Cuma, Mart 29, 2024
Ana SayfaEğitimPratik Çalışmalarİdari Yargılama Usulü Hukuku Pratik Çalışması – 20.5.2009 – AÜHF

İdari Yargılama Usulü Hukuku Pratik Çalışması – 20.5.2009 – AÜHF

Bu İçeriğimizin Başlıkları

- Advertisement -

İdari Yargılama Usulü Hukuku Pratik Çalışması – 20.5.2009 – AÜHF

OLAY I

(A) Üniversitesi (X), (Y) ve (Z) Fakültelerinde oluşan öğretim elemanı ihtiyacını karşılamak amacıyla kadro talebi ile Yükseköğretim Kurumuna (YÖK) başvuruda bulunmuştur. YÖK, (X) ve (Y) Fakülteleri için yapılan kadro taleplerinin tamamı ve (Z) Fakültesi için yapılan kadro taleplerinin bir kısmı için olumlu yanıt vermiş; (Z) Fakültesi için yapılan kadro taleplerinden üçünü ise reddetmiştir.

İlgili Mevzuat: 78 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname;

Madde 5 – (Değişik: 1/7/2006-5538/34 md.)

Öğretim üyeleri hariç, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (1) sayılı cetvelde yer alan boş öğretim elemanı kadrolarına yapılabilecek açıktan atama sayıları ve diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından yapılabilecek nakil sayıları toplamı, her yıl merkezî yönetim bütçe kanununda gösterilir. Merkezî yönetim bütçe kanununda belirtilen sayının yükseköğretim kurumları itibarıyla dağılımı ve kullanımı ile diğer hususlar Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulunca belirlenir. Öğretim elemanı kadrolarına Yükseköğretim Kurulunun izni olmadıkça atama yapılamaz.

Sorular

1- YÖK’ün (Z) Fakültesi için talep edilen kadrolardan üçünü reddeden işlemin hukuka aykırı olduğunu düşünen (A) Üniversitesi Rektörlüğü bu işleme karşı hangi süre içinde, nerde, ne gibi bir dava açmalıdır?

2- (Z) Fakültesi için talep edilen ve YÖK tarafından reddedilen kadrolara başvuru koşullarını taşıyan kişilerin, (A) Üniversitesi Rektörlüğü tarafın açılan dava sürecine dahil olmaları mümkün müdür? Mümkünse bu hangi usul ve şartlarla gerçekleştirilebilir?

3- YÖK’ün sözü edilen işlemlerine karşı;

a) (Z) Fakültesi Dekanlığının,

b) YÖK tarafından reddedilen kadrolardan birisine başvurmak isteyen (E)’nin

bu işleme karşı dava açtıklarını varsayacak olursak size göre bu davaya bakacak olan yargı yeri ilk inceleme safhasında ne gibi kararlar verebilir? Neden? (Her şık için ayrı ayrı değerlendiriniz.)

4- YÖK’ün sözü edilen kadro taleplerinden 2’sini açıkça reddettiğini 1’i hakkında ise (A) Üniversitesi tarafından yapılan başvurudan 95 gün sonra kadro talebinin ayrıntılı olarak gerekçelendirilmesini talep ettiğini varsayacak olursak; (A) Üniversitesi Rektörlüğü bu durumda hangi yollara başvurabilir?

5- (A) Üniversitesi Rektörlüğü’nün YÖK’ün işlemine karşı açtığı davaya bakmakta olan yargı yerinin, “78 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinde serbest bırakılan kadrolar ile herhangi bir şekilde boşalacak kadrolara atamaların Yükseköğretim Kurulu’nun izni ile yapılabileceği, bu hüküm çerçevesinde, kadro kullanma izninin hiyerarşik ilişki kapsamında olduğu ve bu tür işlemlerin dava yoluyla iptal edilmelerinin mümkün bulunmadığı” gerekçesi ile reddettiğini varsayacak olursak;

a) Bu karara karşı, kim, hangi süre içinde, ne gibi bir istemle, nereye başvurabilir?

b) Bu başvuruyu inceleyecek olan merciinin kararı size göre ne yönde olmalıdır?

6- (A) Üniversitesi Rektörlüğü tarafından açılan dava sonunda YÖK’ün işleminin iptal edildiğini varsayacak olursak;

a) YÖK’ün reddettiği kadrolardan birisine başvuru koşullarını taşıyan (E), YÖK’ün bu işleminden dolayı zarara uğradığı düşüncesinde ise bu iptal kararından sonra zararlarının tazmini için ne gibi yargısal başvuruda bulunabilir?

b) (E)’nin bu başvurusunu inceleyecek olan mercii size göre bu taleple ilgili olarak ne gibi bir karar vermelidir?

OLAY II

İzmir Konak Belediyesi (…) ölçekli uygulama imar planında 08.09.2005 tarihinde değişiklik yaparak Konak ilçesinde yapılaşma hakkını 7 kata çıkarmıştır. Sözü edilen imar planı değişikliği 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi hükmüne uygun olarak 10.09.2005 tarihinden itibaren bir ay süre ile ilan edilmiştir.

İlgili Mevzuat: 3194 sayılı İmar Kanunu;

Madde 8/1 (b): “İmar Planları: Nazım İmar Planları ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni planı kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planların belediye meclisi on beş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar”.

Sorular

1- Sözü edilen imar planı değişikliğinin hukuka aykırı olduğunu düşünen Mimarlar Odasının bu işlem hakkında ne gibi istem ya da istemlerle nerede dava açması gerekmektedir?

2- Mimarlar Odasının açacağı bu davaya bakacak olan yargı yeri, yapacağı ilk incelemede “menfaat” koşulu ile ilgili olarak size göre ne yönde karar vermelidir?

3- Mimarlar Odasının bu davayı 07.10.2005 tarihinde açmış olduğunu ve davaya bakmakta olan yargı yerinin de davayı ilk inceleme safhasında ortada “kesin ve yürütülmesi gereken” bir işlem olmadığı gerekçesi ile reddettiğini varsayacak olursak;

a) Size göre Mimarlar Odası bu karara karşı ne gibi bir istem/istemlerle hangi süre içinde nereye başvurmalıdır?

b) Bu başvuruyu inceleyecek olan mercii size göre başvuru ile ilgili ne yönde bir karar vermelidir? Neden?

c) Mimarlar Odasının bu başvurusunun reddedildiğini varsayacak olursak bu ret kararına karşı başvurulabilecek bir yol var mıdır?

d) Mimarlar Odasının (a) şıkkındaki başvurusunun kabul edildiğini varsayacak olursak bu karardan sonra yargılama süreci ne şekil veya şekillerde devam edebilir? Çeşitli ihtimalleri ayrı ayrı gözeterek değerlendiriniz.

4- İzmir’in Konak İlçesi sakinlerinden (A), (B) ve (C)’nin 25.09.2005 tarihinde belediyeye başvurarak imar planında yapılan değişikliğin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile itiraz ettiklerini, belediye tarafından itiraza bir cevap verilmemesi üzerine de bu işleme karşı 05.02.2006 tarihinde dava açtıklarını varsayacak olursak; bu davaya bakacak olan yargı yeri size göre süre konusunda ne yönde karar vermelidir?

5- İzmir Konak Belediyesi’nin yapmış olduğu imar planı değişikliğinin idari yargı yerince 25.05.2007 tarihinde iptal edildiğini, bu karar üzerine Belediye’nin de 20.06.2008 tarihinde (E)’ye ait olan İzmir İli, Konak İlçesi, Yeşilyurt (…) pafta, (…) ada, (…) parsel sayılı taşınmaza ait inşaat ruhsatının 5., 6. ve 7. katlara ilişkin kısmının iptaline ve bu katların yıkılmasına karar verdiğini ve bu kararların 22.06.2007 tarihinde (E)’ye tebliğ edildiğini varsayacak olursak, (E) bu durumda ne gibi bir istem veya istemlerle, hangi tarihte, nerede dava açması gerekmektedir?

OLAY III

Manisa-Saruhanlı arasındaki hemzemin geçitte meydana gelen kazada davacının kızı ve kardeşi hayatını kaybetmiş davacı ise yaralanmıştır. Bu olayın ardından davacı, kızı ve kardeşinin ölümü dolayısıyla uğradığı maddi ve manevi zararların, kendisi açısından ise iş görmezlik kaybının tazmini talebi ile TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunmuş ancak bu başvuru reddedilmiştir.

Davacının bunun üzerine açmış olduğu tam yargı davasına bakan (…) İdare Mahkemesi, olayda TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün bir hizmet kusuru bulunmadığı, olayla ilgili sorumluluğun Karayolları Genel Müdürlüğüne ait olduğu gerekçesi ile davayı reddetmiştir. Sözü edilen kararı temyizen inceleyen Danıştay ise;

“2577 sayılı yasanın 2. maddesinde, idari dava türleri; iptal, tam yargı ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; 14. maddesinde, dava dilekçelerinin ilk inceleme sırasında ‘idari merci tecavüzü’ ve ‘husumet’ yönlerinden de inceleneceği ve bu hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmış; 15. maddenin (1-c) işaretli bendinde davanın yanlış hasım gösterilerek açılması halinde dava dilekçesinin mahkemece tespit edilecek gerçek hasma tebliğine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Aktarılan bu yasa hükümlerinin 2577 sayılı Yasada öngörülen idari dava türlerinin tümü bakımından geçerli olduğu, başka bir anlatımla sadece iptal davalarında uygulanacak usul kuralları olmadığı kuşkusuzdur. Görüldüğü gibi, tam yargı davalarında hasım düzeltilerek gerçek hasma tebliğ edilmesinin önünde yasal bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca, tam yargı davasında yargı yerince davalı konuma alınan idareye başvuru şartının aranmayacağı da tabiidir. Zira, dava açmadan önce ilgili idareye başvuran ve konunun başka bir idareyle ilgili olduğu kendisine bildirilmeyen davacı, tam yargı davası açma şartını yerine getirmiş olup; yargı yerince davalı konuma alınan idareye de başvuru şartının aranması, idari yargılama usulüne özgü hasım düzelterek, idari davanın bir an önce sonuçlandırılması kuralıyla bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla, tam yargı davasında yargı yerince davalı konuma alınan idarenin husumetiyle davanın karara bağlanması gerekmektedir” gerekçesi ile ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.

Yukarıdaki Danıştay kararı gerekçesini idari yarılama usulü hukukunun nitelikleri ve kuralları açısından değerlendiriniz.

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU PRATİK ÇALIŞMASI (3/A)

KURGUSAL OLAY

Ankara Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık yapmakta olan (A)’nın, kartvizitlerinde “her türlü dava ve işleriniz itina ile takip edilir”, “işi uzmanına bırakın” ve “her türlü davayı %100 kazanma garantisi” ibarelerinin bulunduğu ihbarını alan Ankara Barosunca başlatılan disiplin soruşturması sonucunda, Baro Disiplin Kurulu tarafından, 17.07.2007 tarihinde, (A)’ya meslek kurallarına aykırı hareket ettiği gerekçesiyle uyarma cezası verilmiştir. Bu kararı 03.08.2007 tarihinde tebellüğ eden (A), 24.08.2007 tarihinde Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’na itiraz etmiş ve fakat, Birlik Disiplin Kurulu, anılan disiplin cezasına ilişkin kararı 12.09.2007 tarihinde onamıştır. Yaptığı başvurudan sonuç alamayan (A) ise, hakkındaki uyarma cezasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek bir dava açmıştır.

İlgili Mevzuat :

***1136 sayılı Avukatlık Kanunu

Reklam yasağı

Madde 55 – Avukatların iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır. (…)

(NOT: Reklam yasağı başlıklı 55. madde, Kanunun altıncı kısmında yer almaktadır.)

Disiplin cezaları

Madde 135 – Disiplin cezaları şunlardır:

1. (Değişik: 22/1/1986 – 3256/23 md.) Uyarma; avukatın mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin kendisine bildirilmesidir.

2. Kınama; meslekinde ve davranışında kusurlu sayıldığının avukata bildirilmesidir.

3. (Değişik: 22/1/1986 – 3256/23 md.) Onbin liradan yüzellibin liraya kadar para cezası.

4. (Değişik : 2/5/2001 – 4667/66 md.) İşten çıkarma, avukatın veya avukatlık ortaklığının üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere meslekî faaliyetlerinin yasaklanmasıdır.

5. Meslekten çıkarma; avukatlık ruhsatnamesinin geri alınarak avukatın adının baro levhasından silinmesi ve avukatlık unvanının kaldırılmasıdır. (Ek cümle : 2/5/2001 – 4667/66 md.) Avukatlık ortaklığı için de baro avukatlık ortaklığı sicilinden silinmesidir.

Cezaların uygulanma şekli

Madde 136 – Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ve 5 inci maddenin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır. (…)

Disiplin kurulu kararına karşı itiraz

Madde 157 – Disiplin kurulu kararlarına karşı, Cumhuriyet Savcısı ve ilgililer, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kuruluna itiraz edebilirler. (…)

***Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği

Basılı evrak

Madde 6 – Başlıklı kağıtlar, kartvizitler ve diğer basılı evrak, reklam niteliği taşıyacak aşırılıkta olamaz.

Başlıklı kağıtlarda, kartvizitlerde ve diğer basılı evrakta; sadece avukatlık unvanı, varsa akademik unvan, adı ve soyadı, adres, telefon-faks numaraları, internet ve e-posta adresleri ile bağlı bulunulan; Baro ve Türkiye Barolar Birliği sicil numaraları, vergi dairesi ile vergi sicil numarası yer alabilir. (…)

***Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları

Madde 7 – Avukat salt ün kazandırmaya yönelen her türlü gereksiz davranıştan titizlikle kaçınmalıdır.

(…)

b) Avukatın başlıklı kağıtları, kartvizitleri, büro levhaları reklam niteliğini taşıyabilecek aşırılıkta olamaz.

(…)

Madde 8 – Avukat kendisine iş sağlama niteliğindeki her davranıştan çekinir.

SORULAR

Aşağıdaki sorular birbiriyle bağlantılı olup, kademeli olarak ilerlediğinden, sırasıyla yanıtlanmalıdır. Yanıtlar mutlaka gerekçeli olmalı ve gerekçede, dayanılan mevzuat hükümleri ve -varsa- İdare Hukuku ya da İdari Yargılama Usulü Hukuku ilkelerine de yer verilmelidir.

1. (A)’nın açmış olduğu davanın türü nedir?

2. Bu davaya bakmaya görevli ve yetkili yargı mercii neresidir?

3. Bu dava en geç hangi günün mesai saati bitimine kadar açılabilir?

4. Bu davada kimin davalı olarak gösterilmesi gerekir? Davalı tarafın yanlış gösterilmesi halinde izlenecek yöntem nedir?

5. (A), davayı açmadan önce Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’na itirazda bulunmaksızın, doğrudan doğruya dava açmış olsa idi, davaya bakan mahkemenin ne yapması gerekirdi?

6. Bir an için, davaya bakmakta olan mahkemedeki bütün hakimlerin reddedildiğini ve mahkemede davaya bakacak hiçbir hakimin kalmadığını varsayacak olursak; bu durumda ne yapılması gerekir?

7. Davaya bakan mahkeme, 24.03.2008 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı kim, hangi mercie, en geç hangi günün mesai saati bitimine kadar ve nasıl bir istemle başvuruda bulunabilir?

8. Bir önceki sorunun (7. sorunun) yanıtı olan merci, 15.09.2008 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Buna göre;

a. Buradaki yürütmenin durdurulması kararının yasal dayanağı ve koşulları nelerdir?

b. Bu yürütmenin durdurulması kararına karşı başvurulabilecek bir yol var mıdır? Varsa, bu başvurunun koşulları, süresi ve usulü nasıldır?

9. Bir önceki sorudaki (8. sorudaki) yürütmenin durdurulması kararını tebliğ alan (A)’nın;

a. Bu aşamadan sonra davadan feragat etmesi mümkün müdür?

b. Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği’ni de dava konusu etmiş olduğunu varsayarsak; (a) şıkkındaki soruya verdiğiniz yanıtta değişiklik olur mu?

10. 8. sorudaki yürütmenin durdurulması kararını 02.10.2008 tarihinde tebliğ alan davalı tarafın;

a. Ne yapması gerekir?

b. Hareketsiz kalması halinde, (A)’nın yapabileceği bir şey var mıdır?

11. 7. sorunun yanıtı olan merciin, yapacağı inceleme sonucunda vereceği karar sizce ne yönde olmalıdır?

12. Bir önceki soruya (11. soruya) verdiğiniz yanıtta belirttiğiniz karara karşı başvurulabilecek herhangi bir yol veya yollar var mıdır? Varsa, koşulları, süresi ve usulü nasıldır?

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU PRATİK ÇALIŞMASI (3/A)

Olay :

(A), Bursa Panayır Mahallesi Okul Cad. Plevne Sok. No:9999 adresindeki akrabasına ait ruhsatsız yapıda baca temizliği yapmakta iken, yapı üzerindeki enerji nakil hattına elindeki metal kornişle dokunması nedeniyle vücudunda meydana gelen %40 oranında işgücü kaybından dolayı uğradığı 60.000 TL tutarındaki maddi ve 25.000 TL tutarındaki manevi zararlarının, kazanın meydana geldiği 27.07.1997 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte tazmini amacıyla, kusuru bulunan ilgili Belediye’ye ve TEDAŞ’a karşı dava açmak üzere, bir avukat olarak size başvurmuştur.

(A)’nın avukatı olarak, aşağıda size yöneltilen soruları ve ihtimalleri, ilgili mevzuat ve İdari Yargılama Usulü Hukuku ilkeleri çerçevesinde, gerekçeli olarak yanıtlayınız ve değerlendiriniz.

(Not: Bu olay, Danıştay Altıncı Dairesinin E.2006/2796 ve K.2008/3315 sayılı kararından esinlenilerek kurgulanmıştır.)

Sorular :

1. Bu davaları adli yargıda mı, yoksa idari yargıda mı açmak gerekir? Neden? İlgili yargı kolu içerisindeki görevli ve yetkili mahkemeyi de belirtmek suretiyle açıklayınız.

2. Davaları adli yargıda mı, idari yargıda mı açmanız gerektiği konusunda kararsız kaldığınızı ve bu husustaki içtihatların da tutarsız olduğunu varsayarsak; süre konusunda problem yaşamamak açısından, hangi yargı kolunda dava açılması hukuken daha mantıklı bir tercih olur? İhtimalleri ayrı ayrı değerlendiriniz.

3. Davada yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde; elektrik tellerini hatalı döşeyen TEDAŞ’a 3/8; kaçak yapıya su bağlamak, çöp, yol ve benzeri hizmetleri götürmek suretiyle fiilen kullanıma izin veren ve gerekli denetimi yapmayan Belediye’ye 2/8; ruhsat almayan yapının sahibine 2/8 ve ruhsatsız yapıda baca temizleyen davacı (A)’ya da salt ruhsatsız bir yapıda baca temizliği yaptığı için 1/8 oranında kusur yüklenmiştir. Sizce, (A)’ya kusur yüklenmesi yerinde midir? Neden?

4. Görevli ve yetkili Mahkeme, “Manevi tazminat, malvarlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Dolayısıyla, manevi tazminata faiz yürütülmesi mümkün değildir” gerekçesiyle, davacının manevi tazminata faiz yürütülmesi istemini reddetmiştir. Mahkemenin bu gerekçesi sizce isabetli midir? Tartışınız.

5. (A)’nın, dava devam ederken, enerji nakil hattında meydana gelen kazayla bağlantılı olarak kalp krizi geçirdiğini ve öldüğünü; bunun üzerine, davaya bakan mahkemenin de, “dilekçelerin iptaline” karar verdiğini varsayacak olursak; sizce mahkemenin bu kararı yerinde olur mu? Neden?

İçeriğimize yorumda bulunmak ister misiniz?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Siteden...

İlgili İçerikler