Dreyfus Davası – 7

Picquart, iz sürmekte kararlıdır. Esterhazy‘nin ele geçen mektuplarının içeriğinden bir başka bilgiye daha ulaşır. Esterhazy, önemli belgeleri elde etmek için Savaş Bakanlığında uygun bir yere atanma girişimlerinde bulunmuştur. 

Ancak Picquart bu arada bir boşboğazlık yapar. Öğrendiklerini Binbaşı Henry’ye söyler. O da durumu Esterhazy’ye bildirir. Bunun üzerine Esterhazy, Alman Büyükelçiliğine sadece bir kez üniformalı olarak albayına pasaport almak için gider. Bir daha oraya ayak basmaz.
Bu arada Temmuz 1896’da bir başka olayın daha gerçekleştiği anlaşılır. Berlin’deki Fransız askeri ataşe, bir Alman casusundan aldığı bilgileri Genel Kurmay Başkanlığının İkinci Bürosuna ulaştırmıştır. Bundan çıkan sonuç şudur: Alman Genel Kurmayının Fransa’da bir tek casusu vardır. O da piyade tabur komutanı olan kırk elli yaşlarında bir Fransız subayıdır. Almanlara birkaç yıldır bilgiler vermektedir. Ancak bu bilgiler çok önemli değildir. O yüzden kendisine pek sık başvurulmamaktadır. Son zamanlarda Chálons Atış Okulunun dersleriyle ilgili cetvelleri de göndermiştir.

Kuşkusuz saptanan bu son olay, çok önemlidir. 

Picquart ulaştığı bu sonuçlardan General Boisdeffre’i bilgilendirir.
Boisdeffre, Picquart’a General Gonse ile görüşmesini salık verir. 
Yaşanan bu olaylar, durumu yakın izleyen basına da yansır. 
L’Eclair başta olmak üzere kimi gazeteler bu tür girişimleri kamuoyuna duyurur. 
15 Eylül 1896’da General Gonse, Picquart’ı makamına çağırır. Guyane’daki hükümlü Dreyfus’ün kendisini neden ilgilendirdiğini, üstüne vazife olmayan işlere neden karıştığını sorar.
Picquart, hükümlünün ailesinin Davanın aslını öğrenmeye çalıştığını, iş yanlış yola sokulursa Savaş Bakanlığının zor duruma düşeceğini söyleyince General öfkelenir: ‘Sen çeneni kapatırsan bundan kimsenin bilgisi olmaz’ der. 
Picquart’ın yanıtı kesindir: ‘Böyle bir olaya araç olamam’.
General Gonse, Davanın yeniden açılmasını istememekte, Picquart’ın susması için baskıda bulunmaktadır. 
Ancak Picquart, kararlıdır, tersini düşünmektedir. 
Daha da ileri gider. Toplanan kanıtlar karşısında Esterhazy’nin tutuklanmasını ister. 
Kabul edilmez. 
Öte yandan Bernard Lazare da boş durmaz. İlkin yaptığı araştırmaları, ayrıca hükümlülük kararından ve yargılamanın kurallara uygun yapıldığından neden kuşkulandığını anlatan yirmi dört sayfalık bir kitapçığı 6 Kasım 1896’da Brüksel’de yayımlar: ‘Yargısal bir Yanılgı: Dreyfus Davasının Gerçek Yüzü’.
İkinci olarak Bernard Lazare, basın çevrelerini kazanmaya çabalar. Gazete yayın müdürlerini ziyaret eder. Figaro’dan Ferdinand de Rodays, her şeye hazırdır. Rochefort, Jaurès’ten daha yüreklendiricidir. Buna karşılık L’Intransgeant’dan Ernest Vaughan ile Siècle’in, la Petite République’in, la Libre Parole’un müdürleri doğal olarak cesaret kırıcıdırlar. 
Genelde basın Lazare’ı izlemek istemez. Aslında bu, parasal yük getirebilir nitelikte bir girişimdir de. 
Üçüncü olarak Lazare, yazdığı kitapçığı senatör ve milletvekillerine de yollar.
Bütün belgelere söz konusu kitapçıkta yer verilir. 
Bu kanıtlar karşısında haklı olarak Davanın yeni baştan görülmesi, duruşmanın gizli değil herkesin gözü önünde açık yapılması istenir. 
Yayınevi kitapçığın ikinci baskısını yapar ve Paris’te satışa sunar.
10 Kasım 1896’da Le Matin gazetesi, ünlü ‘bordro’nun tıpkıbasımını yayımlar. 
Bilirkişi Teyssonnières, yanlışlığı hemen anlamıştır. 
Kamuoyunda dalgalanma başlar. 
Alman Askeri Ataşesi Schwartzkoppen de, daha sonra yayımlanan anılarında (cep defterinde yer alan anılar, Carnets) belirttiği üzere, yayımlanan belgeyi görür görmez Dreyfus Davasının bir yargısal yanılgı olduğunu anlamıştır. 
Kesin olan nokta şudur: Dreyfus ile Esterhazy birbirine karıştırılmıştır. 
Alman Hükümeti, bu yanlışlığın düzeltilmesi için ataşeye izin vermez. Ancak Ataşe Esterhazy ile görüşür, onun ile Dreyfus arasında bir ilişki bulunduğu kanısını ulaşır.
Bu arada Dreyfus’ün eşi Lucie, Yargıtay Ceza dairesine başvurur. Davanın yenilenmesini ister. 
Le Matin gazetesinde yayımlanan tıpkıbasım ile Brüksel’de çıkan kitapçıktaki belge üzerine sağ kanattan ulusçu Milletvekili Castelin, 18 Kasım 1896’da Ulusal Meclis Başkanlığına konuyla ilgili bir soru önergesi verir. 
Binbaşı Henry durumun kötüye gitmekte olduğunu anlar.
Henry, Alexandrine diye imzalanmış, Schwartzkoppen’e yollanmış Panizzardi’nin bir mektubunu üstlerine götürür ve daha sonra da dosyanın içine bir başka belge ile birlikte koyar. 
İlk belgede şöyle yazmaktadır: ‘Sevgili dostum, bir milletvekilinin Dreyfus hakkında bir soru önergesi verdiğini okudum. Roma’dan yeni açıklamalar istenirse, asla bu Yahudi ile ilişkim olmadığını söyleyeceğim. Sorulursa siz de böyle söyleyin. Tamam, anlaştık değil mi? Zira hiç kimse onunla olup biteni asla bilmemeli.’
Kuşkusuz Dreyfus’ün aleyhinedir, bu.
Ama sahtedir de.
Henry korkmuş, olayı peçelemek için Panizzardi’nin 1894 ve 1896 tarihli önemsiz iki mektubunu daha dosyaya koymuştur. 
Zarfıyla, başlığıyla, imzasıyla birlikte ustaca yapılan bir belge sahteciliğidir, bu. İtalyan Ataşesi Panizzardi’nin yazısı ve imzası ustalıkla kendi yazılarından kopya edilmiştir. Söz konusu belge sahteciliği, takma adı Leeman olan Lemercier-Picard adlı bir yazı ustasının kaleminden çıkmadır.
Ancak Lemercier-Picard, sahte belge düzenlerken bir kusur işlemiş, káğıttaki dört köşe çizgiler arasındaki renk başkalığını gözden kaçırmıştır. 
Bu başkalık, sahteciliğin ortaya çıkmasında başat işlev görecektir.
Bu belgeden sonra ikinci bir belge daha ortaya çıkar.
Bu yeni belgenin sözde içeriğine göre, İtalyan Askeri Ataşe, Dreyfus ile Alman Ataşesi Schwartzkoppen’e İtalyan Askeri Ataşesi Pinazzardi aracılık etmektedir: ‘Kitabı yolluyorum. Uzlaştığımız üzere hesabınıza 180 yolluyorum. Tamam. Çarşamba akşamı saat sekizde, Laurent’da buluşacağız. Bizim elçilikten sadece biri Yahudi olan üç kişi çağırdım. Sakın gelmezlik etmeyin. Alexandrine.’ 
Kendi komutanları elbette Henry’nin bir sahtecilik işlediğinden haberli değildirler. 
Özellikle General Boisdeffre, gerçek sandığı bu belgeler karşısında kuşkularından, kaygılarından kurtulmuştur. 
General, kendisini ve kimilerini rahatsız eden Picquart’dan da kurtulmaya karar verir. 
Picquart’ı Tunus’a Sus kentindeki 4. Alaya yollar. 
Onun yerine de en olmayacak kişiyi, Henry’yi atar.
*DEVAMI SONRAKİ YAZIMIZDA ***

Dreyfus Davası – 8 .. Zola: “Bu Adaletsizliğe Meydan Okuyacak Kadar Güçlüyüm”

Bunları da Okuyabilirsiniz!

Çiler N. Koşar
Çiler N. Koşarhttps://www.cnkhukuk.com/
lk ve orta öğrenimini İzmir Türk Koleji'nde tamamlamıştır. DEÜ Hukuk Fakültesi’nden 1989 yılında mezun olduktan sonra, bir yıllık avukatlık stajının ardından 1990 yılında Çiler Nazife Koşar Avukatlık Ofisi’ni kurmuş, mesleğin ilk yıllarında özel hukuk alanında bilgi, birikim ve tecrübe gelişiminin ardından, 1998'den bu yana Ceza Hukuku ve Ekonomik Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri alanına yönelmiştir. 17 Kasım 2003'de noterlik belgesini almıştır. 1998 yılında Türk Hukuk Enstitüsü İzmir şubesini kurmuş, iki dönem başkanlığını yürütmüştür. 1999 yılında 232 şehit ailesini temsilen, Abdullah Öcalan İmralı yargılamasına müdahil avukat olarak katılmış, bu davanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecinde şehit ailelerini temsil ile görevlendirilmiş ve bu görevi başarı ile yerine getirmiştir. Mesleki eğitime önem vererek ve iki yabancı dil avantajını da kullanarak; • Council of Europe European Commission • International Bar Association • International Bar Association The Global Voice of the Legal Profession • International Bar Association Women’s Interest Group • International Bar Association Competition Policy Convergence and Economic Intergration gibi uluslararası seminerlerde gerek sunumlarda bulunarak, gerek bilgilendirme çalışmaları yaparak yer almış, bu sunumlar neticesinde plaket ve başarı belgeleri ile taltif edilmiştir. Mesleki makaleleri ve pek çok güncel ya da insani olay ile ilgili köşe yazıları, başta Türk Hukuk Dergisi olmak üzere, "Egelife" ve "Senato" dergilerinde, ayrıca muhtelif hukuki platformlarda yayınlanmıştır. “Susamadıklarım” ve “Dil – Efgâr” isimli yayınlanmış iki adet kitabı bulunmaktadır.

Cevap Bırak

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz
Captcha verification failed!
Captcha kullanıcı puanı başarısız oldu. lütfen bizimle iletişime geçin!