeler birbirlerinden çok farklı sistemler içinde düzenlenmişse (adli-askeri-idari) bunlar arasında hüküm veya görev uyuşmazlığı söz konusu olabilir.

SORU: Uyuşmazlık mahkemesi bir kanunu bir davada uygularken o kanuna aykırı görüş anayasa mahkemesine götürebilir mi?

Uyuşmazlık mahkemesi görev uyuşmazlığı söz konusuysa ortada bir dava olmadığından bu durumda anayasa mahkemesine başvuramaz. Uyuşmazlık hüküm uyuşmazlığıysa bu durumda anayasa mahkemesine başvurabilir. Çünkü hüküm uyuşmazlığında doğrudan doğruya davaya baktığı için anayasa mahkemesine başvurabilir.Dava mahkemesinin kararlarına temyiz yoluyla Yargıtay gidilir. Yargıtay dava mahkemesinin kararını ya onar ya da bozar. Bir davada uygulanan kuralın anayasaya aykırılığını öne süren kişi hakim tarafından ciddi bulunmadı. Ara kararda temyiz yoluna gidilmez. Esas hakkındaki karar beklenmelidir. Ne zaman esas hakkında karar  verilir, adli –  Yargıtay idari – Danıştay, askeri – askeri yargıtaya gider. Acaba bu durumda Yargıtay Danıştay ya da askeri Yargıtay davada aykırı bulduğu kanunu anayasa mahkemesine gönderebilir mi?Anayasa mahkemesine göre: Yargıtay anayasaya aykırılık iddiasıyla temyiz için baktığı davada uygulanan bir kuralı bekletici sorun yaratarak kendisine direkt gönderebileceğini söyler.Dava mahkemesince bir anayasaya aykırılık iddiası yapılması dahi nasıl dava mahkemesi kendisi resen dikkate alabiliyorsa Yargıtay da resen dikkate alabilir. İlk kez temyiz aşamasında ileri sürülebilir. Sürülmese de temyiz incelemesi sırasında dikkate alınabilir. (Yargıtay bunu bir bozma sebebi olarak görmemekte doğrudan anayasa mahkemesine göndermektedir. Anayasa mahkemesinden gelecek yanıta göre o kararı ya onar ya da hükmü bozma sebebi olarak gönderecektir.)Kişi başka bir nedenden temyiz istemişse temyiz mercii bu durumu incelerken bir kuralın anayasaya aykırılığını bulursa bekletici sorun  ile anayasa mahkemesine başvurur. (yatay aktarma yapılır.)Anayasa madde 152. Dava mahkemesi bu aykırılığı ciddi gördü bu durumda mahkeme anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Anaysa mahkemesi 5 ay içinde kararını verir  ve açıklar. Açıklamazsa mahkeme davayı yürürlükteki kanunla sonuçlandırır. 61 anayasası zamanında bu durumda davaya bakan mahkeme o zaman anayasaya uygunluğu kendisi vermekteydi. (anayasa mahkemesi süresi içersinde karara bağlamamışsa.) davaya bakan mahkeme davaya devam ederdi; ama daha önce anayasaya uygunluk denetimi yapardı. Davaya bakan mahkeme o kuralı sadece o davada uygulamaz, ilan edemez.Anayasa mahkemesi bir karar verdi ve bunun yürürlüğe girişini erteledi. Böyle bir durumda anayasa mahkemesi kararının o davada uygulanması gerektiği savunulmakta doktrinde. Ama davayı kanunun yürürlüğe girme süresine kadar erteleyebilir. Anayasaya aykırı görülen kanunun bu davaya uygulanması hakkaniyete uygun olmaz. (Erdal onar’ın görüşü)Anayasanın 152. maddesinin son fıkrası:

‘’anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği ret kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra 10 yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz. ‘’
bu hüküm 61 anayasasında mevcut değildir. Anayasa mahkemesi ilk inceleme evresinde ret kararı verdiği aykırılık istemi durumda aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvurabilir. Esasa girip iptal istemini kabul etmezse 10 yıllık süre söz konusu olur. Anayasa mahkemesinin taleple bağlı olma durumu: davaya bakan mahkemenin aykırı gördüğü kanun hükmünün anayasaya aykırılığına bakar, önerilmeyen bir kanun hükmünün anayasaya aykırılığına bakmaz.Anayasa mahkemesi kendisinden iptali istenen kanun hükmünü iptal etmişse ve bu kanun hükmünün iptaliyle tümüyle anlamsız kalan bir diğer kanun hükmünü de iptal edebilir. Çünkü bir kanundaki bazı hükümlerin varlığı o kanundaki diğer bazı hükümlerin varlığına bağlı olabilmektedir. Bazen yapılan yeni bir kanunda eski bir kanuna yollama yapılır. Anaysa mahkemesi bunu anayasaya aykırı görmemektedir. Kanun koyucu açıkça eski kanuna yeni kanunla yollama yapabilir. Eğer eski kanun iptal edilmişse bu durumda bu eski kanuna yollama yapan yeni kanunun da iptal edilmesi gerekir ve anayasa mahkemesi aykırılık isteminde bulunulmasa da bu yeni kanunu da bu dururumda iptal edebilir. Yollama yapılan iptal edilmişse haliyle yollama yapan da iptal edilmelidir.Anayasa mahkemesi bir kanun hükmünün iptal istemini reddetti. 10 yıl geçmedikçe bu kanun hükmünün iptal istemi söz konusu olamaz. Bu kanun hükmü örneğin anayasanın 60. maddesi ile anayasanın 75. maddesine aykırı görülerek iptal isteminde bulunulmuştu. Ama bu 10 yıl içinde bu iki madde değiştirilmiş. Böyle bir durumda aykırılık gerekçesi olarak öne sürülen maddelerin değişmesi durumunda kanun hükmü eski maddelere karşı aykırılık iddiasıyla iptal isteminde bulunulduğundan 10 yıllık süre işlemez. Çünkü yeni maddeler oluşmuştur. Maddelerin değişmesiyle aykırılık dayanağı da değişmiş olur.

SORU: Yeni bir anayasa kuralının çatıştığı eski bir kanunu zımnen değiştirir mi?

Eğer yeni anayasa kuralı sayı ile ifade edilebilecek somut bir hüküm getirmişse eski kanunu zımnen değiştirir. Buna karşılık daha soyut bir hüküm getirmişse bu işin anayasa mahkemesine bırakılıp onun tarafından zımnen değiştirilip değiştirilmeyeceğine karar verilir.

Ankahukuk Sitesi kurucusu ve yöneticisi

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler