Naples’ın sisli bir şubat sabahında, bir Osmanlı şehzadesinin bedeni soğumuş yatakta bulunduğunda, Avrupa’nın diplomatik koridorlarında fısıltılar dolaşmaya başladı: “Taht için doğan, sürgün için ölen bir prensin trajedisi…” Tarih, Cem Sultan’ın ölümünü “zehirli bir çıban”a bağlarken, gerçek hiçbir zaman saray kayıtlarına yansımadı. İşte entrikalar, ihanetler ve suskunluklarla örülü bu multidisipliner tarihsel vakayı derinlemesine inceleyen bir analiz.
İçerik Başlıkları
🎭 Taht Oyunlarında Bir Piyon: Siyasetin Kıskacında Bir Şehzade
Fatih Sultan Mehmet’in ölümünün ardından alevlenen veraset krizi, Cem Sultan’ı hem Doğu’nun hem de Batı’nın politik satranç tahtasında bir piyona dönüştürdü. Rodos Şövalyeleri’nin “misafir”i olarak başlayan süreç, Papa VIII. Innocent’in himayesinde Viterbo Kalesi’nde devam etti ve nihayet Napoli Kralı’nın “koruması” altında son buldu. Bu süreçte Cem, yalnızca bir tutsak değil, aynı zamanda Avrupa’nın Osmanlı’ya karşı en değerli diplomatik kozuydu.
☠️ Ölümünün Ardındaki Sessizlik: Tarihyazımının Kırılma Noktası
Cem Sultan’ın 25 Şubat 1495’teki ölümü, resmî tarihte basit bir “hastalık” olarak kaydedilse de, dönemin elçi raporları ve Venedik arşivlerindeki mektuplar başka bir hikâye anlatır.
-
Venedik Balyosu Andrea Gritti’nin raporunda, “Şehzadenin son saatlerinde yüzünde morluklar oluştuğu”ndan bahsedilir.
-
Papalık kayıtlarında, II. Bayezid’in Cem’in ölümü üzerine Napoli’ye “teşekkür” amaçlı bir heyet gönderdiği yazar.
-
Osmanlı kronikleri ise suskun… Şairler bile bu ölümü “kader” olarak yazdı.
🧪 Multidisipliner Bir Soruşturma: Tıp, Siyaset ve Simya
Cem’in ölümünü modern adli tıp perspektifinden okumak, olayı daha da karmaşık hale getirir:
-
Zehir teorisi arsenik veya civa bazlı bir bileşeni işaret eder; özellikle de “Aqua Tofana” benzeri, geç etki gösteren bir zehir.
-
Ancak, Napoli’deki kalıntıların (eğer varsa) bugüne ulaşmamış olması, bilimsel bir kanıtı imkânsız kılıyor.
-
Psikopolitik analiz: Cem’in ölümü, hem Bayezid hem de Avrupa devletleri için “en kârlı çözüm”dü.
📜 Tarihsel Paradokslar ve Etik İkilemler
Cem vakası, Machiavelli’nin “Hükümdar”ını yazmasından sadece 18 yıl önce yaşandı. Bu tesadüf değil:
-
“Devlet aklı”, kardeş katlini meşrulaştırırken, Avrupa diplomasisi bir şehzadenin hayatını pazarlık masasına yatırıyordu.
-
İnsan hakları kavramının olmadığı bir çağda, Cem’in trajedisi, iktidarın evrensel ahlakı nasıl yok saydığının kanlı bir kanıtı.
🔍 Sonuç Yerine: Tarihin Kara Deliği
Cem Sultan’ın ölümü, ne tam bir cinayet ne de doğal bir ölüm olarak sınıflandırılabilir. Belki de bu olay, tarihin karanlıkta kalmış gri bölgelerinden biridir.
Günümüzde dahi, Vatikan arşivlerinin kapalı bölümleri ve Topkapı’nın tozlu divan kayıtları, bu sırrı çözmek isteyen tarihçileri bekliyor.